diorex
sampiyon

Rüyanın Öte Yakası - Ursula K. Le Guin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Rüyanın Öte Yakası kimin eseri? Rüyanın Öte Yakası kitabının yazarı kimdir? Rüyanın Öte Yakası konusu ve anafikri nedir? Rüyanın Öte Yakası kitabı ne anlatıyor? Rüyanın Öte Yakası kitabının yazarı Ursula K. Le Guin kimdir? İşte Rüyanın Öte Yakası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.03.2022 00:00
Rüyanın Öte Yakası - Ursula K. Le Guin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ursula K. Le Guin

Çevirmen: Aylin Ülçer

Orijinal Adı: The Lathe Of Heaven

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753427913

Sayfa Sayısı: 224

Rüyanın Öte Yakası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Herkes rüya görür. Peki ya bir gün rüyalarınız gerçek, hatta gerçekliğin ta kendisi olsa? Rüyalarınızla gerçekliği sürekli yeni baştan yaratsanız? Rüyanın Öte Yakası’nda Ursula K. Le Guin her zamanki usta anlatımı ve özgün bakış açısıyla bu soruya yanıt arıyor.

Denklemin bir tarafında, gördüğü rüyalarla tüm insanlığın ve hatta evrenin kaderini değiştirmeye muktedir gönülsüz bir kahraman, diğer tarafındaysa onun gücünü "faydalı işler" yapmak için kullanırken iktidar hırsına yenik düşen bir bilimadamı var. Gönülsüz kahraman omzundaki bu ağır yükten kurtulmak, herkes gibi dünyanın bir parçası olmak istiyor; bilim adamıysa bu olağanüstü yeteneği kullanıp daha iyi, daha "akılcı" bir dünyanın mimarı olmak.

Rüyanın Öte Yakası, hayal gücünü kamçılayan olay örgüsü ve derin felsefi boyutuyla LeGuin severlerin ve fantastik edebiyat tutkunlarının kaçırmaması gereken bir roman.

Rüyanın Öte Yakası Alıntıları - Sözleri

  • Hiç kıpırdamadan ama uyumaksızın öylece yattı; uykudan daha başka bir yerdeydi, daha uzaklarda, daha dışarılarda, rüyaların olmadığı bir yerde. Buraya ilk gelişi değildi.
  • İnsanoğlunun irdelemesi gereken, insandır.
  • Bir kâbusta yaşıyorum, diye geçirdi içinden, arada bir uykumda ayılabildiğim bir kâbusta.
  • Olanı inkâr ettikçe, olmayanın pençesine düşerdi insan, boşluğu doldurmak için hep birden üşüşen zorlantıların, fantazilerin ve dehşetlerin peşine düşerdi.
  • Ne zaman metroya binsen kalabalığın üstüne üstüne geldiğini hissettiğini söylemiştin - kendini insanlar arasında sıkışmış, ezilmiş hissettiğini. Dirseklerin bir başkasına değmeden ayakta durmanın dahi imkansız olduğunu, kendini sanki özgür değilmiş gibi hissettiğini.-
  • Her ne görüyorsa olağanüstü bir şey olduğu kesin...
  • Hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmezdi?
  • Anlaşılamayan karşısında anlama gayretinden vazgeçmek yüce bir meziyettir.
  • Olanı inkâr ettikçe, olmayanın pençesine düşerdi insan, boşluğu doldurmak için hep birden üşüşen zorlantıların, fantazilerin ve dehşetlerin pençesine düşerdi- bunu biliyordu.
  • Hayat; evrim; uzay ve zamandan, madde ve enerjiden olma bütün evren; varoluşun kendisi özü itibarıyla değişim demek zaten."
  • Bir kâbusta yaşıyorum, diye geçirdi içinden, arada bir uykumda ayılabildiğim bir kâbusta.
  • ... gözü yeniden duvardaki fotoğrafa takıldı ve böyle bir fotoğrafın ne zaman çekilmiş olabileceğini merak etmekten kendini alamadı. Masmavi gökyüzü, zirveden ta dağ eteklerine inen karlar. Yıllar evvel çekilmiş olmalıydı şüphesiz, altmışlarda ya da yetmişlerde. ... Bugünlerde o sonsuz sanılan karlar, dünyanın bütün dağlarından el etek çekmişti...
  • Dünyayı çocuklarının güven içinde büyüyecekleri bir yer haline getirmek için pilotları bombardıman uçaklarının başına oturtup çoluk çocuk katletmeye gönderen politikacıların yönettiği bir ülkede büyümüştü ne de olsa.
  • Gerçekliğin ruhumuz bile duymadan belki de sürekli değiştiriliyor, yemleniyor olduğunu ama bizim bunu bilmediğimizi, bu bilgiye yalnızca rüyayı görenin ve bu rüyadan haberdar olanların vakıf olduğunu düşündünüz mü hiç?

Rüyanın Öte Yakası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabımızın ana karakteri Orr'un gördüğü rüyalar herkesin içinde bulunduğu gerçekliği değiştirme gücüne sahip. Değişen gerçekliğin tek farkında olan kişi kendisidir ve bunun sonucunda suçluluk duygusu hissettiği için uyumaktan kaçar ve yüksek dozda uyarıcı ilaçlar almaya başlar. Psikiyatristi olan Doktor Haber ile de tam bu noktada karşılaşır. Doktor Haber, Orr'un kendisi dışında onun rüyalarının gerçeğe dönüştüğünün bilen tek kişidir. Bunun farkında olmasıyla beraber onun bu gücünü icat ettiği Artırıcı denilen cihaz ve hipnoz yöntemleriyle derinlemesine anlamaya çalışır. Hipnoz telkini yöntemiyle Orr'a dünyadaki eşitsizliklerin, ırkçılığın, savaşın bittiği rüyalar gördürür. Kendince, yaptıkları; tüm insanlığın iyiliği uğrunadır ve gayet mantıklıdır da. Fakat göz önüne almadığı şey, canlı ve cansız tüm varlıkların içinde bulunduğu bağlantısallık ve bütünselliktir. Haber, kendini bu bütünsellikten ayrı tutarak Tanrı rolünu oynamaya başlar ve bunun sonucunda da felaketler baş gösterir. Kitabın konusu aşırı derecede özgün ve yaratıcıydı. Zaman zaman gerçekliğin ne olduğunu, belki de çevremizdeki gerçekliğin biz bile fark etmeden sürekli değiştiğini düşünmeden edemedim. Kendini tabiattan ayrı tutup Tanrı'yı oynamanın yaratacağı felaketleri kitabın konu bütünlüğü içerisinde gördüm. Aslında bizim de şu anda yaşadığımız küresel ısınmanın sebebinin uzun yıllardır kendimizi doğanın kapsayıcı bütünselliğinden ayrı tutup bir nevi Tanrı rolünde doğaya hükmetmemiz olduğunu düşündüm. Doğrunun ve yanlışın çok boyutlu olduğunu, değiştirilen en ufak bir gerçekliğin kelebek etkisiyle tüm canlılığı etkileyebileceği hakkında kafa yordum. Bazen kendini doğadaki akışa ve uyuma bırakmanın hükmetmekten çok daha anlamlı olacağı sonucunu çıkardım. Kitabın tek sıkıntılı noktası değişen gerçeklikler arasında konuyu takip etmekte zaman zaman sıkıntılar yaşadım. Onun dışında kafamda uzun süre yer edecek bir bilim kurgu kitabı oldu. Ursula K. Le Guin'in Mülksüzler'den sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum, kendisi gerçek bir bilimkurgu dehası kesinlikle. (Elif)

Mantık vs. Sağduyu: Ursula Teyzemin kitabına inceleme yazabilecek potansiyelde biri miyim bilmiyorum ancak denemeye değer :) Eser, George Orr isimli bir adamın rüyalarının yaşadığımız gerçek dünyayı ve insanların kaderini değiştirmesini konu alıyor. Rüya görmekten ve bu değişimlere sebep olmaktan korkan Orr rüyasız bir uykuya dalabilmek adına çeşitli ilaçlara ve uyuşturuculara başvurur. Bu durumun farkedilmesi üzerine Orr devlet tarafından psikiyatriye yönlendirilir ve Dr. Haber ile tanışır. O dakikadan sonra dünya bir felaket silsilesine sürüklenir ve bir daha eskisi gibi olmaz. Bu noktada okuyucu olarak gayri ihtiyari bu gücün şeytani kişilerin eline geçmesini,kötü emellere alet edilmesini bekleriz. Ancak kitabın en güzel yanı şu ki bu hikayede kötü adam yok. Hatta bu hikayede kötü uzaylı bile yok! Peki hiç kötü adam yoksa dünya nasıl felakete sürükleniyor? Bana göre buna sebep olan şey "sağduyusuz mantık"tır. Bu kitabı okuyana kadar sağduyu ve mantık kavramlarının eşdeğer şeyler olduğunu düşünürdüm. Ancak şu anda aralarında fark olduğunu düşünüyorum. Mantık dediğimiz şey doğru ve tutarlı bir düşünce disiplinidir. Sağduyu ise mantık ve akla dayalı kararlar alma, olası sonuçları hesaplama ve ayırt edebilme yeteneğidir. Bizim hikayemizde Dr. Haber mantığı, George Orr ise sağduyuyu temsil ediyor. Her ikisi de temelde iyi niyetli ve insanlığın yararına şeyler yapmaya çalışıyor ancak olaylara yaklaşımları oldukça farklı. Orr yapacağı hareketlerin sonuçlarının ne kadar yıkıcı ve toplum adına zararlı olabileceğini düşünürken, Dr. Haber sadece "doğru" olmasıyla ilgileniyor. Örneğin;Dr. Haber sadece tenlerinin rengi yüzünden zulüm gören insanların acı çekmesini önlemek için tüm farklılıkların kaldırılmasını istiyor ve tüm insanlar gri oluyor. Mantıken ırkçılığa kesin bir çözüm bulunmuştur ve insanlar bu yüzden acı çekmez. Ancak Orr bu durumda insanların donuklaştığını, hayatın renksizleştiğini ve insanların mutlu olmadığını görür. Dr. Haber her şeye rağmen kendi renklerini seven insanların olduğunu ve bunun hayata anlam kattığı gerçeğini göremez. Sonuç olarak, Dr. Haber Orr'u kişiliksiz ve ezik olarak tanımlayıp onu etkisi altına alır. Yani mantık sağduyuyu saf dışı bırakmış olur. Bu da dünya için bir felaketten başka bir sey değildir. (Ayşe yılmaz)

Bir süredir okuduğum en güzel kitaplardan biri. Konu olarak bu kadar muhteşem bir şey bulabilmek ayrı bir yetenek kesinlikle. Rüyalarınızın gerçek olduğunu, doğrusu gerçekliği değiştirdiğini düşünün. İşte ana karakterimiz olan George Orr'un böyle bir yeteneği var. Orr dünyanın en düz insanı belki. Çok sıradan zevkleri, her duruma karşı tam ortada bir yaklaşımı var, algılama yeteneği o kadar da kuvvetli değil. İşte böyle bir adama bahşedilen yeteneğin ve onun deli olmadığını kanıtlamaya çalışırken çılgın bilim adamı Haber ile gerçekleştirdiği terapilerin ve sonuçlarının anlatıldığı sürükleyici, felsefi, derin bir kitap. Le Guin'in kitaplarını yazılış sırasına göre okumaya çalışıyorum. Roccanon ile başladım, arada Yerdeniz'den bir iki kitap olsa da tüm seriyi birlikte okumak istediğim için Rüyanın Öte Yakası'na atladım. Bence doğru bir karar olmuş. Tabi benden daha iyi bilenler vardır, sonraki kitap hangisi olmalı onunla alakalı tavsiye verilirse daha da mutlu olurum. Neyse tam bir PKD romanı tadında olan bu kitabı ağır ağır ama keyif alarak okudum ve herkese tavsiye ediyorum. Bazı kopukluklar hissetsem de ilk eserlerden biri diyip göz ardı ediyorum. Le Guin okumaya kesinlikle devam ede edeceğim. 9/10 (Ömer Ökten)

Rüyanın Öte Yakası PDF indirme linki var mı?

Ursula K. Le Guin - Rüyanın Öte Yakası kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Rüyanın Öte Yakası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ursula K. Le Guin Kimdir?

Ursula Kroeber Le Guin (d. 21 Ekim 1929) ABD'li yazar. Bilim kurgu ve fantezi edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen Le Guin, bu alanlardaki eserlerinin yanı sıra şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı alanlarında da yazar ve çevirmen olarak katkıda bulunmaktadır. İlk romanı 1966 yılında yayımlanan Le Guin'in eserlerinde ağırlıklı olarak Jung'un, taoizimin, varoluşçuluğun ve yunan mitolojisinin etkileri görülmektedir. Yazar, başta Hugo ve Nebula olmak üzere pek çok ödülün sahibidir.

Yaşamı

Ursula Kroeber, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde 1929 yılında dünyaya geldi. Antropolog bir babayla (Alfred Kroeber) psikolog ve yazar bir annenin (Theodora Kroeber) kızıdır. İsmini doğum tarihi olan Azize Ursula Günü'nden aldı. Ebeveynleri tarafından üç erkek kardeşi ile beraber kültürel çeşitlilik fikrinin hakim olduğu bir ev ortamında yetiştirildi. Massachusetts-Radcliffe College’da lisans eğitimini tamamladıktan sonra Columbia Üniversitesi'ni bitirdi ve yüksek lisansını “Fransa ve İtalya’da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı” üzerine yaptı. 1951’de tarihçi Charles A. Le Guin ile evlendi. Üç çocuk ve dört torun sahibi oldu. Le Guin 22 Ocak 2018'de Portland'daki evinde 88 yaşında öldü.

Edebiyat hayatı

Bilimkurgu türünde yazmaya 1960'li yıllarda başladı. İlk öyküsü 1962’de yayınlandı. Pek çok üniversitede ders verdi, çeviri, derleme ve makaleleri yayınlandı. Le Guin, 1969'da yazmış olduğu "Karanlığın Sol Eli" adlı romanıyla bilimkurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini aldıktan sonra ün kazanmıştır. Ayrıca, 1974'te yazmış olduğu ütopik bilimkurgu romanı Mülksüzler ile 1975'de yine Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır. Bilimkurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.

LeGuin, teknolojik gelişmelerin değil, politika, toplumbilim ve psikolojinin öne çıktığı ve alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı bilimkurgu yaklaşımının en önemli temsilcilerindendir.

Eserleri arasında özellikle Yerdeniz Üçlemesi ve buna sonradan eklenen dördüncü, beşinci ve altıncı kitapla çok ciddi hayran kitlesine ulaşmıştır. Bu serinin 3. romanı olan "En Uzak Sahil" (The Farthest Shore) kitabıyla 1973 yılında Çocuk Kitapları için verilen ABD milli ödülü (National Book Award) kazanmıştır. 1990 yılında yeniden Nebula ödülünü Tehanu ile kazanmıştır.

Ana temaları

Temel feminist teoreme oldukça hakim olan Le Guin yazılarında teorisini gizlice vererek erkek okuru rahatsız etmez ve teoriyi okuyucuya gizlice zerk eder. Anarşist eğilimli ya da anaerkil toplumlar yaratmaktan çekinmez. Zaten hayatı boyunca asice hareket etmiştir. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar adlı makale denemesinde, bir yazısında zamanında Playboy dergisinde bile yazdığını söylemektedir. Pek çok okuru için bilge bir kadın tiplemesi olan LeGuin Ged (Çevik Atmaca) karakteri ile de pek çok okurun kişiliğine etki etmiştir. Yüzüklerin Efendisindeki bilge ve ilk yaratılanGandalf'ın aksine (Gandalf Tolkien mitosunda ilk yaratılan ve kutsal olan maiardandır. Bkz. Güç Yüzüklerine Dair adlı Tolkien kitabı) LeGuin'in baş kahramanı Ged Gontlu bir keçi çobanı olarak başlayıp Roke adası büyücülerinin en büyüklerinden olmuştur. Yeraltı tanrılarının başrahibesi Tenar ise sıradan bir kadın olmayı tercih ederek kendini bulmuştur. LeGuin'in her kahramanı, her romanı bir süreç, bir değişim anlatır. Bilgeliği ve büyümeyi değişmekten korkmamakta bulur.

Le Guin'in karakterleri basma kalıp kahramanlardan uzaktır. Genç mükemmel kadın ve erkekler yaratmayan yazarın kahramaları genellikle yaşlı adamlar veya koca karılar, cılız, sakat veya tecavüze uğramış ve intikam peşinde koşamayacak kadar çaresiz çocuklardan oluşmaktadır. Bu haliyle Le Guin romanları çaresizliği, yaşama cesaretini vurgulayan mütevazi görünümlü gizli bir romantizim barındırmaktadır. Oldukça sık kölelikten bahseder. Öncelikle köleliği tüm şatafatlı sembollerinden arındırır. Köleleri, bir kölenin yalın ve itirazsız, itaatkar dünyasında her hangi bir şeyi sorgulama yeteneğinden yoksun insanlardır. İsyandan bahseder, ama yanlışlıkla köle sıfatı taşıyan soylu kurtarıcılardan yoksundur hikâyeleri. Kadınlık ve erkeklik, çocukluk ve erişkinlik, kölelik ve sahiplik gibi zıtlıklara vurgu yapmaktadır. Le Guin yalın ama şiddet dolu bir evreni yansıtır. Şiddeti adlandırmaktan çekinmez. Özgürlük ve cesaret dolu bir dili vardır.

Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ursula_K._Le_Guin

Ursula K. Le Guin Kitapları - Eserleri

  • Mülksüzler
  • Yerdeniz Büyücüsü
  • Atuan Mezarları
  • Sürgün Gezegeni
  • Karanlığın Sol Eli
  • En Uzak Sahil
  • Tehanu
  • Yerdeniz Öyküleri
  • Öteki Rüzgar
  • Her Yerden Çok Uzakta
  • Rüyanın Öte Yakası
  • Yaban Kızlar
  • Dünyaya Orman Denir
  • Yerdeniz
  • Kadınlar Rüyalar Ejderhalar
  • Marifetler
  • Anlatış
  • Rocannon'un Dünyası
  • Lavinia
  • Lao Tzu: Tao Te Ching
  • Sesler
  • Başlama Yeri
  • Güçler
  • Devrimden Önceki Gün
  • Bağışlanmanın Dört Yolu
  • Dümeni Yaratıcılığa Kırmak
  • Rüzgargülü
  • Balıkçıl Gözü
  • İçdeniz Balıkçısı
  • Orsinya Öyküleri
  • Yanılsamalar Kenti
  • Dünyanın Kıyısında Dans
  • Yazma Üzerine Sohbetler
  • Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak
  • Uçuştan Uçuşa
  • Kanatlı Kediler Masalı 1 - Dört Yavru
  • Zihinde Bir Dalga
  • Rüzgarın On İki Köşesi
  • Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler
  • Malafrena
  • Hep Yuvaya Dönmek
  • Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler
  • Şimdilik Her Şey Yolunda
  • Günün Geç Vakitleri
  • Kanatlı Kediler Masalı 2 - Yuvaya Dönüş
  • Boşa Geçirecek Vakit Yok
  • Kanatlı Kediler Masalı 4 - Kentte Tek Başına
  • Balık Çorbası
  • Kanatlı Kediler Masalı 3 - Yeni Arkadaş
  • Uçsuz Bucaksız
  • The Ones Who Walk Away from Omelas
  • Sözcüklerdir Bütün Derdim
  • Başka Bir Yer
  • Denizyolu
  • Atmacanın Türküsü
  • The Daughter of Odren
  • Schrodinger’s Cat
  • The Stars Below
  • Direction of the Road
  • Things A Story
  • A Trip to the Head
  • The Field of Vision
  • Semley's Necklace
  • Vaster than Empires and More Slow
  • Why are Americans Afraid of Dragons?
  • Yerdeniz Büyücüsü
  • The Other Wind
  • Tales from Earthsea: The Fifth Book of Earthsea
  • Balina Süleyman’ın Dokuz Yüz Otuz Birinci Dünya Turu
  • Tehanu
  • The Farthest Shore

Ursula K. Le Guin Alıntıları - Sözleri

  • "Sana ayrıldığım zamanki gibi geri geldim: Bir aptal olarak." (Yerdeniz Büyücüsü)
  • “Çakmaktaşı ile çelik yıllarca yan yana durur da en ufak bir kıpırtı olmaz ama birbirine sürtersen kıvılcımlar saçarlar. İsyan anlık bir şeydir, birden ortaya çıkar, bir kıvılcım, bir ateş gibidir.” (Marifetler)
  • Bu gece mavi bir ay doğacak güneş, rüzgarın ardında battığında. Hep yaptım. Hep yaptım doğru şeyi. Şimdi izin verin başlasın varoluşum şarkısına. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
  • içine şeytanı saldılar mı, asla kurtulamazsın. Hamile olmak yerine onu taşırsın. (Denizyolu)
  • Bazı insanlar sanatın kontrolle ilişkili olduğunu düşünür. Ben daha çok kendini kontrolle ilgili olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir şey: İçimde anlatılmak isteyen bir hikaye var. O benim amacım. Ben onun aracıyım. Eğer kendimi, egomu, istek ve fikirlerimi, zihinsel çöpümü bir kenarda tutabilir, hikayenin odağını bulabilir ve hikayeyi takip edebilirsem, hikaye kendi kendini anlatacaktır. (Yazma Üzerine Sohbetler)
  • Domuzların üstünde dolaşan Şaşkın sinekler gibidir düşünceler. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)

  • Gitmek kolaydı. Gitmeyi sürdürmek zordu. (Balıkçıl Gözü)
  • “Bir kadına âşık bir adam mı? Ben sadece kadınların âşık olabildiklerini zannederdim.” “Bazen kadınlar bir erkeğe âşık olabiliyor ki bu da çok kötü” (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler)
  • Belki de sevme isteği dışında tutunabileceği bir şey yoktu. Eğer o duyguyu da yitirirse kaybolurdu. (Başlama Yeri)
  • Sağır bir şiddet karşısında hangi söz bir anlam ifade eder ki? (Tehanu)
  • ...herkese karşı adil olma havamda değilim. Kendime karşı adil olma havamdayım. (Zihinde Bir Dalga)
  • To refuse death is to refuse life. (The Farthest Shore)
  • "Erkeklerden daha ufak tefek oldukları ve dar yerlerde daha rahat hareket edebildikleri ya da toprağa daha ait oldukları için, ya da daha büyük bir ihtimalle âdet olduğu için Yerdeniz'de madenlerde her zaman kadınları çalıştırırlardı." (Yerdeniz Öyküleri)

  • Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor.. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler. (Sesler)
  • “Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.” (Sesler)
  • "Sanki bütün hayatımız boyunca kapıları kilitleyip duruyor gibiyiz. Yaşadığımız yer evin içi." (Tehanu)
  • BİR TOPLULUĞUN odak noktasıdır kütüphane, o topluluk için kutsal bir yerdir... (Zihinde Bir Dalga)
  • İnsanın kendi bedeni bir nesne değildir, bir aksesuar değildir, göz zevki vermekle yükümlü bir süs eşyası değildir, sensindir o, yalnızca sen, kendin. Ne zaman ki sen olmaktan çıkar, senin olmaya başlar, sahip olduğun bir şey olmaya başlar, sen de o zaman başlarsın işte onun için kaygılanmaya... (Devrimden Önceki Gün)
  • Bu sevişmelerin üzerinde tefler çalınsın, tutkunun görkemi gonglarla ilan edilsin. (The Ones Who Walk Away from Omelas)
  • Zihnimde, öykü ile roman arasındaki bağlantı oldukça ilginç. "Semley'in Kolyesi" kendi başına tam bir öykü ise de, aslında bir romanın tohumu. Öyküyü tamamladığımda Semley ile de işim bitmişti. Ama öyküde küçük bir role sahip, sadece yolu oradan geçen bir karakter vardı: Öykü bittiğinde yeniden gölgelere karışmaya itiraz eden biri. "Benim öykümü de yaz," diye başımın etini yiyip duran biri: "Ben Rocannon. Dünyamı keşfe çıkmak istiyorum ... " Ben de dediğini yaptım. İnanın, bu insanlarla tartışmaya giremiyorsunuz. (Rüzgarın On İki Köşesi)

Yorum Yaz