diorex
sampiyon

Rübab-ı Şikeste - Tevfik Fikret Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Rübab-ı Şikeste kimin eseri? Rübab-ı Şikeste kitabının yazarı kimdir? Rübab-ı Şikeste konusu ve anafikri nedir? Rübab-ı Şikeste kitabı ne anlatıyor? Rübab-ı Şikeste PDF indirme linki var mı? Rübab-ı Şikeste kitabının yazarı Tevfik Fikret kimdir? İşte Rübab-ı Şikeste kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.04.2022 16:00
Rübab-ı Şikeste - Tevfik Fikret Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Tevfik Fikret

Yayın Evi: Bordo Siyah Yayınları

İSBN: 9786053540595

Sayfa Sayısı: 544

Rübab-ı Şikeste Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Özgün Diliyle ve Günümüz Türkçe'siyle İki Dilli Basım Rübab - ı Şikeste, ağırlıklı olarak Tevfik Fikret'in kuruclarından biri olduğu Edebiyat - ı Cedide (Yeni Yazın), öteki adıyla Servet - i Fünun döneminin ürünlerini içeren kitabıdır. Şair bu döneminin şiirlerinde, daha çok aşk, acıma, doğa gibi konuların yanı sıra kendi içine kapalı yaşam görüşünün çağrıştırdığı düşünceleri işler. Gerek içerikleri, gerekse şiir dili, biçimi, anlatımı ve düzelduyusu bakımından çağının şiir anlayışını ve şairlerini büyük ölçüde etkileyen, kimileri daha sonra yöneleceği toplumsal muhalefetin tohumlarını da taşıyan bu şiirler. Türk şiirinin çağdaşlaşmasında öncü ürünler olmuş: bu nedenle de Fikret, Cenab Şahabeddin'le birlikte, Edebiyat - ı Cedide döneminin kurucusu sayılmıştır.

(Arka Kapak)

Rübab-ı Şikeste Alıntıları - Sözleri

  • Aşkın saflığına çiçeklerden daha güzel bir misalsin.
  • "Yiyin efendiler yiyin bu han-ı iştiha sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin..!"
  • ... Bakın şu kuşlara, onlar ayrılmak istiyor mu? Bütün cihan kavuşurken...
  • ... Tertemiz, lekesiz karların altında her taraf sükunetle çevrili; ...
  • "Efendiler pek açsınız bu çehrenizde bellidir Yiyin yemezseniz bugün yarın kalır mı kim bilir..?"
  • ... Yükselmek asumana ve gülmek, ne tatlı şey!.. ...
  • "Bana kimsin diye sorma meleğim Pek güzel dinle de izah edeyim..."
  • "Evet sabah olacaktır, sabah olur geceler..."
  • "Bu mâi gök size bir gün acır..."
  • "Örtün evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir Örtün ve sonsuz uyu ey dünyanın koca kahbesi..!"

Rübab-ı Şikeste İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Şiir sevseniz de Tevfik Fikret'in şiirlerini anlamanız için iyi bir Osmanlı Türkçesi biliyor olmanız lazım. Hatta Osmanlı Türkçeniz iyi olsa dahi anlayamayacağınız çok şey var. Servet-i Fünûn edebiyatına dahil olan Tevfik Fikret, diğer arkadaşları gibi kendince tamlamalar uydurmuştur. Bundan dolayı bugün bu şiirlerin anlamları eksik kalıyor. Çok güzel şiirleri var fakat anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Bir sürü sözlük kullanmama rağmen anlamlarını bulamadığım bir sürü kelime oldu. Şiirlerin güzel olduğu anlamını bilmeden de belli oluyor. Benim okuduğum kitabın yarısı orijinal Osmanlı Türkçesi yarısı da orijinal hâlinin okunuşu şeklindeydi. Günümüz Türkçesine çevirisi var mı bilmiyorum fakat ben alanımda bana katkı sağlaması açısından almıştım. Daha önce hiçbir yerde görmediğim şiirleri barındırması açısından iyi bir kitap. Osmanlı Türkçesine ayrı bir merakınız yoksa günümüz Türkçesine çevrilmiş hâli varsa onu okumanızı tavsiye ederim. Küçük bir alıntıyla bitiriyorum: Boğarken rûhumu zulmetle (karanlıkla) sermâ (kış) Bu leyl (gece) artık nehâr (gündüz) olsun, diyordum; Bahâr olsun, bahâr olsun, diyordum; Bahâr olmaz bugün bundan mutarrâ (parlak)... Niçin eksilmiyor hâlâ melâlim (üzüntüm), Niçin şâd (sevinçli, mutlu) olmuyor gönlüm, hayâlim?.. (s. 80) (M)

Keşke şiirlerin karşısında türkçeleri olsaydı da karşılaştırabilseydik. Çünkü çok ağır bir dili vardı evet altta bilmediğimiz kelimelerin,tamlamaların anlamları vardı ama durup durup bakmak okumayı yorucu ve zorlaştırıcı yapıyordu. O yüzden pek keyif alarak okudum diyemeyeceğim. (Kürşat Akpınar)

Önemli bir şairimizin hemen hemen tüm eserlerinin yer aldığı bir eser. Şiirleri hem yazarın yazdığı halde verilmiş hem de Türkçesi verilmiş. Düzenleyen Ahmet Muhip Dranas Açıkçası çeviriyi pek iyi bulamadım. Çünkü hem anlatım hem cümle karışıklığı vardı. (Kitap_kolik)

Rübab-ı Şikeste PDF indirme linki var mı?

Tevfik Fikret - Rübab-ı Şikeste kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Rübab-ı Şikeste PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Tevfik Fikret Kimdir?

26 Aralık 1867’de İstanbul Kadırga’da dünyaya geldi. Asıl ismi Mehmed Tevfik. 12 yaşında öksüz kaldı. Mahmudiye Rüşdiyesi’nde okudu. 1888’de Galatasaray Lisesi’ni (Mekteb-i Sultani) birincilikle bitirdi. Çeşitli görevlerde memurluk yaptı. Kuzeniyle evlendi. Ticaret Mekteb-i Âlisi’nde hat ve Fransızca dersleri verdi. 1891′de “Mirsad” dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca edebiyat çevrelerinde adını duyurdu. 1892′de Mekteb-i Sultani’ye Türkçe öğretmeni olarak atandı. 1894′te “Malumat” dergisini çıkaranlar arasında yer aldı. 1895′te hükümetin memur maaşlarında kesinti yapmasını protesto için görevinden ayrıldı. 1896′daServet-i Fünun Dergisi’nin Yazı işleri Müdürlüğü’ne getirildi. Dergi onun döneminde Edebiyat-ı Cedide‘nin yayın organı kimliği kazandı. Aynı yıl Türkçe öğretmeni olarak Robert Kolej’e girdi. Aydınlar üzerinde süren yoğun baskılar nedeniyle birkaç kez gözaltına alındı. Bir süre sonra dergideki görevinden ayrıldı. 1906′da Robert Kolej’in hemen yanında bir ev yaptırarak “Aşiyan” adını verdi. Eşi ve oğlu Halûk’la birlikte buraya yerleşti. 1908′de 2′nci Meşrutiyet’in ateşli savunucularından biri oldu. Hüseyin Kazım Kadri ve Hüseyin Cahit Yalçın‘la birlikte “Tanin” gazetesini kurdu. Gazete İttihat ve Terakki’nin yayın organı haline getirilmek istenince karşı çıktı ve Tanin’den ayrıldı.

Mekteb-i Sultani Müdürlüğü’ne getirildi. 31 Mart Olayları’nı protesto için bu görevden de ayrıldı. Ama öğrencileri ve Maarif Nazırı Naili Bey’in ısrarlarıyla göreve döndü. 8 ay sonra yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi ile anlaşamayınca bir daha dönmemek üzere bu görevi bırakttı. İttihat ve Terakki iktidarına da karşı çıkarak Aşiyan’a çekildi. Ağır bir şeker hastalığına yakalanmıştı. Kolundan olduğu bir ameliyatın ardından yaşamını yitirdi. Eyüp’teki aile mezarlığına defnedildi. Küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı. Başlangıçta Muallim Naci ileRecaizade Mahmut Ekrem şiirleri arasında uzunca bir arayış dönemi geçirdi. Daha sonra Fransız şiiriyle tanıştı. Özellikle François Coppe’den etkilenerek kendi şiirini yaratmaya koyuldu. Aşırı titiz tutumu, en küçük ayrıntılar üzerinde dikkatle durmasıyla kendine özgü bir üslup yarattı, döneminin tüm edebiyat ve şiiri üzerinde etkili oldu. Biçimsel kaygıları gözardı etmedi, sürekli yenilik aradı.

1900′de yayınlanan “Rübab-ı Şikeste”de toplumsal sorunlara ağırlık veren şiirlerin yanısıra, günlük konuşma diline yakın dille yazılmış şiirlerde vardı. Betimlemelerindeki ayrıntılı ustalığının ressamlığına bağlanır. Doğa şiirlerindeki doğayla uyumluluk da dikkat çeker. Oğlu Halûk’un şiirlerinde büyük etkisi oldu. 1911′de yayınlanan ikinci şiir kitabı “Halûk’un Defteri”ndeki şiirler, en umutlu ve iyimser şiirleridir. Bu şiirlerde oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri öğütledi. 1911′de basılan “Rübabın Cevabı”ndaki şiirlerde halkın acılarını, zorbalıkları, baskı ve haksızlıkları anlattı. Bu kitapta yer alan “Tarih-i Kadim’e Zeyl” başlıklı şiirde, kendisini eleştiren Mehmet Akif Ersoy‘ya yanıt verdi Din ve doğa konusundaki görüşlerini açıkladı. Kendisinin doğanın bir izleyicisi olduğunu söyledi. 1914′te yayınlanan “Şermin”de yalın bir dille yazılmış, kısa dizelerden kurulu, dolaysız bir anlatımın egemen olduğu şiirler yer alır. 30′lu yaşlarından sonra çevresindeki olumsuzluklardan oldukça etkilendi. Dünya görüşü, çağının koşullarını aştı. Özgürlük ve eşitliğe inandı. Sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirdi, belli egemen sınıfların yönettiği devlete ve bu devletin koyduğu yasalara karşı çıktı. Özel yaşamında da katı bir ahlak anlayışı sürdürdü. İnsana büyük değer verdi. Ona göre tüm soruların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan insandır. İnsanın üstünlüğünü sağlayan ise duyarlılığı ve sezgi gücünden çok düşünme gücü ve aklıdır.

Tevfik Fikret Kitapları - Eserleri

  • Şermin
  • Rübab-ı Şikeste
  • Senin İçin
  • Haluk'un Defteri
  • Rübab-ı Şikeste ve Diğer Eserleri
  • Rübâb-ı Şikeste - Târîh-i Kadîm - Rübâb'ın Cevâbı
  • Kırık Saz
  • Eserlerinden Seçmeler
  • Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri
  • Haluk'un Defteri - Rübab'ın Cevabı - Şermin ve Diğer Şiirleri
  • Küçük Aile
  • Geçmişten Gelen
  • İzahlı Şiirler
  • Rübab-ı Şikeste'den Seçmeler
  • Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler
  • Seçilmiş əsərləri
  • Dil ve Edebiyat Yazıları
  • Bütün Eserleri
  • Son Şiirler
  • Tevfik Fikret'ten Seçme Eserler

Tevfik Fikret Alıntıları - Sözleri

  • ... İçim mezarlığı dinç isteklerin. ... (Kırık Saz)
  • “Gölge veren kirpikleri örtüyormuş gibi, gamzesinin belirttiği anlam anlaşılmasın.” (Geçmişten Gelen)
  • '' Beşerin böyle delaletleri var Putunu kendi yapar, kendi tapar. '' (Eserlerinden Seçmeler)
  • Siz, ey bilmediğim, görmediğim okurlarım! Size bunları ben, armağan olsun, diye sunuyorum. Size armağan olsun, diye; çünkü neden saklıyayım, o sizin görmediğim, bilmediğim gözleriniz, şiirlerimin sayfalarına cân ü gönülden bakarken belki bir noktada birden durarak sessiz ve gösterişsiz iki-üç damlacık akıtır... İşte ben hayâtımı bu ümit ile uğurlamaktayım. İki-üç şefkat damlası... Bana bu avunma yetişir; şu sıkıntılı çekişme dünyasında bütün haraplıklarla, bütün ıztırap ve fâcialarla geçen günlerimin ancak o iki-üç damladır yasını silecek. (Rübab-ı Şikeste ve Diğer Eserleri)
  • Ben gölgelerimle kalmak istiyorum, Dalgınlığımla kalmak istiyorum, Bu üzüntümle kalmak istiyorum; Pek uygun bugün bu hal bana, Ben bu halimle kalmak istiyorum! (Rübab-ı Şikeste'den Seçmeler)
  • koşan elbet varır,düşen kalkar kara taştan su damla damla akar birikir sonra bir gümüş göl olur arayan hakk’ı elbet bulur. (Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri)
  • Bir yanda vatan bayrağı, altında şu cümle: «Ölmek ve yaşatmak seni!» (Haluk'un Defteri)
  • Yol yürümekle alınır. (Şermin)
  • ... Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-feza sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını Vücüdunu, hayatını, ümidini, hayalini; Bütün ferag-ı halini, olanca şevk-ı balini Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini. Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! -- Ferag-ı Hal = Rahatlık hali Şevk-ı Bal = Gönül sevinci -- (Kırık Saz)
  • "Bu mâi gök size bir gün acır..." (Rübab-ı Şikeste)
  • “Yazık!.. Hep yanılgı mı bu ulusun yazgısı?” (Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler)
  • Feilâtun / Feilâtun / Feilâtun / Feilun Sâf ü râkit… Hani akşamki tegayyür heyecân? Saf ve durgun… Hani akşamki coşku heyecan? Bir çocuk rûhu kadar pür-nisyân, Bir çocuk ruhu kadar her şeyi unutan, Bir çocuk rûhu kadar şimdi münevver, lekesiz, Bir çocuk ruhu kadar şimdi parlak, lekesiz, Uyuyor mâi deniz… Uyuyor mavi deniz… Ben bütün bir gecelik cûş-i ahzânımla, Ben bütün bir gecelik hüzünlerimin çoşkunluğuyla, O hayâlât-ı pêrişânımla O perişan hayallerimle Müteşekk’, lâim, Şikayetçi, dargın, Karşıdan safvet-i mahmûrunu seyretmedeyim… Karşıdan mahmur saflığını seyretmedeyim… Yok, bulandırmasın âlûde-i zulmet bu nazar, Yok, bulandırmasın, karanlıklar çöktüren bakışım, Rûh-i mâsûmunu, ey mâi deniz… Senin masum ruhunu, ey mavi deniz… Âh, lâkin ne zarar! Ah, eğer zararı yoksa! Ben bu gözlerle mükedder, âciz, Ben kederli ve aciz, bu gözlerle, Sana baktıkça teselli bulurum, aldanırım; Sana baktıkça teselli bulurum, aldanırım; Mâi bir göz elem-i kalbime ağlar sanırım. Mavi bir göz kalbimdeki elemlere ağlar sanırım. (Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri)
  • Yükselmeli, dokunmalı alnın semâlara Doymaz beşer dedikleri kuş i'tilâlara Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır (Haluk'un Defteri - Rübab'ın Cevabı - Şermin ve Diğer Şiirleri)
  • “Büküldü kaldı garipçe, bir menekşe gibi.” (Geçmişten Gelen)
  • "Bir muharrir için 'bî-taraf demekle 'mesleksiz', 'maksadsız' , 'fikirsiz' demek arasında hükmen hiçbir fark yoktur." | Tevfik Fikret (Dil ve Edebiyat Yazıları)
  • Başıboş danalar gibi yer, içer, koşar, gezerdim. Şimdi insan gibi aç kalıyorum. Yatacak yerim yok. Sebebi? Çünkü okudum, âlim oldum, bilgin oldum; çünkü okuduğum kitaplar beni hayvanlıktan kurtardı, adam etti. (Senin İçin)
  • “Kimsin sen, ey gölge, yıkım sarhoşu, koşuyorsun karanlığa doğru?” (Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler)
  • ... Geçmiş, o bir eğitmen, o bir pir, o bir baba, Halin tutup sinirli elinden, sabırlı, ağır, Bir ufka doğru yedmeli ... Gelecek şafak dolu Bir saklı gök ki bolluğa aydın beşik; o gök, Fikrin kanatlar açtığı bir gök bilinmeli; Gelecek çıkınca ortaya geçmiş silinmeli. (Kırık Saz)
  • O çehreyi görmekle niçin titredim birden, o gözlerde niçin gizli bir bakış aradım? Arzulu bir aşk deliliğine alışkın değilim, öyleyken niçin o gözlere dikkatle baktım? Niçin? Niçin? Bu “niçin”lerle şimdi dilimde en sitemli inlemeler heyecanla titriyor. Kabahatim, dudaklarında gizli bir gülüş sönerken kırgın ve çekingen bir şekilde ona bakmaktı. (Küçük Aile)
  • “Hâlâ o bakışla yıkılmışım! Hâlâ o düşüşle toprağım.” (Geçmişten Gelen)

Yorum Yaz