Roma Kulübü - Demet Altınyeleklioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Roma Kulübü kimin eseri? Roma Kulübü kitabının yazarı kimdir? Roma Kulübü konusu ve anafikri nedir? Roma Kulübü kitabı ne anlatıyor? Roma Kulübü kitabının yazarı Demet Altınyeleklioğlu kimdir? İşte Roma Kulübü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.03.2022 04:00
Roma Kulübü - Demet Altınyeleklioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Demet Altınyeleklioğlu

Yayın Evi: Artemis Yayınları

İSBN: 9786053041023

Sayfa Sayısı: 750

Roma Kulübü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Mütareke İstanbul'unda kocasını arayan İtalyan bir kadın, hiç ummadığı bir aşkla, insanın vatanına duyduğu aşkla tanışacaktı...

Savaş ve barış arasındaki en büyük fark şudur: savaşmak budalaların işidir, barış akıllıların. İşte o yüzden barış, savaştan daha zordur.

Allecra, I. Dünya Savaşı'nda kazanılan zaferin sarhoşluğunu yaşayan Roma'da, İstanbul'daki kocasının dönüşünü hasretle bekleyen sıradan bir öğretmendi. Ta ki bir akşam kapısı çalınıp da eline iki satırlık, mühürsüz bir mektup tutuşturulana dek.

İstanbul'a, kocasının yanına çağrılan Allecra, barış ve aşk rüyalarıyla uçarak gittiği bu paylaşılamayan şehirde, beklediğinden çok daha fazlasını bulacak, kavuşmak istediği tek kişiyi, kocasını ise bir süre daha beklemek zorunda kalacaktı. Pera'da âdeta baştan inşa edilmiş bir Roma keşfetmiş, Roma Kulübü'nün aranılan yüzü olmuştu. Ve İstanbul'daki İtalyan Yüksek Komiseri Kont Sforza'nın barış çabalarında, onun en büyük yardımcısı olacaktı.

Güzelliğiyle herkesi büyüleyen bir şehirdi İstanbul. Güzelliğiyle her göreni büyüleyen Allecra, daha önce hiç bilmediği bir dünya bulacaktı İstanbul'da. Kimler yoktu ki bu dünyada?

Can çekişen bir milletin üzerinde uçuşan akbabalar, vatanını işgal eden düşmanlarla kol kola gezen hainler, savaş yaşanmamışçasına ışıltılı hayatlarını sürdüren yüksek sosyete, gözlerinde şimşekler çakan Sarı Paşa ve hürriyet uğruna nice sevdiğini ardında bırakan isimsiz kahramanlar...Çevresinde akıp giden yaşam, onu yeniden şekillendirecek, sadakat ve ihanet üzerine bir daha düşünmesine neden olacaktı. Allecra, romantik barış rüyalarıyla ayak bastığı Mütareke dönemi İstanbul'unda gördükleri ve yaşadıklarıyla baştan ayağa değişirken, bir milletin küllerinden doğuşuna da şahit olacaktı.

Roma Kulübü Alıntıları - Sözleri

  • "Eee," dedi kendi kendine. "Madem iki dinin söyledikleri bu kadar benziyor, öyleyse neden insanlar birbirine ölümcül düşman oluyor. Neden biz onları, onlar bizi kafir sayıyor. Neden biz cenneti kendimize, cehennemi onlara layık görüyoruz. Mutlaka aynı şeyi onlar da bizim için düşünüyordur. "
  • "Bu adam diplomat değil, aktör," diye geçti aklından. Kimbilir belki de diplomatlık öyle bir şeydi.
  • Yine de imana dönüşen ümidini yitirmedi.
  • Harp budalaların işidir, barış akıllıların. İşte o yüzden barış, savaştan daha zordur.
  • Yaralı bir düşman ,sağlıklısından daha tehlikelidir.
  • Keşke neyin doğru olduğunu da yanlışı fark ettiğim kadar kolay bulabilsem.
  • Yakaladığın mutluluğu yaşa.
  • Yapılan bir lütfu kabul etmek , özgürlüğünü satmaktır.
  • “Savaşın ve barışın şakası olmaz. Aralarındaki tek fark şudur: Harp budalaların işidir, barış akıllıların. İşte o yüzden barış, savaştan daha zordur.”
  • Sevmek... Bunu ona ne kadar az söylediği aklına geldi Allecra’nın. O da yıllardır babasından böyle bir şey duymamıştı. İçinde bir yerler acıdı. İnsanlar sevgilerini birbirlerine söylemekte ne kadar da cimriydi.
  • “Paa-saaa?” “ Bir nevi general canım. Ama çoğu asker değil. Sultan canı kimi isterse ona sen paşasın diyor. Saraylarda, köşklerde oturuyorlar....”
  • “Damat Ferit Paşa, senin paşa gibi asker değil. Padişah’ın seni paşa yaptım, demesiyle paşa olanlardan. İngilizler, Padişah’ın onu sadrazam yapmasını istiyor.”
  • Bu memlekette kadın kısmının kendini hasrete alıştırmaktan başka çaresi yok. Ha bir de, kadınlar burada sevdiği adamı, aşkıyla vatan sevdası arasında tercih yapmaya zorlamaz. Kaybedeceklerini bilirler çünkü.
  • Osmanlı da, tıpkı Roma gibi, imparatorluğun ihtişamını ülkenin içlerinden, saraylılara bahşettiği zenginliği, halkından esirgemişti.
  • “Küçük Asya kaynıyor. Bizim general kısa zamanda müthiş şeyler başardı. Aptal yüksek komiserler ve başkentlerdeki patronları , başta Lloyd George olmak üzere herkes, Mustafa Kemal’ in birkaç ay içinde yok olup gideceğini sanıyordu. Ama ne oldu? Adam bütün halkı peşine taktı. Bozkırda yoktan bir ordu yaratıyor. Köhnemiş , çürümüş bir toplumdan bir millet yaratıyor. Osmanlı' nın kurucu soyunu diriltiyor. Nerede şimdi Mustafa Kemal? Anadolu' nun en stratejik noktasında. Ankara, Küçük Asya’nın tam ortasına. Oradan her şeyi kolayca kontrol edebiliyor, her yere elini uzatabiliyor. Bu bir ihtilal . ”

Roma Kulübü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İtilaf devletlerinin işgalindeki bir İstanbul, 1.Dünya Savaşı' ndan sonra kocasının dönüşünü hasretle bekleyen Roma' daki güzeller güzeli bir kadın. İstanbul' dan gelen bir davet mektubu ile soluğu orada alan Allecra. Kocasına kavuşmayı beklerken kendisini bambaşka bir görevin içinde bulan, Mustafa Kemal ATATÜRK ile tanışan, inanılmaz heyecanlı, temposu hep yüksek, ihanetlerin, aşkların, saraydaki Vahidettin' in ve işbirlikçilerinin hainliklerini 740 sayfa da toplamış yazar. İnanın nasıl başladım, nasıl bitti anlamadım. Gerçek ve kurgunun bütünleştiği, her bir sırrın insanı sarstığı mükemmel bir kitap.Her sayfasını çevirmek Mustafa Kemal ATATÜRK ile olmak gibiydi. Tavsiye ederim. #alıntı "Savaş ve barış arasındaki en büyük fark şudur: Savaşmak budalaların işidir, barış akıllıların. İşte o yüzden barış savaştan daha zordur". (Nurhan ŞENGÜL KILINÇ)

Akıcı bir anlatımla kurtuluş mücadelemize dışardan bir gözle bakış gayet güzel gitmiş. Roma'yı görmemiş Romalıların İstanbul'daki hayatları, Mustafa Kemal'in etkileyici yanları... İyi okumalar dilerim. (Zeynep Öğüt)

Bu yazarın okuduğum 3.kitabı. Tarzı tarihi roman, yani benim sevdiğim. Bu kitapta Sultan Vahdettin döneminin son demlerinde bir mektup ile İtalya dan, İstanbul 'a gelen bir öğretmen kadının ilmek ilmek dokunan macerası anlatılıyor. Eşine destek olmak için geldiğini düşünürken, kendini bir casusluk ağının içinde bulan Allecra, bir de bu yetmezmiş gibi, evliyken bir Türk casusa aşık olur. Ve kocasından ise haber yoktur.Ve yolu M. Kemal ile de kesişir. Gerçi Sultan Vahdettin kitapta hain olarak anlatılsa da, tarihi çok sevdiğim için, Sultan Vahdettin'in hain olmadığını söyleyeyim. Umarım gerçek tarihimiz ile tez vakitte yüzleşiriz. Ayrıca dikkatimi çeken bir başka ayrıntı ise yazarlarımızın yabancıları, yabancı karakterleri daha iyi tanıyıp anlatma yetenekleri. Ve kendi milletine karşı ise bir o kadar yabancı olmaları. Sadece Demet Hanım değil.Bir çok yazarın eserinde bu ayrıntı ilgimi çekiyor. Son olarak benim gibi, tarihi ve macerayı seviyorsanız bu eseri okumanızı tavsiye ederim. (Nurcan karakuş)

Roma Kulübü PDF indirme linki var mı?

Demet Altınyeleklioğlu - Roma Kulübü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Roma Kulübü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Demet Altınyeleklioğlu Kimdir?

13 Şubat 1955 doğumlu Türk yazar ve TRT prodüktörü. Daha çok tarihi kurgu türünde eser vermiştir; TRT televizyonlarında yüzlerce programın yapımcılığını üstlenmiştir. Altınyeleklioğlu, kendisi de bir yazar olan Ceyhan Altınyeleklioğlu ile evlidir.

Hayatı

13 Şubat 1955 yılında Ankara' da doğmuştur. TED Ankara Koleji'nin 1971 mezunlarındandır. 1975 yılında Ankara Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın Yayın Yüksek Okulu'nu bitirdi. 1978 yılında Hacettepe Üniversitesi'nde Eğitim İletişimleri konusunda yüksek lisans yaptı. 1980 yılından itibaren TRT Televizyonu'da çalışmaya başladı. Bu tarihten itibaren sayısız programın yapımcılığını üstlendi. Çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. Yazarlığı ve prodüktörlüğünün yanı sıra çevirmenlik de yapmakta olan Altınyeleklioğlu'nun çevirileri arasında Philippa Gregory gibi tanınmış yazarların eserleri bulunmaktadır.

İlk romanı Moskof Cariye Hürrem 2009 yılında yayınlandı. Bu romanıyla büyük bir okur kitlesi edindi. Popüler edebiyatta ve TV dizilerinde Osmanlı Sultanları akımının başlamasını tetikleyen Moskof Cariye Hürrem, aylarca çoksatanlar listesinde yer aldı. Ardından Alkışlarla Lamia (2010), Cariyenin Kızı Mihrimah (2010), Cariyenin Gelini Nurbanu (2011), Altın Cariye Safiye (2011), Pargalı ve Hatice (2011), Kara Kraliçe Kösem (2012) romanları geldi. Bu romanlar da büyük ilgi gördü ve uzun süre çoksatanlar listesinde kaldı. Moskof Cariye Hürrem Bulgaristan’da yayınlandı. Yunanca, Rusça ve Arapça çeviri çalışmaları devam ediyor.

Alkışlarla Lamia adlı eserinde ilk romanından farklı olarak 20. yy. kadın yaşantısını işlemiştir. Türk sinemasının ilk kadın yıldızı olan Cahide Sonku'nun hayatını kendi kurgusuymuş gibi gösterdiği yönünde eleştiriler almıştır. Ancak konu kısa sürede gündem dışı kalmıştır.

Evli ve bir çocuk annesi olan Demet Altınyeleklioğlu İstanbul ve Miami’de yaşamaktadır.

Demet Altınyeleklioğlu Kitapları - Eserleri

  • Moskof Cariye Hürrem
  • Cariyenin Kızı Mihrimah
  • Cariyenin Gelini Nurbanu
  • Altın Cariye Safiye
  • Kara Kraliçe Kösem
  • Pargalı ve Hatice
  • Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan
  • Cem Sultan
  • Gülüm
  • Alkışlarla Lamia
  • Sustum Anne
  • Nakşidil Güneşin Kızı
  • Kösem Sultan
  • Roma Kulübü
  • Kara Zeybek
  • Nihavent Hıçkırık

Demet Altınyeleklioğlu Alıntıları - Sözleri

  • "Sevda denilen şey, katlanmasını bilmektir." (Cariyenin Kızı Mihrimah)
  • ''Cem Kabe'ye gidip hacı olunca pusulası şaştı anlaşılan. Bambaşka bir insan olduğunu yazmış son mektubunda. Gözünde ne taht varmış ne taç? Ordu, savaş filan kalmamış fikrinde. Allah'a ibadete adayacakmış kendini. Birde kurt diye bir laf ediyor ikidebir. Kızılkurt. Kurdunu öldürmüş. Ne demekse ?'' (Cem Sultan)
  • Her ayrılık acıdır, öyle değil mi? (Gülüm)
  • Ben kapattım kendimi dünyaya. (Sustum Anne)
  • "Ya bir garip çalı bülbülünün günahı ne olabilir ki, cellat kılıcı reva görülsün?" (Pargalı ve Hatice)
  • Tanrının insanlara bahşettiği en büyük zenginlikmiş akıl. (Kara Kraliçe Kösem)

  • Bu memlekette kadın kısmının kendini hasrete alıştırmaktan başka çaresi yok. Ha bir de, kadınlar burada sevdiği adamı, aşkıyla vatan sevdası arasında tercih yapmaya zorlamaz. Kaybedeceklerini bilirler çünkü. (Roma Kulübü)
  • Nereden çıktı şimdi bu yürek çarpıntısı? Herkes sana bakıyor. Neden sen sadece onun gözlerini gördün? (Cariyenin Kızı Mihrimah)
  • Alexander gibi yürekli, korkusuz, pervasız ol. Fakat, Alexander gibi aklını hırsına köle etme. Koşmasını da, durmasını da bil.. (Pargalı ve Hatice)
  • Birinin ayağındaki pantolondan dizi fırlamıştı dışarı. Ötekinin pantolonunun bir bacağının dizden aşağısı tamamen yırtıktı. (Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan)
  • Keşke neyin doğru olduğunu da yanlışı fark ettiğim kadar kolay bulabilsem. (Roma Kulübü)
  • "Ölmüş bir ruhu taşımak zordu. Çünkü o yük her gün biraz daha ağırlaşıyordu." (Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan)
  • Ol güzelin sevdasıyla kor ateşteyim, Sanma ki koynunda vuslatına eriştim, Etrafında dönen bahtsız pervaneyim, Yarsız cennet dahi olur cehennemim. (Nakşidil Güneşin Kızı)

  • Nasıl bir dünyasa yaşıyor bu insanlar? Birbiriyle acımasızca, ölesiye, öldüresiye mücadele eden insanlarla doluydu dünyaları. (Kara Kraliçe Kösem)
  • "Yakanı anılara kaptırmaya başladın mı bil ki kocuyorsun." (Kara Zeybek)
  • Bedenin esir fakat ruhunu köleleştirmelerine izin verme. Ruhun, Sava nehri kadar özgür, başın karşı dağlar gibi dik olsun.. (Pargalı ve Hatice)
  • Olması gerekenler olmuyor, olmaması gerekenler oluyordu. (Cariyenin Gelini Nurbanu)
  • Belki de anlıyordu çocuklar yalanı. Gidenin bir daha dönmeyeceğini seziyorlardı. Kim bilir. Fakat ses etmiyor, yüze vurmuyor, ama gece sessiz gözyaşlarıyla ıslatıyorlardı yastıklarını. (Sustum Anne)
  • Büyük Millet Meclisi ordu kuruyordu kurmasına da, imkânlar yetmiyordu işte koca orduyu giydirmeye, kuşatmaya, silahlandırmaya, karnını doyurmaya. Millet neyi varsa yarısını orduya bağışlıyordu. 2 yumurtanın biri askerindi. Bir somunun yarısı. İki çift çorabı olan bir çiftini koşup şubeye getiriyordu. Kadınlar, gelin kızlar makineyle, elle askere bir şeyler dikiyordu yorulmadan. Akşehir'den bu tarafa at sürerken gözleriyle görmüşlerdi. Sultandağı'nın eteklerinde, çay yolunda, Şuhut Ovası'nda, İhsaniye'de. Kağnılar yürüyordu dağlarda gacır gucur. "Adamlar askere koşmuş, bu işleri yapacak kimse kalmamışsa, avrat kısmı ne güne durur?" demişti besbelli kadınlar. Genci, ihtiyarı kağnılarla ileri hatlara cephane, yiyecek, giyecek taşıyordu. Kiminin bebesi kucağındaydı, kiminin sırtında. Kimi cephane sandığını beşik yapmıştı bebesine. Kağnı yetmemişse, kalan top mermilerini omuzlamıştı gelin kızlar. (Kara Zeybek)
  • "Ah demek doğru. Tanrı onların cezasını versin. Majestelerine başkaldırmak ihanettir. Hem Tanrı'ya hem Fransa'ya... Kral, Tanrı'nın seçimidir. Tanrı'nın tercihine isyan etmek günahtır. Nankör ayak takımı. Bir yığın köylü, serseri, fahişe." (Nakşidil Güneşin Kızı)

Yorum Yaz