diorex
sampiyon

Raf Ömrü - A. Ali Ural Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Raf Ömrü kimin eseri? Raf Ömrü kitabının yazarı kimdir? Raf Ömrü konusu ve anafikri nedir? Raf Ömrü kitabı ne anlatıyor? Raf Ömrü kitabının yazarı A. Ali Ural kimdir? İşte Raf Ömrü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.02.2022 02:00
Raf Ömrü - A. Ali Ural Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: A. Ali Ural

Yayın Evi: Şule Yayınları

İSBN: 9786052199152

Sayfa Sayısı: 157

Raf Ömrü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kitaplardan başka bir yerde nefes alıp veremediğimiz zamanlar vardır, pencerelerin de bizi açamadığı. Gökle yer arasındaki mesafe o kadar daralmıştır ki çok geçmeden yaşadığımız dünyaya ait olmadığımız duygusu his olmaktan çıkıp yeryüzünün bütün koridorlarını çınlatan bir çığlığa dönüşür: “Ben buraya ait değilim!” Dünyanın görünmez parmaklıklarla çevrildiğini fark ettiğimiz, dudaklarımızın aczini kabul edip kelimelerinden vazgeçtiği anlar… İşte o büyük suskunlukta kütüphanemize doğru yürüyüşümüz, bir mabede yürüyüşümüze benzer şafak sökmeden. Ağırlık gitgide artmakta, yükümüzü hangi kitabın sırtına indireceğimize bir an önce karar vermemiz gerekmektedir. İsimlerini sırtlarına yazmaları boşuna değildir kitapların.

Raf Ömrü, A. Ali Ural’ın okuma serüveninden eşsiz bir kesit sunuyor. Dünya edebiyatından seçtiği kitaplarda Batı’nın kodlarını, insana ve tabiata bakışı üzerinden yorumlayarak birçok gizli alt metni açığa çıkarıyor. Zihni cesur okurlar için.

Raf Ömrü Alıntıları - Sözleri

  • “Düşman da olsa gelen, ömrünü anlamlandıracak bir bekleyişe ihtiyacı vardır insanın..”
  • Mekanların ruhu elbette var fakat mekanlara ruh veren de insanlardan başkası değil. Eskidiğinde değil insan soluğu değmediğinde çöküyor evler.
  • - Güldüren nedir şeytanları? - Bir saat sonra ölecek insanların gelecek için plan yapmaları.
  • İyilikler bir süre sonra yükümlülükler haline geliyor, kendisine iyilik yapılan kişi bunu sınırsız bir hak olarak ömür boyu bekliyor, zincir koptuğunda velinimetini bağışlayamıyordu.
  • Karanlıktan ölünmüyor çünkü.
  • Babam bana kitap oku demedi fakat onun elinde hep kitap gördüm.
  • Çünkü umut, güzel bir yalana da bağlanabilirdi.
  • Belki dünya sevenlerin umutsuzluk yeridir.
  • Mekânların ruhu elbette var. Fakat mekânlara ruh veren de insanlardan başkası değil. Eskidiğinde değil, insan soluğu değmediğinde çöküyor evler.
  • Yeryüzünde her şeyin sürekli bir akış halinde olduğunu öğrendi “yalnız gezer.” Hiçbir zevk yoktu ki uçup gitmesin, hiçbir mutluluk yoktu ki buharlaşmasın.
  • Uçuruma itilmişti madem, tutunacak bir dal yok diye bırakmayacaktı kendini boşluğa, tutunacak bir dal hayal edecekti..
  • İyilikler bir süre sonra yükümlülükler haline geliyor, kendisine iyilik yapılan kişi bunu sınırsız bir hak olarak ömür boyu bekliyor, zincir koptuğunda velinimetini bağışlamıyordu.
  • "Nefsini bilen Rabbini bilir."
  • Belki de sevgisizlikti suçu. Hiç kimseyi sevememek....

Raf Ömrü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yaşadığı hayattan bağımsız, kendini yaşadıklarına, alıştığı çevreye kapatmış hayatından bağımız bir yazar düşünebilir miyiz? Yazarları robotlaştırıp, makineleşme ye örnek gösterebilir miyiz? Yoksa, her yazarın satırında kendi hayatından kültüründen bilgiler çıkabilir miyiz? İnsan, yalnızca yaşadığı kültür yazılarını mı birleştirebilir? Yoksa farklı bir kültürde yaşarken bambaşka bir kültüre vakıf olup kalemini o topraklara çevirebilir mi? İnsan, nisyandan gelen ve unutan unutmaya muktedir varlık. Kimi yapılan türlü iskenceler ile ailesini, özünü, benliğini, kimliğini unutan unutmuş olan varlık. Bir kısmının hatırlaması bile bir anlam ifade etmeyen, diğer kalan kısm için hatırlamanın imkansızlığı... Aı Ural'ın kitaplarını dilini ve alt metinler de verdiği mesajlara az buçuk her kesimden her okuyucu hakim. Raf Ömrün de de bir çok seçme eserden kültür, seçiciliginden, yazım sürecinden, yazarken etkilenen yazarlardan, benliği etkileyen içsel dünyadan bahsetmiş. Satır aralarında ki alt metinler muazzam derecede güçlü. Seçkin eserlerdeki örnekleri ise takdire şayan. "Kitaplardan başka bir yerde nefes alıp veremedigimiz zamanlar vardir, pencerelerin de bizi açamadığı. Gökle yer arasındaki mesafe o kadar daralmıştır ki çok geçmeden yaşadığımız dünyaya ait olmadığımız duygusu his olmaktan çıkıp yeryüzünün bütün koridorlarını çınlatan bir çığlığa dönüşür. "Ben buraya ait degilim!" Dünyanın görünmez parmaklıklarla çevrildiğini fark ettigimiz, dudaklarımızın aczini kabul edip kelimelerinden vazgeçtigi anlar... İşte o büyük suskunlukta kütüphanemize doğru yürüyüşümüz bir mabede yürüyüşümüze benzer şafak sökmeden. Ağırlık gitgide artmakta, yükümüzü hangi kitabın sırtına indireceğimize bir an önce karar vermemiz gerekmektedir. İsimlerini sırtlarına yazmaları boşuna değildir kitapların." (Sema Gülsoy)

Yazarımız bizleri bu kitabında adeta kütüphanesine davet edip, rafları arasında gezintiye çıkarıyor. Her başlıkta başka dünyalara yelken açıyor yazarımız. Sanki uzun bir yolculuktan dönmüş hissi uyandırıyor kitap bittiğinde. Her başlıkla farklı yazar ve kitabı ele alan yazar farklı bakış açısı ile bizlere çok şey öğretiyor. (•~Seçkin Okur, Seçerek Okur~•)

Sayın Ali Ural'ı hep severek okumuşumdur. Fazlaca severek. Ama bu kitap bende beklediğim etkiyi bırakmadı açıkçası. Satır aralarında etkileyici cümleler elbette vardı. Ama dolambaçlı geldi bana birçoğu. Sırrı kelimelerin arasına özenle yerleştirmekten biraz farklıydı bu. Dikkatini toplayarak ilerlemen gereken bir bulmacayı anımsattı bana.Kitabın içinde girişiyle beraber yirmi iki bölüm var ve her bölümde ayrı bir kitaba dair konuşuyor. Şahsen ben bu yirmi bir kitabın hepsini okumadım ve kitabı okurken "heralde bu kitapları okuyanlar anlayabilir bu kitabı anca" diye düşündüğüm yerler oldu. Gerçi sona doğru kitaba biraz daha alıştım sanırım. Daha yolunda gitti okuma serüvenim sonlara doğru. Lakin bunun boşvermişlikle de ilgisi var mıydı emin olamıyorum. Ali Ural'ın düşündürücü üslubu, kelimelerini özenle seçmesi, anlamak için çaba isteyen satırları bendeki okuma heyecanını arttırırdı ama bu kitapta bu hissiyatlara pek varamadım maalesef. Elbette benim idrakimdeki yetersizlikten de kaynaklanıyor olabilir. Belki de kitabı çok büyük bir zevkle okuyanlar da vardır. Hatta kesin vardır. Ali Ural'ı eleştirmek de benim haddime değil zaten. Sadece kitapla aramızda geçen ufak iletşimsizlikten biraz sözetmek istedim o kadar. Keyifli okumalar. (limon teknesi)

Kitabın Yazarı A. Ali Ural Kimdir?

1959'da Samsun Ladik'te doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Ankara'da tamamladı. İlk şiiri Mavera Dergisi'nde çıktı. (1982) Yükseköğreniminin ardından bir süre editörlük yaptıktan sonra Şûle Yayınları'nı kurdu. 1989'da Merdiven Sanat isimli aylık bir sanat dergisi çıkardı. 24 sayı çıkan bu derginin yanı sıra Kitaphaber isimli iki aylık bir kitap-kültür dergisi yayınladı. Yayın yönetmenliğini de yaptığı bu dergilerde şiir, öykü ve makalelerini yayınladı. Ural'ın yayınladığı dergiler arasında bir şiir ve poetika dergisi olan Merdivenşiir de bulunuyor. (2005-2007)

2006-2012 yılları arasında Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul şube başkanlığını yapmış olan A. Ali Ural, bir dönem de Şehir Tiyatroları Repertuar Kurulu üyeliğinde bulundu. İstanbul Uluslararası Şiir Festivali Yürütme Kurulu üyesi olan Ural, Ejderha ve Kelebek adlı eseriyle, Türkiye Yazarlar Birliği'nin 2010 Deneme Ödülü'nü aldı. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nde "Yaratıcı Yazarlık" ve "Yazılı ve Sözlü Anlatım", Süleyman Şah Üniversitesi'nde "Türk Dili" dersleri veren A. Ali Ural, 2012 yılının Şubat ayında birinci sayısı çıkan ve edebiyat ağırlıklı bir sanat dergisi olan Karabatak' ın yayın yönetmenliğini yapıyor.

A. Ali Ural Kitapları - Eserleri

  • Makyaj Yapan Ölüler
  • Posta Kutusundaki Mızıka
  • Tek Kelimelik Sözlük
  • Ejderha ve Kelebek
  • Körün Parmak Uçları
  • Kuduz Aşısı

  • Güneşimin Önünden Çekil
  • Satranç Oynayan Derviş
  • Yangın Merdiveni
  • Gizli Buzlanma
  • Resimde Görünmeyen
  • Fener Bekçisinin Rüyaları
  • Bostancı Bahane

  • Peygamber'in Aynaları
  • Mara ve Öteki Şiirler
  • Bisiklet Dersleri
  • Ay Tiradı
  • Raf Ömrü
  • Bisiklet Dersleri

A. Ali Ural Alıntıları - Sözleri

  • seni sevmem kendime saygısızlıktı.. (Yangın Merdiveni)
  • "Bu dünyada ne yaptım, diye soruyordum kendi kendime. Yaşamak için yaratılmıştım, yaşamadan ölüyordum." (Ejderha ve Kelebek)
  • Denemediği bir şey kalmayan insan, acaba bir gün insan olmayı deneyecek mi ? (Makyaj Yapan Ölüler)
  • "Yaralıyım. Bir demir para gibi yuvarlanıyorum ağacın altına." (Fener Bekçisinin Rüyaları)
  • Ben pencereyi açamam pencere sen aç beni. (Kuduz Aşısı)
  • Not et; not etsen de unutacaksın çünkü. (Kuduz Aşısı)

  • hikâye olunur ki kızgın yağları şerbet sanarmış resimli bir kutu taşırmış adam kalbinde (Körün Parmak Uçları)
  • ".. Tanrım kötülere yardım et !! " (Ejderha ve Kelebek)
  • Kalemin gölgesi kağıda düştü. Sana ne yazmalıyım? Ne yazmalıyım ki kara gözlerinin kapısını vurunca ruhunun ışığı yansın. (Resimde Görünmeyen)
  • “Yaralar uçuruma dönüşmemeli.” (Ay Tiradı)
  • Bir de ölüm var karşımıza çıkan. Her şeyi anlamsızlaştıran ve her şeye anlam veren. (Tek Kelimelik Sözlük)
  • Her şey çok güzel, neden miteşekkir değiller? (Fener Bekçisinin Rüyaları)
  • Hz. Fâtıma'nın gönlü uzun bir ayrılığa razı olmadı. (Peygamber'in Aynaları)

  • Ne kaldı toprak olmaktan başka yapılacak şey! (Bisiklet Dersleri)
  • "Allah'ım senin sevgini istiyorum! Seni seveni sevmek istiyorum!" (Peygamber'in Aynaları)
  • “İnsan dilinin arkasında gizlidir, dil mızraktan daha derin yaralar.” (Satranç Oynayan Derviş)
  • Düştüm, nefesimi mihengine taşıyacak ölüm kaç kırat ? (Gizli Buzlanma)
  • Gideceği yolları seçebilen insanın elinden bir gün bu hakkı alınır ve üzerinde " Tercihli Yol" yazan tabelâ yerini başka bir tabelâya bırakır: Mecburî İstikâmet... (Peygamber'in Aynaları)
  • Uçuruma itilmişti madem, tutunacak bir dal yok diye bırakmayacaktı kendini boşluğa, tutunacak bir dal hayal edecekti.. (Raf Ömrü)
  • 1200 sene önce bir derviş aşkın yağdığı bir sahrada soruyor Rabbine: “Nasıl ulaşırım sana!” Cevap bir mızrak gibi saplanıyor göğsüne: “Nefsini bırak!”. (Satranç Oynayan Derviş)

Yorum Yaz