akademi
dedas

Pygmalion - George Bernard Shaw Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pygmalion kimin eseri? Pygmalion kitabının yazarı kimdir? Pygmalion konusu ve anafikri nedir? Pygmalion kitabı ne anlatıyor? Pygmalion kitabının yazarı George Bernard Shaw kimdir? İşte Pygmalion kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.03.2022 14:00
Pygmalion - George Bernard Shaw Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: George Bernard Shaw

Yayın Evi: Dover Publications

İSBN: 9780486282220

Sayfa Sayısı: 134

Pygmalion Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Shaw wrote the part of Eliza Doolittle - an east-end dona with an apron and three orange and red ostrich feathers - for Mrs Patrick Campbell, with whom he had a passionate but unconsummated affair. From the outset the play was a sensational success, although Shaw, irritated by its popularity at the expense of his artistic intentions, dismissed it as a potboiler. The Pygmalion of legend falls in love with his perfect female statue and persuades Venus to bring her to life so that he can marry her. But Shaw radically reworks Ovid's tale to give it a feminist slant: while Higgins teaches Eliza to speak and act like a duchess, she also asserts her independence, adamantly refusing to be his creation.

Pygmalion Alıntıları - Sözleri

  • O adam xoşbəxtdir ki, özünün sevimli məşğuliyyəti ilə öz yaşayışını təmin edə bilir.
  • “Doğruları biliyorsan, yalanları dinlemek eğlencelidir.” Bernard Shaw
  • Time enough to think of the future when you haven't any future to think of.
  • Happy is the man who can make a living by his hobby!
  • Yabancı bir ülkede kendi dilini unutan bir çocuk gibiyim...
  • "Sorun, kibarca davranmak, kabaca davranmak, şöyle ya da böyle davranmak değil, bütün insanlara aynı şekilde davranmak. Kısacası cennetteymişsin gibi. Orada üçüncü sınıf akrabalar yoktur ve ruhlar arasında ayrılık gayrılık gözerilmez."
  • “Kim benim oyunlarımı okullarda zorla okutur, benden de Shakespeare’den nefret edildiği kadar nefret edilmesine neden olursa, Allahından bulsun. Benim piyeslerim işkence aracı olmak için yazılmamıştır.”
  • Yabancı bir ülkede kendi dilini unutan bir çocuk gibiyim.
  • Əsas məsələ insanın rəftarının pis və ya yaxşı olmasında deyildir, əsas məsələ insanın münasibətinin bütün bəşər övladları üçün eyni səviyyədə olmasındadır. Başqa sözlə desək, gərək özünü cənnətdəki kimi aparasan və belə düşünəsən ki, cənnət də üçüncü növ vaqon sərnişinləri yoxdur və bütün insanlar yaxşıdır.
  • Bilirsinizmi həyat nədir? Həyat ruhlandırılmış səfehlərin yoludur.
  • Başkaları için yaşamak zorundayım, kendim için değil. Al sana orta sınıf ahlakı.
  • Çiçek satmayayım da kaldırım çiçeği mi olayım?
  • "Unutma,sen ruh sahibi, kendisine kutsal kelamın bağışlandığı bir insansın. Anadilin Shakespeare'in, Milton'un, İncil'in dili. "
  • "Yabancı bir ülkede kendi dilini unutan bir çocuk gibiyim."
  • İnsanlar kendi durumlarıyla ilgili olarak her zaman koşulları suçlar. Ben koşullara inanmam. Bu Dünyada yol alan kişiler, ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan ve bulamadıklarında yaratan insanlardır.

Pygmalion İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Audrey Hepburn ün eşsiz oyunculuğu ile çocukluk anılarıma kazınan müzikal filmin tiyatro metnini de arada bir okurum. Filmi de her seyrettiğimde metni de her okuduğumda farklı ama kendi olmak, bildiği gibi sevmek, hayatın tadını çıkarmak hissi her yanımı sarıyor. “I Could Have Danced All Night” şarkısı ile tüm gün dansedilir (Yudum)

Bu incelemem değerli Zerdali 'ya ithaftır. Eskiden her şey daha yavaş değişirdi sanki. Türkiye’nin en zengin beş ailesini alakalı alakasız kime sorsanız; Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Yaşar, Çavuşoğlu ya da Ercan ailesi derdi. Ben bu tür gereksiz bilgileri iyi bilirdim. "Komprador burjuvaziye" hem kızar hem onları takip ederdim. Aslında iyi bir gazete okuru istemese de öğrenirdi bunları. Aralarından garip adamlar çıkardı. Mesela Şakir Eczacıbaşı ailenin 2. etkin üyesiydi. Spor, sanat Allah ne verdiyse ilgilenir, bolca para harcardı. Eczacıbaşı Basketbol takımı bir ara memleketin en iyisiydi mesela. Fotoğraf sanatına yaptığı destek inanılmazdır. Ya sinemaya ya edebiyata? Dudak bükerdik ama. Burjuva ya. Mesela rahmetli Onat Kutlar (ölümü terörün ne kadar kör bir bela olduğuna en iyi örnektir), büyülü gerçekliğin bırakın TC’de, dünyadaki ilk yaratıcılarındandır ve Latife Tekin daha doğmadan belki de yayınlamıştı İshak’ı, aslında esas işi sinemadır. Türk Sinematek'i, Şakir Eczacıbaşı’nın maddi ve entelektüel desteğiyle, OK tarafından kurulmuştu. Biz yine dudak bükmüştük. Edebiyatı da çok severdi Ş.E. Dergiler çıkartırdı. Bir de, George Bernard Shaw hayranıydı adam. Bu aldığı Anglo-Sakson eğitimdendi galiba. Adam Anglo-sakson'un TC temsilcisiydi mübarek. Shaw, berbat bir romancıdır. Romanları beş para etmez. O. Pamuk’un Nobel’ine dudak bükenlere duyurulur. Ama iyi oyun yazarıdır. Temaların çoğu devşirmedir. Ne akıllıymış be adam! Mesela Pygmalion Yunan mitolojisinden devşirmedir. Çok temel bir insan özelliğini anlatır. Kendine, kendi yarattıklarına hayran olma. Oyun, Kıbrıslı bir heykeltıraş olan Pygmalion’un kendi yaptığı bir heykele âşık olmasına dayanır. Bu oyunu 1912’de yazar Shaw. 1938’de filmi çekilir. Yer yerinden oynar. Oscar (o zaman adı Oscar mıydı bilmem. Siz bakın bakalım, Bette Davis Oscar emmisine benzetmiş miydi heykeli?) dahil tüm sinema ödüllerini süpürür film. Konusu, bir sesbilimci olan sosyeteden Higgins, İngiliz dilinin diyalektiği üstüne uzmandır. Yeter ki yanında bir cümle edin, nerden geldiniz nereye gidiyorsunuz, alayını anlatır size. O derece yani. Kaba saba konuşan çiçekçi kız Eliza’yı bulur. Üstünde çalışır ve onu bir sosyete güzeline dönüştürür dil üzerinden. Sonra ne olur biliyor musunuz? Pygmalion’un kendi yaptığı heykele âşık olması gibi, o da Eliza’ya aşık olur. Gelelim şimdi benim bu eseri neden incelediğime. 1938’de İngilizler filme çekerler. 1942’de ise Adolf Körner bizde yapar eserin filmini. İsmi Sürtük’tür. Hulusi Kentmen ilk bu filmle girer sinemaya. Töbe izlemedim bu versiyonu. Adolf Körner Çekoslovakya'dandır, ama İstanbulludur bana göre. Derler ki, Körner geri kalan hayatını İstanbul’da Elhamra sinemasında gişe memuru olarak tüketti. Ocaklardan yırak. Yahu ne bereketli bir konuymuş bu! Sonra, 1960’da Aslan Yavrusu ismiyle çekildi tekrar. Orhan Günşiray-Leyla Sayar oynadı. Bitmedi! Bir de Sürtükler devri var. Senaryosu Shaw’dandır yine, ama ona omuz atarlar billahi. Filmlerin ismi Sürtük’tü yine. Konu aynı. Çiçekçi çingene kız. Ama dilbilimci değil, gazinocu patron vardır sahnede. Ekrem Bora aynı patron, peş peşe bir Türkan Şoray ardından Hülya Koçyiğit çevirir sonra. Asıl esas oğlan sırasıyla Cüneyt Arkın ve Göksel Arsoy’dur. İlki siyah beyaz ikincisi renklidir. Ama ben Sultan’ın oynadığının hayranıydım (Ertem Eğilmez). Sultan’ı Yeşilçam’a hediye eden senaryodur. İzleyin, dikkatli ama, öyle göndermeler var ki vallahi parmak ısırtır. 10:30 dakikada öyle güzel laflar eder ki, hakkaten ya, demezseniz para vermeyin. 1965’te çevrildi ben 1969-1970’te izlemiştim. Ben bu sahneyi belki bir on kez izlemişimdir. Diyeceksiniz ki, youtube mu vardı, nasıl oldu da o kadar çok seyrettin? Bir İstanbullu Ökkeş vardı Kilis’te.(Bir kere görmüş İstanbul'u. Ben de İstanbul'danım ya çok severdi) Sinemada makinistti. Bir de Beyrut’tan gelme şekerlemeler vardı bizde. Takas işte ))) Ertem Eğilmez zekidir Allah için. Gelenek-Batı çatışmasını iyi görür. Sultan’ın sesine bayılmıştım. Meğer onun değilmiş. Eskiden sessiz çekilir, stüdyoda seslendirilirdi filmler. Hiçbir ses artistin kendi sesi değildi. Sultan’ın sesi kimindi? Buna bir cevap beklerim sizden. “Rızkımıza engel oldun ama aşkımıza olamayacaksın.” Sözünü yaklaşık elli yıldır aklımda tutuyorum. Meğer son zamanda Gönülçelen dizisi varmış, o da aynı konuyu işlermiş. Şu Shaw’a bak yahu, sen tut Yunan mitolojisini işle, adını ölümsüz yap! Zeka bu değilse nedir?İşte ben bu nedenle postmodern edebiyatı çok seviyorum. Ne alaka demeyin, düşünün? https://www.youtube.com/watch?v=0oKzbvnNVCQ&t=281s film bu. Bir soru daha, Sultan filit der kuaförde. Sizce nedir bu filit? (Metin T.)

Kitabın Yazarı George Bernard Shaw Kimdir?

George Bernard Shaw (d. 26 Temmuz 1856, Dublin, İrlanda - 2 Kasım 1950, Hertfordshire, İngiltere), İrlandalı yazardır. Oyun yazarı olarak ünlenen yazar, altmıştan fazla oyuna imza atmıştır. Hem 1925'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü hem de 1938'de Pygmalion ile Oscar'ı alarak, bu iki ödülü de alabilen ilk insan olmuştur. Sosyalizm ve kadın haklarının koyu bir savunucusu olmuştur. Shaw, vejetaryen olmasının yanında ayrıca içki ve sigaradan da hayatı boyunca kaçınmıştır. Ayrıca resmi eğitime de karşı çıkmıştır. Shaw, 94 yaşına geldiği 1950'de, ağaç budarken merdivenden düştükten sonra oluşan yaralarının iyileşmemesi sonucunda olaydan birkaç gün sonra ölmüştür.

Shaw; müzik, sanat ve tiyatro eleştirmeni olarak "Corno di Bassetto Mancare" mahlasıyla Wolverhampton Star’da, GBS mahlasıyla Dramatic Review (1885-1886), Our Corner (1885-1886) ve The Pall Mall Gazette’te (1885-1888) yazmıştır. 1895'ten 1898'e kadar, Shaw, Frank Harris’ Saturday Review’da tiyatro eleştirmenliği yapmıştır. Eleştirmen olarak aldığı maaş, ancak geçinebilmesini sağlamıştır.

Shaw'un erken gazeteciliği; kitap, sanat ve müzik kritikleriyle geçti. Müzik eleştirilerinden çoğu, tartışmalı Alman besteci Richard Wagner'i över nitelikteydi. Ayrıca, Saturday Review için yaptığı tiyatro eleştirmenliğinde de Norveçli tiyatrocu Henrik Ibsen'i övmüştür.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Bernard_Shaw

George Bernard Shaw Kitapları - Eserleri

  • Dört Oyun
  • Kara Kız
  • Pygmalion
  • Sezar ve Kleopatra
  • Gülen Düşünceler
  • Devrimciye Aforizmalar

  • Mrs. Warren's Profession
  • Bir Çuval İncir
  • Akıllı Bir Kadına Sosyalizm, Kapitalizm ve Faşizm Hakkında Rehber
  • İnsan Üstüninsan
  • İbsenciliğin Özü
  • Milyoner Kadın
  • Asosyal Bir Sosyalist

  • Kırgınlar Evi
  • Candida
  • Arms and the Man
  • Ölümsüzlüğün Sırrı
  • Ermiş Jeanne
  • Tanrı’yı Arayan Kara Kız
  • John Bull's Other Island

  • Blancot Posnet'in Sırrı
  • Augustus Does His Bit
  • Major Barbara
  • The Miraculous Revenge
  • Batı, İslâm'ı Anlamaya Çalışıyor
  • Hiç Belli Olmaz
  • Androcles ile Aslan

George Bernard Shaw Alıntıları - Sözleri

  • "Artık ne istesem yaparım gibi geliyor bana, çünkü istediğim hiçbir şey yok." (Kırgınlar Evi)
  • "Çünkü hiçbir şey eskisi gibi kalamaz." (Akıllı Bir Kadına Sosyalizm, Kapitalizm ve Faşizm Hakkında Rehber)
  • Yaşama hakkı kötüye kullanılır, sürekli sorgulanmazsa... (Gülen Düşünceler)
  • “Bir zamanlar yetenek, kamusal ruh ve yükselme isteğinin merkezi olan siyaset şimdi yetenek, para ve eğitim yoksunu olup da başka alanların kendisine kapalı olduğunu gören bir avuç güzel ko­nuşan ve partilerde kulis oyunlarına meraklı insanın sığı­nağı oldu; ayrıca bu insanlar baskılara ve adaletsizliğe küçümseyerek bakıyor, ticari profesyonelliğin sahte böbür­lenmelerini küçümsediklerini söylüyorlar.” (Bir Çuval İncir)
  • "Çok yorgunum.. Bir kitap alıp odama çekileyim." (Dört Oyun)
  • İki siyahın beyaz yapmadığını asla unutma. (Tanrı’yı Arayan Kara Kız)

  • "Hayat daha katlanılır olur, şayet bizleri bağlayan ve sürekli olarak bizleri rahatsız eden ideal tüm taleplerden ve ödenmesi gereken borçlardan kurtulursak." (İbsenciliğin Özü)
  • "En çok neyi mi isterdim? - Yaşlanmadan akıllanmayı." (Kara Kız)
  • "Öylesine kendine yeten kişiler vardır ki, her şeyleri ellerinden alındığı zaman mutlu olurlar ancak, her şeyleri, hatta umutları bile. Onlardan mısın sen?" (Kırgınlar Evi)
  • “Cennet sevgiden başka nedir ki?” (Kara Kız)
  • - Umutsuzluğa kapılma, dostum. Durum karanlık görünebilir; ama gelecek seçimden sonra büyük değişiklik olacak. -Çık dışarı, budala! (Gülen Düşünceler)
  • Budalalar ulusunda dâhiler tanrılaşır: Herkes ona tapar, ama kimse onun dediğini yapmaz! (Gülen Düşünceler)
  • Bugünkü evliliklerin pek çoğunda doğanın hiçbir rolünün olmadığı rahatça söylenebilir. (Akıllı Bir Kadına Sosyalizm, Kapitalizm ve Faşizm Hakkında Rehber)

  • “Cennet sevgiden başka nedir ki?” Dedi hokkabaz… (Kara Kız)
  • REV. S. I have not seen her at church since she came. FRANK. Of course not, she’s a third wrangler. Ever so intellectual. Took a higher degree than you did; so why should she go to hear you preach? (Mrs. Warren's Profession)
  • Unvanlar sıradan kişilere saygınlık getirir, üstünlere utanç verir, alttakilerin eline düşerse değerini yitirir. (Gülen Düşünceler)
  • "REV.S. : I have not seen her at church since she came. Frank: Of course not: she's a third wrangler. Ever so intellectual. Took a higher degree than you did; so why should she go to hear you preach?" (Mrs. Warren's Profession)
  • She refused my money with these words, which I shall never forget. '' Knowledge is power '' she said, '' and I never sell power. '' (Mrs. Warren's Profession)
  • İnsanlar ancak boş laflar dediğin şeyler için ölümü gerçekten göze alırlar. Daha sonraları hürriyet de kâfi derecede Katolik olmayacak. Uğrunda olanca hürriyetlerini seve seve kurban edecekleri "insanlığın kemâli" için ölecekler. (İnsan Üstüninsan)
  • Bir arzu ve irade doğdu mu, özlenene varacak yol da mutlaka bulunur. İnsanda gerçek bir istek ve irade peydahlamaya koysun, o er geç amacına ulaşır. (İnsan Üstüninsan)

Yorum Yaz