Piyale - Göl Saatleri - Ahmet Haşim Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Piyale - Göl Saatleri kimin eseri? Piyale - Göl Saatleri kitabının yazarı kimdir? Piyale - Göl Saatleri konusu ve anafikri nedir? Piyale - Göl Saatleri kitabı ne anlatıyor? Piyale - Göl Saatleri kitabının yazarı Ahmet Haşim kimdir? İşte Piyale - Göl Saatleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Haşim
Yayın Evi: Antik Kitap
İSBN: 9786055656690
Sayfa Sayısı: 112
Piyale - Göl Saatleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ahmed Haşim, Türk edebiyatının şüphesiz en önemli şairlerinden biridir... Gerek başarılı bir temsilcisi olduğu Sembolizm akımının en güçlü temsilcisi olarak fakültelerde okutulması, gerekse imge dünyasının genişliği açısından günümüz okurlarını etkileyebilmesi, onun önemini daha da artırır. Özellikle şiir anlayışını, imge dünyasının şekillenişini anlattığı "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" başlıklı yazısı, günümüz şiir okurlarına ayrı bilinç katacak, genç şairlere de yol gösterecek nitelikte bir metindir. Bu önemli şairimizin şiirlerini okur ile buluşturmak, kültür hayatına önemli bir katkı olmakla birlikte, şairin edebiyatımızdaki yerine ve önemine binaen vefakar bir eylemdir.
(Tanıtım Bülteninden)
Piyale - Göl Saatleri Alıntıları - Sözleri
- Aşkın bu karanlık gecesinde Bülbül yine vahşi müterennim, Mecnun'unu terk etti mi Leyla? Vahşi sesi firkat sesi sandım. Aşkın bu karanlık gecesinde Hicranımı duydum, seni andım, Firkatzade bülbül gibi yandım.
- Neden bu korku, neden ansızın bu cuş u huruş?
- Nehrin gece, rüya ve serairle boğulmuş Ufkunda tahassürler okur gam-zede bir kuş. Bir giryeli ses - belki kadın, belki de erkek - Söyler gecenin şi'rine bir aşk, bir ahenk...
- Eller.. Bu benim şi'rimi tahrik eden eller..
- Gel, yalnızım ey beklenilen hüsn-i muhayyel!
- Durgun suya baktım ve dedim: ah ölebilsem Mademki yok ağlayacak mevtime kimsem.
Piyale - Göl Saatleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
~Piyale - Göl Saatleri ~ Ahmet Haşim, 1885-1933 yılları arasında yaşamış. İlk şiirini 1901'de yazmıştır. Ahmet Haşim önce Fecr-i Ati topluluğuna katılmış, daha sonra müstakil bir şahsiyet olarak yazılarına, şiirlerine devam etmiştir. Şiirlerinde kendine has semboller ve aruz vezni kullanmıştır. Ahmet Haşim, şiirlerinde dış dünya gözlemlerini kendi prizmasından geçirerek anlatır ; sonbahar, akşam kızıllığı ve karamsarlık önemli temalardır. Piyale - Göl Saatleri kitabı Haşim'in ayrı ayrı yayımlanmış şiir kitaplarının bir araya getirilerek oluşmuş kitabıdır. KitapSuuru (G)
#mesâ #kırmızı #şeb #zer #renk #anne #vakit Piyâle (kadeh), insanın eğleneceği, hafife alacağı bir nesne değildir, insanın içinde çeşitli duyguların içinde meydana getirdiği kıvılcımlar, titreşimler, parıltılar, tutuşturduğu ateşler sonucunda kırmızı bir renge bürünmüş, hayâli ve melâli bir şarabın kadehidir. Gönüller bu melâle düştüyse geri dönmek ne mümkün! #Ölüm "Firâz-ı zirve-i Sinâ-yı kahra yükselerek Oradan Oradan düşmek ölmek istiyorum" #şebinisan " durgun suya baktım ve dedim: âh ölebilsem Mademki yok ağlayacak mevtime kimsem" #yollar " Bir lambanın hüzniyle Kısıldı altın ufuklarda akşamın güneşi..." #OBelde "Uzak Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz." O beldede bir akşam vakti annesini kaybetmiş elinde yakıcı bir piyâleyle gözü yollarda aklı ölümde karşıdaki göle vuran renkler ve parıltılarla bir Ahmet Haşim... Haşim için ne mümkün piyâleden içip o beldeden geri dönmek o artık o yerde o şarabın hayâli ve melâliyle mestolmuş biri. (Merdümgiriz)
Kitabın Yazarı Ahmet Haşim Kimdir?
Ahmed Haşim (1884, Bağdat - 4 Haziran 1933, Kadıköy, İstanbul), sembolizmin öncülerinden Türk şair.
Hayatı
Bağdat'ta doğmuştur. Babası mülkiye kaymakamlarından ve Bağdat'ın eski ve bilinen ailelerinden biri olan Alusizadelere mensup Ahmet Hikmet Bey; annesi ise yine Bağdat'ın ileri gelenlerinden Kahyazadeler'in kızı Sara Hanım'dır. Meşhur tefsir alimi Mahmud el Alusi Ahmet Haşim'in babasının dedesidir. Babasının Arabistan vilâyetlerindeki memuriyetleri sebebiyle düzensiz bir ilkokul tahsili gördü. Aynı sebepten dil olarak da sadeceArapçayı öğrendi. Annesinin ölümü üzerine 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. 1897'de Galatasaray Sultanisi'ne yatılı olarak verildi. 1907'de mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girdi. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuk'a devam etti. I. Dünya Savaşı'ndaki askerliği (1914 - 1918) sırasında Çanakkale Cephesinde bulundu. Ayrıca Anadolu'nun çeşitli yerlerini görme fırsatı buldu. 1924'te Paris'e, 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gitti. Çeşitli yerlerde memur olarak çalışan Ahmet Hâşim, daha çok öğretmenlik yaptı. Sanâyi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri hocalığı ve Mülkiye Mektebi'ndeki Fransızca öğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam etti.
Hâşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanisi'nde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kaldı. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı. 1905 - 1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı "Şi'r-i Kamer" serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. 1909'da kurulan Fecr-i Âti'ye girdi. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareket eden Fecr-i Âti grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide - topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Ati dağıldıktan sonra siyasi ve edebi akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.
Dış dünya gözlemlerini kendi prizmasından geçirerek anlatır; sonbahar, akşam kızıllığı ve karamsarlık önemli temalardır. Ahmet Haşim fıkraları, denemeleri ve gezi yazılarıyla da önemli bir yazardır. Düz yazılarında dili sade ve oldukça başarılıdır.
Ahmet Haşim Kitapları - Eserleri
- Bize Göre
- Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları
- Gurebahane-i Laklakan
- Bütün Şiirleri
- Frankfurt Seyahatnamesi
- Piyâle
- Göl Saatleri
- Üç Eser: Bize Göre - Gurabahane-i Laklakan - Frankfurt Seyahatnamesi
- Piyale - Göl Saatleri
- Bize Göre - Frankfurt Seyahatnamesi
- Gurabahane-i Laklakan - Diğer Yazıları
- Bütün Yazıları (Cep Boy)
- Paris, Frankfurt... Yahut Hiç!
- Bütün Kitapları
- Eserlerinden Seçmeler
- Savrulmada Gül
- Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları
- Frankfurt Seyahatnamesi - Mektuplar - Mülakatlar
- Bir Seyahatin Notları
- Karanlıkta Beyaz Kuşlar
- En Güzel Aşk Şiirleri
- Şairlerin En Garibi Öldü
Ahmet Haşim Alıntıları - Sözleri
- "Bir giryeli ses, belki kadın, belki de erkek Söyler gecenin şi'rine bir aşk, bir âhenk..." (Piyâle)
- "Acılar gece çözülür." (Frankfurt Seyahatnamesi)
- -Desene: Şu çarkları su ile dönen dünya, eski zaman işi bir degirmenden hâlâ farklı değil! (Bize Göre - Frankfurt Seyahatnamesi)
- Sevimli ev... bugün altında aşkı bekliyorum... (Göl Saatleri)
- Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve sonunu akşamın ışıkları tayin ederdi. (Bütün Yazıları (Cep Boy))
- HAVUZ Akşam yine toplandı derinde... Cânân gülüyor eski yerinde; Cânân ki gündüzleri gelmez, Akşam görünür havz üzerinde, Mehtâb kemer tâze belinde, Üstünde semâ gizli bir örtü, Yıldızlar onun güldür elinde... *** Cânân: Sevgili Havz: Havuz Mehtâb: Ay ışığı Kemer: Kuşak Tâze: Genç, bozulmamış Semâ: Gök (Savrulmada Gül)
- "Zannedilir ki ufuklarımızın ötesi, bambaşka alemlerin eşiğidir." (Bize Göre)
- Sihrin o kadar nâfiz olur fikr ü hayâle, Her şey değişir titreyerek hüsn-i muhâle. (Piyâle)
- Neşeye hâkim değildik, kederi kendimizden uzaklaştıracak hiçbir kuvvetimiz yoktu. (Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları)
- Almanya "profesör" ve "doktor" denilen acayip bir insan cinsinin vatanıdır. (Frankfurt Seyahatnamesi)
- Karanlık, ölümün bir parçasıdır, onun için dinlendiricidir. (Eserlerinden Seçmeler)
- İnsan her şeyden evvel kendi kendisinin esiridir. (Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları)
- Nereden geldiği ve nasıl başladığı meçhul bir kürk modası, İstanbul'un hemen bütün kadın tabakalarını yayıldı. Bu moda, dedelerimizin ve ninelerimizin bildiğimiz kürkünü çevirip sırta geçirmek ve kurt veya goril gibi, iri cüsseli bir hayvana benzemek tuhaflığından ibarettir. ...Tırnaklarını uzatıp sivrilten ve vücudunu baştan başa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan başka bir hayvana benzemek için uğraşıyor. Kadınlarda bu insan şeklinden uzaklaşma meylinin sebepleri ne olsa gerek? (Üç Eser: Bize Göre - Gurabahane-i Laklakan - Frankfurt Seyahatnamesi)
- Bu yol, bu yol, bu derin yol ki dâimâ mümted Bu yol uzun ve benim dizlerim eğildi; gözüm Kapandı. Da'vet-i yeldâyla titriyor rûhum; Bırak ve git beni mevt-i leylâle tevdî et. (Eserlerinden Seçmeler)
- ...hakiki kır, sert toprakla sert insanın boğuştuğu âlemdir. (Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları)
- Yüreğimde daima kanayan bir yara halinde kalacak (Bize Göre)
- Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine "sanat ve edebiyat" olacak olan hacer-i felsefîyi nasıl bulmalı? (Bize Göre ve İkdam'daki Diğer Yazıları)
- En eski edebiyattan en yenisine değin, her dilde, şiirin konusu eş (zevce) değil, sevgilidir (maşuka). Düşler ve benzetmeler hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı eş ve konusu evlilik olan hikayeden daha tatsız ne olabilir ? (Bize Göre)
- Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde sema kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Bütün Şiirleri)
- Hayat ne güzel! Onu sonsuz bir iştiha ile seviyorum. Fakat hissediyorum ki ileride, hakkım olduğu kadar hayattan zevk almama insanlar mani olacak. İnsanlar, tabiatın serbest akışını değiştirmişler, saadet ve felaketi büyük talih ve keder kanunlarının mecralarından ayırmışlar ve köy sularını istedikleri gibi paylaşan mütegallibe tarzında, zevki ve kederi aralarında keyiflerine göre dağıtmışlar. Tatlı hava, renkli ziya, gök, deniz, ağaç, çimen, ateşli kadın bakışı, yakıcı şiir ve sarhoş edici musiki ile benim aramda yarın karanlık bir kaya gibi dikilecek olan insan beni şimdiden ürkütüyor. Ben onu nasıl yumuşatacağım ve kendi lehime çevirebileceğim? (Frankfurt Seyahatnamesi)
Editör: Nasrettin Güneş