Piraye - Canan Tan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Piraye kimin eseri? Piraye kitabının yazarı kimdir? Piraye konusu ve anafikri nedir? Piraye kitabı ne anlatıyor? Piraye kitabının yazarı Canan Tan kimdir? İşte Piraye kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Canan Tan
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789752103924
Sayfa Sayısı: 431
Piraye Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Okudukça, dizelerin anısına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle.
Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık. Nâzım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak...
Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı?
Bunu düşünmek bile anlamsızdı; karşımda Sazım vardı ya...
Şiir Yüzlü Piraye... kendi yazdığı senaryolarda yaşıyor.
... Kim olursa olsun; evleneceğim insan, benim varlığımı yok sayarak bir başkasıyla beraberlik yaşayacak ve ben buna seryirci kalacağım ha...
Yazgıymış! İnanmıyorum yazgıya falan... Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz. Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur! O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben...
Yazgıya bile kafa tutacak kadar yürekli... Özgürlüğe âşık!
Ancak, başkaları tarafından yerinden oynatılan kilometre taşlarının, gene başkalarınca gelişigüzel dizilmesiyle önüne serilen yolda yürümeye mecbur bırakılınca... İşler değişiyor.
... Hiç hayıflanma, o şiirsellikten uzak düştün diye. Gözlerini aç ve o günlerde göremediğin gerçeği gör artık...
Nâzım da o sevda yüklü dizelerini eliyle bir kenara itip, daha sıcak bulduğu kollara koşmamış mıydı?
Haşim'in yaptığı, onunkinden çok mu farklı?
... Kendince tanrılaştırdığın, tapınmaktan gurur duyduğun putların, gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın?
Ama. gönlün gerilerde bir noktaya takılı kaldıysa eğer, sevinebileceğin bir gerçeklik duruyor orada.
İşte şimdi, Nâzım'm kızıl saçlı Piraye 'siyle tam olarak özdeşleştin.
Kutlu olsun.
Fırtına gibi bir yaşam öyküsünün başoyuncusu oluveriyor Piraye...
Piraye Alıntıları - Sözleri
- Bence aşk aranmamalı, kendi kendine gelip sahibini bulmalı...
- Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
- Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
- Kendimden, alışkanlıklarımdan ödün vermek, hırçınlaştırıyor beni.
- “Aşık olmak da bir yatkınlık; bir yetenek işi galiba. Ve bu yeteneğin bende olmadığına inanmaya başlıyorum artık.”
- Senin adını kol saatimin kayışına yazdım Piraye" diyen Nazım’ın saatinde, Verâ yazıyordu.. Aşk o gün öldü.
- Benim günlerden beklediğim kadar Günler de benden bir şey bekler. Fakat heyhat Benim günlere verdiklerimi Onlar bana asla Vermeyecekler.
- Her şeyi, herkesi unutmuş ve unutulmuş olmak işime geliyor belki de.
- Dünü dünde bıraktım ben.
- “Dünü dünde bıraktım ben.”
Piraye İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İstanbullu eğitimli, kültürlü bir ailenin feminist, dış hekimi olacak olan Pirayenin üniversite sıralarında tanıştığı diyarbakırlı adamla evlenip kendinden, hayallerinden ödün vermesini konu ediniyor. Okurken sinir krizi geçirme garantili kitap. Ne kadar okursan oku, hangi aileden gelirsen gel aşk icin aptal duruma düşmenin kaçınılmaz pişmanlığını kanıksatan bir kitap. Konusundan ötürü kitaptaki dile, kültüre, zihin yapısına maruz kalmak oldukca sinirime dokundu. Hala boyle zihniyetlerin olduğunu bildiğim halde kitapta dahi görmeyi kabullenemedigim , tahammül edemediğim okuma deneyimi yaşadım. Dili konusu ve merak uyandırıciligi icin okumaya devam ettim. Bu kitap meselesiyle kadınlara, genc kizlara sesleniyorum hiçbir sevgi,ask, bağlılık kendinizden ödün vermeye değmez. Önceliğiniz hep kendiniz olsun. Kitabın sonu belki ic rahatlatıcı olsa da koskoca heba edilmis bir ömür varken sonu beni cok bağlamadi. (Büşra Hilal Artun)
Spoiler ola bilir! Arkadaşımın okuması üzerine merakıma sebep olup okumağa karar verdim. Zevkine güvendim ve yanılmadım. Teşekkür ederim. Daha ilk satırından kitap beni kendine bağladı. Öncelikle söylemeliğim ki, her anında yapacağım incelemeni, Haşime söylemek istediklerimi düşünmekle okuduğum kitap bana öyle bir sonluk yaşattı ki, "Bilmeden konuşma" der gibi. Pirayenin karakterinde kendimden parçalar bulduğum için midir bilmem ama, gözlerim ıslak-ıslak okuyordum. Özgür ruhun kalbiyle değil, aklıyla davranmak zorundalığı, kararlarında kendinden ödün verip, çevresini düşünmesi.. Bir laf vardır; " Evlenirken tek bir kişiyle değil, aynı zamanda onun ailesiyle de evlenirsin." Ne kadar doğru olduğu bir daha tescillendi kitapla beraber. Pirayeye hak kazandırmakla beraber kızmadım da değil. İçimi parçalayan yaşamı ve göz yaşlarıma hakim olamadığım son kararının verdiyi sonuç hayatımızı sorgulamağa yetiyor.(Bana göre) Kitabı bitirdikten sonra kendinize sorun bence:"Ben Piraye olsaydım, hangi kararı alırdım?"diye. Belki de sormanıza bile gerek kalmayacak. Cevabınızı bulmuş olacaksınız. Aşk hikayelerini sevenler için tavsiye ederim. (Kitabsever)
Piraye: 'Piraye Aramızdaki münasebetlerden birisi olan fakat zaten bilfiil çoktandır mevcut bulunmayan ve daha senelerce de mevcut olamayacağı anlaşılan karı kocalık münasebetimizi, kadın erkek münasebetimizi tasviye etmemiz, kesmemiz gerekiyor. Bunun icap ettiğini uzun muhakemelerden nefsimle yaptığım işkenceli müsahabelerden sonra anladım. Ve sana bir gün bile fazla yalan söylememek için bu münasebetin artık kesilmesi gerektiğini işte hemen yazıyorum. Sen yine benim en yakın insanımsın. En yakın dostum ve arkadaşımsın. Çocukların çocuklarımdır. Bu tarafımızda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyorum. Fakat artık karı kocalığımız devam edemez. Bu bağımızı bağlarımızdan ancak bir tanesi olan bu münasebetimizi kesmemiz lazım geliyor. Sana yolladığım bu mektupla beraber ben karı koca münasebetimizin kesilmesi için gereken yerlere müracaatımı da yapmış bulunacağım. Bütün bu olan biten şeye rağmen yakın iki insan olarak kalacağımızı biliyorum. Benim başım sıkıştığı zaman hapiste olayım, dışarıda olayım yine sana koşacağım. Sen de öyle bana koşacaksın. Ömrümün en güzel senelerini, en iyi eserlerini sana borçluyum. Onlar manen ve maddeten senindir. Şimdilik Allah'a ısmarladık. Beni affet bile demiyorum. Her şeye rağmen beni herkesten ziyade anlayacak olan insanın yine sen olduğuna eminim. Ellerinden öperim. Paylaştığım mektup, 12 senedir Nazımla Pirayenin büyük aşkları, sevgileri, özlemleri, hasretlerini içinde barındıran ve o kadar akıp giden yıldan sonra "sen benim en yakınımsın" dediği kızıl saçlı Piraye'yi Nazım'ın terk ediş mektubu... (İnanmak zor ama gerçek maalesef)... Zavallı Piraye, dünyanın en büyük hayal kırıklığı olsa gerek... (Kitapla bağlantılı olduğu için bu Nazım Piraye aşkına değinmek istedim 1K dostları.) Kitaptan bahsedeyim 1K dostları... Eserde baş karakterimiz Piraye, İstanbulda yaşayan özgürlük aşığı, kısıtlanmaya tahammül edemeyen şiir aşığı, şiirsever ve İstanbul Üniversitesinde diş hekimliği okuyan genç bir kız. Piraye, okulda kendisi gibi şiirsever olan Arif diye bir adamla tanışır. Karşılıklı bir şekilde sürekli şiirleşirler. Aradan kısa bir süre geçer ve Piraye hiçbir neden yokken, Arif ile arkadaşlığını bitirir. Asıl kitabın hikayesine gelecek olursam; Piraye, okulda kendisi gibi diş hekimliği okuyan son sınıfta olan Haşim adında aşiret ağası bir adamla tanışır. Başta bu ilişkiyi istemeyen Piraye'yi Haşim bir şekilde ikna eder, Piraye'nin evine hediyeler, çiçekler yollar, Pirayeden vazgeçmeyeceğini onu her gördüğünde dile getirir. İşte Piraye'nin İstanbuldan Diyarbakır'a yolculuk serüveni bu şekilde başlar. Hiçbir şekilde İstanbuldan ayrılmak istemeyen İstanbul'a aşık bir Piraye'yi Haşim bir şekilde plan yaparak, Diyarbakırda yaşamaya ikna eder. Piraye ile Haşim evlenirler. Bu evlilikten sağlıklı bir kızları olur. Diyarbakırda karı koca diş muayehanesi açarlar. Diyarbakır... Güney Doğunun doğal güzelliğiyle bir o kadar lezzetli, tatlı... Bir o kadar da acı, ekşi bir şehri. Eserde yazar, Diyarbakır şehrinin kültürünü, geleneğini, şehrin yaşam tarzını, köylerin kendine has göreneklerini şehir betimlemelerinde usta kalemine nakış nakış işlemiş, ilmek ilmek dizmiş, sıra sıra hayatlardan kısa kısa kesitler sunmuş. Diyarbakır... Haşim'in doğup büyüdüğü ve aşiret ağası olup ün saldığı topraklar... Peki Piraye, Diyarbakır'ın o köy ailelerinin köy aşiretlerinin töre dedikleri ve atalarından gelen bir inançla yaşayan ve bunun altında da Diyarbakırda körpecik bir kız ezilen, kısıtlanan, emirlere itaat etmek zorunda kalan bir genç kız. Haşim ile Piraye'nin evlendikten sonra kızları olmuştu. Ancak, Haşim'in ailesi bu evlilikten bir erkek torun istiyorlardı. Haşim'in ailesi için bu durum büyük hayal kırıklığı oldu. Piraye, İstanbuldan bir haber alır. Babası hastalanmış hastahaneye yatırılmış. Piraye, Diyarbakırdan İstanbul'a gelir, bir süre kalır. Ailesinin evlilik baskılarına daha fazla dayanamayan Haşim ve yana yana erkek torun isteyen ailesi Haşimi evlendirir. Bu olayı duyan Piraye çok üzülür, olayın etkisiyle şok yaşayıp İstanbulda kalır. Piraye'nin üstüne kuma getiren Haşim, yaptığı evlilikten belli bir zaman sonra çok pişman olur, Pirayeden af diler, Piraye'ye dil döker ve Piraye, Haşimi affetmez. Eserin içinde bu kronolojiden sonra, daha daha ilgi ve merak uyandırıcı olaylar sürekli akıcı bir şekilde okuyucuyu sıkmadan, yormadan gelişmeye devam eder... Yazarın üslubuna değinecek olursam; gayet duru, açık, sade bir anlatım. Eserin içinde kelimeler dans ediyor adeta ahenkli ahenkli... Eseri okuduktan sonra şahsımda derin izler bırakan mutluluk, sevgi, hüzün, hayal kırıklığı acı, tatlı, ekşi gibi birçok eylemleri barındıran ve şahsımı eserde geçen Diyarbakır şehrine karşı hazırlayan, şehirle ilgili inanılmaz güzel bilgiler verip, okurunu şehrin muhteşem tarih yolculuğuna çıkaran okurda Diyarbakır'ı gezip görme düşüncesini aşılayan bu hissi uyandıran ve oldukça doyurucu bir kitap yazan ve günümüz sorunlarını ele alıp ve bu sorunları kitabında çok güzel harmanlayıp, betimleyip, biz okurlara sunan yazara çok teşekkür ederim. Daima kitapla kalın değerli okur! İyi sabahlar, Gününüz mavi olsun... Sevgiler, saygılar 1K dostları... (Cihan Ataç)
Kitabın Yazarı Canan Tan Kimdir?
Canan Tan Ankara'da doğdu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Kendisi değişik edebiyat türlerindeki yarışmalarda birçok derece ve ödül aldı.
Kariyeri
"Eczacı iken, nasıl edebiyatçı oldunuz ?" sorusuyla sıkça karşılaştığını vurgulayan Tan, asıl sorunun "Edebiyatçı iken nasıl eczacı oldunuz?" diye sorulması gerektiğini belirtiyor. Bunun nedeni ise edebiyata olan ilgisinin daha önce başlaması. Lise yıllarında, Hisar Dergisi'nin düzenlediği şiir yarışmasında aldığı birincilik bu dünyanın kapılarını ona aralamış. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin Basın Yayın bölümünü Türkiye derecesi ile kazanarak, yakınlarının isteği doğrultusunda eczacılık fakültesini tercih etmiş, ancak daha sonra evlenerek Diyarbakır'a gelin olarak gitmiş ve orada yaşadığı süre içinde yazım hayatını sürdürse de bunları gün ışığına çıkartmamıştır. Ne Diyarbakır'a gitmesinin, ne de eczacılık mesleğini tercih etmesinin onun için bir eksik değil aksine Piraye, Eroinle Dans, En Son Yürekler Ölür adlı eserlerine birer ilham kaynağı olduğunu belirtmiştir.
Bu sıralarda yazdığı bir öykü, Hürriyet Gazetesi'nin düzenlemiş olduğu bir yarışmada birinci olmuş ve fotoroman olarak çekilmiştir. İzmir'e geldiği sıralarda da bir çok öyküsü ona ödüller getirmiştir. Bunun yanı sıra Hürriyet Ege ve Yeni Asır'da konuk köşe yazarı olarak güncel yazılar, Milliyet Pazar'da mizahi yorumlar yazmaya başlamış. İlk kitabı olan İster Mor, İster Mavi 1996'da Aziz Nesin'in birinci ölüm yıldönümünde İnkılap Kitabevi'nin düzenlediği mizah öyküleri yarışmasından başarı elde ederek basılmıştır ve aynı zamanda Canan Tan'a, Türkiye'de mizah öyküleri kitabı olan ilk kadın yazar unvanını kazandırmıştır. Devam eden mizahi öyküleri ve çocuklar için yazdığı eserleri ona bir çok ödüller getirmiştir. Asıl sağlam adımlarını yetişkinler için çıkardığı ilk roman olan Çikolata Kaplı Hüzünler ve devamında gelen Piraye adlı eserleriyle atmıştır. Hafta da üç gün ise Yeni Asır'da köşe yazıları yazmış ve 2004 yılında kazandığı köşe yazarı ödülüyle de bunu noktalamıştır. Daha sonra yarışmalara katılmaya son vermiş, okurlarının sevgisi için yazmayı sürdürmüştür.
Ödülleri
Türk Kütüphaneciler Derneği'nden, Türkiye'deki kütüphaneler bazında, "2009 yılının en çok okunan yazarı" ödülü/ 2010
İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nden 2004 Yılı Köşe Yazarı Ödülü
10.Orhon Murat Arıburnu Ödülleri'nde, uzun metrajlı film öyküsü dalında Birincilik Ödülü/ 1999
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Cumhuriyetin 75.Yılı Çocuk Öyküleri Ödülü /1998
İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Romanları Ödülü/ 1997
Rıfat Ilgaz Gülmece Öykü Yarışması'nda Birincilik Ödülü/ 1997
BU Yayınevi'nin Çocuk Öyküler Yarışması'nda 1. Mansiyon/ 1997
İnkılap Kitabevi'nin Aziz Nesin Gülmece Öykü Yarışması'nda basılmaya değer görülen İster Mor, İster Mavi adlı kitabıyla, Türkiye'de mizah öyküleri kitabı olan ilk kadın yazar unvanı/ 1996
1.Ulusal Nasrettin Hoca Gülmece Öykü Yarışması'nda 1. Mansiyon/ 1988
Kelebek (Hürriyet) Gazetesi'nin senaryo yarışmasında birincilik ödülü
Canan Tan Kitapları - Eserleri
- Yüreğim Seni Çok Sevdi
- Aşkın Sanal Halleri
- Yolum Düştü Amerika'ya
- Piraye
- Eroinle Dans
- En Son Yürekler Ölür
- İz
- Söylenmemiş Şarkılar
- Hasret
- Issız Erkekler Korosu
- Çikolata Kaplı Hüzünler
- Beyaz Evin Gizemi
- İster Mor İster Mavi
- Ah Şu Uzaylılar!
- Beşiktaş'ım Sen Çok Yaşa!
- Fanatik Galatasaraylı
- Oğlum Nasıl Fenerbahçeli Oldu?
- Sevgi Dolu Bir Yürek
- Sevgi Yolu
- Arkadaşım Pasta Panda
- Sol Ayağımın Başparmağı
- Sokakların Prensesi Şima
- Türkiye Benimle Gurur Duyuyor!!!
- Aliş Sünnet Oluyor Maviş de Gelin
- Aliş'e Kardeş Geliyor
- Sokaklardan Bir Ali
- Hayvanat Bahçesinde
- Aliş Okula Başlıyor
- Aliş Anaokulunda
- Uzay Kampı Maceraları
- Pembe ve Yusuf
- Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!
- Kelepçe
- Başıbozuk Sevdalar
- Şiirce
- Sızı
- Issız Kadınlar Sokağı
- Anneannem İnternette
- Uzaylılar Aramızda
- Önce Sen Vardın
- Sokaklardan Bir Ali
- Piraye
- Hasret
Canan Tan Alıntıları - Sözleri
- Nefretin olduğu yerde soluk alamazdım ben. (Söylenmemiş Şarkılar)
- Biliyorsun, ne yaşanmış olursa olsun… önce sen vardın! (Önce Sen Vardın)
- Gerçekler ortada. "İnsanı ağlatan, imkânsızlıklardır. Ve çaresizlik! senin asla bana ait olmayacağını düşünmek.. kabullenmek zorunda olmak..vazgeçememek, sınır tanımaz sevginin büyüklüğü karşısında âciz kalmak.." Bunlara ağladım işte ben. (Aşkın Sanal Halleri)
- Rahat kıçına mı battı? (Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!)
- Evet, ne kadar gayret gösterirsem göstereyim “Çabalama kaptan ben gidemem!” diyordu evliliğimiz. (Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!)
- Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım. (Piraye)
- Hasret taneleri biriktirdim senin için. Hiçbir zaman veremeyeceğimi bilsem de. (Issız Erkekler Korosu)
- Beni öyle yalana inandır ki, Ömrümce sürsün doğruluğu... Özdemir Asaf (Issız Erkekler Korosu)
- “Koca var Baş tacı edilir. Koca var Kilim niyetine yere serilir. Hatta yetmezmiş gibi Üstünde tepinilir.” (Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!)
- En acısı da ne biliyor musun..? "Aslında sana hiç sahip olamadığımı, seni kaybettiğimde anlamış olmam." (Yüreğim Seni Çok Sevdi)
- Sırtlan: ''İnsanlar birbirini Çok severler sanmayın ! Parçalarlar , kırarlar, Kıstırırlar , boğarlar; Bir küçük çıkar için Gözlerini oyarlar...'' (İster Mor İster Mavi)
- "Yeni fikirler, gereksinimlerden doğarmış..." (İster Mor İster Mavi)
- Gel artık bebeğim.... Gel artık! Daha fazla bekleyecek gücüm kalmadı. Bak, baban da, ben de sabırsızlıkla yolunu gözlüyoruz Gel artık Haşim Artukoğlu! Babanın adını yaşatmak için gel artık... (Piraye)
- "Boş ver!" dedi kaygılarına. Çarpıkistan'da, az sayıda olsa bile, "çarpık" lar kadar, "Davut" lar da bulunmalıydı... (Anneannem İnternette)
- Ölmüş! Öyle diyorlar, inanamıyorum. (İz)
- "Yalanla,dolanla, Hileyle,talanla Dört ayak üstüne düşmeyi Marifet sayanlar... İşte onlar, İnsanlar! Aslında bazıları İki değil, Dört değil, Kırk tane ayaklılar... Her biri çevremizde Yaşayan Kırkayaklar!..." (İster Mor İster Mavi)
- "Şampiyon Galatasaray" (Fanatik Galatasaraylı)
- Sen demez miydin, özleme dayanmak için onu parçalara bölmek gerek, diye? (Eroinle Dans)
- “Kadın var Pırıl pırıl Tektaş pırlanta misali. Kadın var Çakıl taşı Ondan daha değerli.” (Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!)
- Ses çıkarmıyorum. Haklı evden kaçan çocukların sokaklarda yattığını bilmiyor muydum sanki?... Adı üstünde: Sokak çocuğu. Evi: Sokaklar... (Sokaklardan Bir Ali)
Editör: Nasrettin Güneş