diorex

Paydos / Büyükşehir - Cevat Fehmi Başkut Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Paydos / Büyükşehir kimin eseri? Paydos / Büyükşehir kitabının yazarı kimdir? Paydos / Büyükşehir konusu ve anafikri nedir? Paydos / Büyükşehir kitabı ne anlatıyor? Paydos / Büyükşehir kitabının yazarı Cevat Fehmi Başkut kimdir? İşte Paydos / Büyükşehir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.03.2022 16:00
Paydos / Büyükşehir - Cevat Fehmi Başkut Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cevat Fehmi Başkut

Yayın Evi: İnkılâp Kitabevi

İSBN: 9789751024510

Sayfa Sayısı: 224

Paydos / Büyükşehir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Cevat Fehmi Başkut, oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un özendirmesiyle 1942’de başladı. İlk oyunu “Büyükşehir” İstanbul Şehir Tiyatrolarında 1942-1943 sezonunda sahnelendi.

Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele almıştır. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları eleştirisel gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetmiştir.

Yaşadığı dönemin siyasal yaşamına da sessiz kalmamıştır. Oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi incelikle belli etmiştir. “Paydos” ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk yazar unvanını almıştır.

Paydos / Büyükşehir Alıntıları - Sözleri

  • Size göre muallim, gördüğünüz bu ilk mektep hocası hakir, fakir, hayal peşinde koşan, açlıktan nefesi kokan meczup bir adam... Fakat şimdi bir de beni dinle­meniz lazım... Şu istikbale doğru yürüyen insan selleri­ ne bakın! Memeden yeni kesilmiş denecek yaşta mini miniler, onlardan bir az daha kabacaları, bıyıklan yeni terliyen delikanlılar, sonra genç adamlar. . . Bunlar yer yüzünün yarınki sahipleri. Biz öleceğiz, onlar kalacak­lar. . . Bir kısmı hakim olacak, adalet terazisini elinde tutacak, şaşmadan, vicdanının sesinden başka ses dinle­meden, riya, endişe, hatır, gönül bilmeden insan hakla­rını tevzi ve taksim edecekler….fakat günün birinde vatan dediğimiz mefhum için bir lahza düşünmeden, bir nefes fazla almadan, hatta göz kırpmadan can vermesini bilecekler. . . Eğer onlarda namus, şeref, doğruluk, merhamet hisleri bulunacaksa, eğer onların muhakeme kabiliyetleri, muhayyileleri, vicdanlan olacak­sa, eğer vatanlarını tanıyacak, fazilet nedir bilecek, haya­sızlık karşısında utanacak, istibdat karşısında şahlana­caklarsa işte bunları ben yaratacağım . . . Şu namuslu ha­kim bir hırsız, şu faziletli anne bir orospu, şu vatansever kumandan bir casus olabilir eğer ben olmasam. . . Evet, ben fakirim, fakat hazineler yaratıyorum .
  • “Etmeyin, eylemeyin . . . Mektepten alırsanız sudan çıkmış balığa benzerim ben. . . Talebelerimden ayırmayın, :kürsümden ayırmayın beni, ölürüm...”
  • Evet, yazdıracağım parçanın adı Mektep . . . Çocuklar mektebi se­vin, okumayı sevin... Hayatta en temiz yer burası, en gü­zel şey okumak. . . Sonra ikisini de çok, pek çok arıyacak­sınız... Dışarısı karanlık, gürültülü, korkunç. . ; (Nefesini kuvvetle içine çekerek) Oh, buranın havasında bile bir başka koku var. Sükun ve huzur kokuyor. Ağrıdan sız­layan başım dinleniyor. Mektebinizi sevin, mualliminizi sevin çocuklar. . .
  • Dilinde Allah kelimesi amma cebinde fakir fukaranın lokması... Adın hacı am­ma kendin yol kesici. . . Benim bıraktığım kitapları sen oku, sen! Bak bakalım Allah ne demiş, peygamber ne demiş, feylesof ne demiş? Fazilet ne imiş, vicdan ne de­mekmiş, insan paraya taparsa insanlık ne olurmuş? Doğru kitap beni, fakir yaptı, amma para seni zelil, rezil, bednam etti . . .
  • " Bazı yıpranmış elbiseler vardır ki görür görmez derhal ' yapıldığı zaman çok iyi kumaşmış ' deriz... "
  • " Kanun masumları korkutmak için değil,mücrimleri cezalandırmak için yapılmıştır. "
  • " Bazan küçük,aciz bir mahlukum o bana hükmeden dev Bazan cansız bir vücudum,o kalbimi tutuşturan alev. "
  • Hatice Hanım, mesleğimin temin ettiği manevi haz bana yetişiyor. Bir adam yetiştirmek zevki... Bilemezsin ne büyük şey bu... Muallimlik Tanrı sanatıdır.
  • Çocuklar, beni dinleyin! Hayat zaten müşkül, ıstıraplı bir boğuşma.. Böyle iken bir de siz hiçten sebeplerle kavga çıkararak onu büsbütün acılaştırıyorsunuz.
  • İnsan niye evlenir? Hayat denen yükü yarı yarıya taksim etmek, elele verip onu mümkün mertebe güzelleştirerek felekten intikam almak için..

Paydos / Büyükşehir İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Paydos: Eserde toplumun değişen ve bozulan ahlaki değerlerine rağmen dürüst kalmaya çalışan idealist bir öğretmen Murtaza, çıkarcılığı ön plana almış olan muhtar ve bakkalla karşı karşıya getirilir. Yazar bu oyunda eğitimli kişilerin, değişen toplum düzeninde bir değeri olmadığını, cahil kültürsüz kişilerin toplumda iyi yerlere gelip hem maddi hem manevi açıdan istediklerini elde etmelerini eleştiriyor. Üç perdeden oluşan ve Cevat Fehmi'nin en çok oynanan bu oyunu 1948 yılında yazılmış. (ilker Görkem)

Kitabın Yazarı Cevat Fehmi Başkut Kimdir?

Cevat Fehmi Başkut (d. 1905 - Edirne, ö. 15 Mart 1971, İstanbul) Oyun yazarı, gazeteci.

İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrenim gören Cevat Fehmi Başkut, Kurtuluş Savaşı yıllarını Ankara'da geçirdi. TBMM Basımevi'nde düzeltmenlik yaptı. Meclis'te zabıt katibi olarak çalıştı.

1928 - 1963 yılları arasında Vakit, Son Saat, Son Posta, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık, yazıişleri müdürlüğü yaptı. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı görevinde bulundu.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Başkut, "Geceleri Bizi Kimler Bekliyor" adlı bir röportaj kitabı ve birkaç roman denemesi yazdı.

İlk oyunu "Büyük Şehir" 1942-1943 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahnelendi ve büyük ilgi gördü. Bu ilgi üzerine çalışmalarını tiyatroda yoğunlaştırdı. Her yıl yeni oyunlar yazmaya çalıştı. Türkiye'de Cumhuriyetten sonra ortaya çıkan değişimleri, mizah unsurlarını kullanarak anlattığı oyunları, yaygın bir ün kazandırdı.

Biçim denemelerine de giriştiği oyunlarında bütün toplum katlarından ve her çevreden insanı tiplemeye çalıştı. Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarı ünvanını aldı. En bilinen eseri "Buzlar Çözülmeden", bugün hala bir çok tiyatro topluluğunca sergilenmekte olup, iki kez sinemaya da uyarlanmıştır. 1971 de ölen Başkut Zincirlikuyu mezarlığında defnolunmuştur.

Her yıl, Afife Tiyatro Ödüllerinde anısına, "İlk Kez O Yıl Sahnelenmiş Olan En Başarılı Yerli Oyunun Yazarı" ödülü verilmektedir.

Ayrıca merhum büyükelçilerden Yaman Başkut'un babasıdır.

Cevat Fehmi Başkut Kitapları - Eserleri

  • Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan
  • Paydos / Büyükşehir
  • Hacıyatmaz- Ölen Hangisi
  • Harput'ta Bir Amerikalı - Hepimiz Birimiz İçin
  • Tablodaki Adam - Üzüntüyü Bırak - Ayna
  • Göç / Ayarsızlar

  • Sana Rey Veriyorum - Kleopatra'nın Mezarı
  • Koca Bebek - Makine
  • Soygun - Öbür Gelişte
  • Bütün Tiyatro Eserleri
  • Küçük Şehir - Kadıköy İskelesi
  • Hacı Kaptan
  • Dostlar

  • Hacı Yatmaz

Cevat Fehmi Başkut Alıntıları - Sözleri

  • İnsan niye evlenir? Hayat denen yükü yarı yarıya taksim etmek, elele verip onu mümkün mertebe güzelleştirerek felekten intikam almak için.. (Paydos / Büyükşehir)
  • " Bazı yıpranmış elbiseler vardır ki görür görmez derhal ' yapıldığı zaman çok iyi kumaşmış ' deriz... " (Paydos / Büyükşehir)
  • Dalavere yapmanın, halka hizmet diye kötülük etmenin, namussuzluğun hürriyeti olur mu? (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • Etrafımda bir boşluk, bir manasızlık var. Günler hep birbirinin aynı. Dün ne yaptıysam bugün aşağı yukarı aynını tekrarlıyorum. Bir yeknesaklık bir sönüklük, bir heyecansızlık. Dekor hep o dekor. Hareketler hep o hareketler, sözler hep o sözler. Sanki bir kuklalar dünyasında yaşıyorum. (Hacıyatmaz- Ölen Hangisi)
  • KAYMAKAM: Ya demek böyle yapardı nasır düşmanı Voltaire... Dur bakayım dur dur, bir dakika sen de şimdi benim nasırıma bastın. Canım dün akşam buradaydı. Hahh tamam buldum... Kaldığın yerden devam ediyorum. Bir insanı tek bir cümle ile mahvederdi. Kardinal Mazarin onun için (Yapamadığı iyilikler yüzünden suçludur.) demişti. Bravo kelime kelime aynı. Peki yalnız Voltaire’den mi bahsedeceksin Şeref Efendi, biraz da Montesquieu, Rosseau ve Didero’dan konuşsana. Konuşmazsın, çünkü onlara ait dergiler daha gelmedi, değil mi? Seni haftalık dergi, alimi, seni düzme aydın, seni alemi aptal yerine koyan soytarı seni... Dergilerde rastladı­ğın işine gelir yazılan ezberle, onları vakitli vakitsiz, sıralı sı­rasız, manalı manasız tekrarla, böylece cahil halka kendini bilgili, saygıdeğer insan olarak sat. Sen sahtekârlıkta vekili olduğun fırıncıyı da geçtin herif. (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • Hatice Hanım, mesleğimin temin ettiği manevi haz bana yetişiyor. Bir adam yetiştirmek zevki... Bilemezsin ne büyük şey bu... Muallimlik Tanrı sanatıdır. (Paydos / Büyükşehir)

  • “Etmeyin, eylemeyin . . . Mektepten alırsanız sudan çıkmış balığa benzerim ben. . . Talebelerimden ayırmayın, :kürsümden ayırmayın beni, ölürüm...” (Paydos / Büyükşehir)
  • Evet, yazdıracağım parçanın adı Mektep . . . Çocuklar mektebi se­vin, okumayı sevin... Hayatta en temiz yer burası, en gü­zel şey okumak. . . Sonra ikisini de çok, pek çok arıyacak­sınız... Dışarısı karanlık, gürültülü, korkunç. . ; (Nefesini kuvvetle içine çekerek) Oh, buranın havasında bile bir başka koku var. Sükun ve huzur kokuyor. Ağrıdan sız­layan başım dinleniyor. Mektebinizi sevin, mualliminizi sevin çocuklar. . . (Paydos / Büyükşehir)
  • " İnsanlar saat gibidir.Fazla kurulmaya gelmezler..." (Göç / Ayarsızlar)
  • Size göre muallim, gördüğünüz bu ilk mektep hocası hakir, fakir, hayal peşinde koşan, açlıktan nefesi kokan meczup bir adam... Fakat şimdi bir de beni dinle­meniz lazım... Şu istikbale doğru yürüyen insan selleri­ ne bakın! Memeden yeni kesilmiş denecek yaşta mini miniler, onlardan bir az daha kabacaları, bıyıklan yeni terliyen delikanlılar, sonra genç adamlar. . . Bunlar yer yüzünün yarınki sahipleri. Biz öleceğiz, onlar kalacak­lar. . . Bir kısmı hakim olacak, adalet terazisini elinde tutacak, şaşmadan, vicdanının sesinden başka ses dinle­meden, riya, endişe, hatır, gönül bilmeden insan hakla­rını tevzi ve taksim edecekler….fakat günün birinde vatan dediğimiz mefhum için bir lahza düşünmeden, bir nefes fazla almadan, hatta göz kırpmadan can vermesini bilecekler. . . Eğer onlarda namus, şeref, doğruluk, merhamet hisleri bulunacaksa, eğer onların muhakeme kabiliyetleri, muhayyileleri, vicdanlan olacak­sa, eğer vatanlarını tanıyacak, fazilet nedir bilecek, haya­sızlık karşısında utanacak, istibdat karşısında şahlana­caklarsa işte bunları ben yaratacağım . . . Şu namuslu ha­kim bir hırsız, şu faziletli anne bir orospu, şu vatansever kumandan bir casus olabilir eğer ben olmasam. . . Evet, ben fakirim, fakat hazineler yaratıyorum . (Paydos / Büyükşehir)
  • DELİ ÇAVUŞ: Ama bütün memleket bana deli diyor. KAYMAKAM: Ooooo aynı memleket içlerinde sayısız zır deliler bulunan senden başkalarına da akıllı" diyor. Bu bir şey ispat etmez. Bak doktorlar senin için akıllıdır diye rapor vermişler... (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • Tahrirat Katibi: Ama devlet memurluğunun itibarı sıfıra indi. Eskiden kahvelerin önünden geçti miydi halk ayağa kalkıyordu. Şimdi kimsenin umurunda olmuyor. ... Eskiden önümüzde el pençe divan duranlar şimdi emir veriyorlar. O kadar fenama gidiyor ki, Mehmet Çavuş görürsün bak, bir gün yüreğime inecek. Deli Çavuş: Sen maaşını alıyorsun ya, bre kardaş ona bak. Tahrirat Katibi: Yoo öyle deme, iş maaşla bitmiyor. Eskiden Tahrirat katibi bir büyük, bir mühim adamdı kasabada, şanlı şöhretli. Ama şimdi bir ırgata bile git dışarda bekle, yahut yarın gel diyemiyoruz. Bunun ne kadar acıklı şey olduğunu bir bilsen. (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • " Yarım bilgi çok kere koyu cahillikten daha kötü neticeler verir. " (Dostlar)

  • Dilinde Allah kelimesi amma cebinde fakir fukaranın lokması... Adın hacı am­ma kendin yol kesici. . . Benim bıraktığım kitapları sen oku, sen! Bak bakalım Allah ne demiş, peygamber ne demiş, feylesof ne demiş? Fazilet ne imiş, vicdan ne de­mekmiş, insan paraya taparsa insanlık ne olurmuş? Doğru kitap beni, fakir yaptı, amma para seni zelil, rezil, bednam etti . . . (Paydos / Büyükşehir)
  • Kaymakam:Vatandaş artık dilekçe vermeyecek.Gelecek,meramını anlatacak.Alâkalı not alıp derdini giderecek. Tahrirat Katibi:Nasıl olur efendim? Kaymakam:Olduğu zaman görürsün. Tahrirat K:Fakat efendim,kanunlar,nizamlar... K:Hepsini kaldırıyorum. T.K:Nasıl kaldırırsınız efendim? K:Ne buyurdunuz? Deli Çavuş:Sus kâtip,sus artık...İleri gittin bre kardeş.Koskoca kaymakam bu,kanun,nizam dediğin nedir ki? (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • " Ben de yıprandım,ben de yoruldum. " (Bütün Tiyatro Eserleri)
  • " Kadınlarda bizim sahip olamadığımız bir seziş gücü vardır. " (Dostlar)
  • " Bazan küçük,aciz bir mahlukum o bana hükmeden dev Bazan cansız bir vücudum,o kalbimi tutuşturan alev. " (Paydos / Büyükşehir)
  • " İnsanın başı darda kalmasın,her şeyi yapar..." (Buzlar Çözülmeden / Hacı Kaptan)
  • Okumuş Ağalar cahillerinden daha zalim olur, derler.. doğruymuş. (Harput'ta Bir Amerikalı - Hepimiz Birimiz İçin)

Yorum Yaz