diorex
sampiyon

Pastoral Amerika - Philip Roth Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pastoral Amerika kimin eseri? Pastoral Amerika kitabının yazarı kimdir? Pastoral Amerika konusu ve anafikri nedir? Pastoral Amerika kitabı ne anlatıyor? Pastoral Amerika PDF indirme linki var mı? Pastoral Amerika kitabının yazarı Philip Roth kimdir? İşte Pastoral Amerika kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.07.2022 15:00
Pastoral Amerika - Philip Roth Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Philip Roth

Çevirmen: Orhan Yılmaz

Orijinal Adı: American Pastoral

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755395029

Sayfa Sayısı: 384

Pastoral Amerika Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Philip Roth Pastoral Amerika'da 20. yüzyılın en ihtilaflı ve patlamaya hazır dönemini,60'lı yılları teşrih masasına yatırıyor. Başka romanlarında da karşılaştığımız edebi alter egosu, yazar Nathan Zuckerman, bu kez de lise yıllarından tanıdığı, 'Sarıkafa' lakaplı beysbol yıldızı Seymour Levov'un bir portresini çiziyor. Öyküyü, Seymour'un kardeşi Jerry'nin anlattıklarına, bir iki gazete küpürüne ve Sarıkafa'yla iki kısa karşılaşmasında konuştuklarına dayanarak kaleme alıyor.

Lise yıllarının efsanevi sporcusu, genç yaşlı herkesin idolü, 'Sarıkafa' Seymour Levov, müreffeh ve utkulu savaş sonrası Amerikası'nda ergenliğe erişmiştir. Babasının kurduğu fabrikanın yönetimini üstlenen, New Jersey Güzeli'yle evlenen Seymour varlıklı, çalışkan, sorumluluk sahibi bir işadamı ve iyi bir aile babasıdır. Ancak talih bir noktadan sonra yüzüne gülmekten vazgeçecektir. Seymour yaşlanırken, Amerika da çılgınlaşır ve ülke çalkantılı 60'lı yıllarda adeta cinnet geçirirken, o da sevdiği her şeyi yitirir.

Tarih Sarıkafa'nın ailesini kaçınılmaz olarak hâkimiyeti altına alır: Kızı Vietnam Savaşı'nı 'protesto' etmek için yaşadıkları bölgedeki postaneyi bombalayıp, yoldan geçen birinin ölümüne neden olurken, masum bir insanı öldürmekle kalmamış, kendisine tapan babasıyla arasındaki bağları da dinamitlemiştir. Sarıkafa'nın hayatında artık mutluluğa ya da manevi tutarlılığa ilişkin hiçbir umut kalmayacaktır. Kızını bu davranışa iten nedenleri sorgulamasıyla, İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Amerika'nın siyasal ve sosyal bir panoraması çizilir. Romanda anlatılan olaylar, kamuoyunun Watergate skandalıyla çalkalandığı 1974 yılına kadar uzanır.

Roth'a 1997 yılında Pulitzer Ödülü'nü kazandıran Pastoral Amerika, talihli bir Amerikalının yükselişinin ve düşüşünün; toplumsal kargaşanın ezdiği güçlü ve özgüvenli bir toplumsal denge üstadıın hikâyesi değildir yalnızca.20. yüzyılın refah, toplumsal düzen ve mutlu aile yaşamı vaatleri için yakılmış bir ağıttır da aynı zamanda.

Roth'un yazdığı en güçlü romanlardan biri... Çarpıcı, zengin ve iddialı... Son derece etkileyici bir yapıt.'

New York Times

Pastoral Amerika Alıntıları - Sözleri

  • Birbirimizi görme biçimimiz. Katman katman yanlış anlama. Kendimizi görme biçimimiz. Faydasız. Küstahça. Bütünüyle çarkına sıçılmış.
  • Bir şeyleri değiştirmek için düşüncesizce acelecilikten geriye kalan bir kırıntı var.
  • Şiddettin fazlasıyla hüküm sürmeye başladığı bir toplumda yaşıyoruz...nedenini bilmiyoruz ve asla anlamayabiliriz...hepimizin hissettiği öfke...
  • Canlılar, ister küçük ister büyük olsun, veya ister hareketli ister hareketsiz olsun öldürmeyi reddediyorum.
  • Amerika tarafından içine edilmiş insan ırkına hoş geldin!
  • İş teselliye gelince hep yanlış kardeş, yanlış baba, yanlış anne, yanlış eş söz konusudur, ki insanın kendi kendini teselli etmekten, güçlü olmaktan ve hayata başkalarını teselli ederek devam etmekten hoşnut olmasının nedeni budur.
  • İnsanlar hiçbir anlama gelmeyen her türlü şeyi isterler çocuklardan.
  • İster bir köyde ister bir kasabada veya bir ormanda olsun, ister az ister çok veya ister küçük ister büyük veya ister canlı ister cansız olsun, verilmeyen bir şeyi almayı reddediyorum.
  • Öfkeden ya da açgözlülükten ya da korkudan veya neşeden kaynaklanan yalan söyleme kötü huyunu reddediyorum.
  • . Hiçbir sebep yok. Olduğu gibi olmaya mecburdur. Hepimiz... Nedenleri kitaplarda. ...
  • If he was a child, it was only insofar as he found himself looking ahead into responsible manhood with the longing of a kid gazing into a candy-store window.
  • . Gerçek şu ki, insanları haklı çıkarmak zaten yaşamaktan ibaret değil. Yaşayan onları yanlış anlıyor. Hayatta olduğumuzu bu şekilde biliyoruz, yanılıyoruz. ...
  • The unexpected thing was the other side of everything else. He had already parted with everything, then remade everything, and now, when everything appeared to be back under his control, he was being incited to part with everything again. And if that should happen, the unexpected thing becoming the only thing...
  • And in the everyday world, nothing to be done but respectably carry on the huge pretense of living as himself, with all the shame of masquerading as the ideal man.
  • Yüzündeki ifadesizliğin bir şeyi örten kar gibi mi, yoksa hiçbir şeyi örtmeyen kar gibi mi olduğuna karar veremedim.

Pastoral Amerika İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Parçalanan şahane bir rüya, kaybeden yıldız bir kahraman… 1945 yılında Newark’ta okuduğu lisenin yıldız sporcusu ve en popüler çocuğu olan Seymour Levov yani Sarıkafa. Başarılı Yahudi bir babanın oğlu. Büyük eldiven fabrikasının veliahtı. Güzellik kraliçesi bir eş ,sevimli bir kız çocuğu ve pastoral bir kasabada mükemmel bir ev. Fakat Sarıkafa’nın mükemmel sandığı o ailede , 16 yaşında tamamen raydan çıkmış olan sevgili kızı Merry. Kitap 60’ların sonu 70’lerin başındaki Amerika’nın sosyal ve siyasi çalkantılarını anlatıyor. Vietnam savaşı, bombalamalar, isyanlar ,ırkçılık , aile-çocuk ilişkileri ile dolu gerçekçi ve katmanlı bir roman. Kısaca Amerikan rüyasının görünmeyen tarafı. Philiph Roth gerçekten çok güzel bir dille anlatmış bunu. Karakterlerin travmalarını işleyişi harikaydı. Bunun yanı sıra kitapta gidiş – gelişler vardı o yüzden yer yer zahmetli olabilir. Kesinlikle Pulitzer’e layık bir kitap .Amerikan edebiyatının en iyilerinden diyebilirim. Ayrıca grup okumasına da çok uygun. Çok güzel yorumlar ve tartışmalar yapılabilir üzerine . (Eda Doğan Karabulut)

"Peki onların yaşamlarında yanlış olan nedir?" ve "Dünyada Levov'ların yaşamı kadar kusurlu olmayan ne var ki?" bu iki soruyla biten bir kitap... Pastoral Amerika'da yazar ilk sorunun cevabını bulmaya veya buldurmaya çalışmış. Bunu irdelerken de seçtiği aile (sarıkafa ana karakteri ağırlıklı) o kadar detaylandırılmış ki acaba bu kadar girintili çıkıntılı olması mı çarpıcı bir eser ortaya çıkmasını sağlamış veya paralel olarak kitabın sıkıcılığı, yoğunluğu buradan mı geliyor? Hayalet Yazar kitabını gayet başarılı bulduğum, pulitzer ödüllü bu eserinden de oldukça (!) etkilenmeme rağmen genel olarak zor bir eserdi. Yazarın bir kitapta toplumsal düzeni, kargaşayı, aile yaşamını incelediği ve bir de çok başarılı, hayran olunası bir baş kahramanla taçlandırması tüm bunları harmanlayarak ortaya bir ürün çıkarma çabasıyla yazmış olması okuru yoran en büyük etken bence. Bu zenginliği nasıl sağladığını görmek adına okumayı düşünenlere tavsiyemdir. İyi okumalar. (Leva)

Peki onların yaşamlarında yanlış olan nedir?: Bir haftalık okuma maratonu sonrasında -ki aslında bu romana daha fazla vakit ayrılması gerektiği kanaatindeyim- "Dünyada Levovların yaşamı kadar kusurlu olmayan ne var ki?" etkileyici cümlesiyle biten konusu sağlam iyi bir kitap okuduğumu düşünüyorum. Romanı, yazım tekniği açısından, zaman içinde gidiş gelişler yaparak, kahramanları zaman zaman bilinç akışı yöntemini kullanıp konuşturarak, Amerika'nın yakın tarihinden -özellikle II. Dünya Savaşı'ndan 70'li yılların başına kadar- kırılma noktalarını da kullanarak toplumsal çalkantı ve etkileşimleri yerine göre ailevi ve bireysel değişimlere kadar indirgeyerek okunması biraz zahmetli bir metin olarak değerlendirebilirim. Amerikan yakın tarihi dışında bazı bölümlerde ülkenin kuruluş aşamasından ulus olmaya doğru giden dönemlere de değinilmiş. Toplumun ırk, din ve köken kavgalarını özellikle Yahudilerle Hristiyanlar arasındaki çekişmeleri hayatlarını birleştiren bu iki dine mensup iki bireyin aileleri arasındaki uyum zorluğu da romanın ana izlekleri arasında. Romanı eleştiren bazı okurların özellikle bazı konuları fazlasıyla detaylandırması -eldiven imalatı konusunda sayfalarca ve romanın ayrı bölümlerinde tekrar tekrar bahsedilmesi örneğinde olduğu gibi- bunun bir sıkıcılık yarattığı görüşüne kesinlikle katılıyorum. Hatta bir paragrafın içinde iç içe geçmiş ve kesmelerle ayrılmış birden fazla paragraf olması okurken tekrar paragraf başına dönmelere sebep oluyor ve bu tür bir okuma da sıkıcılığı artırabiliyor. Henüz okumamış ve -gerçekten başarılı bulduğum- filmini de izlememiş okurlara tavsiyem romanı kesinlikle önce okumaları. Ben daha önce filmini izlediğim için konuyu biliyordum ama film kesinlikle romanın içindeki bir iki konuyu alıntılayarak çekilmiş; romanda çok daha fazlası var. Romanı derin edebiyatı seven sabırlı okurlarına öneriyorum. (Cevat Bayhan)

Pastoral Amerika PDF indirme linki var mı?

Philip Roth - Pastoral Amerika kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pastoral Amerika PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Philip Roth Kimdir?

19 Mart 1933'te New Jersey'in Newark kentinde doğdu. Bucknell Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Chicago Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrenimi gördü. Ardından Chicago'da İngiliz edebiyatı, Iowa ve Princeton üniversitelerinde yaratıcı yazarlık dersleri verdi. 1959'da, altı öyküsünü bir araya getirdiği ilk kitabı Goodbye Columbus yayımlandı (Kucak Dolusu, Çev.: Ülkü Tamer, Sander Yayınları, 1971). ABD'li Yahudilerin yaşamını son derece kişisel, keskin ve ironik bir dille tasvir ettiği bu kitapla Roth, 1960'ta Ulusal Kitap Ödülü'nü aldı. Ardından iki roman yazdı: 1962 tarihli Letting Go (Libby, Çev.: Seçkin Selvi, Sander Yayınları, 1973) ve 1967'de yayıımlanan When She Was Good. Şöhret ise 1969'da, ABD'nin nezih edebiyat çevrelerini karıştıran Portnoy's Complaint (Portnoy'un Feryadı, Çev.: Özden Arıkan, Ayrıntı Yayınları, 1999) ile geldi. Bilinç akışı tekniğinde eşsiz bir monolog olarak nitelenen bu eser, çağdaş, Amerikan edebiyatının en komik, en unutulmaz karakterlerinden birini yaratıyordu. 1972'de Ernest Lehman tarafından aynı adla sinemaya uyarlayan Portnoy'dan sonraki kitaplarında Roth, hep değişik anlatım teknikleri denedi, her seferinde değişik konulara el attı, ama ana temalarından ya da "takıntıları"ndan hiç uzaklaşmadı: Yahudi olmak, erkek olmak, bir ananın oğlu olmak, aydın olmak; ve bütün bunlardan doğan her türlü marazilikle uğraşmaya devam etti.

Philip Roth Kitapları - Eserleri

  • Öfke
  • Portnoy'un Feryadı
  • Ölen Hayvan
  • Sokaktaki Adam
  • Aldatma
  • Nemesis
  • İnsan Lekesi
  • Pastoral Amerika
  • Hayalet Yazar
  • Bir Komünistle Evlendim
  • Meme
  • Hoşça Kal, Columbus ve Beş Öykü
  • Ve Hayalet Sahneden Çekilir
  • Amerika'ya Tuzak
  • Sabbath'ın Tiyatrosu
  • Karşıt Hayat
  • Baba Mirası
  • Shylock Operasyonu
  • Bir Erkek Olarak Yaşamım
  • Arzu Profesörü
  • Libby
  • Kucak Dolusu
  • Pourquoi écrire ?

Philip Roth Alıntıları - Sözleri

  • ''Buldum. Buldum. Son soru. Sen hâlâ, bir nebze dahi olsa kalbinin herhangi bir köşesinde evliliğin bir aşk ilişkisi olduğu yanılsamasını taşıyor musun? Eğer taşıyorsan, bu birçok sorunun nedeni olabilir.'' -sf. 9 *** ''Çok içen insanlar genellikle ilk içkilerinden önce saate bakarlar. Ne olur ne olmaz diye.'' -sf.11 *** ''Seksten hiçbir şekilde zevk almıyorum. Ya kendimi çok yalnız hissediyorum ya da zor geliyor. Zaten hayat da böyle değil mi?'' -sf. 15 *** ''Belki de yasak bir ilişkide sadece bir tarafın ailevi tatminsizliklerini dinlemek daha iyidir. Çünkü eğer ikisi birden anlatacak olursa, ilişkinin kendisi için vakit kalmayabilir.'' -sf. 36 *** ''...Çünkü içinde bulunduğum sınıf için fazla eğitimli biriyim ve ait olmam gereken sınıf için de yeterli param yok. Bu insanlarla aramda, maddi nedenlerden dolayı ait olduğum sınıftakilerden çok daha fazla ortak yön var. Yanlış yerdeyim. Tamamıyla.'' -sf. 46 *** ''Bir evlilik için elinde fazladan yaşlı bir erkek arkadaş bulundurmaktan daha iyisi yoktur.'' -sf. 48 *** ''Annem bana asla amımı açıkta bırakacak şekilde oturmamı öğretmişti. '' ''Ve şu anda bacakların bir beyefendinin omuzlarının üzerinde duruyor.'' ''Bana bu konuda hiçbir şey söylemedi. Sanırım bunu alışkanlık haline getireceğim aklının ucundan bile geçmemiştir.'' -sf. 48 *** ''Asla daha iyi olmaz. Kumar gibidir. Hiçbir zaman daha iyiye gitmez. Eğer oyunun arasında terk etmek istiyorsan terk et çünkü daha iyi olmayacaktır.'' -sf. 55 *** ''Ben İsrail karşıtı değilim. Araplardan tiksiniyorum. Bir zamanlar bizde de gelip evimizin etrafındaki kaldırımlara sıçan, malların fiyatlarını yükselten ve buna benzer işler yapan Araplar vardı. Yahudilerin asla yapmayacağı türden şeyler.'' -sf. 62 *** ''...Eğer bir beyaz olsaydı hayır diyebilirdin ama bir zencinin gözünün içine baka baka, hayır burada yemek yiyemezsin diyemezsin....'' -sf. 65 *** ''Başka erkekler düzmeye giden yolda, baştan çıkarma sürecinin bir parçası olarak sabırla dinlerler. Bu nedenle erkekler genellikle kadınlarla konuşurlar -onları yatağa atabilmek için. Sen ise onlarla konuşabilmek için yatağa atarsın. Başka erkekler onların hikayelerini anlattırmaya başlarlar, yeterince nezaket gösterdiklerini düşündüklerinde de ağızlarını sertleşmiş aletlerine doğru kibarca aşağı iterler...'' -sf. 67 *** ''... Hatırlıyorum, o A'lık öğrencilerin hepsi Kafka'nın Babaya Mektup'unu okuyordu ve onun Dava'yı ve Dönüşüm'ü yazarken tamamıyla babasıyla ilişkisinden yola çıkarak hareket ettiği türünden açıklamalar getiriyorlardı. Sen ''Hayır,'' dedin, bıkkın bir ifadeyle, 'Tam tersine. Babasıyla arasındaki ilişkide ''Dönüşüm ve Dava'dan esinlenmiştir.' Bunun onlara söyledikten sonra, yumruğunu havaya kaldırdın. 'Bir yazar otuz altısında değerli hale gelir, artık tecrübelerini hikayelerine aktarmaya gerek duymaz, hikayeleri onun yaşamına girer.'...'' -sf. 91 (MonoKL Yay. - 1 Baskı - Didem Hızkan Altunbey çev.) (Aldatma)
  • Cüretkarlığın bir amacı olmalı yoksa değersiz, basit ve bayağı sayılır. (Bir Komünistle Evlendim)
  • ...Babamı ilk kez ağlarken görüyordum. Başka 1inin gözyaşlarının insana kendininkilerden daha dayanılmaz geldiği o an, çocukluğun dönüm noktalarından 1idir... (Amerika'ya Tuzak)
  • And in the everyday world, nothing to be done but respectably carry on the huge pretense of living as himself, with all the shame of masquerading as the ideal man. (Pastoral Amerika)
  • Bildiğimiz her şey, zalimlerin zulmünden değil, insanların açgözlülüğünün, cehaletinin, gaddarlığının ve nefretinin zulmünden doğmuştur. Kötülüğün zalimi herkestir. (Bir Komünistle Evlendim)
  • Sanıyorum insanlar felsefi açıdan ikiye ayrılıyorlar. Umursayanlar ve umursamayanlar, yapanlar ve sürekli erteleyip asla yapmayanlar. (Baba Mirası)
  • hepimiz eşitiz, hepimiz özgürüz(...) (Ölen Hayvan)
  • İnsan bazen ani karar verdikten sonra pişman olur. (Sokaktaki Adam)
  • “Çocukken bir bilge gibi yaşardım, büyüdüğümde ise ağaçlara tırmanmaya başladım.” (Hayalet Yazar)
  • “Orospu çocukları da ölürler,” dedi babam. “Ölüm için söylenebilecek tek iyi şey bu –orospu çocuklarını da haklar.” (Baba Mirası)
  • Gülüşünüze ilişkin duygunuz, kendinize dair duygularınızın ve diğer insanlara sunduklarınızın bir yansımasıdır. (Karşıt Hayat)
  • “Herkesin çaresizliği zordur, bir çocuğun, bir arkadaşın, fakat bir zamanlar o kadar zinde olan yaşlı bir insanın çaresizliği…” “Özellikle bir babanın.” (Baba Mirası)
  • Senin bulunduğun yer o kadar güzelleşiyor ki. (Sokaktaki Adam)
  • Fakat bu benim başıma hayatımda birkaç kez gelmişti; geleneğin davranışlarımı yönlendirmesine izin vermeyi reddederek kendi yoluma gittikten sonra sarsılmaz duygularımın bazen şaşmaz ahlaki zorunluluk algımdan daha geleneksel olduğunu keşfetmiştim. (Baba Mirası)
  • Kelimeler de birer bomba ve mermi de­ğilmiş yalnızca - aynı zamanda küçük birer hediye paketiymiş, içinde anlamlar olan! (Portnoy'un Feryadı)
  • "Ne bunlar?" "Bilmiyor musun?" dedi buketi burnuma doğru tutarak. "Ben betonu bilirim. Asfaltı bilirim. Çiçekleri bilmem." "Bunlara gül denir, hayatım." (Öfke)
  • Ciddi bir oku­ma­nın gerek­tir­diği konsant­ras­yon, odak­lanma, yal­nız kalma, ses­siz­lik artık ula­şıl­ması zor şey­ler... (Karşıt Hayat)
  • yaptığım hiçbir şeyi yapmayı bırakamıyorum ve yaptığım her şey asabımı bozuyor. (Ölen Hayvan)
  • Yasaklar ağaçta yetişmez ki - sabır ister, dikkat ister, kendini adayan ve feda eden bir ebeveyn ile çalışkan ve dikkatli bir küçük çocuk buldunuz mu, gerçek an­lamda kontrollü, büzüğünü sımsıkı tutan bir insan yaratmak birkaç senelik iştir en çok. Yoksa niye etliyle sütlüyü ayrı tabaklarda yi­yelim? Yoksa neye yarar koşer sabunuyla tuzu? Yoksa ne diye, so­rarım size, hayatın, şayet bir anlamı varsa, bu anlamın tamamen sı­nırlar ve kısıtlamalardan, Hiç Kimse'den başka hiç kimse tarafından koyulmuş olamayacak yüz binlerce mini mini kuraldan ibaret olduğu her gün üç kez hatırlatılsın bize? O kurallar ki ya, ne kadar salakça olduklarına bakmadan, sorgusuz sualsiz boyun eğer­sin (böylece de, boyun eğdiğin için Rabbin inayeti üstüne olur) ya da, muhtemelen infiale gelmiş sağduyu adına ihlal edersin - ihlal edersin çünkü bir çocuğun bile hoşuna gitmez tam bir gerizekalı ve süzme şmuk gibi dolaşmak. (Portnoy'un Feryadı)
  • Bağlılık yıkıcıdır ve senin düşmanındır. (Ölen Hayvan)

Yorum Yaz