Özne ve İktidar - Michel Foucault Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Özne ve İktidar kimin eseri? Özne ve İktidar kitabının yazarı kimdir? Özne ve İktidar konusu ve anafikri nedir? Özne ve İktidar kitabı ne anlatıyor? Özne ve İktidar PDF indirme linki var mı? Özne ve İktidar kitabının yazarı Michel Foucault kimdir? İşte Özne ve İktidar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Michel Foucault

Çevirmen: Işık Ergüden

Çevirmen: Osman Akınhay

Editör: Güçlü Ateşoğlu

Çizer: Gizem Yonca Akgün

Tasarımcı: Gökçe Alper

Orijinal Adı: Dits et écrits (1954-1988)

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755392844

Sayfa Sayısı: 304

Özne ve İktidar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Özne ve İktidar'da bir araya getiren metinler, Descartes'in günümüze Batı düşüncesinde neredeyse vazgeçilmez bir yer tutan özne ve bilinç felsefesinin hâkimiyetini sarsan yeni bir düşünme biçimini temsil ediyor. 1960'lı yıllardan itibaren özellikle Nietzsche ve Heidegger'in etkisiyle ortaya çıkan bu yeni düşünme biçimi. Foucault'nun "antropojizm" olarak adlandırdığı ve öncelikle insanı ve insan doğasını felsefi düşünce için çıkış noktası olarak alan, özelde ise öznede ve bilinçte yoğunlaşan geleneği hedef alıyordu.

Özne ve İktidar Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamın ta kendisinin siyasi stratejilerde ortaya sürülmesi Foucault’ya göre bir toplumun “modernliğe girme eşiği”dir. “İnsan, binlerce yıl boyunca Aristoteles için neyse o olmuştur, yani yaşayan ve buna ek olarak siyasal bir varlık olma yeteneğine sahip olan bir hayvan; modem insan, bir canlı varlık olarak yaşamını kendi siyaseti dahilinde söz konusu eden bir hayvandır."
  • İnsanların mutsuzluğundan hükümetlerin sorumlu olmadıkları fikri yanlış olduğundan, insanların mutsuzluğunu hükümetlerin gözlerine ve kulaklarına sokmak bu uluslararası yurttaşlığın her zaman görevidir.
  • İktidar bir ilişki, bir eylem biçimidir. Ama bu, doğrudan doğruya başkaları üzerinde değil, başkalarının şimdiki ya da gelecekteki eylemleri üzerindeki bir eylemdir.
  • Hakikate ulaşmak istiyorsam, apaçık olan şey­ leri görebilecek herhangi bir özne olmam yeter. Descartes
  • Felsefe, bilimsel aklın yetersizliğini gidermeye çalışmaktan vazgeçeli çok oldu; felsefe artık bilimsel yapının eksikliklerini tamamlamaya çalışmıyor.
  • Aziz Thomas, "sanatın, kendi alanında, doğanın kendi başına gerçekleştirdiği şeyleri taklit etmesi gerektiği"ni anlatır; sanat ancak bu koşulda akla uygun bir uğraş olabilir. Kralın kendi krallığını yönetmesi Tanrı'nın doğayı yönetmesini ya da ruhun bedeni yönetmesini taklit etmelidir. Nasıl Tanrı dünyayı yaratmışsa, nasıl ruh bedene biçim veriyorsa, kral da siteler kurmalıdır. Tıpkı Tanrı'nın doğal varlıklar için ya da ruhun bedeni yönetirken yaptığı gibi, kral da insanları nihai ereğine yöneltmelidir. Peki, insanın ereği nedir? Beden için yararlı olan mı? Hayır; bedenin bir krala değil, sadece bir hekime ihtiyacı vardır. Servet mi? Hayır; sadece bir mali müşavir yeter. Hakikat mi? O bile değil; bunun için yalnızca bir öğretmene ihtiyaç duyulur. İnsan, bizzat yeryüzünde, honestum olana uymasıyla ilahi kutsamanın yolunu açabilecek birine ihtiyaç duyar.
  • Gene bir hahamın Çıkış kitabı üzerine yorumunda. Musa'nın çoban olma özellikleri şöylele anlatılır: Musa her koyunu sırayla otlamaya gönderir; ilk önce, en yumuşak otları yesinler diye en genç olanları; sonra, daha yaşlı olanları; en son olarak da, en sert otlan yiyebilecek güçteki en yaşlıları. Çobanın iktidarı, sürünün her üyesine ayrı bir özen gösterilmesini içerimler.
  • Vicdan muhasebesinde ise amaç, insanın kendisine dair bilincini kendi içine kapatmak değil, bu bilinci yönlendiricisine tamamen açabilmesini, yani ona ruhunun derinliklerini sunabilmesini sağlamaktı.
  • Gemisiz uygarlıklarda düşler kurur, maceranın yerini casusluk, korsanların yerini de polis alır.

Özne ve İktidar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazılarında temelde özneyi yoğunlaşan Foucault’un bu derleme yazı, söyleşi ve derslerinde de iktidardaki öznenin suç, cinsellik, sağlık vb temalar üzerinden incelemelerini gözlemlemek mümkün. İktidardaki öznenin iktidarına karşı bireysel iktidarın özgürlük savaşının dengeleyici önemini vurgularken bu direnişin sürekli devam etmesinin temel hak ve özgürlükler açısından gerekliliğini açıklıyor. (Levent Ü.)

Özne ve İktidar: Özne ve İktidar Foucault'un iktidar ve tahakkümü incelerken çogu zaman es geçtiği hatta yok saydıği Özne ile ilgili durumu izah ettiği bir metin.Foucault 20.yuzyilda özneyi öldüren adam diye anilageldi.Onun bu eseri hayatının son yıllarında yayınlanan röportaj ve yazılardan oluşmakla birlikte Foucault kendisiyle ilgili bu analizlere karşı çıkıyor.Tabi çoğu zaman olduğu gibi tahakküm ve iktidar kavramlarında açıklıgı özne konusunda maalesef okuyucuya yansıtamıyor.Foucault aslında gercekten özneyi öldürmüştü ama yaşamının son yıllarında bu konuda yanıldığından çok eksik bir şeyler kaldığını düsündüğunden bu konuya bir açıklık getirmeye çalıştıği ortada .Lakin iyi bir okuyucu onun Özne kavramıni tahakküm ve iktidar kadar net örüntülerle analiz edemediğini ilk bakışta anlayacaktır. (D.F)

Kesinlikle yavaş giden bir kitap fakat bir o kadar da lezzetli. Hem toplum hem de birey üzerine uzuun uzun düşünmeye sevk ediyor insanı. Farkında bile olmadığım bazı algılarımı yıktığını söyleyebilirim. (ki bu harika.) (Dila)

Özne ve İktidar PDF indirme linki var mı?

Michel Foucault - Özne ve İktidar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Özne ve İktidar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michel Foucault Kimdir?

Michel Foucault Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve sosyolog. 15 Ekim 1926’da Poitiers'de doğdu. Babası, oğlunun kendi kariyerini takip etmesini isteyen bir cerrahtı. Foucault, Saint-Stanislas Okulunu bitirdikten sonra, saygın bir okul olan Paris’teki 4. Henry Lisesi’ne girdi. 1946’da, daha önce sınavlarında başarısız olduğu École Normale Supérieure’e kabul edilen dördüncü öğrenciydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Poitiers, Alman ordularının işgali altında kaldı.

Maurice Merleau-Ponty ile felsefe çalıştı. 1948’de felsefe diplomasını, 1950’de psikoloji diplomasını aldı ve 1952’de psikopatoloji diplomasıyla ödüllendirildi. 1950-1953 yılları arasında Fransa Komünist Partisi'nde yer almıştır. Partiye girişi Louis Althusser aracılığıyla olmuştur. Ancak Stalin'in Sovyetler Birliği'nde izlediği politikalar onu partiden soğutmuş ve bir süre sonra partiden ayrılmıştır.

1954’ten itibaren dört yıl İsveç’te Uppsala Üniversitesi’nde doktora tezini yazdı. Zamanın Uppsala Üniversitesinin pozitivist damarı Foucault'un tezini bilimsel bulmayıp kabul etmedi. Birer yıl da Varşova ve Hamburg Üniversitelerinde Fransızca öğretti. 1960’da Fransaya Clermont-Ferrand Üniversitesine felsefe bölüm başkanı olarak döndü. "Delilik ve Medeniyet" (Folie et déraison. Histoire de la folie à l'âge classique) kitabındaki teziyle doktorayla ödüllendirildi. Aynı yıl Foucault, kendinden on yaş küçük olan felsefe öğrencisi Daniel Defert’la tanıştı. Defert’ın politik aktivizmi çalışmalarında ona yol gösterdi. Foucault, Defert’la aralarındaki ilişki için çok sonraları bunun zaman zaman da aşka benzeyen uzun soluklu bir tutku ilişkisi olduğunu söyledi.

Foucault’nun ikinci önemli eseri "Kelimeler ve Şeyler" (Les mots et les choses) 1966’da yayımlanan karşılaştırmalı bir ekonomi, doğa ve dil bilimleri çalışmasıydı. Çok satan bu kitap Foucault’nun adının tanınmasında büyük rol oynadı.

1966-1968 arasında Defert’la birlikte Tunus’a gitti ve birlikte tekrar Paris’e döndüler. Foucault, Vicennes’deki Paris-VIII Üniversitesi’nde Felsefe bölüm başkanı oldu, Defert da sosyoloji bölümünde ders vermeye başladı. 1968 öğrenci hareketinden oldukça etkilendiler. Aynı yıl Foucault başka aydınlarla beraber Hapishane Bilgilendirme Grubu’nu (Groupe d'information sur les prisons) kurdu.

1969’da "Bilginin Arkeolojisi"’ni (Archéologie du savoir) yayımladı. 1970’de en önemli araştırma enstitülerinden biri olan Fransa Koleji’ne Düşünce Sistemleri Tarihi profesörü olarak seçildi. 1975’te belki de en etkili kitabı olan "Hapishanenin Doğuşu"’nu (La naissance de la prison) yayımladı.

Ömrünün kalan yıllarında kendini "Cinselliğin Tarihi" (Histoire de la sexualité) çalışmasına adadı. 1976’da ilk cildini yayımladı, çalışmasını tam bitirememiş olsa da ikinci ve üçüncü ciltler 1984’teki ölümünden hemen sonra yayımlandı.

1978'li yıllarda İran'da Şah karşıtı gösteriler ayyuka çıktığında Foucault, Corriere della Sera ve Le Nouvel Observateur dergilerine muhabirlik yapmış, İran'ı ziyaret etmiştir. Paris'te Ayetullah Humeyni ile görüşmüş, İran'daki muhalefet liderleri ve gösteriye katılan insanlarla mülakatlar gerçekleştirmiştir. İran'a ilişkin "Ruhsuz dünyanın ruhu" gibi yazdığı makaleler ve kullandığı "siyasi ruhanilik" kavramı ilginçtir. Bu makaleler İngilizceye çok sonradan tercüme edilmiş, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından ilgi görmüş; siyasal İslam, İran-Batı ilişkileri bağlamında incelenen metinler olmuştur.

Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftu. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etti. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu. Öte yandan Gerard Raul'a verdiği röportajda post-modernist yahut post-yapısalcı olarak tasnif edilmeyi reddettiğini söylemiştir.

25 Haziran 1984'te Paris'te yakalandığı AIDS hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.

Foucault' un felsefi yönünün anlaşılması, bir sosyal bilimler öğrencisi için aşılması ayrıcalık getirecek bir eşiktir. Foucault toplumdaki daimi doğruların oluşum sürecini modernist bir bakış açısı olarak görür ve kökten reddeder. Postmodernite kendini genel geçer doğruların aksine hareket eden bireylerde ve düşünüşlerde bulur. Bu nedenledir ki Foucault deliler üzerinde araştırmalar yapmıştır. Deliler ona göre toplumun daimi doğrularına uygun hareket edemeyen bireylerdir. Toplumun genelini bir oda içerisinde gören Faucault bütün düşüncelerin, hareketlerin bu daimi doğrular çerçevesinde yahut kıskacı altında ortaya çıktığını iddia eder. Gay, lezbiyen, transseksüel, biseksüel oryantasyonlar daimi doğrulardan ayrı doğrular çerçevesinde oluştukları için postmodernitenin varoluşunu ve moderniteden çıkıldığını gösterir (modernite bu kavramları asla kabul edemezdi). Foucault kendi çalışmalarının bile genel geçer daimi doğrulardan olmaması gerektiğine inanır ve çalışmalarının kullanıldıktan sonra atılmasını öğütler.

Michel Foucault Kitapları - Eserleri

  • Bu Bir Pipo Değildir
  • Hapishanenin Doğuşu
  • Deliliğin Tarihi
  • Cinselliğin Tarihi
  • Doğruyu Söylemek
  • Kelimeler ve Şeyler
  • Akıl Hastalığı ve Psikoloji
  • Bir Aile Cinayeti
  • Güzel Tehlike
  • Büyük Yabancı
  • Bilginin Arkeolojisi
  • Özne ve İktidar
  • İktidarın Gözü
  • Toplumu Savunmak Gerekir
  • Entelektüelin Siyasi İşlevi
  • Büyük Kapatılma
  • Hermenötiğin Kökeni
  • Kliniğin Doğuşu
  • Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık
  • Rezil İnsanların Yaşamı
  • Söylemin Düzeni
  • Eleştiri Nedir? - Kendilik Kültürü
  • Psikoloji ve Ruhsal Hastalık
  • Deliliğin Tarihine Giriş
  • Sonsuza Giden Dil
  • Felsefe Sahnesi
  • Raymond Roussel: Ölüm ve Labirent
  • Biyopolitikanın Doğuşu
  • Güvenlik, Toprak, Nüfus
  • Yedinci Meleğe Dair Yedi Bahis
  • Manet
  • Kliniğin Doğuşu
  • Marx'tan Sonra
  • Ders Özetleri
  • Öznenin Yorumbilgisi
  • Bilme İstenci Üzerine Dersler
  • Öznellik ve Hakikat
  • Dostluğa Dair
  • Nietzsche, Freud, Marx
  • Of Other Spaces, Heterotopias
  • Özgürlük ve Bilgi
  • Hakikat Cesareti Kendinin ve Başkalarının Yönetimi 2
  • Kliniğin Doğuşu
  • Söylem ve Hakikat
  • Religion and Culture
  • Language, Madness, and Desire
  • Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi
  • İqtidar. Nəzarət. Cəmiyyət
  • Dream and Existence
  • The Order of Things

Michel Foucault Alıntıları - Sözleri

  • ''[...] Psikanalizin size öğretebileceği tek şey, sizin bir efendi aradığınızdır.'' (Felsefe Sahnesi)
  • Geleneksel biçimi içinde tarih,geçmişin anıtlarını "belleğine yerleştirmek",onları doküman haline dönüştürmek ve çoğunlukla kendiliğinden sözlü olmayan ya da sessizce söylediği,söylediklerinden başka olan bu izleri konuşturmak girişiminde bulunuyordu;tarih,günümüzde dokümanları anıtlar haline dönüştürürken,insanlar tarafından bırakılmış izlerin çözüldüğü ve bulundukları oyukta tanınmaya çalışıldıkları yerde,ayırımın,gruplandırmanın,anlamlı kılmanın,ilişkiye sokmanın,birlikler oluşturmanın söz konusu olduğu bir öğeler yığınını gösterir. Tarih,dilsiz anıtların,cansız izlerin,bağlantısız nesnelerin ve geçmişe terk edilmiş şeylerin disiplinli olarak,arkeolojinin tarihe yöneldiği ve ancak tarihsel bir söylemin yeniden kurulmasıyla anlam kazandığı bir zamandı;kelimeler üzerinde biraz oynamak suretiyle denilebilir ki günümüzde,tarih arkeolojiye,anıtın esas tanımına yönelir. (Bilginin Arkeolojisi)
  • Hastalık, doğanın karşısında değildir, tersine çevrilmiş bir süreçte, doğanın ta kendisidir. (Akıl Hastalığı ve Psikoloji)
  • Sıradan olanı oluşturan her şey, önemsiz detaylar, siliklikler, görkemsiz günler, o bildik yaşam anlatılabilirdir ve anlatılmalıdır, hatta daha iyisi, yazıya geçirilmelidir. (Rezil İnsanların Yaşamı)
  • bilgi faydaya karşıttır,zira onaylamaya ve itiraza yer verilmesi gereken bir oyundur. (Bilme İstenci Üzerine Dersler)
  • "Birbirimizi yorumlamaktan başka bir şey yapmıyoruz" (Kelimeler ve Şeyler)
  • Yaşamın ta kendisinin siyasi stratejilerde ortaya sürülmesi Foucault’ya göre bir toplumun “modernliğe girme eşiği”dir. “İnsan, binlerce yıl boyunca Aristoteles için neyse o olmuştur, yani yaşayan ve buna ek olarak siyasal bir varlık olma yeteneğine sahip olan bir hayvan; modem insan, bir canlı varlık olarak yaşamını kendi siyaseti dahilinde söz konusu eden bir hayvandır." (Özne ve İktidar)
  • ''Tırtıklanmış bir söylemin göbeğinde yaşıyoruz.'' (Felsefe Sahnesi)
  • Düşüncelerin tarihi,... başlangıçların ve bitimle­rin disiplini, belirsiz sürekliliklerin ve geri dönüşlerin betimlen­mesi, tarihin çizgisel biçiminin içindeki gelişmelerin yeniden kuruluşudur. Fakat düşüncelerin tarihi aynı zamanda her alanda­ki bütün karşılıklı ilişkiler ve aracılar oyununu betimleyebilir: o bilimsel bilginin nasıl yayıldığını, felsefî kavramlara nasıl yer verdiğini, ve muhtemelen edebî eserlerde nasıl biçim ka­zandığını gösterir; problemlerin, kavramların, temaların dile ge­tirildikleri felsefî alandan bilimsel ya da siyasal söyleme doğru nasıl yer değiştirebildiklerini gösterir; eserleri kuramlarla, alış­kanlıklarla ya da sosyal davranışlarla, tekniklerle, ihtiyaçlarla ve sessiz pratiklerle ilişkiye sokar; söylemin en çok özümsenmiş biçimlerini, somut görünüm içinde, onların doğuşunu gör­müş olan büyüme ve gelişme ortamında, yeniden canlandırmaya çalışır. Bu durumda düşüncelerin tarihi birbirinin içine girmele­rin disiplini, eserleri çevreleyen, onları belirginleştiren, yeniden birbirlerine bağlayan ve kendileri olmayan her şeyin içine onları yerleştiren aynı merkezli dairelerin betimlenmesi olmaktadır. (Bilginin Arkeolojisi)
  • “Dünya özü itibarıyla her noktada farklıdır; tüm noktalar üzerinde ağırlığa sahiptir, tüm noktalar direnç gösterir ve sonuç olarak ortaya çıkanlar her durumda birbirleriyle mükemmel bir uyumsuzluk halindedir.” (Bilme İstenci Üzerine Dersler)
  • Nihayetinde eleştiri ,kendinden başka bir şeyle ilişki içinde var olur ancak .Bilmeyeceği ve olmayacağı bir gelecek ya da hakikat için bir araç bir vasıtadır polislik yapmak istediği ama yasa yapma kudretinin olmadığı bir alanda gözetmenliktir. (Eleştiri Nedir? - Kendilik Kültürü)
  • Sağlık, ahiret mutluluğunun yerini alıyor, diyordu Guardia. (Kliniğin Doğuşu)
  • ... hakikate erişmek üzere işleme konan bilgi biçimleri gibi, ortaya çıkan bilgi içerikleri ve özneleşme etkileri de her çağda farklıdır. Demek ki genel ve evrensel bir özne tarihi yapılamaz: Kişinin kendisiyle ve hakikatle kurduğu ilişkinin biçimine bağlı olarak, ortaya çıkacak özne de değişecektir. (Öznellik ve Hakikat)
  • Mutluluk, hayatta insanın kendisini ne kadar güzel oyalabildiği ile doğru orantılıdır. Mutlu hissediyorsanız siz bu işi güzel yapıyorsunuz demektir. (Deliliğin Tarihi)
  • Ölmek için acele ediyorum (Bir Aile Cinayeti)
  • Günümüzün dünyası şizofreniyi mümkün kılmaktadır, bu dünyanın, olayları yoluyla insani olmayan ve soyut olmasından dolayı değil, aksine kültürümüzün bu dünyayı, onun içinde insanın artık bizzat kendisini tanıyamaması şeklinde okumasından dolayıdır. (Psikoloji ve Ruhsal Hastalık)
  • “Ben iktidar mekanizmasını düşündüğümde, iktidarın bireylerin tohumuna kadar ulaştığı, bedenlerine eriştiği, hâl ve tavırlarına, söylemlerine, öğrenimlerine, gündelik yaşamlarına sindiği kılcal var olma biçimini düşünüyorum.” (İktidarın Gözü)
  • Akıl bilgiyi defalarca ve defalarca ikiye ayırdı. (Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık)
  • Kopuk olayların ortaya çıktığı alanı saflığı içinde göster­mek, onu hiçbir şeyin üstesinden gelemeyeceği bir yalnızlığın içine yeniden yerleştirmeye girişmek değildir. Bu onu yeniden kendi üzerine kapatmak değildir; bu kendisinde ve kendisindeki ilişki oyunlarını betimlemek için kendini serbest bırakmaktır. (Bilginin Arkeolojisi)
  • Bir fikrin kendi kendine bir iktidara sahip olmadığının doğal olduğunu düşünmüyor musunuz? (Hermenötiğin Kökeni)