akademi
diorex
Turkcella
ARTUKBEY

Otuzundaki Kadın - Honore de Balzac Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Otuzundaki Kadın kimin eseri? Otuzundaki Kadın kitabının yazarı kimdir? Otuzundaki Kadın konusu ve anafikri nedir? Otuzundaki Kadın kitabı ne anlatıyor? Otuzundaki Kadın kitabının yazarı Honore de Balzac kimdir? İşte Otuzundaki Kadın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 17:21
Otuzundaki Kadın - Honore de Balzac Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Honore de Balzac

Çevirmen: Cemil Meriç

Orijinal Adı: La Femme de trente ans

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750523038

Sayfa Sayısı: 216

Otuzundaki Kadın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Cemil Meriç’in edebiyat ve edebiyat dışı alanlardaki çevirileri, onun, “kültürle derinlemesine alışveriş kaygı”sının, “düşünce mesaisi”nin izlerini taşır. Çevirilerinde Türkçeye olduğu kadar çeviri yaptığı dillere de hâkimiyetini gösteren Meriç, kendine has üslûbuyla bir yandan edebiyat ve düşünce dünyamıza katkıda bulunmaya devam ederken, zaman zaman da çevirdiği eserlerle ve yazarlarıyla ilgili kimi çalışmalarını da okurlarla paylaşır.

1831-1842 tarihleri arasında altı bölüm olarak yayımlanan Otuzundaki Kadın’da Balzac, dönemin Fransası’nın toplumsal yapısını, hayat tarzını ve kadın-erkek ilişkilerini Julie’nin hayatından hareketle, ilk aşk, mutsuz bir evlilik, annelik, yasak aşklar, sevgisiz büyüyen çocuklar, aşk, nefret ve intikamla örülü bir kadının hikâyesi ışığında anlatı

Otuzundaki Kadın Alıntıları - Sözleri

  • “Kalbin de kendine göre hafızası vardır. En mühim hadiseleri, hatırlamaktan aciz olan bir kadın, bakarsınız ki hisleriyle ilgisi olan vakaları, ölüp gidinceye kadar unutmaz.”
  • Birlikte yürüye yürüye gideriz. Bakışlarımızla konuşmak olanağını bulursak, gönüllerimiz biraz daha yaşamış olur.
  • “Biz kadınlar, tabiattan çok, medeniyetten kötülük görüyoruz !“
  • “Ne kimseyi kıskanıyorum, ne de kimseyi seviyorum.”
  • “… mizacımızın bütün arzularını tatmin eden adama, ömrümüz boyunca ancak bir defa rastlarız.”
  • Kalbin de kendine göre hafızası vardır. En mühim hadiseleri, hatırlamaktan âciz olan bir kadın, bakarsınız ki hisleriyle ilgili olan vakaları, ölüp gidinceye kadar unutmaz.
  • “Zavallı Julie, kendisini himaye etmesi gereken adamı, kendi himaye etmek zorunda değil miydi? “
  • Tesellilerinizi toprakta arıyorsunuz,.. halbuki gözlerinizi göğe kaldırmanız lazımdı.
  • Öyle güzeldir ki sevilmek.
  • Akıl, zeka bol ama, amaçsız harcanıyor.
  • Duygu duyulması gereken yerde akıl yürütmek genişlikten yoksun ruhlara özgüdür.
  • Bir ana, yüreğinde sürekli bir bağışlama bulunan bir uçurumdur.
  • “Çünkü otuz yaş, kadınların hayatında en şairane şahikadır !”
  • "Anne kalbi, derinliğinde daima af bulunan bir uçurumdur." ... ~...
  • Istırap ecelden daha merhametsizdir.

Otuzundaki Kadın İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çok sevdiğiniz ve ilgi gösterdiğiniz halde bir insanın neden sizi hiç istemediğini hissettiğinizde neler yaptınız diye sormak istiyorum. Biliyorum, biraz uzun bir soru oldu ancak bu durumu en iyi ifade etme biçimi de budur. Neden? Şöyle düşünün, bir erkek var yahut bir erkeksiniz ve karşınızda dünyalardan çok sevdiğiniz bir kadın var. Tek gülüşüne içiniz eriyip gidiyor. Kesip attığı tırnağı seversiniz ya. Hatta kendinden parça olmasına gerek de yok, bastığı topraktan baktığı gökyüzüne seversiniz onu. Ama yok yani olmuyordur, kıymetinizi bilmesi için illa ki birtakım sıkıntılar yaşaması ve herkesin dışında minicik de olsa farkınız olduğunu düşünmesi gereklidir. İşte bu neden olmuyor? Arkadaşlar aslında oluyor yani ben kimle konuştuysam öğrendim ki kaybedince anlıyorlar değerinizi, siz yokken anlıyorlar aslında sevgi kelimesinin karşılığını en iyi sizin verdiğinizi. Arada üzülseler de işte duygusuz demek istemiyorum ama böyleler yani mahvolup gidiyor en mükemmel aşklar böyle. Yani biliyorum ki üzüleceksiniz, çok böyle içinizde kalacak o acı biliyorum yani. Sonra da umursamaz olacaksınız. Hani tamam hepsi böyle değil bir grup sapık kitle var ama sözlerim onlara hitap etmiyor zaten. Sonrasında sizler de umursamaz olacaksınız ve insanlar sizin için soğuk diyecekler ama olsun. Acınızı kendiniz yaşayacak, kendiniz üzülecek, tekrardan da hayata kendiniz döneceksiniz. Siz acı çekerken elinizden tutmayanlar en iyisi olduklarını iddia edecekler derken çok şey görüp güvenememe sorununu yaşayacaksınız. Muhtemelen de ‘Y Kuşağı’ denen gruba aitsiniz. Hayırlı olsun. Kitapta da bir kadın göreceksiniz kıymetli okurdaşlarım, onun etrafında dönen erkekler, bunların davranışları ve kadının düşüncesini göreceksiniz. Benim tavsiyelerim tabi bu tarz şeyleri dalgaya alanlar ile yaşamayanlara acayip gelecektir ama yaşayanlar bilir ki o karşılık gelmediğinde her şeyin bittiği hissi ile yeni başlanan bir hayat arasındaki sorunlar sizi kötü etkileyecek. Kimseye kolay kolay yaklaşıp gerçek bir aidiyet hissedemeyeceksiniz de. O yüzden Allah hepimizi doğru insanlarla karşılaştırıp, yanlış ve duygusuz, kibirli insanlardan uzak etsin. Amin... Julie, onun yaşadıkları, çevresi, çevresinde yaşananlar ve bunların getirdiği sonuçlar. Tabi kitap böyle ilerse de çok şahit oldum arkadaşlar; biri bir şey yapıyorsa ona o hareket 10 yıl sonra bile dönüyor. Çok şükür ki kimse yaşattığını yaşamadan asla ölmüyor. Gene de kendi karakterinizi yansıtın, iyi şeyler yaşadığınız insanlara ne olursa olsun vedalaşırken kötü olmayın, kötü anılmayın. Hakkınızı değil, sevginizi haram edin. Gerisi Allah’a kalmış. İyi olmayı asla bırakmayalım, içimizde kalan tek olumlu şey bu çünkü. Hepimize iyi okumalar, iyi insanlar dilerim.. (Sadık Kocak)

Mutsuz bir evlilikle başlayan ve acıların her türlüsünü çeken bir kadının hikayesi.. Mutluluk bizim elimizde mi yoksa mutluluğu başka şeylerde aramak mı sorusunu düşündürttüren Balzac bu romanında dönemin Fransa’sının toplumsal, tarihsel yapısına yer vermiş ve ana karakterinin hayatında yaşanan mutsuz bir evlilik, aşk, nefret, annelik duygusu, sevgisiz büyüyen ve ayrımcılık yapılan çocukları konu alan Julie’nin hayatını okumanız dileğiyle.. (A.Topcu)

Julie... Ana karakterimiz; otuzuna kadar gelen bu guzel kadını, yaşamını ve ölüme kadar giden bahtsız hayatını okumaya koyuluyoruz. Aşk denen duyguyu kimsenin yaşayamayacağı bir erdem altında yaşıyor ve tabı kı mutlu olmuyor. Yaptığı seçim erdemden yana olunca tutkularına tüm ruhunu ve bedenını kapatıyor. Eşine aslında daha genclık yıllarında aşık olduğunu zannederek tez zamanda bunu bır evlılıkle taçlandırıyor fakat babasının bu evlılıge karsı göstermiş olduğu haklı sebeplerı göz ardı edıyor, daha sonra babasının haklı olduğunu derin bir pişmanlık içinde yaşıyor fakat iş işten geçmiş oluyor. Eşini hiç sevmiyor. Eşine derinden saygı duymayı bırakmıyor ama, ondan olan cok guzel bır kız cocuguna bile sırf bu sevgi uzaklığından ötürü anne olarak bir yükümlülüğü taşımadığına kanaat getırerek annelik görevini tam anlamıyla yapamıyor ve öz kızına cok derın mesafeler bırakıyor. Julie; daha sonraları gercek aşkı bir ingiliz subayında buluyor. Fakat o dönemler sürdürmekte olduğu evlilik ve erdeme olan ınancı dolayısı ile bu aşkı çok derinlere hapsediyor ki ona deli gibi aşık olan ingiliz subayı sırf bu erdemlı kadının alnına tek bir gölge düşmemesi adına silahı ile intiharı secıyor. Bundan sonrası Julie için ölümüne kadar erdemli kalıp agır bır vıcdan azabı ıle yaşamanın uzun yollarında ölüme gidecek ve noktalanacak bahtsız bır hayat... Balzac, dönemin Fransası’nın toplumsal yapısını, hayat tarzını ve kadın-erkek ilişkilerini Julie’nin hayatından hareketle, ilk aşk, mutsuz bir evlilik, annelik, yasak aşklar, sevgisiz büyüyen çocuklar, aşk, nefret ve intikamla örülü bir kadının hikâyesi ışığında anlatır. Ayrıca Cemil Meriç’in edebiyat ve edebiyat dışı alanlardaki çevirileri, onun, “kültürle derinlemesine alışveriş kaygı”sının, “düşünce mesaisi”nin izlerini taşımaktadır. “Çünkü otuz yaş, kadınların hayatında en şairane şahikadır.” Kalbin de kendine göre hafızası vardır. En mühim hadiseleri, hatırlamaktan aciz olan bir kadın, bakarsınız ki hisleriyle ilgisi olan vakaları, ölüp gidinceye kadar unutmaz. Keyifli okumalar... (Mutlu)

Kitabın Yazarı Honore de Balzac Kimdir?

Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa; 20 Mayıs 1799, Tours - 18 Ağustos 1850), Fransız yazar.

Hayatı

Asıl adı Honore Balssa'dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve soyluluk ifade eden De’ öntakısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır. 6 yıl Vendome'da College des Oratoriens'te öğrenim gördü. Napolyon'un devrilmesinden sonra ailesi Paris'e taşındı. Burada 2 yıl daha okula gitti. 3 yıl bir avukatın yanında çalıştı. Ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim ağır bastı. Trajedi türünü denediği 1819'da yazılmış "Cromwell" başarı kazanamayınca romana yöneldi. Para kazanmak için tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunları değişik adlarla yazdı. Basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Başarılı olamayınca tekrar edebiyata döndü. Edebiyat hayatında çok başarılı eserler sundu. Birçok ülkede sayılan romanları ve kitapları çok büyük ilgi gördü ve tepkileri üstüne topladı. Edebiyatta başarılı olan Balzac hayatının sonuna kadar edebiyatla uğraştı.

Edebiyat kariyeri

1829'da yazdığı "Les Chouans" isimli tarihi roman tanınmasını sağladı. Bu eser Türkçeye (Köylü İsyanı 1974 ve Şuanlar 1977 olarak) çevrildi. 1824-1834 arasında yayıncılarından aldığı parayla bohem bir yaşam sürdü. 1829-1831 arasında yergici gazetelere yazılar yazdı. 1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında toplamaya karar verdi. Örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler. Bu tasarı 1834-1837 arasında 12 cilt olarak gerçekleşti. 1840’ta bu yapıtların hepsine Dante'yi anımsatan bir başlık koydu: "İnsanlık Komedisi". 1842-1848 arasında 17 ciltlik bir baskı yapıldı. 1869-1876 arasında da 24 cilt olarak yayınlandı. Eserlerinde aynı kahramanlara tekrar tekrar yer verme düşüncesini geliştirdi. Bunu gerçekçiliğin baş romanı kabul edilen ve 1834'te yayınlanan "Goriot Baba"da uyguladı. 1836 ve 1837'de İtalya gezisine çıktı. 1828'de Versailles yakınlarında pahalı bir ev yaptırdı. Borç sorunu nedeniyle Passy'de bir eve yerleşti (Bugün Balzac müzesi). Para kazanmak için tiyatroda başarısız denemeler yaptı. Edebiyatçılar Derneği başkanı olarak yazar haklarıyla ilgili girişimlerde bulundu.

1847'de Polonya'da sevgilisi Eveline Hanska'nın şatosunda kaldı. 1850'de Eveline ile evlendi Paris'e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı. Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının yaratıcısı olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli "klasik roman tekniğini" Balzac'ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle "romanın Shakespeare'i sayılır.

1789’la başlayan ve uzun bir süreç alan Fransız Devrimi sırasında gelişen toplumsal değişimi anlatan; çatışmaları, iyiyi kötüyü ortaya koyan, Cumhuriyetçiler ve Kraliyetçiler’in 1830’da ülkeyi bırakıp gitmek zorunda kalan X. Charles’e dek yaptıkları kanlı kansız tüm çekişmeyi özellikle göz önüne seren, bireylerin bu çatışmadaki ulu düşüncelerin altında aslında kendi çıkarlarını nice korumaya çalıştıklarını betimleyen; sevgi, güç gibi evrensel konuları tüm çıplaklığı ve eleştirel bir yaklaşımla inceleyen; günümüz okuruna sıkıcı gelebilecek ama öncelikle Fransa ve demokrasiyi algılayabilmekte yardımcı olması bakımından tüm dünya için önemli bir Roman yazardır. Fransız Devrimi’nin geçmişsel belgesidir kitapları.

İnsalık Güldürüsü, yazarın 1830’da kendi yapıtlarını toplamaya başladığı bir üst yapıttır. Şu anda emin değiliz ama belkide 1830’da Kraliyetçiler’in yenilgisini perçimleyen sürgünden sonra devrimdeki ulu düşüncelerin bir yalan olduğunu düşünerek böyle bir yola gitti.

Honore de Balzac Kitapları - Eserleri

  • Goriot Baba
  • Vadideki Zambak
  • Eugenie Grandet
  • Otuzundaki Kadın
  • İki Yeni Gelinin Anıları
  • Seraphita

  • Tılsımlı Deri
  • Altın Gözlü Kız
  • Köylüler
  • Modeste Mignon
  • Köylü İsyanı
  • Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti
  • Gambara

  • Bir Havva Kızı
  • Paris'ten Cava'ya Yolculuk
  • Louis Lambert
  • Yaşamda Bir Başlangıç
  • Ursule Mirouet
  • Pierrette
  • Lanetli Çocuk

  • Evde Kalmış Kız
  • Mutlak Peşinde
  • Suyu Bulandıran Kız
  • Lanje Düşesi
  • Gizli Başyapıt
  • Bir Kır Balosu
  • Köy Doktoru

  • Güzel Imperia
  • Bette Abla
  • Aşk Gecesi
  • Uzun Yaşam İksiri
  • Zarif Bir Yaşam Üzerine
  • Top Oynayan Kedi Mağazası
  • Tefeci Gobseck / Üç Öykü

  • Cousin Pons (2 Cilt Takım)
  • Tours Papazı
  • Sarrasine
  • Ferragus
  • Taşralı Bir Büyük Adam Paris'te
  • İki Şair
  • Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü

  • Nucingen Bankası
  • Kırmızı Han
  • Bilinmeyen Başyapıt ve Kırmızı Han
  • Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu
  • Bir Yaratıcının Çektikleri
  • Modern Çağ Uyarıcıları Risalesi ve Z. Marcas
  • Paris

  • Vadideki Zambak - Bir Aşk Sayfası
  • Esrarlı Bir Vaka
  • Albay Chabert
  • Çalışanın Fizyolojisi
  • Seçilmiş əsərləri
  • Cebimdeki Düşünceler
  • Innocence and Other Stories

  • Ateist Ayini
  • Maskeli Aşk
  • Vendetta
  • Terör Devrinde
  • Korneliüs’ün Elmasları
  • Sönmüş Hayaller
  • Another Study Of Woman

  • Aklanmış Melmoth
  • Kibar Fahişeler (2. cilt)
  • Napoleon Efsanesi
  • Eğlendirici Öyküler
  • Çölde İhtiras
  • Bilinmeyen Şaheser - Sarrasine
  • Köy Papazı

  • Muhteşem Godisar
  • The Deserted Woman
  • Goriot Baba Cilt 1
  • İfritə
  • Vadideki Zambak Cilt I (Minyatür Kitaplar)
  • Vadideki Zambak Cilt II (Minyatür Kitaplar)
  • Üç Hikaye

  • Vadideki Zambak - Çocukluğum
  • The Human Comedy
  • Tuhaf Öyküler
  • Rahibenin Aşkı
  • Albert Savarus
  • Adieu
  • Die falsche Geliebte

  • Die Grenadiére
  • Vadidəki zanbaq
  • Peau de Chagrin
  • Honorine
  • Vater Goriot
  • Beatrix
  • Die Frau von dreißig Jahren

  • Der Ehekontrakt

Honore de Balzac Alıntıları - Sözleri

  • Alçakgönüllülük, daha doğrusu korku, aşkın ilk erdemlerinden biridir. (Eugenie Grandet)
  • Karşısında güzel bir kadın bulan bir erkek tuzağa düşmüş mü sayılıyor? (Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti)
  • Peki öyleyse, öğretin bana... Sizi sevmemek için ne yapmam gerektiğini bana öğretin. (Seraphita)
  • Gerçekten tümüyle yüce ruhlu kadınlar gerçeği yalana yeğlerler. (Bette Abla)
  • Bundan çıkan sonuç şudur ki, toplumlar ne kadar uygarlaşır ve huzura kavuşursa, aşırı yollara o ölçüde başvururlar. Barış hali kimileri için feci bir durumdur. Belki de Napoléon'a "Savaş doğal bir haldir," dedirten şey de budur. (Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu)
  • Aşk evliliğinden olan bütün çocuklar gibi miras olarak annelerin muhteşem güzelliğini aldılar,sefaletle birleştiğinde çoğunlukla yıkıcı bir hediyeydi bu. (Sönmüş Hayaller)

  • ... herkesin mucizesi kendine göredir. (Köy Papazı)
  • İntiharın üç türü vardır: önce uzun bir hastalığın son nöbetinden başka bir şey olmayan ve kuşkusuz patoloji sınırların içerisindeki intihar; sonra umutsuzluk nedeniyle intihar, son olarak da mantık yürüterek intihar. Lucien umutsuzluk nedeniyle ve mantık yürüterek kendini öldürmek istiyordu. bu ikisi vazgeçilebilir intiharlardır; yalnızca patolojik intiharın geri dönüşü yoktur; ama çoğu zaman bu üç neden, Jean-Jacques Rousseau'da olduğu gibi, birleşir. (Bir Yaratıcının Çektikleri)
  • Alaycı bir adam daima sathi, bunun neticesi olarak da hain bir kimsedir, alay ettiği hâdisede cemiyete düşen payı hiçbir zaman kaale alamaz, çünkü tabiat yalnız hayvan yaratır, ahmakları toplum hayatına borçluyuz. (Nucingen Bankası)
  • ... büyük bir aileden gelmenin ve servetten yoksun oluşun nice yüksek zekalı insanları içinde tuttuğu derin bir hiçlik duygusu içinde, Umut sönüp gidiyordu. (İki Şair)
  • Vaktiyle seninle birlikte sonsuzluk denizine salıverdiğimiz gemileri yine orada yürütmeme kim engel olabilir? (İki Yeni Gelinin Anıları)
  • Aşka benzeyen hiçbir şey yoktur.. (Gizli Başyapıt)
  • İblisin vaat ettiği dünyevi zevkler çok fazladır ama cennetin sunduğu zevklerin bir sınırı yoktur. Tanrı'ya inandı ve ona dünyanın tüm hazinelerini veren o büyünün artık bir anlamı yoktu, tüm o hazineler, elmaslar onun gözünde çakıl taşından farksızdı; diğer hayatın görkemiyle kıyaslandığında incik boncuk gibi kalıyorlardı. Ona bu kaynaktan gelen her şeyin üzerinde bir lanet olduğunu düşündü. (Aklanmış Melmoth)

  • Çünkü herhangi bir şeyde aşırıya kaçmak bedeni kendine özgü bir yola sokar. (Sönmüş Hayaller)
  • Geceyi uykusuz geçirmek itiyadında olan ve derin bir sükûnet içinde seslerin çeşitli akislerine dikkat edenler bilirler: Çok defa, aynı yerden gelen hafif bir çıtırtı duyulur da, devamlı ve mutat [alışıldık] fısıltılar işitilmez... (Ferragus)
  • Vadilerde açan, gösterişsiz, alçakgönüllü çiçekler, göklere çok yakın, fırtınaların koptuğu, güneşin yaktığı yerlere dikilince yaşamıyorlar belki de, kim bilir? (Top Oynayan Kedi Mağazası)
  • Ancak her şey olmakla başlayarak herhangi bir şey olabilirsin. (Çalışanın Fizyolojisi)
  • İki varlığı aynı anda sevebilir miyiz? Bir sevgili bütün kalbi doldurmazsa sevgili olabilir mi? Birinci, sonuncu, biricik olması gerekmez mi? (Seraphita)
  • Aşkın ne kadar toplumcul ve yararlı olduğu hiç düşünüldü mü? (Evde Kalmış Kız)
  • "Son aşk en ateşli aşktır." (Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü)

Yorum Yaz