Otobiyografi - Charles Darwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Otobiyografi kimin eseri? Otobiyografi kitabının yazarı kimdir? Otobiyografi konusu ve anafikri nedir? Otobiyografi kitabı ne anlatıyor? Otobiyografi PDF indirme linki var mı? Otobiyografi kitabının yazarı Charles Darwin kimdir? İşte Otobiyografi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.06.2022 09:00
Otobiyografi - Charles Darwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charles Darwin

Çevirmen: Seda Brauns

Orijinal Adı: The Autobiography Of Charles Darwin

Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık

İSBN: 9786059460187

Sayfa Sayısı: 232

Otobiyografi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Charles Darwin’in otobiyografisi 1887 yılında yayımlandı, yani ölümünden 5 yıl sonra. Fakat bu baskı, yoğun sansüre maruz kalmıştı. Darwin’in ailesinin girişimiyle sansürden arındırılan Otobiyografi, Türlerin Kökeni’nden tam 100 yıl sonra, 1969 yılında yeniden basıldı. 20. yüzyılın en saygın bilim insanlarından Loren Eiseley, kitap hakkında şunları der:

"Otobiyografi’yi okumayan, Darwin’i bildiğini iddia edemez. Dünyanın en büyük bilim insanlarından birinin yaşamını ilk defa sansüre takılmadan tam bir şekilde okuyabiliyoruz. Burada Darwin’in, aile arşivini didikleyen torunu Nora Barlow’un editörlük faaliyetini de unutmamak gerek. Notları ve düzenlemesiyle bize harika bir okuma sunuyor."

Otobiyografi, Darwin’in kişiliği ve karakterinin yanı sıra aile ilişkilerini, aldığı eğitimi, doğal dünyayı nasıl keşfettiğini, din ve felsefeyle nasıl bir ilişki kurduğunu da aydınlatıyor.

Otobiyografi Alıntıları - Sözleri

  • Babamın altın kurallarından biri (uyulması güç olan) de şuydu: “Saygı duyamayacağın bir kimseyle asla arkadaş olma.”
  • “İnsan başkalarının iyiliğini gözeterek hareket ederse diğer insanların takdirini ve birlikte yaşadığı kimselerin sevgisini kazanacaktır. Bu kazanç şüphesiz yeryüzündeki en yüce mutluluktur.”
  • ...''Hayal gücümün sınırları geniş de olsa kendimi ikna etmeye yetecek türden bir kanıt icat etmekte zorlanıyordum. Böylece inançsızlık yavaş yavaş çöktü üzerime. Bu öyle yavaş oldu ki herhangi bir endişe duymadım ya da çıkarımımın doğruluğundan bir an olsun şüphe etmedim. Herhangi biri Hristiyanlığın doğru olmasını nasıl umut ediyor bunu anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Şayet hakiki ise metin yalın bir dille inanmayan insanların, ki bu babamı, ağabeyimi ve en iyi dostlarımın hemen hepsini kapsayacaktır, ebediyen cezalandıracağına işaret etmektedir. Ve böylesi bir öğreti lanet edilesi bir öğretidir.''
  • Bir anlamda son yirmi ya da otuz yıl içerisinde görüşlerim değişti... önceleri resimden çokça, müzikten ise derin bir haz duyardım. Fakat şimdi... resim ve müzikten aldığım hazzı neredeyse yitirdim ... Görünen o ki, zihnim, gerçeklerden oluşan derlemelerin genel kuramlarını öğüten bir tür makineye dönüştü ... Bu yüksek estetiğe ilişkin zevklerin tuhaf ve içler acısı bir biçimde yitip gitmesi, mutluluğun da yitip gitmesi ve olasılıkla aklımıza, dahası doğamızın duygusal yanını zayıf düşürerek manevi kişiliğimize zarar vermesi demek.
  • Babamın altın kurallarından biri (uyulması güç olan) de şuydu: “Saygı duyamayacağın bir kimseyle asla arkadaş olma.”
  • İnsanı sistematik bir doğacı, virtüöz ya da pinti olmaya yönelten koleksiyonculuk tutkusu bende çok kuvvetliydi, belli ki doğuştan gelmekteydi ve bu ilgi kız ve erkek kardeşlerimin hiçbirinde yoktu.
  • Eğitim ve çevrenin herhangi bir kişinin zihninde büyük bir etki yaratmadığı ve çoğu niteliğimizin içkin olduğu konusunda Francis Galton’a katılıyorum.
  • Öğrencilik yıllarımda sahip olduğum özelliklerime geri dönüp baktığımda görüyorum ki birbirinden farklı ve sağlam ilgi alanlarına sahip olmam, ilgimi çeken her şeye karşı azimle bağlanmam ve karmaşık olan her konuyu ve her şeyi çözmeye çalışmaktan keyif almam geleceğimi hazırlayan önemli niteliklerdi.
  • Ablam koleksiyon yapmak uğruna böcekleri öldürmenin doğru olmadığını söyleyince ben de ölü halde bulduğum böceklerin tümünü toplamaya karar verdim.
  • Ders dinlemenin, okumayla kıyaslayınca getirisinden çok götürüsünün olduğu kanısındayım.
  • Bir gün yaşlı bir ağacın kabuğunu soydum ve iki tane nadir bulunan böcek buldum ve birini sağ diğerini de sol elimle yakaladım. Sonra yeni türde üçüncü bir böcek gördüm ve onu kaybetmeyi göze alamadığımdan sağ elimle tuttuğum böceği ağzıma atıverdim. Böcek ağzımın içine dilimi yakan son derece acı bir sıvı püskürttü ve böceği tükürüp atmak zorunda kaldım. Böylece hem ağzımdaki böcekten oldum hem üçüncü böceği de kaybettim.
  • İnsanın uzak bir gelecekte şimdikinden kat kat daha mükemmel bir canlı olacağına inanan biri olarak, insanın ve diğer tüm hissedebilen canlıların böylesi uzun süren yavaş bir gelişim sonrasında tamamen yok olacakları fikrini katlanılmaz buluyorum.
  • Bir eserin değerinin kalıcılığını en iyi ölçen şey yurtdışında yakaladığı başarıdır. Ne kadar güvenilir bir söz bilmiyorum ama bu ölçüte bakılırsa ismim ben öldükten sonra birkaç yıl daha yaşayacak gibi görünüyor.
  • Hayatımı yeniden yaşayabilecek olsam, en azından haftada bir kez biraz şiir okumayı ve müzik dinlemeyi kendime kural edinirdim.

Otobiyografi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Charles'ın, ömrünün sonbaharında hem eğlenceli olacağını hem de çocuklarını ve torunlarını ilgilendireceğini düşündüğünden, ‘‘Üslubum için herhangi bir çaba sarf etmedim.’’ diye belirttiği şekilde samimi bir dil kullanarak yazdığı anılarını -zamanında oğlu Francis'in Charles'ın dini görüşlerinin yayımlanmasının ailesi tarafından sakıncalı bulunması üzerine yoğun bir sansürle yayımladığı otobiyografisinin aksine- torunu Nora Barlow'un düzenlemesiyle oluşan otobiyografidir. Şahsen Charles’la konuşuyor hissiyatı vermesi kitabı okumanın en keyifli yanıydı. Dindar evrimcilerimizin Charles’ı 'abdestinde, namazında' tanıtmalarıyla hiper tezat olan din üzerine tespitleri ilgi çekiciydi. 5 yılı Tazı ile deniz yolculuğu olmak üzere, ömrünün 30 yılını adadığı teorisi üzerindeki teorik çalışmalarını, ‘’Okuduğum ve özetlediğim her türden kitabın, derginin ve kayıtların listesine baktığımda, gösterdiğim çabanın büyüklüğüne şaşıyorum.’’ şeklinde ifade eden Charles, masa başında geçirdiği çalışmalarından çok daha fazlasını, hayranlık yaratan saha çalışmalarında icra etmiştir. Bilindiği üzere, teorisini henüz yayımlamamışken A. R. Wallace’tan aldığı mektupla Wallace’ın da Charles’tan bağımsız olarak –genel olarak evrim teorisi olmasa da- doğal seçilim mekanizmasını keşfettiğini öğrenmesi üzerine Wallace ile makalelerinin eş zamanlı olarak yayımlanmasını uygun görmüştür. O şekilde de makaleler eş zamanlı şekilde yayımlanmıştır. Ömrünün yarısını bu teoriyi geliştirmeye adayan Charles eş zamanlı yayımlanan makalelerden sonra, ‘’İnsanların, özgünlüğün çoğunu bana mı yoksa Wallace’a mı atfedecekleri beni pek ilgilendirmiyor’’ derken otobiyografisinde ve ona ait tüm kitap ve yazınlarda bariz bir şekilde görülen görkemli mütevaziliği ile okurları şaşkına çeviriyor. (Murat Aldemir)

Otobiyografi PDF indirme linki var mı?

Charles Darwin - Otobiyografi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Otobiyografi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charles Darwin Kimdir?

İnsan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin'in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği olgusu Darwin hayattayken, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olması ise 1930'lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin'in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır.

Darwin'in doğa tarihine duyduğu ilgi, önce Edinburgh Üniversitesi'nde tıp, sonra Cambridge Üniversitesi'nde teoloji okurken gelişti. Beagle gemisinde yaptığı beş senelik yolculuk sırasında, zamanın meşhur jeoloğu Charles Lyell'ın ortaya attığı, geçmişteki jeolojik süreçlerin bugünkülerle aynı olduğunu savunan teoriyi destekleyecek pek çok gözlem yaptı ve iyi bir jeolog olarak ünlendi. Aynı yolculukta, canlıların coğrafi dağılımı ve fosiller üzerine yaptığı dikkatli gözlemler sonucunda, türlerin birbirine dönüşümüyle ilgilenmeye başladı ve 1838'de doğal seçilim fikrini geliştirdi.Daha önce benzer fikirlerin "sapkınlık" olarak nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı.Olası itirazlara en iyi şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı.1858'de Alfred Russell Wallace'dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace'ın da kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı, ve nihayet teorisini yayımlamaya karar verdi.

1859'da yayımladığı On the Origin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrinin geniş kabul görmesini sağladı. Daha sonra yayımladığı The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex (İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçilim) kitabında insan evrimini ve cinsel seçilim fikrini inceledi. The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı kitabında ise insanların ve hayvanların duygularını ifade ediş şekilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koydu.

Darwin bugün, John Herschel ve Isaac Newton gibi isimlerle beraber Westminster Kilisesi'nde gömülüdür.

Charles Darwin Kitapları - Eserleri

  • Türlerin Kökeni
  • Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu
  • İnsanın Türeyişi
  • Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır
  • Türlerin Kökeni Manga
  • Cinsel Seçilim
  • İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili
  • Otobiyografi
  • Türlerin Kökeni
  • Darwin Kuramı
  • Solucanlar
  • Tazı Yolculuğu
  • İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine
  • Əqli Qabiliyyətimin və Xarakterimin İnkişafı Haqqında Xatirələrim
  • Bilgisizliğin Verdiği Güveni, Bilgi Hiçbir Zaman Verememiştir

Charles Darwin Alıntıları - Sözleri

  • Bu keşfin en önemli sonucu, yaşayan hayvanların soyu tükenmiş olan türlerle bir akrabalığı olduğu yasasını doğrulaması olmuştu. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • Tanrılarının veya tanrılaştırılmış hükümdarlarının tasvirlerini yapacak kadar ilerlemiş her ulusta, heykeltıraşlar güzelliğe ve görkeme dair en yüksek ülkülerini ifade etmeye çalışmıştır. (Cinsel Seçilim)
  • Solucanların hiçbir suretle işitme duyusu yok. Yanlarında defalarca çalındığı halde, metal düdüklerin cırtlak sesiyle kesinlikle ilgilenmiyorlar; fagotun derin ve gürültülü tınılarını da fark etmiyorlar. Eğer nefesin vücutlarına çarpmamasına dikkat edilirse, çığlığa karşı da kayıtsız kalıyorlar. Piyano tuşlarına yakın duran bir masanın üzerine yerleştirildiklerinde, piyano mümkün mertebe gürültülü çalındığında, sükunetlerini hiç bozmadılar. (Solucanlar)
  • Herkesin bildiği gibi kediler, belki de geçmişte kurak Mısır topraklarında yaşamış oldukları için patilerini ıslatmaktan hoşlanmaz; ıslanan patilerini de sertçe silkelerler. Kızım bir kedi yavrusunun kafasının yakınında duran bir bardağa su doldurduğunda, hayvan patilerini hemen alışıldık biçimde silkelemişti; o halde burada alışkanlığa dayanan bir hareketin, dokunma duyusuyla değil, ilişkili bir sesle hatalı olarak uyarıldığını görüyoruz. (İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili)
  • ❞Seçilim, bir sihirbazın arzuladığı biçimde ve kalıpta canlılar yaratmak için kullanabileceği sihirli bir değnek gibidir.❞ (Türlerin Kökeni)
  • Bizi düşük hayvanlardan ayıran tek şey, insanın çok çeşitli sesleri ve fikirleri ilişkilendirmeye yönelik sınırsız bir yetiye sahip olmasıdır ve bunu da yüksek düzeyde gelişmiş zihin yetilerine borçludur. (İnsanın Türeyişi)
  • Öğrencilik yıllarından beri Darwin, büyük babası Erasmus Darwin ve Lamarkçı öğretmen Robert Grant tarafından anlatıldığı biçimiyle, evrimci yaklaşımla ilgili bilgi sahibiydi. (İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine)
  • Buradaki ıssız yerlerde egemen olan ruh; yaşam değil ölümdü… (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • İnsanınki kadar kusursuz bir el, tırmanmayı zorlaştırmış olabilir; çünkü dünyanın en ağaççıl maymunları olan Amerika'ya özgü Ateles, Afrika'ya özgü Kolobus ve Asya'ya özgü Hylobates maymunları ya başparmaktan yoksundur ya da ayak parmakları kısmen birleşiktir, böylece kolları ve bacakları kavrayıcı birer kancaya dönüşmüştür. (İnsanın Türeyişi)
  • Bilgisizliğin verdiği güveni, bilgi, hiçbir zaman verememiştir. (Tutkularımız En Büyük Zaaflarımızdır)
  • Cinsel seçilim sürecinde gelişmiş olabilecek başka pek çok yapı ve içgüdü daha vardır: Erkeklerin, rakip erkeklerle savaşmaya ve onları uzaklaştırmaya yarayan saldırı silahları ve savunma araçları, cesareti ve kavgacılıkları, çeşitli süsleri, sesli veya enstrümantal müzik üretme düzenekleri ve koku bezleri böyle örneklerdir. Bu yapıların çoğu, yalnızca dişiyi baştan çıkarmaya uyarmaya yarar. Bu karakterlerin sıradan seçilimle değil, cinsel seçilimle geliştiği açıktır; çünkü silahsız, süssüz veya cazibesiz erkekler ortamda daha donanımlı erkekler olmasa, yaşam savaşında ve yüksek sayıda döl bırakmakta en az onlar kadar başarılı olur. (Cinsel Seçilim)
  • "Toprağın doğal yollarla işlenmesine dair güzel bir örnek; yıllar boyunca dışkılanan solucan gübresi ölü yaprakların üzerini kaplıyor; sonuçta, gayet kalın, zengin bir humus tabakası oluşuyor." (Solucanlar)
  • Kitap okumuyorsa evlenme. (Darwin Kuramı)
  • "Bilgi kuşkuyla başlar." *Sokrates* (Türlerin Kökeni Manga)
  • Uygar insanın güzellik algısı çok karmaşık bir duygudur ve çeşitli entelektüel fikirlerle ilişkilidir. (Cinsel Seçilim)
  • Türlerin birbirini izlediği yasası, bazı önemli istisnalarla birlikte, aklı felsefeye yatkın her doğa bilimcinin ilgisini çekmelidir. Bu duruma ilk olarak Avustralya'da rastlanmış, kanguru ve diğer keseli hayvanlara benzeyen iri ve soyu tükenmiş bir türün fosilleri bir mağarada gömülü halde bulunmuştu. Amerika'da memeliler içinde rastlanan en dikkate değer değişim, mastodon'un, filin ve atın çeşitli türlerinin kaybedilmesi olmuştur. Bu Pachydermata' türleri bir zamanlar dünya üzerinde şimdilerde geyik ve antilopların olduğu kadar yaygındılar. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)
  • Son olarak Türlerin Kökeni, Darwin'in yaşadığı döneme uygun olarak, Victoria dönemi edebiyatının belirgin izlerini taşır ve dolayısıyla anlaşılırlığı zorlaştıran uzun ve karmaşık cümleler içermektedir. Ancak yine aynı nedenle, şiirsel bir akcılıta da sahiptir. Türlerin Kökeni, evrim kuramını öğrenmek adına en anlaşılır kitap olmamakla birlikte, bilim insanlarının bugün bile rehber aldığı ve konuya ilgi duyanların takdir edeceği bir kaynak kitaptır. Fakat kitabın çevirmeni olarak, Darwin'in ancak çeviri sırasında fark edilebileceğini düşündüğüm bambaşka bir yönüne de dikkat çekmek istiyorum. Türlerin Kökeni'ni daha önce hem Öner Ünalan'ın değerli çevirisinden hem de özgün İngilizce basımından okumuş ve son 10 yıldır evrim konusuyla özel olarak ilgilenmiş olmama karşın, Darwin'in edebi ustalığını yeni fark ettiğimi itiraf etmeliyim. Onun doğaya duyduğu hayranlığı, kuramını geliştirirken deneyimlerinden ve çalışmalarından faydalanmış olduğu diğer bilim insanlarına olan saygısını ve bilimsel kanıta verdiği değeri; dahası ne kadar kuşkucu, titiz ve disiplinli bir bilim insanı olduğunu, yazdığı her cümleden açıkça görmek mümkündür. (Türlerin Kökeni)
  • En çetin savaş aynı türün bireyleri arasında olandır, çünkü aynı bölgeleri kullanırlar, aynı besine ihtiyaç gösterirler ve aynı tehlikelerle karşılaşırlar. (İnsanın Türeyişi ve Evrim Üzerine)
  • Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır. (Türlerin Kökeni)
  • San Blas Körfezi'ne on mil kadar uzaklıkta olduğumuz akşamlardan birinde, binlerce kelebek, sürüler halinde gökyüzüne uzanıyordu. Denizciler, "Lapa lapa kelebek yağıyor!" diye haykırıyordu ve manzara gerçekten de öyleydi. (Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu)

Yorum Yaz