Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 - Osman Yüksel Serdengeçti Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kimin eseri? Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kitabının yazarı kimdir? Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 konusu ve anafikri nedir? Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kitabı ne anlatıyor? Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 PDF indirme linki var mı? Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kitabının yazarı Osman Yüksel Serdengeçti kimdir? İşte Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Osman Yüksel Serdengeçti
Yayın Evi: Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları
İSBN: 9789757594826
Sayfa Sayısı: 304
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Serdengeçti, unutulmaz bir kahraman ve gerçek bir efsanedir. Yakın tarihimizin en gözüpek, en lâfını esirgemez, özü sözü bir, yılmaz bir mücadele adamı idi. Atalarından kendisine kalan muazzam servetini ve gençliğinden itibaren de bütün hayatını dini ve milleti için feda etti. Hapishaneler onu asla korkutamadı. İşkenceler kendisini asla yıldıramadı. Gerçekleri pervasızca haykırdı. Bu milleti ağlatmak, mâbetsiz bırakmak, bir nesli mahvetmek isteyenlere karşı sarsılmaz bir kale gibi durdu. Son nefesine kadar Hakk'ı ve halkını arslanlar gibi kükreyerek savundu. Elinizdeki eser, Serdengeçti'nin hâlâ gökkubbemizde çınlayan ve sonsuza dek yankılanacak olan güçlü naralarından bir demettir.
(Tanıtım bülteninden)
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 Alıntıları - Sözleri
- Bütün yollar Allah'a çıkmadıkça, bütün insanlar Allah'ta birleşmedikçe dünya huzura kavuşamaz... Bizi ve bütün insanları kol kol, yol yol, ayıran nedir? İmansızlık! Allahsızlık!... Allah'a giden yollarımıza kim durdu? Bizi can evimizden kim vurdu? Allahsızlar, imansızlar, ahlâksızlar, maddeciler, menfaatçiler, mideciler... Sömürgeciler... Bu mukaddes yolu servetler, şöhretler, apartmanlar, bizzat kendimizin varlığı, nefsimiz kesiyor, tıkıyor... Nefsimiz de dahil bütün bu şer kuvvetlerle mücadele etmedikçe, Allah'ın ve Peygamber'in dediği yoldan gitmedikçe kurtuluş yok! Huzur yok! Sulh ve selâmet yok!...
- Asrımızın faciası, hiç şüphesiz birtakım insanlara ifratla bağlanmak, onlara tapmak, onları ilâhlaştırmaktan ileri geliyor. Yirminci asır diktatörlerinin peşinde koşan, onlara kayıtsız şartsız inanan insan sürüleri bugünün felâketini hazırladılar. Diktatör ve onların etrafında toplanan dalkavuklar güruhu, büyük, geniş evrensel fikirlerin, imanların, dinlerin insanları uyuşturduğunu, körleştirdiğini, şiddetli, ateşli nutuklarla milletine ve bütün cihana ilân ettiler. Bu cezbeli şefler ve onlara köle, kul olanlar Kur'an-ı Kerim'in şu hür ve asil hitabını dinleselerdi böyle olmazlardı!.. “Bütün âlemleri yaratan -ezelden beri- yarattıklarını rahmetiyle kucaklayan -ebede kadar- sevgisiyle yargılayan hesap gününün sahibi Allah'a hamdolsun! İlâhî! Biz yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz...” Fatiha Süresi Şefler buna müsaade edemezlerdi. Çünkü, yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı. Onlara kullar, köleler lâzımdı. Allah'a kul olmayı bir nevi zillet, meskenet sayanlar, kimlere kul, köle oldular gördük. Onlar, bu büyük kitabın hitabını dinlemediler. Kur'ân-ı Kerîm bu gibiler için der ki: "Onlar bir alay sağır, dilsiz ve kördürler.” Bakara Sûresi -Ayet 171. “Bütün insanlar Allah nazarında eşittirler.” Bütün insanların eşit olduğunu unutanlar, ortaya üstün millet, üstün ırk iddialarıyla çıkanlar, dünyayı kan ve ateş içinde bıraktılar. "Allah, öyle kudretli bir varlıktır ki, ondan başka tapacak yoktur. Ezeli ve ebedi hayat sahibi odur. Her an, bütün hilkat üzerine hakimdir. Göklerde ve yerlerde ne var sa onun eseridir." Biz yaptık, biz yarattık, biz her şeye hâkimiz diyenlerin hali bugün gözlerimizin önündedir. İşte Hitler, işte Mussolini ve işte Güneş İmparatoru, Japonlar’ın Allah’ı... Kimlerin önünde diz çöktüler!.. Gördük; daha neler göreceğiz. Çünkü dünya henüz yarı ilâhlardan kurtulmamıştır. Kur'an-ı Kerîm bütün insanlara hitap ederek diyor ki: "Geliniz, aramızda birleşeceğimiz bir kelime üzerinde toplanalım. O da Allah'tan başkasına kulluk etmemek, ona hiçbir ortak koşmamak, içimizden bazılarını tanrı edinmemektedir.” Yirminci asır bütün iddialarına, ilimde, fende, teknikte bütün terakkilerine rağmen bir tek kelime üzerinde dahi birleşmek kabiliyetini gösteremiyor. Ne yazık!..
- Ne demişti Şair "Yıkıldı yolunu bekleyen şehir , artık gelsende bir gelmesende " ..
- Dün yabancılar vatan topraklarına ayak basmıştı. Bugün kalbimize, kafamıza ayak basmış bulunuyorlar. Dün, Mehmetçik, siyasî emperyalizme, vatan topraklarına ayak basan müstevlilere, yaman bir ders verdi. Bugün kültür emperyalizmine, kafamıza ve kalbimize ayak basanlara karşı gelmek, millî kültür sınırlarını bir Mehmetçik heyecanı ve imanıyla müdafaa etmek, bize, milliyetçi münevver Türk gençliğine düşüyor...
- Senden ayrı düşen gönül delidir...
- Bir candır bu bir andır bu Dağ-taş değil insandır bu Giden gelmez bir handır bu Gelsende bir gelmesen de...
- Bu buhranlar, bu hüsranlar nereden geliyor? Bunun tek bir cevabı var: Her şeyi biliyoruz, fakat kendimizi asla... İnsan denilen varlık, meçhul olmakta devam ediyor.
- Bir defasında TRT radyosunda çalışırken ‘Allah’ dediği için mahkemeye çıkarılan Osman Yüksel Serdengeçti’ye hakim sorar: +Evladım, sen bu radyoda Allah demenin yasak olduğunu bilmiyor musun!? - Allah, Allaah! Öyle mi!?”
- Zira hapishane de bir vatandır. Vatansızları vatan dışı etmek gerek!
- Bugün meçhul şehidin kemikleri üzerinde yükselen soğuk beton binalar ve bu binalar içinde işlenen günahlar, zinalar Anadolu ruhunu derinden derine şiddetle sarsıyor. Varlığından, dayandığı, inandığı, ezelî ve ebedî kıymetlerinden, kuvvetlerinden uzaklaştırılan millet, şimdi şerha şerha yaralıdır; kaybettiği büyük imanını arıyor. Bizim en büyük gayemiz, milletimize imanını, haklarını iade etmek, mukaddeslerini gasıpların elinden kurtarmaktır...
- Her kuvvetli fikir, iman, hareket haline gelmeye mecburdur. Hareket hâline gelmeyen iman değildir. Ona kendini ve başkalarını avutma, uyutma siyaseti derler. Başka değil. Sabrın da bir hududu, derecesi vardır. Nihayet diyorsunuz ki: Böyle giderse senin kafanı koparıverirler!.. Koparırlarsa ne yapalım? Nasıl olsa ölecek değil miyiz? Doktorlar hesaplamışlar: 60 sene yaşayan bir adam bu 60 yıl zarfında şu kadar milyon nefes alır verirmiş. 20 milyon nefes alıp vereceğime 10 milyon alırım. Fakat istediğim gibi... Göğsümü gere gere... Korkuyla can mı iyileşir... Onlar rejimi, nizamı koruma gibi birtakım muteber kelimelerin arkasına sığınıp şahsî menfaatlerini koruyor, kanun yapıyorlar diye biz hakikati söylemekten çekinecek miyiz? Biz mücadele ederken, yazarken bir şeyin hakikat olup olmadığına, millete ve memlekete yararlı olup olmadığına bakarız. Amma bu yazdıklarımız zülfüyâra dokunacakmış, filânca kanunun filânca maddesine uygun düşmüyormuş, ona bakmayız. Hak bellediğimiz yolda heyecanla, aşkla yürümeye devam edeceğiz. Bu yolda ölmek var, dönmek yok... Mahkemede söylediğimizi burada tekrar edelim: “Her türlü kötülüklerle mücadele edenler felâha erdiler.” Allah'ın kitabı böyle yazıyor. Kul kitaplarının neler yazdığını bilmiyorum. Şüphesiz ki kanunlardan evvel insanlar vardı. İnsanlardan evvel Allah...
- O, mahkemelerden mahkemelere sürüklendi. Mahkumken bile hükmediyordu. O, hapislerden hapislere atıldı. Hapishaneler, zindanlar onun sayesinde Medrese-i Yusuf oldu. Said-i Nursi, zindanları nur, gönülleri nur eyledi. Nice azılı katiller, nice nizam ve ırz düşmanları, bu iman abidesinin karşısında eridiler. Sanki yeniden yaratıldılar. Hepsi halim-selim müminler haline, hayırlı vatandaşlar haline geldiler. Sizin hangi mektepleriniz, hangi terbiye sisteminiz bunu yapabildi, yapabilir?
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Allah'ın selâmı üzerinize olsun. Serdengeçti, ser: baş yani kendinden geçti. Yani ölümden dâhi çekinmeyen... Epey vakittir okuyup anlamaya çalıştığım bu eser, bayağı uzun sürdü. Sanki yıllar geçti. Ama değdi. İyi ki Serdengeçti ile tanıştım. Çünkü bugüne kadar okuduğum en sinirli yazardı. Sinirliydi çünkü derdi büyüktü. Dert bildiği davasına gençliğini harcadı. Ömrü, hakikati haykırmakla geçti. Söylenecek çok söz, susulacak çok düşünce var. Serdengeçti de benim için bunu ifade ediyor. Tanışın, tanıştırın çünkü bu memleketin serdengeçtilere çok ihtiyacı var. Selametle. (Kübrâ)
Zamanin üniversite hayatı ve ideolojik çekişmeleri anlatılıyor. İnandığı değerleri çıkar amacı gütmeden sadece devletin ve milletin bekasını isteyen çok değerli bir aydınımızın hapisten sürgünden korkmadan cesurca fikirlerini savunma gayretinin bir ispatı olan bir eser.. (1000Kitap OkumA GüNLüğüm¯\_(ツ)_/¯,️)
Rahmetli Serdengeçtinin davası; Müslüman Türk Anadolu çocuğunun davasıdır. Şehitlerin, Gazilerin bu sebeple dul kalmış kadınların ve yetimlerin davası... Dava adamlığını fikriyattan aksiyona döndüren, bu uğurda geleceğini hapseden, dik duruşun ve imanın temsilcidir Serdengeçti. Gençlik üzerinde bir şuur yaratmak isteyenlere eserleri okutulmalıdır. (Tayfun CANSIZ)
Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 PDF indirme linki var mı?
Osman Yüksel Serdengeçti - Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Osman Yüksel Serdengeçti Kimdir?
Gazeteci-yazar (1917 Akseki-10 Kasım 1983 İstanbul).Asıl adı Osman Zeki Yüksel’ dır. Serdengeçti dergisinde bu imzayla çıkan yazılarından dolayı bu soy adla tanındı. Aralarında Ahmet Hamdı Akseki, eski müftülerden Hacı Salih Efendi’nin de bulunduğu alimler yetiştirmiş bir aileye mensuptur. İlkokulu Akseki’de, ortaokulu yatılı öğrenci olarak Antalya’da okudu. Ankara’da Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 2. Sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944′te meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimi yarıda kaldı. Nihal Atsız ve Alpaslan Türkeş’le birlikte bir süre tutuklu kaldı. Serbest bırakılınca fakülteye başvurarak öğrenimine devam etmek istediyse de kendisine izin verilmedi. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’ e hitaben Yüksek makamın alçak vekiline sözleriyle başlayan bir dilekçe yazdı. Dilekçe’yi bakana verme cesaretini kimse bulamadı, Osman Yüksel yeniden hapishaneye gönderildi.
Hapisten çıkınca ünlü Serdengeçti dergisini çıkarmaya başladı. Pek çok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. Başlığının altında ‘Allah, Vatan, Millet Yolunda’ cümlesi sürekli yer alan dergideki yazılarında sık sık kullandığı ‘Açın kapıları Osman geliyor’sözü yeni tutuklanmalara hazır olduğunu bildiriyordu. Kendisine Serdengeçti unvanını kazandıran bu dergi, sık sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet kararı çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmişti. (1947-Şubat 1962)
Tek parti yönetiminin İslamiyet ve müslümanlar üzerindeki ağır baskılarını protesto eden aydınların önde gelenlerin arasında yer alan Osman Yüksel ‘Kalemini Hak yolunda bir kılınç gibi kullandı, bu nedenle de Anadolu’da efsanevi bir kahraman gibi tanındı.’(Mehmet Ateşoğlu). 1952 yılında Bağrı Yanık adlı bir mizah gazetesi çıkardı. Başlığı altında ‘Hak yolunda bağrı yanık yolcular’ sözü yer alan bu yayınında da inancının mücadelesini zengin esprilerle dolu yergileriyle sürdürdü. Bir ara politikaya atıldı, Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekili seçilerek, parlamentoda görev yaptı (1965-1969). Batılılaşmayı protesto için meclise kıravatsız milletvekili olarak da ün kazandı. Partisinin politikası ve parti ileri gelenlerine yönelttiği eleştiriler yüzünden AP’den ihraç edildi. Sonraki yıllarda mücadelesine yine yayınladığı yazı ve kitaplarla devem etti. Son olarak Yeni İstanbul gazetesinde ‘Selam’ başlığı altında günlük fıkralar yazdı.
ESERLERİ: Mabetsiz Şehir, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler, Bu Millet Neden Ağlar, Gülünç Hakikatlar, Ayasofya Davası, Türklüğün Perişan Hali, Mevlana ve Mehmet Akif, Kara Kitap, Radyo Konuşmaları, Müslüman Çocuğun Şiir Kitabı.
Osman Yüksel Serdengeçti Kitapları - Eserleri
- Bir Nesli Nasıl Mahvettiler
- Bu Millet Neden Ağlar
- Mabetsiz Şehir
- Gülünç Hakikatler
- Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1
- Akdeniz Hilalindir
- Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 2
- Bütün Şiirleri
- Ayasofya Davası
- Kara Kitap
- Serdengeçti'den Serdengeçtilere
- Kanlı Balkanlar
- Serdengeçti Dergisi
- Said-i Nursi ve Serdengeçti
Osman Yüksel Serdengeçti Alıntıları - Sözleri
- İnsan ölünce toprağın bir metre altına gömerler. Biz şimdiden iki iki buçuk metre aşağıdayız! Ölüm bile bizim için bir yükseliş olacak!.. (Kanlı Balkanlar)
- Acaba şu memlekette namuslu insanlara çalışma, gelişme imkanı ne zaman verilecek? Bunu ne zaman göreceğiz? (Gülünç Hakikatler)
- "Ey meçhul âlemlerin ey meçhul sakinleri, Ey ebedi hayatın ebedi hâkimleri!... Ey şu sessiz, şu ıssız, şu çorak bozkırların, Ey burada yıllardır sükût eden sırların, Ulvi bir ilham ile mânasına erenler! Ey bir karış yer için dağ gibi can verenleri... Durun, susun dinleyin ey kapkara trenler Burada her bir zerre nabız gibi atıyor!... Sakarya ufukları kıpkızıl, gün batıyor!..." (Bu Millet Neden Ağlar)
- 20. Asır Türk’ünün çaresizliği içimize çöküyor. Amerika’dan dolar, Londra’dan haber, Moskova’dan insaf bekleyen bugünün Türkiye’si bütün yoksulluğu ile gözlerimizde canlanıyor. Bir garip oluyoruz. Artık destanlar okumaya metalimiz yok. Yıkıntılar, çöküntüler, harabeler içindeyiz. (Kanlı Balkanlar)
- Öyleyse bize ne oldu da, kendi elimizle kendi camimizi kapatıp müze yapabildik? (Ayasofya Davası)
- Milyonlarca şehidin kefensiz yattığı bu toprakları bugün, yabancılara peşkeş çekenler var: Siyaset yoluyla çekenler var. Ticaret yoluyla, riyaset ihtirasıyla çekenler var. Turizm perdesi arkasında düşmanlarımıza bu topraklar üzerinde tarihî haklar hazırlayanlar var. (Bir Nesli Nasıl Mahvettiler)
- Esir vatanlar kurtulsun! (Kanlı Balkanlar)
- Serdengeçti onların kuşağının büyük yıldızıydı... Onların heyecanı, onların nüktesi... (Kanlı Balkanlar)
- Bir devir açıp, bir devir kapayan Fatihin ilk hutbeyi okuduğu bu binanın İslam • Türk aleminde bambaşka bir mevkii vardır. Yeni zamanlara ilk nefhayı, ilk nefesi Fatih , Ayasofya minberlerinden üflemiştir. Onun için iddia makamının «bir Camii müze haline getirmek müslümanlığın ortadan kaldırılması demek değildir» demesi hiç bir mana ifade etmez . (Ayasofya Davası)
- Artık olan oldu bize Gelsen de bir gelmesen de Gelemeyiz biz yüz yüze Gelsen de bir gelmesen de Hep kendini çektin naza Yok bahara yahut yaza Bıktım gayrı yaza yaza Gelsen de bir gelmesen de Bir candır bu bir andır bu Giden gelmez bir handır bu Dağ taş değil insandır bu Gelsen de bir gelmesen de Göreceğim bir boş kafes Ceset kalmış çıkmış nefes Nerde o can nerde o ses Gelsen de bir gelmesen de (Bütün Şiirleri)
- Bir sada duymak için sahralara düşeyim. Helal olsun bu yolda,varım yoğum herşeyim! .. (Bütün Şiirleri)
- Mevlana cehennemden, azaptan, haramdan ilaahiri insanların hoşlanmayacağı şeylerden fazla bahsetmez. O; insanın kafasına, gönlüne sevgilerle girer, yerleşir (Bir Nesli Nasıl Mahvettiler)
- Belki istediğimiz özlediğimiz bu âlem, bize yıldızlar kadar uzaktır. Fakat uzaktır diye bizi yıldızlara bakmaktan kim men edebilir? (Bu Millet Neden Ağlar)
- Hep de bize imiş feleğin cevri Döndü gayrı dünya, değişti seyri Bu devir alçaklar, korkaklar devri (Bütün Şiirleri)
- Bir defasında TRT radyosunda çalışırken ‘Allah’ dediği için mahkemeye çıkarılan Osman Yüksel Serdengeçti’ye hakim sorar: +Evladım, sen bu radyoda Allah demenin yasak olduğunu bilmiyor musun!? - Allah, Allaah! Öyle mi!?” (Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 1)
- Adamın birisinin kafası bozulur. O memlekette de kafalar tamir edilirmiş. Götürür kafasını tamirciye verir. Usta, kafayı düzeltir, bir gün bekler, iki gün bekler, adam yok oğlu yok!... Nihayet bir yerde rastlar : "Beyfendi, der, kafanız tamir edildi, lütfen dükkâna teşrif edin de alın." Ötekisi hiç oralı değil: "Ben, der, mebus oldum, artık kafaya lüzum yok!" (Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 2)
- İnkılâp edebiyatında, devrimcilerin dilinde "Konya" dendi mi, hemen irtica akla gelir. Hâlbuki bu toprakta dünyanın en büyük gerçek inkılâpçılarından biri yatmaktadır. Bizim Serdengeçti, Konya'yı çok sever. Kendisine "Konya ve Konyalı hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sual soran bir arkadaşına: -Konya'nın her kuvvetli varlık gibi kendini saydıran, kabul ettiren, hükmeden bir ruhu vardır. Konyalı benzemez, benzetir. Uymaz, uydurur. Şu güya keçe şapkalara bakınız. Ufak bir kıvrıntı ile eski keçe külahlar şapka oluvermiş. Denilebilir ki Konya inkılâba değil, inkılâp Konya'ya uymuştur. (Osman Yüksel Serdengeçti - Bütün Eserleri - 2)
- Allah büyük ve adildir. Onun himayesindeyim. Şüphesiz ki kanunlardan evvel insanlar vardı; insanlardan evvel Allah... (Mabetsiz Şehir)
- Vaktiyle Çanakkale'yi topla tüfekle geçemeyen kuvvetler, şimdi başka kanallardan kolayca geçmesini bildiler. Türkiye'miz bir uçtan Bir uca yabancı zevklerin, yabancı eserlerin, yabancı fikirlerin bir panayırı hâline gelmiştir. (Bir Nesli Nasıl Mahvettiler)
- Gövden bir yerde de, başın bir yerde, Aramıza inmiş bir demir perde, Söyle Turan sen nerdesin, ben nerde? Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım, Akşam olur sabah olur ağlarım... (Bütün Şiirleri)