dedas
Turkcella

Orlando - Virginia Woolf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Orlando kimin eseri? Orlando kitabının yazarı kimdir? Orlando konusu ve anafikri nedir? Orlando kitabı ne anlatıyor? Orlando kitabının yazarı Virginia Woolf kimdir? İşte Orlando kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.03.2022 02:00
Orlando - Virginia Woolf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Virginia Woolf

Çevirmen: İlknur Özdemir

Editör: Mert Tanaydın

Tasarımcı: Yeşim Ercan Aydın

Orijinal Adı: Orlando

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786054927654

Sayfa Sayısı: 260

Orlando Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Virginia Woolf'un, yakın arkadaşı, karizmatik, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik bir 'sahte biyografi'. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir Orlando. Erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, on altıncı yüzyılda soylu bir aileye doğar, birkaç yüzyılı hızla yaşar, bir gecede cinsiyet değiştirir, yirminci yüzyılın ilk yarısına bir kadın yazar kimliğiyle ulaşır. Delikanlılığında Kraliçe'nin sevgilisi olur, İngiltere Kralı tarafından İstanbul'a büyükelçi olarak gönderilir; Çingenelerin arasında da yaşar, saraylarda da; edebiyat sevdalısı, melankolik bir şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır. Viktorya Dönemi değerlerini eleştiren ve cinsiyet, özgüven, hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara şiirsel bir üslupla dokunan Woolf'un kendi deyişiyle Orlando, yazarlık yaşamında tasasız bir tatil; kafaları karıştırıyor, ne yana döneceği belli olmuyor ve bu yüzden de keyifli.

"Kuşkusuz Woolf'un en yoğun eseri, çağımızın da en olağandışı romanlarından biri."

-Jorge Luis Borges-

(Tanıtım Bülteninden)

Orlando Alıntıları - Sözleri

  • “Ne biçim bir hayat bu!”
  • Hayat bir düştür. Uyanmak bizi öldürür.
  • Üzerinde yürüdüğümüz dünya kavrulmuş kor halini alır. Bastığımız sönmemiş kireçtir ve alev alev parke taşları ayaklarımızı yakar. Gerçektir bizi mahveden. Hayat bir düştür. Uyanmak bizi öldürür. Düşlerimizi çalan hayatımızı da çalmış demektir.
  • İnsanın en büyük tutkusu, başkalarını kendi inandığı şeye inandırmaktır
  • ''Hayat bir düştür. Uyanmak bizi öldürür. Düşlerimizi çalan hayatımızı da çalmış demektir.''
  • Aşk,demiş şair,kadının tüm varlığıdır.
  • "Her şeyin sonu ölüm"
  • İnsanın en büyük tutkusu, başkalarını kendi inandığı şeye inandırmaktır.
  • Reddetmek ve teslim olmak,
  • Düşlerimizi çalan hayatımızı da çalmış olur.
  • bir kadının da bir erkek kadar hoşgörülü ve açıksözlü, bir erkeğin de bir kadın kadar garip ve tatlı olması ikisi içinde öyle yeni bir şeydi ki
  • (...) herkesin bildiği gibi hayvanlar gerek kişilikten gerek kimlikten bizden çok daha fazla anlarlar.
  • Yalnızlık onun tercihiydi.
  • "Asırlar boyunca mutluluğu aradım ve bulamadım; şöhreti aradım ve ulaşamadım; sevgiyi aradım, yaşamadım; hayatı aradım ve ne göreyim, ölmek daha iyi. Pek çok kadın ve erkek tanıdım" diye sürdürdü, "hiçbirini anlamadım... "
  • Aşk ve tutku, kadınlar ve şairler, hepsi de boştu. Edebiyat maskaralıktı.

Orlando İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Buram buram Virginia Woolf... Böyle diyerek başlamam en uygunuydu. Kendisi "yaşam öyküsü" olarak adlandırmış bu eseri. Kim üç buçuk yüzyıl yaşar ki yaşam öyküsü olsun deriz biz de. Orlando üç buçuk yüzyıl var olsa da, 36 yaşındayken bitiyor kitap. Aslında bu kahramanı ölümsüzleştirmiş sanki Virginia. Orlando onun için biricik aşkı Vita aslında. Oldukça büyüleyici bir ilişki onlarınki. Bazı insanlar tasvip etmese de bu tarz ilişkileri, hayranlık uyandırması kesinlikle inkar edilemez. İkisi de evli üstelik ve karşılıklı ailelerce güven duygularından dolayı anlaşmazlık yok. Hiçbiri bir diğerinin ardından kötü düşüncelerde, kötü yorumlarda bulunmuyor. Hatta aralarındaki bu bağlılık takdir ediliyor. Şimdi onlar öyleyken bize ne bu durumdan? Neden yargılayalım? Kimlik arayışı... Eserde gözler önünde olan bir kavram. Orlando erkek doğup ilk olarak erkek kimliği ile aşk ile tanışıyor. Bu aşk ona acı yaşatıyor sonrasında. Kırılgan, naif yapısını görüyoruz burada. Hassas ruhuna tanık oluyoruz. İhanetle birlikte kabuğuna gömülüyor. Çapkın bir erkekken, aşık olup bağlandığı kadının ihaneti ile ölüyor o ilk olarak. Uyuyor ve ölüyor... Uyandığında yeniden diriliyor. Dirildikçe bambaşka bir insana dönüşüyor. Kaçıyor dünyasından... Kaçtıkça karmaşaya sürükleniyor. Alışılagelmiş Virginia Woolf tekniğinin dışında kalan bir kitap olmasının nedeni ise en kolay anlaşılır kitap özelliği taşıması şeklinde yazıyor her yerde. Kesinlikle doğru bir tespit. Buna rağmen taşlar tam oturmayabilir diye ben kitapla paralel şekilde filmini de izledim. Kitaptaki her sahne olmasa da filmi izlemek netlik kazandırdı. Bir gece yine uyuyor Orlando ve uzun bir ölümün ardından bu sefer kadın olarak diriliyor. Bu durum onda şaşkınlık yaratmıyor. Çünkü burada bize Virginia, cinsiyetin önemsizliğini, aslolanın bireyin beyni, fikir ve düşünceleri olduğunu ve bunların bir cinsiyeti olmadığını vurguluyor. Kadın kimliğini hemen benimseyemeyen Orlando'nun git-gelleri ve bocalamaları ile karşılaşıyoruz. Bunun en büyük sebebi ise; bu dönemde kadınların itibarsızlaştırılması. Defalarca altını çiziyor Virginia; kadın ve erkek dışsal olarak farklı, içsel olarak değil diye... Adeta haykırıyor sanki... Aşk istiyor Orlando. Erkekken yaşadığı o aşk duygusunu atamıyor içinden. Sürekli aklına geliyor. Tekrar yaşamak istiyor bu duyguyu, kadın olarak bu sefer." Hayat bir aşık." " Hayat bir koca değil!" düşüncesi ile aşka özlem duyuyor. Yalvarıyor sonrasında kendini yerlere atıp kayboluyor kendinde... Öyle çok istiyor ki bunu... Tam o esnada biri geliyor ve aşık oluyor bu adama. Kendi ölümsüz olan Orlando gibi kitapta ölümsüz birçok karakter var. Aşık olduğu bu adamın kitap bitiminde tekrar gelişiyle onlardan biri olduğunu anlayabiliyoruz. Orlando ve yaşamı ile Vita'nın hayatına bakılınca gerçekten fantastik bir yaşam hikayesi olduğunu görüyoruz. Orlando'nun cinsiyet değişimini bir kenara bırakırsak, burada kimlik arayışı var. Virginia biraz da kendi arayışı, kendi gibi olan insanların arayışlarını da katmış aslında. Acı çekmiş fakat bundan gocunmamış Orlando'ya, şöyle bir söz ile karşılık vermek istiyorum : " Cinsel arzu, üremenin nedenidir. İştah, yaşamı ayakta tutan şeydir. Korkaklık ya da çekingenlik, yaşamı uzatan şeydir. Acı, organın/ bedenin kurtuluşudur." Demiş Leonardo Da Vinci... Tıpkı bu sözdekine benzeyen Orlando; acı çektikçe uyumuş, uyudukça ölmüş, öldükçe tekrar dirilmiş beden... Sağlam bir kafa, dopdolu bir insan olmuş. Her uyanışında, içini huzur kaplamış. Bedeni tazelenmiş, capcanlı büyümüş benliği... Son olarak eklemem gereken şey, Virginia Woolf okumaya bu kitap ile başlanabilir. Ayrıca bu kitabı okumasanız bile, linkini ekliyorum: https://unutulmazfilmler.co/orlando.html Filmini mutlaka izlemenizi öneriyorum. Ek: Virginia Woolf 'u tanımak, eserlerini anlamak adına yazar/Mina-Urgan 'ın kitap/virginia-woolf--19962 kitabını da okuyun derim. (Esther. Sema)

Önce yazarı değerlendirmek ve anlamak gerekiyor bu kitabı okurken ne olup bittiğini anlamak için. Anne ve babasının ikinci evliliğinden ve psikolojik sorunları var anneannenin. Ben genetik geçişliği oldugunu bildiğim ve esine intihar etmeden once yazdığı mektubu okuduğum için burdan yola çıkarak şizofren olduğunu düşünüyorum. Eşcinsel yazıyor ama evliliği var biseksüel olabilir. Kitapta da erkek ve kadın olarak bir karakterin duyguları, yaşantısı , ilişkileri incelenmiş. O dönem için vay be nelere cesaret edilmiş diyorum. Günümüz için de ağır ilerleyen ,sorgulatan, düşündüren kitap. Istanbul, çingeneler ve Bursa dan bahsedilmesi sürpriz oldu benim için. Severek okuduğum günümüz dünyasının sorularına o zamanlardan cevap verebilen modernist bir kitap. (melike kaplan)

Orlando PDF indirme linki var mı?

Virginia Woolf - Orlando kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Orlando PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Virginia Woolf Kimdir?

Virginia Woolf (25 Ocak 1882 - 28 Mart 1941) İngiliz feminist, yazar, romancı ve eleştirmen.

1882'de Londra'da dünyaya gelen Virginia Woolf, Victoria devri'nin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen'ın kızıydı. Annesi ve babası daha önce başkalarıyla evlenmişler, dul kaldıktan sonra ise bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen'ın ilk eşi, ünlü romancı William Makepeace Thackeray'nın kızıydı. Thackeray'nın eşi akıl hastası olduğundan, Leslie Stephen'ın bu kadından olan kızı Laura, anneannesine çekmiş, yirmi yaşında bir akıl hastahanesine kapatılmıştı. Virginia'nın annesi Julia Duckworth ile Leslie Stephen'ın beş çocukları oldu. Yaş sırasıyla Vanessa, Julian, Thoby, Virginia ve Adrian. Virginia on üç yaşındayken annesi ansızın ölmüştür. Woolf, o yıllarda kadınların ikinci planda kalması nedeni ile okula gönderilememiş fakat babası yardımı ile kendini geliştirmiştir.

Kızkardeşi Vanessa Bell daha küçük bir yaşta iken bir ressam olmaya, Virginia Woolf ise bir yazar olmaya karar verir. Kendisini babasının kütüphanesinde geliştiren Virginia Woolf, 1895'de bir gazetede kısa hikâyelerini yayınlatır.

Özellikle, Viktorya tarzı yaşamaya karşı olan Virginia Woolf, yazılarında da bundan bahseder.

Bloomsbury Grubu

1904'te babasının ölümünden sonra kardeşleriyle Bloomsbury'ye taşınması ise hayatında ciddi bir dönüm noktası olmuştur. Bloomsbury grubu içinde birçok ünlü edebiyatçıyı barındıran ve cinsel konulardaki özgürlükçü tavırlarıyla tanınan bir grup entelektüelden oluşuyordu. Grupta bulunan birçok kişi eşcinsel ya da biseksüeldi. İnsanlar onları etik bir grup olarak görüyorlardı. Grupta John Maynard Keynes, E. M. Forster, Roger Fry, Duncan Grant ve Lytton Strachey gibi ünlü kişiler vardı. Woolf, 1909'da bir süreliğine Lytton Strachey ile nişanlanmıştır.

Evliliği

Virginia Woolf 1912 yılında Leonard Woolf ile evlenmiştir. Evlilikleri cinsel açıdan yeterli olmasa da, Virginia Woolf için çok önemli olmuştur. Leonard Woolf eşi için bir basımevi kurmuştu ve bu da Virginia Woolf'un yazdığı kitapları yayımlatması için bir fırsat olmuştu.

Ölümü

Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girmiş, 28 Mart 1941'de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etmiştir. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bırakmıştır. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri ise kocası Leonard Woolf'a.

"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. O korkunç yeniden yaşayamayacağımı hissediyorum. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."

Virginia Woolf Kitapları - Eserleri

  • Kendine Ait Bir Oda
  • Dalgalar
  • Deniz Feneri
  • Yıllar
  • Mrs. Dalloway
  • Yaşlı Kadın ve Papağan
  • Flush
  • Dışa Yolculuk
  • Bir Okur Olarak
  • Granit ve Gökkuşağı
  • Üç Gine
  • Bir Yazarın Günlüğü
  • Gece ve Gündüz
  • Jacob'un Odası
  • Virginia Woolf&Vita Sackville - West Mektuplaşmaları
  • Güvenin Ölümü
  • Bütün Öyküleri
  • Kitap Nasıl Okunmalı? - Bir Okur Olarak 2
  • Dadının Perdesi
  • Perde Arası
  • Varolma Anları
  • Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler
  • A Haunted House
  • Benlik Üzerine Denemeler
  • Kew Gardens
  • Orlando
  • Hasta Olmaya Dair - Hasta Odalarından Notlar
  • Kadının Toplumsal İşlevi
  • Pazartesi ya da Salı
  • Londra Manzaraları
  • Yorum Yorar
  • Aforizmalar
  • Romanları Tekrar Okuma Üzerine
  • The Mark on the Wall
  • The Shooting Party
  • An Unwritten Novel
  • Mr. Bennett and Mrs. Brown
  • Yazınsal Ustalık

Virginia Woolf Alıntıları - Sözleri

  • Hayır, dünya yüzünde istediği tek şey vardı; temiz su. (Flush)
  • Life's what you see in people's eyes (A Haunted House)
  • Şimdi bana söyler misin, şiir nereye gidiyor, yoksa artık öldü mü? (Yazınsal Ustalık)
  • "İnsanın kusurlarını itiraf etmesi kolay iş. Ama hangi akşam karanlığı, insanın erdemlerini saklayacak kadar koyudur? (Bütün Öyküleri)
  • ...she spent most of her time in the London Library, reading. (A Haunted House)
  • Ama bu adamın yıpranmış yüz çizgilerinden her keresinde gizem duymuştu, suskunluğunaysa, tutku. (Perde Arası)

  • Okuma sürecinin ikinci aşaması olan, yargılamanın, okumanın kendisi gibi basit bir işlem olduğunu düşünmek ahmaklık olur, kitabı zihninin içinde tartışmayı, kitabı bıraktığında bile onu okumaya devam etmeyi ve bir kitabı diğeri ile uygun bir şekilde karşılaştırabilecek kadar okumuş olmak, işte bu zordur. Bundan daha zor olan şey ise "Sadece bu tarz bir kitap değil, aynı zamanda bu değerdedir, burada yetersiz; burada yeterli olur, burası kötü; burası iyi," demek. Okur, bunu yapabilmek için bilgi, iç görü ve hayal gücü sahibi olan biri olmalıdır. (Romanları Tekrar Okuma Üzerine)
  • Hayata ne ile başlarsan başka elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık... Kaç kez yaşadığımız anın değerini bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir, kaç kez kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmışızdır. Halbuki her şeyi istemiştik değil mi? (Aforizmalar)
  • Başkalarının gözleri bizim için birer hapishane ; düşünceleri de kafeslerimiz. (Pazartesi ya da Salı)
  • "Bak, uyuyormuş gibi dudaklarında aşk var" (Romanları Tekrar Okuma Üzerine)
  • Ah! Aman Tanrım, yaşamın gizemi bu; düşüncenin doğruluktan sapması! (Bütün Öyküleri)
  • . Kırdaki tepelerin üzerinden hızla geçen rüzgar, yeniden yeşile dönen geniş gölge halkaları savurdu. Ama Londra'da sokaklar bulutları daralttı; Doğu Yakası'nda nehir kıyısında yoğun bir sis asılıydı. 'Satılacak eski bir demir, herhangi bir eski demir' diye bağıran adamların seslerini uzaktan geliyordu; ve banliyölerde organlar susturuldu. Rüzgar dumanı savurdu çünkü hala son birkaç sardunyayı barındıran sarmaşıklarla kaplı duvarın köşesindeki her arka bahçede yapraklar yığılmıştı; keskin sivri alevler onları yiyordu sokağa, sabahları salonda açık duran pencerelere. Çünkü yılın doğum günü olan Ekim ayıydı. ... (Yıllar)
  • Hiçbir yazar kendi sefil kişiliğini sırlarını ve kötü huylarını okuyucuya yansıtmak istemez herhalde (Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler)

  • Oh, is this your buried treasure? The light in the heart. (A Haunted House)
  • Evet, toplum dışı biriydi kendisi. Doğa ne yapmışsa yapmış, onu türdeşlerinden ayrı bir yere koymuştu. (Perde Arası)
  • Bir silah sesi kulaklarda patlar: Romantizmin devri kapandı. Realizmin devri başladı. (Yazınsal Ustalık)
  • Tansley bir çekiç kaldırıp olanca hızıyla havada salladı; ama aşağı doğru indirmeye başladığı anda, böyle bir aletle bu kelebeği ezmenin elinden gelmeyeceğini anlayarak, sadece, ömründe kendisini hiç deniz tutmadığını söyledi. (Deniz Feneri)
  • baska bir sey düsünen kisinin yarı bilincli-yarı bilincsiz tekrar tekrar baktıgı herhangi bir cisim, düsüncelerin malzemesiyle öyle ic ice gecer ki, asıl bicimini kaybeder, biraz farklı, ideal bir bicim alarak yeniden olusur ve hic beklemedigimiz bir anda beynimize girer. (Pazartesi ya da Salı)
  •  I want to think quietly, calmly, spaciously, never to be interrupted never to have to rise from my chair, to slip easily from one thing to another, without any sense of hostility, or obstacle. (A Haunted House)
  • Biz ki çöl nesliyiz. Biz, yani daha özgür daha eşit bir dünyayı düşlemeden yaşamayı beceremeyen yetimler. Çaresiz bir yandan özgürlüğün ve eşitliğin vahasına ulaşıncaya değil çölde başıboş dolaşıyoruz (Yorum Yorar)

Yorum Yaz