Ölüme Boyun Eğmeyen Adam - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ölüme Boyun Eğmeyen Adam kimin eseri? Ölüme Boyun Eğmeyen Adam kitabının yazarı kimdir? Ölüme Boyun Eğmeyen Adam konusu ve anafikri nedir? Ölüme Boyun Eğmeyen Adam kitabı ne anlatıyor? Ölüme Boyun Eğmeyen Adam kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Ölüme Boyun Eğmeyen Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jack London
Çevirmen: Ersin Yıldırım
Yayın Evi: Arkhe Yayınları
İSBN: 9789752544468
Sayfa Sayısı: 166
Ölüme Boyun Eğmeyen Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Savaşın en kanlı günlerinden bir gün..Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu:
-Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilirmiyim?
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.
-Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş..
Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatınıda tehlikeye atma sakın. Asker ısrar etti ve teğmen peki dedi. Git o zaman.
İnanılması güç mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.. SİTE:w
Ölüme Boyun Eğmeyen Adam Alıntıları - Sözleri
- Demek ki yaşam buydu. Boş ve geçici bir şey... Öyleyse neden sanki ölüme boyun eğmiyordu?
- "Rüşveti alan bir hırsız kadar kötüdür."
- "hayat böyle miydi? boş ve uçup giden bir şey. acı veren şey hayatın kendisiydi. ölümde acı veren bir şey yoktu. ölmek, uyumak demekti. dinlenmek, mola vermekti. peki o zaman neden ölmek istemiyordu?
- "Onca yaşadığı şeyden sonra ölmek ona mantıklı gelmiyordu. Kader ona çok çektirmişti. Ve şimdi ölmek, hayır, ölmeyi kabul etmiyordu. Bu tam bir delilikti ama ölümün pençesinde ölüme meydan okuyor, ölmeyi reddediyordu."
- Günlər ömrümüzdən keçmədi hədər Baha başa gəldi oyunu udmaq. Korşaldı ən təmiz, ən zərif hisslər, Oyun yanan şama dəyərdi ancaq.
- "Demek hayat buydu; boş ve geçici bir şey... Istırap çekenler sadece yaşayan kişilerdi. Ölümde ıstırap yoktu. Ölmek uyumaktı. Duraklama, dinlenme demekti. O halde niçin ölmeye razı değildi?"
- Yalandan da olsa, yolçu özünü belə düşünməyə vadar etməli idi, yoxsa mübarizəyə heç bir lüzum qalmazdı.
- "Böyle düşünmek zorundaydı, yoksa yol almak için uğraşıp didinmesine gerek kalmaz hemen oracığa uzanıp ölümü beklerdi."
- Lakin duyduğu ağrı boş və ac qarnının yanında heç nə idi...
- Ruh ve beden yan yana yürüyor yada sürünüyordu ancak onları bağlayan ip cok ince
- "Hayalle gene savaştı ama kovmayı başaramadı."
- Kendi kendisiyle tartışıp ne yapmak istediğine karar vermek isteyen biri gibiydi.
- Ümid başqa şeydir, o gördüyünə inanmır, idrakla hesablaşmır.
Ölüme Boyun Eğmeyen Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
okurken üşüten kitaplar listesi yapılsa kesinlikle yazar/Jack-London 'ın kitapları bu listenin en üstlerinde yer alırdı. yine kar,soğuk ve hayatta kalma isteği. Kitabın içerisindeki iki hikayeden ilki altın aramaya çıkan iki arkadaştan birinin bileğinin burkulması ve arkadaşının onu yalnız bırakmasıyla ana karakterin verdiği yaşam mücadelesini anlatıyor. ikinci hikaye "Kulübede" adında. -74 derecede bir kamp bulan adamın kulübeye sığınmasını ve ardından iki kişinin daha kulübeye gelmesiyle başlıyor olaylar. anakarakterimiz bu iki kişiden birini geçmişte çok iyi tanıyor. gerisi size kalsın spoiler vermek istemiyorum. severek okudum. (damla)
Yaşama hırsı en depresif insanda bile o an geldiğinde yoğunluğunu gösterir. Nietzsche'nin dediği gibi Ev yanarken yemek boşverilir ancak daha sonra küllerin üzerinde yenir o yemek. Yani her zaman en baskın olan içgüdü neyse o seni yönetir, ölüm riski yoksa hayatta kalma güdüsü ve yaşama hırsı yoktur. (Polycephaly)
Kitab 6 ədəd qısa hekayədən ibarətdir: - Yaşamak Hırsı - Beyaz Issızlık - Meksikalı - Ateş Yakmak - Altın Damar - Yüz Karası Jack London, bu kitabında Amerikanın qərb və şimal hissələri arasındakı ərazilərdə baş verən hadisələrdən bəhs edir. İlk iki hekayə (“Yaşamak Hırsı” və “Beyaz Issızlık”) dondurucu hava şəraitində həyatda qalmaq üçün aparılan mübarizə ilə bağlı idi. Meksikalı - bu hekayəni digərlərinə nisbətən daha çox sevdim. “Ateş Yakmak” da həmçinin, maraqlı idi. Altın Damar - bu da bildiyimiz kimi o dönəmlərdə insanlar Amerikanın bir çox ərazilərində qızıl axtarışı ilə məşğul olurdular ki, bu da onunla bağlı bir hekayə idi. Yüz Karası - bu hekayəni isə sona kimi oxuduqdan sonra anlaya bildim. İşgəncə ilə öldürülən insanlar var. Ancaq bir şəxs var ki, bu işgəncə ilə ölmək istəmir. Yəni ani bir zərbə ilə ölmək istəyir. Ona işgəncə ilə ölmək çox pis görünür. Çünki ölümdən qorxmasa da, işgəncə zamanı aciz bir şəkildə acılar içində qıvranarkən öldürməmələri üçün yalvaracağını bilir. Və bunun üçün də maraqlı bir yol taparaq, işgəncəsiz bir yolla özünü öldürtdürə bilir. Tövsiyə etmirəm, amma oxumaq istəyənlər oxuya bilər. :) (Nurlan)
Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?
12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.
Jack London Kitapları - Eserleri
- Beyaz Diş
- John Barleycorn
- Martin Eden
- Demir Ökçe
- Ay Vadisi
- Demiryolu Serserileri
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Uçurum İnsanları
- Alın Teri
- Şampiyon
- Dehşet Ülkesi
- Güneşin Oğlu
- Yanan Günışığı
- Kız, Kar ve Kan
- Düş Ülkelerine Yolculuk
- Sevginin Katıksızı
- Tanrılar ve Köpekler
- Suikast Bürosu
- Kurt Dölü
- Denizin Çağrısı
- Midas'ın Müritleri
- Yıldız Gezgini
- Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
- Ataların Tanrısı
- Beyaz Sessizlik
- Can Yoldaşı
- Devrim
- Dönek
- Gece Doğan
- Halk Avcısı
- İnsanın Sadakati
- Meksikalı
- San Fransisco'nun Güneyi
- Sınıf Farkı
- Makaloa Hasırı Üzerinde
- Bana Göre Hayatın Anlamı
- Hawaii Öyküleri
- Büyük Serüven
- Kurt Kanı
- Yakalanış
- Öyküler
- Uzak Diyarlarda
- Bir Kuzey Macerası
- Gece Geçen Serseriler
- Gemide İsyan
- Geleceğin Hikayeleri
- Beyaz Cehennem
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Beyaz Diş - Madam Bovary
- Şafak Kızı
- Beyaz Diş - Esrarlı Ada
- Yumruk
- Buzun Çocukları
- Bin Düzine Yumurta
- Adem'den Önce
- Oyun
- Ateş Yakmak
- Acemi Gece
- Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
- Kumarbazlar Cenneti
- Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş
- Ateş Yakmak
- Hayatın Kanunu
- Demir Yolu Çocukları
- Kızıl Veba
- Büyük Sorgu
- Mapuhi’nin Evi
- Ölümcül Dalgalar
- Kadın Denen Mucize
- İlk Savaş, İlk Zafer
- İnsanlığın Sürüklenişi
- Kepaze
- Çinago
- Bütün Dünyanın Düşmanı
- Alice Ruhunu Açınca
- Kahekili’nin Kemikleri
- Dağ Adamı
- Bir Dilim Biftek
- Kırmızı
- Tek Özgürlüğüm
- Güneşe Doğru
- Lost Face And Other Stories
- Theft
- Tom Pomplun
- Kaval Kemikleri
Jack London Alıntıları - Sözleri
- “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
- Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
- Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
- Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
- °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
- Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)
- “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
- Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
- Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
- Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
- “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)
- Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
- Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
- “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
- Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
- Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
- Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
- Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)