diorex

Okulsuz Toplum - Ivan Illich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Okulsuz Toplum kimin eseri? Okulsuz Toplum kitabının yazarı kimdir? Okulsuz Toplum konusu ve anafikri nedir? Okulsuz Toplum kitabı ne anlatıyor? Okulsuz Toplum PDF indirme linki var mı? Okulsuz Toplum kitabının yazarı Ivan Illich kimdir? İşte Okulsuz Toplum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.03.2022 08:00
Okulsuz Toplum - Ivan Illich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ivan Illich

Çevirmen: Mehmet Özay

Orijinal Adı: Deschooling Society

Yayın Evi: Şule Yayınları

İSBN: 9789757796664

Sayfa Sayısı: 141

Okulsuz Toplum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes gün be gün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın direk ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya bu derece büyük bir önem ve prestij kazandıran nedir? Eğitimin işlevi bir şüphe içeriyorsa, okullaşma gerçekte ne anlama gelmektedir?

Ivan Illich, bu eserinde okulun, statükonun korunmasına vesile olan araçlardan biri olduğundan dolayı bu prestije sahip olduğu yolundaki tezini kanıtlamaya çalışmaktadır. Ona göre günümüzdeki okullar eğitimi açısından etkisiz olduğu kadar, bölücü bir nitelik de taşımaktadır

Basından

Okullaşmaya karşı eleştirilerini "Okulsuz Toplum" adıyla kitap haline getirmesi ve Celebration of Awareness'in yayımlanması ile Illichin görüşleri çok daha geniş bir çevrede tanınmaya başlamıştı. CIDOC 1970'li yıllarda entelektüel düzeyde uluslararası saygınlığı olan bir odak oldu. Ancak Illich'in çalışmalarını eğitim dışındaki konulara kaydırmaya başlaması ve Latin Amerika'ya eskisi gibi misyonerlerin gitmemesi nedeniyle CIDOC'un etkinliği inişe geçti.

1980'lerden sonra Illich Meksika, ABD ve Almanya'da çalışmalarını sürdürdü. ABDde Penn State Üniversitesi'nin Felsefe ve Bilim, Teknoloji ve Toplum bölümlerinde konuk öğretim üyesi olarak ve Almanya'da Bremen Üniversitesi'nde Illich'in fikirleri çevresinde bir araya gelen Oranlılık Üzerine Araştırmalar Döngüsü adlı bir grupla birlikte çalıştı. Son yıllarda Oakland'da yaşıyordu ve çalışmalarını oranlılık kavramı üzerine yoğunlaştırmıştı. Illich, en başta toplumsal cinsiyet üzerinden bölünmüş bir toplumsal yapıda oran duygusunun kaybolduğunu savunuyordu.

- Çevre İçin Hekimler Derneği Resmi Web Sitesinden

Okulsuz Toplum Alıntıları - Sözleri

  • Herkes nasıl yaşanacağını okulun dışında öğrenir. Konuşmayı, düşünmeyi, sevmeyi, hissetmeyi, oynamayı, küfretmeyi, politikayı ve çalışmayı herhangi bir öğretmen araya girmeden öğreniriz.
  • Eğitimciler eğitimi sertfikayla paketleyip sunmakta ısrarlı olduklarından, okullaşma suretiyle ne eğitimde ne de adalette bir gelişme kaydedilmektedir.
  • Okul, yaşadığınız topluma ihtiyacınız olduğuna sizi inandırmaya çalışan bir reklam ajansıdır.
  • Bu ülkelerin halkları, zengin olmayı düşleyerek fakir yaşamayı öğrendiler.
  • Özgürlük, paketlenmiş mallar arasında dilediğini seçebilmeye indirgenmiştir.
  • İnsanoğlu herhangi bir şeyi talep etmek için düş kırıklığı yaratan bir güç geliştirmiştir. Çünkü insanoğlu kendisi için kurumların yapamayacağı hiçbir şey tasavvur edemiyor.
  • Bize iletilen bir haberin iyi mi, kötü mü olduğuna karar verebilmemiz, düşüncemizin derinliği ve ufkumuzun genişliğiyle bağlantılıdır.
  • Üniversite mezunları dünyanın zenginleri arasında seçkin bir hizmette bulunmak amacıyla okutulmuştur.
  • "Gerçek bir eğitimi hayata geçirebilmek için toplumun oluşumunun önünde duran en büyük engel, hayallerimizin tamamen okullaştırılmış olmasıdır."
  • Bu ülkelerin halkları, zengin olmayı düşleyerek fakir yaşamayı öğrendiler.
  • Okul, ya insanları yaşama bağlamakta ya da bazı kurumlarda çalışmalarının uygun olacağına onları inandırmaktadır.

Okulsuz Toplum İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okulsuzlaşmak: Okuldaki başarı düzeyine dayanan ayrımlara son verilmesi gerekir. Diplomayla yaşam seviyesi belirlenmez. Öğrenmek ve öğretmek için daha farklı yollar bulmak zorundayız. Ivan Illıch'e göre okulların yerine geniş iletişim ağlarının kurulmasıyla isteyen istediği her yerde bilgiyi öğrenecektir. Fırsat ağı tabirini kullanarak çalışma ağlarından bahseden network aracılığıyla bir çalışma ağının kurabileceğini bir şeyler öğrenmek isteyenlerin birbirlerine yardım etmelerini sağlayacaktır. Kitapta eğitim ancak devletten bağımsız hale getirilirse hümanist ve evrensel bir eğitim anlayışına ulaşılabilir düşüncesi hakim genel olarak. Hatta sadece eğitim de değil her alanda 'okulsuzlaştırma' olması gerektiği savunuluyor. Bence söz konusu bu sitemin kurulması çok zordur. Tüm kurunmların eğitim niteliğinin arttırılması sayesinde elde edilen sertifikaların arkasına sığınmaktan koruyacağı anlamına gelir. böylece konuşmak için cesarte alacaklar ve içinde bulunduğu toplumu koruyacaklar. Ivan Illıch yıktığı sistemi alternatif bir sistem sunamamıştır. Okulsuz toplum sınıflar arasında eşitsizliği çözemiyecek hatta eşitsizliği daha da artıracaktır. Kitabın dili çok ağır ve muhtemelen çeviriden kaynaklı olarak cümleler çok uzundu. Okumakta ve anlamakta zorlandığım kısımlar olsa da genel olarak “Okulsuz Toplum” adlı eser, 1971 yılında kaleme alınmış günümüz eğitim sisteminin kalıplaşmış yanlışlarını gözler önüne sermektedir. SONUÇ Belki 'okulsuzlaşmak' kısa süre de gerçekleşebilecek bir şey değil belki de tamamen bir hayal olarak kalacak. Ama herkes kendini okulsuzlaştırabilir. Öğrenmeyi, gelişimi zorunluluktan ve bir yere bağlı olmaktan çıkarabiliriz. Kişi öğrenmeyi öğrenmeli ve kendi öğrenmesinde sorumluluk almayı bilmelidir.. Özellikle bazı konulardaki tabularımız yüzünden ortaya atılan düşünceler çok yabancı ve kabul edilemez düşünceler gibi gelebilir. Dışarıdan bir gözle, önyargılarımızı bu işe karıştırmadan kitabı okumak daha faydalı olacaktır. Umarım bir gün eğitim dört duvar arasından kurtulur, amacı da not almak ve sınıf geçmekle sınırlı kalmaz. Diplomalı ama yeterli eğitim alamamış işsizlere değil, kendini geliştirmiş ve gerçek anlamda kendini eğitebilmiş bireylere ihtiyacımız var. ''Diplomalı ama yeterli eğitim alamamış işsizlere değil, kendini geliştirmiş ve gerçek anlamda kendini eğitebilmiş bireylere ihtiyacımız var..'' (Ayça)

Okulsuz bir toplum nasıl olurdu? Kulağa ilk başta oldukça imkansız ve kabul edilemez bir düşünce gibi geliyor. Sebebi eğtim ve okulun ayrılmaz bir ikili olduğu algısı ve birbirinden bağımsız var olamayacak gibi bir düşünce oluşmasıdır. Ancak eğitim hiçbir zaman okulla sınırla kalmadı, kalmamalıdır da. Örgün eğitime, formal eğitime çok fazla odaklanıyoruz ama öğrenmenlerimizin birçoğunun informal yollarla gerçekleştiğini gözden kaçıyoruz. Okul dışında büyük bir dünya ve büyük bir bilgi kaynağı var. Bunlardan yararlanmadan bireyin gelişmesinden, iyi bir eğitimden söz etmek de mümkün olamıyor.. Kitapta eğitim ancak devletten bağımsız hale getirilirse hümanist ve evrensel bir eğitim anlayışına ulaşılabilir düşüncesi hakim genel olarak. Hatta sadece eğitim de değil her alanda 'okulsuzlaştırma' olması gerektiği savunuluyor. Yazar, çok isteyip ve çok konuşup ancak iş icraata gelince başaramadığımız yaşam boyu öğrenmenin kurumsallaşmayla olamayacağını söylüyor. Yaşam boyu öğrenme okulda öğretilen bir kavram değil, kişilerin bu öğrenme tarzını kendine ilke edinmesi gerekiyor. Örgün eğitim bizleri ancak belli bir noktaya kadar taşır. Yaşam boyu öğrenme, yaş ve mekan sınırlaması olmadan kişinin sürekli kendini geliştirmesini amaçlar. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Her birey kendi kendinin öğretmeni olacak. Peki okullar bu yaklaşımı bireylere kazandırabilir mi? Ya da 'okullar' tarafından bu yaklaşımın bireylere kazandırılması istenir mi? Eğer bu sorularda biraz bile tereddüt yaşıyorsak Ivan Illich'in neden okulsuzlaştırmadan bahsettiğini de anlayabiliriz.. Yazar, okul ve ekonomi ilişkisine de kitapta sık sık yer veriyor. Çarpıcı örnekler sunuyor okuyucuya. Araştırmalara göre olumsuz koşullarda olan çocukların gelişimlerini sağlamak için kurumlara büyük bir meblağ ayrılıyor. Sonuç ise hayal kırıklığı. İyileşmeyi bırakın daha da kötüye gitmesi işten bile değil. Çünkü yapılan 'yardımlar' okula yapılıyor. Kurumsal düşünülüyor. Belki eğitim programlarına belki de okulun fiziksel ortamlarına harcanıyor bütçe. Oysa olumsuz şartlardaki çocukların eğitiminde düşüş yaşanıyorsa ve bu iyileştirmek isteniyorsa ilk başta işe çocukların kendisinden ve onların yakın çevresinden başlanması gerekmez mi? Fakir ve zengin çocuğun aynı sınıfta yer alabiliyor olması o ülkede gerçekten fırsat eşitliğinin olduğunu gösterir mi? Eğitim sadece sınıfta, okulda gerçekleşen bir şey değil. Öğrencinin başarısını etkileyen birçok etmen vardır. En önemlisi de yakın çevre ve bu çevrenin zengin uyarıcılara sahip olabilmesidir. Şimdi fakir çocuklara zenginlerle aynı sınıfta yer alabiliyorlar diye eşit şartlara sahipsiniz hadi başarılı ol demek ne kadar adil olabilir? Okullara ayrılan ekstra bütçelerin gerçekten çocuklar üzerinde kullanıldığını düşünelim bir de... "Okul, genç insanları, hayal güçlerinin ve gerçekten de insanın kendisinin dahil olduğu her şeyin ölçülebileceği bir dünyanın mensubu haline getirmektedir. " Bu durumu kanıksamış bireyler, yaptığı her şeyi belli standartlara uygun hale getirmek isteyecektir. Bu da kişinin kendisini sınırlamasına ve potansiyelini yok etmesine yol açacaktır. Böylelikle kişisel gelişimin önü kapatılıyor ve tek tip bireyler yetişmesi de kaçınılmaz oluyor. Belki 'okulsuzlaşmak' kısa süre de gerçekleşebilecek bir şey değil belki de tamamen bir hayal olarak kalacak. Ama herkes kendini okulsuzlaştırabilir. Öğrenmeyi, gelişimi zorunluluktan ve bir yere bağlı olmaktan çıkarabiliriz. Kişi öğrenmeyi öğrenmeli ve kendi öğrenmesinde sorumluluk almayı bilmelidir.. Özellikle bazı konulardaki tabularımız yüzünden ortaya atılan düşünceler çok yabancı ve kabul edilemez düşünceler gibi gelebilir. Dışarıdan bir gözle, önyargılarımızı bu işe karıştırmadan kitabı okumak daha faydalı olacaktır. Umarım bir gün eğitim dört duvar arasından kurtulur, amacı da not almak ve sınıf geçmekle sınırlı kalmaz. Diplomalı ama yeterli eğitim alamamış işsizlere değil, kendini geliştirmiş ve gerçek anlamda kendini eğitebilmiş bireylere ihtiyacımız var.. ***Amerika, Kanada ve Norveç gibi bazı ülkelerde okulsuzluk modeli kullanılıyor. Daha çok evde eğitim şeklinde görülen bu modelin özellikleri şu şekilde; Okulsuz eğitimde belirli bir müfredat yok. Öğrenci eğitim-öğretim hedeflerini kendisi belirliyor. Öğretmen yok, aileler ve yardım alınan eğitimciler çocuğa öğrenimi boyunca yol gösteriyor.  Çocuk bilgiye kendisi ulaşıyor ve tecrübe ederek öğreniyor. Okullarda öğretim bir takım kitaplar ve materyallerle yapılırken, okulsuz eğitimde; öğrenmek istedikleri konuda bilgili kimselerle görüşme ve çalışma, geziler, internet, kitaplar, filmler, belgeseller, müzeler ve yaşantı ile öğrenmeyi sağlayacak her türlü kaynak kullanılabiliyor. Okulsuz eğitim esnek ve doğaçlama olarak gelişiyor.  Çocuğun değişen ihtiyaçları ve ilgilerine göre geliştirilebiliyor. Keyifli okumalar. (Neslihan TÜRKMEN)

Kitabın altıncı bölüme kadar özeti şu şekilde: "Allah belasını versin bu okulun. Nerden çıktı başımıza bu! Hem paramız gidiyor hem de zamanımızı çalıyor. Zaten biz herşeyi dışarda öğreniyoruz. Ne gerek var yani!?" Yani baya sitemli ve ön yargılı :D Sırf bu yüzden sıkılıp bir kenara atacaktım. Sabredeyim biraz dedim. Taa ki 6. bölüme kadar bir değişiklik olmadı. Ama 6. bölümde eleştirilerini yapıcı çözümlerle desteklemeye başlayınca hak veriyorsun. Tabi ben kendi kanaatime göre yine de yanlış olduğunu düşündüğüm kısımlar olmadı değil. Ama en azından çözüm sunuyor. Dikkatimi çeken birkaç görüşten örnek vermem gerekirse, mesela ihtiyaca göre eğitim ve kişinin kendi ilgisine ve becerisine göre eğitim alması fikrine kesinlikle katılıyorum. Çünkü bizim Medreselerimizde de eskiden bu usul ile eğitim alınırdı. En verimli metodun bu olduğuna kesinlikle katılıyorum. Standart hâle getirilmeye çalışılan ama başarısız olduğu için özel eğitim kurumları ile aynı eğitimin ve ilginin öğrenciler arasında adaletsizlik oluşturduğuna da katılıyorum. Çünkü imkânlar aynı oranda olmadığı için yeteneklerini geliştirmek isteyenler için birçok engel ortaya çıkıyor. Birçok iddia ve tespit yapmış yazar kendince ama aralarında dikkatimi en çok çeken konu uzaktan eğitim konusu. 1970 yılında yazılmış ama sanki günümüzdeki problemlere çözüm sunmuş! Çok enteresan geldi bu kısım çünkü baya detaylandırılmış. İşte bizimle onlar arasındaki en büyük farklardan birisi bu. Adamlar oturup ileride nasıl problemler olabilir diye yıllar öncesinden plan yapıyor biz de hâlâ siyasetle, futbolla kafamızı meşgul edip yerimizde sayalım... Son olarak şunu da ekliyim kitapta hristiyanlık, yahudilik ve grek güzellemeleri bolca mevcut. Zaten finali de grek tanrılara mitlere bağlıyor. Ama bunu kötü görmüyorum herkes inandığı dini savunsun tabi. Sadece bizim gerizekalılar böyle kitapları okuyup severken, Müslüman yazarların İslam ile alakalı yaptığı atıfları okurken aynı tepkilerle okumasını temenni ediyorum. İyi okumalar. (Dağıstanî)

Okulsuz Toplum PDF indirme linki var mı?

Ivan Illich - Okulsuz Toplum kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Okulsuz Toplum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ivan Illich Kimdir?

Ivan Illich, (1926-2002) Avusturyalı filozof ve toplum eleştirmeni. Çağdaş batı kültürü, kurumları ve eğitim, çalışma hayatı, enerjinin kullanımı, ekonomik gelişme, sağlık vb. alanlardaki etkileri üzerine eleştirel incelemeler kaleme almıştır.

Hayatı

1926 yılında Viyana'da Hırvat bir baba ve Seferat-Yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babasının gelir durumu sebebiyle pek çok ülkeyi gezip görme imkânına kavuştu. İtalyanca, Fransızca ve Almancayı ana dilleri gibi bilirken, daha sonra bu dillere Sırpça-Hırvatça, Antik Yunan ve Latin dilleri, İspanyolca, Portekizce, Hindi vs. de ekledi. İtalya'da Florence Üniversitesi'nde Histoloji ve Kristalografi, Vatikan'da Pontifical Gregorian Üniversitesi'nde teoloji ve felsefe, Salzburg'da Ortaçağ Tarihi eğitimi gördü. Porto Riko Katolik Üniversitesi başkan yardımcılığına getirildi. 1961'de Meksika Cuernavaca'da Centro Intercultural de Documentación (CIDOC, International Documentation of Center) kurdu. Merkezin araştırmaları Vatikan ve CIA ile çatışmasına sebep oldu.

Illich 1970'lerde Fransa'daki sol entelektüel çevrede popüler olmasına karşın François Mitterrand'ın 1981'deki seçiminden sonra Fransız solunun hükümete gelmesiyle birlikte görüşleri fazla kötümser bulunduğundan bu çevrelerdeki etkisi gün geçtikçe azalmıştır.

Hayatının sonraki yıllarında kansere yakalandı ve eleştirdiği kurumsallaşmış tıp yerine geleneksel metotlara başvurdu. Hastalığının ilk aşamalarında tümör ile ilgili bir doktora danışmış ancak kendisine konuşma yeteneğinin kaybolma ihtimalinin çok yüksek olduğu söylenmişti. "Ölümlülüğüm" diye adlandırdığı tümör ile hayatının sonuna kadar yaşadı.

Eserlerinden

(Şenlikli Toplum adlı eserinden)

Araçların aşırı ölçüde gelişmesi, insanları çok yeni biçimlerde tehdit etmektedir. Bu tehditler geleneksel angarya ve haksız muameleye benzemekle birlikte, yeni bir kategori oluştururlar. Çünkü bunları yaratanlar da, kurbanları da aynı kişilerdir: Yıkıcılıkta sınır tanımayan araçları hem yöneten hem de talep eden kişiler. Bu oyunda, başlangıçta bazıları kazansa da, sonuçta herkes her şeyini kaybeder...

Araçların insanlara yönelik taleplerinin maliyeti gittikçe artmaktadır. İnsanı araçlarının hizmetine girecek duruma getirmenin maliyetindeki artış, bütün üretimde ağırlığın mallardan hizmetlere doğru kaymasıyla kendini göstermektedir. Hayat dengesinin, büyüyen endüstrilerin dinamiğine gösterdiği direnci kırmak için, insanın gittikçe daha çok yönlendirilip denetlenmesi gerekmektedir. Bu yönlendirme, eğitsel, tıbbi ve yönetsel tedavi biçimini alır. Eğitim, rekabetçi tüketiciler yaratır; tıp, bunların artık ihtiyaç duymağa başladığı yönlendirilmiş çevrede varlıklarını sürdürmelerini sağlar; bürokrasi ise, insanların anlamsız işleri yerine getirebilmesi için toplumsal denetim uygulamanın gerekliliğini yansıtır. Buna paralel olarak, yeni ayrıcalık düzeylerinin ordu, polis ve güvenlik önlemleriyle korunmasının maliyetinde görülen artış da, tüketim toplumunda kaçınılmaz olarak iki tür köle bulunduğunu gösterir: Vazgeçilmez alışkanlıkların kölesi olanlarla kıskançlığın kölesi olanlar.

(Okulsuz Toplum adlı eserinden)

Günümüzde okul sistemi tarih boyunca güçlü kiliseler için geçerli olan üç işlevi yerine getirmektedir. Okul hem toplum mitinin kaynağı, hem bu mitin tezatlarının kurumsallaştırılması ve hem de mit ile gerçeklik arasında uyumsuzluğu tekrar üretecek ve gizleyecek olan ritüel mekanıdır...Özgür bir toplumun, modern bir okulda oluşturulabileceği görüşü paradoksal bir iddiadır. Bireysel özgürlüğü garanti altına alma, bir öğretmenin öğrencileriyle meşguliyetinde tamamiyle gözardı edilmektedir. Öğretmen sahip olduğu kişiliğini yargı, ideoloji ve doktor işlevleriyle birleştirdiğinde, toplumun temel yapısı, yaşam için hazırlanması gereken süreçle amacından saptırılmaktadır. Bu üç gücü birleştiren bir öğretmen, öğrencinin yasal veya ekonomik reşit olmama durumunu meydana getiren ya da özgür toplanma hakkını kısıtlayan yasalara göre öğrencinin haklarını daha fazla kısıtlar. Ağaçları yaşken eğip bükmek sevgili öğretmenlerin içtenlikle yerine getirdikleri kutsal ve benzersiz bir vazifedir.

(Sağlığın Gaspı adlı eserinden)

Maalesef, yararı olmamasının yanı sıra zararı da olmayan tıp hizmeti, gittikçe büyüyen tıp kurumunun günümüz toplumuna verdiği zararların yanında çok önemsiz kalır. Teknik tıbbi müdahalelerden kaynaklanan ağrı, fonksiyon bozukluğu, sakatlık ve acı günümüzde trafik ve iş kazalarıyla ve hatta savaşla ilgili etkinliklerle bile yarışır duruma gelmiş ve tıbbın zararlarını günümüzün en hızlı yayılan salgınlarından biri haline getirmiştir...Gücünü yasa ve dinden ayrı tutmakta hep diretmiş olan Batı tıbbı şimdi tersine, onların da ötesine geçmiştir. Bazı endüstri toplumlarında sosyal etiketleme, her sapkınlığın tıbbi bir etiket taşıdığı noktaya dek tıplaşmıştır. Böylece, tıbbi teşhisin ahlâki ögesinin karanlıkta kalması, Asklepios otoritesini totaliter bir güçle donatmıştır...

Ivan Illich Kitapları - Eserleri

  • Okulsuz Toplum
  • Sağlığın Gaspı
  • Şenlikli Toplum
  • Tüketim Köleliği
  • Geçmişin Aynasında
  • İşsizlik Hakkı
  • Enerji ve Eşitlik
  • Gölge İş
  • H2O ve Unutmanın Suları
  • Gender

Ivan Illich Alıntıları - Sözleri

  • Bize iletilen bir haberin iyi mi, kötü mü olduğuna karar verebilmemiz, düşüncemizin derinliği ve ufkumuzun genişliğiyle bağlantılıdır. (Okulsuz Toplum)
  • Bilim ve teknoloji nerede bir sorun yaratsa, bunların ancak daha fazla bilimsel kavrayış ve daha iyi teknolojiyle aşılabileceğini söylemek moda oldu. Kötü yönetimin çaresi daha fazla yönetimdir. Uzmanlaşmış araştırmanın çaresi, disiplinler arası daha pahalı araştırmalardır; tıpkı ırmaklardaki kirlenmelerin çaresinin, çevreyi kirletmeyen daha pahalı deterjanlar olması gibi. (Şenlikli Toplum)
  • On ikinci yüzyıl sonlarına dek yoksulluk tabiri dünyevi şeylerden el etek çekme anlamı taşıyordu. (Gölge İş)
  • Vücudun sıcaklığını arttırıp erotik rüyalara sebep olduğu için ağır yorganlar yasaklandı. (Geçmişin Aynasında)
  • Özgürlük, paketlenmiş mallar arasında dilediğini seçebilmeye indirgenmiştir. (Okulsuz Toplum)
  • Meskûn, meskeni için çok çaba harcar. Bir çatı altında uyuma ihtiyacı, kültürel olarak kendisinden beklenen bir ihtiyaca dönüşmüştür artık. Barınma serbestliği artık onun için önemsizdir. Önceden inşa edilmiş binalarda belirli bir metrekare talep etme hakkına sahiptir. Sunulan hizmetleri kullanma hakkına ve becerisine son derece önem verir. Yaşama sanatı onun için bir cezadır; yaşama sanatına ihtiyacı yoktur çünkü onun ihtiyacı bir apartman dairesidir; tıpkı tibbî cihazlara güvendiği ve ölme sanatını hiç aklına getirmediği için acı çekme sanatına ihtiyacı olmadığı gibi. Meskûn, onun için yapılmış bir dünyada yaşar. Artık otoyollarda yürümeye izni olmadığı gibi duvarında delik dahi açamaz. Ardında bıraktıkları, çöp adı altında toplanır ve atılır. Çevre, müşterek yaşam alanından çıkıp insanlar için garaj, ticari mal ve arabaların yapımı için bir kaynak durumuna dönüştürülmüştür. Toplu konutlar meskûnlar için odacıklar sağlar. Bu tür toplu konutlar onlar için planlanmış, inşa edilmiş ve donatılmıştır. Insanın kendi evinde yaşamasının birtakım avantajları vardır elbette. Sadece zenginler kapının yerini değiştirip duvara çivi çakabilir. Insanın kendine özgü yaşam alanlarının yerini birbirine benzer garajlar almıştır. Tayvan'dan Ohio'ya, Lima'dan Pekin'e konutların hepsi birbirine benzer. Gittiğiniz her yerde insanlar için insa edilmiş aynı garajları görebilirsiniz; iş gücünü gece boyunca yerleştirebileceğiniz, ulaşım imkânları açısından elverişli raflara benzerler. Kira sözleşmesi ya da kredi başvurusu ile usulüne uygun olarak kayıt altına alınmış, kendileri için üretilmiş barınaklarda yaşayan meskûnlar, yaşayanların zevkine göre insa edilen evlerde yaşayanların yerini almıştır. (Geçmişin Aynasında)
  • Toplumsal anlamda yeniden yapılanma, vatandaşlar arasında yayılan bir şüphe ile başlar. (Tüketim Köleliği)
  • Örneğin eskiden sokaklar öncelikle insanlar içindi. İnsanlar sokaklarda yetişiyor ve çoğu burada öğrendiklerini kullanarak hayatını sürdürme yeteneğine sahip oluyorlardı. (Gölge İş)
  • Dil, bütün zorluğuna rağmen yeniden diriltilmelidir. (Tüketim Köleliği)
  • Planlanmış ve yönlendirilmiş ihtiyaçların bu tahakkümü şehrin silüetine de yansır: Profesyonel binaları, kalabalıklara yukarıdan bakmaktadır, sağlık, eğitim ve refahın yeni katedrallarine doğru bitip tükenmez bir hac yolculuğu içinde, aralarında mekik dokuyan, şu kalabalıklara. (Tüketim Köleliği)
  • Teşhise ne denli ikna olunursa, gelecek tedavinin değeri o ölçüde büyük olur; insanları ikisine birden gereksinim duyduklarına ikna etmek ne denli kolay olursa, endüstriyel büyümeye karşı isyan etme olasılıkları da o denli az olur. (Sağlığın Gaspı)
  • Hükümetler kamu hizmetlerinin çöküşünü eğitim sisteminin bozulmasını,tahammül edilemez hale gelen ulaşımı,adli süreçteki kargaşayı ve gençlerdeki korkunç hoşnutsuzluğu halledebileceklerini sanıyor. (Şenlikli Toplum)
  • Okul, ya insanları yaşama bağlamakta ya da bazı kurumlarda çalışmalarının uygun olacağına onları inandırmaktadır. (Okulsuz Toplum)
  • Kritik sınırların ötesinde büyümüş, profesyonel ve doktora dayalı bir sağlık koruma sistemi üç nedenden dolayı hasta edicidir: Potansiyel yararlarından daha ağır basan klinik zararlar verir; toplumu sağlıksız kılan koşulların üstünü örtse de onları arttırmaktan başka bir şey yapamaz; bireyin kendi kendini iyileştirme ve çevresini biçimlendirme gücünü saptırma ve elinden alma eğilimindedir. Çağdaş tıp sistemi katlanılabilir sınırları aşmıştır. Toplum sağlığı metodolojisindeki medikal ve paramedikal tekel, bilimsel başarının insanın değil, sanayinin gelişimini güçlendirecek biçimde yanlış kullanımına net bir örnektir. Böyle bir tıp, toplumdan rahatsız ve bıkkın insanları hasta, güçsüz ve teknik onarım gerektiren kişiler olduklarına ikna etmeye yarayan bir araçtır yalnızca. (Sağlığın Gaspı)
  • . .und sie schaufeln ein Grab in den Lüften... ein Grab in den Wolken, da liegt man nicht eng”’ (Gölge İş)
  • Öteki büyük endüstriler gibi, sağlık sistemi de ürünlerini talebin sınırsız olduğu yere yöneltir: Ölüme karşı direnmeye. (Sağlığın Gaspı)
  • Toplum çapında iatrojenik hastalıklardan (insan eliyle, sağlıkçılardan) kurtulunması profesyonel ya da mesleki değil, politik bir iştir. Bunun sağlıklı olma özgürlüğü ile adil bir sağlık hizmeti elde etme hakkı arasındaki denge kavramından oluşmuş temellerin üzerine oturması gerekir. Son kuşaklarda, sağlık hizmeti üzerindeki tekel kontrolsüz bir şekilde genişledi ve kendî bedenlerimizle ilgili özgürlüğümüze tecavüz etti. Toplum, hastalığı olduğunu, kimin hasta olduğunu ya da olabileceğini ve bu kişilere ne yapılabileceğini belirleme şeklindeki ayrıcalıklı hakkını hekimlere devretti. Sapmalar, artık yalnızca, tibbi yorumun uygun gördüğü ve haklı bulduğu ölçüde “meşru’dur. Tüm yurttaşlara tıp sisteminden hemen hemen sınırsız yarar sağlama vaadi, sürekli kendi kendini sağlığa kavuşturan bir yaşam sürmek isteyen halkın gereksindiği çevresel ve kültürel koşulları yok etme tehdidindedir. Bu gidiş açığa çıkarılmalı ve tersine döndürülmelidir. (Sağlığın Gaspı)
  • Şimdi azınlık oluşturanlar, bir yolunu bulup bir tek veya bütün hasta rollerinden kaçan şu toplum düzenine aykırı kimselerdir. (Tüketim Köleliği)
  • Ulaşımın tekelinde bir dünyada yaşamayı kabullenen bir yolcu, uzunluk ve şeklini artık kontrol edemediği mesafelerin taciz edilen ve taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir tüketicisi haline gelir. (Enerji ve Eşitlik)
  • Bisiklet, insanın kendiliğinden hareketini teorik olarak daha fazla ilerlemenin mümkün olmadığı yeni bir düzene yükseltmiştir. Bunun aksine gittikçe hızlanan araba, toplumları gittikçe felce uğratan bir hız ayiniyle meşgul etmiştir. (Enerji ve Eşitlik)

Yorum Yaz