O Topraklar Bizimdi - Cengiz Dağcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
O Topraklar Bizimdi kimin eseri? O Topraklar Bizimdi kitabının yazarı kimdir? O Topraklar Bizimdi konusu ve anafikri nedir? O Topraklar Bizimdi kitabı ne anlatıyor? O Topraklar Bizimdi PDF indirme linki var mı? O Topraklar Bizimdi kitabının yazarı Cengiz Dağcı kimdir? İşte O Topraklar Bizimdi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Cengiz Dağcı
Yayın Evi: Ötüken Neşriyat
İSBN: 9789754370416
Sayfa Sayısı: 514
O Topraklar Bizimdi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Cengiz Dağcı, O Topraklar Bizimdi romanında bizleri yine mahzun Türk ülkesi Kırım’a götürüyor. Bu kez başkent Akmescit’in Çukurca köyüne… Onlar da İnsandı romanından tanıdığımız Çilingir’in oğlu Selim, Kızıltaş sürgününden kurtulduktan sonra Akmescit’te Rus eğitimi almış ve Çukurca köyüne Kolhoz reisi olarak dönmüştür. Toprağına can-ı gönülden bağlı Kırımlı köylüler Rus devletinin baskısından ve Kolhoz teşkilâtından öyle bezmişlerdir ki artık vatanlarından sürgün edilmemek ve hayatta kalabilmek adına sadece günü geçirme gayretindedirler…
Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle her şey bir anda değişir; Kırım için yeni bir ümit ışığı doğar. Savaş sırasında, Kırım'ın her yerinde olduğu gibi Çukurca’da da halk tekrar eski hayatına döner. Camiler yeniden dolup taşar, kolhozlar kaldırılır… Herkes kendi toprağını işlemeye ve inancını bildiği gibi yaşamaya başlar. Ama Ruslar’ın savaştan galip çıkması, bütün ümitlerin sonu olur. Büyük bir katliâm başlar... Bu katliâmdan kurtulabilenler de, yediden yetmişe yine sürgüne mahkûm olurlar...
Romanın kahramanı Selim’le birlikle kendi vatanında fikren ve bedenen mahkûm olmanın trajedisine; kendi insanına yabancılaşmanın ve yaşanan büyük hayal kırıklıklarıyla birlikte yine onların kucağına dönmenin dramına şahit olacaksınız.
O Topraklar Bizimdi Alıntıları - Sözleri
- Yaşamak kolay. Ama bir şartla: gülmeyi bileceksin. Gülmeyi bilirsen yaşamaktan daha kolay, daha tatlı bir şey dünyada yoktur. Evet gülmeyi bileceksin.
- Bu milletin, düşmanlarına bir kuzu gibi teslim olacağını mı sandın?
- -Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu Toprak da büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz!
- Nereye gitse hayat ona sırtını çeviriyordu. Nereye gitse hayat onun için anlamsızlaşıyordu.
- Bu halk kendi geleceğini biliyor! Bu halk kendi geleceğini yüzlerce yıl önce kendi sıcak kanıyla mühürledi. Bu halk yalnız ve yalnız hür olarak yaşayacaktır, esir olarak değil.
- "- Eeee, ölüm bir devedir; her kapıya çöker."
- Gözlerinin içinde, geçmiş yıllardan kalma, bir acılık saklıyordu. Ama göstermiyordu bunu. Acısını yalnız insanlardan değil, üstüne basıp yürüdüğü topraktan da gizler gibiydi.
- Bu milletin, düşmanlarına bir kuzu gibi teslim olacağını mı sandın?
- Bir an bahçelerden gelen sessizlikle titredi. Her şeyi bırakıp kaçmak istedi. Ama hayat onun kan damarlarına işlemişti. Kaçamıyordu. İki, üç adım yürüdü ve... boyunun bütün uzunluğuyla gözlerinde kararan hayatın üzerine yıkıldı.
- "Yeryüzünde, her ne varsa, Tanrı tarafından yaratıldı. İyiyi gördüğün gibi, kötüyü de gör; ama iyiye dokunmadığın gibi, kötüyü de yerine bırak. Doğrultmaya, değiştirmeye kalkma! Kötü hiçbir zaman iyi olmaz; onu iyi yapmaya kalkma, yapamazsın!"
- -Demek öyle ha! Biz kızılları sevmiyorsun ha? -Yok! Dedi Hasan. Kızıllarıda beyazları da sevmiyorum. İt ittir. Beyaz yoksa kızıl, ne fark eder!
- Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor, anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu toprakta büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz! Sen bunu görmüyor musun, Selim?
- belki hayatında ilk defa olarak, sessizce, fakat en acı gözyaşlarını döküp ağladı.
- Gözlerinden belliydi, büyük bir kalbi vardı onun.
- Biz senin kapitalizmin ne, sosyalizmin ne, burjuvan ne, bilmiyoruz. Bu halk bu acayip sözlerin mânâsını bile bilmiyor. Biz sadece yaşamak istiyoruz; çalışıp yaşamak istiyoruz.
O Topraklar Bizimdi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Onlar da İnsandı" romanın devamı olan roman Rus hakimiyeti altındaki Çukurca 'da kurulan Kolhoz ve Başına getirilen Kırım Tatari Selim'in etrafında şekillenir. Kırım Tatarlar üzerindeki baskıyı burada da okuyacaksınız.. Selim ile Köylü arasındaki mücadele, Selimin yavaş yavaş Benliğine dönüşü.. Köye Kısa süreli Alman hakimiyeti ve sonrasında Tekrar Rus hakimiyeti birinin diğerinden farkı olmadığını kanıtlar nitelikte... “Söyle toprağım bana, neden seni bırakıp gideyim? Sen benim toprağım değil misin? Benim atalarım burada doğdu, burada büyüdü, burada yaşadı burada öldü " -Bu milletin , düşmanlarına bir kuzu gibi teslim olacağını mı sandın? Diyaloglar bir milletin var olma savaşı... Cengiz Dağcı tüm eserler okunmalı. (Alp)
O Topraklar Bizimdi ,Turk edebiyatinin buyuk yazarlarindan Cengiz Dagci'nın Onlar da Insandi adli eserinin devam niteliginde bir kitap.Ilk kitabi okumadan bu kitabi okudum lakin bağımsızda okunabilecegini söyleyebilirim. O Topraklar Bizimdi de 2.Dünya savaşı esnasında Kırım'da ki Türklerin yaşadığı zorluklar anlatılıyor.Cengiz Dağcı Kırım Türklerinin yaşadığı acıları bütün gerçeği ve içtenliği ile kaleme aldığını söylüyor önsözünde. Yazar ,Rus emperyalizminin zulmüne maruz kalıp, 1941 Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşmüştür. Genel hatlarıyla yazarımızı ve kitabımizı tanittiktan sonra birazda iceriginden bahsetmek istiyorum kitabın. Kahramanımız Selim bir Tatardir.Rus eğitimi almış olup ,kolhoz işlerini idare etmesi ,komunizm aşılamasi icin Cukurca Koyune gonderilir.Koyluler Selim'in soyunu unutup,halka kötü davrandığını düşünürler.Bu baskinin Selim den geldigini kabul etmek istemezler.Buna rağmen devlet tarafından gelen buyruklara boyun eğmek zorundadırlar. Kitabın ortalarından sonra Rusya ile Almanya arası savaş başlar. Selim Rus ordusunda Almanlara karşı savaşır, bir kolunu kaybeder .Savaş sonrası koya döndüğünde ne kendi fikirleri aynıdır ne de bırakıp gittiği köy.Çukurca Köyüne ilk geldiği gün kurduğu hayaller ile şimdiki düşünceleri arasında uçurumlar vardır. Savaşın varlığı Çukurca ve çevre köyleri fazlasıyla etkilemiş, kendi kurdukları yaşamı artık yaşayamaz olmuş pek çok kayip vermişlerdir.Topraklarından ,mallarından, canlarından olmuşlardır.Savaşın anlatıldığı bölümlerde okurken zorlansam da genel itibariyle sevdigim bir kitap oldu O Topraklar Bizimdi. (Nilgün)
Tarihte sekiz soykırım varsa yedisine Türkler maruz kalmıştır." demişti kıymetli bir hocam. Kırım Tatar Türkleri de bu zulme uğrayan Türk topluluklarından birisi. Merhum yazar Cengiz Dağcı bu zulme şahit olmuş, yazdığı romanlarıyla Kırım Tatar Türklerinin sessiz çığlıklarını ve acılarını gün yüzüne çıkarmaya çalışmıştır. Yazarın, "Onlar da İnsandı" romanını ağlayarak okumuştum. Bu romandaki Selim ve bebek Alim'in hayatları O Topraklar Bizimdi'de devam ediyor. Roman İkinci Dünya Savaşı'nın halkın üzerinde nasıl bir yıkıma yol açtığı ve milli-kültürel değerlerinden nasıl koparılmak istendiği üzerinde duruyor. Aynı zamanda yazarın ifadesiyle Kırım'ın ve Kırım Tatarlarının tarihi aynası olduğundan önem arz ediyor. Daha önce hiç Cengiz Dağcı okumadıysanız ve okumayı düşünüyorsanız önce "Onlar da İnsandı" daha sonra "O Topraklar Bizimdi" romanını okumanızı öneriyorum. (Nesli)
O Topraklar Bizimdi PDF indirme linki var mı?
Cengiz Dağcı - O Topraklar Bizimdi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de O Topraklar Bizimdi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cengiz Dağcı Kimdir?
9 Mart 1919 tarihinde Kırım'ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946'da Londra'ya yerleşir. İngiltere'deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.
"Türkçe bana anamın konuştuğu dil" diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar'dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği'nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.
Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında "Ben yalnızca Kırım'ın yazarı değilim ama Kırım'ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim" der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikayeler de yazar.
En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya'da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği'nin ve İlesam'ın yılın yazarı, Türk Ocakları'nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alındı.
Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu.
Cengiz Dağcı Kitapları - Eserleri
- Onlar da İnsandı
- Korkunç Yıllar
- Yurdunu Kaybeden Adam
- O Topraklar Bizimdi
- Badem Dalına Asılı Bebekler
- Dönüş
- Ölüm ve Korku Günleri
- Genç Temuçin
- Regina
- Üşüyen Sokak
- İhtiyar Savaşçı
- Yoldaşlar
- Anneme Mektuplar
- Benim Gibi Biri
- Biz Beraber Geçtik Bu Yolu
- Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan
- Yansılar 2
- Bay Markus Burtonun Köpeği
- Yansılar 1
- Ben ve İçimdeki Ben
- Yansılar 3
- Hatıralarda Cengiz Dağcı
- Yansılar 4
- Oy Markus Oy
- Bay John Marple'in Son Yolculuğu
- Haluk'un Defterinden ve Londra Mektupları
Cengiz Dağcı Alıntıları - Sözleri
- Teyze, ben Ramila’yı tanımadan önce de; gördüğüm, düşündüğüm, yaşamış olduğum her şey Ramila’yla ilgiliydi sanırım. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
- 'Hoştu akşamlar; akşamlarda insanları kendine çeken, dertleri, yorgunlukları, kasvetleri unutturan bir kuvvet, tatlı bir boşluk vardı; akşamlar gecenin gözleri gibiydi; her yeri görüyor, her yere uzanıyor, her yere dalıyorlardı.' (Onlar da İnsandı)
- Gidip ırmağın kıyısındaki taşa oturdum, cebimden üzerinde şiirlerim yazılı iki tabaka kağıdı çıkarıp iki kayık yaptım. (Anneme Mektuplar)
- -Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu Toprak da büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz! (O Topraklar Bizimdi)
- Ramila… Biz beraber geçtik bu yolu. Yolun ucunda kurduğumuz sığınağımızın içerisinde biz beraber bekleyeceğiz sonu. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
- Gözlerinden belliydi, büyük bir kalbi vardı onun. (O Topraklar Bizimdi)
- Tanrım! Benim halkım nerelerde bırakmadı evlatlarını! .... Yel eskende sallanır ağaç dalları Bizim için haram oldu Kırım yolları (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
- Ben, benden başka bir ben daha taşıyorum kendi içimde. (Yansılar 2)
- Yurt dediğin en derin aşklardan güçlü... (Regina)
- Her kazancın bir zararı vardır. (Onlar da İnsandı)
- Tanrı gelir insana yardıma daima. (Onlar da İnsandı)
- Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da "Hâtıralardır" (VE) (Yurdunu Kaybeden Adam)
- “Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da hatıralardır.” (Yurdunu Kaybeden Adam)
- Elli yıldır gönlümü sevindiren, yüreğimi acıtan; bazı gecelerde, elimde kalem, masamın başında otururken beni ağlatan Kırım. Bir yara oldu Kırım benim için. Durmadan kanayan bir yara oldu. (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
- Nereye gitse hayat ona sırtını çeviriyordu. Nereye gitse hayat onun için anlamsızlaşıyordu. (O Topraklar Bizimdi)
- Ölüyü tentenin altına yatırmış, sırtına temiz giysiler giydirmiş; saçlarını da bir güzel taramışlar. Oysa kendileri canlıyken renksiz, pis, âdeta ölü bir hayat yaşadıklarından haberleri yok. (Üşüyen Sokak)
- Tanrım! N'olursun, dünyaya çocuk vermek isteyen ana babayı sen kendi mihrabının önüne çağır; hayatın ne olduğunu onlara anlat. Herşeyden önce onlara hayatın ne olduğunu duyur, Tanrım! (Ölüm ve Korku Günleri)
- Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç. (Genç Temuçin)
- ... ölüyorduk en mutlu ölümlerle. (Anneme Mektuplar)
- Bugünü nasılsa atlatırım. Ama yarın… (Üşüyen Sokak)