No Logo - Naomi Klein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

No Logo kimin eseri? No Logo kitabının yazarı kimdir? No Logo konusu ve anafikri nedir? No Logo kitabı ne anlatıyor? No Logo PDF indirme linki var mı? No Logo kitabının yazarı Naomi Klein kimdir? İşte No Logo kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Naomi Klein

Çevirmen: Nalan Uysal

Yayın Evi: Bilgi Yayınevi

İSBN: 9789752200210

Sayfa Sayısı: 576

No Logo Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"(Küresel karşıtı) hareketin kutsal kitabı"

-The New York Times-

"No Logo yeni yüzyılın, Seattle ruhunun Das Kapital'i"

-Hürriyet-

"Postmodern kapitalizmin, özellikle şirketlerin baskıcı markalama faaliyetlerinin ve buna bağlı olarak tüm dünyada ticarette güç yapılarının şık bir biçimde tartışıldığı bir çalışma."

-The Guardian-

"Naomi Klein gerçekten de cesur bir kadın... Güçlendirici ve dikkatli bir gazetecilik örneği ve direnişe dikkat çelici bir çağrı... Kitap, aydınlatıcı istatistiklerle ve alışılmadık bire bir kanıtlarla dolu... Bu, rastgele bir kapitalizm karşıtının ya da moda bir ütopya savunucusunun yazısı değil. No Logo, akıcı, karşı geldiği ve kabul etmediği konularda antidogmatik ve zeki bir öfkeyle pozitif bir ateş."

-The Observer, London-

No Logo bilgi çağının temel vaatlerine ihaneti ortaya çıkarıyor: seçenek, karşılıklı etkileşim ve özgürlüklerin artışı. Eşit parçalar halinde kültürel analiz, siyasi bildiriler, marka fareliği anıları ve gazeteciliğin ortaya çıkışı. No Logo ambalajlanmış dünyamızı alıyor ve parçalarını net bir ekonomik ve sosyal perspektife oturtuyor. Naomi Klein giderek tırmanan küreselleşme karşıtı eylemci direncini heyecanla izliyor; en tanınmış markalardan bazılarının kendilerini bir sprey boya kutusunun, bir bilgisayar korsanlığı olayının ya da uluslararası bir şirket karşıtı kampanyanın yanlış tarafında bulduklarını açıklıyor ve neden giderek artan sayıda gencin daha adil bir dünya talebiyle sokaklara döküldüğünü anlatıyor.

1970'te Montreal'de doğan Naomi Klein, ödül kazanmış bir gazeteci. Makaleleri, The New York Times, The Nation, The Guardian, The New Statesman, Newsweek International, The Village Voice ve Ms. Magazine'in de aralarında bulunduğu çok sayıda yayında yer almıştır. Kanada'da The Globe and Mail'de ve İngiltere'de The Guardian'da aynı anda yayımlanan bir köşesi bulunmaktadır. 29 yaşında yazdığı No Logo 23 dile çevrilerek kısa sürede uluslararası bestseller listelerinde yerini aldı. İngiltere'de beş belgesele ilham kaynağı oldu. Dünyaca ünlü müzik grubu Radiohead kitaptan o derece etkilendi ki, İngiltere turneleri boyunca hiçbir şirketin reklamını kabul etmedi.

No Logo Alıntıları - Sözleri

  • tarafından giriş-çıkışlarda işçilere çanta kontrolü yapıldığını biliyor muydunuz? İşverenler, molalar dışında tuvaletleri kilitli tuttuklarından, GAP, Guess ve Old Navy için kıyafet dikilen bir fabrikada terzi kadınların kimi zaman tuvaletlerini makinelerin altındaki plastik torbalara yapmak zorunda kaldıklarını biliyor muydunuz? Ağustos 1995’te GAP’in El Salvador’daki fabrika müdürünün, sendika girişimi nedeniyle 150 işçiyi işten kovduğunu ve “Örgütlenme sürerse, fabrikada kan akacak” diyerek işçileri tehdit ettiğini biliyor muydunuz? 10 bin çocuğun belgeli köle işçi olarak işverenlere satılıp, damgalandığı Pakistan’da Nike, Adidas ve Reebok’un top üretmek için fabrikaları olduğunu biliyor muydunuz? Honduras’ta on üç yaşından beri, Lee Gifford için kıyafet diken bir fabrikada çalışan Wendy Diaz’ın “Benim gibi küçük yaşta yaklaşık yüz çocuk var. Bazen bütün gece bizi çalıştırıyorlar. Şefler bize bağırıyor ve daha hızlı çalışmamız için azarlıyorlar. Bazen müdürler kızlara dokunuyor. Şaka yapar gibi bacaklarınıza dokunuyorlar.” dediğini biliyor muydunuz? Honduras’ta bazı çalışan kadınların kürtaja zorlandığını, Meksika’daysa aylık ped kontrolü gibi aşağılayıcı uygulamalara maruz bırakıldıklarını, hamile kalan kadın çalışanlardan kurtulmak için işverenlerin işçilerle ortalama bir regl dönemi olan 28 günlük sözleşme yaptıklarını biliyor muydunuz? Shell, uygar dünya olarak gördüğü İrlanda’da folk festivallerine sponsor olurken, yerkürenin başka bir yerinde, Nijer deltasındaki yoksul Ogoni halkının topraklarında petrol çıkartıp, ekonomik faaliyetleri için pürüz çıkartan kişileri Nijerya askeri gücünü kullanarak saf dışı bırakıyor. Nike, ABD’de reklamlarında oynaması için Michael Jordan’a yıllık 20 milyon dolar öderken, Endonezya’daki taşeron işçilerine 1998 yılı fiyatlarıyla günlük bir doların altında maaş ödüyor. ABD’de Wal-Mart’ta satılan sıradan bir Disney tişörtü, Haiti’de o tişörtü yapan işçilerin beş günlük ücretine denk geliyor.
  • Endonezya’daki Nike fabrikasının kapısında silahlı güvenlik görevlileri tarafından giriş-çıkışlarda işçilere çanta kontrolü yapıldığını biliyor muydunuz? İşverenler, molalar dışında tuvaletleri kilitli tuttuklarından, GAP, Guess ve Old Navy için kıyafet dikilen bir fabrikada terzi kadınların kimi zaman tuvaletlerini makinelerin altındaki plastik torbalara yapmak zorunda kaldıklarını biliyor muydunuz? Ağustos 1995’te GAP’in El Salvador’daki fabrika müdürünün, sendika girişimi nedeniyle 150 işçiyi işten kovduğunu ve “Örgütlenme sürerse, fabrikada kan akacak” diyerek işçileri tehdit ettiğini biliyor muydunuz? 10 bin çocuğun belgeli köle işçi olarak işverenlere satılıp, damgalandığı Pakistan’da Nike, Adidas ve Reebok’un top üretmek için fabrikaları olduğunu biliyor muydunuz? Honduras’ta on üç yaşından beri, Lee Gifford için kıyafet diken bir fabrikada çalışan Wendy Diaz’ın “Benim gibi küçük yaşta yaklaşık yüz çocuk var. Bazen bütün gece bizi çalıştırıyorlar. Şefler bize bağırıyor ve daha hızlı çalışmamız için azarlıyorlar. Bazen müdürler kızlara dokunuyor. Şaka yapar gibi bacaklarınıza dokunuyorlar.” dediğini biliyor muydunuz? Honduras’ta bazı çalışan kadınların kürtaja zorlandığını, Meksika’daysa aylık ped kontrolü gibi aşağılayıcı uygulamalara maruz bırakıldıklarını, hamile kalan kadın çalışanlardan kurtulmak için işverenlerin işçilerle ortalama bir regl dönemi olan 28 günlük sözleşme yaptıklarını biliyor muydunuz? Shell, uygar dünya olarak gördüğü İrlanda’da folk festivallerine sponsor olurken, yerkürenin başka bir yerinde, Nijer deltasındaki yoksul Ogoni halkının topraklarında petrol çıkartıp, ekonomik faaliyetleri için pürüz çıkartan kişileri Nijerya askeri gücünü kullanarak saf dışı bırakıyor. Nike, ABD’de reklamlarında oynaması için Michael Jordan’a yıllık 20 milyon dolar öderken, Endonezya’daki taşeron işçilerine 1998 yılı fiyatlarıyla günlük bir doların altında maaş ödüyor. ABD’de Wal-Mart’ta satılan sıradan bir Disney tişörtü, Haiti’de o tişörtü yapan işçilerin beş günlük ücretine denk geliyor.
  • Artık sponsorluk altında bir hayat yaşadığımız su götürmez bir gerçek olduğundan, reklama yapılan harcamalar artmaya devam ettikçe, biz hamam böceklerinin bu ustalık gerektiren numaralara daha çok maruz kalacağımızı ve azıcık da olsa öfke toplamanın daha zor olacağını ve bunun da faydasız görüneceğini söylemek oldukça sağlam bir iddia olacaktır.
  • "Gizli kameralar yardımıyla muhabir Endonezya ve Çin'de çocukların köle gibi çalıştırılarak 'Amerikalı çocukların Amerika'nın en sevilen bebeğine fırfırlı kıyafetler giydirmesini' sağladığını göstermiştir. Haziran 1996'da Life dergisi, şok edecek kadar genç görünen ve saatte sadece altı sent ücret alan Pakistanlı çocukları, üzerinde bariz Nike Çengelleri görünen futbol topları üzerine eğilmiş çalışırken gösteren resimlerle büyük dalgalar yaratmıştır. Ancak bunu yapan sadece Nike değildir. Adidas, Reebok, Umbro, Mitre ve Brine, tahmini 10.000 çocuğun sanayide çalıştığı, çoğunun işverenlere belgeli köle işçi olarak satıldığı ve hayvanlar gibi damgalandığı Pakistan'da top üretmektedir."
  • "Logolor, kıyafetin fiyat etiketini üzerinden çıkarmamakla aynı işlevi görmeye başlamıştı; herkes bu kıyafeti giyenin tarz için ne kadar bedel ödemeye istekli olduğunu kesin olarak bilecekti."
  • "Sürekli daha iyi işler yapmam gerek ama yapamıyorum çünkü başka bir iş bulamıyorum ikilemine takılıp kalıyorsunuz, bu yüzden de kendi kendinize ben burada geçici olarak çalışıyorum, çünkü daha iyi bir iş bulacağım diyorsunuz. İçsel olarak algılanan bu geçicilik konumu, maaşların artmasına ve terfi etmeye çok az imkan bırakmakta serbest olan hizmet sektörü işverenleri için çok uygun olmuştur; herkesin geçici olduğu konusunda hemfikir olduğu işlerde çalışma koşullarını iyileştirmeye acil ihtiyaç yoktur."
  • "Geleneksel olarak akademik çevreden gelen reklam eleştirileri farklı nedenlerle de olsa, aynı ölçüde tehditkar olmaktan uzaktır. Bu eleştirilerin çoğu pazarlamanın toplumsal alan, kültürel özgürlük ve demokrasi üzerindeki etkisine değil, reklamların görünüşe göre bu konuda bir fikri olmayan insanlar üzerindeki ikna edici etkisine yönelmektedir."

No Logo İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Birkaç küresel marka eleştirisi temelsiz ve dayanaksız sosyalist söylemler, postmodern olma iddiasında birtakım vaatler ve sürekli kendini tekrar eden boş bir içerik. Buna ek olarak kötü çeviri, ergonomi düşmanı tasarım ve gereksiz ağırlık. Ne taşıması kolay ne okuması, ne söyledikleri yeni ne de söyleme şekli. Beğenmemekle kalmadım, Das Kapital'e modern alternatif olarak sunulmasını bir türlü anlayamadım. Tavsiye etmem. (Burak Erdoğdu)

Kitapta bahsi geçen olay ve durumlar her ne kadar önem arz etse de, ilgimi çekse de, çevirisi çok kötü olduğundan bir türlü 51. sayfasına geçemedim.. (Zeynep AKSU)

No Logo PDF indirme linki var mı?

Naomi Klein - No Logo kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de No Logo PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Naomi Klein Kimdir?

Naomi Klein (d. 1970) Kanadalı gazeteci, yazar ve aktivist kolektif küreselleşme konusundaki politik analiziyle biliniyor.

Klein Montreal, Quebec'de doğdu. Ailesinin ve eşi Avi Lewis'in aktivizmde geçmişleri vardır. Dedesi Disney, ABD'de çalışma örgütlemesi yüzünden işten uzaklaştırıldı. Babası Michael bir doktor, Vietnam Savaşı karşıtı ve Sosyal Sorumluluk için Doktorlar'ın üyesidir. Film yapımcısı annesi, Bonnie Sherr Klein anti-pornografi filmi olan Not a Love Story'yle ün kazandı. Erkek kardeşi Seth, CCPA (Canadian Centre for Policy Alternatives)'nın British Columbia ofisinde yöneticidir.

Klein'in yazma kariyeri erken yaşta The Varsity isimli Toronto Üniversitesi'nin öğrenci gazetesinde başladı. Orada yayıncı-başkan olarak hizmet etti.

2000'de Klein sonraları küreselleşme karşıtı hareketin manifestosu da olan No Logo: Küresel Markalar Hedef Tahtasında isimli kitabını yayımladı. Bu hareket No logo iismli kitabın yayımlanmasından bir ay önce Dünya Ticaret Örgütü'nün 1999'daki toplantısını kapattı.

Naomi Klein Kitapları - Eserleri

  • Şok Doktrini
  • No Logo
  • Tel Örgüler Ve Pencereler
  • Hayır Demek Yetmez
  • İşte Bu Her Şeyi Değiştirir
  • Yanıyoruz
  • No Logo

Naomi Klein Alıntıları - Sözleri

  • (...) bir de geceleri binamın lobisinde uyuyan cam silen çocukların, üstüne "çengel" logosu ile "İsyan" sözcüğü dikilmiş sahte Nike kıyafetler giyiyor olması gerçeği vardı. (No Logo)
  • Satış elemanlarından birine, binlerce tişört, mayo, spor sutyeni ya da çorap arasında üzerinde Nike logosu bulunmayan herhangi bir parça olup olmadığını sordum. Epeyce düşündü. Tişörtlerde yok. Ayakkabılarda yok. Eşofmanlarda yok. Yok. "Neden sormuştunuz?" dedi en sonunda, sanki incinmiş gibi. "Birinin çengele alerjisi mi var?" (No Logo)
  • "Sürekli daha iyi işler yapmam gerek ama yapamıyorum çünkü başka bir iş bulamıyorum ikilemine takılıp kalıyorsunuz, bu yüzden de kendi kendinize ben burada geçici olarak çalışıyorum, çünkü daha iyi bir iş bulacağım diyorsunuz. İçsel olarak algılanan bu geçicilik konumu, maaşların artmasına ve terfi etmeye çok az imkan bırakmakta serbest olan hizmet sektörü işverenleri için çok uygun olmuştur; herkesin geçici olduğu konusunda hemfikir olduğu işlerde çalışma koşullarını iyileştirmeye acil ihtiyaç yoktur." (No Logo)
  • Endonezya’daki Nike fabrikasının kapısında silahlı güvenlik görevlileri tarafından giriş-çıkışlarda işçilere çanta kontrolü yapıldığını biliyor muydunuz? İşverenler, molalar dışında tuvaletleri kilitli tuttuklarından, GAP, Guess ve Old Navy için kıyafet dikilen bir fabrikada terzi kadınların kimi zaman tuvaletlerini makinelerin altındaki plastik torbalara yapmak zorunda kaldıklarını biliyor muydunuz? Ağustos 1995’te GAP’in El Salvador’daki fabrika müdürünün, sendika girişimi nedeniyle 150 işçiyi işten kovduğunu ve “Örgütlenme sürerse, fabrikada kan akacak” diyerek işçileri tehdit ettiğini biliyor muydunuz? 10 bin çocuğun belgeli köle işçi olarak işverenlere satılıp, damgalandığı Pakistan’da Nike, Adidas ve Reebok’un top üretmek için fabrikaları olduğunu biliyor muydunuz? Honduras’ta on üç yaşından beri, Lee Gifford için kıyafet diken bir fabrikada çalışan Wendy Diaz’ın “Benim gibi küçük yaşta yaklaşık yüz çocuk var. Bazen bütün gece bizi çalıştırıyorlar. Şefler bize bağırıyor ve daha hızlı çalışmamız için azarlıyorlar. Bazen müdürler kızlara dokunuyor. Şaka yapar gibi bacaklarınıza dokunuyorlar.” dediğini biliyor muydunuz? Honduras’ta bazı çalışan kadınların kürtaja zorlandığını, Meksika’daysa aylık ped kontrolü gibi aşağılayıcı uygulamalara maruz bırakıldıklarını, hamile kalan kadın çalışanlardan kurtulmak için işverenlerin işçilerle ortalama bir regl dönemi olan 28 günlük sözleşme yaptıklarını biliyor muydunuz? Shell, uygar dünya olarak gördüğü İrlanda’da folk festivallerine sponsor olurken, yerkürenin başka bir yerinde, Nijer deltasındaki yoksul Ogoni halkının topraklarında petrol çıkartıp, ekonomik faaliyetleri için pürüz çıkartan kişileri Nijerya askeri gücünü kullanarak saf dışı bırakıyor. Nike, ABD’de reklamlarında oynaması için Michael Jordan’a yıllık 20 milyon dolar öderken, Endonezya’daki taşeron işçilerine 1998 yılı fiyatlarıyla günlük bir doların altında maaş ödüyor. ABD’de Wal-Mart’ta satılan sıradan bir Disney tişörtü, Haiti’de o tişörtü yapan işçilerin beş günlük ücretine denk geliyor. (No Logo)
  • Sponsorluk, bir yandan şirketi yüceltirken, diğer yandan sponsor olduğu şeyin değerini düşürür... Spor etkinliği, oyun, konser ve devlet televizyonundaki program, promosyonun arka planına itilmiş olur çünkü sponsorun mantığında ve etkinliğin sembolizminde, varoluş sebepleri tanıttıkları şeydir. Bu 'sanat için sanat'tan ziyade, 'reklam için sanat'tır. Sanat, toplumun gözünde, kendi ayrı ve teorik olarak bağımsız alanından koparılarak doğrudan doğruya ticari alana yerleştirilmiştir... Ticari olanın kültürel olana her müdahalesinde, şirket promosyonunun bariz istilası nedeniyle kamusal alanın bütünlüğü zayıflamış olur. (No Logo)
  • Şili 2007’de bile dünyanın en eşitsiz toplumlarından biri olarak varlığını sürdürmeye devam etti. (Şok Doktrini)
  • Büyük Panik diye bilinen 1873 mali krizi, ekonominin iyice dibe vurduğu ve ülke­ nin fazla bölündüğü gerekçelerini daha fazla pekiştirdi ve tazmi­natların yerini, Güney’de özgürleştirilmiş kölelere karşı bir terör dalgası almaya başladı. Büyük Buhran sırasında ekonomik pani­ğin ortasında 2 milyon kadar Meksikalı ve Meksikalı Amerikalı ül­keden kovuldu. Pearl Harbor baskınının ardından, tıpkı Kanada’da neredeyse bütün Japon-Kanadalı yurttaşların toplanıp zorla hapse tıkıldıkları gibi, yaklaşık 120 bin Japon Amerikalı (ki üçte ikisi ABD’de doğmuştu) toplama kamplarına alındı. (Hayır Demek Yetmez)
  • Şirketler, bir başkasının içeriğine para ödemek yerine, gıpta edilen "içerik sağlayıcı” rolü üzerine internetin her yerinde denemeler yapıyorlar. Gap'in internet sitesi seyahat önerileri, Volkswagen ise ücretsiz şarkı örnekleri sunuyor; Pepsi, ziyaretçileri video oyunları indirmeye teşvik ediyor ve Starbucks kendi dergisi Joe'nun çevrimiçi sürümünü sunuyor. İnternet sitesi olan her marka, sanal olmayan diğer ortamlara genişlemek için çıkartma noktası olarak kullanabileceği kendi sanal, markalı medya kuruluşuna sahip. Şirketlerin internette sadece kendi ürünlerini satıyor olmadıkları artık net; onlar sponsor şirketler ve destekleyiciler ile medya arasındaki ilişki için yeni bir model satıyorlar. Anarşist doğası nedeniyle internet, bu modelin süratle gerçekleştirilmesine alan açtı ama bunun sonuçlarının internet dışı ortama aktarılma amacını taşıdığı gayet açık. (No Logo)
  • Trump’m dolar milyarderleri ve multi-milyonerleri kabinesi bi- ze, yönetimin temel amaçları konusunda çok şey anlatmaktadır. Dışişleri bakanı, Exxon-Mobil’den. Savunma bakanlığının yöneti- mi, General Dynamics ve Boeing’den. Geriye kalanın büyük kıs- mı da Goldman Sachs’taki heriflerden. Kuramların sorumluluğu- na getirilmiş olan bir avuç kariyerli politikacı, ya kuramların esasmisyonuna hiç inanmadıkları ya da bu kuramların varlıklarının sürdürülmesi gerektiğini düşünmedikleri için bu görevlere seçil- miş görünüyorlar. (Hayır Demek Yetmez)
  • Katrina Kasırgası’nın öncesinde okullar dairesi toplam 123 devlet okulunu idare ediyordu; şimdiyse bu sayı sadece 4’e inmiş bulunmaktadır. Fırtına’dan önce şehirde sadece 9 tane özel okul vardı; şimdi bu sayı 31’e ulaşmış durumdadır.7 New Orleans’ın öğretmenleri eskiden güçlü bir sendika tarafından temsil edilirlerdi; şimdiyse sendikanın yaptığı anlaşmalar paramparça edilerek yırtılmış ve 4.700 sendikalı öğretmen işinden olmuştur. Genç öğretmenlerden bazıları özel okullar tarafından işe alınıp maaşları düşürülmüştür, ama çoğu işsizdir. (Şok Doktrini)
  • Her sabah uyanıp duşa giriyorum, başımı eğip sembole bakıyorum ve bu bana tüm gün yetecek enerjiyi sağlıyor. Bu kendime her gün yapmam gereken şeyi hatırlatmak için: "Sadece Yap." (No Logo)
  • Chicago dok­trinine sıkı sıkıya bağlı kalınmasına rağmen Şili ekonomisinin çökmüş durumda olmasıydı: Ülkenin borçları patlama noktasına gelmiş, bir kez daha hiper-enflasyonla yüz yüze kalınmış ve işsiz­ lik yüzde 30’a dayanmıştı. (Şok Doktrini)
  • "Geleneksel olarak akademik çevreden gelen reklam eleştirileri farklı nedenlerle de olsa, aynı ölçüde tehditkar olmaktan uzaktır. Bu eleştirilerin çoğu pazarlamanın toplumsal alan, kültürel özgürlük ve demokrasi üzerindeki etkisine değil, reklamların görünüşe göre bu konuda bir fikri olmayan insanlar üzerindeki ikna edici etkisine yönelmektedir." (No Logo)
  • Trump, insan hayatım ırk, din, cinsiyet, cinsellik, fiziksel görünüş ve fiziksel yetenek temelinde bölüp, kademelere ayıran; sistemli biçimde ırkı, Kuzey Amerika’nın kolonileştirilmesinin ve Atlantik-ötesi köle ticaretinin ilk devirlerinden itibaren vahşi ekonomik politikaları uygulamaya koymanın bir silahı olarak kulla- nan güçlü düşünce sistemlerinin ürünüdür. (Hayır Demek Yetmez)
  • Nike'ı marka cennetinin zirvesine çıkaran şey Michael Jordan'ın olağanüstü basketbol yeteneğiydi ama Jordan'ı küresel bir süper star yapan da Nike reklamları oldu. Babe Ruth ve Muhammed Ali gibi yetenekli sporcuların Nike'dan önce ünlü oldukları doğru ama Jordan'ın efsanevi ün seviyesine hiçbir zaman ulaşamadılar. (No Logo)
  • Trump ülke yönetimi konusunda en ufak bir tecrübeye sahip olmamasına rağmen, seçmenlere kendisini bir parça yeni bir çift yönlü parayla satmıştır (Hayır Demek Yetmez)
  • Arjantin’deki imha hareketi kendiliğinden ortaya çıkmamış, tesadüfen gelişmemiştir ve hiçbir mantığı olmayan bir olay da değil­ dir: Arjantin ulusal topluluğunun ‘gerçek bir parçası’mn sistemli bir şekilde yok edilmesidir; bu sıfatla, topluluğu dönüşüme uğratmayı, oluşum şeklini, toplumsal ilişkilerini, kaderini, geleceğini yeniden tayin etmeyi amaçlamaktadır. ” (Daniel Feierstein, Arjantinli bir sosyolog, 2004) (Şok Doktrini)
  • Artık sponsorluk altında bir hayat yaşadığımız su götürmez bir gerçek olduğundan, reklama yapılan harcamalar artmaya devam ettikçe, biz hamam böceklerinin bu ustalık gerektiren numaralara daha çok maruz kalacağımızı ve azıcık da olsa öfke toplamanın daha zor olacağını ve bunun da faydasız görüneceğini söylemek oldukça sağlam bir iddia olacaktır. (No Logo)
  • Trump, paranın ve gücün bir kişinin iradesini başkalarına zorla kabul ettirme yetkisi (bu yetki ister kadınları kaparak, isterse iklim felaketinin doruğuna çıktığı bir gezegenin bitimli kaynaklarına el koyarak ifade edilsin) verdiği inancının somut timsalidir. Trump, servetini hem yasaları hem de düzenleme standartlarını düpedüz ayaklar altına alarak kazanan ‘düzen bozucular’ı fetişleştiren bir iş kültürünün sonucudur. (Hayır Demek Yetmez)
  • Bu kitap basit bir hipoteze dayanıyor: insanlar küresel logo ağının marka adları arkasına saklanmış sırlarını keşfettikçe biriken öfkeleri, bir sonraki büyük siyasi hareketi, doğrudan ulusaşırı şirketleri, özellikle de büyük marka adlarına sahip olanları hedef alan muazzam bir muhalefet dalgasını tetikleyecek. (No Logo)