diorex
ARTUKBEY

Murphy - Samuel Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Murphy kimin eseri? Murphy kitabının yazarı kimdir? Murphy konusu ve anafikri nedir? Murphy kitabı ne anlatıyor? Murphy kitabının yazarı Samuel Beckett kimdir? İşte Murphy kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.02.2022 02:00
Murphy - Samuel Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Samuel Beckett

Çevirmen: Uğur Ün

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755390772

Sayfa Sayısı: 192

Murphy Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Murphy, bir Beckett anti-kahramanı. Belli bir eğitimden geçmiş. İrlandalı. Yalnız, edilgen ve tekbenci. Bir işte çalışmıyor. Tek mutluluğu sallanan bir koltuğa kendini çırılçıplak bağlamak, iç dünyasına çekilip orada yolculuklara çıkmak...Celia, Murphy’ye âşık. Fahişe. Bedensel bir aşkla sevilen ve dış dünyaya ait olduğu için Murphy’nin reddetmek istediği bir kadın... Murphy, peşini bırakmayan dış dünyadan kaçarken, sığındığı akıl hastaları tarafından da dışlanır... Kitabın traji-komik öyküsü bu merkezi çelişki etrafında gelişir. Descartes’ın ‘ruh-beden’ ikiliğinden etkilenen Beckett, bu ilk romanında, ruhla bedenin, iç dünyayla fiziksel dünyanın kaynaşma zorunluluğundan uzakta, bir arada yaşayabileceğini göstermek ister. Doğu mistisizminden hareketle, bedenin, ait olduğu fiziksel dünyada asla tam özgür olamayacağı, gerçek özgürlüğün düşüncelerde yaşanabileceği fikrini ana izlek haline getirir. Bu anlamda Murphy, Beckett’in daha sonraki romanlarında sadece düşünerek ve konuşarak, sözcük üreterek, dili kullanarak var olabilen anti-kahramanlarının ilk örneğidir... Murphy, karamsarlıktan alaya, komikten traji-komiğe, hayatın ruhsal ve fiziksel alanlarını kapsayan izlekleriyle tüm yaşamın deliliğini veya insanın insanlığını seslendirerek eğlenen bir roman. Düşünmek veya düşünmemek isteyenlere... insanlara...

Murphy Alıntıları - Sözleri

  • Yaptıkların varoluşun, yaptıkların varoluşunun bir parçasını oluşturuyor,varlığının yaptıklarına, sıkıntıyla akışına katlanıyorsun.
  • Hep denedin. Hep yenildin. Olsun... Gene dene. Gene yenil. Daha iyi yenil.
  • “Yaşam diye bilinen sendrom tedaviye olanak tanımayacak kadar dağınıktır. Tedavisi mümkün her tanıya karşılık kötüleşen bir başkası ortaya çıkar. İnsanların gereksinmeleri bir kısırdöngü yaratır. Eksikliğin niceliği asla değişmez.”
  • Var olmayan bir şeyi arzulayabilirsin ama sevemezsin.
  • Her yaprak düşerken yeni bir yaşama adım atıyor, toprakla temasa geçtiğinde aninbir özgürlük çılgınlığına kapılıyor, sonra ötekilerin arasında yerini alıyordu.
  • Hep aynı dünyanın üzerinde ışıldıyordu güneş, başka seçeneği yoktu çünkü.
  • “Uyumsuzlar günü geceye yeğlerdi.”
  • Boşluğa konuşamam,en olumlu niteliklerimden biri suskunluğumdur.
  • Bütün yaşam bir karmaşa ve bu yığının içinden seçebildiğimiz görüntülerden oluşuyoruz.
  • Her yanı kirlenmiş buluyorum, yavan ve yaygaracı bir tek seslilik içinde us bedenin iki tekerlekli arabasına yüklenmiş, beden usun kamyonunda.
  • İnsanlık iki kovalı bir kuyudur, biri dolmak için aşağı inerken öteki boşalmak için yukarı çıkar.
  • İnsanlık iki kovalı bir kuyudur, biri dolmak için aşağı inerken öteki boşalmak için yukarı çıkar.
  • Ama yalnızca bedensel bir gidişin ne yararı olabilir?
  • Bedeni rahatlamadıkça, usunda yaşamaya başlayamazdı. Usunda sürdürdüğü yaşam da hoşuna gidiyordu ama bu hoşluk, olsa olsa acının yokluğu biçiminde tanımlanabilirdi.

Murphy İncelemesi - Şahsi Yorumlar

AKIL MI ASIL OLAN BEDEN Mİ;: İyi ki tanıştım seninle Canım yazar.Sevdiğim iki dalı birbiriyle harmanlayıp okuyucuya sunmak büyük bir zeka örneği fikrimce.Belirttiğim dallar,Psikoloji ve felsefe...Çok derinlerde yatan kimi zaman yüzünü gösteren,kimi zamanda gizliden gizliye hep varolan felsefe biraz da aşk ve kurgu dünyasıyla tanışmaya hazır olun derim. Özgürlük göreceli bir kavramdır.Herkes özgürlüğü farklı şekilde anlatır.Eserde ki karaktere göre özgürlük; ana rahminden çıktığı gibi çırılçıplak sandalyeye bağlanmış ve sandalyede sallanmak... Ve o sandalye Karakterimizin ışığı,varoluşu,yeniden doğuşu,dünyaya yeniden gelişi gibi... Özgürlüğünü bu şekilde hissetmesinin alt nedenleri,sevgisizlik,ait olamamak,kabul görmeme,bir yer edinememe gibi olgular... Kısaca çocukluktan gelen büyük tramvaların bedene ve akla yansıması... Yine sevgisiz büyüyen bir bireyin toplum içerisindeki durumunu,arkadaş ve özel ilişkilerini yüreğim yanarak okudum. Canım yazar,eserinde köleliği,baskı altında büyüyen bireyleri,Evren,dünya,gezegen arasında ki uyumun bedene nasıl yansıdığını ilmek ilmek örerek anlatmış. Murphyler olmasın dünyada,bunun için en çok anneye sorumluluk düşüyor.Murphy gibi büyüyen çocuklar için hayat cehenneme dönüyor. Olmasın olmamalı,bu kötülük çok fazla... Çok etkileyiciydi inanılmaz farklı bir okuma deneyimi kazandığım için kendimi şanslı hissediyorum. Bundan sonrası için benden kurtuluşun yok gibi canım Beckett.. (Bahar Esen)

Sallanan bir sandalye olarak Varoluş: Varoluşcu felsefeyle hiç tanışmamış birisi ya da sokaktan geçen alelade birisine bu kitabı uzatırsanız, en fazla 2-3 sayfa okuyup size saydıracaktır. ''Hayır, ben felsefe'yi seviyorum. Varoluşun anlamını felsefi metaforlar ve absürdizm de arıyorum'' diyorsa eğer... bu kitap okura her cümlede birçok şifre verecektir. Beckett'i godot'yu beklerken ve eşlik kitaplarında tanımış ve özümsemiş birisi olarak; bu kitapla parçalar biraz daha tamamlandı diyebilirim. Kitapta 5-6 karakter ve cok kaliteli dialoglar olsa da esas oğlanımız Murphy üzerinden şekilleniyor her şey. Murhpy'nin tek bir ideali var. Sallanan bir sandalyede hiç rahatsız edilmeden ileri geri devinimini sürdürerek yaşamak. Tabi buna yaşamak denirse! Murhpy'nin tek mutluluğu bununla sınırlı da değil. Sandalyeye çırılcıplak oturmayı ve sandalyeye kendisini bağlamayı da seviyor :) Aklınıza herhangi bir BDSM fantezisi gelmesin! öyle bir şey değil :) Murphy'nin sandalye metaforunun ben de oluşturduğu izlenim; Sallanan sandalye : Dünya ve sürekli oluşan devinimlerimiz. Yapıp ettiklerimiz , bazen ileri bazen geri gidişlerimiz... Yerimizde sayışlarımız, tökezleyişlerimiz. Çıplaklık : Dünyaya gelişimiz. Özümüz. Çırılçıplak doğuşumuza bir vurgu olduğunu düşünüyorum... Kendini sandalyeye bağlanmak : Kimi kendi rızamızla kimisi değil , zincirlere vurulmuş bir yaşam etrafında dönen insanın sayıklamaları... Tıpkı Platon'un mağarasında , elleri , ayakları ve başları zincirlenmiş mahkumlar gibi... Gerçek ile gerçek olmayanın yitimi ve gölgeleri hakikat sanarak yaşamanın dayanılmaz hafifliği... Camus'nun sisifos'u misali ; yaşama mahkum edilen insanın gözlerini kapayana dek sürdürdüğü, sürdürmek zorunda olduğu kronik rutinlerini, sallanan sandalye metaforuyla anlatan bir Beckett romanı... Son olarak Beckett'in de dediği gibi... Dünyadasın, işte bunun tedavisi yok. (Sinan)

Murphy: “Büyük dünyanın bataklığında güçlükle ilerleyen biri için küçük dünyada geriye dönüşsüz gerçekleşmiş görünen bir yaşam örneğinden daha coşku verici ne olabilir?” . Murphy’e ikinci bir Meursault daha diyebilirim sanırım. Camus’den sonra Adlandırılamayan’ı da devreye koymak gerekir. Ama bilinci daha sessiz ve karanlık olan Murphy’dir. Mrs. Dalloway ve Zebercet’i de çağırırsam tamamdır. Hepsini harmanlayıp, Murphy’nin her bir özelliğini bu kişilerde yakalayabilirim. Beden ve us. Uyumsuzluk. Dengesiz anormal davranışlar. İçe kapanıklık. Kaçış. İntihar. Delilik. Şizofreni. İsterseniz Selim Işık ve Olric’i de davet edebiliriz. Hiç sıkıntı yok. Bunların hepsi aynı semtin çocukları. Aynı yıkık semtin, fiziken ve ruhen iğdiş edilmiş, kelimeleri sessizlik olan kişileri. Bu cümlelerle yeterince açıklama yaptığımı düşünüyorum. Zira anlayanlar, okudukları roman kişileriyle Murphy’i bir araya getirerek, “aynı semtin çocukları mıdır,” diye düşünüyorlar şu an. (Tutik)

Kitabın Yazarı Samuel Beckett Kimdir?

Samuel Barclay Beckett, (13 Nisan 1906; Foxrock, Dublin - 22 Aralık 1989, Paris), İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şair. 20. yüzyıl deneysel edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. James Joyce'un takipçisi olduğu için "son modernistlerden", daha sonraki pek çok yazarı etkilemiş olduğu için de "ilk postmodernistlerden" biri olarak değerlendirilir. Beckett ayrıca, Martin Esslin'in "Absürd Tiyatro" olarak adlandırdığı akımın en önemli yazarı sayılmaktadır. Eserlerinin çoğunu Fransızca ya da İngilizce yazıp, diğer dile kendisi çevirmiştir. En bilinen eseri Godot'yu Beklerken'dir.

Beckett'in eserleri sade ve temel olarak minimalisttir. Bazı yorumlara göre, çağdaş insanın durumu hakkında oldukça kötümser, hatta hiççi eserler vermiştir. Gittikçe daha kısa ve özlü eserler veren Beckett, bu kötümserliği kara mizah yoluyla anlatır. "Roman ve drama türlerinde yeni formlarda oluşturduğu eserlerini, modern insanın yoksunluğu üzerine kurguladığı" için, 1969'da Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen Beckett, ayrıca 1984'te Aosdána'da Saoi seçilmiştir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Samuel_Beckett

Samuel Beckett Kitapları - Eserleri

  • Godot'yu Beklerken
  • Hiç İçin Metinler
  • Murphy
  • Mercier ile Camier
  • Aşksız İlişkiler
  • Molloy

  • Eşlik
  • Dünya ve Pantolon
  • Malone Ölüyor
  • Proust
  • Oyun Sonu
  • Adlandırılamayan
  • Üçleme

  • Acaba Nasıl?
  • Yankının Kemikleri
  • Watt
  • Echo'nun Kemikleri
  • Sıradan Kadınlar Düşü
  • Felaket ve Sair Kısa Oyunlar
  • Bana Benzer Bir Başka Aylaklık

  • Mutlu Günler
  • Tüm Kısa Oyunları
  • Son Band
  • İmge
  • All That Fall
  • Hikaye Sırasında
  • Godot'yu Beklerken - Tüm Düşenler - Oyun Sonu

  • Krapp's Last Tape & Embers
  • Li Benda Godot
  • Toplu Kısa Oyunlar 1956-1962
  • The end
  • Worstward Ho
  • Dante and the Lobster
  • Bütün Hikayeleri

Samuel Beckett Alıntıları - Sözleri

  • Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil..! (Worstward Ho)
  • Eğer bir gün susarsam, söylenecek bir şey kalmamıştır bu durumda; her şey söylenmemiş olsa bile, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile. (Malone Ölüyor)
  • [...] Kahretsin eski yerler,eski isimler (Felaket ve Sair Kısa Oyunlar)
  • İnanç duymanın en büyük nedeni daha eğlendirici olmasıdır. İnançsızlık bir boşluktur. Değişeceğimize inanç duyamayız. İnsan boşlukta kalmaya katlanamaz. (Aşksız İlişkiler)
  • "Ah, insanlar, insanlar, her şeyi açıklamak gerekiyor onlara." (Oyun Sonu)
  • düşük yapmak kısır olmaktan daha iyi değil mi dokuz gün asla yüzdüremedi batan aşkı ne de dokuz ay ne de dokuz ömür.. (Yankının Kemikleri)

  • Hamm: "Bu da ötekiler gibi bir gün o zaman." Clov: "Devam ettiği sürece. Ömür boyu hep aynı saçmalıklar!" (Oyun Sonu)
  • Sınıfta aklı hep başka yerlerde olurdu ya da boştu kafasının içi. (Malone Ölüyor)
  • Bir gün sesleneceğim ona. Ne diyeceğim, bilmiyorum, bir şeyler diyeceğim, zamanı gelince söyleyecek bir şeyler bulacağım. (Üçleme)
  • ''Bazen insan kendine soruyor şaşkınlıkla, acaba doğru gezegende miyim diye.'' (Hiç İçin Metinler)
  • “Desen sanatın na­musudur.” (Dünya ve Pantolon)
  • Çok uzun bir sürenin sonunda değer yargısı adına ne kaldıysa kendinde, onunla karanlığın ve sessizliğin hiç de değişmeyeceği yargısında bulundu. Bir gün sesi duyana kadar sürdü bu. O güne kadar! (Eşlik)
  • Bana soru sorulmasına öğle az alışkınım ki, bana bir şey sorulduğunda ne olduğunu anlamam için bir hayli zaman geçer. (Molloy)

  • Güzellik? Bir araya getirilmiş insanoğlu. İyilik? Boğazlayın. Gerçeklik? Büyük yığınların yellenmesi. (Dünya ve Pantolon)
  • Bana tutup da aydan söz etmeyin sakın, gecemde ay yoktur benim, size yıldızlardan söz edersem yanlışlıkladır. (Molloy)
  • Oysa ben para için çalışmıyorum. Peki ya ne için çalışıyorum? Bilmiyorum. İnanın pek bir şey bilmiyorum. (Molloy)
  • Bir yaşam boyunca aynı sorular, aynı cevaplar hep. Artık sona erebilir. (Oyun Sonu)
  • Hep aynı dünyanın üzerinde ışıldıyordu güneş, başka seçeneği yoktu çünkü. (Murphy)
  • ...başka bir şey bulmak varoluşu biraz daha sürdürmek için sorular bulmak kimdi onlar nasıl varlıklardı dünyanın neresindeydiler bu tür şeyler işte bu kuklalar gösterisini kim düzenliyor hiçbir anlamı yok ki git bir şeyler ye... (Acaba Nasıl?)
  • Bilemediğiniz şeyleri söylemek gücüne sahip olmadığınıza da inanmak istiyorum. Herkeste görülen bir yetersizlik bu. (Watt)

Yorum Yaz