Mukaddime - İbn-i Haldun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mukaddime kimin eseri? Mukaddime kitabının yazarı kimdir? Mukaddime konusu ve anafikri nedir? Mukaddime kitabı ne anlatıyor? Mukaddime PDF indirme linki var mı? Mukaddime kitabının yazarı İbn-i Haldun kimdir? İşte Mukaddime kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İbn-i Haldun
Çevirmen: Süleyman Uludağ
Yayın Evi: Dergah Yayınları
İSBN: 9789759956981
Sayfa Sayısı: 1224
Mukaddime Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mukaddime; ünlü İslâm devlet adamı, âlim, tarihçisi İbn Haldun'un 1377'de kapsamlı bir dünya tarihine giriş olarak yazdığı abidevî eseridir. Kitap, tarih ve sosyoloji felsefesinin genel meselelerine ansiklopedik ayrıntılarıyla girmekle birlikte, kendi içinde bir bütün oluşturması özelliğiyle şimdiye dek bilinen en iyi çalışmadır. Çağın öteki eserleri arasında, çözümleyici yeteneğinin genişliği ve tazeliği, insanlığın toplu bir görünüşünü ve toplumsal örgütlenmenin biçimlerini vermeye çalışması bakımından eşsizdir. İslâm'ın tarihî başarılarının özet bir çalışması olarak da Avrupa'da yazılmış benzeri çalışmaların çok ilerisinde bir eser sayılmaktadır.
Mukaddime'nin sözlük anlamı giriş demektir. İnsanın siyasî ve toplumsal örgütlenmesinde meydana gelen değişikliklerin bir modelini ortaya çıkarmak için bir tarihçinin giriştiği ilk çaba olarak kabul edilebilir. Yaklaşımında akılcı, yönteminde çözümleyici, ayrıntılarında ansiklopediktir. Geleneksel tarihçilikten tam bir kopmayı temsil eden Mukaddime, alışılagelmiş kavram ve kalıpları ortadan kaldırarak, yalnızca olayları sıralamanın ötesinde tarihin bir açıklamasını, tarihin felsefesini bulmaya çalışır.
Mukaddime Alıntıları - Sözleri
- Nefsi bolluğa rağbet ettirirsen bolluk ister; az kanaate alıştırsan aza kanaat eder.
- Zeka fikrin ifrat(aşırı) derecesidir. Anlayışsız ve duygusuz olmak da ahmaklıktır. İkisi de kusur sayılır. İnsanlardaki vasıfların en övüleni orta derecesidir.Aşırı cömertlik, cimrilik de öyledir. Cesaret ve korkaklığın durumu da böyledir.
- Dağları bulundukları yerden başka bir yere nakletmek gönülleri birleştirmekten daha kolaydır.
- Çünkü insanlar yaratılış itibariyla birbirlerine benzerler. İnsanların ancak güzel ahlaklı ve faziletli olmaları, kötü işlerlerden sakınmalarıyla birbirlerinden farklı olur.
- İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür durur
- "Coğrafya kaderdir." der Ibni Haldun 1389 senesinde. Arz-ı kürenin en ihtişamlı, en gerçek lafıdır. Mukaddime'de geçer. Yani der ki, ırk diye, milliyet diye birşey yoktur. Coğrafya vardır. Yani der ki, güneş kime daha çok vurursa o kavruk olur, güneşi az gören beyaz kalır. Yani der ki, başka diyardan birini yargılamadan, onun coğrafyasında kendiniz doğmuş gibi düşünün.
- "O her şeye kâdirdir, sığınılacak O'dur, dönüş de O'nadır."
- Adamın biri Hz. Ali'ye; Müslümanların hali ne böyle! Ebu Bekir ve Ömer iş başında iken ihtilaf etmedikleri halde sen iş başına gelince ihtilafa düştüler, (yoksa uğursuzluk ve beceriksizlik sende mi) dedi. Ali, "Çünkü Ebu Bekir ve Ömer benim gibi (dürüst) kimseler üzerinde vali ve emir idiler, bugün ben senin gibi kimseler üzerinde vali ve emirim", dedi.
- . “Fazla tevazunun sonu, vasat insandan nasihat dinlemektir...” .
- . "Her geçen gün bir öncekini aratmaktadır, aratacaktır..." .
Mukaddime İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Müslüman Bir Sosyolog'un Önsözü: Kitap yorumuna geçmeden önce İlgi Sanat Kültür Yayınlarının çevirisi ve işçiliğine bikaç şey söylemek istiyorum: Yayına hazırlayan ve çeviren yazar/Arslan-Tekin İşini harika yapmış.Emek verilmiş belli, bu güzel emeğe yorum yapmadan olmazdı.Kitap biliyorsunuz 1300 sayfadan fazla bir kitap.O nedenle özel kutulu olarak 2 kitap halinde basmışlar kitabı.Çeviri, alt metinler, önsöz, yazar/i12383 un hayatı ve onun görüşlerinin olduğu kısım çok yerli yerinde.Cümleler ne az, ne fazla.Sıkmıyor.Tüm detaylarıyla öğreniyorsunuz. Herşey yerinde. Güzel bir baskı ve çeviri olmuş.Keşke bide ciltli olsaydı daha uzun ömürlü olurdu kitap.Kitap 107.sayfadan sonra başlıyor. yazar/i12383 un kısaca tanıyacak olursak: modern histotiyogfafi, sosyoloji,iktisat üstadı.13.yy da yaşamıştır.Mısır'da Maliki nin kadısı, Timur ile de görüşmesi de meşhur hadise ve durumlardır.Asıl kitabının adı 7 ciltlik Kitabul İber dir.Sanırım ülkemizde bu kitabın çevirisi yok.Mukaddime ise bu kitabın önsözü şeklinde bir giriş kitabı aslında.Yani 1300 sayfalık bir giriş. yazar/i224 , yazar/i747 , yazar/i9830 , yazar/i2467 dan etkilendi.Kendini tarih ve sosyoloji,iktisat ve siyaset konusunda çok geliştirdi.Çoğu ünlü Osmanlı tarihçisini de kendisi etkilemiştir. yazar/i25852, yazar/i111015 , yazar/i2927 , yazar/i17574 bunların başında gelir. yazar/i17799 onun hakkında en büyük tarih felsefecisidir demiştir.Haldun,Mağrip i yani Kuzey Afrika yı araştırır özellikle.Bununla ilgili tüm dünya kütüphanelerini gezerek bilgiler toplamıştır. yazar/i102585 ye göre en iyi İslam tarih felsefesicisidir. yazar/i24735 gibi önemli bir Arap edebiyatı felsefesici de aynı şeklinde övgüyle bahseder ondan.Bana bu kitabı öneren ve tanıştıran kişi ise yazar/i679 oldu. O da bu kitapla ilgili kendi semasındaki tek yıldız diyerek bahseder.Sürekli eserinde umran ilmi ve asabiyye kavramından bahseder.Bu kavramlar burada kısaca bahsedilecek kavramlar değildir.Ama özet şeklinde sosyolojinin ilk adımları atan kişi olduğunu söylemek zannımca yanlış olmayacaktır. Mukaddime nin yazılma amacı tarihi anlamak ve övmektir.Mehdi,Mesih araştırması ve İslam ın ilk kargaşalarını anlattığı kısımlar benim özellikle hoşuma gitti.Her cümlesi Allah(c.c), ayet ya da Hz Muhammed(sav) kelamıyla sonlandırır.Anlatımı tarafsızdır.Reeldir.Belgeleri katidir.Şüpheli olan kısımları o şekilde belirterek aktarır.Kitap 6 bölümden oluşur ve bu bölümler: 1.bölüm: İklimlerin ve beslenmenin insan tabiatı ve uygarlıklar üzerindeki etkileri 2.bölüm: Göçebe ve yerleşik kültürlerin karşılaştırılması ve iki kültür arasındaki çatışmaların sosyal sonuçları 3.bölüm: Devletlerin doğuşu ve çöküşü, saltanat, hilafet ve krallık yapmanın koşulları ve kuralları 4.bölüm: Köy ve kasaba hayatı ile imar faaliyetleri ve bunun İslam devleti ile ilgisi 5.bölüm: Dönemin ana meslekleri, geçim araçları, sanat, ticaret, ziraat, tarım ve inşaat gibi ekonomik faaliyetler 6.bölüm: Bilimlerin sınıflandırılması, eğitim yöntemleri Haldun, Mukaddimeyi 45 yaşında yazmıştır.Bu dönem sonrasında eserini sürekli değiştirme ve güncelleme gereği duymuş olup 4 tanesi de Türkiye topraklarındadır.Osmanlı dan önce Ibn Haldun un okunduğu ve ünlülüyle ilgili bi bilgi yoktur.Batı dünyasında da ünlü bir eser olup, 12 dile çevirisi yapılmıştır. Ayrıca 2.Abdulhamid tarafından da kitap, serbest düşünce biçiminden dolayı yasaklanmıştır.İlk çeviriyi yazar/i67072 yapmıştır 1954 senesinde. kitap/kitap--132102 tarih, sosyoloji, iktisat ve siyasetin toplamı bir kitaptır.1375 de yazılmıştır. Kitabı, yukarıda saydığım konulara meraklı olan herkesin okumasını öneriyorum. (Emre Bulut)
Merhabalar. Kitabımız, İbn Haldun’dan ‘’Mukaddime’’. İbn-i Haldun’un 1375 yılında, tarih, sosyoloji, coğrafya, siyaset vb. birçok konu hakkında görüşlerini yazdığı bu eser, aslında İbn-i Haldun’un; yazmayı planladığı büyük tarih kitabı Kitâbu’l-İber'in birinci cildi olarak tasarlanmış fakat yayımlanması itibariyle asıl kitabın bir ‘’önsözü’’ (mukaddimesi) olmaktan çok, ayrı bir kitap olarak kabul görmüş ve başta İbn-i Haldun olmak üzere herkes tarafından da bu şekilde benimsenmiştir. Öncelikle kitabın içeriği hakkında bilgi vermek istiyorum. Yapacağım inceleme Mukaddime I. cilt için geçerli olacak bunu başta belirteyim II. cildi daha okumadım o nedenle bu inceleme II. Cildi kapsamıyor. Eserin başlangıcında İbn-i Haldun ilk olarak bu kitabı neden yazma gereği duyduğunu uzun uzun açıklıyor. Ona göre yanlış olduğunu düşündüğü bilgilerin doğrusunu açıklamak aslında dönemindeki veya daha önceki dönemlerdeki diğer bilginlere bir eleştiride bulunmak istiyor. Ardından İbn Haldun kendi felsefesini yani ‘’umran’’ adını verdiği görüşünü açıklıyor. Burada anlatmak istediklerinin özü ise şu şekilde açıklanabilir: Tarihi veyahut başka herhangi bir bilgiyi öğrenmek ondan bir şeyler çıkarabilmek için öncelikle o bilginin nedenine ve altında yatan sırrına vakıf olmamız gerektiğini ifade ediyor. Bu görüşünü doğrularcasına da anlatımına coğrafyadan devam ediyor. Tüm iklimleri ve o iklimlerin insanlarına nasıl özellikler verdiği gibi bilgileri tek tek açıklayan İbn Haldun, bu şekilde sosyoloji, siyasi vb. çıkarımlarını kendince temellendirerek anlatıyor. Eser bu tarz konuların açıklanmasıyla da devam ediyor. Eserin içeriği hakkında yazdıktan sonra söyleyeceklerim şu ki: I. kitap özelinde aradığımı bulamadım. Eseri eğer 1400’lü yıllarda okuyabilseydim baş ucu kitabım olabilirdi ama 2021 yılında okuyunca yaşadığımız bilgi kirliliğinden olsa gerek artık bu tarz kitaplar pek dikkat çekmiyor diyebilirim. Çünkü bu eserin bize anlatabileceği ilginç bir nokta kalmamış, örneğin politik eksende kitabı konuşacak olursam, tabii kitapta bahsettiği siyasi çıkarımlar günümüzde hala geçerliliği koruyor fakat bu bilgilere ek olarak siyasi ekseni etkileyen çok çok farklı İbn Haldun’un dahi tahmin edemeyeceği noktalar da bulunmakta. Kısaca, eser günümüz için yer yer yetersiz yer yer de gereksiz kalıyor bana göre. Ayrıca fazla uzun olması da okuyucu için büyük bir dezavantaj. İbn Haldun, eserinde anlattığı her bilgiyi sağlam bir temele oturtup kitabını o sağlam temel üzerine inşa etmek istemiş lakin bu temeli açıklamak kitabın gereksiz uzamasına neden olmuş. Dediğim gibi 600 yıl evvel okusaydım benim için okuduğum en iyi eser olabilirdi. Okuduğunuz için teşekkürler. Benim puanım 4/10. (Gökçen)
Felsefe Taşı: Avrupa'da, kilisenin kabul ettiği doğruların tersi bir şey söyleyen bilim adamlarının yargılandığı bir dönem, Ortaçağ. Feodal yönetimin, sınıf ayrımcılığının hat safhada olduğu zamanlar, 11. ve 14. y.y. arası. Bu zamanda İslâm coğrafyası içerisinde olan Afrika ve Ortadoğu, ilim ve bilim yönünden Avrupa'dan daha ileride. Mısır, Irak, Tunus gibi ülkeler eğitim merkezi olan yerler. 1377'de yayınlanan 'Mukaddime'de genel olarak Arapların bedevî medeniyetin etkisiyle bilimden, çağdaş düşünceden kopuk olduğunu söyleyen; en iyi İslâm âlimlerinin Arap olmayan kavimlerden olduğunu kabul eden ve Arap olan İbn Haldun'un kendisi de eğitimine Tunus'ta başlamış. İslâm coğrafyasında bilime verilen önem ne kadar artmış olsa da İslâmiyet'in değişik görüşlerle kendi içinde çeşitlenmesi, şeriata uymayan düşüncelerin taşlanması, bilim ve ilimde isim yapmış kişilerin yeni fikirlere kapalı olması nedeniyle; bilim yeni dallara nadiren kavuşmuş. İbn Haldun da bu kısırlıkta yeni bir ilim/bilim oluşturmaya çalışmış: Umran İlmi. Yani Medeniyet İlmi. "Sizce alışılmış olmayan ve çağınızda emsalinden bir şey bulunmayan hususları red ve inkâra kalkışmayınız. Çünkü havsalanız (ve düşünme kabiliyetiniz) daralır, mümkün olan şeylerin teşkil ettiği daireyi tam olarak kavrayamazsınız... Zira varlığın ve umranın halleri birbirinden farklıdır. Bunun aşağı veya orta mertebesini idrak etmiş olan, bu konuda her şeyi idrak etmiş olmaz." Mukaddime, sayfa 409 Esasen tarihin konuları içine dahil olan medeniyeti, İbn Haldun, üzerinde daha çok durarak ayrı bir alana kavuşturmak istemiş. Bu girişimi kendi zamanında çok ilgi ve kabul görmese de, çok taraftar toplayamasa da, övgüye layık gören birkaç âlimin övgüsü dışında genel olarak eleştirilse de; sonraki yüzyıllarda hakkı verilmiş. Zamanımızda ise çok ünlü, çok saygı duyulan ve önem verilen bir kişi. Çünkü kendi zamanında geçmişten aldığı dersle geleceğe ışık tutmuş. Bu yüzden ancak gelecekte anlaşılmış. İbn Haldun; "El-İber" adındaki yedi ciltlik eserinin giriş kitabı olan ve beş ayda yazdığı "Mukaddime"de; göçebe hayatı ve yerleşik hayatı anlatımının merkezine alarak; sosyoloji, ekonomi, siyaset, felsefe, edebiyat, bilim, ilim... gibi birçok farklı konuya değiniyor. Fırsatçı bir devlet adamı olarak " Zafere giden yolda her şey mübah." düşüncesinde olması, bağlı olduğu Malikî mezhebinin kadılığını bir süre yapmasına engel olmamış. Bu özelliklerinin yanında âlim, araştırmacı, eğitimci de olan İbn Haldun; Mukaddime'sinde insanî gelişimin ve değişimin iz sürücüsü ve açıklayıcısı olmuş. Kitabında ansiklopedik birçok bilgiyi açıklayarak aktardığı için, medeniyet tarihinde kendi zamanı için bir mihenk taşı olma durumunda. Bu saygınlığını hâlâ hak ettiğini okursanız anlayacaksınız. Anlattığı her konuyu İslâmi bir sonuca bağlasa da; o zamanın şartlarının bunu gerektirdiği düşünüldüğünde aslında mümkün olduğu kadar objektif olmaya çalıştığı fark ediliyor. Kendi görüşlerini yazdığı kısımları hariç tutmak gerek tabi ki. Kaliteli kitap bir felsefe taşıdır. Ona dokunmak yazılanları okumakla oluyor. Akıl, altına dönüşüyor. Düşünceler değerleniyor. Ölümsüz olmak mı isteniyor? Felsefe taşını yazmak gerekiyor. İbn Haldun kendi felsefe taşını yazmış. Aklımızın her zaman altına dönüşmesi dileğiyle. İyi okumalar! (「 Serhat Şahiner 」)
Mukaddime PDF indirme linki var mı?
İbn-i Haldun - Mukaddime kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mukaddime PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İbn-i Haldun Kimdir?
Eski ve soylu bir ailenin çocuğu olan İbni Haldun 27 Mayıs 1332'de Tunus'ta dünyaya geldi. Gençlik yıllarında dönemin ünlü hocalarından fıkıh, hadis, tefsir, akaid, mantık, felsefe, matematik, tabiat bilimleri, dil bilimleri, şiir ve edebiyat dersleri almıştır. 20 yaşında iken ülke yönetimini elinde tutan Beni Hafs hanedanından Sultan Ebu lshak'ın katipliğine getirilmesiyle de siyasi hayatı başlamıştır. Bu dönemde Fas Emin Ebu İnan kendisini bilim meclisine kabul etmiştir. 1362 senesinde İspanya'ya giderek eski bir dostu olan Gırnata Emiri Ebu Abdullah Muhammed'in hizmetine girmiştir. Bir süre sonra Kuzey Afrika'ya dönerek Bicaye'de başvezirlik makamına getirilmiştir. Bunun yanında ilmi çalışmalarını da devam ettirmiştir.
1366 yılındaki yönetim değişikliği üzerine de görevinden ayrılarak kabileler arasında dolaşmaya başlamıştır. Daha sonra 1374 yılında İspanya'ya geri dönmek zorunda kaldı. Ancak siyasi sürtüşmeler nedeniyle ülkeden çıkarılarak yeniden Afrika'ya gönderildi. Siyasi çalkantılardan bıkıp usanan İbni Haldun, bu dönemde İbni Selame denilen bir kaleye yerleşmiştir. Kendisini bütünüyle ilmi çalışmalara vererek ünlü eseri Mukaddime'yi 1374 senesinde burada tamamladı. 1382 senesinde Mısır'a giderek Kahire'de bulunan medreselerde müderrislik yapmaya başladı. Aynı zamanda Hicaz, Kudüs ve Suriye'ye de seyahatler düzenledi. İbni Haldun 1406 senesinde Kahire'de hayatını kaybetti.
ESERLERİ
Kaside-i Bürde şerhi
İbn Rüşd felsefesi hakkında bir risale
Kitab el-Mantık
Kitab el-Hisab
Marakeş sultanına yazılan bir risale
Şiire dair bir risale
Mukaddime
İbn-i Haldun Kitapları - Eserleri
- Mukaddime
- Devlet
- Mukaddime 1
- Mukaddime 2
- Tasavvufun Mahiyeti Şifau's-Sail
- Devlet
- Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar
- Mukaddime III
- Kıtlık Zamanlarında İnsanları Açlık Değil Alışmış Oldukları Tokluk Öldürür
- Miftahu’l-İber
- Mukaddime
- Mukaddime 1. Cilt
İbn-i Haldun Alıntıları - Sözleri
- Söz, içimde dolaşarak, geçiririm geceyi, Şiir kaçar, hızlıca gider onun kafiyeleri. (Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar)
- Geçmişle gelecek birbirine, suyun suya benzemesinden çok daha fazla benzer. (Mukaddime)
- Bilgi sermayesi, bilginlerin ortak malıdır. (Mukaddime 1)
- Kalp ele geçirildiğinde, bütün organlar ve beden yenilgiye uğrar. (Devlet)
- Kalp ele geçirildiğinde, bütün organlar ve beden yenilgiye uğrar. (Devlet)
- . “Fazla tevazunun sonu, vasat insandan nasihat dinlemektir...” . (Mukaddime)
- "Zulüm, umranın harap oluşunun habercisidir." Umran bir kavmin yaptıklarının ve yarattıklarının bütünü, içtimâî ve dini düzen, âdetler ve inançlar. umran, târihi ve insanı bütün olarak ifâde eden bir kelime (Cemil Meriç). (Kıtlık Zamanlarında İnsanları Açlık Değil Alışmış Oldukları Tokluk Öldürür)
- " Kanunun temize çıkardığı katil suçsuz sayılır." (Devlet)
- Seven gönüller belki yalan hayalle avunur, az bir edinimle bahane bulur, Anka'yı avlayamayınca sığırcığa razı olur. (Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar)
- Adamın biri Hz. Ali'ye; Müslümanların hali ne böyle! Ebu Bekir ve Ömer iş başında iken ihtilaf etmedikleri halde sen iş başına gelince ihtilafa düştüler, (yoksa uğursuzluk ve beceriksizlik sende mi) dedi. Ali, "Çünkü Ebu Bekir ve Ömer benim gibi (dürüst) kimseler üzerinde vali ve emir idiler, bugün ben senin gibi kimseler üzerinde vali ve emirim", dedi. (Mukaddime)
- Bilgi sermayesi, bilginlerin ortak malıdır. (Mukaddime 1)
- İster zatlarda olsun, isterse insanın veya hayvanların davranış ve fiillerinde olsun, kainattaki bütün hadiselerin mutlaka kendinden önce gelen bir takım sebepleri vardır. Geçerli olan âdete göre bu hadiseler, bu sebepler sayesinde vukua gelir. (Miftahu’l-İber)
- Kahinlerin gaybi olan şeyleri bilmeleri, şeytani olan kuvvetlerin tesir ve yardımıyledir. (Mukaddime III)
- Başkalarını ve cemiyeti kurtarmak için önce kendini nefsin aşağı ve bayağı arzularından ve esaretinden kurtarmak. (Tasavvufun Mahiyeti Şifau's-Sail)
- . "Her geçen gün bir öncekini aratmaktadır, aratacaktır..." . (Mukaddime)
- Türk kavmi pek çok türde olup Togurkar ki Tatar türüdür. (Miftahu’l-İber)
- Toplumlar doğar, yaşar ve ölür. (Kıtlık Zamanlarında İnsanları Açlık Değil Alışmış Oldukları Tokluk Öldürür)
- Ömrün erdemini ben gece gündüz durmadan çekiştiririm. Gece ile günbatımı arasındaki aydınlık, ne kötüdür bilirim. Beni ümitsizlik ile beklenti arasına götürür aman, Bilgiye erişme konusunda bu ne cimri bir zaman. (Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar)
- Nice dal var ki kendi gibi dala sarılmış. Her biri ötekini daha çok özler olmuş. (Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar)
- Zeka fikrin ifrat(aşırı) derecesidir. Anlayışsız ve duygusuz olmak da ahmaklıktır. İkisi de kusur sayılır. İnsanlardaki vasıfların en övüleni orta derecesidir.Aşırı cömertlik, cimrilik de öyledir. Cesaret ve korkaklığın durumu da böyledir. (Mukaddime)