Müdafaalar - Bediüzzaman Said Nursî Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Müdafaalar kimin eseri? Müdafaalar kitabının yazarı kimdir? Müdafaalar konusu ve anafikri nedir? Müdafaalar kitabı ne anlatıyor? Müdafaalar kitabının yazarı Bediüzzaman Said Nursî kimdir? İşte Müdafaalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Bediüzzaman Said Nursî
Yayın Evi: Zehra Yayıncılık
İSBN: 9789756382015
Sayfa Sayısı: 607
Müdafaalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarihte hak, adalet ve özgürlük mücadelesi veren her sınıftan kişiler sözkonusu uygulamalarla karşılaşmış ve ölümsüz müdafaalar yapmışlardır. Bizim tarihimizde hafızalarda henüz dipdiri duran Bediüzzaman Said Nursî vardır. Bir ömür boyunca zamana serpiştirilmiş müdafaalar zincirinin kahramanı Bediüzzaman Said Nursî ilk müdafaasını 1909 yılında patlak veren meşhur 31 Mart Hadisesinin ardından bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin merkez binasında kurulan ve bir askeri mahkeme olan Divan-ı Harb-i Örfi’de paşalar ve zabitlerden oluşan mahkeme heyetine karşı yapar. Tıpkı milat öncesinde kadim Yunan’da muhakeme edilen ünlü filozof Sokrat’ın savunmasındaki gibi, her düşünce insanında bulunması gereken faziletleri ve davranışları adeta cinayet kabul edenlere karşı bu erdemli ve vazgeçilmez davranış ve düşüncelerini birer birer sayıyor ve mahkeme heyetini mükemmel bir mantık örgüsü içerisinde dize getirerek adeta sigaya çekiyordu.
Bediüzzaman Said Nursî’nin savunmalarında gözlemlenen önemli bir özellik de şudur: Savunma ile birlikte mesaj verme, hukuk dilini ve hukuk mantığını kullanarak mahkeme heyetini etkisi altına alma, Kur’an hakikatlerini savunma içinde yeniden duyurma ve her şeyden önce kişi özgürlüğünün güvence altına alınması gerektiğini vurgulama…
İşte bütün bu saydığımız özellikler, Üstad’ın müdafaalarını yeniden dikkatle okunmasını ve ders alınmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de katedilen düşünce özgürlüğü mücadelesinde, Üstad’ın özgün tabiriyle “Nur mekteb-i irfanı”nın ne ölçüde katkıda bulunduğunu tesbit etmek için elinizdeki Müdafaalar kitabını safha safha okumak yeterli olacaktır.
Müdafaalar Alıntıları - Sözleri
- En büyük dava, baki olan âlemi kazanmaktır. İnsanın itikadı sağlam olmazsa, davayı kaybeder. Hakiki dava budur.
- En büyük dava, baki olan âlemi kazanmaktır. İnsanın itikadı sağlam olmazsa, davayı kaybeder. Hakiki dava budur.
- "Siz, beni, “Dini siyasete âlet etmek” ile itham ediyorsunuz. Ve o itham, zâhir bir iftira olduğu ve esassız, çürük bulunduğunu yüz delil-i kat’i ile isbat etmekle beraber; bu ağır iftiranıza mukabil, ben de sizi, siyaseti dinsizliğe âlet etmek istiyorsunuz diye itham ediyorum!"
- "Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et! Senin milliyetin İslâmiyetle imtizac etmiş. Ondan kabil-i tefrik değil. Bütün senin mazideki mefahirin, İslâmiyet defterine geçmiş. Bu mefahir; zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği halde, şeytanların vesveseleriyle o mefahiri kalbinden ve milliyetinden silme!..”
- “...Onların zalimane bana karşı muamelelerinin karşısında, kader-i ilâhîyi düşünüp hakkımda adalet etmiş, derim. Yine Cenab-ı Hakka hadsiz şükrediyorum ki, bunların zulmü bana bir vasıta-yı ihlâs oldu...”
- Kur’an’ın ehl-i ukulü hayrette bırakan i’cazı, belâgat ve fesahatı, nihayet derecedeki yüksek üslubu, selaset-i beyanı, elhasıl sonsuz bedayi ve câmiiyeti ile ins ve cinnin kıyamete kadar gelecek ihtiyacatına ekmeliyetle kâfi gelmesi, dünya ve ahiret saadetinin rehberi bulunması ve bütün asırlardaki tabakat-ı beşere hitap etmesi ve kâinat Hâlikının marziyatını kullarına bildirecek âyat ve beyyinatı tefsir ve izah edecek mütehassıs ehl-i ilmin bulunması zaruretine binaen her asırda gelen binler müdekkik ehl-i ilim, yüz binlerle Kur’an tefsirlerini meydana getirmişler; bütün asırları Kur’an’ın nuruyla ışıklandırmışlardır.
- İşte, Risale-i Nur da bu asırda Kur’an’ın feyziyle vücud bulan, beşerin tekemmülâtına uygun olarak Kur’an’ın gösterdiği mucizeli hakikatlerin, bu tekâmül ile, saha-i fiile konulduğunu bildiren ve asrın idrakine hitap eden gayet kudsî bir tefsirdir. Kur’an, baştan başa tevhid-i ilâhiyi ilân ediyor; Risale-i Nur da, iman-ı billahı gösteren ve hakaik-i imaniyeyi ders veren ayetleri tefsir ediyor.
- “Risale-i Nur, manevî hakikatleri ve iman ilmini, Avrupa’nın fen ilimleriyle mezc ederek gayet kuvvetli bürhan ve hüccetlerle aklen ve mantıken isbat eder. Risale-i Nur, hâl ve istikbalin ilmî, imanî, aklî ve fikrî ihtiyaçlarına cevap verir bir kuvvet ve mahiyet ve hususiyettedir. Risale-i Nur’da başka eserlerden nakil yoktur. Kur’an’ın mucize-i maneviyesidir. Risale-i Nur, yüz manevî keşfiyatı hâvi bir tılsım, kâinatın muammasını keşf ve hâl eden bir keşşaftır. Risale-i Nur, yalnız bu vatan ve bu millet için değil, âlem-i İslâm ve beşeriyet için yazılmıştır. Risale-i Nur, şu zamanın yaralarına münasip bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümüne maruz heyet-i İslâmiyeye en nafi bir nur ve dalâlet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğunu, yüzbinlerle kimseler tarafından idrak ve tasdik edilen bir eser külliyatıdır."
- “Madem bin seneden beri iman ve Kur’an aleyhinde teraküm eden Avrupa feylesoflarının itirazları ve şüpheleri yol bulup, ehl-i imana hücum ediyor. Bir saadet-i ebediyenin, bir hayat-ı bakiyenin ve bir cennet-i daimenin anahtarı, medar-ı esası olan imanı sarsmak istiyorlar. Elbette her şeyden evvel imanımızı taklitten tahkike çevirip kuvvetlendirmeliyiz. Hem bir fakir insana, değil fani ve muvakkat bir tarlayı, bir haneyi, belki koca bir kâinatı, dünya kadar bir mülk-ü bakiye kazandıran ve bir fâni adama, bâki bir hayatın levazımatını bulduran ve ecelin darağacını bekleyen bir biçareyi, idam-ı ebediden kurtaran ve saadet-i sermediyenin hazinesini açan en kıymettar bir sermaye-i insaniye, imandır.”
- "...Evet, Risale-i Nur’un vazifesi ise, hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren küfr-ü mutlaka karşı imanî olan hakikatleriyle gayet kat’î ve en mütemerrid zındık feylesofları imana getiren kuvvetli bürhanlarla Kur’an’a hizmet etmektir. Onun için Risale-i Nur’u hiçbir şeye âlet edemeyiz ve bilfiil öyleyiz.”
- "Halife-i rû-yi zemin Hz. Ömer (r.a.) Efendimiz hilâfeti zamanında âdi bir Hristiyan ile mahkemede birlikte muhakeme olundular. Halbuki o Hristiyan, İslâm hükûmetinin mukaddes rejimlerine, dinlerine, kanunlarına muhalif iken, mahkemede onun hâli nazara alınmaması açıkça gösterir ki; adalet, hiçbir cereyana kapılmaz. Hiçbir tarafgirlik güdemez."
- EDDAÎ Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde Said’den altmış dokuz emvat bâ-âsâm âlâma Yetmişinci olmuştur o mezara, bir mezartaş; beraber ağlıyor hüsran-ı İslâma Ümidim var ki, istikbal semavatı, zemin-i Asya, bâhem olur teslim yed-i beyza-i İslâma Zira, yemin-i yümn-ü imandır; verir emn-i eman-ü emniyeti enâma
Müdafaalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın Yazarı Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?
Bediüzzaman Said Nursî (Mart 1878, Bitlis - 23 Mart 1960, Şanlıurfa), İslam alimi, düşünürü.
1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır.
I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti. Savaş sırasında birçok öğrencisi ölmüş, kendisi ise gazi olmuştur. Başarılarından dolayı kendisine Harp madalyası verildi. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. 1922'ye kadar görevini yerine getirdi.
1923 yılında TBMM'nin daveti üzerine Ankara'ya gelen Nursî, Ankara'da aradığı atmosferi bulamaz. Van'a dönerek inzivaya çekilir ve daha sonraları bu dönüşünü Yeni Said'in başlangıcı olarak nitelendirir. Bu dönemde sosyal ve siyasi meselelerden uzaklaşır. En önemli vazifenin imanı kuvvetlendirmek olduğunu söyler. Şiddetle karşı çıktığı ama silah çekmediği Cumhuriyet idaresi tarafından bu dönem zarfında uzun yıllar sürgün, gözetim ve yer yer hapis hayatı yaşatılacak ve zorunlu ikamete tabi tutulacaktır. Büyük çoğunluğunun Isparta Barla'da yazıldığı Risale-i Nur külliyatının yazımı ve Nur Cemaati'nin oluşumu bu dönemde yaşanmıştır.
23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti.
Detaylı bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursî
Bediüzzaman Said Nursî Kitapları - Eserleri
- Sözler
- Gençlik Rehberi
- Lem'alar
- Namaz Risalesi
- Hanımlar Rehberi
- Asa-yı Musa (Büyük Boy)
- İman ve Küfür Muvazeneleri
- Hizmet Rehberi
- Mektubat
- Şualar
- Barla Lahikası
- Kastamonu Lahikası
- Emirdağ Lahikası
- İşaratü'l-İ'caz
- Mesnevi-i Nuriye
- Sikke-i Tasdik-i Gaybi
- Zülfikar
- Tılsımlar Mecmuası
- Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
- Muhakemat
- Münazarat
- Hutbe-i Şamiye
- Divan-ı Harb-i Örfî
- Sünnet-i Seniyye Risalesi
- Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
- Tabiat Risalesi
- Münacat
- Namaz ve Hikmetleri Risalesi
- Miftahü'l İman
- El-hüccetüz Zehra
- Tiryak
- Beyanat ve Tenvirler
- Nur'un İlk Kapısı
- Nur Aleminin Bir Anahtarı
- Latif Nükteler
- Ayet'ül Kübra
- Otuz Üç Pencere
- İman Hakikatleri
- Haşir Risalesi
- Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri
- İhtiyarlar Risalesi
- Meyve Risalesi
- Sünuhat
- Hastalar Risalesi
- İhlâs Risaleleri
- Uhuvvet Risalesi
- Küçük Sözler
- Vesvese Risalesi
- Risale-i Nur'dan Dualar
- Kader Risalesi
- Yirmiüçüncü Söz
- Risale-i Nura Giriş
- Bediüzzaman Cevap Veriyor
- Müdafaalar
- İçtimai Dersler
- Fihrist Risalesi
- Asar-ı Bediiyye
- Said Nursi'nin Kendi Dilinden Nesebi
- Dersên Civakî
- Telvihat-ı Tis’a
- Mucizat-ı Kur`âniye Risalesi
- İsm-i Âzam Risalesi
- Mirac Ve Şakk-ı Kamer Risaleleri
- Hakikat Nurları
- Rahmet Ve Şefkat İlâçları
- İçtihad Risalesi
- Ene Ve Zerre Risalesi
- Risale-i Nur Hakkında verilen Bir Konferans
- Zühretünnur
- Açıklamalı Cevşenü'l Kebir
- Siracü'n-Nur
- Hakkı Müdafaa Cephesi
- Hutuvat-ı Sitte
- Sevgi Risalesi
- Hizmet Düsturları
- Beş Risale
- Mektubat Mecmuası-1 (Osmanlıca)
- Mektubat Mecmuası 2 (Osmanlıca)
- Eski Said Dönemi Eserleri
- Mirkat-üs Sünnet
- Mektubat (Osmanlıca - Orta Boy)
- Ezkar-ı Nuriye
- Hizbul Kur'âni Ekber ve Virdül Kur'âni Elazım
- Bediüzzaman Said Nursi'nin İlk Dönem Eserleri
- Tefekkürname
- Mektubat Mecmuası 1. Kısım
- Mektubat Mecmuası 2. Kısım
- Şualar Mecmuası 2. Kısım
- Tasavvuf Risalesi
- Otuzuncu Lem'a Esma-i Sitte
- Hikmetü'l-İstiaze Risalesi
- Yirmi Dördüncü Söz
- İçtihad Sahabe ve Cennet Risalesi
- Münacat ve Hasbiye Risaleleri
- Mi'rac Risalesi
- Otuzikinci Söz
- Nurlardan Seçmeler - 2
- Beka-yı Ruh Melaike ve Haşr Risalesi
- İkinci Şua - Tevhide Dair
- Peyven Biçuk Peyva Bistu Seyemin Mektubata Bistemin
- Medrese-i Yusufiye Risalesi
- Sünuhat - Tuluat - İşarat
- Emirdağ Lahikası Mecmuası Cilt -1
- Nur Çeşmesi
- Emirdağ Lahikası 2.cilt
- Risale Günlüğüm
- Keşfü'l-Envar Külliyatından Arabi İşaratü'l-İcaz Meal ve Şerhi 4
- Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden Hulusi Ağabey'e Gönderilen ve Neşredilmeyen Mektuplardan
- Usko ja Ihminen
- Viisaita Sanoja
- Totuus Luonnosta
- Yirmi Dördüncü Mektup
- Risalei Nur Külliyatından Namaz
- Fatiha Tefsiri
- Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup
- Risale-i Nur
- İhlas ve Kardeşlik
- On Birinci Söz'ün Şerhi
- Ene Risalesi'nin Şerhi
- Tesettür Risalesi
- Hüve Nüktesi
- Dua Risalesi
- Vesvese ve Hikmetü'l İstiâze Risâleleri
- Sabır Risalesi
- Risale-i Nur Külliyatından Misbahu'l-İman
- Ehl-i Beyt Risalesi
- Hastalar Risalesi ve Çocuk Taziyenamesi Risale-i Nur Külliyatından (Cep Boy)
- Emirdağ Lahikası Mecmuası-3
- Hukuk-u Valideyn (mini boy)
- Makalât-ı Hulûsiyye - 2
- İkinci Şua
- Rîsaleya Lem'eyan
- Rumuzat-ı Semaniye
- Namaz Tesbihatı
- Nurlardan Seçmeler -1
- Hakikat Çekirdekleri
- Türkçe Açıklamalı Kaside-i Celcelutiye ve Hizbü’l-Ekberi’n-Nuri
- Namaz Risalesi
- Mu'cizât-ı Ahmediye (asm) Risalesi
- Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi
- Hastalar Risalesi
- Hutuvat-ı Sitte Risalesi
- Risale-i Nur Külliyatından Aile Risalesi
- Çekirdekler Çiçekleri
- Müsbet Hareket
- Risale-i Nur Külliyatı
- Vesvese Bahsi
Bediüzzaman Said Nursî Alıntıları - Sözleri
- Kelâmullah olan Kur'an o kadar hayatdar ve kıymetdardır ki, onu dinleyen, işiten kulakların adedini ve o kulaklara giren o kudsî kelimelerin sayısını, bütün denizler mürekkep ve melaikeler kâtib ve zerreler, nutfeler ve nebatlar ve kıllar kalemler olsa bitiremezler. (Latif Nükteler)
- Mahlukatın en zalimi insandır. (Mesnevi-i Nuriye)
- Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. (Hizmet Rehberi)
- Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve taş-toprak hükmünde cansız bir insan olma ihtimalin var! (Otuz Üç Pencere)
- Bununla beraber, meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malâyani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz ve malûmat ile vakit geçiriyorsun. (Namaz ve Hikmetleri Risalesi)
- Evet, Kur'an der ki: "Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup denizler mürekkep olsa Cenab-ı Hakk'ın kelimatını yazsalar, bitiremezler." (Zülfikar)
- Bedevîlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hâcâtını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş. (Hizmet Düsturları)
- Kardeşlerimden rica ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudûr eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve "Haysiyetime dokundu" demesinler. Ben, o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim. (Medrese-i Yusufiye Risalesi)
- Her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Hâlık'ımız bize ihsan ediyor; tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek; ne kadar hilâf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlâkını bozmak ve meyûsane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasâret ederiz, kıyâs edilsin. (Meyve Risalesi)
- . Ey göz, güzel bak! (Küçük Sözler)
- Bir sinek, elime kondu. Emanetullah olan gözünü, yüzünü, kanatlarını güzelce temizlemeye başladı. Bir neferin mîrî silâhını, elbisesini güzelce temizlediği gibi, sinek de temizliyordu. Nefsime dedim: "Bak!" Baktı, tam ders aldı. O sinek ise, mağrur ve tenbel nefsime hoca ve muallim oldu. (Latif Nükteler)
- ...mahlûkatın sıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzûr-u Rahmân'a gitmek; bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki bir saadettir. (Tiryak)
- حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ Onun bekası bize yeter" dedim. (Şualar)
- "İhtiyarın cüz'î ise; kendi mâlikinin irâde-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayât-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise; Kur'ân'ın güneşi altına gir, îmanın nuruyla bak ki; yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur'ân, birer yıldız misillû sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır." (Ayet'ül Kübra)
- Ey rahmet ve keremi, sonsuzluğa uzanan bütün ümitlere tükenmez bir hazine olan ve her ne halde olunursa olunsun Kendisinden asla ümit kesilmeyen yüce Recâ (Açıklamalı Cevşenü'l Kebir)
- Tevafuk birkaç cihette bir şeyi gösterse, delalet derecesinde bir işarettir. Bazan bir tek tevafuk, bazı karainle delalet hükmüne geçer. (Latif Nükteler)
- İşte enva-ı dalalet derecatına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki hikmet-i Rabbaniyeye ve dünyanın bekasındaki makasıd-ı Sübhaniyeye zarar verdiği için ehl-i isyana ve ehl-i dalalete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcudat kızıyor, mahlukat öfkeleniyor. (İman Hakikatleri)
- Hem kat'iyyen biliniz ki; bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. (Hanımlar Rehberi)
- Artık bütün insanları kardeş yaparak yemyeşil cennetlerin nurlu ufuklarından esen refah ve saadet, huzur ve asayiş rüzgârıyla dalgalanan âlemşümul bir bayrak altında toplayacak olan yegâne kuvvet, İslâmdır. Zira beşeriyetin bugünkü hali, tıpkı İslâmdan evvelki insan cem'iyetlerinin acıklı halidir. Bunun için insanlığı o günkü ebedî felâketten kurtaran İslâm, bugün de kurtarabilir... (Nur Aleminin Bir Anahtarı)
- Zira bir müslimin herbir sıfatı İslâmiyetten neş'et etmek lâzım gelmez. (Muhakemat)