Montauk - Max Frisch Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Montauk kimin eseri? Montauk kitabının yazarı kimdir? Montauk konusu ve anafikri nedir? Montauk kitabı ne anlatıyor? Montauk PDF indirme linki var mı? Montauk kitabının yazarı Max Frisch kimdir? İşte Montauk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 14.09.2022 11:00
Montauk - Max Frisch Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Max Frisch

Çevirmen: İlknur Özdemir

Orijinal Adı: Montauk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750844386

Sayfa Sayısı: 136

Montauk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayatta başarılı bir adam bir su aygırı gibi görünebilir, kadınlar kendilerini ona teslim etmekle kalmazlar, çekiciliklerini hiç çekinmeden, seve seve ortaya koyarlar. Ancak sokaktayken, kalabalığın arasına karışmışken kendimi yine tamamıyla su aygırı gibi hissediyorum.

Anlatıcı, kitabının tanıtımı için gittiği New York’ta, yayınevinde çalışan, kendisinden yaşça epey genç Lynn ile tanışır. İkisi de birbirinden etkilenir ve hafta sonunu birlikte Montauk’ta geçirirler. Bu kısa birliktelik, anlatıcının yaşamı boyunca kadınlarla ilişkisini irdelemesine, üzerinde derinlemesine düşünmesine yol açar. Yazar, Mayıs 1974’te yaşadığı bu romantik ilişkiyi özyaşamöyküsel çerçevede anlatırken, kendisini üçüncü kişi konumuna koyar, anlatımını pek çok küçük parçaya böler; bu parçaları anılarla, günlüğünden notlarla, kendine dönük eleştirilerle, ilk karısı, çocukları, sevgilileri ve özellikle Avusturyalı şair ve yazar Ingeborg Bachmann’a olan tutkulu aşkıyla mozaik gibi işler. “Montauk”, eserlerinde ağırlıklı biçimde kimlik sorunsalı, yabancılaşma, modern toplumun ahlaki açmazları temalarını araştıran Max Frisch’in kadın-erkek ilişkisi üzerine en kişisel kitabı sayılabilir. Mahrem ve çok özel bir hesaplaşma.

“Frisch daha önce hiç bu kadar kısa, bu kadar kıt sözcükle, ama aynı zamanda bu kadar açık ve özlü, bu kadar canlı ve coşturucu yazmamıştır. “Montauk” şiirsel bir bilançodur; kaygının yazarının elinden çıkmış aşka dair bir kitaptır.”

- Marcel Reich-Ranicki

Montauk Alıntıları - Sözleri

  • Sonra, hiçbir şey düşünmediğini fark ediyor; ne dünü ne yarını, ne de bugünü.
  • Her zaman bir tek kendimi anlattığım da doğru değil. Ben kendimi hiç anlatmadım. Ben kendimi yalnızca ele verdim.
  • Bu pencerelerin korkulukları çok alçak, aşağıya, kavşağa bakmak istersem dikkatli olmam gerekir; insan sadece rüyasında kendi gücüyle uçabilir.
  • Ben kendi çılgınlığımda kendimi yaralıyorum.
  • Gömleğimi yırtıyorsam, kastettiğim canımdır.
  • Şu anda, bir kerecik olsun, derdimi anlatabilsem, ölmeye razıyım, başka bir şey istemem.
  • Hayatıma son vermek için asla ciddi bir girişimde bulunmadım; ciddi olmayan bir girişimde de. Sadece sık sık, hayatımın her döneminde bunu düşündüm. Bir uzman gibi şurada burada pratik imkanlar görüyorum. Bu işe uygun düşecek bir kiriş görüyorum. Yüksek bir binada bu fikir herkesin aklına gelir; orada basit ve güvenilir bir girişim olur bu. Evde silahım yok, çünkü her zaman sağduyulu değilimdir, intihar da sağduyuyla yapılacak bir eylemdir. Aklımda bu fikirle bir dağ yolunu gözden geçirdim ve umulmadık şekilde sağlam çıkabilecek bir korkuluğu bulunmayan en az üç yer keşfettim, buralarda, özellikle sisli havalarda, intihar bir kaza gibi görünebilirdi. Buna sık sık da hazır oluyorum, hem de ayık kafayla hazırım, belli bir neden olmadan.
  • …düşünmek yararsız, geleceğimin hangi yönde olduğunu bilmiyorum.
  • Sonradan, boşuna öfkelenmişim, diyorum; kördüğümü çözemedi öfkem — üstelik özür dilemem gerekecek.
  • Her zaman bir tek kendimi anlattığım da doğru değil. Ben kendimi hiç anlatmadım. Ben kendimi yalnızca ele verdim.

Montauk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

2. Frisch eserim ve yine doyurucu oldu benim için.. Okuması çok kolay diyemem, yazarı daha önce okumasaydım ilk kitabın bu olmasını istemezdim. Ama onun dahi kalemine aşina oldugum için ben sadece edebi zevke odaklandım. Kitap yazarın özyaşamoykusu ; günlüğü, anıları işlenmiş. Özellikle New Yorka bir davete giderken ,yayınevinde tanıştığı çok genç bir kız ile yaşadığı aşk üzerinden bir dönüşüm var.. Neden zor; 1. Yazar bu otobiyografik eserde kendini 3. Kişi olarak anlatıyor . Bu durum okuyucuyla arasına bir tık meseafe koyuyor gibi hissedilebilir. 2. Belli bir kronolojiye bağlı kalmıyor .. Sevgilisinden bahsederken hopp eski eşine geçiyor vs.. Neden çok sevdim: 1- Max Frisch’i anlamak icin okumuyorum.. haz icin okuyorum ve kaç okur hakkını tam verıyordur bilemem.. Kendi adına basit cümlelerine vurulduğu söyleyebilirim.. Onun kitaplarını okumak , içimdeki kara kutuya dokunuyor , kaygılar, korkular tekrar yüzeye cıkıyor sanki.. 2- cok basıt 2 kelimelik bir cumle. Bu kadar .. Mwx Frısch bunu öyle bir yerde kullanıyor ki çarpışıp kalıyorum.. Onun soylemesi anlamlı hale getiriyor. 3- Hayranlık duyuyorum. Zekasına, farklı tarzına .. Onu okurken, keşke tanısaydım onu zamanda yolculuk yapıp kafasına , hayatına şöyle bir dalmak isterdim.. Saymakla bitmez.. Kısaca kitap herkes icin mi bilmiyorum ama Ben çok sevdım. Yazara mavi sakal sonrasında günlükleri ile devam edeceğim. (psk.okuyor)

Frisch'ten samimi anlatı: Otobiyografik: İtiraf edeyim: Başarılı bir yazarın hayatının son demlerinde genç bir kadınla sadece haftasonu da olsa ilişkisini merak ettim ve tabii ki beğendiğim kalemin hayat hikayesinden kesitleri de. Frisch'in 1974 yazında yaşadığı bir haftasonu ilişkisi merkezinde hayatından bölümler içeren bir anlatı. Yazarak geçinemediği mimarlık zamanları, çocukluk ve gençlik anıları, başından geçen evlilikler ve aşklar. Olmayan kişiler ve kendi içinde ibretlik olaylar uydurmadan, topluma olan sorumluluğu üzerinden yazarlığını haklı göstermeden, mesaj kaygısı taşımadan sadece anlatmak istediğini yazıyor, bir yerinde. Küçüklüğünde loş odasında yatarken yorganın altında saatlerce el feneri ışığında Donkişot okurken gözkapakları düşük kalıp tedavi olmuş, Yahudi sevgilisini kurtarmak için evlenmeye zorladığında red cevabı almış, kıskançlık ve kayıtsızlık duyguları içinde kadınlarla sorunlar yaşamış, kitabında dile getirdiğine göre. 'Yaşanmışlıkla ve okurla mesafesini koruyabilen, mahrem ve çok özel bir hesaplaşma' yazıyor arka kapağında. #stiller romanından derin etkilendiğim yazarın bu samimi anlatısından sonra son romanı #mavisakal ve #günlükler ile devam edeceğim okumaya, aynı zamanda Brehct sonrası Alman tiyatrosunun dev ismine.... (Hayat Bu)

“Montauk” Max Frisch'in kendisiyle hesaplaşması ve onun en kişisel kitabıdır. ABD'de kitabının tanıtım turu sırasında, yayıncı Alice Locke-Carey ile olan kısa aşk hikâyesi Frisch’in hayatının acımasız bir dökümünü çıkarması için bir fırsattır. Kitap, hayatının haykırışı olarak da adlandırılabilir; geçmişte onlarca yıla yayılan, tüm ilişkilerini, evliliklerini ve sonu faciayla biten aşklarının tamamını içeren bir haykırış. Babasını kaybedince Alman Dili ve Edebiyatı eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı ve mimarlık fakültesini bitirdikten sonra, tekrar hayatını yazmaya adadı. Gençlik arkadaşı Werner Coninx hakkında çizdiği portre, tek kelime ile muazzamdı. O kadar içten ve samimi bir dille ifade ediyor ki dostluklarını, bütün kitap onun hakkında olabilirdi diye düşündüm. Hayatında iz bırakanların en başında, üst sınıfa mensup Gertrud Constanze von Meyenburg ile ilk evliliği ve çocukları yer alıyor. Şair Ingeborg Bachmann ile olan tutkulu aşkı, evlenme teklifinin reddi ve aşırı kıskançlığının yüzünden bittiğini açık sözle ifade ediyor. Kendisinden 28 yaş küçük olan ikinci eşi Marianne Oellers bir arkadaşıyla uzun süre onu aldatmış. "My Life As A Man” alt başlığı altında iki farklı yanını eleştirisel bir biçimde anlatıyor, bir taraftan zayıf, aldatan ve biten ilişkileri için kendini sorumlu tutan bir erkek ve diğer taraftan dünyada yüksek takdir gören başarılı bir yazar. Frisch'in hikâyesi herhangi bir kronolojiyi takip etmiyor. Anıların ve düşünce parçalarından özenle oluşturulmuş bir kolaj gibi daha çok. Anlatı perspektifindeki değişiklikler, Frisch'in kendinden şüphe dolu hayatına geri baktığını ortaya koyuyor. “Montauk” bir yandan şiirsel üslubun hâkim olduğu bir eser ama diğer yandan da bir hayatın cilasız analizidir. Max Frisch’ten okuduğum ikinci kitabım, devamı gelecek (Le ciel)

Montauk PDF indirme linki var mı?

Max Frisch - Montauk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Montauk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Max Frisch Kimdir?

15 Mayıs 1911'de Zürih'te doğan Max Frisch, on altı yaşında yazmaya başladı. Alman dili üzerine eğitim görürken, yirmi iki yaşında babasının ölmesiyle gazetecilik hayatına atıldı. Böylece Doğu Avrupa'ya ilk araştırma gezilerini yaptı. Yirmi beş yaşındayken, Zürih Yüksek Teknik Okulu'na girdi ve 1941'de mimarlık diplomasını aldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında İsviçre ordusunda görev yapan Frisch'in 1934'ten itibaren pek çok romanı ve tiyatro oyunu yayınlandı. Yazar 1958'de Almanya'nın en önemli edebiyat ödülü olan Georg Büchner ödülünü, 1976'da da Alman kitapçıların verdiği Barış Ödülü'nü aldı. Yapıtlarının tümünde çağının genel toplumsal bunalımlarını ve geleneklere dayalı düzene karşı uyanan kuşkuyu dile getiren Frisch, bugün çağdaş İsviçre edebiyatını dünya edebiyatında temsil eden en büyük isimlerden biridir. 1991'de hayatını kaybetmiş olan Max Frisch'in başlıca yapıtları şunlardır: Homo Faber, Stiller, Locarno'u Eczacının Düşü, Biyografi, Mavi Sakal, Adım Gantenbein Olsun.

Max Frisch Kitapları - Eserleri

  • Sessizliğin Yanıtı
  • Homo Faber
  • Mavi Sakal
  • Stiller
  • Kont Öderland
  • Montauk
  • Andorra
  • Sorular-Sorular-Sorular
  • İnsan Nedir ki
  • Günlükler 1946-1949
  • Don Juan ya da Geometri Aşkı
  • Bidermann Und Die Brandstifter
  • Locarnolu Eczacının Düşü
  • Biyografi
  • Günlükler 1966-1971
  • Günce
  • Adım Gantenbein Olsun
  • Tirbüşon
  • 2 Oyun Kont Öderland - Santa Cruz
  • Sorular Sorular Sorular
  • Cezaevi Günleri

Max Frisch Alıntıları - Sözleri

  • Eğittiğimiz insan zihninin, temelde türün kendi kendini yok etmesi üzerine tesis edildiğine akıl erdirebilir misiniz!?... (Sorular-Sorular-Sorular)
  • "Sevgili ölüm, henüz yaşamadım." (Sessizliğin Yanıtı)
  • ve her şey yerle bir oluveriyor. (İnsan Nedir ki)
  • Dur! dedi: Sen orada durunca Venüs daha güzel görünüyor... (Homo Faber)
  • Niye mutlu bir düş? (Locarnolu Eczacının Düşü)
  • Birileri parayı getiriyor, diğerleri alıp götürüyor. Her gün böyle. Örneğin birileri paraya ihtiyaçları olduğu için çalışıyor, diğerleriyse onların yerine para çalıştığı için kazanıyor. (Kont Öderland)
  • Sevişmeyle geçen gecelere yazık. (Locarnolu Eczacının Düşü)
  • "Dünyadaki silah birikimini kalemimizle yok edemeyiz, ama iki tarafça da savaş yöntemi olarak kullanılan boş laf yığnlarını allak bullak edebiliriz. (Günce)
  • Benim arkadaşa ihtiyacım yok. Kendi kendime düşünürüm. (Mavi Sakal)
  • Neden sizin gözünüzde hak sahibi degilim? Siz hakikatten güçlümüsünüz? (Andorra)
  • Herkes, er ya da geç kendi hayatı sandığı bir hikaye yaratır. (Adım Gantenbein Olsun)
  • Kıskançlık: Başkasıyla kıyaslanmaktan korku. (Günlükler 1946-1949)
  • Duvardaki çatlak gibi bir şey bu. Çatlağı görmemek için duvarı kâğıtla kaplayabilir insan. Oysa çatlak kalır. (Kont Öderland)
  • Ulaşıl­maz bir uçurumda çürüyen bir döşek (İnsan Nedir ki)
  • ...aslında unuttum yani istemediğim zaman hiç hatırlamam. (Homo Faber)
  • sevilmeye değer demek istiyorum (Homo Faber)
  • "Yalan söylemek, yalancılığın aksine gücümüzü tüketir: yalan bir edimdir, şeytani bir edim. Yalan söylemek başka bir bilinci bilinçli olarak gizlemektir, irade gerektirir ve tehlikeli bir girişimdir her zaman; oysa yalancılık sözcük olarak aynı şeyi ifade etse de merttir, ahlaklıdır, huzurludur. Bu nedenle yalancının söylediğini çürütmek mümkün olmaz asla, tıpkı bir tapınağa saygısızlık edildiğinde olduğu gibi öfkelenir insan sadece; onun tapınağı, ona en iyi gelen şeyin , gerçeğin , kendi gerçeğinin değil , asıl gerçeğin sonsuz, değiştirilemez, dokunulmaz, kutsal ve mutlak olduğuna duyduğu güven ve umuttur. (Günlükler 1966-1971)
  • Senin bana özgürlük tanıman gerekmez, gereksinim duyarsam kendi özgürlüğümü kendim alırım. (Stiller)
  • "Beni duyuyormusun? Ben diyorumki: sen korkak değilsin. Eğer diğer Andorralılar gibi olmak istersen, işte o zaman korkaksın..." (Andorra)
  • İnsanın öz-özlüyündə bütöv olmaması dəhşətli bir şeydi! Və onun bütövləşmək arzusu nə qədər güclüdürsə, onu başqa cinsə nökərçiliyə vermiş taleyin lənəti də o qədər güclü olur. (Don Juan ya da Geometri Aşkı)

Yorum Yaz