Mezopotamya Mitolojisi - Samuel Noah Kramer Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mezopotamya Mitolojisi kimin eseri? Mezopotamya Mitolojisi kitabının yazarı kimdir? Mezopotamya Mitolojisi konusu ve anafikri nedir? Mezopotamya Mitolojisi kitabı ne anlatıyor? Mezopotamya Mitolojisi PDF indirme linki var mı? Mezopotamya Mitolojisi kitabının yazarı Samuel Noah Kramer kimdir? İşte Mezopotamya Mitolojisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jean Bottéro
Yazar: Samuel Noah Kramer
Çevirmen: Alp Tümertekin
Orijinal Adı: Lorsque Les Dieux Faisaient L’Homme Mythologie Mésopotamienne
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053329725
Sayfa Sayısı: 896
Mezopotamya Mitolojisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mezopotamya Mitolojisi’ nin yazarları Jean Bottéro ve Samuel Noah Kramer Antik Yakın Doğu uygarlıkları söz konusu olduğunda ilk akla gelen uzmanlardır. Dünyaca ünlü iki yazar, bilinen en eski uygarlıklara beşik olmuş Mezopotamya’da keşfedilmiş en eski mitlerden günümüze gelebilmiş elli miti derlediler, çevirdiler ve yorumladılar.
Elinizdeki eser Türkçeye kazandırılmış en kapsamlı ve bütünlüklü derleme olmasının yanı sıra dünya üzerinde de eşine az rastlanır bir çalışmadır.
Yazarlarının deyişiyle : “Asurbilimciler Antik Mezopotamya mitlerine ilişkin metinler üzerinde görülmedik bicimde çalışmış ve gayet olumlu sonuçlara da ulaşmış olmalarına rağmen, bütün bu belgeleri bir araya getirmeyi şimdiye kadar hiç akıllarına getirmediler. Oysa bu sayede, bu mitleri üretenlerin düşüncelerinin gelişimini, ‘mantığını’, bu metinlerde somutlaştırdıkları dünya görüşünü ve duyarlılığı daha iyi ortaya çıkartabilirlerdi.”
En eskisi milattan önce üçüncü bin yıla uzanan bu belgelerde insanların, ilk başlangıçtan beri sordukları büyük ve evrensel sorulara kendi olanakları içinde verdikleri yanıtlar, canlılığını bugün de koruyan, çarpıcı bir üslupla aktarılmaktadır.
Jean Bottéro (1914-2007), Mezopotamya, Evvel Zaman İçinde Mezopotamya, Kültürümüzün Şafağı Babil, Gılgamış Destanı, Mezopotamya-Yazı Akıl ve Tanrılar, Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu, Eski Yakındoğu-Sümer’den Kutsal Kitap’a, İnancın En Güzel Tarihi adlı eserleri Türkçeye çevrilmiştir.
Samuel Noah Kramer (1897-1990), Sümerler, Sümer Mitolojisi, Tarih Sümer’de Başlar, Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki adlı eserleri Türkçeye çevrilmiştir.
Mezopotamya Mitolojisi Alıntıları - Sözleri
- Eski Asur kenti kalıntıları arasında bulunan bir tablet, "melu" denilen muskaların kökenini açıklar: içlerine şifalı bitkiler ya da nazarlıklar konulup ritüelleşmiş sözler eşliğinde hazırlanan deri keseler boyna asılır, çeşitli aksiliklere ve hastalıklara iyi geldiğine inanılırdı.
- Mezopotamya'da tebaa ile kral arasındaki itaat, hürmet, hayranlık, bağımlılık ve fedakarlık ilişkilerinin daha da yüceltilip büyütülmesinden ibaretti. -Yegane mutluluk ideali, yegane yaşam kuralı, herkesin kendi başına ve kendi adına başarı kazanmasıydı. Bunun için de, kamu düzeniyle kurulan ilişkilerde olduğu gibi, "iyi tebaa" olarak üzerine düşen ödevi yerine getirmek, sonra da işi talihe bırakmak yeterli olacaktı. Başka deyişle, dünyanın hakimi olan tanrıların, son noktada tamamen keyfi olan iradelerine bırakmak yetecekti, zira "talihi var olmak" "bir tanrısı olması" deyişiyle anlatılırdı.
- Varır varmaz şarap getirtti / Bira imal etti Şarap döktü çifte kulplu geniş testilerden Bir yandan da buğday birası hazırladı: Nefis olsun diye ona / Malt bulamacı karıştırdı Ve bir o kadar da hurma şurubu ekledi / taşıncaya kadar Sonra karıştırdı hepsini/ serinletici tatlı bir likör çıktı ortaya! Böylece Enki Nippur tapınağında / Babası Enlil'e bir ziyafet verdi. -- Anunna'lar sırasıyla koltuklarına oturdular Ve de herkes birasını yudumladı / ve şarap tattı
- Büyük tanrılara şöyle seslendi " İnsanların gürültüsü çok arttı. Bütün bu patırtı uyutmuyor beni! Emredin de salgın hastalık gelsin."
- Orada duracakları yerleri ayarladı Büyük tanrıların; Takım yıldızlar oluşturdu Onların imgesi olan yıldızlardan. Yılı tamamladı Çerçevesini çizdi; On iki ayın her biri için Üç yıldız oluşturdu. Yılın geri kalanının Planını çizdikten sonra, Kutup yıldızının durağını belirledi Yıldızların bir arada kalmasını sağlamak için
- Elbette insanlar da tüketir ama ancak ikinci sırada: Efendileri için muhteşem bir masa kurduktan sonra, ancak "ikinci servis" yapıldığında, arta kalanları yiyen hizmetkarlar gibi tüketirler.
- Saraylardan daha geniş ve şatafatlı mabetler, tapınaklar yapmak ve bunları daima süslemek, bakımlı tutmak, onarmak gerekiyordu. Tanrılar için -gerek taş gerekse ahşap üzerine değerli madenler kaplanarak zengin ve göz alıcı heykeller ve dini tasvirler de yapmak gerekiyordu.
- yeni hükümdarları olan karşı_gök tanrılarının yetkisi altına giriyorlardı. Böylece ölümden sonra bile yaratıklar üzerinde kendini duyurmuş oluyordu. Tanrısal kimliği tanımlayan yaratıklar üzerindeki yetki, bu güç, bu egemenlik ölümden sonra bile kendini duyuruyordu.
- Tufan sonrası yeniden başlayış döneminde, ama herhalde daha önce de, daha yaratılışlarından itibaren insanların yaşamı hem daha uzun hem de daha sağlamdı, normalde ömürleri iki yüzyıllıktı. Ama yaşamları sadece hayvan yetiştirenlerin yaşamına ve kaynaklarına bağlı olduğu, dolayısıyla yeterince çoğalamadıkları için sayıları yavaş yavaş kaygı verici derecede azaldı.
- Ölüm, vakitsiz ya da özellikle acımasız koşullarda gerçekleşmedikçe bu kötülükler arasında yer almıyordu. Zaten ölüm, kendileri ölmediklerinden tanrıların üstünlüklerini vurgulamak için bize bahşettikleri ortak bir kaderdi.
Mezopotamya Mitolojisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Anunnakiler kimdi?: Mitolojiyi merak edenlere tavsiye ederim. Kesinlikle fotoğraflı olsaydı çok daha güzel olurdu. Okudukça nasıl göründüğünü merak ettiğim şeyler oldu. Mezopotamya mitolojisi ve anunnakiler. Anu, enlil, enki,marduk...Kurnaz enki genellikle baş rollerde. İnsanları köle olarak kullandıkları kesin gibi. Ama insanı yarattık denmesi doğru gelmiyor. Belki DNA mızla oynadılar. Ya da hiçbiri. Gerçekten o zamanlar ne yaşandı doğrusu merak ediyorum. O yüzden araştırmaya ve sorgulamaya devam. Son olarak Mezopotamya, yunan vs. mitolojilerini bizlere filmlerde öğrettiler ya Türk mitolojisi? Kendi mitolojimiz hakkında ne biliyoruz? (Çiğdem Baler)
Mezopotamya Mitolojisi: Yüzüklerin Efendisi’nde Galadriel’in söylediği “Tarih efsane oldu, efsane mit.” acaba doğruluk payı taşıyor mu! Mevcut bilgimizle; yazının M.Ö. 3200’lerde bulunduğunu ve bugüne kadar kil tabletlerden taşlara, papirüslerden kağıda kadar farklı medyalara yazılarak, en azından bir bölümünün günümüze kadar ulaştığını biliyoruz. Bottero ve Kramer’in 858 sayfalık Mezopotamya Mitolojisi kitabında, Mezopotamya tanrıları, Teogoniler, Kozmogoniler ve Antropogoniler, yüzlerce kil tabletten çevrilen şiirler ve yazıtlar ile belki de günümüz dünyasına ışık tutan konuları anlatıyor. Şunu söylemekte fayda var, kitap kalın ve meraklısına bir içerik muhteviyatına sahip olduğundan genel okuyucu sıkılabilir. Biraz ilgilisine bir kaynak kitap. Oldukça teknik ve kapsamlı bir içeriğe sahip. İnanna’nın ölüler Diyarına İnişi, Atrahasis ya da Yüce Bilgi Şiiri, Yaradılış Destanı, Tufan, Erra’nın Şiiri içerikte ilk aklıma gelenler. (Barbuci)
Evet nihayet Göktürk’ün Zecharia Sitchin’in kitaplarında bolca denk geldiğim o kaynakça olan Kramer’in kitabını okuyabildim. Çok merak ediyordum çünkü okuduğum kitaplardaki alıntıların çoğu bu kitaptan yapılıyordu. Fakat bu kitabı okudukça yeni şeyler değil de okumuş olduğum şeyleri okuyor olduğumu gördüm. Bu nedenle ki okudukça tekrar ettiğimden sıkıldım. Yeni şeyler katmadı bana. Ama bu demek değildir ki bu kitap kötü. Ben sadece bu kitabın alıntılarını okuduğumdan dolayı sıkıldım. İlk bu kitabı okumuş olsam saf kaynak olduğundan daha ilgi çekici gelirdi. Ama Göktürk’ün kitaplarında bu kitaptan alınan yerlerin açıklaması çok daha iyiydi. Bu kitapta okuduğuz yerlerin açıklaması yavan kalıyor biraz. Yorumlarken kitap neyden bahsediyor onu da söyleyeyim. Kitap Mezopotamya’da ortaya çıkmış daha çok Sümerlerden gelen Anunnakilerden belli başlı olanlara sahip tabletlerden çevrilen kısımlar yer alıyor. Daha çok Enki, Enlil, İnanna, Ninurta ve tabi ki Marduk’u okuyoruz. Yani kitap belli Anunnakilere yazılmış eserler içeriyor. Ama okudukça yeterli gelmiyor. Kitabın beğenmediğim yönü az bilgiler içermesiydi. Mitoloji anlatırken diğer kitaplarda okuduğum bilgileri göremedim. Bu yüzden eksik geldi bana. Yorumlama yoktu. Sadece tabletteki bilgileri açıklayıcı bilgiler vardı. Yani objektifti. Bu iyi bir şey tabi ki ama insan yorum da bekliyor. Kısacası bilmeyenler için yeterli olmasa da iyi bir kaynak. Bana ekstra bir şey katmadı malesef. Ama yine de okunması gerektiğini düşünüyorum. (Mardukbooks)
Mezopotamya Mitolojisi PDF indirme linki var mı?
Samuel Noah Kramer - Mezopotamya Mitolojisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mezopotamya Mitolojisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Samuel Noah Kramer Kimdir?
(d. 28 Eylül 1897 Kiev-Rusya, ö. 26 Kasım 1990) dünyanın önde gelen Asur bilimcilerinden ve dünya çapında tanınmış Sümer ve Sümer dili uzmanı.
1919’da ailesiyle birlikte ABD’ye yerleşti; Temple Üniversitesi ve Pennsylvania Üniversitesi’nde eğitim gördü. Sümer dili ve edebiyatı üzerine uzmanlaştığı kariyerine, 1930-31’de Irak’a yaptığı önemli yolculukla adım attı. Bu sırada Sümer tabletlerinin kazı ve çözme çalışmalarını yürüttü. 1950’de Pennsylvania Üniversitesi müzesinin tablet koleksiyonlarından sorumlu oldu.
Son olarak İsrail'deki Bar-Ilan Üniversitesi bünyesinde kurulan "Asuroloji ve Eski Yakın Doğu Enstitüsüne" Kramer'in adı verilmiştir.
Samuel Noah Kramer Kitapları - Eserleri
- Tarih Sümer'de Başlar
- Sümer Mitolojisi
- Sümerler
- Mezopotamya Mitolojisi
- Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki
Samuel Noah Kramer Alıntıları - Sözleri
- Türkiye Cumhuriyeti'nin sevgili kurucusu ve kahramanı, açık yüzlü, hüzünlü bakışlı Atatürk'ün büyük bir fotografı asılı. Bazı açılardan çagımızın en önemli siyasetçilerinden biri olan bu dikkate deger insan için söylenecek ve yazılacak daha pek çok şey var. Ama gerçekleştirdikleriyle yeni bir çag başlatmış da olsalar benim işim çagdaş "kahramanlar"la degil. Ben Sümerologum ve çok uzak geçmişin, çoktan beridir unutulmuş "kahramanlan"dır benim işi m. (Tarih Sümer'de Başlar)
- Mal mülk uçan serçelerdir, konacak yer bulamazlar. (Sümerler)
- Bir nedenden dolayı insanı yeryüzünden silmek için tufan çıkmasına karar verilmiştir. Ama en azından bazı tanrılar bu karardan pişmanlık duymuş gibidirler. Buna karşın, insanoğlunu kurtarmanın yolunu bulan büyük bir olasılıkla su-tanrısı Enki'dir. Kitab-ı Mukaddes'teki Nuh'um Sümer karşılığı olan Enki, dindar, tanrı korkusu olan alçakgönüllü kral Ziusudra'ya tanrıların korkunç kararını bildirir ve çok büyük bir gemi yapıp kendisini kurtarmasını salık verir. Geminin yapılışını ayrıntılarıyla anlatan uzun pasaj kayıptır; metnimiz yeniden başladığında tufanın anlatılmasının ortasına gelinmiştir: Olağanüstü kuvvetli bütün fırtınalar, bir olup saldırdı, Tufan yeryüzünü kapladı, Yedi gün, yedi gece boyunca, Tufan ülkeyi kasıp kavurdu, Koca gemi azametli sulara çarpıp dururken, Işığını yere göğe saçan Utu çıktı Ziusudra koca geminin bir penceresini açtı, Kral Ziusudra, Utu'nun önünde yerlere kapandı, Bir öküz kesti kral, bir koyun kesti. Burada yine büyük bir parça kırık; metnimiz yeniden okunur hale geldiğinde, Ziusudra'nın ölümsüzleştirilmesini betimler: Kral Ziusudra, An ve Enlil'in önünde yerlere kapandı; Ona tanrılarınki gibi bir hayat verdiler, Tanrılarınki gibi ebedi soluğu onun için yere indirdiler. Böylece kral Ziusudra'yı, İnsanın ve...nin adının koruyucusunu, Geçiş dağında, Dilmun dağında, güneşin doğduğu yere Onlar yerleştirdiler. Şiirin kalanı okunamamaktadır. (Sümer Mitolojisi)
- Bir karıya ya da çocuğa bakmayan, boynunda tasma kayışı taşımamıştır. (Sümerler)
- Sümerler insan ve geleceğine ilişkin rahatlatıcı umutlar taşımıyorlardı. Kuşkusuz, güven içinde olmayı özlüyorlar, bizim gibi korkudan, yoksulluktan ve savaştan kurtulmayı diliyorlardı. Ama bu özlem ve dileklerin gelecekte gerçekleşeceğine inanmıyor, tersine, insanların çok uzun zaman öncesinde kalmış bir geçmişte mutlu yaşadıklarını düşünüyorlardı. (Tarih Sümer'de Başlar)
- Bir yalan söyle, sonra doğruyu söylesen bile yalan sayılır. (Sümerler)
- Enki kudretli sözün Tanrı'sıdır, kurnaz ve yaratıcıdır. Bütün diğer Tanrılar kendilerini beladan kurtarmak için kurnaz Tanrı Enki'yi çağırırlar. Tükenmez bir öğüt kaynağıdır Bilge Enki. Atra-hasis'te, Tanrılar, yüce Tanrıların oturma yerleri olan kentleri kurmakta harcamak zorunda kaldıkları emekten yakınırlar. Enki bir çözüm önerir: "Ana Tanrıça, Tanrıların işlerini yapmak için yeni bir varlık yaratsın." Yeni yaratık insandır. İnsan bir kez biçimlenince çoğalmaya başlar ve gürültüleri Tanrılar için yeni bir sorun yaratır. Öfkeli Tanrı Enlil, insanoğlunu önce veba sonra da kıtlıkla yok etme girişiminde bulunur. Enki her seferinde Enlil'in planlarını bozar. Üçüncü girişim tufan göndermek olacaktır ve insanlığı dünya tufanından kurtarmak için Enki'nin özel bir hilebazlık geliştirmesi gerekecektir. Enki kurnazlığı ile kurtarmanın bir yolunu bulur fakat Enlil'in gazabını üzerine çekmiştir. Enki insanoğluyla doğrudan iletişim kurmamaya bağlıdır fakat dolaylı yoldan bunu yapar. Atrahasis'e bir "kamış duvar" aracılığı ile seslenir, bilge yerine duvarla konuşur: Kamış Duvara Öğüt Enki ağzını açtı Ve kölesine konuştu: "Ben ne arıyorum?" dersin. Sana mesajım var: Dikkatini verdiğinden emin ol! Duvar, dinle beni! Kamış duvar, her sözüme kulak ver. "Bir evi yık - bir gemi inşa et. Mal mülk mü? Onlardan nefret et. Hayatı kurtar. Yaptığın gemi- (eni) eşit olsun (boyuna)." "Onun üstünü apsu gibi kapla- Böylece güneş içini göremeyecek- Üstünü ve altını kapla. Halat takımlarını sağlam yap. Zifti - güçlendirmek için sertleştir onu. Senin üstüne yağmur, Sürüyle kuş, bir sepet balık yağdıracağım!" Enki'nin öğüdünü izlemek bir güçtür, çünkü başta yalnızca bir gemi inşa edilmesi değil, bir yaşam biçimi emrediliyormuş gibi görülür. Suyun altından ve üstünden gelen bütün iyi şeyler Enki'den çıkar. Yalnızca Enki'nin göndereceği yağmur ve bol kuş ve balık bağlamı harap edilen tufana ilişkin bilgiler verir. İronik dizeler zekicedir, çünkü bunlar kent sakinlerini olacak korkunç olaylardan haber olmaksızın gemi inşa etmeye ikna eder. Enki'nin öğüdü Yalnızca yalanı örter: Buğday Sağanağı Enki ağzını açtı, şöyle diyerek, Bana, hizmetkârına, şöyle diyerek, "Sen, sen onlara şunu söyle: Enlil nefret eder benden - benden! Sizin kentinizde yaşayamam ben ne de Enlil'in olan toprağa çevirebilirim yüzümü. Ben apsu'ya ineceğim, efendim Enki ile yaşamak için. O sizin üstünüze talih yağmuru yağdıracak- Sürüyle kuş, en nadir bulunan balıklar, Zengin hasat verecektir size. Şafakta, ekmek; gece - buğday sağanağı - boşaltacak üstünüze." İnsanlığın varoluşuna dair bir temelle -tanrıları çalışmaktan kurtarmak için- başlayan öykü, yaratığı veba, kıtlık ve tufanla yok etme girişimlerine odaklanır ve nüfusu düşük tutmak için bir düzenle sona erer. Kurnaz Enki tarafından tasarlanmış bir plandır bu. Buradan anlayacağımız şu ki; Enlil insanoğluna felaketler verirken, Enki defalarca kurnaz ve bilge planlarıyla, hileleriyle insanlığı Enlil'in gazaplarından ve felaketlerinden kurtarmıştır. (Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki)
- Zenginliğe rastlamak zordur, ama yoksulluk hep bizimledir. (Sümerler)
- Yunanlılar ve Romalılar, hayvan fablları edebi türünün doğuşunu, İÖ altıncı bin yılda Küçük Asya'da yaşamış olan Ezop'a bağlarlardı. Buna karşın, Ezop'a yüklenen fabllardan en azından bir kısmının ondan çok önce de var olduğu günümüzde bilinmektedir. Her durumda, "Ezopik" türdeki fabllar Ezop doğmadan bin yılı aşkın zaman önce Sümer'de bulunuyordu. (Tarih Sümer'de Başlar)
- yaptığımız karşılaştırmalı çözümlemelerden çıkan en ilginç sonuç, Sümer şiirinin Kitabı Mukaddes'te yer alan cennet öyküsündeki en şaşırtıcı motiflerden birine getirdiği açıklamadır; bu ünlü pasajda "bütün yaşayanların anası" Havva'nın, Adem'ın kaburga kemiğinden yaratıldığı anlatılır - fakat neden kaburga kemiği? Kitabı Mukaddes'e göre adı aşağı yukarı "yaşatan dişi" anlamına gelen Havva adlı kadının yaratılmasında, İbrani öykü anlatıcıları neden bedenin başka bir organını değil de kaburga kemiğini daha uygun bulmuştur? Eğer Kitabı Mukaddes'teki cennet öyküsünün temelinde Dilmun şiirinin gösterdiği türden bir Sümer yazınsal etkisi bulunduğu varsayımı kabul edilirse, bunun nedeni iyice açıklığa kavuşur; çünkü elimizdeki Sümer şiirinde, Enki'nin hasta organlarından biri kaburga kemiğidir. Kaburga kemiğine Sümercede ti denir. Bu nedenle Enki'nin kaburga kemiğini iyileştirmek için yaratılan tanrıçaya Sümerce Nin-ti, "kaburga kemiği hanımı" adı verilmiştir. Fakat Sümercedeki ti sözcüğü aynı zamanda "yaşatmak" anlamını da taşır. Böylece Nin-ti "yaşatan hanım" olduğu kadar "kaburga kemiğinin hanımı" anlamına da gelebilir. Sümer yazınında da bir tür sözcük oyunuyla "kaburga kemiğinin hanımı" ile "yaşatan hanım" özdeş hale gelmiştir. Gerçi İbranicede "kaburga" ve "yaşatan" sözcükleri arasında hiçbir ortaklık bulunmadığı için sözcük oyunu geçerliliğini elbette yitirmektedir, ama yine de Kitabı Mukaddes'teki cennet öyküsüne taşınıp ölümsüzleştirilmiş en eski sözcük oyunu bu olmuştur. (Sümerler)
- Tufan sonrası yeniden başlayış döneminde, ama herhalde daha önce de, daha yaratılışlarından itibaren insanların yaşamı hem daha uzun hem de daha sağlamdı, normalde ömürleri iki yüzyıllıktı. Ama yaşamları sadece hayvan yetiştirenlerin yaşamına ve kaynaklarına bağlı olduğu, dolayısıyla yeterince çoğalamadıkları için sayıları yavaş yavaş kaygı verici derecede azaldı. (Mezopotamya Mitolojisi)
- Enki, soylemesi üzücü ama, aşağılık kompleksinden muzdaripti. (Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki)
- Toprağın dezavantajlarına rağmen, Sümer'i gerçek bir Cennet Bahçesi'ne dönüştürdüler ve muhtemelen insanlık tarihindeki ilk en gelişmiş uygarlığı oluşturdular. (Sümerler)
- Sümer kozmogonik görüşleri şöyle özetlenebilir: 1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; Sümerlerin bu denizi ezeli ve yaratılmamış olarak kabul etmiş olmaları mümkündür. 2. İlksel deniz birleşik haldeki göğü ve yeri ortaya çıkardı. 3. Gök ile yer, katı öğeler olarak düşünülmiştü. Bununla birlikte, aralarında, ana nitliği genişlemek olan, onlardan çıkan hava öğesi vardı. Böylece gök ile yer genişleyen hava öğesi tarafından ayrıldı. 4. Gök ile yerden daha hafif ve yoğunluğu çok daha az olan hava, sümerlerce belki de havayla aynı maddeden olduğu düşünülen ayı meydana getirmekte başarılı oldu. Güneşin aydan doğduğu düşünülüyordu; yani, ayın havadan ortaya çıkıp gelişmesi gibi o da aydan ortaya çıkıp gelişmişti. 5. Gök ile yer birbirinden ayrıldıktan sonra, yeryüzünde bitki, hayvan ve insan yaşamı olanaklı hale geldi; yaşam hava, toprak ve su bileşiminin bir sonucu olarak düşünülmüş gibi görünmektedir; kuşkusuz güneş de buna dahildi. Sümerlerin tanrıbilimsel dile aktarılan bu usçu kavramları şöyle tanımlanabilir: 1. Başlangıçta ilksel denizle kişileştirilen tanrıça Nammu vardı. 2. Tanrıça Nammu eril gök-tanrısı An ile yer-tanrıçası Ki'yi doğurdu. 3. An ve Ki'nin birleşmesinden, gök-baba An'ı toprak-ana Ki'den ayıran hava tanrısı Enlil doğdu. 4. Hava tanrısı Enlil kendini, Sümerlerce tavanı ve duvarlarını koyu lacivert taşı rengi gökyüzünün ve yerini yer yüzeyinin oluşturduğu düşünülen evinde, zifiri karanlıkta bulur. Ve evinin karanlığını aydınlatması için ay-tanrısı Nanna'ya yaşam verir. Sonra da ay-tanrısı Nanna, babasından daha parlak olan güneş tanrısı Utu'ya yaşam verir. 5. Bundan sonra hava tanrısı Enlil annesi yer tanrıçası Ki ile birleşir. Bu birleşme ve Su tanrısı Enki'nin büyük yardımı sonucunda yeryüzünde bitkisel ve hayvansal yaşam yaratılır. (Sümer Mitolojisi)
- Martu anasına gidip, Evde şöyle der: “Kentimdeki arkadaşlarım kendilerine eş aldılar, Komşularım kendilerine eş aldılar, Kentimde arkadaşlarımın içinde evli olmayan Eşi olmayan, çocuğu olmayan , (Tek) ben kaldım.” Konuşmanın devamı anlaşılamamıştır; şöyle biter: ’ “Ey anam, bana bir eş al, Sana armağanlar getiririm.” (Sümer Mitolojisi)
- Olağanüstü kuvvetli bütün fırtınalar, bir olup saldırdı, Tufan yeryüzünü kapladı, Yedi gün, yedi gece boyunca, Tufan ülkeyi kasıp kavurdu, Koca gemi azametli sulara çarpıp dururken, Işığını yere göğe saçan Utu çıktı. Ziusudra koca geminin bir penceresini açtı, Kral Ziusudra, Utu’nun önünde yerlere kapandı, Bir öküz kesti kral, bir koyun kesti. Kral Ziusudra, An ve Enlil’in önünde yerlere kapandı; Ona tanrılarınki gibi bir hayat verdiler, Tanrılannki gibi ebedi soluğu onun için yere indirdiler. Böylece kral Ziusudra’yı, insanın ve ...nin adının koruyucusunu, Geçiş dağında, Dilmun dağında, güneşin doğduğu yere Onlar (An ve Enlil) yerleştirdiler. (Sümer Mitolojisi)
- Sümerler, Mısırlılardan farklı olarak, melankolik ve güvensiz bir yaşam görüşünü benimsemeye yatkındılar. (Tarih Sümer'de Başlar)
- Seni suya koysalar suyu kirletirsin, bahçeye koysalar meyveler çürümeye başlar..! (Tarih Sümer'de Başlar)
- Büyük tanrılara şöyle seslendi " İnsanların gürültüsü çok arttı. Bütün bu patırtı uyutmuyor beni! Emredin de salgın hastalık gelsin." (Mezopotamya Mitolojisi)
- Sümerlerin giderek Sami kökenli Akadlarca fethedilmesinin bir sonucu olarak, Sü merli profesörler bilinen en eski "sözlükler"i hazırlamaya girişmiş lerdi. Sami fatihler yalnızca Sümer yazısını ödünç almakla kalmadı lar, Sümerce konuşma dili olmaktan çıktıktan çok sonra da üzerinde çalışıp taklit ettikleri Sümer edebi eserleri hazinesine kondular. Bu nun için de, Sümerce sözcük ve deyimierin Akadcaya çevrildigi "söz lükler"e pedagojik bir gereksinim dogdu. (Tarih Sümer'de Başlar)