Mektuplaşmalar - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mektuplaşmalar kimin eseri? Mektuplaşmalar kitabının yazarı kimdir? Mektuplaşmalar konusu ve anafikri nedir? Mektuplaşmalar kitabı ne anlatıyor? Mektuplaşmalar kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Mektuplaşmalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Stefan Zweig
Yazar: Friderike Maria Zweig
Çevirmen: Ahmet Arpad
Orijinal Adı: Wenn Einen Augenblick Die Wolken Weichen Briefwechsel 1912-1942
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9786053140429
Sayfa Sayısı: 480
Mektuplaşmalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Avrupa'nın en narin yazarlarından Stefan Zweig; gerçek bir kültür insanı, hümanist. Genelde sanat özelde edebiyat olmazsa olmazları arasında. Hassas bir maneviyat, sevgiyle yüklü bir bakış, hakkaniyet gözeten bir akıl Zweig'ın varlığını tanımlayan unsurlar olarak değerlendirilebilir. Zweig açısından sanatçı üretmek, daha sıkı çalışmak zorundadır. Zaman kısıtlıdır. Bir ömre sığdırılabilir olanlarla sığdırılamayacak olanlar arasındaki gerilim Zweig'ı da etkisi altına almıştır. Ama Zweig şahsında zamanı kısıtlayan bir başka odak daha vardır: Dönemin siyasal gelişmeleri. Nazilerin iktidara gelmesi Zweig'ı yerinden yurdundan eder, bir daha geri dönmemek üzere ülkesini terk eder. Mektupları bu terk etme sürecinin sancılarını ele verir, umudun parça parça azalmasını, kültüre duyulan inancın içeriden ve dışarıdan yıkılmasını, bir yazarın koyulaşan hayal kırıklıklarını, sonu intihara uzanan bir hayatın dökümünü yansıtır. Eve dönüş imkânsız hale gelince kıyıcı huzursuzluklar baş gösterir, "onurlu" olmak hiç olmadığı kadar önem kazanır: Ancak şimdi içinde yaşadığımız huzursuz günler daha sürecek gibi. Ben de davranışlarımı değiştireceğim. Evimde arama yapıldığı için o günlerde Salzburg'u terk etmiştim, onurlu olduğum için de oraya yine dönmeyeceğim... Zweig'ın mektupları sanatçının hayatındaki sevinç parıltılarını olduğu kadar acılarını ve kırılma noktalarını da okurla buluşturan kuvvetli metinler.
Mektuplaşmalar Alıntıları - Sözleri
- Her şeye rağmen rahata ve mutluluğa kavuştuğumu öğrendin, cesur ol !
- Bize hiç bir şey vermeden, hep bizden almış olan politikacıların çılgınlıklarının cezasını ömrümüz boyunca çekecek değiliz.
- Hayatın gerçeklerini hissetmek de dinlendirici oluyor kimi zaman.
- Zira benim asıl dünyam İngilizce ve Amerikanca konuşulan yerler değil.
- Fakat böylesine kendi dünyamda acaba daha uzun süre yaşayabilecek miyim?
- Zamanı öyle bir dolduracağım ki, zamanın farkında bile olmayacağım.
- Ah, zaman ne de korkunç bir hızla geçiyor.
- İnsanlık tarihinde bir savaşın ilk defa bütün dünyayı sarmakla kalmayıp daha yıllarca da süreceği düşüncesi, bizleri insan olarak derinden sarsıyor. Hitler adını taşıyan bu bir tek insanın cinayetleriyle yıllardır yüzbinlerce ve milyonlarca insanın hayatını mahvettiğini düşünmek, korkunç şey. Büyük çoğunluğun, açıkça, ya da el altından ona karşı olduğunu, onu ve adamlarını kökünden yokedeceğini bilmesek, her şeyden umudu kesmek gerekirdi.
- Yalnız bir şey var ki, söylersem bana güleceksin. Bu şehre karşı öylesine tuhaf bir düşmanlık duygusu besliyorum.
- Yine bir sürü insanla birlikte yaşamak düşüncesi beni ürkütüyor. Kimseyle konuşamaz oldum. Zira durumumuzu kimse anlıyamaz. Böyle şeyler insanın kendi başına gelmeden anlaşılmaz. Yıllardır çektiklerimizin ağırlığını ve yerini yurdunu kaybetmenin ne demek olduğunu, belki ancak şimdi anlarlar.
- Geçmişte: kolleksiyon yapmak, dinlenmek, ün ve onur. Günümüzde ise: kovalanış, ve kin. Gözüm pek yıldı. Buranın eşsiz sessizliği ve bir köşede olması beni ayakta tutabiliyor, sadece.
- Güzel zamanlar, bir daha geri gelmemek üzere, geçti.
- Ah, eski günlerimdeki gibi hafif ve herşeyi hafife alabilen biri olabilseydim. Fakat edebiyatın fazla anlamı kalmadı benim için, yaratma ihtirasım söndü; bu işlere bir son vermekten, kimsenin tanımadığı biri olmaktan, yani gerçek bir insan gibi yaşamaktan gayrı isteğim yok. Adı üzerine reklam yapılmak, sinirleri bozuyor. Hele bizim gibi bundan ötürü mutluluk duymayanlarda.
- Eski bir alışkanlığı, yaratıcılıktan yoksun bir başarışla, sürdürüyorum. İnandırmak için, inanç gerekli. Başkalarını sürüklemek için de heyecan duymak gerekir. Günümüzde bunları nereden bulmalı !
- Kesin sonuç ve en son zaferin bu yıl elde edilemiyeceğini, bizim neslin, en verimli yıllarını iki büyük dünya sarsıntısında geçirmek zorunda kaldığını düşündükçe, bağulacak gibi oluyorum. Milletierin geçmişte yıllar yılı sürede kazandığından fazlasını bir ayda yutuveren bu savaştan sonra herşey daha bir başka olacak. Korkarım, biz eskilerin bütün günleri tasalar ve güçlüklerle geçecek.
Mektuplaşmalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Stefan Zweig’in üzerinde en çok etkisi bulunan, yengemiz Friderike’nin üzerinden yazdığı-anlattığı bu mektuplar çok ilginçtir. Hem dönemin şartlarını yansıtır, hem günlük hayatı yansıtır, oldukça açık yazılmış bir kitaptır bu çünkü Zweig asla yayımlanacağını düşünmez bu yazıların. Yazdıkları, intihar düşüncesi, psikolojisi, adeta uçan kuştan korkan yüreği derken çok duygusal, dramatik bir eserdir. Yazar, insanlığını yansıtıyor bir yönden diyebiliriz kısaca. Ben çok eski bir basımı okudum, yeni basımı ve sayfa sayısını da görünce ‘Maşallah’ demeden edemedim tabi. Hepimize iyi geceler, iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.
I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.
Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.
Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.
Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
Stefan Zweig Kitapları - Eserleri
- Satranç
- Amok Koşucusu
- İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
- Sabırsız Yürek
- Dünün Dünyası
- Değişim Rüzgarı
- Geleceğe Güven
- Yolculuklar
- Unutulmuş Düşler
- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Balzac
- Montaigne
- Clarissa
- Macellan
- Rotterdamlı Erasmus
- Amerigo
- Günlükler
- Joseph Fouche
- Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
- Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche
- Marie Antoinette
- Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
- Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
- Ay Işığı Sokağı
- Avrupa'nın Vicdanı
- Amok - Usta İşi
- Ruh Yoluyla Tedavi
- Korku
- Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
- Yarının Tarihi
- Yakıcı Sır
- Mektuplaşmalar
- Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
- Olağanüstü Bir Gece
- Gömülü Şamdan
- Dostlarla Mektuplaşmalar
- Freud - Cinselliğin Yeryüzü
- Mürebbiye
- Mary Stuart
- Korku Ruhu Kemirir
- Buluşmalar
- Karmaşık Duygular
- Alacakaranlıkta Bir Öykü
- Kurşun Mühürlü Tren
- Mecburiyet
- Bir Çöküşün Öyküsü
- Seçilmiş Öyküler
- Hikayeler
- Geçmişe Yolculuk
- Freud - Mutluluğun Mimarı
- Kuş Kapanı ve Dönüşüm
- Kaçak ve Sahaf Mendel
- Dadı ve Leporella
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Geç Ödenen Bedel
- Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
- Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
- Rilke'ye Veda
- Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
- Cenevre Gölü'ndeki Olay
- Kadın ve Manzara
- Nietzsche
- Kızıl
- O muydu?
- Bir Kalbin Çöküşü
- Bizans'ın Fethi
- Gölge Kadınlar
- Zalimce Bir Oyun
- Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine
- Satranç
- Lyon'da Düğün
- Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
- Stefan Zweig'ın Mektupları
- Erika Ewald'ın Aşkı
- Efsaneler
- Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
- Toplu Öyküler 1
- Toplu Öyküler 3
- Toplu Öyküler 2
- Unutulmaz Bir İnsan
- İki Yalnız
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2
- Ormanın Üzerindeki Yıldız
- Leporella
- Aylak
- Emile Verhaeren
- Hayatın Mucizeleri
- Brezilya
- Kitapçı Mendel
- Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
- Stefan Zweig Kutulu Set
- Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
- Leman Gölü Kıyısındaki Olay
- Benimle Dostluk Zordur
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Seçme Eserler
- Hikayeler 2
- Bir Hayat
- Öz Nəğməsini Oxuyanlar
- Novellalar
- Seçilmiş Əsərləri
- Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
- Oradan Uzakta
- Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
- Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
- Stefan Zweig Seti
Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri
- Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
- Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
- Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
- Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
- Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)
- Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
- "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
- ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
- "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
- Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
- Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)
- Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
- "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
- Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
- Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
- Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
- Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
- İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)