Mektubat-ı Rabbâni - İmam-ı Rabbânî Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mektubat-ı Rabbâni kimin eseri? Mektubat-ı Rabbâni kitabının yazarı kimdir? Mektubat-ı Rabbâni konusu ve anafikri nedir? Mektubat-ı Rabbâni kitabı ne anlatıyor? Mektubat-ı Rabbâni PDF indirme linki var mı? Mektubat-ı Rabbâni kitabının yazarı İmam-ı Rabbânî kimdir? İşte Mektubat-ı Rabbâni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İmam-ı Rabbânî
Yayın Evi: Merve Yayınevi
İSBN: 9789758524358
Sayfa Sayısı: 1544
Mektubat-ı Rabbâni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mektûbat-ı Rabbani; Asırlardır ilgiyle okunan Kur'an-ı Kerim ve sünnetten süzülen İman, İslam, Ahlak Fazileti ve Tasavvuf Deryasıdır. Mektûbat-ı Rabbani; yeniden tercüme edilerek titiz bir çalışma sonucu sade bir dilde günümüz türkçesine kazandırılmıştır...
Mektubat-ı Rabbâni Alıntıları - Sözleri
- İyi biliniz ki bid'at ehli ile yakınlık, kâfirle arkadaşlık etmekten daha fenadır. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar gibi kaçmak gerekir.
- Yakînî, vicdânî bir îmân elde etmek için, isbât yoluna gitmekdense, kalbi hastalıkdan kurtarmak lâzımdır.
- Senin bulmaya geldiğin o göçebeler; Dün buradaydılar, ama göçüp gittiler.
- Şer, hayrın aynasıdır; noksanlık da kemâlin aynasıdır; karşısında durur. Noksanlık azalınca, kemâl artar, şer azalınca da, hayır bollaşır.
- Ama şahım yüceltti makamımı yerden; Onunla ayda, yıldızda ayıldım birden.
- Şimdilik, mübârek Ramazan ayının gelmesini bekliyorum. Bu ayın, Kur'ân-ı Mecîd'le tam bir münasebeti var. Hem de zata bağlı kemâlâtı ve onun zuhûrâti sayılan işlerin tümünü özünde toplamak sûreti ile..
- Allah korusun, i’tikâd edilecek şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyâmetde, Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İ’tikâd doğru olup da, işlerde gevşeklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de afv olunabilir. Eğer afv olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. Görülüyor ki, işin aslı, temeli, i’tikâdı düzeltmekdir. Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” buyurdu ki, (Bütün iyi hâlleri ve buluşları bize verseler, fekat Ehl-i sünnet vel cemâ’at i’tikâdını kalbimize yerleşdirmeseler, hâlimi harâb, istikbâlimi karanlık bilirim. Eğer bütün harâblıkları, çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet i’tikâdı ile süsleseler hiç üzülmem).
- Bütün sene boyunca gelen cümle hayırlar ve bereketler, bu ayın bereket denizinden bir damladır. Ama, kime olursa olsun, hangi yönden gelirse gelsin. Bu ayın kadri o kadar yücedir ki, sonu yoktur
- Annenin yavrusuna faydasının olmadığı kıyamet günü için hazırlık yapmayana yazıklar olsun!
- "Alimler , peygamberlerin varisleridir."
- Kabirdeki haller, değişik şahıslara göre çok farklıdır.
Mektubat-ı Rabbâni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nereden başlanır ki? Bu eseri gerek orjinal arapça metninden, gerek üç farklı yayınevinden çıkan türkçe tercümelerinden (çevirileri karşılaştırmayı seviyorum) okumuş olmama rağmen "okudum" diye işaretleyemedim. Çünkü hakkıyla okumuş olduğumu düşünmüyorum bu derya eseri. Veya herhangi birinin bu eseri hakkıyla okuyabileceğini düşünmüyorum. Defalarca ve defalarca okumak gerekir, fakat anlamaya yaklaşabilmek yine de zordur. Özellikle bazı mektupları her okuduğunuzda farklı manalar elde edersiniz ve şaşkınlığa düşersiniz. Roman okur gibi arka arkaya asla okuyamazsınız, çünkü ağırdır. Okudukça bir dehanın zihninde gezindiğinizi hissedersiniz. İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Faruk-i Serhendî mübareğin aklına, zekasına, ilmine, kalemine ve dehasına hayran kalmamak mümkün değil. En azından benim için böyle. Ve hala bu eser benim için keşfedilecek bir deryadır. Bazı eski alimlere göre bu eser Kuran ve Sünnet'ten sonra başvurulacak en sağlam dini kaynaklardandır. İlgililerine şiddetle tavsiye edilir. (neslihan)
İmam-i Rabbani Hz. bu mektubu Seyyid Mahmud'a yazmıştır.. "Mübarek mektubunuz ulaştı. O mektubunuzdan, bu Taife-i Aliyye'nin sözlerini dinlemeye karşı şevkinizi anlayınca, zarurî olarak bazı cümleleri yazmak istedim. Bu, bir suale icabet, arzulanan işe teşvik kabilindendir. Ey Mahdum, İtaat etmek üzere olduğumuz bu yolun tümü; insanın yedi letâif adedine göre, yedi adımdan ibarettir. Bu yedi adımın ikisi, âlem-i halkta başlar ki; kalıpla ilgilidir. Bu unsurî bedenle nefsi kasd ediyorum. Bunların beş tanesi dahi âlem-i emirde olup kalb, ruh, sır, hafi ve ahfaya bağlıdır. Bu yedi adımdan her biri, on bin hicap açar ki: Bunlar nuranî de olabilir; zulmanî de.. Bu manada gelen bir hadis-i şerif şöyledir: Ellah-ü Teâlâ'nın, nurdan ve zulmetten yetmiş bin hicabı vardır. Emir âleminde atılan adımlardan: BİRİNCİSİ İLE: Fiiller tecellisi zahir olur. İKİNCİSİ ÎLE: Sıfatlar tecellisi olur. ÜÇÜNCÜSÜ İLE: Zatî tecellilere giriş vaki olur. Bundan sonra, derecesine göre, olanlar olur ki; erbabına malumdur. Bu yedi adımdan her birinde: Salik, kendi nefsinden uzaklaşır; noksan sıfatlardan münezzeh Rabbına yakınlık bulur. Bu adımların tamamı ile de yakınlık tamam olur. İşte o zaman, fena ve beka ile müşerref olur. Ve, has velayet derecesine ulaşır.. Nakşibendiye meşâyihi, bu seyrin ibtidasına âlem-i emirden başlamayı tercih ettiler. Ellah-ü Teâlâ, onların sırlarının kudsiyetini artırsın. Onlar, bu seyir zımmında âlem-i halk mesafesini dahi kat ederler. Ama, diğer silsilelerin meşâyihi böyle değildir. İşbu mana icabı olarak, Nakşibendiye tarikatı, tarikatların en yakını oldu. Böyle olunca, hiç şüphe yok ki: Diğerlerinin nihayeti, bunun bidayetine derc edilmiş oldu. Bu manada bir mısra: Yazının güzelliğine, delâlet eder baharı. Bu büyük zatların yolu, ayniyle, ashab-ı kiramın yoludur. Ellah-ü Teâlâ onlardan razı olsun. Hayrülbeşer Resulûllah (s.av) efendimizle sahabeye ilk sohbette nasib olan, nihayetin bidayete girgin olması durumu, az kere, işin nihayetinde pek kâmil evliyaya hasıl olur. Anlatılan mana icabıdır ki, Hazret-i Hamza'nın şehadetine sebeb olan Vahşî (r.a) tabiinin hayırlısı olan Veys'el karanî'den fazilet itibarı ile hayırlıdır. Bunu, Resulûllah (s.a.v) efendimizle olan bir sohbeti sonunda elde etmiştir. Abdullah b. Mübarek'e şöyle soruldu: Ömer b. Abdülaziz mi yoksa Muaviye mi fazilet itibarı ile hangisi daha öndedir?. Şöyle dedi: Vallahi, Resulûllah ile beraber halinde iken, Muaviye'nin atının burnuna giren toz Ömer b. Abdülaziz'den şu kadar faziletle ileridir. Bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir iştir. Bilhassa şu topluluk üzerinde ki: Başkalarının nihayeti, bunların bidayetine derc edilmiştir; acaba bunların nihayeti nasıl olur?. Başkalarının idrâki buna nasıl yetişir?. Şu âyet-i kerime bu manada ne kadar güzeldir: بســـــــ﷽ـــــــــــم Rabbın ordusunu, ancak kendisi bilir..» (74/31) صَدَقَ اللَّهُ الْعَظِيْمُ Bu manada bir şiir şöyledir: Ayıblarsa kusurlu biri, bilmeden onları; Kem sözlerden hep beridir onların sahaları.. Kırabilir mi hiç o zinciri hilekâr tilki; Bağlanmıştır onlarla dünyanın tüm arslanları.. Sübhan olan Ellah, bu varlığı pek kıymetli taifenin muhabbetini size ve bize nasib eylesin. آمين Bu mektup, her ne kadar küçük ise de, içinde, yüksek maarif bilgileri derc edilmiştir; üstün hakikatlar sığdırılmıştır. Bunlardan ötürü, onun değerli tutulması gerekir. (Hamza)
Selam: İncelmek istiyorum ve okumak istiyorum herkese iyi okumalılar dilerim saygıyla kalın ve selamlar bazen yazışalım sohbet etmeyi seviyorum bu ara elbistan kahraman maraşlıyım yazışmak isteyenler yaza bilir herkese selamlar (Derviş Kama)
Mektubat-ı Rabbâni PDF indirme linki var mı?
İmam-ı Rabbânî - Mektubat-ı Rabbâni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mektubat-ı Rabbâni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İmam-ı Rabbânî Kimdir?
Ahmed Sirhindi, daha çok bilinen adıyla İmam-ı Rabbani veya İmam-ı Rabbani Ahmed el-Farukî El Serhendi, (d. 1564, Babür İmparatorluğu - ö. 1624), Hindistan'da yaşamış İslâm âlimi ve tasavvuf önderi.
1564 yılında, o zamanlar Babür İmparatorluğu egemenliği altındaki Hindistan'ın Serhend (Sirhind, Chandigarh) şehrinde doğdu. Ömer ibn Hattab'ın soyundan geldiği için 'el-Faruk' lakabını almıştır. 1624 yılında, 63 yaşındayken vefat etmiştir. Genel olarak Nakşibendi tarikatı mensubudur fakat Kadiriyye, Çeştiyye gibi diğer tarikatlar arasında da saygın bir yeri vardır. Nakşibendi tarikatının Müceddidiyye kolundandır.
Babası ve Baki Billah gibi alimlerden dersler alarak İslami konularda birikime sahip oldu. Temel düşüncesi tasavvuf merkezlidir. Fakat mektuplarında şeriatsız bir tasavvuf anlayışının olamayacağını dile getirerek, önce şeriat kurallarının yerine getirilmesini tavsiye ederdi. Yirmi yaşlarındayken Baki Billah'ın muridi oldu. Kendisine Baki Billah tarafından icazet ve halifelik verildi.
Ekber Şah'ın islama karşı tahrif ve yeni bir din oluşturma çabasına karşı mücadele vermiştir ve Ekber Şah'ı eleştirmiştir. Din-i İlahi adlı bu yeni oluşumun çok yaygınlaşmaması İmam-ı Rabbani'nin başarısı kabul edilir.
Ekber Şah'dan sonra, yerine geçen oğlu Cihangir Şah, ordu içinde mürit sayısı arttığı için vezirleri tarafından bir tehdit oluşturduğunun söylenmesi üzerine Rabbani'yi hapse attırmıştır. Cihangir Rabbani'yi bir sene sonra hapisten çıkararak sohbetine aldı.
Rabbani, onlarca mürşit yetiştirip Hindistan'ın değişik bölgelerine göndererek halkı irşat ettirdi. Ehl-i Sünnet inancıyla yaşayıp yeni kavramlarla tasavvuf ıstılahını genişletti. Mektuplarında, yaşadığı tecrübeleri anlatmasıyla sonraki sufilerin bir ıstılahî kaynağa sahip olmasını sağladı.
Rabbani bazı kesimlerce ikinci bin yılın müceddidi ve müctehid kabul edilir. İslam hükümleri ile tasavvufu birleştirmesinden dolayı 'Sıla' ismi de verilmiştir.
Rabbani insanı dünyada ve ahirette yükseltecek olan tevazunun ne olduğu ve kurtuluşun ancak Ehl-i Sünnet'e uymakla olduğu bildirmiştir. Talebelerine ilim tahsilini sıkı sıkı emretmiş, taassuba ve yobazlığa karşı mücadeleye çok önem vermiştir. Dini, cahillerden öğrenmeyi men etmiştir. Devamlı kitap okumalarını, ilim öğrenmelerini istemiş, önce itikadı düzeltmenin, sonra fıkıh bilgilerini öğrenmenin gerekliliğini anlatmıştır.
Eserlerinde, iman ve Kur'an ahlakı anlatılmakta, Allah'ın varlığını, birliğini, sıfatlarını, ihlası, ruhu, şeytanla ve nefsle olan cihadı ve Allah'a samimi olarak nasıl yakınlaşılabilineceğini, peygamberlere ve dört halifeye uymaya çalışmanın gerekliliğini anlatmaktadır. Müminlerin kendi içinde bölünmüş olduğunu, ancak sadece Ehl-i sünnete uyanların kurtulacağını söylemiştir. Birlik olunması ve Müslümanlığın yayılması gerekliliğini üzerinde çokça durmuştur.
Ehl-i Sünnet reyince ikinci bin yılın yenileyicisi (müceddid-i elf-i sâni) kabul edilmiştir. 63 yaşında doğduğu şehirde vefat eden Ahmed Sirhindi'nin türbesine bölgesinde Ravzayı Şerif denir.
İmam-ı Rabbânî Kitapları - Eserleri
- Mektubat-ı Rabbani Cilt 1
- Rabbânî Nasihatler
- Mektûbât Tercemesi
- Mektubat-ı Rabbâni
- Mektubat-ı Rabbani Cilt 2
- Eshâb-ı Kirâm
- İmam-ı Rabbani Risaleleri
- Rabbani İlhamlar - Mebde ve Mead
- Ariflerin Halleri
- Müjdeci Mektublar
- Ehli Sünnetin Müdafaası
- Mektubat-ı Rabbani'de Şeriat ve Tasavvuf
- Mana Alemi
- Manevi Yolculuğun Mertebeleri
- Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 1
- Manevi İkramlar
- Manevi Yolculuk
- Manevi Yolun Başlangıcı ve Sonu
- Müslümanın Edeb ve Ahlakı
- İslam
- Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 3
- Tasavvuf
- Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 2
- Sırlar Alemi
- Mektubat-ı Rabbani - 1.Cilt
- Arapça Mektubat
- İman
- Mektubat-ı Rabbani Tercümesi 1. Cilt
- Vücudi ve Şuhudi Tevhid
- Manevi İlhamlar
- Sosyal Yaşama Dair Mektubat'tan Öğütler
- Mektubat-ı Rabbani - 3.Cilt
- Mektûbât-ı Şerife Cilt 2-3
- Mektûbât-ı Şerife 1. Cilt
- Mektubat-ı Rabbani (iki cilt)
- Mektubat-ı Rabbani - 8.Cilt
- Mektubat-ı Rabbani - 7.Cilt
- Mektubat-ı Rabbani - 6.Cilt
- Mektubat-ı Rabbani - 5.Cilt
- Mektubat-ı Rabbani - 4.Cilt
- Mektubat-ı Rabbani - 2.Cilt
- Mektûbât-ı Rabbani
- Mektubat-ı Rabbani
- Mektubat-ı İmam-ı Rabbani (5 Cilt) (Farsça)
- Mektubat-ı Rabbani Tercümesi 2. Cilt
- Mektubat-ı Rabbani Tercümesi 3. Cilt
İmam-ı Rabbânî Alıntıları - Sözleri
- "Halbuki gidilse yol pek yakın..." (Mektubat-ı Rabbani Cilt 1)
- O ki bulmaz fena, Mevlâsının sevgisinde; Nasipsizdir o kişi kibriyası izinde... (Mektubat-ı Rabbani Cilt 2)
- Bazı zamanlar, şöyle düşünüyorum: Onların hepsi ayrılıp gidiyor, sonradan, bir başka,vakitte zuhur ediyor (Mana Alemi)
- Bizim tarikatımız ashab-ı kiramin yoludur. (Ehli Sünnetin Müdafaası)
- Yâ Rabbî! Bizlere, doğru yolu gösterdikden sonra, kalbimizi kaydırma! Sonsuz rahmetinden bizlere serp! İyilik yapan ancak sensin. Vesselâm. (Mektubat-ı Rabbani Cilt 2)
- "Haller daima değişmektedir.." (Mektubat-ı Rabbani Cilt 1)
- Şu manayı da dinle. Keşf olunan mana şu ki: Resulullah Efendimizin mahbubiyeti, yüce Allah'ın Zat-ı Baht'ine taalluk eden mahabbeti ile olmaktadır. Amma şuunların ve itâbarların mülahazası olmadan... Hazret-i Zat dahi, bu mahabbeti ile mahbub olmaktadır. Amma ondan başkasının mahbubiyeti böyle değildir. Allahu Teâlâ, ona salât ve selâm eylesin. Zira onların mahabbeti, şüuna ve itibarlara taalluk etmektedir. Esma ve sıfat libasına bürünmüştür. Yahut, esma ve sıfatın zilâline... Haliyle bu, onların değişik derecelerine göre olmaktadır. Bir şiir: Hiç de olmaz Resulullah'ın fazlına; Had, dille anlatan gider i'rabina... Ona ve resullerden, nebilerden, mukarrep meleklerden tüm kardeşlerine salât, selâm, bereketler. (Sırlar Alemi)
- “İyi bir sene, baharından belli olur”. (Ariflerin Halleri)
- Hep seni düşünürüm, Hacım ömrem sanadır. Herkes taş toprak düşünür, kalbim senden yanadır. (Mana Alemi)
- Ben bir bahçe gibiyim, oraya bahar: Bulutlarından zülâl yağmurlar yağar. Bin tane dilim olsa senaya dursam; Ona infialden başka neyim artar?. (Mektubat-ı Rabbani Cilt 2)
- Kıyamet günü insanlar içinde en çok azap çekecek olanı, ilminin kendisine fayda vermesini Allah'ın nasip etmediği alimlerdir. (Mektubat-ı Rabbani'de Şeriat ve Tasavvuf)
- Hanudlardan ve mülhidlerden birçoklarını gördüm; keridilerinde cezbe vardı. Lâkin, Sahib-i Şeriat Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimize mütabaatle benzemediklerinden ötürü; kendilerine cezbenin suretinden başka nasip yoktur. Halleri dahi harap ve kesiktir. (Sırlar Alemi)
- "Kırk sabah Allahü Teâlâ'ya karşı ihlas üzere olanın kalbinden diline hikmet pınarları akar gelir." Hâdis-i Şerif (Rabbani İlhamlar - Mebde ve Mead)
- و كل لطيف الجسم يؤذيه كلما* يمر به كالورد يطرحهالصبا Latif cisimli herkesi elbet üzer her uğrayan, Güle vuran bâd’ı saba gibi, büzer onu her koparan! (Mektubat-ı Rabbani - 3.Cilt)
- Perdenin ötesindeki sırrı, mest olmuş rindlerden sor, Çünkü yüksek makamlı (bile olsa) sûfi bu hâli bilemez. (İmam-ı Rabbani Risaleleri)
- Evliyanın velayeti, Hakka yakınlığı taleptir. Enbiyanın velayeti ise, yüce Hakka yakınlığı gösterir. (Ehli Sünnetin Müdafaası)
- Ancak bir şey kendi sınırını aştığı zaman , zıddına döner. (Manevi Yolculuğun Mertebeleri)
- Hazret-i Âişe'den nakledilen bir rivayette, Resulullah efendimiz şöyle buyurdu: "Ümmetin şerlileri, ashabım aleyhinde bir cür'ette bulunanlardır." (Ehli Sünnetin Müdafaası)
- “Hiç kuşkusuz Allah Teâlâ dünyayı ahiretin tarlası yapmıştır.” (Rabbânî Nasihatler)
- "Bizim seçmiş olduğumuz tarikatta, yolculuk emir âlemine ait olan kalpten başlar. Kalpten sonra daha yukarıda olan ruh mertebelerinde yolculuk yapılır. Ruhtan sonra onun da üstünde olan sırda bu muamele devam eder. Hafî ve ahfâda da yolculuk aynı şekildedir. Bu beş latife katedilip, her birine ait ilimler ayrı ayrı elde edilir ve marifetler kazanılır." (Manevi İkramlar)