Matematik ve Korku - Ali Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Matematik ve Korku kimin eseri? Matematik ve Korku kitabının yazarı kimdir? Matematik ve Korku konusu ve anafikri nedir? Matematik ve Korku kitabı ne anlatıyor? Matematik ve Korku PDF indirme linki var mı? Matematik ve Korku kitabının yazarı Ali Nesin kimdir? İşte Matematik ve Korku kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ali Nesin

Yayın Evi: Nesin Yayınevi

İSBN: 9786055794033

Sayfa Sayısı: 248

Matematik ve Korku Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitabın matematik korkusunu yeneceği inancı doğru değil. Matematikten korkmamak için öbür kitaplarımı da okumalısınız. Anlamadığınız yazıları atlayarak… Bir ya da iki yazıyı anlamamanız hiç Önemli değil… Dünyanın sonu değil ya! Ben de her matematik yazısını anlamam.

Ama ilginizi çeken yazıları anlamaya çalışın, hatta yazının tamamını okumadan, kendi kendinize anlamaya çalışın. Yazıda sorulan soruyu illa çözebilmek gerekmez. Amaç, düşünerek, çalışarak, dirsek çürüterek mutlu olunabileceğini, eğlenilebileceğini göstermek. Eğlenmek içim illa kahkaha ya da göbek atmak gerekmez! Ciddi bir iş yaparak da eğlenilebilir.

Matematik ve Korku Alıntıları - Sözleri

  • Adam oğlunu arabası ile okula götürüyor yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor.Çocuk ağır yaralı ambulans geliyor çocuğu hastaneye kaldırıyorlar.Çocuğun hemen ameliyat olması gerekiyor ameliyat masasına yatırıyorlar.Çok geçmeden cerrah içeri giriyor ve bu çocuğu görür görmez -Ben bu çocuğu ameliyat edemem diyor bu benim oğlum... acıklı öykümüz bitti .Ne olup bitiyor çocuğun iki babası mı var Hayır çocuğun iki babası yok.. Babalardan bir üvey mi? Hayır.Cerrahın oğlu yaralanan çocuğa çok mu benziyor? Hayır.Son derece doğal. Beynimizi nasıl kalıplara girdiğine çok güzel bir örnektir bu bilmece. Beynimiz öylesine kalıplaşmış ki cerrahın kadın olabileceğini yani çocuğun annesi olabileceğini düşünemiyoruz bile... kadın erkek eşitliğinden yana olabiliriz ama eşitsizlik biz ayrımına varmadan beynimize işlemiş
  • Ne bela şeymiş şu ajanda!...Onun yüzünden çalışmaya, kitap okumaya vaktim kalmıyor. Eskiden ne güzel unuturdum randevuları. Halbuki şimdi her şey yazılı... Çalışmaya vaktim kalmıyor, ajandayı atacağım.
  • Yine de aileye karşı değilim. Benim karşı olduğum, erkeğin kadından imza istemesi, bir çeşit güvence. Çünkü evlenme denilen adeti erkeğin çıkardığı, biraz aile hukuku okuyunca apaçık ... Aile hukuku, evdeki iş bölümünden yatak odasına kadar herşeyi belirliyor. Kadın ev işleri ile ilgilenecek, ailenin şefi erkek . .. Kadın erkekle yatmak istemese bile, erkeğin kadını zorlamaya hatta ırza geç­meye hakkı var; üstelik kadının böyle bir durum karşısında hiçbir hukuksal hakkı yok. Evliliğin daha temeli eşitsizliğe dayanıyor. Erke­ğin üstünlüğü böylece en küçük sosyal birimde kendini gösteriyor. Ben kağıt imzalama töreninin başka bir rolünü göremiyorum. (... )
  • Her taraf kar içinde. Dört defa düştüm yollarda. Hele dördüncüsü çok komik oldu. Ama Allah'tan kimse görmedi. On saniye dengemi bulamadım, ama düşmedim de... Düşsem kurtulacağım, ayaklarım düğümlendi, bir öne bir arkaya... Bir türlü düşemedim ki... Sonunda düştüm de kurtuldum.
  • Her çocuk sık sık düşer elbet, düşünce de ağlar. Ali üç-beş yaşında çok seyrek düşerdi. Düşünce ve düştükten sonra da ağlamaz, beş on adım gittikten sonra birden "Ben niçin düştüm!" diye söylenerek ağlamaya başlardı.
  • Acaba dedim kendi kendime, çok şey yapmak isterken, hiçbir şey yapamayacak mıyım? Matematik, felsefe, mantık, politika, edebiyat ve yeni yeni tarih ve ekonomi ilgilendiğim, çok sevdiğim dallar... Ne yapmalı, hangisine önem vermeli, matematik dışında... Bu saydığım dallarda bir tanesini çalışmasam doyumsuz hissediyorum kendimi.
  • "Neyse, sözlü günü geldi; karşımda durmadan kendisinin çok zeki olduğunu ispat etmeye çalışan bir profesör. Orta dereceyle geçirtti beni. Çok içlendim. Bu hocaları gördükçe nasıl bir hoca olmamam gerektiğini anlıyorum. Cebirden iyi not almak hakkımdı. Neyse, ben yine neyi hakettiğimi biliyorum." Bu hoca çok ünlü matematikçi Roger Godement idi. Muhteşem bir adamdı. Dersleri olağanüstüydü. Sözlü sınav sırasında hala bana haksızlık yaptığını düşünüyorum. Ama ben bu sıra dışı adamın haksızlığını bile sevdim.
  • Sayıları nesnelerden soyutlamak pek kolay olmamıştır. "Bir elma, iki elma" dan " bir, iki" ye geçiş küçümsenmeyecek bir soyutlama gücü gerektirir.

Matematik ve Korku İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Milyar sayısını algılamanın en acı yolunun, ortalama insan hayatının yaklaşık iki buçuk milyar saniyeden oluştuğunu bilmek olduğunu belirtiyor yazar. 40 yaşında birinin ise geriye sadece bir milyar saniyesi kalıyor. Kimsenin size "bir saniye bekle" demesine izin vermeyin :) (Dursun Yener)

Kitabın başında yazarın babası Aziz Nesin’e yazdırılan önsöz kısmında, Aziz Nesin oğlunu kendi ağzından övmüş olmamak için Ali Nesin’in yazdığı mektupları paylaşmış. Hani kendi cümlelerinden anlayın oğlumun nasıl biri olduğunu der gibi. Çok hoş bir giriş olmuş, var mı bilmiyorum ama baba oğul mektuplarının derlendiği bir kitap varsa okumak isterim. Kitabın içeriğinde ise yazarın başka yerlerde matematiğe dair yazdığı yazılar toplanmış. İçinde insanda merak uyandırıp uğraştıran, düşünmeye ve çözüme sevk eden birçok örnek var. Ama bir matematik öğretmeni olarak NASIL OLDU BU BURADA YAA diye anlamadan okuduğum ispatlar da olmadı değil. Bu matematikçi milleti deli bir topluluk, bu çıkarımı yapabiliriz. Kitap içindeki beyin jimnastiği soruları öğrencilerin ilgisini çekiyor, ders sonlarında öğrencilere egzersiz olarak yaptırılabilir. (Gizem)

Kitabın başında Ali Nesin ile babasının mektuplaşmaları vardır, çok güzeldir. O kadar fazla mektup var ki kitap 55. sayfadan başlıyor, bu mektupların başka bir kitapta yayınlanıp yayınlanmadığını bilmiyorum. Bu kitabın girişinin böyle olmasını ben çok sevdim, matematiğe girmeden önce sizi biraz duygusal olarak yoğuruyor sanki. Haydi şimdi kitabın içeriğine dalalım. İsmine aldanıp da kitabın matematik korkusuyla ilgili olduğunu, hele hele onu yenmeniz için size rehber olacağını sanmayın sakın. Öncelikte hikaye edilmiş matematik soruları ile başlar. Eğlencelidir ama matematik temeliniz yoksa "Evliliğin Matematiği"nden sonraki sorular canınızı sıkabilir. Eğer problemi çözmeye çalışmayıp çözümleri okuyup geçelim diyorsak güzel, iki hikaye arasında güzel bilgiler var. "Türkçe'nin sayı sistemine ilişkin ikinci bir gözlem, altmış ve yetmiş sayılarının yapısıyla seksen ve doksan sayılarının yapısı arasındaki ayrımla ilgili: Altmış ve yetmiş, altı ve yediden aynı yapı değişikliğine uğrayarak türemiş. Oysa seksen ve doksanın yapısı değişik. Bundan şu çıkabilir: 80 ve 90 sayılarını 60 ve 70 sayılarından daha sonra keşfetmişiz" (sayfa 73) Tavlada Aziz Nesin'e yenilme kısmını "zarların belleği yoktur" diye bitirmiş ama bence babasının zar tutabileceğini düşünmemiş, okudukça gülesim gelir hala. Kitabın sonuna doğru bazı matematiksel oyunlar var, daha önce duymadığım, ayrıntılı şekilde tarif edilen kağıt-kalem oyunları. Sonra bir de paradokslar var, berber paradoksundan, Giritli Epimenides'e. Önce paradoksların incelenmesi, daha sonra Hilbert'in istekleri ve Gödel'in mükemmel Eksiklik Teoremi'ne giden yollar. Mektuplarla başlayıp Gödel'in hayatıyla sona erer kitap. İsminden bir şey beklemeyin, içeriğindeki güzelliğe ve doyuruculuğa odaklanın. (Travis Bickle)

Matematik ve Korku PDF indirme linki var mı?

Ali Nesin - Matematik ve Korku kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Matematik ve Korku PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ali Nesin Kimdir?

Ali Nesin, 1957 yılında İstanbul'da doğdu. İlkokuldan sonra ortaokuluİstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde, liseyi de İsviçre'nin Lozan kentindeki College Champittet'de tamamlayan Ali Nesin, 1977-1981 yılları arasında Paris Diderot Üniversitesi'nden matematikten "maitrise" derecesini aldı. Daha sonraABD'de Yale Üniversitesi'nde matematiksel mantık ve cebir konularında doktora yapan Ali Nesin, 1985-1986 arasında Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampüsü'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Türkiye'ye kısa dönem askerlikgörevi için geldiği sırada erlerin aynı şırıngadan aşı olmasına itiraz ettiği için "orduyu isyana teşvik" iddiasıyla tutuklanarak yargılandı. Yargılanma sonunda beraat etti.

1987-1989 arasında Notre Dame Üniversitesi'nde yardımcı doçent, ardından 1995'e kadar Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampusü'nde doçent ve daha sonra profesör olarak görev yaptı. 1993-1994 öğretim yılını Bilkent Üniversitesi'nde misafir öğretim görevlisi olarak geçirdi. Babası Aziz Nesin'in 1995'te ölümü üzerine yurda kesin dönüş yaptı ve Nesin Vakfı yöneticiliğini üstlendi. 1996'dan beri Bilgi ÜniversitesiMatematik Bölümü Başkanı olan Ali Nesin dört çocuk sahibidir. Kasım 2004'ten beri de Nesin Yayınevi genel yönetmenliğini yapmaktadır ve 2011 yılından itibaren Hrant Dink Vakfı danışma kurulu üyesidir.

Ali Nesin'in Matematik ve Korku, Matematik ve Doğa, Matematik ve Sonsuz, Matematik ve Oyun, Matematik ve Develerle Eşekler, Matematik Canavarı ve Matematik ve Gerçek adlı popüler matematik kitaplarının yanı sıra, Önermeler Mantığı,Sayma ve Sezgisel Kümeler Kuramı gibi yarıakademik matematik kitapları ve henüz birinci ve dördüncü ciltleri yayımlananAnaliz kitapları mevcuttur. Bunların yanı sıra çeşitli dergilerde çıkmış bilimsel makaleleri ve Alexander Borovik ile birlikte yazdığı İngilizce bir kitabı (Groups of Finite Morley Rank), babası Aziz Nesin'in Osmanlıca el yazılarından çevirileri bulunmaktadır.

Ali Nesin'in babası Aziz Nesin ile mektuplaşmaları (diğer kitapları gibi) Nesin Yayınevi tarafından iki cilt olarak yayımlanmıştır. Matematiksel araştırma alanı "Morley mertebesi sonlu gruplar"dır. Aynı zamanda, 2003'ten beri üç ayda bir yayımlanan ve Türk Matematik Derneği'nin sahibi olduğu Matematik Dünyası adlı derginin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Ayrıca, TÜBA (Türkiye Bilimler akademisi) tarafından kabul edilmiş kümeler kuramı ve analiz konularında ders notları bulunmaktadır.[2]

Matematik araştırmaları, bölüm başkanlığı ve Nesin Vakfı yöneticiliğinin yanı sıra yağlıboya resim, desen ve portre çalışmaları da yapmaktadır. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesidir. Nesin Matematik Köyü'nün kurucusudur.

Ali Nesin Kitapları - Eserleri

  • Matematik ve Korku
  • Matematik ve Oyun
  • Matematik ve Doğa
  • Matematik ve Sonsuz
  • Matematik Canavarı
  • Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları)
  • Gömüyü Arayan Adam
  • Matematikçi Portreleri
  • Matematik ve Sanat
  • Matematik ve Develerle Eşekler
  • Önermeler Mantığı
  • Kümeler Kuramı 1
  • Sezgisel Kümeler Kuramı (Matematiğe Giriş 2)
  • Temel Gerçel Analiz 1
  • Sayma / Kombinasyon Hesapları
  • Analiz 4
  • Matematiğe Giriş - Sayma
  • Canım Oğlum Canım Babacığım 2 Mektuplaşmalar 1981-1995
  • Sezgisel Kümeler Kuramı
  • Analiz 1
  • Analiz 2
  • Matematik ve Oyun

Ali Nesin Alıntıları - Sözleri

  • Her taraf kar içinde. Dört defa düştüm yollarda. Hele dördüncüsü çok komik oldu. Ama Allah'tan kimse görmedi. On saniye dengemi bulamadım, ama düşmedim de... Düşsem kurtulacağım, ayaklarım düğümlendi, bir öne bir arkaya... Bir türlü düşemedim ki... Sonunda düştüm de kurtuldum. (Matematik ve Korku)
  • Bir matematikçinin bir zamanlar dediği gibi; Saymasını bilenler ve bilmeyenler olmak üzere 3 tür insan vardır. (Matematik ve Doğa)
  • Acaba dedim kendi kendime, çok şey yapmak isterken, hiçbir şey yapamayacak mıyım? Matematik, felsefe, mantık, politika, edebiyat ve yeni yeni tarih ve ekonomi ilgilendiğim, çok sevdiğim dallar... Ne yapmalı, hangisine önem vermeli, matematik dışında... Bu saydığım dallarda bir tanesini çalışmasam doyumsuz hissediyorum kendimi. (Matematik ve Korku)
  • Hep öyle olur... Bir soru yapana kadar zordur, yaptıktan sonra çok kolaydır. (Matematik ve Develerle Eşekler)
  • "Filler gerçekte olduklarından küçük çizilirler , pirelerse büyük" (Matematikçi Portreleri)
  • Kısaca söylemek gerekirse, amatör matematikçi önce formülü birçok örnek alarak tahmin eder, sonra formülün doğru olduğunu kanıtlamaya çalışır. Profesyonel bir matematikçi böyle yapmaz. Bir tek örnek alır, diyelim 7×4 boyutlu dikdörtgeni ele alır ve bu diktörtgenin 7×4 boyutlu olduğunu unutup n × m boyutlu olduğunu varsayar. Arkasından formülü bulmaya çalışır. Eğer bulabilirse ne âlâ, çünkü formülü bulduğunda - soyut düşündüğünden - yani 7 ve 4 yerine n ve m aldığından - formülün doğruluğunu da kanıtlamış olur. Yani, profesyonel matematikçi bir taşla iki kuş vurur: Aynı anda hem formülü bulur, hem de formülün doğruluğunu kanıtlar. Kanıtlayabilirse tabii... (Matematik ve Sonsuz)
  • Aşk üçgeni değil, aşk çemberi!: Bir çemberin üstüne eşit mesafede olabildiğince fazla nokta koyun. Bir A noktasıyla tam karşısındaki B noktası arasındaki doğruyu çizin. Saat yönüne doğru ilerleyerek, A'nın yanındaki noktayla B'nin iki yanındaki nokta arasındaki doğruyu çizin ve buna böyle devam edin. Elde ettiğinizi seyredin! (Matematik ve Sanat)
  • Sayıları nesnelerden soyutlamak pek kolay olmamıştır. "Bir elma, iki elma" dan " bir, iki" ye geçiş küçümsenmeyecek bir soyutlama gücü gerektirir. (Matematik ve Korku)
  • ... Eğer oyunun beklentisi negatifse oyunu kabul etmemelisiniz. Oyunun beklentisi pozitifse oynamalısınız. Tabii kumarla ilgili etik bir sorununuz yoksa... Oyunun beklentisi 0 ise, oynasanız da olur, oynamasanız da... Bir oyunun beklentisi, bir oyuncunun o oyunda ortalama ne kadar kazanacağını ya da kaybedeceğini gösteren bir sayıdır. Kumar oynamaya yeltenen her kişi beklentinin ne demek olduğunu bilmelidir. (Matematik ve Sanat)
  • Gitti gider geçen zaman, bugünkü beni yaratarak... (Matematik ve Sanat)
  • Kadın-erkek eşitliğinden yana olabiliriz, ama eşitsizlik biz ayrımına varmadan beynimize işlemiş. (Matematik Canavarı)
  • Milli Piyango, Kazı Kazan ve Spor Toto'nun da beklentileri negatiftir. Oynanması matematiksel açıdan caiz değildir. (Matematik ve Oyun)
  • Her şey soru sormakla başlar. İnsan, eğer felsefe yapmıyorsa, günün birinde cevaplayamayacagi, karşısında ilelebet çaresiz kalacağı sorular sormaz. Sorulan sorular anlamlıdır ve genellikle yanıtları çok uzakta değildir. Eğitim sistemimiz ne yazık ki cevaba (ve doğru cevaba) dolayısıyla başarıya çok fazla deger veriyor. Matematiği çarpım tablosundan ve Pisagor teoreminden ibaret sananlar MEB de kol geziyorlar. Sadece Türkiye'de değil dünyanın hemen hemen her yerinde bu böyle. Hep başarılı olmuş birinden daha başarısız biri düşünemiyorum. Öte yandan bin defa başarısızlığa uğradıktan sonra bir şeyler başaranin bir heykeli dikilebilir! Gerçek anlamda başarmak için cok başarısızlığa uğramak gerekir. Başarısızlıktan korkmamak için de başarısızlığın dünyanın sonu olmamasi gerekir. Sadece eğitim sistemimiz değil, analar babalar da çocuklarını sürekli başarıya yönlendiriyorlar. Tipik bir gerikalmiş ülke yurttaşı korkusu: oku, adam ol, para kazan, buzum gibi sefil olma, zorluk çekme, araban olsun, evin olsun, güçlü ol. Çocuklarımız bu korkuyla büyüyorlar. Daha sonra okul ve çevre de bu korkularını besliyor. Bunun sonucu olarak en zeki ve en çalışkan gençlerimiz mühendislik ve işletme bölümlerini tercih ediyorlar. Çünkü bu dallarda basaracaklarini biliyorlar. Gerçekten de bu dallarda başaramayacak ne olabilir ki? Böylece müthiş bir potansiyeli ziyan ediyoruz. Temel bilim bölümleri teker teker kapanıyor öğrencisizlikten. Temel bilim olmayınca teknoloji de olmaz, değerli mühendisler de ziyan olur. (Matematik ve Sanat)
  • Bir akşam yemeğinde, Bertrand Russell'a yanlış bir önermeden nasıl doğru bir önerme çıkarılacağı sorulur. - Örneğin, der soruyu soran muzip, eğer 0 = 1 ise Papa olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz? Bertrand Russell omuz silkerek, - Bundan kolay ne var, der. Eğer 0 = 1 ise 1 = 2 olur. Çünkü, 1 = 1 eşitliğiyle 0 = 1 eşitliğini toplarsak, 1 = 2 eşitliğini buluruz: Demek ki 2, 1 ’e eşitmiş. Şimdi Papa’yla beni boş bir odaya koyun. Odada kaç kişi var? - İki kişi elbette! diye yanıtlar soruyu soran. - Ama iki bire eşit. Demek ki odada bir kişi var. Papa’yla ben... Yani ben Papa’yım... (Önermeler Mantığı)
  • Matematiğin özü özgürlüğünde aranmalıdır (Matematikçi Portreleri)
  • Adam oglunu arabasiyla okula goturuyor. Yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor. Cocuk agir yarali. Ambulans geliyor. Cocugu hastaneye kaldiriyorlar. Cocugun hemen ameliyat olmasi gerekiyor. Ameliyat masasina yatiriyorlar. Cok gecmeden cerrah iceri giriyor ve cocugu gorur gormez, -Ben bu cocugu ameliyat edemem, diyor, bu benim oglum... Acikli öykümuz bitti... Ne olup bitiyor? Cocugun iki babasi mi var? Hayir, cocugun iki babasi yok... Babalardan biri uvey mi? Hayir... Cerrahin oglu yaralanan cocuga cok mu benziyor? Hayir... Yanit son derece dogal. Beynimizin nasil kaliplara girdigine cok guzel bir ornektir bu bilmece. Beynimiz oylesine kaliplasmis ki, cerrahin kadin olabilecegini yani cocugun annesi olabilecegini dusunemiyoruz bile... Kadin-erkek esitliginden yana olabiliriz ama esitsizlik biz ayrimina varmadan beynimize islemis. (Matematik Canavarı)
  • Veeee insanlar alçaklık yaparlarken alçaklık yapıyorum diye yapmıyorlar; alçaklıklarına bir gerekçe uydurup önce kendilerini kandırıyorlar, sonra vicdanlarını susturup istedikleri alçaklıkları yapıyorlar. (Canım Oğlum Canım Babacığım 2 Mektuplaşmalar 1981-1995)
  • Sumatralı bir matematik öğretmeni, öğrencilerinin derslerini anlamamalarından şikayetçi olmaları üzerine, ikisini döve döve bayılttı, on üçünü yaraladı. The London Times (Avustralya), 23 Mart 1981 (Matematik ve Doğa)
  • "Güzelliği çoğu zaman yalında buluruz." (Matematik ve Doğa)
  • II. Yamyam Paradoksu. Bilinen bir bilmecedir. Yamyamlar bir mantıkçıyı yakalarlar. Mantıkçıya şöyle derler: -Biz her yakaladığımız yabancıyı yeriz. Kimini haşlayıp kimini kızartıp yeriz. Avımıza bir soru sorarız. Avımız soruyu doğru yanıtlarsa haşlarız, yanlış yanıtlarsa kızartırız. Dedikleri gibi yaparlar. Mantıkçıya bir soru sorarlar. Mantıkçı bir süre düşündükten sonra soruyu yanıtlar. Yanıtı duyan yamyamlar ne yapacaklarını şaşırırlar. Yanıt öylesine akıllıca bir yanıttır ki, yamyamlar mantıkçıyı ne haşlar ne de kızartabilirler. Yamyamlar mantıkçıya ne sormuşlardır, mantıkçı soruyu nasıl yanıtlamıştır? Yamyamlar mantıkçıya şu soruyu sormuşlardır: -Seni haşlayıp mı, yoksa kızartıp mı yiyeceğiz? Mantıkçı şöyle yanıtlamıştır: -Kızartacaksınız! Bir soru ve yanıtla, mantıkçı ne haşlanır, ne de kızartılır. (Matematik ve Gerçek (Felsefi Tatta Matematik Yazıları))