Masumlar - Burhan Sönmez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Masumlar kimin eseri? Masumlar kitabının yazarı kimdir? Masumlar konusu ve anafikri nedir? Masumlar kitabı ne anlatıyor? Masumlar PDF indirme linki var mı? Masumlar kitabının yazarı Burhan Sönmez kimdir? İşte Masumlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Burhan Sönmez

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750508912

Sayfa Sayısı: 159

Masumlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Sır kitabı" taşıyan bir kadın, masum şiirlere inanır.

Uykusuz bir adam, mezarlıklardan ve ölümün kıyısından geçerek hayata tutunmaya çalışır.

Herkesin bir sırrı ve bir günahı vardır.

Adamla kadın, bir gün kaderin kırık köprüsünde karşılaşırlar.

Kadın "kitap falı" bakar, adam kendi kendine bozkır türküleri mırıldanır.

Haymana Ovası'nda, Tahran'da ve Cambridge'te geçen hayatlar…

Eski zamanların umudunu taşıyan bu romanda Burhan Sönmez, farklı rüzgârların savurduğu çok sayıda kahramanı usta bir incelikle bir araya getiriyor.

Masumlar Alıntıları - Sözleri

  • Işığı yakmayın, yü­zünüzü görmek istemem…
  • Ölüm herkese eşit mesafedeydi.
  • Benim vatanım çocukluğumdu ve ben büyüdükçe uzaklaştım ondan, uzaklaştıkça o büyüdü içimde.
  • Dün gece uyuya­madığım için gözlerim yanıyordu…
  • Bir ömür kuş kanadında kırık geçince Son nefeste insan neye hasret kalır sus dinle…
  • Zaman, ilaçtan daha faydalıdır.
  • Tembellik güzel bir günahtır.
  • “Ölüler sonsuza kadar iyidir. Onların yanında, kendi içimizdeki sonsuzluğu görürüz.
  • Çaresizlik en büyük celladımızdı bu hayatta.
  • Seven herkes ölüyorsa, seni bundan uzak tutmak isterim.
  • Çok eskiden Moğol imparatoru Timur'un askerleri Osmanlıları yendikten sonra bu tepede mola vermiş, yaz sıcağında çadırlarını yıldızlar kadar kalabalık yaymışlar. Timur'un yanındaki kızı Mana daha ergenlik çağındaymış ve kimse bilmeden geceleyin bir korkuya sarınarak kendini bu uçurumdan aşağıya bırakmış. Kızına yürekten bağlı olan Timur, bir savaşta yaralanan ve sonraki savaşlarda intikamını fazlasıyla aldığı aksak bacağıyla gelip, uçurumun karanlığına ve gökyüzündeki kudretli yıldızlara bakmış. Yumruklarını göğe doğru sıkıp, "Hey Mana!" diye bağırmış. Onun hıçkırıklarına ilk kez tanık olan savaşçılar burayı Hey-mana Ovası diye anmışlar ve bu isim söylencelere karışıp nice ölümlerden geçerek Kewe'ye kadar ulaşmış. Şairin dediği gibi: Sabahları doğan güneşin yeni ışığına ve yeni rengine aldanma Şu ağacın yemişi dünden yeşillendi adı ise daha eskiden kalma
  • İnsan insanın en iyi sığınağıydı..
  • Yalnız mısın burada?” dedi. “Dostlarım var.” “Yalnızlığa engel değil bu.”
  • “Haklısın, artık kimse doğduğu yerde yaşlanmıyor,” diye karşılık verdi.
  • Seven herkes ölüyorsa, seni bundan uzak tutmak isterim.

Masumlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İNSAN EN CANALICI HİKAYEDİR: “Sessizlik olur. Ve sessizlik devam eder.” Masumlar kitabının son cümlesi. Aslında ilk cümlesi beni çok etkilemişti. İlk cümlede kendimden o kadar çok şey görmüştüm ki, kitabın son cümlesiyle içimdeki sessizlik, sessiz çocuklukta devam etti. Masumlar romanı şu cümle ile başlıyor: “Benim vatanım çocukluğumdu ve ben büyüdükçe uzaklaştım ondan, uzaklaştıkça da o büyüdü içimde.” Çocukluk birçok insanın yarasıdır. Kitabın kahramanı ve anlatıcısı Brani Tâwo’nun da yarasıdır bu. Bir taraftan çocukluğunun şekillenişine sebep olan köyündeki olaylar, diğer taraftan yetişkin olarak evinden ve ülkesinden uzakta yalnız ve uykusuz bir yaşam. Burhan Sönme ustaca geçmiş ve şimdi arasında bir mekik dokuyarak Brani Tâwo’yu anlatır bize. Hayta nedir? Geçmiş nedir? Yaşamı ne oluşturur? İnsanın tarihi nerde başlar, nerde biter ve tümü nedir? Burhan Sönmez Masumlar romanında bu soruların cevabının biz okurlara hikayeler olduğunu söyler. İnsan hikayelerden ibarettir. Her anı, her yaşı, her zamanı bir hikayedir. Buna bakarak şunu çok rahat söyleyebiliyorum: İnsan kendisinin hikayesidir. İnsan bir hikayedir. Zaten insanın varoluşuna baktığımızda karşımıza bir hikaye çıkmıyor mu? Tanrının yazmış olduğu bir hikaye! Hikayeleri güzel kılan her zaman anlatıcıdır. Anlatıcının bir hikayeyi hangi kelimeleri kullanarak anlatmasıdır. Hatta kitabın bir yerinde, yanlış hatırlamıyorsam, biri Brani Tâwo’dan hikaye anlatmasını ister. O aslında anlatacağı hikayeyi biliyor, sadece bu hikayeyi hangi kelimeleri kullanarak anlatacağına karar veremiyor ve zorlandığı kısımda bu oluyor. Kelimeler ve onların güçlü anlamları, tınıları bir hikayeyi bambaşka bir hale dönüştürebiliyor. Brani Tâwo nenesi Kewe’den dinlemiştir köyüyle ve annesi ile ilgili hikayeleri. Burhan Sönmez çok başarılı bir şekilde kendi yaşamının deneyimlerinden yararlanarak, birazda otobiyografik bir romanda diyebiliriz, bize nenesinin hikayelerinde anlattığı masumların (Kewe anlattığı hikayelerdeki herkese masum der) bugünde de yaşadığını söylüyor. Nitekim Brani Tâwo ve Feruzeh masumdurlar. İkisini İngiltere’de birleştiren de yine hikayeler oluyor. Birbirlerine sığınıyorlar. Kitabın sonlarına doğru anlatıcı, “İnsan insanın en iyi sığınağıydı.” Diyor. Birçok açıdan doğru bir söz ama doğru insanı bulan insan için. Kitabın bölüm başlıklarını ayrıca çok beğendim. Kitabın çoğu diyaloglardan oluşuyor. Ama bu diyaloglar tüm kitap boyunca hep çok başarılıdırlar. Yer yer düşündürtmeye sürükleyebiliyor okuyucuyu. Yine de kitabın en beğendiğim bölümü Wittgenstein Bütün Ruhların Yolu bölümü oldu. Kitap kahramanı Brani Tâwo’nun iki mezarcıyla olan diyalogları, beyaz mantolu kadınla olan diyalogları çok başarılıydı. Kitapta bu bölüm ayrı bir yer tuttu benim için. Burhan Sönmez’in okuduğum ikinci kitabı. İstanbul İstanbul kitabı kadar olmasa da Masumlar kitabını da çok beğendim. Burhan Sönmez’e ise ayrı bir hayranlık duydum. Onunla aramda benzerlikler çok fazla buldum. Zaten bir yazarı da bize sevdiren bu değil midir? Benzer ideolojileri, benzer fikirleri paylaşıyoruz. Bütün bunlar bir yana Burhan Sönmez’in ne kadar çok okuyan, araştıran bir yazar olduğu iki kitabında da hemen hissettiriyor kendisini. Bence çok ince bir ruhu var. Diğer kitaplarını okumak için sabırsızım. Kitabın büyüsünü bozmamak çok fazla detaya girmedim. Ama bence kesinlikle okunması gereken bir kitap. Okumayı düşünenler hiç beklemesin. Her ne kadar kitapta “Tembellik güzel bir günahtır,” dese de yazar, siz okular bu güzel tembelliğin cazibesine çok kapılmayın. Bekletmeyin okuyun. (GökHan)

Okurken birçok cümlenin altını çizdim. Nadirdir bir insanın bir kitabı okurken birçok cümlesini anlamlı bulması ve akla kazıyacak kadar hatırlamak istemesi. “Ölüm hayatın zıddı değil aynasıdır.” Sözü bana bakış açısının öneminin ne kadar yoğun ve gerekli olduğunu anımsattı. Hayatta her şey birer aynadır önemli olan bizim o aynaya baktığımızda gördüğümüz ve görebileceklerimiz. Görebileceklerimiz uçsuz bucaksız iken kör kalmak bizim lanetimiz olur. Kör kalmayalım, bakış açımızı değiştirelim. Umutsuzlukta umut barındırıyorken, karamsarlığın ve depresifliğin getirdiği üretkenliği, ilhamı, farkındalığı hiçe saymayalım. Yeri geldiğinde olaylardan kendimizi soyutlayıp, yeri geldiğinde merkezinde tutalım. Ne de olsa hayat komplike bir zincir ve halkaları görebilmek için bazen uzaktan bakman gerekir. Kitap insana karamsarlık aşıladığı kadar pozitif enerji de yüklüyor. Bir insan bir kitaptan çok şey öğrenebilir ve bir kitap bir insanın tüm algılarını değiştirebilir. Okuduğuma pişman olmadığım ve tüm okurlara tavsiye edebileceğim nadide eserlerden. (Buse Kaçıran)

Geçmişinin gölgesinde geleceğine tutunmaya çalışan bir adamın hikayesi MASUMLAR. Belki de yazarımızın bir otobiyografisi... Haymana ve Cambridge arasında gidip gelen, geçmiş ile günümüz arasında mekik dokuyarak işlenen, zorlu yollardan geçen insanların, masal tadında sonlanmamış hikayeleri ile zenginleşmiş etkileyici bir eser. Henüz Burhan SÖNMEZ ile tanışmadıysanız, daha fazla geç kalmamanızı öneririm. “Benim vatanım çocukluğumdu ve ben büyüdükçe uzaklaştım ondan, uzaklaştıkça da o büyüdü içimde.” (BAŞBİLEN KÜTÜPHANESİ)

Masumlar PDF indirme linki var mı?

Burhan Sönmez - Masumlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Masumlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Burhan Sönmez Kimdir?

Masumlar adlı romanı ile 2011 yılı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'ne değer görüldü.

Murathan Mungan'ın hazırladığı Bir Dersim Hikâyesi adlı kitapta Tarih Öncesi Köpekler öyküsüyle yer aldı. (2012)

Burhan Sönmez, Haymana’da doğdu. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bir süre avukatlık yaptı. TAKSAV’ın (Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat için Vakıf) kurucuları arasında yer aldı. ÖDP’nin (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) kurucu üyeliğini ve genel başkan yardımcılığını yaptı.

Politik nedenlerle birkaç kez gözaltına alındı. 1996 yılında polis marifetiyle ağır yaralandı. Uzun yıllar İngiltere’de (İşkence Tedavi Merkezi’nin desteğiyle) tedavi gördü. Şiire ilgi duymasına ve ulusal ölçekli yarışmalarda ödül almasına rağmen, sonradan romana yoğunlaştı. Elektriksiz ücra bir köyde, Kürtçe masallar anlatan bir annenin elinde büyümüş olması ve buna modern edebiyatın gücünü katması, yazarlığının ilhamını ve alt yapısını oluşturur.

Romanları otuz sekiz ülkede yayımlandı. Uluslararası PEN bünyesindeki ‘Writers Circle’ın kurucularındandır. 2016 yılından beri Uluslararası-PEN yönetim kurulunda yer almaktadır. ODTÜ’de Edebiyat Kuramı ve Roman üzerine ders verdi. ABD’de Vaclav Havel Ödülü’ne (2017), Britanya’da EBRD Edebiyat Ödülü’ne (2018) değer görüldü.

Halen İstanbul’da ve Cambridge'te yaşıyor.

Kuzey (2009), Masumlar (2011), İstanbul İstanbul (2015) romanlarını izleyen Labirent (2018), Burhan Sönmez’in dördüncü romanıdır. Masumlar, 2011 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü ve İzmir St. Joseph En İyi Roman Ödülü’nü aldı. Bir Dersim Hikâyesi (Metis, 2012), Bana Adını Söyle (YKY, 2014) ve Gezi (Almanya, Binooki, 2014) öykü derlemelerine katılan Sönmez, BUYAZ’ın verdiği 2015 Öykü Onur Ödülü’nün sahibi oldu. Şair William Blake’in Cennet ile Cehennemin Evliliği kitabını Türkçeye çevirdi (Ayrıntı, 2016).

KUZEY

Burhan Sönmez‘in ilk romanı olan Kuzey, Rinda adlı genç bir avcının serüvenini anlatmaktadır. Daha iki yaşındayken babası onları terk edip gitmiş, ama yirmi yıl sonra köyüne dönerken ölmüştür. Rinda, babasının ölümündeki sırrı çözmek için kuzeye gider ve yeni bir dünyaya tanık olur. Felsefi bir masal edasıyla tasvir edilen kuzey, hem babasını hem de kendini tanımanın macerası olur onun için. Gazali, İbni Rüşd gibi İslam filozofları ile Aristo, Heidegger ve Marks gibi Batılı düşünürlerin fikirleri aracılığıyla, varlık ve aşk üzerine süren arayışlar, romandaki gizemin çözülmesinde anahtar rol oynar.

MASUMLAR (2011 yılı Sedat Simavi Edebiyat Ödülü)

Sır kitabı taşıyan bir kadın, masum şiirlere inanır. Uykusuz bir adam, mezarlıklardan ve ölümün kıyısından geçerek hayata tutunmaya çalışır. Herkesin bir sırrı ve günahı vardır. Adamla kadın, bir gün kaderin kırık köprüsünde karşılaşırlar. Kadın kitap falı bakar, adam kendi kendine bozkır türküleri mırıldanır. Haymana Ovası’nda, Tahran’da ve Cambridge’te geçen hayatlar… Eski zamanların umudunu taşıyan bu romanda Burhan Sönmez, farklı rüzgârların savurduğu çok sayıda kahramanı usta bir incelikle bir araya getiriyor.

Burhan Sönmez Kitapları - Eserleri

  • İstanbul İstanbul
  • Labirent
  • Masumlar
  • Taş ve Gölge
  • Kuzey
  • Hespên Reş Bayên Sorgevez

Burhan Sönmez Alıntıları - Sözleri

  • Beklemeyi bilmek de sanattı. (İstanbul İstanbul)
  • Bu yüzden hep düşünürüm, insanlar kentleri kurdukları için mi yıldızları unuttular, yoksa yıldızları unuttukları için mi kentlere sığındılar? Geceleri göğe bakanlar o kadar azaldı ki, yıldızlar katında umulmadık bir hareketlenme yaşandığını, bunun dünyamıza yeni bir çağ kapısı açmakta olduğunu bile kimse bilmiyor... (Kuzey)
  • “Haklısın, artık kimse doğduğu yerde yaşlanmıyor,” diye karşılık verdi. (Masumlar)
  • Ölüm herkese eşit mesafedeydi. (Masumlar)
  • "Önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir." (Taş ve Gölge)
  • İnsan insanın en iyi sığınağıydı.. (Masumlar)
  • "Aradaki yılların ve mesafelerin önemi yok. Ölüler her zaman, her yerde yeniden ölebilir. Ben de yeniden doğabilirim (doğabilir miyim?)." (Labirent)
  • Savaş yalanlarla başlar, yalanlarla sürer, gerçeklerle biter. Ve daima birileri geride kalır. (Labirent)
  • Dün gece uyuya­madığım için gözlerim yanıyordu… (Masumlar)
  • Bilgelik, kolay düşman kazandıran bir hazineydi; herkesin gözünü alırdı, hem iyilerin, hem kötülerin. (Kuzey)
  • “Kusurlarınızı kabul ettiğiniz görülmemiştir, özür dilemeyi bilmezsiniz. Kendi yakınlarınıza tecavüz eder, sonra namus için adam öldürürsünüz. Tanrının adı daima dilinizdedir. Çok iyi ağlarsınız. Ağıt dinleyip eski günleri hayal edersiniz. Dünya yansa umurunuzda değil, yeter ki evinizin duvarından bir taş eksilmesin. Kötülüğün dışarıdan geldiğine inanırsınız. Kötülüğün kaynağı ya komşunuz ya da köye gelen yabancılardır. Kendi kalbinizde bir yılan taşıdığınızı görmezsiniz.” (İstanbul İstanbul)
  • Deniz ve toprak insandan önce vardı, kent ise insanın yarattığı dünyadır. (İstanbul İstanbul)
  • İnsan kendini ne kadar hazırlarsa hazırlasın, acıyı yaşadığı an zihni tutuluyordu. Acı nedeniyle zamanın akışı kesiliyor, gelecek duygusu yitiyordu. (İstanbul İstanbul)
  • Bir gün ölecektim, bu yüzden her gün yaşamayı öğrendim. (Kuzey)
  • Benim inançsızlığım mutlaktı; malzeme­si insan olan siyaset dünyayı nasıl değiştirebilirdi ki? İyiliğin toplumu kurtaracağını ve mutlu kılacağını iddia edenler, in­sanı tanımıyorlardı. Bencilliği görmezden geliyorlardı, ana­sını satayım. Çıkarcılık, hırs ve rekabet, insanlığın temeliy­di. (İstanbul İstanbul)
  • Çok eskiden Moğol imparatoru Timur'un askerleri Osmanlıları yendikten sonra bu tepede mola vermiş, yaz sıcağında çadırlarını yıldızlar kadar kalabalık yaymışlar. Timur'un yanındaki kızı Mana daha ergenlik çağındaymış ve kimse bilmeden geceleyin bir korkuya sarınarak kendini bu uçurumdan aşağıya bırakmış. Kızına yürekten bağlı olan Timur, bir savaşta yaralanan ve sonraki savaşlarda intikamını fazlasıyla aldığı aksak bacağıyla gelip, uçurumun karanlığına ve gökyüzündeki kudretli yıldızlara bakmış. Yumruklarını göğe doğru sıkıp, "Hey Mana!" diye bağırmış. Onun hıçkırıklarına ilk kez tanık olan savaşçılar burayı Hey-mana Ovası diye anmışlar ve bu isim söylencelere karışıp nice ölümlerden geçerek Kewe'ye kadar ulaşmış. Şairin dediği gibi: Sabahları doğan güneşin yeni ışığına ve yeni rengine aldanma Şu ağacın yemişi dünden yeşillendi adı ise daha eskiden kalma (Masumlar)
  • Hayal kurup kurmadığımın farkında değilim. Bir an düşünüyorum. Yine beyaz bir duvar geliyor gözlerimin önüne. Ufku boydan boya kaplayan bir duvar, uzayıp gidiyor. İnsan karanlığa alışabilir, her yerde karşılaşır onunla, ama sonsuz beyazlık zor. (Labirent)
  • Seven herkes ölüyorsa, seni bundan uzak tutmak isterim. (Masumlar)
  • Şüphe, gerçeği bulmanın anahtarıdır. Sonrasında varılacak yer ne olursa olsun, soru sormaktan, görünenin ardındaki gerçeği aramaktan vazgeçmemeliyiz. İnanmakta güçlük çektiğimiz şeyi bazen kabul edip, hayata oradan bakmak gerekir. Böylece hem kendimizi gözler, hem de hayatla aramızdaki ilişkiyi sınarız. (Kuzey)
  • İstanbul'u ne kadar, acıyı ne kadar biliyorsanız, beni de o kadar biliyorsunuz. Hepsi eksiktir. (İstanbul İstanbul)