dedas
Turkcella

Martı ve Vişne Bahçesi - Anton Çehov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Martı ve Vişne Bahçesi kimin eseri? Martı ve Vişne Bahçesi kitabının yazarı kimdir? Martı ve Vişne Bahçesi konusu ve anafikri nedir? Martı ve Vişne Bahçesi kitabı ne anlatıyor? Martı ve Vişne Bahçesi PDF indirme linki var mı? Martı ve Vişne Bahçesi kitabının yazarı Anton Çehov kimdir? İşte Martı ve Vişne Bahçesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 13.03.2022 02:00
Martı ve Vişne Bahçesi - Anton Çehov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Anton Çehov

Yayın Evi: Le Adri

İSBN: 9789635279579

Sayfa Sayısı:

Martı ve Vişne Bahçesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öyle oyunlar vardır ki, okunduğunda da insanda sahnedekine yakın bir etki yaratacak kadar yüce bir evrensel dile sahiptir. Vişne Bahçesi’ni okurken yaşadığımız çağın ve gerçeklerin, içinde bulunduğumuz, içinde büyümekte zorlandığımız, büyümekten anladığımız şeyin gittikçe törpülenmek ve yitmeye zorlanmak olduğunu algıladığımız kavramlarla ve evrensel gerçekler açısından ne denli örtüşen simgelerle oyunun donatıldığını bir kez daha alt metinler olarak elimde tuttuğumu gördüm. Birilerinin Vişne Bahçesi’ne dönüşen hayatlarından yola çıkıp, bir sürü şeyi gözden geçirme şansım oldu tekrar... Çehov oyunları Rusya’nın 1800’lü yıllarının sonuna denk gelen yıllarını işleyen, toplumsal çarpıklıkların ve eşitsizliklerin izlendiği bir dönemi kapsıyordu. Çehov oyunlarında, insanın varlık nedenini, aydın yozlaşmasını, emeğin ve çalışmanın erdemini anımsatacak çok önemli durumlar ve sözler çıkarır karşımıza. Yazar, kendi toplumunun herhangi bir dönemini ele alırken, evrensel kalemiyle, başka bir toplumun çok daha farklı bir dönemine denk düşecek kadar ileri görüşlü bir cümleyi de söyleyivermektedir.

Martı ve Vişne Bahçesi Alıntıları - Sözleri

  • Evlenince aşk maşk kalma­yacak, yeni kaygılar eski duygulan silip süpürecektir...
  • "Bir daha ayağımı basmayacağım buraya!"
  • Oysa herkese yer var. Ne diye itişip kakışmalı ki?
  • “ Kendi dışınızdakilere yaşama hakkı tanımıyorsunuz. Sadece kendi yaptıklarınızı kurala uygun ve gerçek sayıyorsunuz!”
  • Çekilmez bir adam oldun artık!
  • Çoğu kez hiçbir yaşama isteği olmuyor içimde.
  • Herkescikler burada!
  • ... konuk gideceği zamanı da bilmeli.
  • Yurdumu ve onun insanlarını seviyorum.
  • Yüreğinde aşkın kıpırtısını duydun mu, yapılacak en iyi şey onu oradan kovmaktır
  • Her gün yeni bir musibet geliyor ba­şıma. Ama umurumda değil artık, aldırmıyorum, gülüm­süyorum bile..
  • Bir görevim, bir amacım olduğunu düşündüğümde, hayattan korkmuyorum..
  • Para... Ne önemi var paranın! İnsan yoksulken de mutlu olabilir.
  • "Yok paramız, yok!"
  • “ Ah göğsümün üzerinden, omuzlarımdan şu ağır taşı bir kaldırabilsem, geçmişi unutabilsem!”

Martı ve Vişne Bahçesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Diyet: Çehov’un vişne bahçesi tiyatro oyununu izledikten yıllar sonra okuduğum bu kitabındaki tiyatro metni hali beni çok etkiledi çünkü bambaşka alt metinlerinin olduğunu fark ettim. Öncelikle kitabın adının neden vişne bahçesi olduğunu aklıma takıldı. Şöyle bir düşünelim. Vişne ağaçları ilk baharda çiçek açtıkları zaman bembeyaz ve çok güzel çiçek açan bir ağaçtır. Beyaz, Rusya’nın kendi doğal tabiatının en büyük parçası olan bir renk ve vişne ağacının bu özelliğinden ötürü seçilmiş olması da özellikle düşünerek alınmış bir karar gibi geldi. Vişne bahçesi eserinin sonunda herkezin içine bahçesini terk ederken ilkbaharda yeniden buraya dönmeye kararlaştırmaları ve ilkbaharda vişnenin çiçek açarak her tarafı bembeyaza tekrar çevirmelerine çevirmesine dair hala bir hayallerinin olduğunu görülüyor. Oysaki durumun vehametini anlamamaları ve vişne bahçesini terk edip arkalarında o bahçenin balta darbeleriyle yok oluşunu izlememeleri gerçek anlamda bu bahçeyle bağlarının ne kadar hayalperest bir zeminde pamuk ipliğine bağlı olduğunu hissettiriyor bize. Temel zemin olarak Rusya’nın çarlık rejiminin yıkılıp yerine köylü bir kökenden gelen burjuvazinin egemen olma mücadelesi belirlenmiş. Çehov, bu dönüşümü inceden inceye işliyor ustaca. Rusya’nın aristokrasi sınıfını temsil eden L. Andreyevna ve ailesi bir romantik hayal ile Paris macerasına atılıp yeniden evlerine dönerler. Bu süreçte iyice yoksullaşıp meteliğe kurşun atacak hale gelirler ancak L. Andreyevna bu durumu farketse de eski alışkanlıklarından uzaklaşamaz ve ailesini zor koşullar altında yaşamaya mecbur bırakır. Hatta uzak teyzesinden borç para isteyecek noktaya gelir ve aldığı borç paraları da yine çarçur eder. Burada gördüğümüz zengin akraba teyze aslında Rusya’nın yıllar boyunca Avrupalı akrabala ülkelerden aldığı borçları da bize hatırlatır. Ayrıca L. Andreyevna ve ailesi o kadar uzun yollardır kölelerinin emeğiyle yaşamaya alışmışlardır ki bu vişne bahçesine sahip olmaya hakları olmamalıdır bundan sonra çünkü kölelik kalkmıştır. Bu vişne bahçesi tembel bir ailenin değil emekçilerin olmalıdır. Olamayacaksa da kesilip anısı bile kalmamalıdır. Bu noktada komünist karakter Trofimov şu sözlerle tokat gibi çarpmaktadır gerçeği yüzlerine: “Şöyle bir düşününüz anya, dedeniz, dedenizin dedesi, atalarınızın tümü de toprak kölelerinin sahibiydiler, canlı insanlara sahiptiler. Vişne bahçesindeki her ağaçtan, her yapraktan, her daldan insan yüzleri bakmıyor mu size? Seslerini duymuyor musunuz? İnsanlara sahip olmak - işte kendinizi, atalarınızı da, işte bu böylesine değiştirmiş ki, ne siz, ne anneniz, ne de dayınız, başkalarının parasıyla yaşamakta olduğunuzu, hiçbir zaman evinizden içeriye sokmadığınız kimselerin sırtından geçindiğinizi idrak edemiyorsunuz... Şimdiki zamanı yaşamak için, önce geçmişin bedelini ödeyerek, ondan kurtulmamız gerektiği o kadar açık ki; geçmişin bedelini ise ancak ıstırapla ödeyebiliriz, ancak durup dinlenmeden, ölesiye çalışmakla ödeyebiliriz. Bunu anlayınız, Anya.” Trofimov karakteri komünistlerin sembolü ve komünist bir rejimin nasıl olacağına dair net bir fikir, yaşanmışlık, öngörü olmadığı için henüz yıllardır öğrenci olarak kalan bir karakter gibi betimlenmiş. Biraz hayalperest bir tarafı var komünizm idealinin eserde. Aşktan öte bir ideal olarak, üst ülkü olarak hissediliyor ama bir yandan da tembel, çalışmayan ve sadece düşünce üreten bir sınıf betimlemesi yapılıyor Trofimov üstünden. Keza Trofimov, eczacı bir babanın orta sınıfa ait bir oğlu olarak dünyaya gelmeseydi düşünce üretmek, ömür boyu öğrenci kalmak gibi bir misyonu takip edebilir miydi? Köylü çocuğu olarak doğup burjuvalaşmış Lopahin karakteri kaba, cahil ve paragöz görünse de şartların zorluklarını yaşayarak mecburen bu duruma evrilmiş aslında. Düşündürücü... Vişne bahçesini terk edenlerden biri olarak Trofimov’un ideale bağlı olup geçmişle, toprakla ve üzerindekilerle ilgilenmediği aşikar. Özgürlük peşinde ama bir o kadar da hiçbir şeyle bağ kurmayıp terk etmeye meyilli. Lopahin karakterinden bahsetmişken kul olan köylü Rusların dönüşüm geçirip burjuva sınıfına geçmiş halinin sembolü olarak karşımıza çıkıyor. Dönemin şartlarını iyi analiz eden, rasyonel, yoksulluğu görmüş, yıllarca emeğini aristokrasiye hibe etmiş bir ailenin çocuğu olarak güçlü bir karakter. Üretiyor ve aynı zamanda geleceğe dair yatırımları da takip ediyor. Yazlıkçılarla ilgili fikirleri, haşhaş ekmesi, bir yandan da toplumda bir yer edinme çabaları etkileyici. Trofimov karakterinden L. Andreyevna karakterine kadar herkesi parasıyla etkilemeye çalışması, yardım önermesi kökünün olmamasıyla ilgili veya köküyle olan sorunlu bağıyla. Oysaki ne aristokrat kesim ne komünist kesim ona paye veriyor. Küçümseniyor ancak parası için damat kabul edilebiliyor en uzak kıyıdan aileye kabul açısından. Dış kapının mandalı! İlginçtir ki L. Andreyevna Vişne bahçesini satışa sunduğunda Lopahin günlerce bu bahçeyi satmaktansa yazlıkçılara kiraya vermesi için onu ikna etmek için dil döküyor. Sanırım, burjuvazi bile o dönem hala aristokratlara hayran ve bu rejimden başkasına da gönülleri el vermiyor. Oysaki tembel ve sömürgeci aristokrat takımı için bu sözlerin, çabaların, alt(!) sınıfların hiçbiri anlamı yok. “Giden gider ama hayat devam eder!” bakış açısıyla üzülüp devam ediyorlar yollarına. Gözyaşları bile yalandan... Çehov’un çalışkanlığı meşhurken eserinde tüm sınıfların tembelleşmesi ve bencilleşmesi anlatması etkileyici. Hizmetçilerin elleri pamuk gibi olmuşken, mülk sahipleri mülklerini başıboş bırakıp yurtdışında gidip gönül eğlendirirken, düşünen kesim sadece idealler üretip eyleme geçmezken, üretici kesim cebini doldurmanın peşine düşüp ülkesini düşünmeyi unutmuşken Tanrı’nın Ruslara sunduğu uçsuz bucaksız ormanlar ve topraklarla dolu bu diyarın anlamı kalmıyor diye düşünmekte Çehov. Vişne bahçesiyle tek gerçek gönül bağı kurmuş olan kişi ise Firs karakteri ki Rusya’yı temsil ediyor her yönüyle. Yaşlanmış, kulakları duymuyor, anladığı kadarını kabul ediyor, hizmete devam ediyor, vişne bahçesini asla terk etmiyor ve tüm sınıfların unuttuğu temel öz aslında Firs. Herkes gidip vişne bahçesine inen darbeyi görmemeyi tercih ederken o, balta sesini duyduğu anda uzanıp can veriyor. Bir dönem kapanıyor. Geçmiş yitiyor... El birliğiyle... Tiyatrosunu da izlemiş olmama rağmen kitabın yanından bile geçemeyeceğini belirmek isterim. Keyifli okumalar... Martı incelemesi daha sonra eklenecektir. (Özlem)

Çehov’dan okuduğum ilk eser olması açısından ben de uyandırdığı heyecanla hemen okuyup bitirdiğim eserler oldu. Eserler diyorum çünkü martı ve vişne bahçesi birbirinden bağımsız iki oyundan oluşuyor; iki oyun da dört perdeden. Martı, Çarlık Rusya’nın son dönemlerinde geçen, bir malikane ve çevresinde olan insanların yaşayışlarını, hayallerini, zamanla değişen sosyal hayatlarını konu almıştır. Ana konuda dört karakter ve onları destekleyen diğer karakterler vardır. Dört karakterin hayalleri ve hedefleri üzerine kurulu bu eser Treplev’in tiyatro oyunu yazma ve sergileme isteği ile başlıyor. Zengin aile kızı olan Sorin’in tiyatro oyuncusu olma hedefi, Arkadina ve Boris’in hayalleri ile de hikaye devam ediyor. Genel hatları ile oyun içinde oyun olan bu eser bana karışık gelse de karakterleri kafamda oturtunca okurken oldukça keyif aldım. Bolca platonik aşk ve her birinin başka birisini sevmesi de oyuna eğlenceli bir hal katmıştı fakat beni en çok etkileyen koca oyundaki son cümleydi. Bana çok çarpıcı gelen bu son cümle sayesinde bu eseri sizlere tanıtmak istedim. Vişne Bahçesi ise yine aynı dönemde geçen ve alt mesaj olarak –burjuva sınıfı ve değişen yaşamları- aynı konuları ele alan bir eser olmasının yanı sıra çok fazla sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Soylu bir ailenin başıboş ve üretimsiz yaşamları sonucu malikanenin hanımının eski eşinden kalan borçları ile ellerindeki topraklarını kaybetmesini konu alıyor. Okurken karakterlere ne olacağı merakı ile okusam da genel konu ilgimi çekmediği için karakterleri düşünerek gittim. İki farklı eser ve farklı işleyiş olarak baktığımda Martı sevdiğim bir eser oldu. (serenad)

Geçen nisan ayında Dag Solstad'ın Mahcubiyet ve Haysiyet kitabını konuşuyorduk bir arkadaşımla. Konu doğal olarak Ibsen'in Yaban Ördeği'ne geldi. Hiç tiyatro metni okumadım dedim. Şaşırdı. Hem kitap oku hem tiyatroya git ama tiyatro metni okuma, ilginç, dedi. Eksik bir şey mi yapıyorum diye düşündüm. E o zaman Çehov'un tiyatroları ile başlayalım dedim, Mayıs ayında gittiğim tiyatrolar yetmediyse artık. Kitapta iki tiyatro oyunu var. İkisi de Rusya kırsalında geçen hikayeler. İlk öykü Martı'da, Rusya kırsalındaki yazlıklarına dönen bir ailenin hikayesi var. Tiyatro oyuncusu kadın, yazar sevgilisi, tiyatro oyunu yazmaya hevesli oğul, oyuncu olmaya istekli oğulun sevgilisi. Yani hikayenin merkezinde tiyatro ve aşk var. Yalnız şöyle bir durum söz konusu.Herkes birini seviyor, ama hiçbir sevilen kendisini seveni sevmiyor. (Ne cümle kurdum ben öyle ). Yani işler karışık. İkinci hikaye biraz daha toplumsal içerikli. Kırsalda, toprak sahibi bir soylunun, dara düşüp atalarından kalan vişne bahçelerini satmak zorunda kalması. Bir çok farklı sınıftan bireyler içeriyor oyun, dönemin her Rus hikayesinde olduğu gibi. Aralara serpiştirilmiş toplumsal mesajlar da veriyor bu kişiler. Sanki Vişne Bahçe'sini biraz daha fazla sevdim. (Özcan)

Martı ve Vişne Bahçesi PDF indirme linki var mı?

Anton Çehov - Martı ve Vişne Bahçesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Martı ve Vişne Bahçesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Anton Çehov Kimdir?

Anton Pavloviç Çehov (29 Ocak 1860, Taganrog Rusya - 15 Temmuz 1904, Badenweiler, Almanya), Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin kurucularındandır.

Rusya'nın güneyinde Azak Denizi kıyılarındaki Taganrog'da bakkal bir babanın oğlu olarak Dünya'ya geldi. Dört çocuklu bir ailenin ortanca çocuğudur. Babası, ticaretten çok dini konulara eğilimleri olan sert ve otoriter bir adamdı. Babasının baskısıyla kilise korosunda ilahi söyleyen Çehov, ticarette başarı sağlayamayan babasının yerine dükkân işleriyle de ilgilendiğinden lise eğitimi uzadıkça uzadı.

Çehov, bir süre Yunanlı çocukların devam ettiği yerel bir okulda okudu. Daha sonra on yıl boyunca lisede Yunan ve Latin klasikleriyle temel bir eğitim gördü. Düş gücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov'un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açacaktı. "Edebiyat Öğretmeni" adlı hikâyesi üniversite yıllarına aittir.

1876'da babasının iflas etmesi üzerine ailesi Moskova'ya göçtüğünde, kendisi bir ağabeyi ile birlikte Tagangrog'da kalarak liseye devam etti. Üç yıl boyunca, henüz çok genç olmasına karşın kendi hayatını kendi kazandı. Zor koşullar altında geçen çocukluk yılları, hikâyelerinde çocuklara geniş yer vermesine ve hep hüzünlü, incinmiş çocukları anlatmasına neden oldu.

1879'da liseyi bitirdi ve Moskova'ya giderek tıp fakültesine girdi; 1884'te doktor oldu. Tıp öğrenimi sırasında ailenin geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Bu dönemde yazdığı yazılarını "Melbourne'ün Masalları" adlı kitapta toplayarak üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayınladı.

Çehov, üniversiteyi bitirir bitirmez hekimliğe başladı. "Cerrahlık", "Cansız Ceset", "Kaçak" adlı hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hekimlik çok vaktini aldığından yazmasına engel olmaya başlayınca hekimlikten vazgeçip yazarlığa yöneldi. Yazarlığına hekimliğinin izleri görülür. Pek çok kimse onun Çarlık Rusyası'nı anlatışını, bir doktorun hastalığı teşhis edişine benzetir.

1887'de "Alacakaranlıkta" adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin ödülü nü kazandı. Aynı yıl ilk büyük tiyatro oyunu "İvanov", Moskova'daki Korsch Tiyatrosunda sergilendi.

Ünlü öyküsü "6. Koğuş" 1892'da yayınlandı. Aynı yıl kolera salgını olan bölgelerde doktor olarak aktif rol oynadı. Merkez Rusya'da bir Melikhov adını verdiği bir malikane satın alarak taşındı ve yaşamında "Melihova dönemi" denilen yeni bir dönem başladı. Bu dönemde yaratıcılığının zirvesine ulaştı. Sürekli kendisini ziyaret gelen dostlarını malikanede ağırladı.

1894 yılının bir bölümünü yurtdışında geçirdi. Bu arada vereme yakalandı, tedavi için Kırım'a geçti.

1895'te "Martı" oyununun ilk versiyonunu yazdı. "Sakhalin Adası"nı yayınladı. Tolstoy ile tanıştı. Oyunun St. Petersburg'daki ilk gösterimi başarısızlıkla sonuçlandı.

1897'de Köylüler adlı uzun öyküsünü yayınlattı. 1898'de Sanat tiyatrosunu Stanslavski ile birlikte kuran Nemiroviç-Dantçenko Martı'yı sahnelemek için Çehov'dan izin istedi, bu arada Çehov, ilerde evleneceği aktris Olga Knipper'le tanıştı. Martı oyunu büyük başarı elde etti. Çehov'un babası öldü.

1899'da Vanya Dayı'nın ilk gösterimi yapıldı, Toplu Yapıtlarının ilk cildi yayımlandı.

1901'de Üç Kızkardeş sahnelendi; Çehov, Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı Yalta'ya döndü ve Olga Knipper ile evlendi.

1904'te "Vişne Bahçesi" Moskova'da sahnelendi. Sağlığı bozulan Çehov, eşi ile birlikte Almanya'ya gitti ve Badenwiller'da öldü.

Çehov'un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı. Bu yayının 8. cildinde Çehov'un sayısı birkaç bine ulaşan mektupları yer alır.

Çehov'un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve Orman Cini'ni 1887-1890 yıllarında yazdı. En ünlü eseri [Çalıkuşu] idi.

Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen İvanov da çok büyük başarı sağladı. Orman Cini'nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. Martı'yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: "700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim." Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada Vanya Dayı büyük övgülere layık görülüyordu. Martı'nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi'ni yazmasını sağladı

Anton Çehov Kitapları - Eserleri

  • Korkunç Bir Gece
  • Kime Anlatsam Kederimi
  • Sayfiyede
  • Doktor Çehov'dan Öyküler
  • Kaştanka
  • Düello
  • Martı
  • Kadın Öyküleri
  • Köpeğiyle Dolaşan Kadın
  • Büyük Oyunlar
  • Kabuğuna Sinmiş Adam
  • Altıncı Koğuş
  • Vanya Dayı
  • Üç Kız Kardeş
  • Düşünür
  • Seçme Hikayeler
  • Sahalin Adası
  • Üç Kedi Yavrusu
  • Ateşler / Çukurda
  • Memurun Ölümü - Bütün Öyküleri 1
  • Entipüften Bir Adam - Bütün Öyküleri 2
  • Eczacının Karısı - Bütün Öyküleri 3
  • Kırlarda Bir Gün - Bütün Öyküleri 4
  • Düello - Bütün Öyküler 6
  • Kara Keşiş - Bütün Öyküleri 7
  • Söğüt Ağacı
  • Sevgili Doktor
  • Ayı
  • Besleme
  • Vişne Bahçesi
  • Asma Katlı Ev
  • Parti
  • Hikayelerden Bir Demet
  • Yazışmalar
  • Hayat Yoldaşı
  • Toplu Eserleri - Hikayeler 1
  • Yeni Bulunmuş Hikayeler
  • Albion’un Kızı
  • İvanov
  • Bütün Oyunlar
  • Teklif
  • Önemli Bir Olay
  • Kül Altında Kor
  • Not Defteri
  • Taşralı
  • Üç Ürpertici Öykü
  • Belalı Misafir
  • Bukalemun Hikayeler
  • Kadın Kalbi
  • Kuşçu
  • Kısa Oyunları
  • Kısa Oyunları (9 Oyun)
  • Köylüler
  • Seçme Öyküler 1
  • Seçme Öyküler 2
  • Tek Perdelik 9 Oyun
  • Kırlarda Bir Gün
  • Üç Yıl
  • Doxsanıncı İllərdə
  • Bir Ressamın Hikayesi
  • Briç Oyunu
  • Bütün Öyküler 1 (1880-1884)
  • Bütün Öyküler 2 (1885-1886)
  • Bütün Öyküler 3 (1886)
  • Bütün Öyküler 4 (1887)
  • Bütün Öyküler 6 (1891-1893)
  • Bütün Öyküler 7 (1893-1895)
  • Bütün Öyküler 8 (1895-1900)
  • Küçük Köpekli Kadın
  • Martı ve Vişne Bahçesi
  • Çehov'dan Seçme Öyküler
  • Gooseberries
  • Bir İhtiyarın Not Defterinden
  • Çehov Toplu Eserler
  • Sıra Dışı Bir Adam ve Diğer Öyküleri
  • Yaşayan Tarihler
  • Düğün Jübile
  • Seçme Oyunlar: Üç Kızkardeş - Vişne Bahçesi
  • Bozkır
  • Öyküler 2
  • İşler Tıkırında Gidiyor
  • Seçme Öyküler 3 (Kısa Hikâyeler)
  • Seçme Öyküler 4 (Uzun Hikâyeler)
  • Hayatım
  • Bütün Oyunları 1
  • Bütün Oyunları 2
  • Kunduracı ile İblis
  • Bir Devlet Memurunun Ölümü
  • Öylesine Bir Hikaye
  • Hikayeler IV
  • Hikayeler V
  • Çukurda
  • Toplu Eserleri: Hikayeler III
  • Hikayeler 1
  • Hikayeler 3
  • Hikayeler II
  • Bir Av Dramı
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Kuğunun Şarkısı
  • Anton Çehov'dan Hikayeler
  • Bütün Eserleri 2
  • Kara Keşiş
  • Toplu Eserleri
  • Toplu Eserleri
  • Avda Trajedi
  • Ayna
  • Aşk Üzerine
  • Ward No: 6 Stage 4
  • Düşmanlar
  • Step
  • A Nightmare - Stage 5
  • Bütün Eserleri 4
  • Bütün eserleri 5
  • Pahalı Dersler
  • Maske
  • Mujikler
  • The Story of a Nobody
  • Bütün Oyunları 3: Üç Kız Kardeş / Vişne Bahçesi
  • Toplu Eserleri Oyunlar
  • Süs Köpekli Leydi
  • Yazlıkçılar
  • Anton Çehov - Bütün Eserleri 6
  • Şehir Dışında Bir Gün Öyküler
  • A Nervous Breakdown
  • Hayata ve Edebiyata Dair Notlar
  • Tütünün Zararları
  • Kimliğini Saklayan Adamın Öyküsü
  • Seçilmiş əsərləri
  • Anton Çehov - Bütün Eserleri 7
  • Vişne Bahçesi
  • Sakhalin Island
  • The Woman in the Case
  • The Death of a Civil Servant
  • The Kiss
  • In the Twilight

Anton Çehov Alıntıları - Sözleri

  • Sevmek, sevilmek, ne büyük bir mutluluk; bu yüksek kuleden düşmeye başladığını anlamak, insan için ne kadar korkunç! (Hikayeler V)
  • İçimi bilmiyorlar, benim de onlar gibi sevinçli, neşeli olduğumu sanıyorlardı. (Köpeğiyle Dolaşan Kadın)
  • "Şu kocalar öyle can sıkıcı yaratıklar ki, durmadan uyusalar iyi ederlerdi." (Eczacının Karısı - Bütün Öyküleri 3)
  • Her şeyi bilmek kabil değil elbet... Zihin ne kadar geniş olursa olsun, her şeyi alacak diye bir kaide yok. (Kara Keşiş)
  • Yalnız insanlar çok okurlar, ama az konuşur, az duyarlar. Yaşam bir sırdır onlar için. (Köpeğiyle Dolaşan Kadın)
  • Ahh! Hayatımı boşa harcamışım gibi geliyor.. (Hikayelerden Bir Demet)
  • “Gerçek, niteliği ne olursa olsun, belirsizlik kadar korkunç değildir.” (Vanya Dayı)
  • “…herkes kutsal kitapları severdi; şefkatle, derin bir saygıyla severdi, ama kitap yoktu, okuyacak, anlatacak kimse yoktu.” (Mujikler)
  • Hepiniz domuz sürüsünden farksız bir yaşam sürüyorsunuz. Gece-gündüz burada toplanıp çene çalmaktan başka ne işiniz var? Topunuz cahilsiniz, uygarca yaşamakla bir ilişkinizi görmüyorum. Mişka hep dama oynuyor. Matriona fındık çıtırdatıyor. Nikifor gerekli-gereksiz yerde sırıtıp duruyor. Bunlar aklı başında insanların işi mi? Hayır, budalalığın daniskası! Hiçbirinizde düşünme yeteneği kalmamış.. (Bütün Öyküler 1 (1880-1884))
  • bize 20 rubleye ekin biçmeye gelmezlerdi, ama yarım kova içkisine bu işe dünden razıydılar. oysa 20 rubleye tam 4 kova içki alınabilirlerdi.(rus köylüleri için) (Taşralı)
  • Gözleriniz sürekli ateş ediyor, bam bum...tebrik ederim kazandınız,biz yenildik... (Toplu Eserleri)
  • Herkese fazla güveniyorsun. Dünyayı anla artık. Bu gidişle harcanır gidersin. (Sevgili Doktor)
  • Bırakın uygarlığı ve insanlığı doğru düzgün bir iklimimiz bile yok. Burası da memleket! Avrupa da! (Memurun Ölümü - Bütün Öyküleri 1)
  • Şehirden, mücadeleden, hayatın günlük hırgüründen kaçmak ve çiftliğine sığınmak... Bu hayat değil bencillik, tembellik ve kendine özgü bir tür keşişliktir. Yararlıktan yoksun bir keşişlik! İnsana üç arşın toprak ya da bir çiftlik değil bütün bir yerküre, bütün doğa gereklidir; insana, sahip olduğu bütün yetenekleri, özgür ruhunda saklı özgünlüğü açığa çıkarabileceği kadar geniş bir dünya gereklidir. (Seçme Öyküler 3 (Kısa Hikâyeler))
  • İstediğim: Hiçbir şey istememek. (Hayata ve Edebiyata Dair Notlar)
  • Zapoykin, birçok okurumuzun da bildiği gibi, eşi bulunmaz bir söylevcidir. Uyku sersemiyken, karnı açken, fitil gibi sarhoşken, sıtma nöbetleri geçirirken; kısacası, aklınıza gelen her durumda; evlenme, doğum, cenaze gibi her türlü tö­rende kusursuz söylevler verir. Söylevleri yağmur oluklarından güldür güldür akan sular gibi kesintisiz, coşkuludur; dağarcığındaki acıklı sözler kimi meyhanelerdeki hamamböceklerinden daha boldur. Esnaf düğünlerinde yaptığı, sonu gelmez, güzel konuşmalarda onu susturmak için hazan polise baş­vurmak gerekir. (Bütün Öyküler 3 (1886))
  • "Bu dünyada pek çok görüş ileri sürülür, ancak bunların en az yarısından çoğu başı derde girmemişlerce söylenir." (Söğüt Ağacı)
  • Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunla yaşadıklarını değil, onun sana yaşattıklarını hatırla... (Düello)
  • "Siz şaşırdınız, doğru yoldan gitmiyorsunuz. Yalanları gerçek, çirkini güzel diye kabul ediyorsunuz." (Pahalı Dersler)
  • Öyküler de sık sık rastlanır "derken, birdenbire" sözüne. Yazarların hakkı var, yaşam beklenmedik şeylerle öylesine dopdolu ki! (Albion’un Kızı)

Yorum Yaz