diorex
sampiyon

Martı Jonathan Livingston - Richard Bach Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Martı Jonathan Livingston kimin eseri? Martı Jonathan Livingston kitabının yazarı kimdir? Martı Jonathan Livingston konusu ve anafikri nedir? Martı Jonathan Livingston kitabı ne anlatıyor? Martı Jonathan Livingston PDF indirme linki var mı? Martı Jonathan Livingston kitabının yazarı Richard Bach kimdir? İşte Martı Jonathan Livingston kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 16.03.2022 20:00
Martı Jonathan Livingston - Richard Bach Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Richard Bach

Çevirmen: Kader Ay

Orijinal Adı: Jonathan Livingstone Seagull, 1970

Yayın Evi: Epsilon Yayınları

İSBN: 9789753310086

Sayfa Sayısı: 96

Martı Jonathan Livingston Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.

Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu...

Martı Jonathan Livingston Alıntıları - Sözleri

  • Sevgiyi sakın ihmal etme.
  • Sınırlarımızı sırayla ve büyük bir sabırla aşmaya çalışmalıyız.
  • Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.
  • “Sevgiyi sakın ihmal etme.”
  • Düşüncelerinizin zincirlerinden kurtulun.
  • "Düşüncelerinize vurulan zinciri kırın, göreceksiniz ki bedeniniz de zincirlerini koparıp atacaktır..."
  • Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz.
  • Yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
  • "Yaşamak için ne çok neden var! Cehaletimizi kırabiliriz becerilerimizi yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, Özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"
  • Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!
  • "İster boş inançlar ve gelenekler, isterse sınırlamanın herhangi bir biçimi, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp atılmalıdır."
  • Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
  • ''Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek keşfetmek, özgür olmak gibi."'

Martı Jonathan Livingston İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Martı imgesi üzerinden insana ve insanlığa dair müthiş mesajlar veriyor yazar. Amacın zaten martı kuşunun uçuşlarını, pikelerini, yeme içme durumlarını anlatmak olduğunuz düşünmüyoruz öyle değil mi? Bir insanın düşünmesini değil de bir martının uçmasını temel almış mini bir düşünce kitabı olduğu kanaatindeyim. Daha hızlı uçmalıyım, diyor martı. Sen hızlı uçamazsın, martısın altı üstü; diyorlar. Küçük Kara Balık kitabında da buradan başka yerde yaşam yok, su yok, deniz yok; denmiyor muydu? Ölü Ozanlar Derneği'nde senden tiyatrocu olmaz, doktor olacaksın; denmiyor muydu? Gelelim iki kapak arasındaki satırlardan gerçek hayattaki satırlara... -Şu işi yapacağım, ne dersin? -Yapamazsın, elinde kalır, batarsın. ... -Şiir yazacağım, kitap yazıyorum, bir dergiye yazı gönderdim... -Bir sen eksiktin şair olacak. Ne yapacaksın kitap yazıp? Dergi mi, kim okuyacak onu? ... Çevremizde hep böyle varlığını hissettiren duvarlar yok mu? Hem de ne kadar çok. Kıymık gibi. Duvar batar mı? Batıyor kıymık gibi... Kitabın mesajı bu işte. Neden yapamayasın? Ya da yapamadım, ama denedim; neden demeyesin? Kanatların varsa hızla uçabilirsin. Eee insansan da düşünebilirsin. Bu zor değil. Bu senin işin. Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde "Düşünmez misiniz, akletmez misiniz, ibret almaz mısınız?" ifadeleri yer alır. Hiçbir yerde uçmaz mısınız, sürünmez misiniz vs ifadeler geçmez. İnsanın işi düşünmektir. Ama bize düşünme diyorlar, yapamazsın... Evet, biz de kolay olanı yapıyoruz, düşünmüyoruz. Kitabın son kısımlarında kendilerine uçmayı öğreten Kutsal (!) Martı adına tapınak gibi bir mezar yapıyor martılar. Kutsalımız o, diyorlar. Kutsal Martının ilk öğrencileri bu kutsallık atfeden kitleye diyor ki, o şunları şunları öğütledi. Hayır diyorlar, bu imkânsız ama o kutsal bir varlık... Düşünme gücü tapınma gücüne evriliyor. İnsanoğlu da aynı halde değil mi? O kadar aynı haldeki sosyologların ünlü bir sözü var... "Şeyh uçmaz, mürit uçurur." Daha fazla uzatmak istemiyorum... Keyifli okumalar. (Öğretmenden Notlar)

BENİMLE UÇMAK İSTER MİSİN BU GECE: YouTube kitap kanalımda Martı Jonathan Livingston kitabını çizimlerimle yorumladım: https://youtu.be/uBDduz00kx4 Bana gülüyorsunuz çünkü ben farklıyım, ben de size gülüyorum çünkü hepiniz aynısınız. Evet bu cümle, lisedeyken ergen zamanlarımızda hayata karşı atarlanmışken kullandığımız kapaklı sözlerden sadece biriydi. Ama bakın, bu sefer çok farklı birisiyle karşı karşıyayız gerçekten de, onun adı Jonathan Livingston. Sadece bir martı, bunu ben de biliyorum fakat aklında geçinip gitmekten, Balık Üniversitesi'nden o uçabileceğine dair mesleki yeterlilik belgesini almaktan ya da sadece yemek yemekten daha önemli şeyler olan bir martı. Uçmak. Daha hızlı uçmak. Daha yükseklere uçmak! Kuşların ana amaçlarının uçma eylemi olduğunu ben de biliyorum. Fakat biz insanların da ana amacı yaşamak iken kaçımız yaşayabiliyor ki sanki? Kaçımız bir gün bile olsa kendi çizgisinin dışına taşıp yaşamın tadına vararak yaşatabiliyor kendini? Nasıl ki Jonathan gibi bazı martıların tek amacı yemek yemek değil iken, zamanında inşa edilmiş piramitlerin de tek amacı tabii ki de sadece firavunlara mezar olmak değildi. Piramitlerin Jonathan'ı olan Keops da Kefren ve Mikerinos'la konuşurken kendilerinin içinde olan gizli ve mistik güçlerin farkındaydılar en başından beri. Sadece diğer piramitlere belli etmezlerdi bunu. Aynı, biz insanların martılara ve dolayısıyla hayata bakış açımızın dümdüz ve detaysız olması gibi, bazı martıların da hayata bakış açıları dümdüz ve oldukça detaysızdı. Nasıl Cesur Yeni Dünya'nın Ford Sistemi'nde doğan bebeklerin neredeyse hepsi aynı doğuyorsa, martıların dünyasında da neredeyse bütün martılar klon gibiydi. Fakat bir ütopyaydı zaten Martı Jonathan Livingston. Aslında bütün martıların olmak isteyip de olamadığı, geçici hayat meşgalelerinden bir türlü o ütopyayı gerçekleştirmeye zaman bulamadığı, ana amacın sadece uçabilmek olduğu alabildiğine özgür bir ütopyaydı. Aslında hepimizin martıbüslerdeki tutamaçlara tutunurken ve insanlar arasında sıkışıp sessiz kalırken, asansörlerde tanımadığımız insanlara sırtımızı dönerken ve bekleme salonlarında yanımızdaki insanların dertlerini kendi derdimizmiş gibi düşünürken delicesine bağırarak halay çekmeyi, çıldırmayı, içimizden ağzımıza gelen her şeyi gerçekten de tam olarak söylemeyi, en önemlisi de içimizden gelen ve ertelediğimiz bütün eylemlerin, bütün kendiliklerimizin dışarı dökülmesini arzulamaktı bir nevi Martı Jonathan Livingston. Benimle uçmak ister misin bu gece Yükseklerde olmaktan korkar mısın Topraktan ayrılalım bir süre için Dünya bir yere kaçmaz Biz yüzerken göklerde Gel benimle ol unut bütün dertlerini Rüzgar bizi bekler daha fazla vakit kaybetmeyelim, derken belki de haklıydı Yavuz Çetin. Hepimiz uçmak istiyorduk çünkü bu gece ve her gece, Hezarfen Ahmet Çelebi'den Elon Musk'a kadar herkes uçmayı istiyordu daha doğdukları günden beri. Cemal Süreya boşuna dememişti Kısa adlı şiirinde "Hayat kısa, kuşlar uçuyor." diye. Dünyanın bir yere kaçmayacağını onlar da martı Jonathan gibi çok iyi biliyorlardı ki onlar da en güzel martılara binip bizi burada, bu ilginç dünyada bırakıp gitmişlerdi. Ve o iyi insanlar o güzel martılara binip gitmişlerdi çoktan ve biz de kendi başımıza demirin tuncuna ve martının cahiline kalmıştık. Ama sonra, her şeyin içine ettiğimiz gibi böyle masumca bir duygunun da içine ettik. Önümüze gelen ne varsa putlaştırdık, kendi hedeflerimizi, değerlerimizi ve hayata geliş amaçlarımızı unuttuk. Kendimiz de yetmiyormuşuz gibi bu kendi ürettiğimiz putlara ve garip ritüellere başka insanları da alet ettik. Asıl amaç daha en başında adam gibi yaşamak iken birden para, siyasi iktidar, dini otorite, liderlik gibi amacımızın dışında putlar keşfettik. Bunlara harika şekiller verdik ve onlara bir güzel tapmaya başladık, ta ki kendimizi unutana ve kaybedene kadar. Neyse ki azınlıkta da olsa, hala martı Jonathan'lar vardı aramızda. Bizi bizden daha iyi tanıyan, bizi herhangi bir çıkar uğruna değil de sadece biz için, sadece uçmak için tanımak isteyen o bazıları. (Oğuz Aktürk)

Çok anlamlı, güzel mesajlarla dolu bir kitap okudum. Martı Jonathan Livingston diğer martılardan çok farklıdır. Her gün kalkıp yemek bulma derdinde değildir. Sadece Özgürce uçmak ve uçmak hakkında daha çok şey öğrenmek ister. Uçmaktan hiç vazgeçmez. Kısacık öykü olan kitap 4 bölümden oluşuyor. Son bölüm sonradan eklenmiş. Kitap bittiğinde bir şeyler eksik dedim. Sanki yarım kalmış gibi. Devam etmesini isterdim. Martı Jonathan Livingston’dan öğreneceğimiz çok güzel bir yaşam ve alıntılar var. Yaşamın kısa olduğunu ve özgürce istediğimizi yapmamızı bize anlatan güzel bir hikaye. Mutlaka okumanızı öneririm . . Peki, Siz okudunuz mu? (Ayşe Begüm Kaya)

Martı Jonathan Livingston PDF indirme linki var mı?

Richard Bach - Martı Jonathan Livingston kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Martı Jonathan Livingston PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Richard Bach Kimdir?

Richard Bach (23 Haziran 1936) ABD'li yazar 1955'te Long Beach State College'e başladı. Kurgu ve hayal konusunda birçok eser yazdı. Kitaplarının çoğunu kendi hayatından esinlenerek yazdı. Hava Kuvvetleri'nde pilot olarak çalıştı. Ardından birçok işe girdi. Kitaplarının çoğunda bir şekilde uçmaktan bahsetti.

1970 yılında; yem bulmak için uçmak yerine hızlı ve akrobatik uçmayı seçen bir martının hikâyesini anlatan kitabı, Martı'yı yazdı. Kitap 10.000 sözcükten daha az olmasına rağmen kurgu ve kurgu dışı kitaplar arasında en çok satan oldu. Rüzgarla Uçmak'a kadar en çok satanlarda yer aldı. Rüzgarla Uçmak 1972'de 1.000.000'dan fazla kopya sattı.

Son yıllarda hayranlarıyla ilgilenmeye başladı. 1990'larda bir Amerikan şirketinde hayranlarının maillerine cevap yazmaya başladı.

Bach'ın 6 çocuğu bulunmakta ve Bette adında bir eşi var. Ardından gazeteci olarak işe başladı ve babasız büyümek hakkında bir kitap yazdı.

Bach 1977'de, Martı filmini çektiği sırada, aktris Leslie Parrish ile evlendi.

Bach'ın Sonsuza Uzanan Köprü ve Bir eserlerini etkileyen kişi oldu. 1999'da boşandılar. Martı kitapları arasında en iyi kitap oldu.

Richard Bach Kitapları - Eserleri

  • Martı Jonathan Livingston
  • Meraklılar
  • Hipnozcu
  • Pırpır
  • Aforizmalar
  • Bir
  • Gelincik Güncesi - Havacı Gelincikler Gökyüzünde
  • Gelincik Güncesi - Kurtarma Gelincikleri Denizde
  • Hiç Bir Şey Rastlantı Değil
  • Sonsuza Uzanan Köprü
  • Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri
  • Aklım Nereye Gidiyor?
  • Güvenlikten Kaçış
  • Uzak Diye Bir Yer Yok
  • Bir Çift Kanat

Richard Bach Alıntıları - Sözleri

  • Ölümün bir anlam taşıyacağına inanmıştım her zaman. Yeni bir anlayışın mantıklı ve yaratıcı bir fırsatı olacaktı ölüm. Maddenin sınırlarından kurtulup, sevinç içinde özgürleşmek olmalıydı. Ham inançların duvarları dışında bir serüven olmalıydı. (Bir)
  • Bir amaç arıyor, başkasını buluyoruz.Gözle görüleni arıyor, bulabilmek için kusursuzluğun cilalı anısına sarılıyoruz, gökyüzünde on, yüz, bin saat gezdikten sonra da bambaşka bir kusursuzluk keşfediyoruz. (Pırpır)
  • Öğrenmek zaten bildiğini fark etmektir. Yapmak onu bildiğini göstermektir. Öğretmek başkalarına senin kadar iyi bildiklerini hatırlatmaktır. Hepiniz, öğrenensiniz, yapansınız, öğretensiniz. (Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri)
  • “Dünya senin alıştırma defterindir, sayfalarına hesaplarını yaptığın. Oraya istersen gerçeği ifade edebildiğin halde, gerçek değildir. Oraya saçmalıklar ya da yalanlar yazmakta veya sayfalarını yırtmakta özgürsün.” (Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri)
  • Hiç tanımadığınız birini özlediğinizi hissettiniz mi? (Sonsuza Uzanan Köprü)
  • Kendimizi kötü hissettiğimizde harika hissettiğimizi söylersek, kötülük her önermeyle biraz daha dağılır. Ancak kendimizi kötü hissettiğimizde berbat hissettiğimizi söylersek, her söyleyişimizde daha da kötüye gideriz. Önerme pekişir. (Hipnozcu)
  • Ya gerçekte var olmayan zincirlerle bağlandığımıza inanıyorsak? Ve çevremizdeki dünya inandıklarımızı yansıtan mükemmel bir aynaysa? (Hipnozcu)
  • Ne kadar nitelikli ve hak eder olursak olalım, daha iyi bir hayata ancak bunu kendimiz için düşleyebildiğimiz ve kendimize ona sahip olma izni verdiğimiz zaman ulaşırız. (Bir)
  • "Dünyayı değiştirebiliyorken niye bırakalım? Görüntülerin karşısında yaşamın var olduğunu söylediğinde, büyüleyici Seçim'i kullandığında, sıkı bir çalışmayla geçen zamandan sonra yaşam değişir." (Güvenlikten Kaçış)
  • Üzerimize saldıran havayı kanadımızın kenarıyla, eldivenimizle, kısılan gözlerimizle kesip dilimliyoruz. Uçmak bu işte.Kendinizi mutlu mutlu göğün bir yanından bir yanına atmak, o tanıdık dünyayı her türlü açıdan görmek, ya da görmemek. (Pırpır)
  • Yanılmak ne büyük bir zevktir. Prensesler,şövalyeler,büyüler,ejderhalar,giz ve serüven... yalnızca her an burada değil,dünyada hep yaşamış olan onlardır ! (Sonsuza Uzanan Köprü)
  • “İnsan, yüreğinin inkar etmediği yere aittir.” (Aklım Nereye Gidiyor?)
  • " Şans diye birşey yoktur. Her küçük şeyin ardında bir anlam vardır. Bununda var. Birazı sana , birazı bana yönelik. Şu anda o anlamı açık seçik göremiyor olabiliriz ama.... çok geçmeden göreceğiz. " (Hiç Bir Şey Rastlantı Değil)
  • Beni, sen ya da senin benim için yaptıkların değil, inançlarım mutlu eder. Ve inançlarımdan sorumlu olan kişi sen değilsin, benim. (Güvenlikten Kaçış)
  • Rüyaya göre dağgelinciği doğası değildi bu nezaket, genetik kod da değildi. Çok uzun yıllar önce fikrimizi değiştirdik: Şiddete son verdik. Onun yerine her ne olursa olsun nezaketi koyduk. Bu fazla duyarlı birinin yazdığı bir fabl mı, yoksa medeniyetin tarihçesimi? (Meraklılar)
  • Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur. (Martı Jonathan Livingston)
  • Sınırlarımızı sırayla ve büyük bir sabırla aşmaya çalışmalıyız. (Martı Jonathan Livingston)
  • Katlanmak zorunda olmadığımız bir duruma katlanıyorsak, bunu budala olduğumuz için yapmıyoruz. Bu duruma katlanıyoruz, çünkü sadece bu durumun bize öğretebileceği dersi almak istiyoruz, onu özgürlüğün kendisinden daha çok istiyoruz. (Güvenlikten Kaçış)
  • Bu dünyada tam benim kadar yalnız birinin daha bulunduğuna inanmak istiyorum. Bir gün birbirimizi bulacağımıza, birbirimizi seveceğimize, bir daha hiç yalnızlık çekmeyeceğimize inanmak istiyorum! (Bir)
  • "Gözlerini çoktan kapatmış, derin düşüncelere dalmış bekliyordu." (Gelincik Güncesi - Kurtarma Gelincikleri Denizde)

Yorum Yaz