Malta Sürgünleri - Bilal N. Şimşir Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Malta Sürgünleri kimin eseri? Malta Sürgünleri kitabının yazarı kimdir? Malta Sürgünleri konusu ve anafikri nedir? Malta Sürgünleri kitabı ne anlatıyor? Malta Sürgünleri PDF indirme linki var mı? Malta Sürgünleri kitabının yazarı Bilal N. Şimşir kimdir? İşte Malta Sürgünleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Bilal N. Şimşir
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789752202610
Sayfa Sayısı: 568
Malta Sürgünleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Malta Adası, Kurtuluş Savaşı sırasında, o günlerdeki aydınların belleğine kazınmış bir addır. Pek çok insan için korkulu bir düştür Malta. Çoğu İstanbul'da bulunan paşalar, komutanlar, ya da İstanbul dışında etkin olabileceği düşünülen insanlar, binbir türlü düzenle ele geçirilerek yakalanırlar, Padişah Hükümetiyle işbirliği yapan İngilizlerce toparlanarak sonu belirsiz bir yolculuga çıkmak üzere gemilere tıkılırlar. Onlarınki yakalanmak değil, tam anlamıyla avlanmaktır. Sinsice İngiliz tuzağına düşerler teker teker. Bir yandan Anadolu'da Kurtuluş Savaşı süreken, bir yandan da Malta Sürgünleri sorunu çıkmıştır Mustafa Kemal'in, savaşanların karşısına.
Kimlerdir Malta Sürgünleri? Çoğunu tanırız. Şimdiye dek kaynaklarda yalnızca Malta'ya sürgün edildiklerini bildiğimiz ünlü kişilerdir. Neden sürüldüklerini, sürgündeki yaşamlarının iç yüzünü, kurtulmak için bireysel çabalarını bütün ayrıntılarıyla ele alan "Malta Sürgünleri", değerli araştırmacı Bilal N. Şimşir'in İngiliz arşivlerindeki belgelere dayanarak ustalıkla kaleme aldığı ilginç bir araştırmadır.
(Arka Kapak)
Malta Sürgünleri Alıntıları - Sözleri
- Ziya Gökalp, 17 Mayıs günü mahkeme önünde: - Milletimize iftira etmeyiniz. Türkiye'de bir Ermeni kıyımı değil, bir Türk -Ermeni vuruşması vardır. Bizi arkadan vurdular, biz de vurduk.
- İngilizler, İstanbul'daki tutuklamaları türk makamları aracılığıyla yürütüyorlardı.
- Osmanlı parlamentosu, Mütareke anlaşmasını ( Mondoros Ateşkes Ant.) oybirliğiyle onaylar. Osmanlı PTT'si mutlu bir olay kutlarcasına Mütareke için anma pulları çıkarır!..
- Doğu da kurtuluş 1918'de başlar.
- Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti hükümeti Cihangiroğlu İbrahim Bey önderliğinde 1 Ocak 1919 da kurulur. Asıl amacı, Türk ordusunun koyurucu kanadından yoksun kalan yerli halkı Ermeni ve Gürcü saldırılara karşı korumaktı. Kendi ölçüsünde bir kurtuluş savaşı veriyor ve saldırılara karşı yiğitçe direniyordu. Ama İngiliz saldırısına dayanamadı ve İngilizler 13 Nisan 1919 da hükümeti dağıtır.
- . Rauf Bey, arkadaşlar «niçin kaçmak istemediğimi bilmiyorlardı» diyor. Ama açıklamıyor. İstanbul'u işgal ettirmek amacını güdüyor idiyse, işgal tamamdır. Meclisi bastırmak istiyor idiyse, Meclis basılmıştır. Arkadaşlarını «paniğe düşürmemek» için kaçmak istememişse, teslim olunca daha büyük panik yaratacağını gözleriyle görür. Yine de kaçmamakta direnişinin arkasında yatan asıl düşünce nedir? Anlattıklarından bunu çıkarma olanağı yoktur. İngilizlere bir «tesellüm senedi» imzalatmakla neyi çözümlediği, neyi ispatladığı kanısındadır? İmparatorluğun başkentini basmakta sakınca görmemiş olan İngilizlerin böyle bir çırpıştırma belgeyle mi yüzleri kızartılacaktır? Bu senetle mi İngilizlerin «deyyusluğu» dünyaya ispatlanacaktır? Rauf Bey neyi ispatlamak ister? Bu bir bilmecedir. .
- . İngilizlerin Atatürk'ü yakalama umudu suya düştüğü bir sırada, bir olay ortaya çıkar: 8 Ağustos 1919 akşamı, bir silahlı çete, Batum'daki İngiliz askeri cezaevini basar ve şubat ayından beri orada tutuklu bulunan Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa'yı kaçırır. iki İngiliz muhafızı öldürülür. Yine aynı gece, birkaç saat arayla, Enver Paşa'nın genç amcası Halil Paşa (Kut) ile tanınmış İttihatçılardan Küçük Talat Bey, İstanbul'daki Bekirağa Bölüğü'nden sessizce kaçmayı başarırlar. Halil Paşa, anılarında yazdığına göre, Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kaçmıştır. Bu beklenmeyen İttihatçı-Kemalist operasyon, İngilizler için bir darbe olur. .
- . Vahidettin, geniş çapta bir İttihatçı avına girişmeden önce, İngilizlerin desteğini sağlamaya çalışmaktadır. Belirtmek gerekir ki, bu konuda İngilizlerden daha aşırı, daha hızlıdır. Geniş çapta bir tutuklama girişimi İngilizlerden önce Padişahtan gelmektedir. İngilizler hazırlıklarını daha tamamlamış değillerdi. Şimdiye kadar yalnız «mütareke suçlusu» saydıkları Türk subaylarını tutuklamaya başlamışlardı. .
- . ''Eğer yabancı bir Hükümet, tümen komutanlarımızı, daha büyük ve daha küçüklerini böyle rastgele tutuklar ve buna karşı devletin hiçbir hakkı ve savunacak sözü olmazsa, o zaman halimiz nereye varır? Tutuklamak, cezalandırmak gerekiyorsa bunları hükümetimiz tutuklayıp cezalandırsın. Bir Osmanlı tümen komutanı, dünyada görülmüş, işitilmiş hangi kanun, hangi mantık gereğince bir İngiliz harp divanında yargılanabilir!'' Yakup Şevki Paşa (Subaşı) IX. Ordu Komutanı 27.2.1919 .
- . «Müttefiklerin, suçlu sanılan Türk görevlileri ile subaylarını hemen tutuklatmak istemeleri, tek kategori düşman, yani Müslüman Türk zararına ayrım yaratmak oluyor. Avusturyalı, Bulgar ve Alman suçluları tutuklanmış ya da rahatsız edilmiş değillerdir.» Stephen PICHON Fransa Dışişleri Bakanı 5.3.1919 .
Malta Sürgünleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Osmanlı padişahının ve kabinesinin yardımları ile İngilizlerin tutukladığı Türk aydınlarının ,Atatürk’ün gayretleri sayesinde esaretten özgürlüğe giden yollarını anlatan ibretle okunacak belgesel niteliğinde bir çalışma olmuş . Bir milletin egemenliği nasıl ayaklar altına alındığının ,dönem sosyal durumunu , Maltaya sürülen aydınların yakınlarına ve İngiliz iradecilerine gönderdikleri mektuplardan da anlaşılacağı üzere psikolojilerinin nasıl etkilendiğini yazar gözler önüne seriyor . İngilizler ve İngiliz yanlısı padişah ve kabinesi savaş suçlusu yaratmak için ulusalcı ve aydın insanlarını nasıl mahkum etmek için uğraştıklarını , Ermeni kırımı MASALI ile nasıl canla başla bir olup çalıştıklarını tüm çabalarına rağmen bu yolda Türk aydınlarını suçlayacak hiç bir belge ve bilgi ortaya koyamadıklarını ortaya çıkaran belgelere dayalı bu araştırmayı özellikle Ermeni Kırımı masalı anlatan hayalperestler mutlaka okumalı . Her ne kadar Atatürk’ün izlediği politika sayesinde özgürlüğüne kavuşmuş olsalar da bunlardan bazılarının adı İzmir suikastında isimleri geçmesi çok üzücü . (Lina)
En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Malta Sürgünleri her Türk'ün okuması gereken mükemmel bir kitap. Kurgu değil gerçek. Türk ve İngiliz arşivleri taranarak hazırlanan ve ilk 1985 yılında basılan Malta Sürgünleri, Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Yüz Temel Eser" arasına girmesi gereken, hatta ders kitaplarında yararlanılması gereken müthiş bir kitap... Birinci Dünya Savaşı'nı sonlandıran Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul'u işgal eden İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar adeta Türkiye'yi kendi aralarında taksim etmeyi planlamaktadırlar. Kendilerine karşı çıkabilecek herkesi işbirlikçi iktidarla birlikte uydurma suçlarla sorgusuz, sualsiz yakalayıp önce "Bekirağa Bölüğü" denilen zindana, daha sonra da Malta'ya sürerler. Sürülenlerin çoğu Türkiye'nin ileri gelenleridir. İçlerinde Sadrazamlar, nazırlar, ordu komutanları, paşalar, profesörler, yazarlar, gazeteciler vardır... İşte bu kitap yakın tarihimizin ve Kurtuluş Savaşımızın en ilginç olaylarından biri olan Malta Sürgünleri'ni anlatıyor. Şiddetle öneriyorum. Okuyunuz, okutunuz... (Zeki Erdem)
Mütareke döneminde başlayıp Sakarya Zaferi’ne kadar süren ve yaklaşık 200 kişiyi kapsayan bir dramın öyküsü. Her şeyden önce doğrudan kaynaklar esas alınarak yazılmış bir eser. Her şey belgelerle ispatlı. İngiltere, İtalya ve Türk arşivlerine kadar araştırmalar yapılmış. Kazananların kuralları yeniden koyduğu devletler arası ilişkilerde tek bir gerçek göze çarpıyor. “ Yenilmeyeceksin” (Yücel Akçelik)
Malta Sürgünleri PDF indirme linki var mı?
Bilal N. Şimşir - Malta Sürgünleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Malta Sürgünleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Bilal N. Şimşir Kimdir?
Bilal N. Şimşir (d. 1933), Türk diplomat, akademisyen, yazar. 1957 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olduktan sonra bu fakültede Diplomasi Tarihi Kürsüsünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1960 senesinde Türk Dışişleri Bakanlığına geçti. Paris, Şam, Londra, Lahey Türk Büyükelçiliklerinde başkâtip ve müsteşar olarak çalıştı. Türk Dışişleri Bakanlığında, merkezde şube müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak görev yaptı. Arnavutluk'ta Tiran Büyükelçiliği,Çin Pekin Büyükelçiliği, Avustralya ve Güney Pasifik Ülkelerinde büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. 1998 senesinde Türk Dışişleri Bakanlığında 38 senelik hizmetinin ardından emekliye ayrıldı.
Yakın tarih üzerine 52 cilt araştırma kitaplarının ve 160 kadar makalenin yazarıdır. Gizlilik süresi dolan İngiliz belgeleri üzerine yaptığı araştırmalar ve bunlarla ilgili kitapları ile tanınmıştır.
Bilal N. Şimşir Kitapları - Eserleri
- Malta Sürgünleri
- Kürtçülük
- Ermeni Meselesi
- Bulgaristan Türkleri
- Kürtçülük II (1924-1999)
- Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri
- Atatürk'ün Hastalığı
- İngiliz Belgeleriyle Sakarya'dan İzmir'e
- Türk Yazı Devrimi
- Doğunun Kahramanı Atatürk
- Lozan Günlüğü
- Şehit Diplomatlarımız
- Azerbaycan
- Atatürk Dönemi -İncelemeler-
- Bizim Diplomatlar
- Atatürk ve Cumhuriyet
- AB, AKP Ve Kıbrıs
- 10 Kasım Günlüğü
- İngiliz Belgelerinde Atatürk Cilt 2
- Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine
- Türk Harf Devrimi Üzerine İncelemeler
- Şehitler Günlüğü
- Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu
- Mithat Paşa'nın Sonu
- İngiliz Belgelerinde Atatürk Cilt 3
- Lozan Telgrafları 1922-1923 - 2 Kitap Takım
- Türkiye-Arnavutluk İlişkileri Büyükelçilik Anıları (1985-1988)
- İngiliz Belgelerinde Atatürk (1.cilt)
- Türk Yahudiler
- İngiliz Belgelerinde Atatürk Cilt 7
- Atatürk ve Afganistan
- Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetlerine Yapılan Ziyaretler Hakkında Rapor
- Atatürk'ün Büyük Söylevi Üzerine Belgeler
- Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri Arasındaki Anlaşmalar (1990-1992)
- Çanakkale Savaşı Bağlamında Avustralya’da Atatürk ve Türk Toplumu
- Dış Basında Atatürk
- Ankara...Ankara...
- Atatürk ile Yazışmalar
- Türk Yahudiler 2
Bilal N. Şimşir Alıntıları - Sözleri
- Söylediniz Türklere çohlu Arap sözleri, Okşadınız her zaman yahşi, kara gözleri, Güllere benzettiniz agca, gözel üzleri, Anlamadık sizleri! ... Gitti çocuk mektebe, Türk dilini öğrene, Verdi kulak sizlere, dörtte üçü beynine Girmedi biçarenin. Düştü Arap derdine... Anlamadık sizleri! (Türk Yazı Devrimi)
- Var ol Atatürk, sana sonsuz bağlılık ve minnet. (Atatürk'ün Hastalığı)
- Ali Galip olayı, İngiliz ajanı Binbaşı Noel ile işbirliği yapan bazı Kürtçülerin, Sivas'ta bulunan Mustafa Kemal Paşa'ya karşı hazırladıkları bir suikast girişimidir. Sivas Kongresi basılacak, Mustafa Kemal Paşa “tepelenecek” ve Türk milli hareketi çökertilecekti. (Kürtçülük II (1924-1999))
- İstanbul'da İngiliz genel karargahından, İngiltere savunma bakanlığına şifre tel no. 1. 9822 gizli... Mustafa Kemal Paşa'nın kişiliği hakkında derlenen bilgiler: Selanik ve manastır daki okullarda çalışkandı. Harbiye'de hararetli milliyetçi oldu. Arkadaşları arasında asi yaratılışıyla sivrildi. Parlak kurmaylık sınavı verdi. Suriye'den selanik'e atanınca 1907'de İttihat ve terakkiye ve İtalyan mason locasına girdi. Yetenekli bir kurmay subay ve yurtseverdi. Çanakkale Savaşı'nda Liman von sanders itaatsizlik, Enver paşa ile kavga etti, bir gözünü kaybetti. Veliaht Vahdettin ile Avrupa'ya gitti. Mayıs 1919'da Anadolu'ya gönderilirken kendisine 40 bin lira verildi. İttihatçılar arasında yolsuzluk ile suçlanmamış hemen hemen tek liderdir. İyi bir Hatip ve zeki bir politik acıdır ama belki çok egoisttir. Avrupa'ya meydan okuma umutlarına liderlik etmeye tamamen layıktır. (İngiliz Belgelerinde Atatürk Cilt 3)
- Merkez Komitesi Başkanı Ağamalıoğlu kürsüye gelerek gençlere seslendi. Lâtinleştirme bayrağının kendilerine emanet edildiğini, bu bayrağı kitlece taşımaları gerektiğini söyledi ve şunları ekledi: "Alfabeyi Lâtinleştirmede, bu güç fakat şerefli işte, birçok güçlükler ve engellerle karşılaşacaksınız. Mollalar, imamlar, beyler ve küçük din adamları karşınıza dikilecekler, yolunuza engeller koyacaklar. Taşkent eskiden Özbekistan'da İslâmlığın merkeziydi. Şimdi Lâtinleştirmenin merkezi olacaktır. Lâtinleştirme bize yeni bir kültür, yeni bir yaşam biçimi verecektir. Yeni ve ışıklı devrimci gelecek için, durmadan, duraksamadan ileri!” (Türk Yazı Devrimi)
- Bu arada, Lozan Konferansındaki Rus delegesi Vorovski, 10 Mayıs 1923 günü bir Rus mülteci tarafından otelinde vuruldu. Bu acı olaydan üç gün sonra, İsmet Paşa'ya da suikast hazırlandığı yolunda bir haber daha alındı. Rauf Bey, hemen İsmet Paşa'ya duyurdu: "Almanya'daki (Ermeni) Taşnak ve Hınçak Merkez-i Umumilerince iki grubun İsviçre'ye izam edildikleri (yollandıkları), keza Almanya'da bulunan Çerkez Ethem'in İsviçre'ye geçtiği mevsuk kaydıyla bildiriliyor. İcab edenler nezdinde derhal nazarı dikkati celp ile teşebbüsatta bulunmanız ve neticenin sür'at-i işart mercudur." dedi. Bu telgraf üzerine İsviçre'de yeniden girişimler yapılıyor. İsviçre Hü kümeti, koruma önlemlerini arttırıyor. Lozan Polis Müdürü M. Jaquiard, İsmet Paşa'ya geliyor ve: "Paşa hazretleri, diyor, Ermeni çetelerinin size bir suikast yapacaklarını biz de haber aldık, görevimiz sizi korumaktır. Ancak, sizden bir ricamız var. İlk önlem olarak, konferans salonuna gidip gelirken otomobilinizden Türk bayrağının kaldırılmasını rica ediyoruz." İsmet Paşa, bu öneriyi şiddetle karşılıyor ve, "Ben, diyor, burada Türk delegesi olarak bulunuyorum. Bu Türk bayrağı benim arabamdan kalkmaz. Ben burada bir suikasta kurban gidebilirim. Fakat benim ardımdan bir Türk delegesi daha gelir, arabaya biner ve benim vazifemi yapar. Fakat Türk bayrağı otomobilden hiçbir zaman kaldırılamaz. Bin Türk delegesi bile kurban edilse bayrak kaldırılmaz, yerin de durur." Paşa bunları söyledikten sonra, hemen, küçük Türk bayrağını taşıyan otomobiline biniyor ve bir hastaneyi ziyarete gidiyor. Bütün Lozan konferansı boyunca, İsmet Paşa'nın otomobilinden Türk bayrağı hiç inmiyor. (Atatürk Dönemi -İncelemeler-)
- ... Karabağ bin yıllık Türk yurdu Vaktiyle İrandan kaçan Ermeni göçmenlere Karabağda yer verilmiş Zamanla Ermeniler burada çoğalmışlar ve bu toprakları Azerbaycandan kopartıp yutmaya yeltenmişler 1985 de açıklık ve yeniden yapılanma politikasından yararlanıp Karabağı Ermenistana katmak için çalışmaya koyulmuşlar Azerileri Karabağdan ve Ermenistandan kovmaya başlamışlar Ermeniler böylece kanlı olayları tetiklemişler... (Azerbaycan)
- 6 Ocak İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel.No.191 5 Ocak raporu “İngiliz müsteşarıyla Musul’u görüştük.Musul şehri dışında toprak vermeyi ve petrolden bize pay teklif ediyor.Musul’u da istedim.”Bizim için Musul vatan meselesi,kendileri için petrol meselesidir.” (Lozan Telgrafları 1922-1923 - 2 Kitap Takım)
- Cumhuriyetin ilk elçileri hakkındaki "Gar Devşirm esi" gibi yakıştırmalar, düpedüz saçmadır. Bizler, bu gibi söylentileri yaymakla veya bunlara kulak vermekle, sadece kendi bilgisizliğimizi sergiliyormuşuz meğer ve de çok ayıp ediyormuşuz doğrusu. Hiç kimse, sadec e kravat takmasını biliyor diye dışişlerine alınıp elçi yapılmış değildir. Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir devlett ir ve Atatürk'ün elçileri de gayet iyi yetişmiş insanlardır. Hiç tanımadığınız bu büyüklerimizi -istemeyerek bile olsa- "cahillikle" karalamak, bir espri bile olamaz, çünkü Iatife latif gerek. (Bizim Diplomatlar)
- Lozan’da Türkiye’den “Ermeni Yurdu” istenirse, yani Anadolu’dan toprak koparılmağa kalkışılırsa, görüşmeler derhal kesilecektir. Ankara’dan yeni talimat istemeğe gerek bile yoktur. İsmet Paşa, bu konuda Hükümete danışmadan görüşmeleri kesmeye yetkilidir. Görüşmeleri kesmek, yeniden savaşı göze almak demektir. Kapitülasyonlar konusunda da gerekirse görüşmelerin kesilebileceği ve savaşın göze alınabileceği anlaşılıyor. Bu noktada da İsmet Paşa Ankara’ya danışmadan görüşmeleri kesebilecektir. (Lozan Telgrafları 1922-1923 - 2 Kitap Takım)
- Ziya Gökalp, 17 Mayıs günü mahkeme önünde: - Milletimize iftira etmeyiniz. Türkiye'de bir Ermeni kıyımı değil, bir Türk -Ermeni vuruşması vardır. Bizi arkadan vurdular, biz de vurduk. (Malta Sürgünleri)
- Kâmuran Bedirhan, İkinci Dünya Savaşı sonunda Suriye'yi boşaltan Fransızlarla birlikte Suriye'den ayrıldı, Avrupa'ya gitti Paris'e yerleşti. Kürtçülük çalışmalarını bundan böyle Fransa'da sürdürdü. Paris Üniversitesi'ne bağlı Yaşayan Doğu Dilleri Ulusal Okulu'nda Kürtçe dersleri okutmaya başladı. 1962-1966 yıllarinda ben de bu okulun ihtisas kitaplığından epeyce yararlandım, buradan kitaplar alıp incelenmek üzere eve götürmeme de özel izin vermişlerdi. Kâmuran Bey o yıllarda hâlâ bu okulda Kürtçe dersleri veriyordu. 1960'larda, yaşça, Batı Avrupa'daki “Kürtçülerin duayeni” Kâmuran Bedirhan idi ve ilerlemiş yaşına rağmen hâla faaldi. Kuzey Irak'taki Mustafa Barzani ayaklanmasının Fransa'da “avukatlığını” yapıyor, Irak Kürtlerine özerklik verilmesi için çalışıyordu. (Kürtçülük II (1924-1999))
- Evet, Büyük Zafer, dünyada görülmemiş yankılar ve etkiler yaratmıştır. Tarihçiler, Istanbul'un fethinin karanlık Orta Çağa son verdiğini ve Yeni Çağı başlattığını yazarlar. 30 Ağustos 1922'de kazanılan Büyük Zafer de sömürgecilik çağını sona erdirmiş ve hürriyet ve bağımsızlık çağını açmıştır denilebilir. Fatih Sultan Mehmet'in Yeni Çağı başlattığı gibi, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa da Doğuda bağımsızlık çağını başlatmıştır. Ne yönden bakılırsa bakılsın Büyük Zafer de çığır açan bir zafer olmuştur. Bu inancımı, Büyük Zaferin 50. Yıldönümünde yayınladığım ve o zaman "Yılın Kitabı" ilân edilmiş olan İngiliz Belgeleriyle Sakarya'dan İzmir'e adlı kitabımda dile getirmiştim. Burada da yineliyorum. Türk Tarihi, birbirinden parlak zaferlerle doludur. Ama Büyük Zafer'in yeri ve anlamı bambaşkadır. 30 Ağustos, haklı olarak Türk'ün Zafer Bayramıdır. Büyük Zaferin yıldönümü kutlu olsun! (Atatürk Dönemi -İncelemeler-)
- Üç silahlı kişi, ellerinde Macar yapımı Wallam marka iki tabanca ve iki otomatik silah: biri İngiliz yapımı MP Sten, diğeri İsrail yapımı MP Uzzi marka. Bir gün Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliğini güpegündüz basıyor; Büyükelçi Dâniş Tunalıgil'i makam odasında, çalışma masası başında bulup üç kurşunla yere seriyor ve otomatik silahlarını dış kapının arkasına bırakıp ortadan kayboluyorlar. Büyükelçi çalışma masasının başında şehit düşmüştür. Rahatsız olan Birinci Müsteşar Alaaddin Taluy tedavi için Türkiye'dedir. Büyükelçilik İkinci Müsteşarı Ülkü Başsoy, maslahatgüzar veya geçici işgüder olarak hemen devreye giriyor ve Ankara'ya ilk yıldırım telgrafı çekiyor: "Bugün 22 Ekim (1975) Çarşamba saat 12.00'ye doğru makineli tüfekli üç kişi Büyükelçiliğimize silah zoru ile girerek Sayın Büyükelçiyi görevi başında şehit etmişlerdir. Durum derhal Avusturya polisine intikal ettirilmişti. Mütemmim malumat en kısa zamanda ayrıca arz olunacaktır, "diyor. (Şehit Diplomatlarımız)
- . Rauf Bey, arkadaşlar «niçin kaçmak istemediğimi bilmiyorlardı» diyor. Ama açıklamıyor. İstanbul'u işgal ettirmek amacını güdüyor idiyse, işgal tamamdır. Meclisi bastırmak istiyor idiyse, Meclis basılmıştır. Arkadaşlarını «paniğe düşürmemek» için kaçmak istememişse, teslim olunca daha büyük panik yaratacağını gözleriyle görür. Yine de kaçmamakta direnişinin arkasında yatan asıl düşünce nedir? Anlattıklarından bunu çıkarma olanağı yoktur. İngilizlere bir «tesellüm senedi» imzalatmakla neyi çözümlediği, neyi ispatladığı kanısındadır? İmparatorluğun başkentini basmakta sakınca görmemiş olan İngilizlerin böyle bir çırpıştırma belgeyle mi yüzleri kızartılacaktır? Bu senetle mi İngilizlerin «deyyusluğu» dünyaya ispatlanacaktır? Rauf Bey neyi ispatlamak ister? Bu bir bilmecedir. . (Malta Sürgünleri)
- 24 Eylül 1981 Perşembe günü öğleden önce de iş için Başkonsolosluğa 80-85 kişi gelmiştir. Bunlar, hüviyetleri kontrol edilip üstleri arandıktan sonra, onar kişilik gruplar halinde Kançılarya odalarına alınıyorlar. Yerel saatle 11.15'te dört silahlı terörist, müracaatçı kalabalığına karışıp Başkonsolosluğa dayanıyor. Kapıda kimlik kontrolü yapan koruma polisi Fahri Çallı'yı bir darbe ile yere düşürdükten sonra binaya dalıyor ve ellerindeki çantalarından çıkararak kurdukları "Kalaşnikov" marka otomatik tabancalarıyla hızla Başkonsolosluk katına çıkıyorlar. Bir silah sesi duyuluyor. O sırada Kancilaryada bulunan ve nedense silahsız olan ikinci koruma görevlisi Cemal Özen, koşarak teröristlerden birinin üzerine atılıyor. Hemen başından vuruluyor. Ağır yaralı olarak antrede yere seriliyor. Kaya İnal'ı da ağır yaralıyorlar. (Şehit Diplomatlarımız)
- Aralık 1892'de Van Valisine karşı başarısız bir suikast düzenlediler. Yurt dışında bastırdıkları yayınları Türkiye içinde dağıtmak için, Samsun limanına yakınlığı dolayısıyla Merzifon'u merkez seçtiler ve buradaki Amerikan misyoner okulu Anadolu Koleji'ni kullandılar. Bu kolejde ihtilalcilerin elebaşıları durumunda olan Tumayan ve Kayayan adlı iki Ermeni öğretmen tutuklandı, yargılandı, mahkûm edildi. Fakat büyük devletlerin baskısı üzerine serbest bırakıldılar ve Avrupa'ya gönderildiler. (Şehit Diplomatlarımız)
- Atatürk, şahane bir umursamazlıkla kendi hayatını yedi bitirdi. Dansı, alkolü ve gece hayatını sever. Ama bu eğlence zevki, onun muazzam bir eseri gerçekleştirmesine , fevkalade bir devrimi başarıya ulastirmasina ve gücü, başarısı saygı empoze eden yepyeni bir millet yaratmasına engel olmadı. (Atatürk'ün Hastalığı)
- . Vahidettin, geniş çapta bir İttihatçı avına girişmeden önce, İngilizlerin desteğini sağlamaya çalışmaktadır. Belirtmek gerekir ki, bu konuda İngilizlerden daha aşırı, daha hızlıdır. Geniş çapta bir tutuklama girişimi İngilizlerden önce Padişahtan gelmektedir. İngilizler hazırlıklarını daha tamamlamış değillerdi. Şimdiye kadar yalnız «mütareke suçlusu» saydıkları Türk subaylarını tutuklamaya başlamışlardı. . (Malta Sürgünleri)
- Azerbaycandan BüTün Türkiyeye SaLam oLsun (Azerbaycan)