Madam Bovary - Gustave Flaubert Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Madam Bovary kimin eseri? Madam Bovary kitabının yazarı kimdir? Madam Bovary konusu ve anafikri nedir? Madam Bovary kitabı ne anlatıyor? Madam Bovary kitabının yazarı Gustave Flaubert kimdir? İşte Madam Bovary kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Gustave Flaubert

Çevirmen: Murat Yurdakul

Çevirmen: Ulaş Candaş

Çizer: Michel Janvier

Çizer: Daniel Bardet

Orijinal Adı: Madame Bovary

Yayın Evi: NTV Yayınları

İSBN: 9786055813383

Sayfa Sayısı: 64

Madam Bovary Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gerçekçilik akımını başlatan yazar Gustave Flaubert'in bugün dünya edebiyatının temel taşlarından biri sayılan ünlü romanı Madam Bovary, Çizgi Roman Dünya Klasikleri serisinin beşinci kitabı olarak piyasada.

1850'de arkadaşlarıyla Doğu'ya yaptığı iki yıllık seyahatten döner dönmez yeni eserini yazmaya başlayan Gustave Flaubert'i şöhrete işte bu roman, Madam Bovary kavuşturdu.Yazar, bu romanda romantik aşk ve şehvet hayallerine kapılmış Emma'nın derinlikli bir portresini çizer. Bu gerçekçi portre onu 19. yüzyılın en meşhur ve etkin yazarlarından biri yapar.

Gustave Flaubert'in 1851 ile 1856 yılları arasında beş yılını ayırıp 35 yaşında tamamladığı, defalarca yeniden yazdığı, tek bir paragrafı üzerinde günlerce durduğu bu şaheser kısa şöyle özetlenebilir:

Louis-Philippe hükümranlığı sırasında genç ve güzelliğinin doruğundaki Emma, çalışkan, ama bir o kadar da sıkıcı hekim Charles Bovary ile evlendiğinde, ilk bakışta gayet sıradan bir öykü başlamış gibi görünür. Bu dönemde insanlar para ve toplumsal mevkiden başka şey düşünmezler. Katıldıkları bir baloda ihtişamı ve toplumun ayrıcalıklı üst kesimini keşfeden Emma, kocasının sıradan ilgisinden yavaş yavaş uzaklaşır. Önce hayallerine sığınır, ardından baştan çıkartılmaya razı olur, gitgide borçlarını ve sevgililerini arttırır, aradığı mutluluğu kimsede bulamayınca da çökmüş, kaybolmuş bir halde, boşa harcadığı hayatının utancından kendini kurtaracak bir çıkış arar.

 

Madam Bovary Alıntıları - Sözleri

  • "Ağlayın" dedi. "Doğaya karşı gelmeyin."
  • "Akşamları rüzgar camları döverken, lambayı yakıp ateşin karşısına geçip bir kitap okumak kadar hoş şey var mıdır?"
  • "Kadının sözleriyle büyülendiği gibi, sessizliğiyle de büyülenmişti"
  • "Akşamları rüzgar camları döverken, lambayı yakıp ateşin karşısına geçip bir kitap okumak kadar hoş şey var mıdır?
  • Gece,kadındır madam..
  • "kadının sözleriyle büyülendiği gibi, sessizliğiyle de büyülenmişti.."
  • " Birbirlerine söyleyecek başka şeyleri yok muydu hiç? Gözleri daha önemli bir konuşmayla doluydu........"
  • Belli bir toprakta yetişip başka topraklarda boy atamayan bir bitki gibi ona yeryüzünde ancak bazı yerler kendi mutluluğunu sağlayabilirmiş gibi geliyordu.
  • Elle tutulup gözle görülmez bir derdi nasıl anlatabilirdi insan ?
  • "Köpekler ölülerin kokusunu alırlarmış derler.Arilar da böyledir;onlar da sahipleri ölünce kovanlarını bırakıp giderlermiş ."
  • Ah, hayatta bir amacım olsaydı, bir sevgi bulsaydım, birini bulsaydım... Bütün gücümü harcardım o zaman, her şeyi yenerdim, her şeyi kırardım!
  • “Geçti dediysem, sözgelimi geçti, çünkü insanın kalbinde her zaman bir şeyler kalır, içinde taşıdığın bir ağırlık gibi, bağrında! "
  • “Ağlayın” dedi. “Doğaya karşı gelmeyin.”
  • "Hepimiz dünyaya ıstırap çekmeye geldik."
  • başka kadınlar seviyorsun, saklama.

Madam Bovary İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Gustave Flaubert'in Madam Bovary romanı: Hayalperest bir çiftçi kızı olan Emma, Charles Bovary adında basit bir doktorla evlenir. Kocasıyla birlikte Rouen şehrinde, sade ve renksiz bir hayat yaşarlar. Oysa Emma okuduğu romantik romanların etkisinde kalarak macera dolu bir hayat yaşamak ister. Bu nedenle kocasını ruhsuz ve kaba bulur. Kendini kaptırdığı bunalım içinde, Rodolphe ve Leon ile ayrı zamanlarda gizli aşk yaşar. Bu maceraların hayal kırıklığı ile sersemler ve bocalar. Borçlanır ve tüm parasını kaybeder. Böylece daha da mutsuzluk içinde kaybolan Emma kendini cezalandırarak hayatına son verir. Flaubert Gustave'nin Madam Bovary adlı romanı realizm ilkesinden etkilenilerek yazılan ilk roman kabul edilir. Eser hemen hemen realizmin bütün özelliklerini yansıtmaktadır. Bu eserde bütün olaylar gerçek hayattan alınmıştır, bütün karakterler yaşamıştır. Flaubert, onların hayatlarını yoktan var etmemiş, onları gerçek modelleri gibi yaşatmış ve öldürmüştür. Flaubert'in arkadaşları bir gün "Niçin Delamare'ın öyküsünü yazmıyorsun?" diyerek onu gerçekten yaşanmış bir hikaye ile karşı karşıya getirirler. Delamare'ın hikayesi, gerçek bir hikayedir. Eugene Delamare, silik, kişiliksiz ve basit bir kasaba doktorudur. Yaşadığı taşra kasabasında karısı Delphiene onu aldatmış, ekonomik açıdan perişan etmiş, bir yığın dedikodulara sebep olmuş ve sonunda intihar etmiştir. Delamare, gerçekten iki ayrı yerde çalışmış, iki defa evlenmiş, ikinci karısının ölümünden bir iki ay sonra da vefat etmiştir. Arkadaşlarının isteği üzerine Delamareların hikayesi üzerine eğilen Flaubert, olayı bütün ayrıntıları ile dinlemiş, bununla ilgili bilgileri olan kişilerle konuşmuş, yaşadıkları yeri gidip görmüştür. (Cansu gök)

Aslında sahip olmadığımız şeylerin hayaline ne kadar kapılıyoruz. Bu kitap bana bunu anlattı sanki. belki bundan daha önemli şey ise asla istemediğimiz şeylerin bizi bir hayata hapsetmesine izin vermemeliyiz. Yalandan hayatlar ve sahte duyguların sonu hiçbir zaman iyi olmamıştır. (sadeceokur)

madame bovary benim için neyi anlatıyo: asla tatmin olamayan bir kadın portresi çizilmiştir bovary ile. arzuları uğruna hayatındaki herşeyi bir kenara atabilecek denli ihtiraslıdır. aptallıkla cesaretin aynı bedende bulunması da onu daha bir tehlikeli kılar. yaşadığı zamanın eğitimi,hangi ortamlarda büyüdüğü düşünülürse aslında mazur görülebilecek, yaşamı insanın içini burkan, bir roman kahramanıdır. yine de küçük kızını bakılması için bıraktığı eve gidip de evin pisliği karşısında sokağa çıkmadan önce ayakkabılarını paspasa silmesi bütün kitap boyunca aklımdan çıkmayan, bovary'nin vurdumduymazlığı ve bencilliği üzerine ilginç bir ayrıntı olarak aklımda yer etmiştir. (Ömer mengi)

Kitabın Yazarı Gustave Flaubert Kimdir?

Edebiyat eleştirmenleri tarafından modern romanın kurucusu kabul edilir. En tanınmış eseri, 19. yüzyıl toplumsal gerçekliğini çarpıcı biçimde aktaran ve dünya klasikleri arasına giren Madame Bovary'dir. 1857'de yayımlanan ve Fransa'da ciddi tartışmalara neden olan bu eserden sonra realist akımı başlatan kişi olarak gösterilmiştir.

12 Aralık 1821’de Fransa'nın Rouen kentinde doğdu. Bir hekim kızı ve dinsel bağlılıkları sahip bir aristokrat olan annesi Justine-Caroline Fleuriot ile Hôtel-Dieu'de baş cerrahlık yapan orta sınıftan gelme babası Achille-Cléophas'nın ortanca çocuğuydu. Rouen'de mutlu bir çocukluk dönemi yaşadı.

1832-1840 yılları arasında Rouen Koleji'nde öğrenim gördü. Edebiyat alanındaki ilk denemelerini okul gazetesinde ve Le Colibri ("Sinek Kuşu") adlı küçük bir dergide yaptı. 1834’te arkadaşı Ernest Chevalier ile birlikte Art et Progrès (Sanat ve İlerleme) adında bir dergi çıkarmaya başladı. Henüz 15 yaşındayken Trouville sahilinde tanıştığı kendisinden on yaş büyük ve evli bir kadın olan Elisa Schlésinger'e aşık oldu. Bu aşk, yaşamında çok önemli etkiler, izler bıraktı. Elisa Schlesinger daha sonra "Duygusal Eğitim" adı ile kaleme alacağı eserde Marie Arnoux karakterinin de temel kaynağı oldu. Öğrencilik yıllarında sürekli yazdı. "Bir Çılgının Hatıraları" (1838), "Smarh" (1839) ve 1840 yılında yazmaya başladığı "Kasım" lise öğrencisi olduğu dönemin ürünleridir.

1841'de Paris'e gidip Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Hukuk öğrenimi sırasında da yoğun bir şekilde yazmakla meşgul oldu. 1844 yılında sara kaynaklı ilk krizini geçirince, dinlenmesi gerektiğinden hukuk eğitimini yarıda bırakarak eve döndü. Hastalığı nedeniyle vaktinin çoğunu evde geçirmek zorunda kaldı.

1845’te "Duygusal Eğitim"in ilk taslağını bitirdi ve ailesiyle beraber bir İtalya seyahatine çıktı. Cenova'da gördüğü ve onu çok etkileyen bir Brueghel tablosunun verdiği ilhamla “"Aziz Anthony'nin Baştan Çıkışı”'nı yazmaya başladı.

1846 yılında babasını, hemen ardından kız kardeşini kaybetti. Ölen kardeşinin küçük bebeğinin bakımını üstlendi. Babasından kalan yüklü miras sayesinde tüm zamanını yazı yazarak geçirmeye karar verdi. Yeğeni ve annesi ile Rouen yakınlarındaki Croisset'ye yerleşti, hayatının tamamını burada geçirdi. Bu arada edebiyat dünyasında kendisinden uzatmalı sevgilisi olarak bahsedilen şair Louise Colet ile tanıştı (1846) ve ilişkileri sekiz yıl sürdü.

1849’da "Aziz Antoine" adlı eserinin ilk okumasını arkadaşlarına yaptığında büyük hayal kırıklığı yaşadı. Arkadaşları ona sıradan konular seçmesini ve bunu doğal bir üslupla, herkesin anlayabileceği bir dille yazmasını öğütlediler. Bu hayal kırıklığının ardından yakın dostu Maxime du Camp ile birlikte 18 ay süren bir Ortadoğu gezisine çıktı. Yunanistan, Anadolu, Mısır, Filistin, Suriye ve İtalya'yı dolaştı. Gezi esnasında mal varlığının çoğunu harcayan ve frengiye yakalanan Flaubert, içe kapanıklığından, yalnız Mısır’a ve Tunus’a yaptığı yolculuklarla sıyrıldı. Ünlü romanı Salambo’yu ona esinleyen de, bu yolculuklar oldu. Madame Bovary’i de bu esnada kurgulamakta olduğu ifade edilir. Edebiyat dünyasından pek çok kişiyle mektuplaştı. Bu mektuplardan bazıları sonradan büyük ün kazandı. Sevgilisi Louise Colet’e mektupları ise edebî açıdan eserleri arasında sayılacak değerde kabul edilir.

Yakın Doğu seyahatinden dönüşünden üç ay sonra, Eylül 1851′de Madame Bovary'yi yazmaya başladı. Kitabı 1856 baharında bitirdi ve eser tefrika edildi. Flaubert 1856′da "Baştan Çıkış"'ı tekrar kaleme ve "Salombo" üzerinde çalışmaya başladı (1857). Bu arada ilk romanı Madame Bovary, 1857’de kitap olarak basıldı. Eser “ahlaksızlık-sapkınlık” eseri olarak suçlanarak yasaklandı ve yazara dava açıldı. Savcıya göre kitapta eş aldatma yüceltilmekte, cinsel duygular abartılıp kışkırtılmakta, geleneklere hakaret edilmekteydi. Yargıç “namus cellâdı kadın”ın kim olduğu sorulduğunda, Falubert’in verdiği "Madam Bovary, c'est moi! (Madame Bovary benim!)” yanıtı meşhurdur. Avukatı Marie-Antoine-Jules Senard’ın başarılı savunması Flaubert’in aklanmasını sağladı. Bu nedenle avukat Senard’ın adı bu nedenle kitabın yeni basımında, daha ilk sayfada, ithaftan da önce, Flaubert’in kendisine hitaben yazdığı kısa bir teşekkür notuyla birlikte yer almıştır. Flaubert bu savunmadan sonra, yazdığı kitabın kendi gözünde bile umulmadık bir değer kazandığını söylemiştir.

Yazar, 1858 ilkbaharında Kuzey Afrika'da iki aylık bir araştırma gezisi yaptı. Salomo adlı romanını Nisan 1862′de tamamladı. 1864-1869 arasında Duygusal Eğitim’in son taslağını yazdı. Yirmi beş seneye yayılan bir çalışma sonunda ortaya çıkan bu eserde kendi gençlik yıllarından hareketle bir "nesil hikâyesi" anlatmıştır.

Yaşamının son yılları acılar, edebi başarısızlıklar ve maddi zorluklarla geçti. Bitiremediği son projesi "Bouvard ve Pécuchet"'yi ("Bilirbilmezler" ismi ile Türkçeye çevrildi) yazmaya 1874′te başladı. Para sıkıntısı yüzünden, projeye iki senelik bir ara verip 1877′de yayımlanacak olan "Üç Hikâye"'yi (Saf Bir Kalp, Konuksever Aziz Julien Efsanesi ve Hérodias) kaleme aldı. Çocukluk arkadaşı Laure le Poittevin'in oğlu Maupassant'ı manevi evladı olarak benimsemişti. Onu iyi bir yazar olarak yetiştirmeye çalıştı ve Maupassant'ın başarılarıyla avundu.

Flaubert, 8 Mayıs 1880 günü, ani bir felç sonucu, Croisset’de öldü.

Romanları

Salambo (Salammbô)

Duygusal Eğitim

Madam Bovary

Gönül ki Yetişmekte

Ermiş Antonius ve Şeytan

Bilirbilmezler (Bouvard ile Pécuchet)

Günlük

Kırlarda ve Kumsallarda (1886)

Anı

Bir Delinin Anıları (1838)

Gustave Flaubert Kitapları - Eserleri

  • Madame Bovary
  • Saf Bir Yürek
  • Bir Delinin Anıları
  • Madam Bovary
  • Bibliyomani
  • Üç Öykü

  • Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
  • Ermiş Antonius ve Şeytan
  • Duygusal Eğitim
  • Bilirbilmezler
  • Herodias
  • Kasım
  • Salambo

  • Doğu’ya Yolculuk
  • Gönül Eğitimi
  • Konuksever Aziz Julien Söylencesi
  • Kabul Görmüş Kanaatler Sözlüğü
  • Cehennem Rüyası
  • Aşk Eğitimi
  • Mektuplar

  • Bir Delinin Anıları
  • Bibliomanie
  • Madame Bovary
  • Herodias Stage 2
  • Madame Bovary

Gustave Flaubert Alıntıları - Sözleri

  • Elle tutulup gözle görülmez bir derdi nasıl anlatabilirdi insan ? (Madam Bovary)
  • Ne istiyorsun? Söyle bana! (Salambo)
  • Ortada bir hain varsa, o da Büyük Meclis'tir. Askerlerin bağlılığı savaşla sona erdiğinden, savaş bitin­ce serbest kalırlar. (Salambo)
  • Tanrı’dan başka kral yoktur! (Üç Öykü)
  • FATURA: Muhakkak kabarık gelir. (Kabul Görmüş Kanaatler Sözlüğü)
  • ÇAĞ(IMIZ): Çağımıza şiddetle karşı çıkmalı. — Şiirsel olmamasından yakınmalı. — Onu, geçiş dönemi, çöküş dönemi olarak adlandırmalı. (Yerleşik Düşünceler Sözlüğü)

  • "Belki de onu unutmuşlardı ya da yoksulluk kalplerini taşlaştırmıştı." (Saf Bir Yürek)
  • Felicite arkasından bir efendi için dökülmeyecek gözyaşlarıyla ağladı. Madamın kendinden önce ölmüş olması kafasını karıştırıyor, doğanın düzenine ters, kabul edilmesi olanaksız, korkunç bir şey gibi görünüyordu. (Saf Bir Yürek)
  • Öyle ya , yüreğinize soğuğun gelip çöktüğünü hissetmek bir sevinçtir ,ve hâlâ tüten bir ocakmışçasına elinizle yoklayıp , artık yanmıyor diyebilmek . (Kasım)
  • “Yüreğinde bir bağ, onları birleştiriyordu; yazgıları da benzer olacaktı.” (Üç Öykü)
  • Kudurmuş hayvanlar ortalığa salınmaz (Herodias)
  • Ben belirli sayıda okur için bir eser yazmıştım, bütün halk tabakaları bunu sevip benimseyiverdi (Salambo)
  • "Hepimiz dünyaya ıstırap çekmeye geldik." (Madam Bovary)

  • Robespierre, azınlıgın haklarını savunurken, XVI. Louis'yi Milli Konvansiyon'un önüne götürdü ve halkını kurtardı. Sonuçlar alayları meşru kılar. Diktatörlük kimi zaman zorunludur. Yaşasın zorbalı k! Elverir ki zorba iyi şeyler yapsın ! (Gönül Eğitimi)
  • "Kadının sözleriyle büyülendiği gibi, sessizliğiyle de büyülenmişti" (Madam Bovary)
  • - Eee! Sizin şu evlenmeden ne haber? dedi. - Hangi evlenme? - Şu sizinki ! - Benimki mi? Yok böyle bir şey! -Hem böyle bir şey ne zaman olur? Düşlerinde yaşattıgın guzelden umut kesip basit bir hayatta yaşamaya razı olunca. (Gönül Eğitimi)
  • - Ne olursa olsun, birbirini çok sevmiş iki kişi olarak kalacagız. - Birbirimizin olmadan, ama! - Böylesi belki daha iyi, (Gönül Eğitimi)
  • Her birimiz dünyaya bir prizma arkasından bakarız; gülümseyen renkleri ve neşe veren şeyleri seçebilenlere ne mutlu.. (Bir Delinin Anıları)
  • Ve Atlas Dağı'nın tepesindeydim, altını ve çamuruyla, erdemi ve gururuyla dünyayı izliyordum. (Cehennem Rüyası)
  • "Neyi mi bekliyorum? Sadece birinin gelip sarılmasını..." (Bir Delinin Anıları)