dedas
Turkcella

Lotte Weimar'da - Thomas Mann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lotte Weimar'da kimin eseri? Lotte Weimar'da kitabının yazarı kimdir? Lotte Weimar'da konusu ve anafikri nedir? Lotte Weimar'da kitabı ne anlatıyor? Lotte Weimar'da kitabının yazarı Thomas Mann kimdir? İşte Lotte Weimar'da kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 10.03.2022 22:00
Lotte Weimar'da - Thomas Mann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Thomas Mann

Çevirmen: Gürsel Aytaç

Orijinal Adı: Lotte in Weimar

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750711060

Sayfa Sayısı: 376

Lotte Weimar'da Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Thomas Mann'ın ilk kez 1939 yılında yayımlanan ünlü romanı Lotte Weimar'da, modern Alman edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biri, Mann'ın büyük usta Goethe'ye gönderdiği çok şık bir selam. Roman, konusunu bir başka romandan, Goethe'nin başyapıtı Genç Werther'in Acıları'ndan alıyor.

Aradan uzun yıllar geçmiş, Werther'in büyük aşkı Charlotte, Goethe'nin yaşadığı kente, Weimar'a, yaşlı ve zengin bir kadın olarak geri dönmüştür. Charlotte ile Goethe'nin bu buluşması yalnızca çağdaş, metinlerarası bir buluşma değildir kuşkusuz; gençlik, aşk, karşılıksız bırakılan duygular, insanın yaşama bakışının zamanla değişmesi, toplumsal ve ahlaki sorumluluklar... Bütün bunlar iki olgun kahramanın gözünden aktarılır. Böylece Alman toplumunun izleği arasından evrensel değerler yakalanır. Thomas Mann'ın bu önemli romanını okurlarımızın Genç Werther'in Acıları'nı anımsayarak okumaları kuşkusuz büyük kazanç olacaktır.

(Tanıtım Bülteninden)

Lotte Weimar'da Alıntıları - Sözleri

  • "İlk horoz ötüşüyle yataktan fırlamak zorunda olmayış, aslında imtiyazlı toplum mevki olan hür bir adamın işaretidir."
  • "Hakikat her zaman mantıkla yetinmez; ona bağlı kalmak için insanın şurada burada çelişkiye düşmesi gerekir."
  • "Öyle şeyler vardır ki bunları bir kimsenin yasaklamasına gerek olmaz, onlar kendiliğinden yasaklanır insana, ama o yasak, insanın önem verdiği bir yüzün ifadesinde ve bakışında kişisel anlatımını bulur."
  • "Tanrı ile şeytanı karşıt ilkeler olarak almak tamamıyla yanlıştır, daha ziyade, doğrusu, şeytani şey yalnızca bir yüzdür, bir ters yüzdür, diyebilirsiniz ama ne diye ters yüz olsun? Tanrı bütün olduğuna göre şeytanı da kapsar ve besbelli, şeytani olana yaklaşmadan tanrısal olana da yaklaşılmaz, öyle ki insanın bir gözünden cennet ve sevgi, öbür gözünden en soğuk olumsuzlamanın ve en yıkıcı tarafsızlığın cehennemi fışkırır. Ama iki göz, azizim, ister birbirine yakın ister birbirinden uzak olsun, bir tek bakış sağlar."
  • "Biliyorum niyetiniz iyi ama niyeti iyi ve temiz olmak yetmiyor; insan, yaptığı işin sonuçlarını da önceden görebilmeli. Sizinki beni ürkütüyor, çünkü, günün birinde Almanlar arasında bu, iğrenç çılgınlıklara dönüşecek ve öyle ki siz, eğer haberi kulağınıza ulaşacak olsa mezarınızdan kalkarsınız."
  • "Bizler tabiatın ve siz sertlere kıyasla toleransın çocuklarıyız ve korkarım size bu yüzden bazen tekin görünmüyoruz."
  • "Hakikatin çekiciliğini bilmemeleri, üzücü, sis ve sarhoşluktan ve her türlü vahşi savaşçı ölçüsüzlüğünden bu kadar hoşlanmaları, iğrenç, en aşağı özelliklerini uyandıran, onları kötü huylarında güçlendiren ve milliyeti onlara soyutlanma ve çiylik olarak algılamayı öğreten her kaçık serseriye inanıp teslim olmaları ve ancak bütün şerefleri iyice kaybedildiği, ve yabancıların Almanya'yı şahıslarında görüp saydıkları kişilere şeytanca bir nefretle yukarıdan baktıkları zaman kendilerini büyük ve muhteşem hissetmeleri!"
  • "Ah, fedakarlık etmek fevkaladedir, ama kurban olmak, acı bir kader!"
  • Aklı başında bir dostu Merck, tanırsınız 'Calavigo'ya 'zırva' demiştir ve o kendi bu kanaatten pek farklı laf etmemiştir, çünkü bu eser hakkında hep der ki:'Her şeyin fevkalade olması gerekmez ya!' Şimdi bu tevazu mu yoksa ne?
  • Sizin sözünü ettiğiniz şey ve başkaları yokluk çektiği halde zenginlik sayarlar onu.
  • ama tecrübe beni, hepsi ile hiçbiri, hiçlik arasındaki akrabalık, hatta bir olma hali
  • İroni, sofraya konanların onsuz yenemeyeceği bir tutam tuzdur.
  • Onunla dünyanın uzak, gizli mutluluklarından öç almak
  • Ahlaki olan şey, çoğu zaman tutkunun yalnızca ürünü ya da aracıdır ve sanata mesala, sabırsızlıktaki sabrın yüksek okulu denebilir.
  • bir keresinde bir bahçe çimenin de birkaç bayanın çiçek topladığını görünce demiş ki kendisine duygusal keçiler gibi geliyorlar.

Lotte Weimar'da İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Goethe'yi ve sanatını tanımak isterseniz, ve de sabırlı iseniz; buyurun...: Thomas Mann’ın “Lotte Weimar’da”sını sonunda bitirdim; ama ben de bittim:) Zorlu bir okuma serüveni oldu benim için. Önce konusuna ilişkin genel bir bilgi vereyim: Bu romanı okumadan önce mutlaka, ama mutlaka Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları”nı okumuş olmalısınız. Hatta Goethe’nin yaşadığı dönem ve hayatı hakkında da bilgi sahibi olmanız gerekir ki romandan zevk alabilesiniz. Goethe gençlik yıllarında kaleme aldığı ve kendisini büyük üne kavuşturan "Genç Werther’in Acıları"nda Werther’in arkadaşının nişanlısı Charlotte’a duyduğu umutsuz aşkı anlatır. Öyle ki yayınlandığı dönem gençleri çok etkileyen, intiharlara yol açtığı için eleştirilen, aşık Werther’in masum çaresizliği baskılayıcı kurallara da bir manifesto olarak görüldüğünden toplumsal hayatta fırtınalar koparan bu melankolik roman, Goethe’nin ününün temelini oluşturmuştur. Hikaye büyük ölçüde Goethe’nin kendi hayatından izler taşır; zira Goethe de gençliğinde, hukuk stajını yaptığı Wetzlar’da yakın arkadaşı Johann Christian Kestner’in nişanlısı Charlotte Buff’a aşık olmuştur, ancak Charlotte Goethe’yi değil Kestner’i seçer, Goethe de yüreğine taş basıp Wetzlar’dan ayrılır. Mann bu kurgusal romanında Goethe ile Lotte’yi 40 yıl sonra tekrar buluşturur; Charlotte 63, Goethe 67 yaşındadır artık. Kızkardeşini ziyaret etme bahanesi ile Weimar’a gelen Charlotte duldur; Kestner ile uzun yıllar mutlu bir evlilik sürdürmüş ve 11 çocuk vermiştir ona. Goethe ise Almanların büyük dahisi, eşsiz Goethe’sidir artık; şiir ve düzyazı alanında dünyaca tanınan bir üstad olmanın ötesinde doğa bilimleri, resim, tiyatro ile de ilgilenen, hatta ölümüne yakın son döneminde İslamiyet ve Doğu uygarlığına da merak salan ve çok büyük saygı duyulan bir siyasetçidir. Mann Charlotte ile Goethe’yi romanın ancak son çeyreğinde karşı karşıya getirir; zira romanın uzun bir kısmında Goethe’nin edebi kişiliğini ve siyasi duruşunu tanıdıklarının ağzından tartışmayı seçmiştir. Kızıyla Weimar’ı ziyaret eden ve gençliğindeki tutkulu aşığını görmek ve ona kendini hatırlatmak isteyen Charlotte’u tanırız önce. Bu halka mal olmuş güzel kahramanı görmek için kaldığı otelin önünde bekleyen kalabalık içerisinden peş peşe birkaç ziyaretçisi olur; ilk konuk Miss Rose Cuzzle isimli bir Amerikalı gazetecidir ki; aslında Goethe değil Mann’ın hayatından bir yansımadır; kendisi ile 1826 yılında Paris’te röportaj yapan ve çok etkilendiği Marcus Aurelius Goodrich’tir temsil edilen. Akabinde Goethe’nin sekreteri ve yardımcısı Dr Riemer’i tanırız ve ziyareti ile bir yandan dehasına hayran olduğu, öte yandan bu eşsiz zekasıyla kendisini tutsak alan üstadına serzenişte bulunduğu bir iç çatışmaya şahit oluruz. Goethe’nin çekiminden çıkmak isteyen, kendi başına bir kariyer yapmayı hedefleyen ama onun bu eşsiz etki alanından çıkamayıp çaresizce çırpınan bir Riemer vardır karşımızda bize bu karizmatik dahiyi tanıtan. Goethe onun için bir sanat tanrısıdır; coşkulu ama mütevazi, bilge, hürmet edilir, sözü dinlenir, kendinden nice mucizeler beklenir bir muktedir. Ama aynı zamanda bencil, sabırsız, mükemmelliyetçi, yakınlarının hislerine karşı duyarsız, hep kendi kafası içindekilerle meşgul bir dahi. Riemer’in ziyareti sırasında Mann o meşhur sanatçı sorunsalına da atıfta bulunur ve tabiat yani doğal olan ile düşünselliği arasına sıkışmış sanatçıyı tartışır bizlerle. Kapıda Adele Schopenhauer belirir, meşhur filozof Arthur Schopenhauer’in ablası; ve bizlerle Goethe’nin özel hayatını paylaşmak için girer sahneye. Onun ağzından Goethe’nin yıllar boyunca metres hayatı yaşadığı ve soylu olmadığı için sosyeteye kabul edilmeyen Vulpuis’a aşkını öğreniriz. Goethe bu neşeli, eğlenceyi seven ancak hafif meşrep bulunan metresi ile uzun yıllar birlikte yaşar, hatta tüm geleneklere aykırı şekilde evlenir onunla yıllar sonra. Oğulları August ise en büyük yardımcısı olacaktır. Charlotte’un son ziyaretçisi August onu babası ile bir öğle yemeğine davet ederken bir yandan da içindeki hüznü yansıtır. Babasının gölgesinde kaldığı için kendini ispatlama şansı bulamayan, babasının siyasi etkinliği sayesinde devlet görevinde çabasız, hızlı yükselmesi ve askerden kaçması ile özellikle gençliğin şiddetlerini üstüne çeken yakışıklı August çareyi günübirlik ilişkilerde ve içkide aramaktadır. O kadar gölgede kalmıştır ki kendi bile bilmez yeteneğini ve ne yapmak istediğini. Bilir ki, evlenmeyi istediği güzeller güzeli Ottilie von Pogwisch bile aslında August’a değil, hayranı olduğu Goethe ile aynı evde yaşama fikrine evet der. Nitekim August içki ve kötü yaşamı nedeniyle hayata çok erken veda edecek, aristokrasinin içinden gelmesine karşın sosyalizme ve Prusya milliyetçiliğine inanan ve sosyalizmin erken dönem önemli temsilcilerinden olan Ottilie ise zıt düşüncedeki saygıdeğer kayınbabasına ölümüne kadar bakacak, hatta Faust’u yazarken ona yardım edecektir. Charlotte, Goethe ile bir araya geldiği öğle yemeğinde romantik beklentilerinden uzaklaşır ve soğuk gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Karşısındaki bu saygıdeğer, etkili ve karizmatik adam; Almanların medarı iftiharı, kimseye konuşma fırsatı vermeden ortamı domine eden, keyfince daldan dala atlayarak konuşan, delilik ile dahilik arasında süzülen ağır top Lotte’nin gençlik anılarındaki nazik, kırılgan, tutkulu gençten çok farklıdır. Hayat her ikisini de farklı yönlere savurmuştur ve Lotte bu hayal kırıklığını, belki de Goethe’nin hayatından geçen herkesi temsilen, son sayfalarda haykırır: “Çevrendeki herkes senin büyüklüğünün kurbanı değil de ne? Ah, fedakarlık etmek fevkaladedir, ama kurban olmak, acı bir kader!” Büyük dahi Goethe’yi ve sanatını tanımak, yaşadığı dönemi ve politik duruşunu anlamak isterseniz, Mann’ın bu romanından hoşlanabilirsiniz; zira Goethe’nin yaşadığı dönemde de çok tartışılan ve tepki çeken milliyetçiliğe karşı duruşu, Avrupa’daki milliyetçilik akımlarının bu büyük uygarlıkları çöküşe sürükleyeceği öngörüsü ve birleşik Avrupa hayali; aynı hayallerle yaşayan ve yaşadığı şanssız dönemde bu yüzden Hitler’den kaçmak zorunda kalan Mann’ın kaleminden satır aralarında kısa, ama ustalıkla verilmiş. Ancak iç monologlar ve bilinç akım tekniği ile ilerleyen, kısa kesik cümlelerle konudan konuya atlayan anlatım tarzı beni çok zorladı; Mann’ı sevsem de okurken en çok zorlandığım romanı oldu. Bu tarza sabrınız ve konuya ilginiz yok ise boşuna zorlanmayın derim. (AkilliBidik)

THOMAS MANN OKUMALARI 7/15 Okunma Zamanı : 02 - 15 Nisan 2020 Neredeyse iki ay önce okuduğum kitabı Thomas Mann eserlerindeki okuma sırasını bozmamak adına herzaman yaptığım gibi kendime notlar olacak şekilde ama belki sizin de ilginizi çekecek bir iki ayrıntıyı yazarak paylaşmak istedim. . Öncelikle belirtmeliyim ki, bu kitaptan önce Goethe' den "Genç Werther'in Acıları" nı okumuş olmanız önemli. Yoksa roman baştan aşağı havada kalır. . . Charlotte kimdir, Goethe'yle ilişkisi nedir bunları bilmeden kitaba başlamayın . . Genç Werther'in Acıları'nı okuduğunuzu varsayarak kısaca konuyu belirteyim. Lotte eşini kaybettikten sonra, akrabalarını ziyaret bahanesiyle seneler sonra, Goethe'nin yaşadığı şehire yani Weimar'a gelir. Goethe'yle karşılaşmadan önce, Lotte'nin geldiğini duyan hayranları misafirhaneye ardarda baskın yaparak uzun uzun sohbetler esnasında Lotte'ye hayranlıklarını, onun görmekten duydukları heyecanı dile getirirken, bir yandan Goethe hakkında bilgiler veririler. Bu ziyaretçiler arasında (Thomas Mann'in da etkisi altinda kaldığı) Schopenhauer'in kızı, Goehe'nin oğlu da vardır. . . Bu uzun sohbetler sonrasında Lotte, Goethe'yle karşılaşır elbette. Sonrasında ne oluyor, kitabı okursanız bilgi sahibi olursunuz elbette. . Böyle bir buluşmayı ancak Thomas Mann hayal edebilirdi belki de. Eserle ilgili, "Thomas Mann'in Edebiyat Dünyası" adlı inceleme kitabında Gürsel Aytaç, Goethe'yle henüz karşılaşmamış olan Lotte'nin ziyaret edenlerle yaptığı sohbetlerin "çok yönlü aydınlatma teknigi" oldugunu belirtmiş. Yani Lotte, Goethe'yi görmeden onun hakkında fikir sahibi oluyor,tabi bu bizim için de geçerli. . . Bu bilgiler ışığında kitap hakkinda fikir verebildim umarım. Son olarak: Kitabın baskısı yok maalesef. Ben pdf olarak okudum ve görselde de o yüzden pdf'in kapağını kullandım☺ . Herkese keyifli okumalar . . #okudumbitti #lotteweimarda #thomasmann #kitaptavsiyesi (Seda Ediz)

Lotte Weimar'da PDF indirme linki var mı?

Thomas Mann - Lotte Weimar'da kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Lotte Weimar'da PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas Mann Kimdir?

Paul Thomas Mann, (6 Haziran 1875, Lübeck; 12 Ağustos 1955, Zürih) 20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biridir. Özellikle romanları ile tanınmakla beraber, edebiyat alanında verdiği eserler yanı sıra, toplumsal eleştirileri ile de öne çıkmıştır. 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmış, 1933'te Nazilerin iktidara gelişinin ardından önce İsviçre'ye ardından ise ABD'ye göç etmiştir. 1944'te ABD vatandaşlığı almakla beraber, 1952'de yeniden İsviçre'ye dönmüş ve hayatının sonuna kadar burada kalmıştır.

Mann, Johann Wolfgang von Goethe'nin yapıtlarını kendi yapıtında bir tüzük ve konu bulmada örnek olarak kullandı. Avrupa ve Alman ruhuna dair analiz ve eleştiriler yaparken, eski Alman hikayeleri ve Kitab-ı Mukaddes'te geçen kıssalardan, Goethe'nin, Nietzsche'nin ve Schopenhauer'in düşüncelerinden faydalanmıştır. Kendi ailesini örnek alarak oluşturduğu ilk romanı Buddenbrook Ailesi'nde örnek olacak biçimde anlatıldığı gibi, yapıtlarının başlıca konusunu burjuvazinin yozlaşması oluşturmaktadır. Mann, özellikle Alman edebiyatında önemli bir yer edinmiş olan Bildungsroman türünde yetkin eserler vermiştir.

Alman yazar Heinrich Mann'ın kardeşidir. Thomas Mann'ın altı çocuğundan üçü, Erika Mann, Klaus Mann ve Golo Mann da yazar olmuşlardır.

Thomas Mann Kitapları - Eserleri

  • Venedik'te Ölüm
  • Buddenbrooklar
  • Aldanan Kadın
  • Büyülü Dağ (2 Cilt Takım)
  • Değişen Kafalar
  • Alacakaranlıkta
  • Efendi ile Köpeği
  • Tonio Kröger
  • Doktor Faustus
  • Mario ve Sihirbaz
  • Dolandırıcı Felix Krull'un İtirafları
  • Majesteleri Kral
  • Seçilen
  • Zor Saat
  • Seçme Öyküler
  • Lotte Weimar'da
  • Yusuf ve Kardeşleri 1. Cilt
  • Yusuf ve Kardeşleri 2. Cilt
  • Küçük Herr Friedemann
  • Düşkün
  • Yusuf Ve Kardeşleri 3. Cilt
  • Yusuf ve Kardeşleri 4. Cilt
  • Dinle Alman Ulusu
  • Seçilmiş əsərləri

Thomas Mann Alıntıları - Sözleri

  • “Ben kendi adıma şunu itiraf edeyim ki, sığ bir insanlık anlayışıyla , güç denilen nesnenin safça kötüye kullanımıyla , adaletsizlikler ve dalkavukluğa yönelik ahlaksızlıklarla aramdaki çatışmaların etkisinden kendimi zor sıyırıp alabiliyorum. Bunlar fazlasıyla kafamı kurcalıyor, aklımı karıştıran kısır düşüncelerin kucağına itiyor beni . Söz konusu kısırlık da, olaylardaki aşırı doğallıktan kaynaklanıyor.” (Mario ve Sihirbaz)
  • Son ve başlangıç; ikisi birbirine karıştırılabilir, o kadar benzeşiyorlar, insan çiğdemin görüntüsüne bakıp sonbahara geri gittiğini düşünebilir ve veda çiçeğini görüp ilkbahar geldi sanabilir. (Aldanan Kadın)
  • Tanrı sonsuza dek çocuk kalmanıza izin vermez... (Seçilen)
  • "Sözleri harmanlama ihtiyar kâhya, çünkü onlar boş samandır...Bana yüzüme karşı bir şeyler söyleme, bana ruhundan gelen şeyler söyle, bunun dışındakilere artık tahammül edemiyorum. (Yusuf ve Kardeşleri 2. Cilt)
  • Tanrı şimdiye kadar asla kol kanat germedi üzerime, beni tanıyıp ettiği yok. Sağa sola avuç açtırmayan dost bir felaket iyi bir şey olur; insan kendine şöyle diyebilir o zaman: Tanrı'ya hiç borcum yok... (Seçme Öyküler)
  • Gerçeği söylemek de bir cezadır. (Seçilen)

  • “Gurur nedeniyle şeytanın ocağına düşme pahasına, eğitim görmüş bir insanın inancı ile cahillerin inancı arasında Tanrı açısından bir ayrım olmalı gibime geliyor.” (Seçilen)
  • Güney Babil diyarında cenneti aramak gerek ve Adem'in vücudu Babil toprağından yapılmıştır, bunlar uzun zamandan beri ilahiyat biliminin tercih ederek öğrettiği bilgiler olarak kalmıştır. (Yusuf ve Kardeşleri 1. Cilt)
  • " İyi kalpli insanlar, birisinin kahkahasının diğerinin gözyaşı olmayacağı bir dünyayı boş yere özlerler. " (Değişen Kafalar)
  • İyilikle zeki oluş birbiriyle yakın ilişki içindedir; birisinin içinde diğeri kendisini gösterir. (Yusuf ve Kardeşleri 4. Cilt)
  • Piyanoda yeni ve güzel bir motif çalmayı başardım mı, bir hikaye okurken veya bir resme bakarken duyarlı ve kalıcı bir ruh hali yakaladım mı, O gün güzel geçmiş ve mutlu edici bir içeriğe sahip olmuş sayılıyordu... (Zor Saat)
  • Acı çekerek eğitim görmeyen insan, her zaman çocuk olarak kalır. (Buddenbrooklar)
  • Her ne kadar şeytanımsı güzellikten hoşlandığı belli olsada… (Dolandırıcı Felix Krull'un İtirafları)

  • Sen ve ben, boşu boşuna ve belirsiz bir şey için beklemiyoruz, aksine biz bi­ze ait olan saatleri biliyoruz ve bizim saatlerimiz de bizi tanıyor ve onlar bize doğru geliyor. (Yusuf ve Kardeşleri 1. Cilt)
  • Münferit durumlar hiçbir zaman sıradan değildir: Düşünmek ve ifade etmek için en sıradan şey, doğum ve ölümdür. Ama bir doğum ya da ölüm olayını yaşayan biri olarak kendinize, doğum sancısı çekene ya da ölene bunun sıradan bir şey olup olmadığını bir sorun bakalım! (Değişen Kafalar)
  • Eğitimin keyiflenmenin bir parçası olduğunu, evet eğitimin keyif çıkarabilmek ile aynı anlama geldiğini, bunu da anlıyordu :ve kendine eğitiyordu. (Zor Saat)
  • "İlk horoz ötüşüyle yataktan fırlamak zorunda olmayış, aslında imtiyazlı toplum mevki olan hür bir adamın işaretidir." (Lotte Weimar'da)
  • Aşk güçlüdür, bir mucizedir, böyle gelir ve büyük mucizeler gerçekleştirir. Aldanan Kadın, Thomas Mann (Aldanan Kadın)
  • Hayvanlar daha kontrolsüz ve ilkel, yani aslında durumlarını bedenleriyle ifade etme konusunda bizden daha insanidirler; bizim aramızda artık yalnızca ahlaki bir gönderme, bir metafor olarak varlığını sürdüren tabirler onlar için hala kelime anlamıyla, mecaza kaymaksızın geçerlidir. (Efendi ile Köpeği)
  • Ben her tecrübenin yaşanması gerektiğine inanıyorum, ister iyi olsun ister kötü. (Majesteleri Kral)

Yorum Yaz