diorex
sampiyon

Kutsal İsyan - 4 - Hasan İzzettin Dinamo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kutsal İsyan - 4 kimin eseri? Kutsal İsyan - 4 kitabının yazarı kimdir? Kutsal İsyan - 4 konusu ve anafikri nedir? Kutsal İsyan - 4 kitabı ne anlatıyor? Kutsal İsyan - 4 PDF indirme linki var mı? Kutsal İsyan - 4 kitabının yazarı Hasan İzzettin Dinamo kimdir? İşte Kutsal İsyan - 4 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.06.2022 09:00
Kutsal İsyan - 4 - Hasan İzzettin Dinamo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hasan İzzettin Dinamo

Yayın Evi: Tekin Yayınevi

İSBN: 9789754780697

Sayfa Sayısı: 607

Kutsal İsyan - 4 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

ırak hele, o İngiliz subayı şehre girsin! dedi. Şehirde işi Kara Hasan'a anlattı: - Efe, dedi, ben bir iş yapacağım ki bütün halk seyretsin. Şimdi, bütün çeteyi burada topla ve hazırla. Ben, Mehmet Çavuş'la konakladığı hana gideceğim. Siz, bütün kuvvetlerle hanın önünden geçeceksiniz. Geçidin ardı kesilmeden arkadan dolaşıp yine geçeceksin. Yani, bu kuvveti herhalde birkaç bini aşkın göstereceksin. Sonra, karargahın önünde bir miktar kuvveti düzgün bir biçimde dizeceksiniz. Bu sırada ben, İngilizi getirip askeri ve nizami bir biçimde mekanizmayı ona taktıracağım. Yani terziye verdireceğim, anladın mı? (Arka Kapak)

Kutsal İsyan - 4 Alıntıları - Sözleri

  • Düşünceler, onları savunanlar­dan çok, onlara saldıranların gölgesinde yayılır. Anonim.
  • Biz, siyasi partilere değil, millî birliğe muhtacız.
  • Yutmak istedikleri lokma o denli büyük­tü ki yutmağa çalışırken ya ağızları yırtılacak ya da bo­ğulacaklardı...
  • — Yahu, memleketi ben mi batırdım? Yabancıyı Anadolu’ya ben mi soktum? Ben mi nizamı bozdum? Ben, kalanı kurtarmak, dağılanı kurtarmak ve nizamı kurmak için çalışıyorum. Bana teşekkür etmeleri gere­kirken müstevli(istilacı) düşmanlarımızın çıkarlarına uyarak nan­körlük ediyorlar. Yanlış yoldadırlar. Hata ediyorlar!
  • Zafer, bir ülkede zindancı durumuna düştüğü gün, tarih ona eski tahtalardan bir tabut çakmağa başlar.
  • Ben onun sözüyle sigaramın külünü bile silkmem.
  • Ben, yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir ulusun çocuğu kalmalıyım. Ulusal bağımsızlık bence bir yaşamak sorunudur. Mustafa Kemal
  • — Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terketmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi ra­hatlarını temin etmek için bütün bir vatanı ve tarih boyun­ca devam edip gelen Türk istiklâlini feda ediyorlar.
  • Müdafaayı Hukuk örgütünde çalışan bir delikanlı bir genç utangaç ve çekingen Mustafa Kemal’e yaklaştı. — Bir arzun mu var, çocuk? — Evet, paşam, müsaadenizle bir şey söylemek isti­yorum. — Söyle, evlât çekinme. — Efendim, babam diyor kî... — Babam diyor ki İngilizlerle Fransızlar Sivas’ ı işgal edip hepimizi öldürecekmiş. Bu yüzden benim bundan böy­le sizinle çalışmamı istemiyor. —Öyleyse çalışma, evlât. Babaya karşı durulmaz. Baba hakkı büyüktür. Yalnız babana de ki: «Vatan elden gittikten sonra evlâdın ne hükmü kalır?»
  • Reşit Paşa, bütün yönetim yaşayışı süresince, hiçbir insanî zümreyi birbirinden üstün, ya da aşağı tutmamıştı. Irklar ve milletler de bu düşünce içinde yer alıyordu.
  • Tarafgirlik, cehalet ve çok konuş­maktan başka müsbet(olumlu) bir netice veren yeni bir hayat yaratamıyoruz.
  • ...her devirde her memlekette ve her zaman zuhur ettiği gibi bizde de kalp ve asabı zayıf, gayrı müd­rik(aklı ermeyen) insanlarla beraber vatansız ve aynı zamanda refah ve menfaati şahsiyesini vatan ve milletinin zararında arayan esafil(bayağı kimseler) de vardır.
  • Bu ne garip ve mantıksız bir işti ki kuzular, hem de bu kez gerçekten dereyi bulandırdıkları halde kendi istekleriyle kurtların ayağına gitmek istiyorlardı.
  • ...özgürlük ve bağımsızlığımızı satın ala­cak sermaye, bizim için ateştir.
  • Mustafa Kemal... Çamlıbel’in sert rüz­gârına meydan okurcasına, bütün gırtlağının gücüyle haykırarak "dağ başını duman almış" marşını söylemeğe başladı. Bunu tâa Selanik yürüyüşlerinde söylemeğe başlamış, Havza yolculuğunda sürdürmüş, şimdi de yi­neliyordu. Sanki bu hızla Anadolu’nun sağır taşını top­rağını da canlandırıp yürütmek istiyor gibiydi.

Kutsal İsyan - 4 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Süngü, güç, şeref ve haysiyet in savunamadığı hatlar, başka hiçbir prensiple savunulamaz. Mustafa Kemal Erzurum Kongresinden sonra Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelmesi ve TBMM' nin açılması. 4.ciltte daha çok iç isyanlar anlatılmış. Ayrıca Halide Edip ve Yunus Nadi Bey'in bir araya gelerek Anadolu ajansının kurulması ile ilgili çalışmalarına değinilmiş. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında verilen mücadele sadece Yunanistan, İtalya, Fransa, İngiltere ile değil bunların oyunlarıyla kandırılan cahillerle ve sadece kendi cebini düşünenlerle de olmuştur. Özellikle ayaklanmaların olduğu yerlerde Kuvayı Milliye'ye karşı yapılanları okudukça içim titredi. (Zeliş yavcin)

Bu 4. ciltte Sivas kongresinden sonra, Istanbul'un saltanat ve hilafet adına kışkırtma ve özel çabalarıyla ortaya çıkan din temelli ayaklanmalar, o ayaklanmalar sırasında asker ve özellikle subaylarımıza uygulanan yabancı düşmandan görülmeyen beter katliamlar, vatan savunmasi icin en lazim zamanda pusu ve kahpeliklerle katledilen nice yiğitlerin yaninda, adlarini şöyle böyle bildiğimiz pek cok gizli kahramanı da tanıyoruz. Marmara bölgesi ve Iç Anadolu'da zıvanadan çıkmış güruları her nizami yol denenip durduramayınca, aynı dilden konuşan Çerkez Ethem'in devreye sokuluşu, onun şahsi Divan-i Harp realitesi, bu kuralsız gücün yarattığı ego yine bu cildin en önemli detayı oluyor. Tabi bu kitapta, Istanbul'daki meclisin ingilizlerce basılmasından sonra soluğu Ankara'da alan pek çok mebusun içinde hala Istanbul'daki ayak oyunlarını devam ettiren, o gücü kimseye kaptırmak istemeyen, Mustafa Kemal'in anlayışına zerre kadar yaklaşamayıp, o güce diş geçiremeyeceğini anladığından, kardeşleri yoluyla idare edilebileceklerini düşündükleri Çerkez Ethem'in egosunu gıdıklayıp, kafasını bulandıran mebuslarla da tanışmış oluyoruz. Mustafa Kemal'i yollarından çekmesini sağlamak amacıyla Çerkez Ethem'in tarih sayfalarında bambaşka bir yere oturmasına sebep olan olayların başlangıcı ile cilt sona eriyor. Gelsin 5.cilt (FİLİZ ERDEM)

Merhaba arkadaşlar. Burayı en azından bu paragrafı okumanızı ve fikrinizi de merak ve rica ediyorum. Geçenlerde bir tartışma yaşadık. Tartışmamız şuna benzer şekilde gelişti. Ben dedim ki, Milli Mücadele zamanı orduya emir geliyor silah bıraktırmak için, bunun belgeleri ve yazışmaları da mevcut. Böyle bir dönemde bir grup Yüce İnsan toplanıyor ve bu duruma karşı çıkıyor. Anadolu’ya geçiyor ve orada eldeki son gücü yani halkı, ellerindeki tüfekler silahlar sopalar hatta tavalarla düşmana karşı koymaya çalışıyor. Aydın ve İzmir’de Yunan insancıklarının bizim ablalarımıza, kadınlarımıza, analarımıza tecavüz etmeleri, karınlarını deşmeleri de cabası. Buna rağmen halen Padişahımız, İngiliz siyaseti ve mandacılık güdüyor. Sizler de halen utanmadan dualarla, niyazlarla bu iş oldu diyorsunuz. Aynen böyle söyledim. Sonra ne Osmanlı düşmanlığım kaldı, ne vatan hainliğim. Bildiğiniz pkk muamelesi gördüm yahu. Her neyse bunlara ikna olmayı ne ile ikna ettim biliyor musunuz? Zavallılığa bakınız: Madem ki sadece DUA etmekle bu iş oluyor. Evinizin kapısını kilitlemeyin, arabanızı kilitlemeyin, dükkanınıza otomatik kepenk koymayın. Kapıyı çekin çıkın. Hatta kapıyı bile kapatmayın sadece dua edin dedim. Bu sefer anladılar. Şimdi bu neyin kafası arkadaşım. Benim bildiğim eğer DİN üzerinden gidilecekse güzel dinimizde çok güzel bir konu vardır: Tevekkül. Nedir bu? Yapmanız gereken her sorumluluğu yerine getirdikten sonra gerisini Allah’tan beklemektir. Din bile her olayda böyle bir şey söylüyorsa nasıl oluyor da hiçbir şey yapmadan sadece DUA ile olabileceğine inanılıyor anlamıyorum. Böyle olunca da üzülüyorum. Bu bir HASET, bu bir KİNCİLİKTİR. Yanılıyorsam, yanıldığım yer varsa düzeltmenizi de sevgiyle rica ediyorum. Kitabımız için belli başlı olarak nelerden bahsedebiliriz diye düşündüm. 23 Temmuz’da Erzurum Kongresi yapılıyor. Aynı zaman da bu Hürriyet Devriminin de bayram olarak o zamanlarda kutlandığı bir tarih. İkinci meşrutiyetin ilanına rastlar. Anadolu’nun her yerinde Kuvayı Milliye birliklerinin kurulması, karşılaşılan zorluklar, yapılan icraatlar ve verilen mücadeleler yalın bir dille anlatılmış. Çok süslülükten uzak, okuyucuyu yormayan, yer yer verilen mektuplarla biraz eski kelimelerin sıklığı nedeniyle ağırlaşan güzel bir kitaptı. Erzurum ve Sivas kongreleri ve hemen akabinde yeniden Amasya’ya dönüş ve burada İstanbul’dan gelen heyetle yapılan görüşmeler ve en son olarak da Ekim ayının 29’unda Sivas’ta genel bir toplantı kararına varılarak bu kitap da sona erdiriliyor. Keyifli okumalar, mutlu geceler dilerim.. (Sadık Kocak)

Kutsal İsyan - 4 PDF indirme linki var mı?

Hasan İzzettin Dinamo - Kutsal İsyan - 4 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kutsal İsyan - 4 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hasan İzzettin Dinamo Kimdir?

Hasan İzzettin Dinamo (d. 1909, Akçaabat, Trabzon - ö. 20 Haziran 1989), Türk yazar.

Ailesiyle önce İstanbul'a sonra Samsun'a yerleşti. Babası I. Dünya Savaşı'nda öldü. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ndeki eğitimini tamamlayamadan ayrılan yazar, geçimini çeviriler yaparak ve özel ders vererek sağladı.

Dinamo, gençliğinde bireysel şiirler yazsa da Nazım Hikmet'in şiirleriyle tanışınca kendine toplumcu bir çizgi çizdi. Nazım'ın yanında, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve A. Kadir gibi şairlerle birlikte çalıştı. yedi ciltlik Kutsal İsyan ve Savaş ve Açlar gibi önemli romanlara imza atmıştır. 1977 yılında, "Kutsal Barış" adlı romanıyla, Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanmıştır. Genellikle savaş dönemini anlatan romanlarının yanında şiir kitapları ve bir de öykü kitabı bulunmaktadır. İlk şiirlerinde Rıza Tevfik , Yusuf Ziya, Orhan Seyfi'nin etkileri görülür. Servet-i Fünûn dergisinde hece vezniyle şiirler yazmıştır. Aruz ölçüsünü kullanmış olsada yeniden heceye dönmüştür. Hapiste sayısız şiirler, romanlar, destanlar yazmıştır. Deniz Feneri, Kutsal İsyan, Savaş Ve Açlar adlı kitapları önemlidir.

Hasan İzzettin Dinamo Kitapları - Eserleri

  • Savaş ve Açlar
  • Öksüz Musa
  • Kutsal İsyan - 1
  • Açlık
  • Kutsal İsyan - 2
  • Kutsal İsyan - 3
  • Musa'nın Mapusanesi
  • Koyun Baba
  • Musa'nın Gecekondusu
  • Kutsal İsyan - 4
  • Kutsal İsyan - 5
  • Ateş Yılları
  • Çoban Şiirleri
  • Deniz Feneri
  • Kutsal Barış 1
  • Kutsal Barış 3
  • Kutsal Barış 2
  • Kutsal Barış 4
  • 6-7 Eylül Kasırgası
  • Kutsal İsyan - 6
  • Kutsal İsyan - 8
  • Kutsal İsyan - 7
  • Ateş Ormanları Arasından
  • Özgürlük Türküsü
  • Adalet Sıtması
  • Türk Kelebeği
  • Kavga Şiirleri
  • Anadolu'da Bir Yunan Askeri
  • Kenti Yiyen Çocuk
  • Gecekondumdan Şiirler
  • Tuyuğlar
  • Sürgün Şiirleri
  • Karacaahmet Senfonisi
  • İkinci Dünya Savaşı'ndan Edebiyat Anıları
  • Nazım'dan Meltemler
  • Savaşta Çocuklar

Hasan İzzettin Dinamo Alıntıları - Sözleri

  • Fırsat bulsanız da okuyun, bulmasanız da okuyun." (Öksüz Musa)
  • Düşünmek kahramanlıktır, Düşünmek, bir çiğ tanesidir. bir anlıktır. Düşünmenin ötesi, karanlıktır cancazım, karanlıktır. (Kavga Şiirleri)
  • Düşünmek, salt insanoğlunun harcı. Yine insanoğlu, en büyük düşman ne yazık, düşünceye karşı. (Kavga Şiirleri)
  • <Türk Kelebeği)
  • Yine zindan, yine çark, yine bıçak, yine kelepçe, Gece başlıyor, kardeşler, gece. (Kavga Şiirleri)
  • Tarihimizi okuyunuz, görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar, hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir. Mustafa Kemal (Kutsal İsyan - 3)
  • "Ama çok yoksullar değil mi?" "Çalışan insanlar hep yoksuldur kızım." (Savaş ve Açlar)
  • İnsan yürekleri de gittikçe taşlaşmakta. (Çoban Şiirleri)
  • "insanoğlundan tiksinicek duruma gelmiştim. İçimde insan sesinin hiç işitilmediği kuytu ormanlara, dağ başlarına kaçmak eğilimi çan çalıyordu." (Musa'nın Mapusanesi)
  • İnsan, neden her istediğini olamıyordu? Bu adaletin ya da adaletsizliğin anahtarı kimin elindeydi? Toplum, yetenekli çocuklarını neden elinden tutup yetistirmiyordu? Bir Rousseau, bir Pestalozzi gibi düşünen insanların varlığına dayanan bir toplum, bir eğitim sistemi var olmadıkça bütün yetenekler güz yaprakları gibi yağmurun, rüzgarın önünde sürüklenmek zorundaydı. Toplumlar, çocuğun anası babası olmadıkça yeteneklere kurtuluş yoktu. (Açlık)
  • Yapamadım,yol verdim gözlerimdeki yaşa. (Çoban Şiirleri)
  • İstanbul soluk alınamaya­cak, içinde kımıldanılamayacak bir arslan kafesine dön­müştü. İşgalciler, ellerinde ateşten kırbaçları bulunan arslan terbiyecileri gibi bu kafesin kızgın demir çubuk­ları çevresinde dönüp duruyorlardı. (Kutsal İsyan - 1)
  • En son türkümde seni söyleyeceğim. Bir emperyalist tankı altında şair yüreğim ezilirken. Ya da dünyanın en güzel bir sabahında Bir duvar dibinde kurşuna dizilirken... (Özgürlük Türküsü)
  • Yıkıldı üstümüze zaman bir dağ gibi. (Çoban Şiirleri)
  • Umut gerçi kahpe bir şeyse de o gülümsedikçe ortada her zaman sahip olacağımız bir şey var demektir. Sen, şu sırada büsbütün umutsuz değil, salt öfkelisin. Tabancanı, hiçbir vakit öfkelenince kullanma, aziz kardeşim. (Adalet Sıtması)
  • Ben, Aziz Nesin’i güçlü mizah sanatiyle orda tanı­dım.Eski Marko Paşa’da yazdığı çok güzel yazılarını eski dostum Sabahattin Ali’ce kaleme alındığını sanıyordum, orda bana okumam için verdiği «İt Kuyruğu» adlı hikâye kitabını okuduktan sonra bu­nun yazarı birden bire gözümde dağ gibi büyüdü. Sonra iyi ahbap olduk. İyi bir okuyucu olduğumu da anlamış olacak ki, bundan sonra bütün oracıkta yarattığı mapusane ürünlerinin sanırım ilk okuyu­cusu ben oldum. Akbaba’cı Yusuf Ziya ile bağlantı kurar kurmaz sıtmalı bir yazı işine girişti. Artık, başnı kaşıyacak zamanı yoktu. Ha bire yazıyordu. Dışarda serbest gezen okuyuculanın daha sonra okuyup kahkaha patlatacakları ,biraz daha sonra da İtalya’da dünya mizah birinciliği alacak olan Fil Hamdi hikâyesini henüz müsvedde halindeyken ilk okuyan biz oluyor, kasıklarımız çatlarcasına gülüyorduk. O kötü koşullar altında başka hiçbir şey de beni güldürememişti. Bütün emniyet örgütünü son kerte zekice hicveden bu hikâye haklı olarak sonra Altın Palmiyeyi Türkiye’ye doğru yola çıkarmıştı. Aziz Nesin dışarda gene, güzel bir de sevgili bırakarak mapusaneye gelenlerdendi. Bu yüzden de içerde para kazanmak, sonradan karısı olacak sevgiliyi çıkıncaya dek dışarda barındırmak gerekiyordu. Yusuf Ziya da Nesin’i doludizgin sömürüyordu. Bir hikâyesine yedi buçuk yada on lira veriyordu. Geçmiş gün, iyi usumda yok. (6-7 Eylül Kasırgası)
  • Kent düzeni, belli bir saatten sonra kentin deliğini deşiğini kilit altına alıyor, yarattığı kanunsuz sürülerini kutsal masallardan uzak tutmaya çalışıyordu. Sokakta işsiz, aşsız, korumasız kalmış bir insan için, toplumların yarattığı kutsallikların ne anlamı olabilirdi? Bütün kutsalliklar en sonra insan denen değerin korunması, daha büyük bir değer olması için değil miydi? İnsan, hiçbir kutsallık için bir kurban değildi. Klan çağlarıyla Ortaçağ, artık tası tarağı toplayıp karanlık mezarına göç etmemiş miydi? (Açlık)
  • Biz dünyadan geçip gittikten sonra da ay pek çok kereler doğacak, fakat bizi bulamayacaktır. -O.Henry- (Ateş Yılları)
  • En güzel hürriyet düşleri zindanda görülür. Schiller. (Kutsal İsyan - 2)
  • ...insanın evini ancak kendisi, mezarını başkaları yapar. Ben, bunu bilirim. (Musa'nın Gecekondusu)

Yorum Yaz