diorex
ARTUKBEY

Kumların Kadını - Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kumların Kadını kimin eseri? Kumların Kadını kitabının yazarı kimdir? Kumların Kadını konusu ve anafikri nedir? Kumların Kadını kitabı ne anlatıyor? Kumların Kadını PDF indirme linki var mı? Kumların Kadını kitabının yazarı Kobo Abe kimdir? İşte Kumların Kadını kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.08.2022 17:00
Kumların Kadını - Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Kobo Abe

Çevirmen: Barış Bayıksel

Orijinal Adı: Suna Nu Onna

Yayın Evi: Monokl Yayınları

İSBN: 9786055159566

Sayfa Sayısı: 184

Kumların Kadını Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Hem dolambaçlı hem de bağımlılık yapıcı.”

- David Mitchell

“Hem Poe hem de Kafka akla geliyor. Kobo Abe sayfalarda hiç dinmeden atan bir heyecan yaratıyor. Okudukça okuyorsunuz ve okuyorsunuz.”

- The New Yorker

“Bazıları onda Kafka’nın bilinmeyene yönelik manipülasyonlarını, başkaları ise örneğin yarattığı kum çukuru metaforu ile Beckett’in esintilerini bulacak.”

- Saturday Review

Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde, buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Ne kayıp başvurusu ne de gazete ilanları bir işe yaradı... Bu adamla ilgili vakada kayda değer bir ipucu yoktu. Ayrıca, günlük hayatında ortadan kaybolmak istediğini düşündürecek en ufak bir hâl veya harekete rastlanmamıştı. Doğal olarak, başlangıçta herkes gizli bir ilişkisi olabileceğini düşündü. Fakat adamın karısı adamın bu geziye böcek toplamak maksadıyla çıktığını söylediğinde, hem polisler hem de iş arkadaşları biraz hayal kırıklığına uğradılar...

Şüphesiz, kum yaşam için elverişli değildi. Peki, durağan hâl varlık için vazgeçilmez miydi? O tiksindirici rekabeti başlatan da sabit kalmaktaki ısrarımız değil miydi? Sabit olmayı bırakıp kendimizi kumun akışına bırakıversek rekabet de ortadan kalkacaktı. Gerçekte, çölde de çiçekler açıyor, böcekler ve hayvanlar yaşamlarını sürdürüyorlardı... Öyle ya, keşke kadına da bu manzaradan bahsedebilseydi. Gidiş-dönüş biletlerin asla işlemeyeceği kumun şarkısını, yanlış perdeden de olsa ona dinletebilseydi keşke. Oysa adamın tek yaptığı, yeteneksiz bir çapkını taklit edip başka bir hayatın yemiyle kadını avlamaya çalışmak olmuştu. Kumdan duvar, adamın ruhunu yakalamış, onu kese kâğıdındaki bir kediye çevirmişti.

Kumların Kadını Alıntıları - Sözleri

  • Ceza olmasa, kaçmanın ne tadı kalırdı?
  • Burada tek düşmanı kumdu.Altı üstü kum.
  • "Yenilgi,'yenildim' diye düşündüğün andan itibaren başlar "
  • Sen ,aynanın diğer tarafında, baskahramanı sen olan bir hikayenin içine kendini kapatmışşın
  • Dilencilik üç günde insanın içine işler derlerdi.
  • “Umutlar, başkalarına anlatmak için vardı, kendi hayalleri için değil. “
  • Fakat gerçeklik sadece önemli şeylerden oluşsaydı, kafanıza göre dokunamayacağınız, tehlikeli, camdan bir yapı olurdu.
  • Rüyalar bile gerçekleri söylermiş.
  • Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulmamış susuzluktur.
  • Yaşadıklarınız ne kadar yoğun olursa olsun, sadece yüzeysel olarak anlatırsanız hiçbir anlamı olmaz.
  • Gerçekten de çalışma eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı.
  • Zaten, yaşam sadece önemli olaylardan ibaret olsa, gelişigüzel el sürülemeyecek, narin bir sırça köşk olur ... Ancak gündelik yaşam tam da gazete başlıklarındaki gibidir. Bu yüzden herkes, anlamsız olduğunu bile bile, pergelin ucunu kendi evine yerleştirerek ilgi alanını çizer.
  • Eğer bu gazete dış dünyaya açılan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı.
  • Yenilgi, 'yenildim' diye düşündüğün andan itibaren başlardı.
  • "Kaf Dağı'na merdiven... O öykünün sonu nasıl bitiyordu?"

Kumların Kadını İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Nasıl bir şeysin sen???: 1924 yılında Tokyo'da dünyaya gelen Kobo asıl mesleği doktorlugu bırakıp edebiyata ,yazarlığa soyunmustur . "Kumların Kadını" kitabı ile ün salmış benimde keşfettiğim bir yazar oldu ,ayni zamanda filmi de varmış ona da bakmayı düşünüyorum kitabı böyleyse filmini düşünemiyorum gerçekten (müthiş) Entomolog (böcek bilimci )bir adam iş yerinden hiç türü görülmemiş ,bugüne kadar keşfedilmemiş bir böcek türü bulmak için izin almaktadır. Öyle bir araştırma yapmak ister ki bulunan böceğe kendi ismini vermek gibi bir hayali vardır. Başarıyı kim ödüllendirmek istemez ki? .Böcek arayışlarına giren bqs kahraman hiç bilmediği köyde bir gece konaklamak ister ve yanına gelen köylüler ona yardım eder (artık onun için yapılan yardim mi yoksa zulüm mü orası düşündürücü) Yalnız yaşayan bir kadının yanına konaklaması için yerleştirilir ve hiç bitmeyen bir hikaye böylece başlamış olur. Düşünsenize yedi yıl boyunca sizden haber alınmıyor; her şeyden habersiz bir araştırma yaparak kum çukurunda hapsolmus bir hayata başlıyorsunuz. Ne kadar dehşet verici değil mi ? Koskoca yedi yıl ....Kaçmak anlamsız düşünmek için çok zaman var delirmek bedava. Yazarın uslubu öyle güzel ki kum tanelerinin o yakıcı durumunu hissettim diyebilirim bi anda ayağınız kuma girip dengenizi kaybedebilir diğer yanda terleyebiliyorsunuz .Betimlemeler harika .Japon edebiyati ile ilk kitabım ve sevdim umarım diğer kitaplardan da ayni hissi alabilirim .Mart güzel başladı benim için :::)) Keyifli okumalar P.su (kendihalindee1okur)

Mutlaka okunmalı: Kobo Abe 1924 doğumlu Japon edebiyatının en önemli isimlerinden biri. Çok uzak olduğum Uzakdoğu edebiyatına ve özellikle Japon edebiyatına ilgim son zamanlarda arttı. Yazar tıp mezunu edebiyatçılardan, nadir görülen bir durum. Doktorluğu bırakıp 1950 yılında ilk kitabını yayınlamış. 1962'de yayınlanan Kumların Kadını kitabı ile üne kavuşmuş ve kitap hemen 2 sene sonra sinemaya uyarlanmış. Ben Abe'nin diline, kurduğu bu model yalnızlık dünyasına hayran kaldım. En sade kelimelerle size en derin varoluş sancılarını anlatan yazarlar vardır; Kafka gibi, Beckett gibi, Musil gibi, Canetti gibi... Abe'yi, işte okuduğum tek kitabı ile bu koca koca isimlerin yanına rahatlıkla koyarım. Bana göre Japon edebiyatına ilgi duyanların başlangıç kitabı olarak edinebilecekleri ve sürükleyici bir şekilde okuyacakları bir kitap. Kitapta ana karakterimiz, yeni bir böcek türü keşfetmek için işinden 3 gün izin alıp, bilmediği bir köye gidiyor. Özel bir böcek cinsini arayan karakter, özellikle kumların içinde yaşayan bir böceği bulup onu kendi adıyla literature sokmak için uğraşıyor. Gittiği bu köyde 1 gece konaklamak için kalıyor. Ona yardımcı olan köylüler, onu yalnız bir kadının evine yerleştiriyor ve bir gece kalacağını düşünen karakterimiz bir daha oradan çıkamıyor. Muazzam bir hikaye oluşturmuş yazar. Böyle bir hikaye oluşturmak, kumlardan oluşan bir köy, o köyde sıkışık kalan bir kitap karakteri... Üstelik bu karakter o kadar çok düşünüyor o kadar çok insanı çileden çıkartıyor ki! muazzam bir kurgu. "Sinir stres sahibi olmak için okunacak eserler" listeme ilk sıradan giriş yaptı bu kitap. Listede Tatar çölü, dava, günden kalanlar ve benzeri eserler yer alıyor. Tıpkı karakterin o kum çukurundan çıkamaması ve gün be gün delirmesi gibi ben de bu tarz kitaplardan bu tarz kelimelerden kurtulamıyorum. Okudukça daha çoğunu istiyorum, dibe vurdukça daha tatlı geliyor. Ayağımı ne kadar derine sokarsam o kadar içeri giriyorum, işte bu da öyle bir kitap. (Tuğba)

Dipteyim, Kuyudayım, Yoksa Depresyonda mıyım?: ACILARINI SARINARAK, KUYUDA YAŞAMAYA GAYRET EDEN, GÜZEL İNSANLAR MERHABA! Güzel insanlar bugün sizlere ilk defa tanışmakla müşerref olduğum uzak doğu edebiyatından, özelde Japon edebiyatı ile ilgili okuduğum bir eser hakkında birkaç kelam etmeye çalışacağım. Uzakdoğu edebiyatı ile tanışmak bugüne dek kısmet değilmiş. Bu anlamda Japon Edebiyatı ile tanışma kitabı olarak Kobe Abe ve onun en iyi kitabı kabul edilen “Kumların Kadını” eserini tavsiye eden Gncokuyor Hocama şükranlarımı bir kez daha sunmak isterim:))) 1962’de yayımlanan Kumların Kadını (suna na onna) Kobe Abe’ye Japonya’nın en saygın ödüllerinden Yomiuru Ödülü’nü, romandan aynı adla yönetmen Hiroshi Teshigahara tarafından sinemaya uyarlanan film de 1964’de Cannes’da Film Festivali Jüri Özel Ödülü’nü kazandı. Yazarın hayatı ve eserleri hakkında fazla bilgi vermeyeceğim. Merak edenler Şeyh Google sorup detaylı bilgi öğrenebilirler. İnsanlar genelde edebi türde roman okumayı ve bunlar arasında klasik anlamda giriş, gelişme, sonuç yolunda akan kitapları okumayı severler. Bu tür eserlerde teknik olarak ve konu akışı olarak genelde okuru şoke edecek sürprizler yoktur. Roman türünde okuması, biraz daha zahmetli farklı yollar denemeyi ve okuru zorlamayı seven güzel kalemler vardır. Bunların ne yapacağı çok zaman kestirilemez. Kafka’nın en bilinen eserinde kahramanımız gece yatıyor sabah bir “böcek” olarak uyanıyor. José Saramago, “Körlük” romanında, ülkede birden bire herkes görme yetisini kaybeder. Diğer eseri “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” ülkede Noel gününde birden bire ölüm ortadan kalkıyor kimse ölmüyor artık (dünya nasıl olurdu acaba!) Kobe Abe’nin eseri bu anlamda bana bu güzel yazarları hatırlattı… Abe’nin eseri ‘Kumların Kadını’ daha ilk cümlede “ Bir ağustos günü, bir adam ortadan kayboluyor” ile başlayarak resmen yumruğu indiriyor. İlerleyen sayfalarda kahramanımızın isminin Cumpei Niki olduğunu öğreniyoruz. Kahramanımız, Öğretmenimiz Niki farklı böcekleri toplayan bir hobi peşinde ücra bir köye yolu düşer ve aslında hikayemiz burada başlıyor! Kahramanımızın farklı böcek araması bana Kafka’nın Gregor Samsa’sına bir selam gibi geldi… Cumpei Niki, gittiği köyün girişinde ‘KÖYÜNÜ SEV’ tabelası ile karşılanması bana bizim dünyadaki mecburi sıkışmışlığımızı hatırlattı.( Vizontele filminde belediye reisinin konuşmasını bilirsiniz; “ insan memleketini niye sever? başka çaresi yoktur da ondan... ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir..) Cumpei Niki ve kadının kuyuda çabası bana bizim dünyadaki “büyük çaresizliğimizi” hatırlattı. Hayatımızı birilerinin yönlendirmesi ile yaşarız. Ne zaman okula, işe gideceğimizi, nerde yemek yiyeceğimizi, tv izleyeceğimizi, tuvalete nerde gideceğimizi, neye gülüp neye ağlayacağımızı nereye oy vereceğimizi… her şeyi birileri belirler. Ama biz adamın mücadele ettiği kumlar gibi, aslında öznenin! biz olduğunu (beyhude şekilde) ispatlamaya çalışırız! Böylece adamın kuyudan çıkmaya çalışması gibi yaşam labirentinde savrulup duruyoruz. . Kahramanımız, kimse beni anlamıyor diye bu saçmalığa karşı mücadele eder. Anlamsızlık, anlaşılamama, umutsuzluk derin bir bunalıma ve kendini kapatmaya götürür. Kitabı bir cümle ile özetle derseniz ; “Yalnızlık hayal peşinde koşup da doyurulmamış susuzluktur” Hepiniz Sisifos söylencesini bilirsiniz. Kahramanımız, ben, sen, hepimiz aslında yaşadığımız zaman diliminin Sisifoslarıyız bir yerde. Hepimiz tamamen gereksiz, ama günlük hayatta çok önem verdiğimiz taşları! çıkarıyoruz yukarıya; sabah kalkınca bakıyoruz aşağı inmiş, tekrar alıyoruz taşı beyhude şekilde yukarıya taşımaya… Varoluşsal sancıları çeken ve bunları bizlere eserlerinde gösteren zor yazarları ve kitaplarını seviyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim. Sağlıcakla, Kitapla Kalın!! (Nihat Çelik)

Kumların Kadını PDF indirme linki var mı?

Kobo Abe - Kumların Kadını kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kumların Kadını PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kobo Abe Kimdir?

İlk şiirlerini 1947,ilk romanını ise 1948 yılında yayımlattı.Türkçeye çevrilen iki eserinden birisi olan Kumların Kadını adlı romanı ile uluslararası ün kazandı.Bu romanı Japonya'nın saygın edebiyat ödüllerinden Yomiuru Ödülü'nü,romanın uyarlandığı sinema filmi Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü aldı.Ayrıca üç romanı daha sinemaya uyarlandı.On dört romanı,sekiz öykü denemesi,on yedi oyunu ve bir şiir derlemesi vardır.Modern toplumdaki bireyin bunalımını konu edinen yazarın eserleri Beckett,Kafka ve Sartre ile kıyaslanmıştır.

Kobo Abe Kitapları - Eserleri

  • Kumların Kadını
  • Kanguru Defteri
  • Başkasının Yüzü
  • Kutu Adam
  • Virane Harita
  • Woman in the Dunes

Kobo Abe Alıntıları - Sözleri

  • Herhalde kendi yalnızlığımı çok fazla büyütmüşüm... Tüm insanlığın toplam yalnızlığından daha büyük sanmışım. (Başkasının Yüzü)
  • Yenilgi, 'yenildim' diye düşündüğün andan itibaren başlardı. (Kumların Kadını)
  • Peki o zaman, makyaj kendini göstermek için mi yapılır, kendini saklamak için mi ? (Başkasının Yüzü)
  • İnsanlar yola çıktıkları yere geri dönerler. Geri dönmek için yola çıkarlar... Fakat bazen, yola çıkıp geri dönmeyenler de olur. (Virane Harita)
  • Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulmamış susuzluktur. (Kumların Kadını)
  • Eğer bu gazete dış dünyaya açılan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı. (Kumların Kadını)
  • Gerçekten de çalışma eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı. (Kumların Kadını)
  • "Arabayı sürerken, keşke böyle sonsuza kadar devam edebilsem; ne güzel olurdu diye düşündüm. İnanır mısınız bir an için devam edebilecekmiş gibi de oldum. Fakat şimdi o anki ruh hâlimi hatırladıkça tüylerim ürperiyor. Öyle değil mi? Bu dileğin gerçekleştiğini ve ne kadar sürerseniz sürün, nereye kadar giderseniz gidin, sonsuza kadar varış noktasındaki gişeye ulaşamadığınızı bir düşünsenize." (Virane Harita)
  • Şehrin kalbinin ilk çarpışıyla beraber, yüzlerce dosya dolabı kilidinin en fazla beş dakikalık bir zaman diliminde, birbirlerine benzemeyen ama birbirlerinden ayırt da edilemeyen çalışanlar ordusunun, kapakları açılan bir barajdan boşalan su duvarı gibi bir anda yolları doldurduğu o yaşam saatleri... (Virane Harita)
  • Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de hayatın parçası olmayacağının bir garantisi yok. (Başkasının Yüzü)
  • - ‘İnsanlar ne için yaşar?’ - ‘Yaşadığı için yaşar, amaç falan olmadan.’ - ‘Öyle şey olmaz, bir anlamı olmalı.’ - ‘Anlamı olmasa da herkes yaşam sigortası yaptırıyor. Ölmek istemediğimiz için yaşıyoruz o kadar.’ (Kanguru Defteri)
  • "Ne kadar da acınası değil mi? Öldükten sonra bile yalnızlığın aynı şekilde devam ediyor." (Kanguru Defteri)
  • Şimdi gayet kendimden emin bir şekilde söyleyebilirim: Zerre kadar pişman değilim! İpuçları ne kadar çoksa, o ipuçlarının sayısı kadar gerçek de varolabilir. Yaklaşan bir ambulansın sirenini işitiyorum (Kutu Adam)
  • Öyle ya, bir başkasının hatıralarında yer alıp yaşamak ne kadar da güçmüş meğer. (Kanguru Defteri)
  • Hayaletlerin yüzde doksanı karanlıktaki sedir ağaçlarıdır demezler mi zaten? (Kanguru Defteri)
  • ,, rica ediyorum beni fazla sinirlendirmesinler... (Virane Harita)
  • İnsanların kendisinden ziyade, üzerindeki kıyafetlerine ve eşyalarına gösterilen ilgi, yalnızlığın en büyük göstergesidir. (Kanguru Defteri)
  • "Dünyanın dibine mi düşmüştüm yoksa burası cehennem miydi? (Kanguru Defteri)
  • İnsan başkasına ihanet edince, başkası tarafından ihanete uğramaktan korkması gayet normal. (Virane Harita)
  • Avuçlarımdan taşan bu özgürlükle ne yapsam acaba? (Başkasının Yüzü)

Yorum Yaz