Küçük Şeyler 3 - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Küçük Şeyler 3 kimin eseri? Küçük Şeyler 3 kitabının yazarı kimdir? Küçük Şeyler 3 konusu ve anafikri nedir? Küçük Şeyler 3 kitabı ne anlatıyor? Küçük Şeyler 3 kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Küçük Şeyler 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Üstün Dökmen
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751412447
Sayfa Sayısı: 208
Küçük Şeyler 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Bazılarımız bazen -ve sanırım çok azımız da her zaman- dört elle yapışırız yaşama. Fark ederek, hissederek, anı yaşayarak yaşarız; bazılarımız ise adeta parmak ucuyla tutar yaşamı.
Bir sandalyeye, koltuğa veya bir sedire, kendimizi bırakarak, yayılarak yerleşmek de mümkündür, eğreti bir şekilde oturmak da... Benzer şekilde, yaşama bütün varlığımızla, varoluşumuzla yerleşmek de mümkündür, eğreti bir şekilde ucundan ilişmek de...
Bir at, üstüne tam yerleşmeyen süvariyi nasıl üstünden atarsa, yaşam da kendine tam yerleşmeyenleri, bir anlamda yeterince uyum sağlayamayanları üstünden atar, devre dışı bırakır"
Üstün Dökmen, bu kitabında, kaliteli yaşamanın vazgeçilmez koşulu olan "Yaşama Yerleşmek"i anlatıyor.
(Arka Kapak)
Küçük Şeyler 3 Alıntıları - Sözleri
- Bazen de küllerin altında hiçbir şey yoktur.
- Ahlaklı olanın gücü olmuyor çoğu kez, güçlü olansa ahlaklı olmaya ihtiyaç duymuyor. Hem ahlaklı olmak hem güçlü olmak, ender bir şeydir ama erdemdir.
- "Sen adamı deli eder dama çıkarırsın, Ondan sonra da 'damda deli var' diye milleti başına toplarsın."
- Otuz yıldır evli olup da birbirlerinin iç dünyasıyla derinliğine tanışmamış çiftler, yirmi yaşındaki oğlunu, kızını tam tanımayan anababalar, hatta kendisiyle tam tanışmamış, kendi duygularını yeterincve fark edemeyen insanlar var. Var, galiba çok var.
- “İnsanların davranışlarının nedenlerini araştırmak, aile içi ilişkilerde, işyerlerinde, önemli ölçüde uzlaşma fırsatı sunar bizlere.”
- Bir at, üstüne tam yerlesemeyen süvariyi nasıl üstünden atarsa, yaşam da kendine tam yerleşemeyenleri, bir anlamda yeterince uyum sağlayamayanları, en azından uzun vadede şu ya da bu şekilde üstünden atar, devre dışı bırakır.
- Hayalinizdeki ağacı, siz izin vermeden kesmeye kimin gücü yeter.
- Siz izin vermezseniz , sizin hayalinizdeki kuşu kim vurabilir , hayalinizdeki ağacı kesmeye kimin gücü yeter ? Kanatlarını açıp ovanın üzerinde süzülen bir kartal olmayı hayal ediyorsunuz diyelim . Bu hayalinizi kimsenin bozmasına izin vermeyin. Özgürlük, onu hayal etmekle başlar.
- Dostlar birlikte yaşarlar, düşmanlar ise birlikte ölürler.
- Tapu dairesi size evinizin mülkiyetini verir; ama evinizde kaliteli yaşama keyfiyetinin belgesi yoktur. Yaşamak, örneğin özgürlük sizin için tabu ise, elinizdeki tapu sizi yaşama yerleştirmez.
- İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
- "İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa, gözyaşlarının rengi hep aynıdır."
- Özgürlük, onu hayal etmekle başlar.
- Taşlarının yarısı siyah yarısı beyaz olan satranç tahtası gibi , kendimi iyilerle kötüler arasında parsellenmiş hissediyorum.
- Günümüzün tüketim toplumu, dünyayı tüketirken, bireyler üzerinde de kapanması zor çentikler açıyor.
Küçük Şeyler 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çok fazla kişisel gelişim kitabı okumadığım için diğerleri ve bu Kitap arasındaki farkı pek göremiyorum ve incelememi de ona göre yapacağım. Okumak isteyen olursa daha detaylı bir araştırma yapmasını öneririm… Okuması kolay olan bir kitaptı “ Yaşama Yerleşmek.” Sayfalar kendiliğinden çevriliyordu sanki ya da ben öyle hissettim. Kişisel gelişim olunca belki aramızda benim gibi okumaktan çekinenler vardır ama hiç öyle düşündüğüm gibi olmadı. İçerisinde beni zorlayacak çok kelime yoktu ve dediğim gibi okurken saran ve normal hayatımızdan örneklerle dolu bir kitaptı. Yaşamak Yerleşmek’i tek cümleyle özetleyecek olsaydım eğer kitabın içerisinde geçen “yaşama İlişmeyelim, tam yerleşelim” i seçerdim büyük ihtimalle. An’ da kalmayı, yaşadıklarımızı yaşanılan zaman içerisinde iyi veya kötüsü ile güzelleştirmek gerektiğini anladım ben bu kitaptan daha çok. Okuduğuma değdi mi evet ben severek okudum:)) (Kevser)
Yedi kiloluk altının veya Kaşıkçı Elması'nın dışarıdan görünen ihtişamı önemli değildir;sizin yaşam içinde hissettikleriniz önemlidir. Başkalarının sizin elinizde gördükleri zenginliklerle değil,siz içinizde hissettiklerinizle, yaşadığınız mutluluklarla zenginleşirsiniz, yaşama yerleşirsiniz. (Recep YAYLA)
Gerçek bir dünyada yaşıyorsak bu dünyanın neresindeyiz, ne kadar yer kaplıyoruz, bu dünyaya yerleşebildiniz mi, gerçeklerinin gerçekliğinizin ne kadar farkındasınız? (Miusti)
Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?
Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.
1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.
Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesidir.
TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.
Dökmenin çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları , Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma , İletişim Çatışmaları ve Empati , Sosyometri ve Psikodrama adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı Selam dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmenle evlidir; iki kızı bulunmaktadır.
Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri
- Küçük Şeyler 1
- Küçük Şeyler 2
- Ladesçi
- Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
- Kelebekler ve İnsanlar
- Küçük Şeyler 3
- Küçük Şeyler 4
- Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
- Miyase'nin Kuzuları
- Mektup
- Direksiyon
- Çocuklara ve Büyüklere Masallar
- Kuzular Vadisi
- Ay Kapanı
- Menderes Irmağın Gölgesi
- Yorgun Heykel
- Metrestepe
- Komşu Köyün Delisi
- Deriden Kültüre
- Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz
- Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
- Anne - Babayı İstismar
- Uzaktaki Köyden Biri
- Sosyometri ve Psikodrama
- Selam
- Mevsimler
- Oyuncak Şehir
- Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
- Küçük Gezginler
- Mimari
- Ankara Destanı
- Çocuk ve Gençlik Oyunları
- Piknikte...
- Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?
- Nokta Nokta Hanımın Hayatı
- Yağmurda Yangın
- Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
- Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma
Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri
- "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
- Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
- Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
- Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
- İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
- İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)
- Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
- "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik meta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bize bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür meta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
- İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
- Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
- Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
- Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
- Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)
- Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
- "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
- Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
- "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
- Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
- Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabileceklerini düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. Onlar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyünce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsınız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa kendinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gülümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdürünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsünüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediğinizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de sizin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan habersizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özeldir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
- Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)