Küçük Şeyler 2 - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Küçük Şeyler 2 kimin eseri? Küçük Şeyler 2 kitabının yazarı kimdir? Küçük Şeyler 2 konusu ve anafikri nedir? Küçük Şeyler 2 kitabı ne anlatıyor? Küçük Şeyler 2 kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Küçük Şeyler 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Üstün Dökmen

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751413062

Sayfa Sayısı: 160

Küçük Şeyler 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitapla hayata bakışınız değişecek!...

"Küçük şeyleri küçümsemeyin, fazla da önem vermeyin. Küçük şeylere hakkını verin. Küçük şeylere hakkını vermek, yaşama hakkını vermektir." diyen Üstün Dökmen çok satan bu kitabında da yine bizi yaşama karşı sağlam duruşun sırlarına götürüyor. Hemen her an duyumsadığımız ama farkında olmadığımız küçük sırlara...

(Tanıtım Bülteninden)

Küçük Şeyler 2 Alıntıları - Sözleri

  • Küçük şeyleri, küçümsemeyin, fazla da önem vermeyin. Küçük şeylere hakkını verin. Küçük şeylere hakkını vermek, yaşama hakkını vermektir. Eğer siz yaşama hakkını verirseniz, yaşam da size hakkını verir. Siz, bu dünyaya ve ülkenize hem borçlusunuz, hem onlardan alacaklı. Eğer borcunuz alacağınıza yakın ise şanslısınız; kendinizi haksızlığa uğramamış hissedersiniz, haksızlık da etmemiş olursnuz, keyifli bir yaşam sürersiniz. Eğer dünyadan alacağınız borcunuzu aşarsa, kendinizi sömürülmüş hissedersiniz. Eğer borcunuz alacağınızı aşıyorsa, siz dünyayı sömürmüş, hortumlamış olursunuz, sizden davacı olurlar. Eğer borcunuz mu çok, alacağınız mı çok, buna bir türlü karar veremiyorsanız, yaşam muhasebesi yapmayı beceremiyorsunuz demektir. Eğer alacak ve borç haneleri eşitse birbirine, defteri huzur içinde kapatabilirsiniz o gece. Çünkü ya alışveriş keyifli geçmiştir ya içinizdeki muhasebeci becerikli çıkmıştır; veya her ikisi birlikte.
  • Mantıken öyle olması gerekebilir, ancak insanlar her zaman mantıklı olanı yapmak zorunda değildir.
  • Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız.
  • Edebiyatları ve evrensel nitelikteki müzikleri güçlü olan toplumların tarihte daha uzun süre ayakta kalacaklarına inanırım. Okumak, toplumların temellerindeki en güçlü taştır.
  • Okumak, toplumların temellerindeki en güçlü taştır.
  • Eğer bir yerlere gitmek için yola çıktıysanız, nereye gittiğinizi gerçekten biliyor musunuz?
  • Nereye gittiğini gerçekten bilen insana dünya kenara çekilip yol verir.
  • Bir aktör, sahnede suflöre ihtiyaç duyabilir ; ancak onu alıp eve götürmemelidir ...
  • "Bütün masallarda bir görünür mesaj vardır, bir de görünürün altına gizlenmiş mesaj ...'
  • Kadınlar, hem kadın hem güçlü olacaklarına daha tam olarak inanmamışlarsa erkekler nasıl inansınlar.
  • Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabilecekleri­ni düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. On­lar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyün­ce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsı­nız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa ken­dinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gü­lümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdü­rünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsü­nüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediği­nizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de si­zin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan haber­sizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özel­dir" demeden yatak odanıza girmiş olur.
  • Bir aktör, sahnede suflöre ihtiyaç duyabilir; ancak onu alıp eve götürmemelidir.
  • … babalar kızlarını belirli ücret karşılığında, yalnızca kendileri karar vererek evlendiriyorlar. Buna da galiba görücü değil de “satıcı usulü” demek gerekiyor.
  • "Bazen mantığın bittiği yerde aşk başlar."
  • Duygular görecelidir. Sizin için anlamlı olmayan bir duygusal tepki, bir başkası için çok anlamlı olabilir.

Küçük Şeyler 2 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Üstün Dökmen hocanın kendisi ile bütünleşmiş Küçük Şeyler kitabı o kadar naif,o kadar akıcı sanki hoca sizinle sohbet ediyormuş gibi yazılmış ki,kitabı nasıl okuduğunuzu,ne ara bitirdiğinizi anlamıyorsunuz. Yaşamımızı suflörlerle tüketmek yerine,nereye gittimizi bilerek,gerektiğinde suflör değil rehbere ihtiyaç duyarak,geçmişle iç hesaplaşmalarımızı bitirerek daha anlamlı hale getirebiliriz.Bakış açısı her şeydir diye boşuna söylenmiyor.Sadece bakış açımızı değiştirerek,her durumu fırsata çevirmek mümkün.Önemli olan bizim nereye gittiğimizi bilmemiz ve kendi yaşam çizgimizi oluşturmuş olmamız. Bu güzel, ve bilgi yüklü kitabı herkese tavsiye ederim.Kendi yaşamınıza dışardan bakıp karar verebilmek için size bir fırsat sunuyor kitap.Örnekleriyle,verdiği bilgilerle tam bir kendini gerçekleştirme kitabı diyebilirim. (Zeynep Buse Eydemir)

Suflör benzetmesine bayıldım. Kitaplar gerçekten zamanını biliyor. Rehber olmak ve suflörlük yapmak arasındaki farkı açık açık belirtiyor. Kişi her zaman suflöre ihtiyaç duyar mı? Duymamalı, rehbere belki suflöre hayır. (duygusalgofret)

Bu kitap bana hayatın yönlendirme ile ilerlemeyip kendi yaşam tarzını, hedefini kendimiz belirlememizi söyleyerek hayatımızı sürdürmemimizi dile getirmiştir.. (M.Y.)

Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?

Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.

1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.

Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995’te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesidir.

TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.

Dökmen’in çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları” , “Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma” , “İletişim Çatışmaları ve Empati” , “Sosyometri ve Psikodrama” adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı “Selam” dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmen’le evlidir; iki kızı bulunmaktadır.

Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri

  • Küçük Şeyler 1
  • Küçük Şeyler 2
  • Ladesçi
  • Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
  • Kelebekler ve İnsanlar
  • Küçük Şeyler 3

  • Küçük Şeyler 4
  • Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
  • Miyase'nin Kuzuları
  • Mektup
  • Direksiyon
  • Çocuklara ve Büyüklere Masallar
  • Kuzular Vadisi

  • Ay Kapanı
  • Menderes Irmağın Gölgesi
  • Yorgun Heykel
  • Metrestepe
  • Komşu Köyün Delisi
  • Deriden Kültüre
  • Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz

  • Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
  • Anne - Babayı İstismar
  • Uzaktaki Köyden Biri
  • Sosyometri ve Psikodrama
  • Selam
  • Mevsimler
  • Oyuncak Şehir

  • Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
  • Küçük Gezginler
  • Mimari
  • Ankara Destanı
  • Çocuk ve Gençlik Oyunları
  • Piknikte...
  • Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?

  • Nokta Nokta Hanımın Hayatı
  • Yağmurda Yangın
  • Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
  • Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma

Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri

  • "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
  • Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
  • Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
  • Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
  • İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
  • İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)

  • Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
  • "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik me­ta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bi­ze bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür me­ta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
  • İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
  • Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
  • Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
  • Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
  • Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)

  • Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
  • "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
  • Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
  • "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
  • Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
  • Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabilecekleri­ni düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. On­lar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyün­ce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsı­nız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa ken­dinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gü­lümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdü­rünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsü­nüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediği­nizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de si­zin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan haber­sizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özel­dir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
  • Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)