Küçük Şeyler 1 - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Küçük Şeyler 1 kimin eseri? Küçük Şeyler 1 kitabının yazarı kimdir? Küçük Şeyler 1 konusu ve anafikri nedir? Küçük Şeyler 1 kitabı ne anlatıyor? Küçük Şeyler 1 kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Küçük Şeyler 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Üstün Dökmen

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751413000

Sayfa Sayısı: 168

Küçük Şeyler 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsan ilişkileri, iletişim hataları, yaşama sevinci, çocuklarla iletişim, eşlerle iletişim, rollerimiz ve kadın-erkek eşitliği...

"Bu kitapta, temel konulara, özellikle toplumun ihtiyacı olduğunu düşündüğüm ve seminerlerimde izleyenlerin etkilendiklerini gözlediğim konulara yer veriyorum. Pek çok kişi televizyondaki "Küçük Şeyler" adlı programımızı izledi, beğendi. Ancak kitap ve televizyon farklı şeyler. Televizyon renkli, ama kitap da gerekli! Televizyonda paylaşamadığım, tartışamadığım konuları burada ele almaya çalışıyorum." 

-Üstün Dökmen

(Tanıtım Bülteninden)

Küçük Şeyler 1 Alıntıları - Sözleri

  • Bu dünyada küçük şeyler yoktur. Bakmasını bilen göz için her şeyin bir anlamı vardır.
  • İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor.
  • Varoluşumuzu yaşayamadığımız zaman sahip olduğumuz toplumsal rolleri, giderek öz varlığımızdan üstün tutmaya başlıyoruz.
  • Eğer çocuğunuz yalan söylemişse bu yalanda sizin de payınız vardır.
  • Doğru şeyler yaptığımız zaman kendimizi kutlamayız, hatalı bir şey yapınca kızarız.
  • Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmemi sağla. İkisini de ayırt edebilmem için de akıl ver.
  • Ekmeğe çok saygiliyizdir. Ekmeğe gösterdiğimiz saygıyı birbirimize göstersek çok daha huzurlu yaşarız. Ekmeğe niçin saygı gösteririz? Çünkü nimettir. İyi de eşlerimiz, çocuklarımız nimet değil mi? Öğrencilerimiz, çıraklarımız, komşularımız nimet değil mi?
  • Ben ülkemde yerdeki ekmeğe tekme atıldığını hic görmedim. Ama yerdeki insana tekme atıldığını çok gördüm.
  • İster bir varsayım ister bir dogma, tüm insanların onurları eşittir bu dünyada. İnsanların bilgileri, yetkileri, statüleri, güçleri farklı farklı olabilir; ancak onurları eşittir.
  • Bir düğüne giden insanların, bir şeyleri övmekten çok, negatif eleştiri yönelttiklerini görürüm. Ufacık ufacık ayrıntıları yakalayıp kurabiyeleri, limonataları, gelinin, damadın kaşını, gözünü, kayınvalidelerin elbiselerini eleştirdiklerini duyarım, insanlar eleştiriyorlar, eleştiriyorlar, ondan sonra da "Amann bize ne, Allah mesud etsin" diyorlar. İyi de, şu 'bize ne'yi en başta demeyi öğrenebilir miyiz acaba?
  • Devasa büyüklükteki çığları ortaya çıkaran şey, başlangıçtaki ufacık kar parçacıklarıdır.
  • Övgüde, iltifatta mehter adımı gidiyoruz da, olumsuzu söylemekte dörtnalayız.
  • Yaşar Kemal'in İnce Memed'indeki Topal Ali doğadaki küçük ipuçlarını okuma konusunda efsanevi bir güce sahiptir.
  • Küçük şeylere dikkat etmeyi öğrenebilen insan, bunlar karsısında mutlu veya mutsuz olmayı da öğrenebilir.
  • Küçük farklılıkları yakalayamamak, ötekileri yanlış algılamamıza, zaman zaman da mutsuz olmamıza yol açar.

Küçük Şeyler 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ufacık Sorunlar...: Üstün Dökmen hocamızın o ekranlarda sürekli izlediğimiz insana ferahlık veren dinlendirici ses tonundan dinlemiş kadar samimiyetle yazılmış bir kitap. Son derece akıcı bir dilde yazılmış o kadar ki okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Gündelik hayatımızda sürekli karşılaştığımız ve gözümüze çok ufak, küçücük şeyler olarak görünen bir çok konunun toplamda hayatımızın yönünü ve şeklini nasıl olumlu yada olumsuz olarak etkileyebildiğini bizlere uygulamalı olarak gösteren mükemmel bir eser olmuş. Okuduktan sonra hayata ve çevrenize bakış açınızda küçük ama anlamlı değişiklikler yaratması kesin, herkese tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar... (Girişimcilik Durağı)

Benim yapımda kişisel gelişim kitaplarına karşı antipati bulunmakta. Ben bunun-kişisel gelişimin,hareketlerin,davranışların- kitaplardan öğrenilmesinden çok yaşayarak veya gözlemleyerek öğrenilmesi kanısındayım. Genel olarak bu tarzda kitaplar okuduğumda; "evet, evet yazar çok haklı bence de böyle olmalı" deyip hayatımda herhangi bir şeyi değiştirmeye yanaşmıyorum. Bütün bu olumsuz, kendimi bu tarz kitaplardan soğutan düşüncelerime karşıt Annem sayesinde Prof.Dr. Üstün Dökmen'in kitabını okumaya başladım ve kendimi ciddi anlamda sorguladım. "Acaba bu düşüncelerim hep yanlış tarzda kişisel gelişim kitapları okuduğumdan kaynaklı mı?" diye. Bu kitap çoğunlukla yazarla sohbet ediyormuşuz hissi uyandırdı bende. Anlattığı konuları düşünmemizi sağlayan birçok hikaye eklemiş. Bu hikayelerin bazılarında yeri geldi güldüm, yeri geldi hemen arkadaşlarıma yolladım, onlarında okumasını istedim. Zaten bu hikayeler ya da bazen olaylar kendisini etkileyen hikayeler ve olaylar. En hoşuma gidenlerden birini paylaşmak istiyorum sizinle. Menemen treni Bir dostum gerçek diye anlattı. Tren İzmir'den Menemen istikametinde yola çıkmış. Yaşlı bir teyze Kondüktöru çağırıp "Yavrum Menimen'e varınca beni bildiriver aman unutma" demiş Kondüktör de "sen uyu teyzem menimen'e varınca ben seni bildiricem" diye garanti vermiş teyze güvenip uyumuş. Kondüktör ise olayı unutmuş. Tren Menemen'i geçmiş. Epey sonra Kondüktör teyzenin ineceğini hatırlayıp makiniste koşmuş. Treni durdurmuşlar ve üzülmüşler. Gecenin bir vakti kadıncağızın Menemen'e tek başına dönmesi olacak iş değilmiş. Makinist ":Dur ben treni geri alayım, Menemen'e geri dönelim gece farkeden olmaz; soran olursa da 'yanlış makasa girmişiz' deyip idare ederiz" demiş. Ve gece karanlığında Menemen'e geri dönmüşler. Kondüktör koşup teyzeyi uyandırmış. "Kalk teyzem Menimen'i vardık" demiş. Teyze uyanmış "ömrüne bereket yavrum" diyerek çantasını açmış bir hap çıkarıp yutmuş. Tekrar başını yaslamış. Kondüktör hayretler içinde, "inmiyor musun?" diye sormuş. Teyze "yok yavrum ben bugün doktora gittim doktor iki tane hap verdi birini Basmane'de alcan dedi ikinciyide menemeni varınca alcen. Ben hapımı aldım kal sağlıcakla" demiş. Burada yazar karşınızdaki kişinin sözlerine veya davranışlarına bakıp onun ne düşündüğünü yüzde yüz anlamanız mümkün değildiri anlatmak istiyor. Daha bu ve bunun gibi birçok güzel olay anlatılmış yaşananlardan ders çıkarmamız her an göz önünde tutulmuş. Birde şunu eklemeliyim ki kendimde ve çevremde gerçekten çok fazla görmüş olduğum bir şeyi yazar yüzüme çarptı. Biz insan olarak hata yapabiliriz ama yaptığımız hatalardan ötürü kendimizi çok fazla suçlayıp, yapmış olduğumuz artıları bir anda silip atmamalıyız. Önemli olan gelişmek ve farkedilen hataları tekrarlamamaktır. Kitaptan çıkarılacak çok fazla ders var elinden geldiğince her konuya kısa kısa ama sizi içine alabilecek kadar güzelce değinmiş. Bu kitabın sanırım devamı da var fırsatını bulduğumda alıp okuyup incelememi yapacağım. İncelememi okuduğunuz için Teşekkürler! :) (Arvenn)

Önemli olan gelismek ve hatalari tekrar etmemektir.Birilerinin dedigi gibi baskalarina cicek atiniz ancak bu konuda da bir konuda da kendinize çiçek atiniz. (Özlem Çiftci)

Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?

Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.

1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.

Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995’te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesidir.

TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.

Dökmen’in çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları” , “Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma” , “İletişim Çatışmaları ve Empati” , “Sosyometri ve Psikodrama” adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı “Selam” dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmen’le evlidir; iki kızı bulunmaktadır.

Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri

  • Küçük Şeyler 1
  • Küçük Şeyler 2
  • Ladesçi
  • Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
  • Kelebekler ve İnsanlar
  • Küçük Şeyler 3

  • Küçük Şeyler 4
  • Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
  • Miyase'nin Kuzuları
  • Mektup
  • Direksiyon
  • Çocuklara ve Büyüklere Masallar
  • Kuzular Vadisi

  • Ay Kapanı
  • Menderes Irmağın Gölgesi
  • Yorgun Heykel
  • Metrestepe
  • Komşu Köyün Delisi
  • Deriden Kültüre
  • Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz

  • Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
  • Anne - Babayı İstismar
  • Uzaktaki Köyden Biri
  • Sosyometri ve Psikodrama
  • Selam
  • Mevsimler
  • Oyuncak Şehir

  • Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
  • Küçük Gezginler
  • Mimari
  • Ankara Destanı
  • Çocuk ve Gençlik Oyunları
  • Piknikte...
  • Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?

  • Nokta Nokta Hanımın Hayatı
  • Yağmurda Yangın
  • Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
  • Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma

Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri

  • "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
  • Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
  • Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
  • Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
  • İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
  • İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)

  • Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
  • "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik me­ta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bi­ze bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür me­ta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
  • İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
  • Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
  • Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
  • Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
  • Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)

  • Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
  • "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
  • Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
  • "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
  • Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
  • Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabilecekleri­ni düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. On­lar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyün­ce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsı­nız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa ken­dinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gü­lümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdü­rünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsü­nüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediği­nizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de si­zin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan haber­sizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özel­dir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
  • Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)