akademi
diorex
Turkcella
ARTUKBEY

Küçük Dorrit  - Charles Dickens Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Küçük Dorrit  kimin eseri? Küçük Dorrit  kitabının yazarı kimdir? Küçük Dorrit  konusu ve anafikri nedir? Küçük Dorrit  kitabı ne anlatıyor? Küçük Dorrit  kitabının yazarı Charles Dickens kimdir? İşte Küçük Dorrit  kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 04:00
Küçük Dorrit  - Charles Dickens Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charles Dickens

Çevirmen: Turgut Berkes

Editör: Ebru Koç

Tasarımcı: Adnan Elmasoğlu

Orijinal Adı: Little Dorrit

Yayın Evi:  Alfa Yayınları

İSBN: 9786050381269

Sayfa Sayısı: 820

Küçük Dorrit  Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Marshalsea borçlular hapishanesinde doğan Amy Dorrit, orada geçirdiği yıllar boyunca tüm sadakatini ve sevgisini mahkûm babasına ve diğer aile bireylerine adayan, yalnızca onların mutluluğu için yaşayan genç bir kızdır. Yıllar sonra İngiltere’ye dönen Arthur Clennam, annesinin dikişçisi olan bu Küçük Dorrit’le tanıştığında aralarında tuhaf bir bağ oluştuğunu daha ilk anda hisseder. 

İncelikle işlenmiş karakterleri ve sürükleyici olay örgüsüyle Küçük Dorrit, döneminin toplumsal yapısına ayna tutan en önemli Dickens romanlarından biridir. Tutsaklık psikolojisinden özgürlüğün büyüsüne, sefaletin ağırlığından yükselme hırsına, pek çok duyguyu ve dönemin gerçeklerini ustalıkla işler. Ve ustanın bu benzersiz yapıtı ilk kez Türkçede.

Küçük Dorrit  Alıntıları - Sözleri

  • Ahlaksal bir hastalığın fiziksel olan kadar engellemesi zor bir şey olduğu; böyle bir hastalığın veba kadar habis ve hızlı bir şekilde yayılacağı, bir kere ilerlemiş olan salgının sınır tanımadan, en sağlıklı insanları bile ele geçirebileceği ve en olmadık bünyelerde gelişeceği insan denen mahlukun bir atmosferde nefes alması kadar tecrübeyle sabittir. Bu ölümcül bozuklukların zayıflık ya da kötülükleriyle beslendiği lekeliler, zehrin bulaşmasına fırsat vermeden anında yakalanıp tecrit edilebilse ( hatta fazla uzatmadan boğazlansa), insanlık takdir ötesi bir hayır duası alırdı.
  • "Birçok fiziksel hastalık gibi insanların kötülüğünde yetişen, sonra da cehaletleriyle yayılan bu salgınlar bir zaman sonra ne cahil ne de kötü olan birçok mağdura bulaşır. "
  • Bütün suskun adamların bir ağırlığı olur. Bütün suskun, ağzı bağlanmış adamlara inanılır. Bağları çözmenin saklanmış ve asla kullanılmamış gücü mü insanlığı büyüler, yoksa bilginin eli kolu bağlandığı zaman yoğunlaşıp artar mı ya da çözüldüğü zaman buharlaşır mı bilinmez: Ama şurası kesindir ki önem, ağzı bağlı kişiye atfedilir.
  • "Gözü pek bir gezgin yeryüzünde bir noktaya bir bayrak direği dikip orayı Britanya adına el koymayagörsün, keşfin haberi alınır alınmaz Geçiştirme Ofisi oraya bir Barnacle ve bir evrak sandığı gönderirdi."
  • "Ateşin yükseldiği bir odadaki değişimler yavaş ve dalgalı olur; ama ateşin yükseldiği dünyadaki değişimler hızlıdır ve geri dönüşü yoktur."
  • İnsan bir yeri ardında bırakır bırakmaz affetmeye başlıyor; denebilir ki bir mahkum, serbest bırakıldıktan sonra hapishanesine karşı merhamet göstermeye başlar.
  • Ve o saatten itibaren zavallı yaralı ruhu, yalnızca kanatlarını kırdığı yeri hatırlayarak o zamandan sonra gördüğü rüyayı tamamen unuttu ve Marshalsea’nin ötesinde hiçbir şey bilmez oldu.
  • Kötü niyetli kişiler kayırmacılık yapıldığından şüphelendi; kayırmacılıkla ölümsüz İnsanlık Düşman'ının taraftarlığını sağlamak mümkün olsaydı Barnacle'lar belki de onu bile kayırırdı; tabii memleketin menfaati için, memleketin menfaati için.
  • Hayatımın yarısını korku, diğer yarısını düşler sardı. Bana bir şey sormayın! Neyin ne olduğunu bilmiyorum.
  • Aptal olmamak gibi bir talihsizliğim var. Çok erken yaşlardan beri, etrafımdakilerin benden sakladığını zannettiği şeyleri tespit ediyorum. Her şeyi böyle kolayca sezen biri değil de adet olduğu şekilde her şeye kanan birisi olsaydım çoğu aptalın yaşadığı kadar pürüzsüz bir hayat sürebilirdim.
  • Üzüntüsüne teslim olduğu tek ifade, kardeşinin tek başına gittiğini; hayatlarının başlangıcından beri birlikte olduklarını, talihsizliğe birlikte düştüklerini, uzun yıllar boyunca birlikte yoksulluk çektiklerini, o güne kadar daima birlikte kaldıklarını ve şimdi kardeşinin yalnız başına, yalnız başına gittiğini haykırmasıydı.
  • "Bu Barnacle'lar merdiven­lere tüneyip pasajlarda saklanır, meclise girmek ya da girmemek için emir bekler, tüm dinleme ve ohlama ve alkışlama ve havlamalarını aile reislerinin talimatları doğrultusunda yapar, başkalarının önergelerine karşı yalandan önergeler yazarlar; nahoş konuları gecenin ya da otu­rumun geç saatlerine kadar oyalar ve daha sonra erdemli vatansever­likle saatin çok geç olduğunu haykırırlar; gönderildikleri zaman taşra­ya gider ve Lord Decimus'un ticareti tam bayılırken ayılttığına, nöbet geçirirken kurtardığına, mısır rekoltesini iki katına, saman rekoltesini dört katına çıkardığına ve altınların bankadan uçup gitmesine engel olduğuna dair yeminler ederlerdi."
  • Matta 19:24, "Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliğine girmesinden daha kolaydır."

Küçük Dorrit  İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kendi yaşamındaki bir deneyimi kullanarak, incelikli bir kurgu ile dönemin tüm havasını hissettirdiği bir eserdi Küçük Dorrit. Hiç güneşli gün hissetmediğim bir havayla okudum. İngiltere 'nin her kesiminden kişiler ve devlet kurumu ve çalışanlarından oluşan bol karakterli, emek isteyen bir okuma oldu benim için. Bazi karakterlerin uzun ve dolaylı konuşma içerisinde olması, okur olarak gereksiz yargısına kapılmama neden oldu,çeviri kaynaklı olup olmadığını inceleme şansım yok maalesef. Konusu gerçekten bir zamanlar var olmuş Marshalsea hapishanesinde, babasinin borçları nedeniyle ailesi ile birlikte yaşadığı bu yerde doğmak zorunda kalan ve kardeşlerinden her zaman farklı olan Amy Dorrit'in hikayesi. Soylular, zenginler,erdemliler ve dolandırıcılar arasında binbir düğüm çözülürken, devlet yönetimi (Geçiştirme Ofisi )ve toplumsal yaşantıya bol bol yapılan incelikli eleştiriyi okuyorsunuz. Dickens bu eserinde uzun ve dolaylı cümleler ile okuru sınıyor, okumaya başlarken buna hazırlıklı olmalısınız. Dickens'a başlamak için doğru kitap olmayabilir. İngiliz edebiyatı okuyanların yolunun bir gün karşılaşacağı eserlerden biri. (@bitkiciokur)

Küçük Dorrit, benim Charles Dickens'tan okuduğum 5.kitaptı. Öncelikle söylemeliyim ki ilk defa Charles Dickens okuyacak biriyseniz kesinlikle bu kitapla başlamamalısınız. "Bir Noel Şarkısı" veya "Oliver Twist" çok daha uygun olacaktır. Ancak eğer ki birçok Charles Dickens eseri ile karşılaştıysanız lütfen bu kitaba da bir şans verin, asla pişman olmayacaksınız. Küçük Dorrit'in konusundan kısaca bahsetmem gerekirse, borçları yüzünden Marshalsea Hapishanesi'nde yatan Küçük Dorrit'in babası üzerinden gelişen olaylara dayanmaktadır. Küçük Dorrit ise bu hapishanede doğmuş ve büyümüş, babasının bakımını üstlenen en küçük çocuktur. Klasik bir Dickens eserinde olduğu gibi İngiltere'nin o soğuk ve kasvetli havasını her satırda hissediyorsunuz. Yoksulluk, hapishane ortamı..sanki oradasınız. Dikkatimi en çok çeken konu ise oradaki hapishanenin alıştığımız bildiğimiz hapishaneler gibi olmaması. Çok değişik, isteyen girip çıkabiliyor, konaklayabiliyor. Sanki ayrı bir köy gibi. Hatta başta hapishane ile dışarısı arasındaki farkı algılamakta zorlandım. Bunun dışında en büyük eleştirim, hatta düşük puan vermeme sebep olan konu: Çevirisi. O kadar tıkanıyorsunuz ki okurken. Aynı cümleyi defalarca okudum bazen anlayabilmek için. Kitapta zaten fazlasıyla hukuki terim ve eski dil kullanılmış. Bunun sebebi kitabın orijinalinin de bu şekilde olması. Ancak bunun dışında bir de cümlelerin yapısı, bazı kelimelerin (bence) yanlış seçilmesi okumayı epey zorlaştırmış. Üzülerek söylüyorum ki çeviriyi beğenmeyip başka bir yayınevi tercih etme olanağı şimdilik yok çünkü sadece Alfa yayınlarında basılı. Bir de eğer indirimde denk gelirseniz ciltli versiyonunu tercih etmenizi tavsiye ederim. Hem kitap çok kalın ve ciltsiz halinin parçalanma olasılığı bana fazla geldi hem de ciltli hali çok hafif ve okunması kolay. Elde ağırlık yapmıyor, bu da neredeyse 900 sayfalık bir kitapta olması gereken önemli bir özellik :D (Elif Taşkın)

DİCKENS KALEMİNDEN: Uzun bir aradan sonra Haziran ayının son kitap yorumuyla beraber herkese merhaba! Yirmi gündür bana eşlik eden harika bir Dickens klasiği okudum. Güne aldanmayın kesinlikle, kısa sürede bitebilecek bir eser...işlerim ve tatilim yüzünden biraz gecikmeli bir bitiş oldu... İngiltere’de 19.yy’da kaleme alınıp yayımlanan ve o dönemi en ince ayrıntılarına kadar eleştiren en önemli eserlerden biri. Fakir ve zengin yaşam, modernleşme sürecine hızlı bir şekilde giriş yapan dünyanın içinde acımasız gerçeklerle anlatılıyor. Hapishane koşullarında doğup büyüyen bir genç kız ve yıllar sonra İngiltere’ye dönen gezgin bir adam, annesinin yanında oturmuş küçük elleriyle dikiş tutan kız ile göz göze geldiklerinde aralarında ilginç bir bağ oluşur. Bu bağ ve kitabın kurgusu, Dickens kalemiyle öyle bir alt yapıda hazırlanmış ki kendinizi sürükleyici olaylar ve değişik tesadüfler içinde bulacaksınız. Dönemin toplumsal sorunlarına ışık tutmuş müthiş bir Dickens eseri... Tutsaklıktan özgürlüğe, açlık içindeyken yükselme hırsına kadar her duygu ve düşüncenin, psikolojik iç tahliller ve diyaloglarla yansıtılmış bu klasiğe mutlaka şans vermelisiniz. Hoşçakalın, sevgiyle ve kitaplarla kalın. (Sultan)

Kitabın Yazarı Charles Dickens Kimdir?

Charles Dickens (7 Şubat 1812 – 9 Haziran 1870), İngiliz yazar.

Memur bir babanın oğlu olarak 1812 yılında doğan Dickens'ın ilk yılları refah içinde geçse de babasının borçları yüzünden hapse girmesiyle sefaletle tanıştı. Henüz 11 yaşında iken bir boya fabrikasında çalışmak zorunda kaldı. 15 yaşında bir avukatın yanına giren genç Dickens, öğrenmeye meraklı olduğu için boş zamanlarında stenografi öğrendi. 1835 yılında Morning Chronicle gazetesine stenograf olarak girdi ve 1835'te 'Boz' takma adıylaBoz'un Karalamaları başlığında notlar yayımlamaya başladı.

1837'de ise esas onu ünlendirecek olan Bay Pikvik'in Serüvenleri adlı kitabını yayımladı. Aynı yıl içinde Catherine Hogarth ile evlendi. 1840 yılında ölen baldızı Mary'e ithaf ettiği Antikacı Dükkanı romanını yayımladı.

1840'ta Amerika'ya gitti ve burada büyük bir coşkuyla karşılandı, ama Genel Okur İçin Amerika Notları kendisini o kadar içtenlikle ağırlamış olanlarda şiddetli tepkilere yol açtı. 1843 ile 1846 arasında bol bol seyahat eden Dickens, bu seyahatlerde dönemin ünlü yazarlarıyla tanışma fırsatı buldu. Bu dönemde yine Daily News gazetesini ve Household Words dergisini çıkardı.

1858 yılında karısından ayrılan Dickens, bu dönemden itibaren yine sık sık seyahate çıktı, konferanslar verdi. Ama sonunda çok yoruldu ve Gadshill'deki evinde istirahate çekilmek zorunda kaldı. 1870'te de şöhretinin zirvesindeyken öldü. Mezarı Londra'daki Westminster Kilisesi'nde bulunmaktadır.

Charles Dickens Kitapları - Eserleri

  • İki Şehrin Hikâyesi
  • Antikacı Dükkanı
  • Oliver Twist
  • Yedi Yoksul Gezgin
  • Perili Ev
  • Gelin Odasındaki Hayalet

  • Zor Zamanlar
  • Mister Pickwick'in Serüvenleri
  • Bir Noel Şarkısı
  • Büyük Umutlar
  • David Copperfield
  • Edwin Drood'un Gizemi
  • Martin Chuzzlewit

  • Gizemli Öyküler
  • Kasvetli Ev (2 cilt)
  • Müşterek Dostumuz
  • Büyük Macera
  • Gece Yürüyüşü
  • Doktor Marigold
  • Oliver Twist - Define Adası

  • Denizden Gelen Haber
  • Dedektifler
  • Barnaby Rudge
  • Nicholas Nickleby
  • Küçük Dorrit 
  • Antikacı Dükkanı - 2. Cilt
  • The Haunted Man and the Ghost's Bargain

  • İşaret Memuru
  • Dickens at Christmas
  • Gulyabani
  • Çaydanlık ile Cırcır Böceği
  • Classic Detective Stories
  • The Trial of William Tinkling
  • Çanlar

  • Christmas Books
  • Dombey and Son
  • Pictures from Italy
  • Mugby Junction
  • The Life of Our Lord
  • The Mudfog Papers
  • Supernatural Short Stories

  • Sketches of Young Ladies, Young Gentlemen and Young Couples
  • Poems

Charles Dickens Alıntıları - Sözleri

  • "Her şey uçup gitti, bir hüzün baki." (Müşterek Dostumuz)
  • Bütün suskun adamların bir ağırlığı olur. Bütün suskun, ağzı bağlanmış adamlara inanılır. Bağları çözmenin saklanmış ve asla kullanılmamış gücü mü insanlığı büyüler, yoksa bilginin eli kolu bağlandığı zaman yoğunlaşıp artar mı ya da çözüldüğü zaman buharlaşır mı bilinmez: Ama şurası kesindir ki önem, ağzı bağlı kişiye atfedilir. (Küçük Dorrit )
  • Aklı başında insanlar yaşadıkları sıradan olayları değerlendirirken tesadüfleri yeterince hesaba katmıyorlar.. (İşaret Memuru)
  • Ve ne büyük mutluluktu uyanıp bunların kaybolan gölgeler olduğunu görmek. (Martin Chuzzlewit)
  • ..."Onun yaşamı 1ölünün arkasından sonsuza dek yas tutanların yaşamı gibiydi. Ölen kendisiydi."... (Gizemli Öyküler)
  • Fielding der ki, erkek ateş, kadın kavdır; Şeytan onları tutuşturur. (Mister Pickwick'in Serüvenleri)

  • Ben münzevi hayatı yaşayan bir adamım. Kendimden başka güvenebileceğim kimse yok. (Müşterek Dostumuz)
  • Eğer hırsızlık sanatsa, hırsız yakalama bir bilimdir. (Dedektifler)
  • Biz yoksullar neden dünyaya gelmişiz; bilmiyorum. (Çanlar)
  • "Özel bağlar olmadan toplum hayatının ne anlamı var?" (Kasvetli Ev (2 cilt))
  • "Birçok fiziksel hastalık gibi insanların kötülüğünde yetişen, sonra da cehaletleriyle yayılan bu salgınlar bir zaman sonra ne cahil ne de kötü olan birçok mağdura bulaşır. " (Küçük Dorrit )
  • "Şu suyun akışını durdurmak nasıl elimizde değilse (...) bu saatlerin akışını durdurmakta elimizde değil." (Büyük Umutlar)
  • Bize biner, arabaya koşarlar. Döver, söver, kendi zevkleri için sakatlarlar bizi, ama ölüyorlar, yaşasın ölüyorlar! (Martin Chuzzlewit)

  • "Ama insan yemek yemeden önce parasını kazanmak zorundadır!" (Dedektifler)
  • Ahlaksal bir hastalığın fiziksel olan kadar engellemesi zor bir şey olduğu; böyle bir hastalığın veba kadar habis ve hızlı bir şekilde yayılacağı, bir kere ilerlemiş olan salgının sınır tanımadan, en sağlıklı insanları bile ele geçirebileceği ve en olmadık bünyelerde gelişeceği insan denen mahlukun bir atmosferde nefes alması kadar tecrübeyle sabittir. Bu ölümcül bozuklukların zayıflık ya da kötülükleriyle beslendiği lekeliler, zehrin bulaşmasına fırsat vermeden anında yakalanıp tecrit edilebilse ( hatta fazla uzatmadan boğazlansa), insanlık takdir ötesi bir hayır duası alırdı. (Küçük Dorrit )
  • Sahnede ışık ve müzik neyse, hayatta şiir odur. (Mister Pickwick'in Serüvenleri)
  • "Talihsiz bir kadını dünyaya getirmekten tek çıkarlarının bunu onun burnundan getirme özgürlüğü olduğunu sanıyorlar." (David Copperfield)
  • Zararsız bir neşe ve iyi huyun cennette gömlek yakasından daha büyük bir günah olduğuna inanmıyorum. Takan da bir, takmıyan da... (Antikacı Dükkanı - 2. Cilt)
  • Hiçbir sözcük duygularımı tam anlatamaz. (Gizemli Öyküler)
  • Fakat her saadetin bir sonu vardır, ikinci bir saadetin zevki da burada değil midir? (Antikacı Dükkanı - 2. Cilt)

Yorum Yaz