Köylüler - Talip Apaydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Köylüler kimin eseri? Köylüler kitabının yazarı kimdir? Köylüler konusu ve anafikri nedir? Köylüler kitabı ne anlatıyor? Köylüler PDF indirme linki var mı? Köylüler kitabının yazarı Talip Apaydın kimdir? İşte Köylüler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Talip Apaydın
Yayın Evi: Literatür Yayıncılık
İSBN: 9789750407420
Sayfa Sayısı: 390
Köylüler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Apaydın, köyden gelen bir yazar olarak Türk Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen Toz Duman İçinde ve Vatan Dediler'le birlikte 1920'li yıllar Türkiyesi'ni değişik bir açıdan irdeleyen Köylüler'de savaş öncesi ve sonrası Anadolu köylüsünün dramını ve devletle ilişkilerini roman gerçeği içinde yalın bir dille anlatıyor.
Köyden gelen bir yazar olarak Toz Duman İçinde / Vatan Dediler / Köylüler adlı roman üçlemesinin yazılmasını boynuma borç bildim ve yirmi yıl bu ağırlığı içimde taşıdım. Yazmadan bu borçtan kurtulamayacağımı anladım. 1918'lerden günümüze kadar Türk köylüsünün devlet içindeki ve temeldeki yerini, gelişimini çeşitli kahramanlarla ilişkisini irdelemeyi amaçladım. Belki bir hesaplaşma bu; sömürücü sınıflarla, aydınlarla ve yöneticilerle…
Köylümüzün yalnızlığını, umarsızlığını çocukluğumda bizzat kendim yaşadım.
On altı yıl askerlik yapan, Birinci Dünya Savaşı'nın, Kurtuluş Savaşı'nın tüm cephelerinde tetik çeken ve yaralı olarak köye dönünce topraksız, işsiz, ekmeksiz kalan bir köylünün oğluyum. Çocukluğum onu dinleyerek geçti. 1938'de Köy Öğretmen Okulu (sonradan Köy Enstitüsü) öğrencisi olduğum gün "Bu devlet seni okutuyor ya, tüm çektiklerim, tüm akıttığım kan ve ter helal olsun" dediğini unutamam.
Ne kadar isterdi, kendisi söylesin ben yazayım ve ondan doğrudan yararlanayım. Ama o yaşlarda bunun önemini yeterince kavrayamadım; sonradan anlayabildim ancak. Gene de onun anılarından çok şeyler kattım romanıma.
Bu romanlarımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelinde kemikleri, kanı ve teri bulunan, bugün çoğunun adı bile bilinmeyen o unutulmuş insanların anısına sunuyorum. Onlardan birisiydi benim babam.
(Tanıtım Bülteninden)
Köylüler Alıntıları - Sözleri
- Cahilliğin gözü kör olsun. Cahil adam hayvandan farksız.
- Köylünün karnını yarmislar, kırk tane “gelecek yıl” çıkmış.
- - Ah ah, ne canlar yaktı bu savaş? İcat edenin gözü kör olsun.
- ...Yumdu gözlerini. Eski acıları bir daha yaşadı içinde. "Yıkılası dünya, hiç gülmedi yüzümüze."
- Kazanmak zor emme ağzına tükürüğüm ,harcamak iyi oluyor.
- Şu genç fidanlar büyüyecek, ağaç olacak. Onları benim diktiğimi kimse anımsamayacak. Şu serçeye bak, nerde bunun anası babası, yavruları Dağılığ gittiler. Böyledir yaşam...
- Ne vergi diye multezimler geliyor, ne hacılar hocalar tepemizde tuz dövüyor. Rahatladık doğrusu.
- Cahilliğin gözü kör olsun. Cahil adam hayvandan farksız.
- Nasıl Yonanlari sürüp çikardiysak, geriliği de öyle kovacagiz içimizden.
- Ulen bu deyyusun hanında bitler ordu kurmuşlar vallahi. Yonan ordusundan beter.
- Kazanmak zor emme ağzına tükürüğüm ,harcamak iyi oluyor.
- Köylünün karnını yarmislar, kırk tane ' gelecek yıl ' çıkmış.
- Çok konuşanın ağzı eskir oğlum.
- Karıları yolluyor irgatliga, kendisi oturup onların kazandığını yiyor. Böyle Müslümanlık olur mu?
- Ben zibidi değilim Hacı efendi. Yoksulum ama namuslu adamım. Gittim vatanı kurtarmak için savaştım. Sen ne yapıyordun o zaman? Evinde yonan subaylarini agirliyordun, karı oynatiyordun, yalan mı?
Köylüler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Talip Apaydın Toz Duman İçinde - Vatan Dediler - Köylüler: 3 kitaplık seride en sevdiğim kitap oldu. Şu ara yaşadığım sıkıntılar yüzünden umutsuz hissediyordum ama yıllarını savaşta harcamış, savaştan döndükten sonra her şeylerini kaybetmiş parasız pulsuz evsiz hayvansız hatta kışlık yiyeceksiz kalmış olmalarına rağmen bir umutla yaşamaya çalışan köylülerin engeller karşısında yılmadan çabalamalarını görünce içinde bulunduğum bu umutsuzluktan bir nebze de olsa kurtuldum. Hayata daha pozitif bakmamı ve daha çok çabalayıp çalışmak için motive olmamı sağladı. Okuduğum için mutluyum. Kitabın dili yalın ve akıcı. Sıkılmadan 2 günde rahatça bitirebilirsiniz. (Nur Kayalı)
Köy enstitülu yazardan ibretlik bir roman: 1922 yılının eylül ayı başları. İstiklal savaşı zaferle sonuçlanmış. Yunan ordusu önde, Türk ordusu peşinde. Ege denizine doğru bir kovalamaca. Yer Uşak, tacım köyü. Yunan ordusu Ege denizine doğru kaçarken, bir yandan da köyleri ateşe vermekle meşgul. Köylünün elinde kalan son şey. Evleri. Yunan ordusunun ateşi altında yok oluyor. Geriye temelden başka bir şey kalmıyor. Köyden, milli mücadeleye giden iki genç. Mahmut ve Haceli. Kim bilir kaç yıldır cephedeler. Dönüyorlar köylerine. Elde yok, avucta yok. Donemeyenler de var. Şehit düşenler. Eksik dönenler var. Gaziler. Bir ayağı eksik, bir kolu noksan. Savaşın çilesinden aklını yitirenler var. Diğer yanda köyün imamı. Tüccarı. Namı diğer Hacı Nuri. Ve yancilari. Yunan subaylarını evlerinde ağırlayan, yedirip içiren, afedersiniz karı oynatan. Kendi koylulerini hancerleyen şerefsizler var bir de. Hani padişahın misafirleri vardı ya, Hah işte, onlara hizmet edenler. Bu roman, yazar/Talip-Apaydin 'in üçlemesinin son ayağı. kitap/toz-duman-icinde--31169 , kitap/vatan-dediler-ii--31173 ve üçüncü kitap kitap/koyluler--126903 . Ben bu kitabı sahafta bulunca atlamistim balıklama. Ama korkmayın, bağımsız da okunabilir. Talip Apaydın, bir köy enstitülu. yazar/fakir-baykurt gibi. yazar/mahmut-makal gibi. Dolayısıyla, köylüyü, sorunlarını, onlara karşı olanları onlardan kimse daha iyi bilemez. Şunu belirtmek isterim son olarak. Ulu önder, Mustafa Kemal Atatürk devrimleri gerçekleştirmede gerçekten yalnız kalmış. Hani diyorlar ya herkes itaat etti diye. Yok öyle değil o işler. Özellikle kırsalda. Sürekli bir ayak direme, zor koyma, kendi bildiğini okuma. Kısacası ibret veren bir roman. Tarihimizi bilme adına önemli. (Barış)
1922 yılının Eylülünde uşak yakınlarında Tacim köyünde başlıyor hikaye.Talip Apaydın'ın yazmayı boynuma borç bildim dediği üçlemesinin son kitabı Köylüler.İlk kitap Toz Duman İçinde ikincisi Vatan dediler. Üçleme işgal yılları, milli mücadele, kurtuluş savaşı, düşmanın yurttan kovuluşu ve cumhuriyet yılları gibi yakın tarihimizi kapsıyor.Son kitap köylüler düşmanın yurttan kovulması ile başlıyor.Ama aslında bir başka savaşın başlangıcı bu.Açlık, yokluk, sefalet ve cehalet ile savaş.Talip Apaydın'ın babası da o yılların adamı.16 yıl askerlik yapmış ve tetik çekmediği ülke toprağı kalmamış bir savaş gazisi.Aslında bu kadar etkili oluşunun asıl sebebi kurguladığı hikayenin gerçeğe olan yakınlığı.Birebir babasından aktarım yani.Doğrudan o anlatsa ben yazsaydım keşke, o bunu çok isterdi ama o günlerde ben bunun önemini çok anlayamamıştım diyor . Köylüler savaş sonrası- demokrat parti sürecine kadar köylerimizin ve köylümüzün geçirdiği gelişim sürecine ışık tuttuğu gibi Atatürk'ün çok önemsediği halde ve çok istemesine rağmen imkansızlık ve cahillik sebebi ile onları istediği kıvama getiremeyişini de açıkça gözler önüne seriyor.Tabi bunda savaş sonrası yıkımda yapılacak işler sıralamasında ki yoğunluk çok önemli bir faktör. Bugün bile kurtulamadığımız ihtimas, adam kayırma, rüşvet, zimmet, menfaat ve bin türlü melanet milli mücadelenin sinesine illet bir virüs gibi yapışmış.Olan yine olayın kahramanlarına, memleketin esas evlatlarına, arkasına bakmadan cepheye koşanlara olmuş.Savaş kaçkınları, düşmanla aynı sofrayı paylaşan iki yüzlüler ise mal ve para biriktirmeye devam etmiş.İşin en çok acıtan yanı ise biriktirilen bu mal ve para ile kazanılan güç ve iktidar memleketin evletları nı boğmuş. Hırsımdan parmaklarımı ısırarak, hazmedemediğim için zaman zaman ara vererek, bittiğinde ise omuzlarımı çökerttiğini hissettiğim bir romandı şeklinde özetlemek istiyorum. (ayhan özköroğlu)
Köylüler PDF indirme linki var mı?
Talip Apaydın - Köylüler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Köylüler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Talip Apaydın Kimdir?
Polatlıya bağlı Ömerler Köyünde doğdu. İlk eğitimini Beypazarında yaptı. Daha sonra Çifteler Köy Enstitüsü (1943) ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.
Günümüz yazarlarındandır. İlk şiir ve hikâyelerini Köy Enstitüleri Dergisinde yayınladı (1945-1946). 1948-1950 yılları arasında Yücel, Varlık, Edebiyat Dünyası, Fikirler, İmece, Yeni Ufuklar vs. gibi dergilerde çıkan hikâyelerinden sonra romancılığa başladı. Eserlerinin hemen hemen hepsinde vaktiyle Köy Enstitülerinde benimsetilmiş köy anlayışına uygun klişe anlayışı işier. Bu kitaplarda köy daima sefil ve sömürülmüştür. Köylü câhildir, hurafelere inanır. Müsbet hiçbir davranışları yoktur. Bu toplumda tak iyi insan köy öğretmenidir. Öğretmen, köylüyü eğiterek modern ve taık hâle getirmeye uğraşır. Eserlerinde Yaşar Kemâl, Kemâl Tahirve Orhan Kemâlin etkisi görülür.
Şiir kitabı: Susuzluk (1956).
Hikâye kitapları:
1. Ateş Düşünce (1967), 2. öte Yandaki Cennet (1972), 3. Koca Taş (1974), 4.0 Güzel İnsanlar (Çocuklar için hikâyeler, 1978), 5. Yolun Kıyısındaki Adam (1979), 6. Duvar Yazılan (1981), 7. Kökten Ankaralı (1981), 8. Yangın (Çocuklar için, 1981).
Romanları:
1. Sarı Traktör (1958), 2. Yarbükü (1959), 3. Emmtog-lu (1961), 4. Ortakçılar (1964, 1974), 5. Ferhat ile şirin (Halk için roman, 1965), 6. Toprağa Basınca (Çocuklar İçin, 1966), 7. Define (1972), 8. Yo* Duvar (1973), 9. Toz Duman İçinde (1974), 10. Tütün Yorgunu (1975), 11. Kente İndi Idris (1981), 12. Vatan Dediler (1981).
Hâtıraları:
1. Bozkırdaki Günler (1952), 2. Karanlığın Kuvveti (1967J.
Tiyatro eseri: Bir Yol (1966).
Radyo oyunu: 1. Yapılar Yapılırken, 2. Otobüs Yarışı (Basılmadı).
Talip Apaydın Kitapları - Eserleri
- Köy Enstitüsü Yılları
- Sarı Traktör
- Tütün Yorgunu
- Yarbükü
- Toz Duman İçinde
- Köylüler
- Ortakçılar
- Vatan Dediler - II
- Yoz Davar
- Define
- Dağdaki Kaynak
- Biz Varız
- Akan Sulara Karşı
- Kente İndi İdris
- Elif Kızın Elleri
- Öte Yakadaki Cennet
- Emmioğlu
- O Güzel İnsanlar
- Koca Taş
- Bir Yol
- Toprağa Basınca
- Merdiven
- Yolun Kıyısındaki Adam
- Bozkırda Günler
- Karabasan
- Duvar Yazarları
- Öykülerle Çizgiler
- Susuzluk
- Hem Uzak Hem Yakın
- Yangın
Talip Apaydın Alıntıları - Sözleri
- Ne suç işledik de ceza çekiyoruz bu kadar? Hırsızlık yapanlar serbes geziyor baksana... Ula nasıl dünya bu? (Yoz Davar)
- Tüm düşleri gerçekleşmişti sanki. Öyle heyecanlı konuşuyordu. (Dağdaki Kaynak)
- Çalışmayan, hazır yiyen insan, iyi insan değildir. Efendilik de değildir. Eskidenmiş o. Şimdimi efendilik başka. Çalışan, bir iş yapan, çevresine yararlı olan insan değerlidir artık. (Köy Enstitüsü Yılları)
- Ozanın dediği gibi,'Halka dahleylemek nemize, cümle vebal bizdedir.' (Tütün Yorgunu)
- Koridorda dolaştı. Sağa sola bakındı. Padişahların camlı çerçeveli resimlerini asmışlardı. Koç burunlu, kulağı küpeli başı kavuklu padişahlar. Tüylü kaftanlar, allı güllü entariler... Hepsine teker teker baktı. «Ya halk? diye mırıldandı. Siz böylesiniz ama, halkınız nasıl? Halkınızı unutmuşsunuz. Halksız, bilimsiz bir devletin hükümdarlarısınız siz. Onun için, sonunuz iyi gelmemiş.» (Koca Taş)
- «Böyle birisi olmak şimdi... Duymamak bilmemek. Düşünceyi bambaşka yönlere çevirip, asıl sorunların farkında olmamak... Olacak şey değil. İnsanlık dışı bir tutum. Başkalarının işine geliyor ama, kendimiz için kendi halkımız için gaflet, delâlet ve hatta hıyanet!...» (Koca Taş)
- Halkımız mutlu olmadan hiçbirimiz mutlu olamayız dostum. Her şey yarım kalır, eksik kalır. (Tütün Yorgunu)
- Ne vergi diye multezimler geliyor, ne hacılar hocalar tepemizde tuz dövüyor. Rahatladık doğrusu. (Köylüler)
- -Nasıl sizin köy? -Güzel. Ormanlık. Hem de geniş çayırı var. -Orada olsak ne güzel top oynanır, değil mi? -Oynanır emme biz top bilmeyiz. Topumuz yok. -Siz ne oynarsınız? -Saklambaç oynarız. Ağaçlara çıkarız. Kuzu güderiz... (Dağdaki Kaynak)
- Bana öyle gelirdi ki şu köyün evlerini, sokaklarını ip çekip yeniden kuralım, insanların kafası değişiverecek. Bu eğri büğrülük, bu plansızlık insanların kafasını bulandırmış, dolaştırmış. Göremez, anlayamaz etmiş. İyiyi kötüden ayırt edemez olmuşlar. Yılanın deri değiştirmesi gibi insanımızı bu ilkellikten birden alıp çıkarmak gerekiyor. (Akan Sulara Karşı)
- İkide bir kesiyorlarmış elektrikleri. Okulunki de bir yıldır kesikmiş. Öğretmene demişler «nasıl olsa gece ders yapmıyorsun. Gündüz de ışığın gereği yok. Ama caminin ışıkları pırıl pırıl yanıyor. Hatta minareyi de ışıklandırmışlar bir güzel. (Karabasan)
- Çalışan insanlara neden hakları olduğu değer verilmez? Gayret neden alkışlanmaz? Ben çalışan insandan daha aziz bir şey bilmiyorum. (Bozkırda Günler)
- -Sıkma canını, geçici bunlar. Bir gün biz de oturacağız o güzel evlerde. Plânını da kendimiz yapacağız, birlikte... - Kendini avut sen. Hiçbir zaman oturamayız.Varsıllar için çalışacağız işte böyle. -Neden? Tanrı böyle mi yazmış? -Tanrı yazmamış ama başkaları yazmış. (Karabasan)
- Düşmanı asla küçümsemeyin. (Vatan Dediler - II)
- İçimde bir yalnızlık duygusu vardı. Silkinip atmaya çalışıyordum da atamıyordum. (Ortakçılar)
- - Tahmin etsek ne olacaktı? Hem sorun bu değil. Sorun gerici politikanın tırmanışı ve yönetime el koyması. Bu önlenebilir miydi? Toplumun ekonomik yapısı bu düzende başka bir sonuç veremez. Halk uyanmadan, kendi çıkarlarına sahip çıkmadan yürütülen demokrasi böyle olur işte. Köy okulu bu duruma düşer. Yüksek öğretim, orta öğretim arap saçına döner. Ama geçecek bu, sürüp gidecek değil. Kendimizi dağıtmayalım. Üzülsek bile, umudumuzu kesmiyelim. Yahu Seyit, öyle diyorsun ama bu bir cinayet be! Nasıl yapılır bu? - Yaptılar. Demin kendin söyledin. Memleketi değiş tirmek istemiyenler egemen oldu. Ama düzelir, üzülme. Belki ileri sıçramak için bir geri çekilmedir bu. Ömrümüz varsa görürüz. Kalktılar, ağır ağır yürüdüler köye. İkisinin de içi doluydu. (Yolun Kıyısındaki Adam)
- Kuşlarla, hayvanlarla dosttum. Sonsuz bir sessizlik içinde doğayla baş başa yaşardım. Kitaplarımı okurdum, ağaçlara tırmanırdım. Ormanda dolaşırdım. Kuşların sesini dinlerdim. Her çeşit kabalıklardan, küçüklüklerden uzak, mutlu bir dünyam olurdu. Yaşamak buydu bence. (Köy Enstitüsü Yılları)
- MUHTAR: Gomunistmiş bu öğretmen. Öğretmenlerin çoğu gömunistmiş (Bir Yol)
- Size bir şey soracağım abi, kendim çözemiyorum Geldiğimiz yerler belli, biz halk insanlarıyız. Çok açığımız var. Bazı okumuş bayan arkadaşlarla konuşurken bunu daha iyi anlıyorum. Kültürel boşluk... Herhangi bir konu üstünde fikir yürütebilmek. Yeterince yapamıyorum bunu. Cesaret edip, söz alıp konuşamıyorum. Siz ne önerirsiniz? «Anlıyorum, Çok haklısın. Hepimizde var bu. Aldığımız eğitim biçiminden geliyor. Önce iyi okumalıyız. Gazete dergi kitap... Eleştirici bir gözle, kendi düşüncemize uyuyor mu, uymuyor mu, irdeleyerek... Ben olsam bu konuda ne derdim diye kendimizi yoklayarak okumalıyız. Açık bir dünya görüşüne ulaştık mı, gerisi kolay. O bir ölçektir elimizde. Her konuyu o ölçekle tartarak kendi düşüncemizi üretebiliriz. Sonra her alanda konuşmak zorunluğu da yok. Bazı şeyler ilgilendirmeyebilir insanı. (Karabasan)
- Sizde hiç Allah korkusu yok mu? (Yarbükü)