diorex
sampiyon

Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kolera Günlerinde Aşk kimin eseri? Kolera Günlerinde Aşk kitabının yazarı kimdir? Kolera Günlerinde Aşk konusu ve anafikri nedir? Kolera Günlerinde Aşk kitabı ne anlatıyor? Kolera Günlerinde Aşk kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez kimdir? İşte Kolera Günlerinde Aşk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.03.2022 12:00
Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gabriel Garcia Marquez

Çevirmen: Şadan Karadeniz

Tasarımcı: Ayşe Çelem

Orijinal Adı: El Amor en Los Tiempos del Colera

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750730146

Sayfa Sayısı: 448

Kolera Günlerinde Aşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kolera Günlerinde Aşk, terk edilmiş bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayıp yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Büyülü gerçekçilik akımının büyük ustası Gabriel García Márquez, bu romanı tam bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel-romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. XIX. yüzyılın XX. yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun sorunlarını, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla gözler önüne seriyor. Roman boyunca aşk acılarının lirik esintileri arasında, García Márquez’in insancıl mizahı sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle Kolera Günlerinde Aşk, bu büyük yazarın eserleri içinde, başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık’ın hemen yanında yerini alıyor.

Kolera Günlerinde Aşk Alıntıları - Sözleri

  • “Yaşamda gereksinim duyduğum tek şey, beni anlayan birisi.”
  • "Aşk, yıllar önceki aşkını yıllar sonra gördüğünde ilk günkü gibi tutkuyla sevmektir."
  • Her şeye karşın, yüreğin belleğinin kötü anıları sildiğini, iyileri büyüttüğünü, geçmişe katlanmayı bu hile sayesinde başardığımızı bilmeyecek kadar gençti daha.
  • “Hiçbir şey, ölümünden daha çok benzemez insana..”
  • ...dünyada yapayalnız olduğunun bilincine vardı.
  • Her şeyin zamanı var.
  • “Hiçbir şey, ölümünden daha çok benzemez insana..”
  • “Yaşamda gereksinim duyduğum tek şey, beni anlayan birisi.”
  • “Seni ne kadar sevdiğimi bir Tanrı bilir..”
  • “Ölümden çok yaşamdı sınırsız olan..”
  • “Tanrım, acı bu kadar da uzun sürer mi! “

Kolera Günlerinde Aşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, Kolera Günlerinde Aşk. Karşılıksız, bir aşk, kesin bir şekilde belirtilmiş sayılar: 53 yıl 7 ay 11 gün, tutkular, ihanet, bir kadına olan aşkının yerini doldurmaya çalışan bir karakter… Romanın isminin, içeriğiyle gerçekten uyuşup uyuşmadığını okuma süreci boyunca sorguladım; yaşananların, hissedilenlerin gerçek bir aşk olup olmadığı sürekli bir soru işaretiydi benim için. Aşk duygusunu sorguladım, öyle ki okurken bir anda durup şaşkınlık içinde düşünmeye itti beni, çok şaşırdığım bölümler, çok şaşırdığım cümleler oldu. Örneğin: ‘’Sevginin sürmesine katkıda bulunacaksa, yatakta yapılan hiçbir şeyin ahlaka aykırı olmadığını öğretmişti ona’’(195) Sevgiyi sorguladım, tutkuyu, bağlılığı, bir kişiye karşı hissedilen duyguya olan bağlılığı ve saygıyı(ki bahsi geçen duygu aşktı) Florentino;53 yıl boyunca bir insana aşık, 53 yıl boyunca bir insanı beklemiş bir aşık, aynı zamanda aşkını tutkularının boyunduruğunda eritmeye çalışan bir aşık. Gerçekten aşık mı? Okuma boyunca en çok sorduğum soru buydu. Beni çok şaşırtan şu olaya da değinmeden geçemeyeceğim: aralarında 60 yaş olan, bir ilişki içerisinde olan iki insan… Adına her ne derseniz. Birçok kadında aradı aşkı, ve birçok kadında dindirmeye çalıştığı bir aşk vardı.(var mıydı?) Ama bu son nokta, o küçük kızın Florentina’nın tutkularını çevreleyen 622 kadın arasına o küçük kızın eklendiği kısım benim kitapta sevmediğim, hoş görmediğim bir kısımdı. Olay örgüsünün bir aşk üçgeni içerisinde seyrettiğini düşünebiliriz başta fakat bu düşünce sayfalar ilerledikçe çelişmeye başladı benim için. Diğer yandan romanın inanılmaz bir akıcılığı ve büyüsü olduğunu düşünüyorum. Fakat bu durumun olay çeşitliliği, merak duygusu vb ile ilişkili değil, yazarın büyülü anlatım şekliyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bir şekilde sizi içine alıyor ve okumayı bırakma isteği oluşturmuyor, garip. Ancak uzun cümleleri ile çok kolay ilerleyen bir yazım olduğunu da söyleyemem. Açıkçası, kitaba başladığımda duyguların çok yoğun bir şekilde işlenip yüreğime nüfuz edeceği düşüncesini taşıyordum. Son sayfayı da okuyup kapattığımda ise yalnızca farklı ve hoş bir atmosferde bulunduğumu ve yazarın anlatım gücünü sevdiğimi düşündüm. (Gülc)

Gabriel Garcîa Mârquez, bizleri bu hikayesiyle tam aşkın ortasındayken terk edilmiş bir adamın umudunu kaybetmeden gençliğinden yaşlılığına denk süren bekleyişini anlatıyor. Aşk acılarının esintilerini, aşkın mantıklı mantıksız hareketlerini, affetmeyi, ihaneti, tensel romantik ilişkileri, olaylar arasındaki bağlantıları güzel bir şekilde harmanlayarak akıllardan kolay silinmeyecek bir hale getiren Mârquez’in bu romanını okumanız dileğiyle… (A.Topcu)

Kolera Günlerinde Aşk muhteşem başlayıp gittikçe rahatsız edici bir hale bürünen bir kitaptı. Kitabın içeriğindeki bazı olayları tarafsız bir gözle okumak mümkün olmadı. Bir çocukla olan ilişkiyi betimlerken "okul eteği", "tek saç örgüsü", hatta "beşik kokusu" gibi kelimelerin kullanılması beni çok rahatsız etti. Fermina Daza çok gerçek bir karakterdi fikrimce. Gençlik heyecanları, kararları, pişmanlıkları, iyilikleri ve kötülükleri, hepsi hiçbir filtreden geçirilmeden okuyucuya aktarılmıştı. Fermina Daza'yı sevdim mi? Sevmedim. Ne kadar farklı bir kadın olduğu kitapta birden fazla kere yinelense de gerçek hayattaki tüm hırslı kadınlar biraz da olsa Fermina Daza gibidir. Florentino Ariza ise masumluğun yitirilmesinin tüm evrelerini okuyucuya hissettirmeyi başarıyor. Çocuk yaşta başlayan ve zamanla saplantıya dönüşen aşkını ve bunun sonucunda hayatına giren sayısız kadını sayfalarca okuduk. Kitabın ortalarında bir noktada bu gelip geçici aşkları okumaktan artık gına geldi. Ama kitap ana hikayeye bağlandıkça beni tekrar içine çekmeyi başardı. İyi bir delikanlının ömrünün son baharında artık hizmetçisine saldırıp hamile bırakan ve masum bir gence iftira atan korkunç bir adama dönüşmesini okumak gerçekten dehşete düşürdü beni. Hem pedofil hem de istismarcı bir adamı anlatırken bu adamın ne kadar nazik ruhlu bir adam olduğunu söylemek ne kadar da gerçeklikten uzak aslında. Bu kitabı okuyup da Florentino Ariza'nın America Vicuna'yla olan ilişkisini anlatırken "anne için şu kıyafet, ayıcık için bu kıyafet" satırlarını okuyup da çok büyük bir rahatsızlık hissetmeyen kimse yoktur sanırım. Florentino Ariza ve güvercinli kadının ilişkisinin sona erme şekli benim için çok vurucu oldu. Kadının sonu ve Florentino Ariza'nın sadece ya kocası beni öğrenirse diye düşünmesi ne kadar bencil bir insana dönüştüğünün en açık kanıtı oldu. Bu bir aşk değil, bir saplantıydı. Bir adamın yavaş yavaş tüm dünyaya kalbini kapatmasını ve yolun çıkışında gördüğü ışığa tam 51 yıl boyunca yürümesine şahit oldum. Bu ışığa ulaşmak uğruna onca ışığın söndürülmesini ise sadece ziyan olarak adlandırabilirim. Marquez bence dünyadaki en özel yazarlardan birisi ve edebi olarak muazzam eserler bıraktı bizlere. Sadece bu eserlerin anlattıklarını okumak bana ağır geliyor. Yazıldığı döneme göre değerlendirmek gerekir diye düşünsem de bazı hassas konuları okumak benim bünyemi çok zorluyor. Ne de olsa çocuk tüm zamanlarda çocuk olmayı sürdürüyor. (Selen)

Kitabın Yazarı Gabriel Garcia Marquez Kimdir?

Gabriel García Márquez veya tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez (6 Mart 1927 – 17 Nisan 2014), tüm Latin Amerika'da Gabo lakabıyla bilinen Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar, romancı, hikâyeci ve oyun yazarıdır.

20. yüzyılın en önemli yazarlarından birisi olarak nitelendirilen Márquez, 1972 yılında Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülü'nü ve 1982 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.

Hayatı

Montessori eğitim modelini benimsemiş bir anaokulunda eğitim gördü. Sucre'ye geldikten sonra, Gabriel'in resmi eğitimine başlamasına karar verildi ve Río Magdalena'nın ağzındaki bir liman kenti olan Barranquilla'da bir staja gönderildi. Orada, mizahi şiirler yazan ve mizahi çizgi romanlar çeken ürkek bir çocuk olma konusunda bir üne kavuştu. Atletik faaliyetlerde ciddi ve az ilgi duyduğu için sınıf arkadaşları tarafından "El Viejo" olarak anılmıştır.

García Márquez, 1940'tan itibaren Colegio jesuita San José'de (bugün Instituto San José'de) lise yıllarını tamamladı ve ilk şiirlerini Juventud'daki okul dergisinde yayınladı. Daha sonra, Hükûmet tarafından verilen bir burs sayesinde Gabriel, Bogotá'ya okumaya gönderildi. Başkentten bir saat uzaklıktaki Liceo Nacional de Zipaquirá'ya taşınarak, orta öğrenimini burada tamamladı. Kendi imkanlarıyla okumaya çalıştığı Hukuk Fakültesindeki eğitimini yazar kariyeri için yarıda bıraktı.

Genç yaşından itibaren, hiç çekinmeden dış politika ve Kolombiya'yı eleştirdi. 1958 senesinde Mercedes Barcha ile evlendi ve Rodrigo García ve Gonzalo isimli iki çocuğu oldu.

García Márquez, yazar olarak başladı ve beğeni toplamış kurgusal olmayan çalışmalar ve kısa hikâyeler yazdı. En iyi bilinen romanları Yüzyıllık Yalnızlık (1967), Başkan Babamızın Sonbaharı (1975), Kırmızı Pazartesi (1981) ve Kolera Günlerinde Aşk (1985) olmuştur. En önemlisi sıradan ve gerçekçi durumların aksine sihirli öğeleri ve olayları kullanan Büyülü Gerçekçilik olarak adlandırılmış bir edebiyat tarzı yaygınlaşırken, eserleri önemli eleştirel beğenileri ve geniş bir ticari başarı elde etti. Bazı eserlerinde Macondo (doğduğu şehir olan Aracataca'dan esinlenerek) ismi verilen kurgusal bir köyü anlatır ve çoğunda yalnızlık teması işlendiği gözlemlenir.

17 Nisan 2014 tarihinde Meksika'daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos, onu "bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı" olarak lanse etmiştir.

Yazarın kişisel arşivi ölümünün ardından ailesi tarafından Amerika'nın Austin kentinde bulunan Teksas Üniversitesi'ne satıldı. Arşivde, Marquez'in kitaplarından onun el yazısı ile orijinal kopyaları ve Graham Greene, Gunter Grass ve Carlos Fuentes gibi yazarlarla yaptığı yazışmalara ait mektuplar da bulunmaktadır. Teksas Üniversitesinden yapılan açıklamada arşiv için 2,2 milyon dolar ödendiği belirtilmiştir. Marquez’in külleri, 2015 yılının Aralık ayında Meksika'dan Karayipler’deki Cartagena kentine getirileceği bildirilmiştir. Nitekim açıklandığı gibi yazarın küllerinin bir kısmı Cartagena'ya taşınmış; kalan kısmı ise Meksiko şehrinde bırakılmıştır.

2015 yılında The Washington Post'un bulduğu arşivlere göre; FBI'ın 24 yıl boyunca (1961'den 1985'e kadar) Marquez'i takip ettiği ortaya çıktı. Takibin sebebinin Marquez'in Kübalı haber ajansı Prensa Latina'nın kuruluşuna yardımcı olması, olduğu söyleniyor. Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü almasına rağmen, 3 yıl daha takip edildiği bildirildi.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gabriel_García_Márquez

Gabriel Garcia Marquez Kitapları - Eserleri

  • Yüzyıllık Yalnızlık
  • Aşk ve Öbür Cinler
  • Benim Hüzünlü Orospularım
  • Şili'de Gizlice
  • Anlatmak İçin Yaşamak
  • Başkan Babamızın Sonbaharı

  • Kolera Günlerinde Aşk
  • Şer Saati
  • Kırmızı Pazartesi
  • On İki Gezici Öykü
  • Mavi Köpeğin Gözleri
  • Yaprak Fırtınası
  • Bir Kaçırılma Öyküsü

  • Bir Kayıp Denizci
  • Albaya Mektup Yok
  • İyi Kalpli Erendira
  • Hanım Ana'nın Cenaze Töreni
  • Labirentindeki General
  • Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
  • Doğu Avrupa'da Yolculuk

  • Saat Altıda Gələn Qadın
  • A Very Old Man with Enormous Wings
  • Kötü Saatte - Yaprak Fırtınası - Bir Kayıp Denizci
  • Balthazar'ın Olağandışı Öyküsü
  • Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime
  • Sənin Qar Üzərindəki İzinlə
  • Öyküler

  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüzyılın Skandalı
  • Küba' yı Savunmak

Gabriel Garcia Marquez Alıntıları - Sözleri

  • ...böylece kendim olduğum zaman bile kendim olamamak konusunda sessiz bir dramı daha geçiştirmiş oldum." (Şili'de Gizlice)
  • “Generaller: Aşk asla ölmez. Bir dakikalık karanlık bizi kör etmez.” (Şili'de Gizlice)
  • Ama o sabah, bir gece önceki anıları baş ağrısının batağında dalgalanıp dururken, yaşamaya nereden başlayacağını bilemiyordu. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
  • Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm... (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • “Öyle sanıyorum ki bir daha asla eskisi gibi olamayacağım.” (On İki Gezici Öykü)
  • "Sen hayatta ne yaparsın diye sordu, ben de hayatta olmaktan başka bir şey yapamam, çünkü başka hiçbir şey emeğe, eziyete değmez karşılığını verdim." (Sevgiden Öte Sürekli Ölüm)

  • Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz. (Yaprak Fırtınası)
  • ... işleyen bir yarası var diyorlar... (Başkan Babamızın Sonbaharı)
  • Her şey mümkündür hayallerde. (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • Vatandaşları tarafından ön adıyla çağırılan başka bir devlet başkanı bulmak pek kolay olmasa gerek... (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Oralarda insanların yaşadığını gösteren tek şey, yolun sağında alabildiğine uzayıp giden dikenli teldi, telin gerisindeyse hiçbir şey yoktu, ne insanlar, ne çiçekler, ne hayvanlar... ne de başka bir şey. Pablo Neruda'yı düşündüm: "Her yerde ekmek, pirinç, elma; Şili'deyse tel, tel, tel." (Şili'de Gizlice)
  • Castro'ya defalarca suikast girişiminde bulunuldu ama hiçbir zaman başarılamadı. (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Bize her zaman, iki çocuk bir arada oldu mu, birinin tek başına yaptığı şeyden her ikisinin de kabahatli olduğunu söylerdi. (Öyküler)

  • "Sizi uyarıyorum, henüz işin başındayım. Eğer kalbinizde bir damla memleket sevgisi, insanlık sevgisi, adalet sevgisi varsa iyi dinleyin. Rejimin gerçeği örtbas etmek için her şeyi yapacağının farkındayım. Bana kara çalmak için ne tezgâhlar kurulduğunun farkındayım. Ancak sesim kısılmayacak. Suçlayın beni, önemli değil. Tarih beni haklı çıkartacaktır." (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
  • Tanrı bilir ya, vicdanım rahat. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
  • ...günümüzün en iyi yazarları Latin Amerika'da, örneğin Jorge Luis Borges. 1kaç yıl önce, laf lafı açarken, Graham Greene'e kendisi gibi geniş yelpazede özgün eserler karmış 1yazara Nobel Ödülü verilmemesi karşısında duyduğum hüsran ve öfkeyi dile getirdim... (Yüzyılın Skandalı)
  • "Aşk da öğrenilir." (Kırmızı Pazartesi)
  • Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. (Anlatmak İçin Yaşamak)
  • "Umut karın doyurmaz," dedi kadın. "Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar," diye yanıtladı albay. (Albaya Mektup Yok)
  • Bakılıp durmaktan başka işe yaramayan ağaçları sevmiyorum. Başka bir işe yaramaları gerekli. (Mavi Köpeğin Gözleri)

Yorum Yaz