diorex
ARTUKBEY

Knulp - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Knulp kimin eseri? Knulp kitabının yazarı kimdir? Knulp konusu ve anafikri nedir? Knulp kitabı ne anlatıyor? Knulp PDF indirme linki var mı? Knulp kitabının yazarı Hermann Hesse kimdir? İşte Knulp kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.04.2022 06:00
Knulp - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hermann Hesse

Çevirmen: Kamuran Şipal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807893

Sayfa Sayısı: 108

Knulp Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tüm yaşamı yollarda geçen ve yine yollarda sona eren bir göçebenin hikayesi Knulp. Canının çektiği yere "konan", ama çok duramayıp yine "uçan" bir özgür ruhun kısacık destanı. 

Hermann Hesse'ye göre, Knulp gibi figürlerin "kimseye yararı dokunmasa da, yararı dokunan kimilerine oranla çok daha az zararı dokunur. Knulp gibi yetenekli ve hayat dolu insanlar, yaşadıkları çevrede kendilerine yer bulamıyorlarsa, bunda onlar kadar çevreleri de suçludur." 

Hesse, tıpkı Knulp gibi, uzun yürüyüşlere çıkmaktan ve doğayla baş başa kalmaktan hoşlanan biriydi. Bu anlamda onun ruhunun uçarı yanını da simgeleyen kitap, bu öykülere ek olarak, Hesse'nin ölümünden sonra gün ışığına çıkan iki fragmanı da içeriyor. 

Hesse'nin ilk dönem düzyazıları içinde ışıldayan küçük bir mücevher Knulp.

Knulp Alıntıları - Sözleri

  • "Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilir, birbiriyle konuşabilir, birlikte olabilir; ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar; çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek bir şey yapamaz, bu rüzgârın işidir, o nasıl isterse, nereden isterse öylece gelir, eser, gider."
  • İnsan gezip dolaşmayagörsün, neler öğreniyor neler.
  • İnsan gezip dolaşmayagörsün, neler öğreniyor neler..
  • “…mutluluğun içinde bile bir pürüz vardı.”
  • Oysa geçici olana, her zaman yalnızca sevinç değil, acı da duyarım."
  • “…hiç kimsenin sözüne güvenemedim ve kendimi hiçbir söze bağlayamadım. Hiçbir zaman. Ben bana uyan yaşamı yaşadım. Bu yaşam benden özgürlüğü ve güzelliği esirgemedi; ama her zaman için yalnız kaldım.”
  • "Herkesin ruhu kendinindir.Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilir, birbiriyle konuşabilir, birlikte olabilir; ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir.Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar; çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek bir şey yapamaz, bu rüzgârın işidir, o nasıl isterse, nereden isterse öylece gelir, eser, gider."
  • Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz.
  • "Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz.
  • Bir babadan çocuğuna burnu, gözleri, hatta zekası kalıtım yoluyla geçebilir, ama ruh asla. Her insan yeni bir ruh taşır kendisinde.
  • -Bak, ben yaşamımda iki kez aşık oldum. Hem de adamakıllı. Her ikisinde de bunun sonsuza kadar süreceğine, ancak ölümle sona erebileceğine inanmıştım. Her ikisi de sona erdi ve ben ölmedim.
  • Çoğu zaman böyleydi; birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti.
  • “Yeni bir şeyin arkasından koştum mu, bir süre benim için dünyada ondan başka hiçbir şey kalmazdı.”

Knulp İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Huzur = Knulp!: Naifliğin ve İnsanlığın ötesinde bir karakter; O bir KNULP! Bir banka oturmuş etrafı izliyorsunuz, boş yolda iki eli cebinde, temiz giyimli, başına fötr şapka takmış saf saf dolaşan birini görüyorsunuz. Yüzünde tebessüm, şaşkın bir ifade ile yürümeye devam ediyor. Güneşin yeni doğduğu sabahı hoşgörü ile karşılıyor, etrafında ki insanların koşuşturmacasına sakinlik ve umursamazlıkla karşılık veriyor. Hiçbir yere yetişmiyor, hiçbir yerden gelmiyor, hiçbir yere gitmiyor. Olduğundan başkası değil, olmaya çalıştığı biri de değil. Ne var, ne yok. Oturduğunuz banka geliyor ve size selam veriyor. "Üzülmen gereksiz. Herkes ölecek günün birinde." Sy.84 diyor ve sana bakıyor. Tepkisiz kalıyorsun, bir anlık şaşkınlığın, onun devam etmesine yarıyor. Ve devam ediyor… "Yaşamaya karşı fazla bir istek duymuyorum artık." Sy.98 diyor. Senin şaşkınlığın devam ederken ve belki de yapabileceğin tek şeyi yapıyor, NEDEN diyorsun, sana bakıyor ve ufak tebessüm ile anlatmaya başlıyor… "Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilir, birbiriyle konuşabilir, birlikte olabilir; ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar. Çünkü birbirlerine ulaşmak isterler ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek bir şey yapamaz, bu rüzgârın işidir, o nasıl isterse, nereden isterse öylece gelir, eser, gider." Rüzgarın estiği yere savruluyordu Knulp, sakince ve yavaş yavaş, kimseye ilişmeden. "Kimseye yararı dokunmasa da, yararı dokunan kimilerine oranla çok daha az zararı dokunur. Knulp gibi yetenekli ve hayat dolu insanlar, yaşadıkları çevrede kendilerine yer bulamıyorlarsa, bunda onlar kadar çevreleri de suçludur." diyor Hesse. Zararsız bir gezgin, her vardığı yere huzur getiren bir yürek. Amaçsız gibi gözüken insanların, o çok amaçla etrafta koşuşturan insanlardan daha az amaçları yoktur bu hayatta. Dünyanın sonsuzluğuna hiç kimse erişemeyeceğine göre nereye koşturuyoruz. Neden insanlığımızı kötülük için kullanıyoruz. Neden hoşgörümüzü kaybettik, neden iyilik ile yakın temas kurmuyoruz, iki yüzlü insan ilişkileri ile yaşamak neden daha iyi geliyor, gerçekliğin zor olmadığı bu yaşama neden yalanın sanallığını katıyoruz. Neden Knulp gibi yararımız dokunmasa bile zararsız birer insan olamıyoruz? Çünkü, insan doyumsuz bir varlıktır. Doyumsuzluğun izinde, sonsuzluğun keşfine parmak basıp, dünya da ne varsa sömürmek istiyoruz. İnsanoğlu, insanoğlunun asıl düşmanı olarak karşımıza çıkıyor. Kendisi ile çetin bir savaş başlatıyor. Kazananı yok, kaybedeni çoktan belli olan bir savaşa girişiyor. "Eğer insanlığı iki büyük gruba ayırırsak bir tarafın yaşamak için çalıştığını, diğerlerininse çalışmak zorunda olmadığını söyleyebiliriz." der Kierkegaard. Knulp çalışmak için değil, gezmek için var olmuştur. Onun hayatı; gezerken vücut bulmuş bir yaşam formuna dönüşmektedir. Bu form onun için yeterlidir. Ne daha fazlasını istemektedir ne de hayattan beklentileri vardır. İnsanlardan bir şey beklemediği gibi, her konuya iyimser yaklaşabilmektedir. Yalnız bir insandır Knulp ve bunu kendisi seçmiştir. Kimseye yük olmak istemez. Kıvrılıp bir köşeye yatabilir. "İşime geldiği gibi yaşadım hep, elimin altında bol bol özgürlük ve güzellik vardı, ama ben hep yalnız kaldım." Sy.72 Yalnızlık bir seçim olduktan sonra insanın canını yakmayacaktır. Kendi seçimlerimiz, katlanmamız gereken dikenleri yolumuza serecektir. Buna seve seve katlanmak, seçimlerimizin bir ödülüdür. Yalnızlığın naifliği ile Knulp bütünleşmiş bir ikilidir. Bu yalnızlık onu daha kötü biri haline getirmiyor tam tersi, karşılaştığı her insana huzur veriyor ve onları mutlu edebiliyor. Yalnız insanlar ne dertleri olduğunu pek söylemezler. Söyleyip diğer insanların canlarını sıkmak istemez ve onların belki de samimi olan ya da olmayan yardımlarını kabul etmek istemezler. Knulp tam olarak bunu yapmaktadır. Ruhunuzun dinlenebilmesi için; doğa ile baş başa olmalı, günlük hayatın koşuşturmacasından kısa bir süre dahi olsa uzak durmalısınız. Bir göçebe olmayabilirsiniz ama sistemlerin insanı da olmak zorunda değilsiniz. Kendi özgürlüğünüz istisnai bir durum yok ise her zaman elinizdedir. Özgürlük nedir sorusuna vereceğiniz kendi cevabınız aynı zamanda özgürlüğünüzün tarifi de olacaktır. Knulp ile bir yürüyüşe çıkacaksınız. Bu yürüyüş yüreğinize işleyecek ve ruhunuza hafif bir tebessüm olarak konacaktır. Hesse’nin bu naif eseri ile birlikte konuk olduğumuz öyküden çıkmak istemiyor, devam etmesi için sayfaları ağır ağır çevirmeye başlıyoruz. İlk sayfayı çevirdiğimizde sonun başlangıcına adım atıyoruz aslında. Dünyanın tüm kötülüklerine karşılık hiçbir işe yaramayan ama hiç kimseye de zararı dokunmayan bir insan olmak ister miydiniz? Bir okuyun bakalım KNULP’u, belki istersiniz… “İnceleme hangi yöntem ile yapıldı bir fikrim yok. Hisli ya da teknik mi, yoksa simetrik ya da asimetrik mi bilmiyorum. Knulp’a özel, Knulpça bir inceleme olduğunu söyleyebilirim.” “Huzur sizlerle olsun, İyi okumalar…” (Murat Ç)

"Yerleşik insanlara biraz özgürlük özlemi taşımakla yükümlü, göçebe bir karakterin öyküsü Knulp." O zamanlar kendini harcamış, yaşam denilen şeye tümüyle gözlerini kapamıştı. Bunun sonucu olarak toplumdan soyutlanmış, işi haylazlığa vurmuş, yaşamın dışında sadece bir seyirci konumunda bulunmuştu; gençlik döneminde sevilip aranmış, ama hastalık ve yaşlılık yıllarında tek başına kalmıştı. (syf.78) Aslında hiçbir zaman yaşama gözlerini kapamadı Knulp. En çok o yaşadı, hem de sonuna kadar. Bir öğretmen ya da polis olmadı. Latince okulunu da bitirmedi. Babasıyla arası bozuldu. Aşık olduğu kız tarafından reddedildi. Çözümü yollarda buldu. Her dans edişinde, her akordeon çalışında, tanıştığı her yeni insanla daha çok yaşadı. 'Rahat yaşamak' dediğimiz şeyin evlenip çoluk çocuğa karışmak ya da sevmediği bir işte saç beyazlatmak olmadığını gösterdi. Bir insan hiçbir şeyi olmadan şehir şehir gezerek de rahat yaşayabilirdi. Her gittiği yerde onlarca dost ve güzel anı bırakarak. Çünkü onun kimseye zararı yoktu. Tek yaptığı etrafa biraz olsun çocuk gülüşü taşımaktı. Hesse'nin okuduğum ilk kitabıydı, oldukça da keyifliydi. (irem)

Bu kadar sevecegimi düşünmemiştim.. Göçebe yaşayan Knulp'un hayatından kesitlere yer veren bir kitap. Ilkin gençlik yıllarındaki coşku ve neşeyle mutlu eden gocebe hayati ve sonrasında yaşadığı hayata dair analizleri var Knulp'un. Benim icin beklenmedik şekilde bitiyor. Kitapta yer yer başkasının ağzından anlatılan hikaye ansızın, usulca Knulp'un hayatından anlatilmaya başlanıyor. Bu geçişi anlamıyorsunuz bile, o kadar pürüzsüz yazılmış. Kitabin sonunda yer alan ve Hesse'nin ölümünden sonra Knulp'a ilişkin olarak bulunmuş iki kisa kesitte, güzel bir tat bırakıyor, Knulp'un yolculuğundan guzel anlar bırakıyor. Insan hep bir anlam arayışında bu hayatta. Göçebe olan yerleşik olanın düzenine , yerleşik ise Göçebenin özgürlüğüne hayran ve onu arıyor aslinda. Bu iki farklı mesaji cok guzel vermis Hesse. Tabi ki okunası... (Yağmur Şire)

Knulp PDF indirme linki var mı?

Hermann Hesse - Knulp kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Knulp PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hermann Hesse Kimdir?

1877'de Almanya'nın Calw Kasabası'nda doğdu. 1962 yılında İsviçre'nin Montagnola Kasabası'nda yaşamını yitirdi. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazdı. Ardından Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian ve diğer romanları geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda hem Naziler, hem de antifaşistler tarafından sert şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler, ayrıca sorunlu aile yaşamı ve savaş esirlerine yardım konusundaki yoğun çalışmasının sonucu ağır bir bunalım geçirdi. Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz tedavisi uyguladı. Lang ile dostluğu ruhbilime ve Jung'a duyduğu ilgiyi körükleyerek şiirsel iç dünyasını zenginleştirdi. İnsancıllığı, barışseverliği ve insan yaşamını irdeleyen felsefesi, Bozkırkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha adlı romanlarında özellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adlı romanından sonra 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Doğu edebiyatına ve mistisizmine düşkünlüğü, ayrıca bireysel bunalımlara çözümü Doğu felsefesinde arayışı, 1960 yıllarında canlanan Budizm ve Zen Budizm akımlarının da yardımıyla özellikle Amerikan hippi gençliği arasında en çok okunan yazarlar arasına girmesini sağladı. Eserlerinin büyük bölümü Türkçe'ye çevrildi.

Hermann Hesse Kitapları - Eserleri

  • Siddhartha
  • Bozkırkurdu
  • Masallar
  • Gençlik Güzel Şey
  • Peter Camenzind
  • Demian
  • Doğu Yolculuğu
  • Kaplıcada Bir Konuk
  • Çarklar Arasında
  • Öldürmeyeceksin
  • Boncuk Oyunu
  • Gertrud
  • Klingsor'un Son Yazı
  • Knulp
  • Rosshalde
  • Narziss ve Goldmund
  • Şeftali Ağacı
  • Sevgi Üzerine
  • Hermann Hesse'den Mektuplar
  • Hermann Lauscher
  • Küçük Dünyalar
  • Bozkır Kurdu'nun Düş Yolculukları
  • Yabancı Bir Gezegenden Tuhaf Haberler
  • Klein ve Wagner
  • Mektuplar
  • Entelektüelin Kütüphanesi
  • Seçilmiş Şiirler
  • Görkemli Dünya
  • İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez
  • Ağaçlar
  • Sevebilen Mutludur
  • Wege nach innen: 25 Gedichte
  • Gece Yarısından Sonra Bir Saat
  • If the War Goes On

Hermann Hesse Alıntıları - Sözleri

  • "Çiçeklerden örülmüş çelengi şen bir pervasızlıkla yuvarlak başlı kazıklardan çözüp aldım." (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağını zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanıdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptığının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. (Gençlik Güzel Şey)
  • ... çocukluğumuzun geçtiği yerlerde her şey güzeldir, kutsaldır. (Gençlik Güzel Şey)
  • "Her şeyden zor ele geçirilen şey , her şeyden çok sevilir." (Sevebilen Mutludur)
  • Öyle ya, insan kötü bir şey yaptı mı, sonradan kendisi bilir kötü olduğunu, utanır yaptığından. Ama paylanıp azarlanırsa, o kadar utanmaz. (Rosshalde)
  • Bir tez ne kadar sivri ve ödün vermez biçimde dile getirilirse, kendi antitezini davet edişi de o kadar kesinlik taşır. (Boncuk Oyunu)
  • Her şeye bir 'anlam' veren tek yaratığın insan olduğunu bilmiyor musunuz? (Masallar)
  • "gönlüm bu renksiz, sığ, belli normlara uydurulup sterilize edilmiş yaşama ateş püskürüyor." (Bozkırkurdu)
  • Çoğu zaman böyleydi; birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti. (Knulp)
  • "Yeniden inanç sahibi olacaksam, bu işi ancak, gelip beni buna inandıracak birisi başarabilir" Annem gülümsedi, yüzüme baktı; biraz düşündükten sonra dedi ki: "Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağînı zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanîdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptı- ğının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. Fakat insanın bir güvene, bir desteğe ihtiyacî vardır. Bir profesöre yahut Bismarck'a veya bir başka kimseye gitmektense, Hazreti isa'ya yönelmek her zaman için daha iyidir." "Neden?" diye sordum. "Hazreti İsa hakkında da da öyle fazla kesin bilgimiz yok ki!" 'Yoo, var pekâlâ. Hem sonra... Devirler boyunca orada burada tek tük insan çıkmıştır; kendilerinden emin ve korkusuz insanlar. Sokrates için, daha birkaç kişi için öyle derler; ama çok değildir sayıları; pek azdır hatta. Böyleleri rahat görülle ölebilmişlerse, bu onların zeki olmalarından değil, kalplerinin, vicdanlarının temizliğindendir. Diyeceğim, tek tüktür böyleleri; her biri ayrı ayrı hakkı olabilir. Ama hangşmiz onlar gibiyiz? Böyle pek az kimsenin karşısında, beri yanda binlerce, binlerce insan görüyorsun; zavallı, basit insanlar; Hazreti İsa'ya inandıkları için yine de uysal ve memnun ölebilmiş insanlar. Büyükbaban kurtuluncaya kadar ıstıraplar ve sefalet içinde tam on dört ay yattı da sızlanmadı; ıstırabına ve ölümüne adeta sevinçle katlandı, çünkü tesellisini Hazreti İsa'da bulmuştu." sözlerini şöyle bağladı annem: "Bunların seni inandıramayacağını iyi biliyorum. inancın yolu akıldan geçmez, aşk gibidir o da. Ama günün birinde, aklın her şeye yetmediğini göreceksin; O raddeye geldin de darda kaldın mı, bir teselli gibi görünen her ne varsa ona uzanacaksın. Bugün konuştuklarımızdan bazılarını belki hatırlarsın o vakit" (Gençlik Güzel Şey)
  • "Yani hayatımı, ona yeniden anlam katarak kurtarmak istiyorum." (Doğu Yolculuğu)
  • Saatler,sesleri işitilmeyen kanat hareketleriyle geçip gidiyor üstümüzden. (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Genelde yaşanmaya değmez, çünkü amaçsız bir yaşamın tadı tuzu yoktur, amaçlı yaşam ise baş belasıdır. (Hermann Lauscher)
  • Sabır öğrenilmeye değer biricik şey, en zor şeydir. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Her ölüm olayından sonra yaşam daha narin, daha incelikli niteliğe bürünür. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Gel, ağla haydi! Ağlayabildiğimiz sürece işimiz bitik sayılmaz... Belki de bizim en değerli varlığımız, bizim şiirimiz, bizim yolunu gözlediğimiz büyük ezgi bu gözyaşlarının ardındadır. (Hermann Lauscher)
  • “…mutluluğun içinde bile bir pürüz vardı.” (Knulp)
  • İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana. (Gertrud)
  • Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar... (Rosshalde)
  • Sadece şunu biliyorum. Zaman zaman dış bir etki olmadan içimde karanlık bir etki oluşuyor. Dünyayı bir gölge sarıyor. Tıpkı bir bulutun gölgesi gibi. Sevinç yanlış ve müzik bitkin görünüyor. Can sıkıntısı her şeye yayılıyor. Ölmek yaşamaktan çok daha iyi. Bu melankoli, bir saldırı gibi zaman zaman geliyor başıma. Hangi aralıklarla olduğunu bilmiyorum. Gökyüzümü yavaşça kara bulutlar kaplıyor. Kalpte bir huzursuzluk başlıyor. Bunun nedeni bir kuruntunun uyarısı, muhtemelen de gece gördüğüm rüyalar oluyor. (Görkemli Dünya)

Yorum Yaz