Kırmızı Papağan - José Mauro de Vasconcelos Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kırmızı Papağan kimin eseri? Kırmızı Papağan kitabının yazarı kimdir? Kırmızı Papağan konusu ve anafikri nedir? Kırmızı Papağan kitabı ne anlatıyor? Kırmızı Papağan kitabının yazarı José Mauro de Vasconcelos kimdir? İşte Kırmızı Papağan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: José Mauro de Vasconcelos
Çevirmen: Şehsuvar Adil
Orijinal Adı: Arara Vermelha
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789755107936
Sayfa Sayısı: 280
Kırmızı Papağan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Arkadaşları arasında kısaca “Zé Mauro” diye anılan Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos (1926-1984), Rio de Janeiro yakınlarında Bangu kasabasında doğdu. Kızılderili ve Portekizli kırması bir ailenin çocuğuydu. Hayatı boyunca Kızılderili haklarını korudu. Şeker Portakalı ve Güneşi Uyandıralım adlı kitapları ülkemizde de çok sevilen yazar, Kırmızı Papağan’ı yazmak amacıyla uzun süre Kızılderililer arasında yaşadı. Günümüze dek süregelen Kızılderili sorunlarını, onların renkli yaşamlarını, maden arayıcılarının hayatlarını, yağmur ormanlarında avlanan ırmak avcılarını, kısacası Kızılderili gerçeğini, o yörelerden uzakta yaşayan Brezilyalılara ve bütün dünyaya duyurmayı başardı.
Kırmızı Papağan Alıntıları - Sözleri
- Yıldızlardan daha güzel bir şey var mı?
- Alışıyor insan, sonra da aldırmaz oluyor.
- -“Hangi rüzgâr attı seni buraya?” +”Kim bilir? Belki de özlem.”
- Her şey ne kadar güzeldi çocuklukta!
- Kimse kimseye güvenmiyordu.
- Her şeye gülüyordu.
- "Gerçek sebebi söylemedin mi ona?" "Hiç kimseye söylemedim. Bilen tek insan sensin. Ya sen?" "Kumsaldaki kumlar kadar dilsizim..."
- “Deniz… Eşi benzeri yoktur onun. Tanrı dünyayı elleriyle yaratmış. Deniziyse sevgisiyle.”
- “Kumsaldaki kumlar kadar sessizim.”
- Öldürmeye izin var! Yaşamak için öldürmek ! Buydu bütün mesele…
- Her şey ne kadar güzeldi çocuklukta!
- Bütün insanlardan nefret etmeye başlamıştı.
- " Deniz... Eşi benzeri yoktur onun Tanrı dünyayı elleriyle yaratmış. Deniziyse sevgisiyle."
- Alışıyor insan, sonra da aldırmaz oluyor.
Kırmızı Papağan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Brezilya yağmur ormanlarının yerlilerini merkeze alan, muhteşem bir eserdi. Kızılderili kabilelerinden İnan'lara mensup Kanau bir melezdir. Annesi bir beyazın istismarla sonucu Kanau'ya hamile kalmıştır. Melez olması sebebiyle de Kanau, kendisini asla tam hissedemez. Kızılderili olarak göremez kendisini. Beyazlar da onu "beyaz" olarak kabul etmez. Kanau, beyazların dünyasından sayılmanın tek yolunun zenginlik olduğunu bilir. Bu sebeple de kendini en kısa yoldan zengin edecek bir maceraya atılır. Elmas soygunu. Yozlaşmış bir polis teğmeni hayatını kökünden değiştirecek bir iş yapar ve bir soruşturmada ele geçirilen elması çalar. Elmasın güvenli bir şekilde satılabilmesi için de balta girmemiş ormanları ve timsahlarla dolu nehirleri avucunun içi gibi bilen bir Kızılderiliye ihtiyaç duyar. Bu noktadan sonra da teğmenin ve Kanau'nun yolları birleşir. Yolculuk Kanau'nun kendisini bulma seferine dönüşür. Doğanın, büyünün ve efsanelerin çocukları olan Kızılderilileri Vasconcelos'un kaleminden okumak epey güzeldi. Kitabı okurken biraz Apocalypto ve Kanlı Elmas filmlerini hatırladım. Doğa tasvirleri ve yerlilerle ilgili tespitler muhteşemdi. Herkese tavsiye ederim. (Pınar Mi)
Hırslara dair: Şimdiye kadar yaşam ne vermişti ona? Hiç.... Aldanış. Erkeklerin yalanlarına kanmıştı her zaman. Olgunlaşıncaya kadar zaman böyle geçmiş, sonra kendisine güven verecek adamı aramıştı. Bu yolda ki kadınlar erken çöküyorlardı. (S.62) Okurken başta sıkılabilirsiniz, hatta beğenmeyebilirsiniz ama ilerledikçe daha çok seveceksiniz. Insanlardaki aç gözlülüğü, değerli arayışları ve sonunda insan canını hiçe saymayı çok güzel özetleyen bir eser. Tavsiye ederim. İyi okumalar (Kübra)
Şeker Portakalı kitabıyla tanıştığım ve sonrasında devam kitaplarını okuduğum Vasconcelos'un Kızılderilileri anlatan o kadar vurucu olmasa da güzel bir kitabı. Elmas hırsızlığı yaparak hayatını daha iyi şartlara taşımaya çalışan birisi ve peşinde başına konan ödülü almaya çalışan onlarca insan. Kızılderililerin nasıl sömürüldüğünü anlatan, ölümlerle dolu güzel bir eser. Beni en çok etkileyen bölümü ölmemek adına bir bebeğin canını istemeyerek de olsa sebep olmaları oldu. Açgözlü olmamak gerekli, belki bu uğurda farklı hikayelerle onlarca insanın ölümüne sebep olabiliriz. İyi okumalar (Yasin Bektaş)
Kitabın Yazarı José Mauro de Vasconcelos Kimdir?
Jose Mauro de Vasconcelos (d. 26 Şubat 1920 - ö. 24 Temmuz 1984) Brezilyalı yazar.
Yazar José Mauro de Vasconcelos, 26 Şubat 1920 de Brezilya'da Rio de Janeiro yakınlarındaki Bangu kasabasında doğdu. Yarı Kızılderili yarı Portekizli, yoksul bir ailede doğan Vasconcelos iki ayrı kültürün de izlerini taşıdı. Oldukça yoksul olan ailesi, onu öğrenimini devam ettirmesi amacıyla Natal kasabasındaki amcasının yanına gönderdi. Orada 19 yaşındayken Potengi Irmağı'nda yüzmeyi öğrendi ve ilerde bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayallerini kurdu. Liseyi Natal'da bitirdikten sonra 2 yıl tıp öğrenimi gördüyse de öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayaller peşinde Rio de Janeiro'ya gitti. Orada ilk işi boks antrenörlüğü oldu. Tarım işçiliğinin yanı sıra balıkçılık da yapan yazar, yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı. Bu durum, ona yazdığı roman ve hikâyeler için önemli kaynak sağlamıştır. Değişik ortamlarda, değişik koşullarda farklı insanlar tanıdı. İyi bir gözlemci ve usta olan bu yazarın elinde bütün bu yaşamlardan pek çok roman çıktı ortaya. Bunlar yazarın çok yönlü kişiliğinin ve içinde bulunduğu arayışın bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Genellikle romanlarında, roman karakterlerinin yaşamlarında ki zorlu yaşam koşullarını, yoksulluğu ve şiddeti tüm çıplaklığıyla anlatır; ama özellikle Şeker Portakalı ile onun devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek gibi bazı romanları tüm bunlarla birlikte duygusallık ve iyimserlikte içermektedir. Brezilya'nın ormanlarında ya da step bölgesi sertaolarda yaşayan insanların, elmas avcısı garimpeiroların, yerlilerin, denizcilerin, değişik insanların yaşamlarından kesitleri ve ruh hallerini anlatır.
José Mauro de Vasconcelos'un yazdığı ilk eseri Yaban Muzu (1942)'dur. Beyaz Toprak (1945) isimli eseri en çok beğenilen eserleri arasındadır. Kayığım Rosinha (1961) ile ününün doruğuna çıkan yazarı dünya çapında tanıtan eseri Zéze'nin maceralarını anlatan üçleme romanın ilk kitabı olan Şeker Portakalı olmuştur. Bu romanı 12 günde yazdığını belirten yazar, eserine duyduğu sevgiyi "Ama onu 20 yıldan fazla taşıdım yüreğimde" sözüyle özetlemiştir. Eserin özgün adı O Meu Pé de Laranja Lima'dır (1968). 24 Temmuz 1984'te hayatını kaybetmiştir.
José Mauro de Vasconcelos Kitapları - Eserleri
- Şeker Portakalı
- Güneşi Uyandıralım
- Delifişek
- Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz
- Yaban Muzu
- Kayığım Rosinha
- Çıplak Sokak
- Kristal Yelkenli
- Kırmızı Papağan
- Japon Sarayı
- Hayatın O Güzel Şarkısı
- Delifişek
José Mauro de Vasconcelos Alıntıları - Sözleri
- "...Çocuklar hep ağaçlara masal anlatırlar." (Hayatın O Güzel Şarkısı)
- Her şey ne kadar güzeldi çocuklukta! (Kırmızı Papağan)
- Hayal dünyasında olan her şey harikadır. (Kristal Yelkenli)
- "Ayağımıza bir parça çamur bulaşması, günün birinde toprak olacağımızı hatırlatır. " (Delifişek)
- "çocuktum ve senin gözlerin gibi saf bir yüreğim vardı." (Yaban Muzu)
- Gündüz varsa, gece varsa, her zaman bir yarın da olacaktır... ____ (Japon Sarayı)
- "Güzelliğin nesnelerde değil, kişilerin içinde olduğunu keşfetmişti. Güzellik yitip gittiğinde de, nesneler mat, sönük, inanılmayacak kadar sıradan oluyorlardı." (Kayığım Rosinha)
- “Daha önce hiç konuşmamış mıydın ?” “Hiç konuşmamıştım. Kimse kulağını kalbime dayamamıştı.” (Kristal Yelkenli)
- Yaşamak yeniden yaşanmaya değerdi. (Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz)
- İnsanın dili darağacı ipinden uzundur. (Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz)
- Amacı, yaşanmaya değer bir varlığı sürdürmekti. (Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz)
- Ama mademki yaşıyordum, daha da büyük acılara katlanmak zorundaydım. (Delifişek)
- Bahçenin bir köşesinde çiçek yetiştirmiştim, ailem olmadığı için de çiçekleri ailem yapmıştım. (Yaban Muzu)
- Küçüğüm, hayat böyledir. İnsanlar hep çekip giderler... (Güneşi Uyandıralım)
- Artık bir daha ağlamayacaktım. Bir daha hiç kimseyi asla sevmeyecektim. (Delifişek)
- Ufff.!Ara sıra Tanrı insana acıyor. (Çıplak Sokak)
- 'Umurumda olan şeyler her geçen gün azalıyor..' (Şeker Portakalı)
- Yıldızlardan daha güzel bir şey var mı? (Kırmızı Papağan)
- "Günün birinde çekip gideceğini biliyordum. Aslında bunca zaman kalabilmesi şaşırtıyordu beni. Elimden gelseydi onu bırakmazdım. Ama buna hakkım yok. (Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz)
- "Yürüyordu. Yaşamak istiyordu. Yaşamayı dilercesine kollarını açmış yürüyordu." (Yaban Muzu)