Kırmızı Kitap - Carl Gustav Jung Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kırmızı Kitap kimin eseri? Kırmızı Kitap kitabının yazarı kimdir? Kırmızı Kitap konusu ve anafikri nedir? Kırmızı Kitap kitabı ne anlatıyor? Kırmızı Kitap PDF indirme linki var mı? Kırmızı Kitap kitabının yazarı Carl Gustav Jung kimdir? İşte Kırmızı Kitap kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Carl Gustav Jung
Çevirmen: Okhan Gündüz
Yayın Evi: Kaknüs Yayınları
İSBN: 9789752564442
Sayfa Sayısı: 560
Kırmızı Kitap Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu derûnî hayalleri izlediğim yıllar, hayatımın en önemli dönemleriydi. Diğer her şey buradan yola çıktı. (…) Tüm hayatım, bilinçdışından patlak veren gizemli bir çağlayan gibi, bazen beni yıkabilecek kadar güçlü olan bu akıntıyı anlamaya çalışmakla geçti. (…) Sonrası sadece sınıflandırma, bilimsel değerlendirme ve hayata tatbik etme. (…)
-C.G. Jung-
C.G. Jung'un 1957 yılında, ölümünden beş sene önce dile getirdiği yukarıdaki satırlar, 1914 ile 1930 yılları arasında Kırmızı Kitap üzerinde çalıştığı yılları anlatır. İsmi, Jung'un takipçileri tarafından seksen yılı aşkın bir süredir bilinse de eser, 2009 yılında yayımlanana kadar okuyucunun istifadesine sunulamadı.
Kitabın yayımlanması, psikoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramlardan oluşan temel kuramının nasıl ortaya çıktığını Jung'un kendi kaleminden okuma fırsatı doğdu. Jung'un bu deneyimi psikoterapiyi, hastalıkların tedavisinden ibaret olmaktan çıkarıp kişiliğin yüksek düzeyde gelişmesinin bir vasıtasına dönüştüren "bireyselleşme sürecini" bizzat nasıl yaşadığını anlatıyor.
Modern tarihin hakiki vizyonerlerinden birini yaratan Kırmızı Kitap, ancak "katagoriler ötesi" diye nitelendirilebilir. İnsan olmanın ne anlama geldiğini araştıran bu kitap, psikanaliz tarihinin ötesine geçerek C.G. Jung'u Karl Marx, Georg Orwell ve tabii ki Sigmund Freud gibi devrim yaratan düşünürlerin arasına yerleştiriyor.
-Sara Corbett, New York Times-
Dante'nin İlahî Komedya'sı, Joyce'un Ulysses'si, Goethe'nin Faust'unda dile getirilenlerle örtüşen Kırmızı Kitap, Nietsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt'üne bir cevap niteliğindedir. Nietsche'nin ileri sürdüğünün aksine "Tanrı ölmemiştir. O, insanın dışındaki dinî, millî ve siyasi yapılarda aranmak yerine tek tek bireylerin yaşamlarının içerisinde keşfedilmeli ve 'mücadele edilmeli'dir."
-B. Hill, amazon.com okuyucu yorumu-
(Tanıtım Bülteninden)
Kırmızı Kitap Alıntıları - Sözleri
- "Sen ruhunda gereksinim duyduğun şeyin kölesisin.”
- En yüksek için uğraşan, en derini bulur.
- Ruhumun söyledikleri, görebildiğim hiçbir şeyden söz etmiyordu.
- Aşırılık yalnızca insana özgüdür.
- “Sen içindeki yolu tamamlamalısın.”
- Seni kaostan koruyabilecek tek şey kabullenmedir.
- Birbirini izleyen anlamlar şeylerde değil, sendedir, sen ki yaşamın parçası olduğun sürece bir çok değişimin öznesisin. Şeyler de değişir ama sen değişmezsen bunu göremezsin. Değişrisen dünyanın yüzü değişir.
- Yeni yaşam bizim dışımızda değil, içimizde gelişir.
- Sevgi görür ama haz kördür.
- Benim yolum kızgın kumlar. Gün boyunca kumlu, tozlu yollar. Sabrım bazen zayıf ve biliyorsun bir kez kendimden de umudu kestim.
- Eğer yalnızca iç hayatım olduğunu, bunun tek hayatım olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Çünkü içsel yaşamının dış hayatın olmadan daha zengin olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun, bu onu yoksullaştırır. Dışta yaşamazsan içte zenginleşemezsin, yalnızca engellenirsin. Bu senin yararına değil ve kötülüğün başlangıcı. Benzer şekilde, iç hayatın olmadan dış hayatın daha zengin ve güzel olmaz, gittikçe yoksullaşır. Yolu dengeyle bulursun.
- Yok etmek kolaydır, yeniden kurmak ise zor.
- Sen ruhunda gereksinim duyduğun şeyin kölesisin..
Kırmızı Kitap İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sıkı bir Freud okuyucusu ve takipçisi iseniz, psikoloji tarihini Freud merkezci bir bakışla yorumlamanız olasıdır; örneğin Jung'u 'libido' kavramını bulandırdığı için suçlar, Freud'un kuramını çarpıttığını söylersiniz. Bu Freud merkezci psikolojik tarih yorumu, Freud'un diğer hekim meslektaşlarına göre daha dominant olması ile ilgilidir. Kitapta da anlatıldığı üzere Jung, Freud'dan kopma sürecinde iken, kendi düşüncelerinin kendisini delirteceğini düşünür ve belki de sahiden beyni tarafından yanıltılmış olabileceği ihtimali üzerinde durur. Şunu söylemek tabidir; Jung, Freud'dan daha derin bir doktordur. Freud okurken indiğiniz derinlik, sizleri bir süre sonra korkutmaya başlar (korku, Jung ve Nietzsche'nin dediği gibi, kişinin kendi derinliğine inmesi yolundaki yaşadığı tarifsiz duygudur); Jung'da ise bu korku git gide katlanıyor. Bu derinliğin temel sebebi ise, Jung'un meşhur "kolektif bilinçdışı" çalışmalarıdır. Daha öncesinde bilinen, Durkheim'ın "kolektif bilinç" terimine karşılık, çok sayıda kültür gezip görmüş Jung "kolektif bilinçdışı" terimini ortaya atarak, psikoloji bilimi bir tarafa, genetik biliminin bugün yapmaya çalıştığı şeyin düşünsel fikrini ortaya atmıştır. Sahiden; aynı kültürü paylaşan toplumların ortak bir bilinçdışısı vardır ve en nihayetinde insanlık türünün ortak bir bilinçdışısı vardır ki; dünya savaşının çıkacağını rüyasında görüp kendini delirecek sanan Jung, sahiden savaşın çıkmasıyla rahatlar. Burada Jung'u mistik bir kişi olarak yorumlamamamız gerekiyor, zira "önceden geleceği görebilme" dediğimiz olgu, bir bilginin farkındalığıyla olan ileri görüşlülük şeklinde açıklanabilir. Jung bilinçli bir insan canlısıydı ve kendi bilinçdışısı üzerine de çalıştı, diğer meslektaşları gibi klasik bir otopsikanalizm yani; Jung'u özgün kılan ise, bunlarla yetinmeyip kolektif anlamda var olan bilinçdışını araştırmasıdır. Bu süreç ise, toplumların yaşadığı siyasi, iktisadi vb. tüm olayların gerçekleşmesindeki anlamdır. Yani; bir şeylerin yaşanacağı, kolektif bilinçdışından tahmin edilebilir. Dünya Savaşı öncesi dünyadaki gergin ve stresli form, tüm dünya toplumlarına yansımıştı ve elbette kendini koruma mekanizmalarını (homeostazis) tüm vücuda yayan beyin, bu stresörü bastırmaya çalışacaktır. Böylece kolektif bilinçdışına atılan bu bilgi, tarihsel ve mitolojik bilgilerin gen yoluyla aktarılmasının da (Jung kolektif bilinçdışından bahsederken bu bilgilere son derece önem verir ve sahiden de genetik bilimi bu aktarımın mümkün olduğunu ispatlamıştır) etkisiyle, geleceğe dair bir öngörünün oluşmasını sağlıyor. Aslında farkındalık, determinizmin sıradaki basamağının tahmin edilebilirliğini bizlere yaşatır. Jung'unki eylemcil bir farkındalıktı ve Jung'un Freud gibi bir güçlü destekçisi yoktu (elbette Freud'un da kuramının başında güçlü destekçileri olduğu söylenemez, hatta şiddetle eleştirilmişti, burada kastım Freud'a görece güçlü destekçileri olmadığıdır, zira Jung'un kopma döneminde Freud'un otoriter kişiliği çok ön plandaydı), yalnızdı, bu sebeple kendini psikotik hissetmesi doğaldır. Oysa tüm bunlar kolektif bilinçdışının kazınmasıyla elde edilen bilgilerin akışta yarattığı temelli fikirlerdir. Jung'u mistik biri olmakla suçlamak, olaya yalnızca bir açıdan bakmaktır; hele ki, Kırmızı Kitap'ı örnek gösterip "bunu akıllı bir insan söyler mi?" diyenlere de, Jung'un kolektif bilinçdışında mitolojinin-tarihin, kısaca geçmişin (psikanalizmin referans noktası), etkili olduğuna inandığını söylerek karşılık vermek istiyorum ki, genetik bu konuda Jung'un dediklerini onaylayacak gelişmeler kaydetmiştir. Psişik süreçleri konuşurken bir anda Yunan tanrılarından, mezopotamyadan bahsetmek; sizi şaşırtmamalı. Psişik proseslerin evolüsyonu, tarihsel geçişlere dayanak gösterir. Freud'un üzerinde durduğu mitler, tabular ve totemlerin temeli; Jung'un daha bilimsel yaklaşımıyla "kolektif bilinçdışı" olarak ifade edildi. Psikanalizm tarihinin en önemli safhalarından biri olan Jung ile tanışıklığım bu kitap ile oldu. Açıkçası Jung'un psikiyatri görüşleri ile ilgili çok fazla bilgi edindim, ancak bu eserini toplu bilimsel eserlerinden ayırmak gerektiği için, bu kısımlarla alakalı yorumları bu incelemede yapmayacağım. Yaptığım Jung okumalarından sonra bu kitaptaki bilgilerle paralel şekilde incelemeler yapmaya devam edeceğim. Zira kitabın önsözünü yazan Sonu Shamdasani, Jung'un görüşlerini daha iyi anlamak için bu kitapta Jung'un yazdığı notları okumanın didaktik olduğunu söyler. Yine aynı şekilde, Jung'u Freud'dan ayıran görüşler konusunda da tartışmalara; bu incelemeler arasında yer vereceğim. Kırmızı Kitap eserini okurken Zerdüşt Böyle Diyordu'yu okuyormuş gibi hissettim; Jung üzerinde Nietzsche'nin (ve Goethe'nin Faust'unun) etkisi, sahiden de çok güçlüdür. Bunlar da bir tarafa konursa, edebi açıdan, Kırmızı Kitap gerçekten de başarılı bir edebi metindir, bunu da Jung'un edebiyata ve sanata olan düşkünlüğüyle açıklamak mümkündür. Kırmızı Kitap, ayrıca sanat sergisi gibidir, her bir imge tarihin ve mitolojinin derin ve manidar köklerine uzanmakta. Kırmızı Kitap, benliğin betimlenmesini Carl Gustav Jung'un yaşamı üzerinden aydınlatma yolunda, psikanalizmin baş yapıtlarından biri olma özelliği kazanmıştır. (Yusuf Bozdağ)
Çok beğendiğim kitapları okumaya kıyamamak gibi bir takıntım var. Bu takıntımın zirve yaptığı eser ise şüphesi kırmızı kitap'tı. Jung'un akıl hocam olmasından dolayı eserlerine büyük anlamlar yükleyerek okumaktan hep imtina etmişimdir. Yıllarca masamın üzerinde duran kitapla birbirimize umutsuzca bakıştık. Nihayetinde kitabı elime alıp okuduğumda ise insanın ruh dünyasını sarsan bu eşsiz eserle tanışmış oldum. Kırmızı kitap Jung'un ölümünden sonra yıllarca Jung'un kasasında bekledikten sonra basıldığında pek çok insanın şaşırdığını tahmin ediyorum. Çünkü jung kitabında kendi spiritüel deneyimlerini aktarmıştı. Günümüzde mistik yönü ağır basan pek çok kitap yazıldı, yayımlandı. Kırmızı kitap'ın bu kitaplar arasında farklı bir konumu bulunuyor. Çünkü Kitabın yazarı Jung analitik psikolojinin kurucusu bir bilim adamı idi. Yıllarca Psikoloji ve Psikiyatriye hizmet vermiş, Freud'la çalışmış, hastalıkları tedavi etmişti. Bilinç olarak ifade edilen "ruh" dan daha farklı olarak içsel ve manevi bir varlık olan "ruh" dan bahsediyordu. Peki Jung'un bu mistik dünyasının kapısı ne zaman açılmıştı? Yazarın "Anılar Düşler ve Düşünceler" isimli eserinden kendi ağzından alıntı yaparsak her şey şu şekilde başlamıştır: "Pazar günü öğleden sonra beş sularında kapı deli gibi çalınmaya başladı. Güneşli bir yaz günüydü. Hizmetçilerin ikisi de mutfaktaydılar. Oradan evin giriş kapısının önü görünür. Herkes dışarıda kimin olduğunu anlamak için baktı. Kimse yoktu. Ben zile yakın oturduğum için zili hem duymuş hem de hareket ettiğini görmüştüm. Birbirimize bakakaldık. Ortalığa ağır bir hava çökmüştü.Bir şey olacağını biliyordum. Evin içini sanki bir kalabalık basmış, eve ruhlar doluşmuştu. Kapıya kadar ev tıka basa doluydu ve o ağır havada soluk almak olanaksızlaşmıştı. Bana gelince; zihnimden sürekli, “Tanrım, ne demek oluyor bunlar?” sorusu geçiyordu. Sonra, onlar koro halinde, “Kudüs’te aradığımızı bulamadığımız için geri döndük!” diye bağırdılar." İşte Jung'un çocukluğundan başlayarak ölümüne kadar devam eden spiritüel deneyimleri nihayet saygın bir Psikanalist olup yaşadığı şeyleri anlamlandırabileceği teknik donanıma sahip olduğunda açıklık kazanacak ve Jung bu deneyimleri kontrolsüz hayaller aleminden çıkartarak kendi irade ve kontrolüne alarak yaşayacak ve yazacaktı. İşte "Kırmızı Kitap" özetle budur. Bana göre içeriği uzun uzun düşünülecek, üzerine kafa yoracak, araştırılacak sayılı kitaptan birisidir. (Gökhan)
Jung un Keşfedilmemiş benlik kitabı okuduğum ilk kitaptı ve beni çok etkilemişti. (Mutlaka okuyun! ) Daha sonra diğer kitaplarını okumak için araştırdım İnsan ve Sembollerini aldım , ama okumadım henüz ,kütüphanemde bekliyor. Biraz daha araştırınca Anılar,Düşler ,Düşünceler kitabının biyografik kitap olduğunu öğrendim yalnız siteden aldığım için tükenmişti. Yolum Kırmızı Kitapla kesişti . İçeriği hakkında en ufak fikrim yoktu. Birkaç arkadaşın yorumunu okudum ,hakkında güzel şeyler yazılıydı ve bende yine bir merak oluşturdu kitabı aldım . Tabi nereden bilecektim okumasının hiçte kolay olmadığını . Olsun pişman değilim ,özellikle ''Anılar,Düşler,Düşünceler'' öncesinde okumuş olduğum için. Buraya kadar ki kısım kitapla yollarımın kesişmesinin özetiydi ,şimdi biraz da hakkında anladığım kadarıyla ( ne okudum ne anladım diye sormayın ,okuyun siz de üzerinde tartışalım ) birkaç cümle yazacağım. Kitap sonsözü bile yarım kalmış tamamlanmış bir kitaptır. Nedeni bilinmediği söylense de kitabın sonunda Jung un simya ya olan ilgisi ve edindiği başka bir kitabın etkisiyle çalışmasını bıraktığı yazılıdır. İlk kitap denilen Kara Kitap Jung un sadece kendisine ait olan ve kimseye göstermediği çalışmalarının yazılı olduğu taslakları içerir. İkinci kitap Liber novustur ,Kara Kitap 'taki yazılanlarla paralel olmakla birlikte düzenlenmiş halidir ve Kırmızı kitap olarak tanınır. Jung taslakları uzun bir süre herkesten saklar. Yalnız katıldığı toplantılarda kitaptan alıntılarda yapar. Hatta yazılış öyküsünün Anılar,düşler,düşünceler kitabında da geçtiği söylenir. Taslaklar ölümünden sonra kitap haline getirilir. Kırmızı kitap Jung un kendi kendine yaptığı içsel bir yolculuğun kitabıdır. Okunmasının bu kadar zor olmasının nedeni ,imgelerle çalıştığı içindir. Yazarken de aktif imgeleme metodunu kullanmıştır. Kitap okumasını biraz kolaylaştıran sayfa altındaki açıklamalardır. Taslakları kimi zaman rüya ,kimi zaman meditasyon sonucu yazmıştır. Kitap ta özellikle Goethe nin Faust a ve Nietzsche nin Böyle Buyurdu Zerdüşt a göndermeleri mevcuttur. (Yani bu iki kitabın etkisi büyüktür. ) Taslakla beraber yaptığı mandala çalışmaları da vardır. (Kendisi aynı zamanda yağlı boya da yapıyormuş .Kitabın sonunda örnekleri mevcut. ) Mitolojiye ,simyaya,dine (hristiyanlık ve hinduizm )olan ilgisi kitabın içeriğini oluşturuyor. Yani kitabı okurken özellikle mitoloji bilgisine de hakim olmanız gerekiyor. Kitap kendini anlama, kişiliğin bileşenlerini geliştirme , ölüm,doğum,tanrı , din ,ruh ,yaşam,insan ilişkileri (kadın -erkek ilişkileri ) ,savaşlar,toplum gibi konuları anlamayı ve açıklamayı içerir. Jung içinde yazarken zorlandığı bir kitap olmuştur. (Hatta delirdiğini düşünmüştür. ) Okuması neden bu kadar kolay olsun ki..... Kitapta Kara Kitap için şöyle diyor: ''Kendi kendime ; ' Bu yaptığım nedir, bilim olmadığı kesin,peki,ama ne ? ' diye sordum. Bir ses ,' Bu sanat ' dedi. Bu yanıt üzerimde çok tuhaf bir izlenim bıraktı çünkü yazdıklarımın sanat olduğuna dair en ufak bir düşüncem bile yoktu. Sonra şu noktaya geldim : ' Belki bilinçdışım ben olmayan ama ifade bulmak için ısrar eden bir kişilik oluşturuyor .'' Kitabı sessiz sakin bir ortamda sindire sindire okuyun ve anlamaya çalışın ,zira kendi adıma benim tekrar okumayı düşündüğüm kitaptır. (Froz)
Kırmızı Kitap PDF indirme linki var mı?
Carl Gustav Jung - Kırmızı Kitap kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kırmızı Kitap PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Carl Gustav Jung Kimdir?
Carl Gustav Jung. (d. 26 Temmuz 1875 Kesswil, Thurgau, İsviçre. ö. 6 Haziran 1961 Küsnacht ZH, Zürih, İsviçre). İsviçreli psikiyatr, analitik psikolojinin kurucusu. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi.
Basel Üniversitesi'nde tıp profesörü olan büyükbabasının adını taşıyan Carl Gustav Jung İsviçreli bir papazın oğludur. 1895 yılında Basel'de tıp eğitimi almaya başladı ve 1900 yılında Eugen Bleuler'in asistanı olarak Burghölzli'de psikiyatrist olarak hizmet verdi. Doktorasını 1902 yılında tamamladı. Konu okült (gizli, görünmeyen) fenomenler (etkiler) ve onların Psikoloji ve Patolojiyle bağlantıları idi. Paris'te 6 ay Pierre Janet ile bilgilerini derinleştirdi. 1903 yılında Emma Rauschenbach ile evlendi. 36 yaşında Uluslararası Psikanaliz Birliği'nin ilk başkanı oldu. Psikolojik analizlerinde astrolojiden de yararlanan Carl Gustav Jung,Sigmund Freud'le beraber üzerinde çalıştığı toplumsal bilinçaltı kavramı ile de tanınır.
Carl Gustav Jung Kitapları - Eserleri
- Dört Arketip
- Keşfedilmemiş Benlik
- İnsan Ruhuna Yöneliş
- Psikoloji ve Din
- Anılar, Düşler, Düşünceler
- Rüyalar
- Maskülen
- Feminen
- Kişiliğin Gelişimi
- Kırmızı Kitap
- Ulysses ve Picasso Üzerine Denemeler
- Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme
- İnsan ve Sembolleri
- Psikoterapi Pratiği
- Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit
- Eşzamanlılık
- Analitik Psikoloji Sözlüğü
- Analitik Psikoloji
- Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım
- Freud ve Psikanaliz
- Ruh
- Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri
- Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri
- Seçme Yazılar
- Nietzsche'nin Zerdüşt'ü Üzerine Seminerler
- Psikolojide Tipler
- Bilinç ve Bilinçaltının İşlevi
- Dinlerin Psikolojiye Etkileri
- Dönüşüm Sembolleri
- Aion
- Psikiyatri Araştırmaları
- Les Racines de la Conscience
- Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır
- The Structure and Dynamics of the Psyche
- The Archetypes and the Collective Unconscious
- Civilization in Transition
- Psikoloji ve Felsefe
- Two Essays on Analytical Psychology
- Rüyalar
- Kundalini Yoga Psikolojisi
- Rüya Analizleri
- Kəşf Olunmamış Mənlik
Carl Gustav Jung Alıntıları - Sözleri
- ...ruhani bir amaç, ruh sağlığının kesin gerekliliğidir. (Kişiliğin Gelişimi)
- "Kendi ruhunu bir teleskopla baktı. Düzensiz gibi görülenleri gördü ve güzel yıldız kümeleri gibi gösterdi ve bilincine dünyaların içinde gizli dünyalar kattı." (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- Bugün bunların olmasındaki amacın karanlığa, olabildiğince aydınlık getirebilmek olduğunu biliyorum. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- Bastırılmış acı verici düşünce kendisini ancak "sembolik " olarak ifade edebilir. (Rüyalar)
- Duygusallık, aşağılık duygusunun varlığının şaşmaz belirtisidir. Bu,sadece iki kişi arasında değil, aynı zamanda kendi içimizdeki çatışmanın ve anlaşmazlığın psikolojik temelini oluşturur. (Analitik Psikoloji)
- Tutkularının cehenneminden geçmemiş biri, onların hiçbir zaman üstesinden gelemez. (Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım)
- “Nietzsche’nin Zerdüşt’ünün bir de psikolojik açıdan dikkatle okunmasını öneririm. Nietzsche, tanrısı ölen ve tanrısal paradoksu ölümlü insanın dar kılıfına hapsettiği için yıkılan “Üst-İnsan”ın psikolojisini eşine az rastlanır bir tutarlılıkla ve gerçekten dindar bir insanın tutkusuyla tasvir etmiştir.” (Dört Arketip)
- Biz hala kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri diğer insanlara atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir. (Keşfedilmemiş Benlik)
- insan yığınları hep sürü psikolojisine, bu yüzden de körükörüne “kaçışmaya” ve avam psikolojisine, bu yüzden de hissiz bir vahşilik ile isterik ağlamaklılığa meylederler. (Psikoterapi Pratiği)
- Ne var ki ben, büyük ölçüde insanca beceriksizliklere bağlı olan bir şey için dini suçlamak gibi bir hataya düşmek istemiyorum. (Seçme Yazılar)
- Bütün kaosun içinde bir kozmos, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır. (Les Racines de la Conscience)
- Kadının güçlü bir erkeğin gücünden çok zayıflığını, zekası yerine akıllı adamın aptallığını sevmesi kadim bir olgu değil midir? (Feminen)
- - " (...) Bir Japon atasözü şöyle der: “Hırsızlık yalanla başlar.“ (Psikiyatri Araştırmaları)
- "Biraz yanlış davranmak bize daha bir rahatlık sağlar.. Bunun da nedeni, mükemmellik denen şeyden yoksunluğumuzdur.. Hintliler bir tapınak yaptırdı mı, bir köşesini bitirmeden bırakır.." (Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri)
- Öğrendim ki yalnızca içimizde olanı ifade etme, ona tanıklık etme hakkına sahibiz; başkalarından bizim bakış açımızı benimsemelerini beklemeye hakkımız yok, onları dönüştürmeye çalışmaya ise hiç hakkımız yok. (Kundalini Yoga Psikolojisi)
- "Jung, Müslümanların yaşadığı Mısır, Cezayir, Tunus, Büyük Sahra'ya geziler yapmıştır. Bu gezilerinden birinde Somalili bir sufî, Jung'un Kur'an'ı kendisinden daha iyi bildiğini söylemiştir." (Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri)
- İnsan muazzam işler başardı, ama bunun karşılığında dünyanın uçurumunu derinleştirdi; insan nerede duracak, durabilecek? (Dört Arketip)
- Yaşamını bir yalanın üzerine kuramazsın. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- …bilinç gelişimi ne düzeyde olursa olsun, her uygar insan ruhunun derinliklerinde arkaik bir insan olmaya devam eder. İnsan vücudu bizi nasıl memelilere bağlıyorsa ve sürüngenler çağına kadar uzanan evrimsel sürecin hatıralarını taşıyorsa, insan ruhu da, başlangıcına kadar izlerini takip ettiğimizde, sayısız arkaik özellikler gösteren bir gelişimin ürünüdür. (Keşfedilmemiş Benlik)
- ....özellikle ilkel insanlar çocuklarına çok bağlıdır.. (Freud ve Psikanaliz)