Kimsesiz - Müjde Aklanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kimsesiz kimin eseri? Kimsesiz kitabının yazarı kimdir? Kimsesiz konusu ve anafikri nedir? Kimsesiz kitabı ne anlatıyor? Kimsesiz PDF indirme linki var mı? Kimsesiz kitabının yazarı Müjde Aklanoğlu kimdir? İşte Kimsesiz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Müjde Aklanoğlu
Yayın Evi: Hasrem Yayınları
İSBN: 9786058034532
Sayfa Sayısı: 800
Kimsesiz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Birbirine yakınlaştıkça uzaklaşan iki âşık, biri dipsiz bir kuyuya benzeyen gözleri gibi hiçlik, diğeri çam yeşili gözleri gibi umut kokacak…
Bu oyunda Cirrus vezir mi, şah mı kalacak? Yoksa Mat mı olacak?
Bu oyunun kurallarını Ece mi kuracak, yoksa kader baştan mı yazacak?
*
Ömür platformunda herkesin yeri bellidir ancak kimsenin hamlesini kimse bilemez.
Her insanın içinde sır dolu stratejik bir alan vardır, mantık şahı yıkıp sırra sahip olmak için piyonlara muhtaçtır.
İnsanların inançları kötü niyetli kişilerin tahtına giden bir platformdur ve iyiliği yenmek isteyen kötülük, kuralsız bir stratejisttir. İnsanın iradesini yıkacak en önemli taş; karşı tarafı mat etmeye yönelik olan inançtır ve insanlık öğretilmiş çaresizliğe kukla olmaya müsaittir.
*
Bu kitapta oyunun en kuvvetli figürü vezir olan katil olsa da, şahını kaybetmek istemeyen piyonlar hamle yaptığı zaman, kurgunun seyri değişebilir.
Hayat oyununda ise kalp platform, akıl da piyondur. Bazen ihtiyaç olan tek şey de ufak bir piyondur! Bir kadın şah gibi yükselmeyi göze aldığında, elde edeceği erkeği rakibin alanına getirir, istediği gibi kuklaya çevirebilir.
Aslında aşk; satranç oyunun kendisidir!
Kimsesiz Alıntıları - Sözleri
- "Acılar suskun olmasaydı, durduğu yer bu kadar derin sızlarmıydı?..."
- "Ancak kader bir şey yazdı ise, sınanmadan asla yakayı bırakmazdı."
- Azim ile inat arasındaki fark akıldır, akıl ile eylem arasındaki fark ise ahlaktır. Aklını kullanıp çözüm üretmek ise değerdir. Unutma, sürekli alttan almak bir süre sonra yorar insanı. O yüzden, bir şey seni rahatsız ediyorsa söyle. Olduğun yerde huzursuz hissediyorsan git. Olmuyorsa zorlama. Başkasının çabalaması gerektiği yerde savaşma. Psikolojide ters çaba diye bir şey vardır. Başına gelmesinden en çok korktuğun şeye odaklanırsan, gerçekleştirme ihtimalini arttırırsın. Pozitif ol, kendine değer ver, empati yap ama kimsenin savaşı için kılıç kuşanma. PRF. Dr. Şükran Bilir.
- "Aşk; psikolojinin satranç tahtasıdır! Her ne kadar mat olacağını bilse de şahmış gibi davranır."
- "Eğer gözyaşlarının sesi olsaydı, ne söylerlerdi şu an için?"
- Acılar suskun olmasaydı, Durduğu yer bu kadar derin sızlar mıydı???
- "Küçük mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki, kimsenin gözüne batmasın, kimsenin gözü kalmasın, onu benden; kimse almasın."
- "Dünya çıkarlar üzerine kurulmuş bir terazidir. Her yükü üzerine alırsan çökersin. Başkaları hafiflerken, sen yerle bir olursun."
- Bir insan kin tutmaya başladıysa, nöbet tuttuğu acıları vardır.
- Bir katilin saplantılı iradesini alt edilecekse mantık, eylemlerini bir satranç misali sabırla çözmeliyiz. Bu hikâye de katil şah'sa, piyonları olmadan mat'a kafa tutamayacağını bilir. Zeki bir katil, stratejisini ne zaman ve nasıl kullanacağını sezer, esas gayenin kazanmak olduğunu unutup çıkar hesabı yapmaz. Sayı olarak üstün veya hamle olarak güçlü olduğunu keşfettiği anlarda bile, pozisyonunu kaybetmeyi göze alamaz. Bütün planını dikkate alarak, hedefinden çok, piyonlarını nasıl yöneteceğine odaklanır. Tıpkı, avını boğmadan evvel gövdesinin şeklini sarıp ezberleyen, piton gibi..
- "Terzilerin şu huyunu çok severim: Sürekli müşterisi olsan bile, onlar için hiçbir şey fark etmez, yeni bir kıyafet için yanlarına her gittiğinde, tekrar tekrar ölçünü alır. Oysa insan önyargısı öyle mi, etiketlemeyi sever. Tek duygu yafta misali üstüne yapıştırılır, numara gibi o karakter varlığına metalanır. Kötü bir insan kazara bir iyilik yapsa hep iyiymiş gibi, iyi bir insan bilinçsizce kötü bir işe vesile olsa; hep kötüymüş gibi algılanır... Oysa insanlar, tekrar ve tekrar gözlenmesi gereken bir yapıya sahiptir... İnsan; değişimin kendisidir.."
- İnsanları, yaptıklarıyla yargılamak yerine, olağan durumlarının sonuçlarını düşünerek yardımcı olmayı deneseydik, bu kadar kırılmaz, kırmaz, üzülmezdik. Çünkü; eğer bir insan çok gülüyorsa, hatta saçma sapan şeylere bile gülüyorsa; o halde içten içe büyük yalnızlık çekiyordur. Eğer bir insan çok fazla uyuyorsa; büyük ihtimalle üzgündür, hüzünlüdür. Eğer bir insan az konuşuyorsa ve konuştuğunda hızlı konuşuyorsa; sır saklayacak birisidir, ona güvenilir... Eğer bir insan ağlayamıyorsa; çok zayıf bir kişiliği vardır. Eğer bir insan anormal bir şekilde yemek yiyorsa; büyük ihtimalle çok gergin ve stresli bir haldedir. Eğer bir insan ufacık şeyler için bile ağlıyorsa; ya çok yumuşak kalplidir, ya da masum olmasına rağmen suçlanıyordur. Eğer bir insan, her şeye çok çabuk sinirle- niyorsa; o insanın sevgiye ihtiyacı vardır. Prof. Dr. Şükran Bilir
- Neden onun yanındayken elleri ayakları buz kesiyor, bakışlarını kaçırmak için mücadele verirken aynı anda hiç kimseye karşı göstermediği mahcup yanıyla yanakları kızarıyordu. Evet, çok çekiciydi, hem de kadın olarak gördüğü en yakışıklı adamdı. "Yakışıklı olması kalbimi bu kadar hızlı çarptıramaz," diye hayıflandı. Kendi kendini azarladı. "Çok yakışıklı," Bu dizginsiz düşünce dudaklarının arasından çıkmışçasına eliyle ağzanı kapadı. Sanki biri onu duyacakmış gibi etrafına bakındı. Bu neydi şimdi, insan onun gibi ruhsuzu bu şekilde eşsiz düşünür müydü? Saçma bir düşünceydi. Kıyas kabul edilemezdi.
- "Onu nasıl görüyorsun?" dedi Şükran Doktor. "Haksız görüyorum?" dedi Ece üzgünce. "Peki, sen nasıl görüyorsun Doktor Hanım?" "Ben yerde yatan bir sayı görüyorum şu anda..." Genç kız anlamadı. "Ne sayısı görüyorsun?" "Sana göre 9 ona göre 6 sayısını görüyorum. Her ikinizde kendi bakış açınızdan baktığınızda, herkes kendince haklı. Sadece gördüğünüz soruna, hangi bakış açısından bakacağınıza bağlı." Prof. Dr. Şükran Bilir
- Ben senin karakteri eksik bedenine çok büyük kalırım.
Kimsesiz İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kimsesiz;: Ece ile Cirrus çocukluklarını yaşayamadan büyümelerine rağmen ayakta dimdik duran birbirlerine aşık ama gururlu iki genç. Geçtikleri yollar o kadar zorlu, engelli ve dikenli ki. Ece 5 yaşından itibaren akıl hastanelerinde tedavilerle, peşindeki takıntılı katille yoluna devam etmiş. Cirrus ise savaştan, kendinden, herşeyden kaçarak ayakta kalmaya çalışan duygusuz bir koruma. Her sayfada ayrı bir heyecan, ayrı bir merak ile şimdi ne olacak kavuşacaklar mi yoksa ölecekler mi diyerek okunan, nefes kesen, kafa karıştıran, en sonunda da ben ne okudum dedirten bir kitap KİMSESİZ. Aşk, aksiyon, dram, polisiye, komedi, psikoloji ne ararsanız var içinde. Yani kimi yerlerde kahkahalar artırırken kimi yerlerde ağlatan, kimi yerlerde düşündüren, kimi yerlerde de okumakta zorlanacağınız kaçmacalı kovalmacalı bol aksiyonlu bir kitap. Tam katil yakalandı heyecanı bitti kitabın derken başka bir aksiyonla devam etmesi 750 sayfayı bir solukta okuttu. Sonu ise tam beyin yakan cinsten diyerek yorumumu bitiriyorum. Konusu, kurgusu, içeriği ile mutlaka okumalısınız diyebileceğim bir kitap tavsiyesidir. (Haava)
Kimsesiz: Kelimelerin yetersiz kaldığı, ne yazsam bu kitap için yeterli olmayacağı, kalbimi bıraktığım, beni derinden etkileyen, her bir sayfayı merak ve heyecanla okuduğum, 725 değil, bir o kadar daha neden yok ki dediğim, efsane kitabın yorumunu nasıl yapacağım bilmiyorum. #kitapyorumu Bu kitapla ilgili hem çok şeyler yazmak istiyor, hem de dilim lal oluyor susup kalıyorum. Her bir sayfada bir girdaba sürüklenip, umut ile güzel sayfalar okumayı bekliyorum. Ece'nin hikayesiyle hüzünlenip, Cirrus'un hikayesiyle kahroluyorum. İki yanan cana sanki bende yanıyorum. Kendimi onlar için ağlarken buluyorum. Acı çektiklerinde üzülüyor, düşmanın canını yaktıklarında sanki ben intikam alıyorum. Kitabın karakteri gibi bütün duyguları bende yaşıyorum. Öyle karmaşık duygular içerisindeyim ki bu yorumu yazarken sanki okuduklarım gözümde canlanıyor. Cirrus'un hikayesini okuduğum an kalbim atmayı bırakmış gibi nefessiz kaldım adeta. Yaşadıklarını okumak bana ağır geldi. Bir can kaç kere yanar.? Cirus'un canı çocukken yanmaya başladı, ve yıllarca o acı geçmedi. Öyle derin yara açtı ki yüreğinde. Ece hep ona Ruhsuz diyordu. Cirrus'un yaşadıklarını yaşayan bırak ruhsuz olmayı, yaşamayı istemez. Ece ise daha 5 yaşında annesinden babasından ayrılmak zorunda kaldı. Davranışlarından dolayı kliniğe yatırıldı. Cem ve Ecem kızlarını hemen eve götüreceğini düşünürken, iyileşmesi için bırakmak zorunda kaldılar. Ece için bu iyileşme süreci değil, yaşadıklarından sonra delirme süreci oldu. Bu kadar acının içinde iki yaralı yürek birbirine tutunmak istedi. İkisi de can kırıklarıyla dolu. Birbirlerini hem kanatıyorlar, hem de kanayan yerlerine ilaç oluyorlar. Bakalım bu kadar yaranın içinde birbirlerine tutanabilecekler mi? Kimsesiz kitabıyla ilgili çok güzel yorumlar okumuştum. Zaten biliyorsunuz ben Müjde Aklanoğlu kitaplarının hayranıyım çok seviyorum. Bu kitap bambaşka bir şeydi. Bütün duyguları yaşatan, kitabın kapağını kapattığınızda ben ne okudum şimdi dedirten bir kitaptı. Tek kelime ile BAAAYIIIILDIIIIMM. 2021 yılında okuduğum en iyi kitaplardan biri. (Kitaplarm_ve_ben)
Selam kitap dostlarım. MÜJDE AKLANOĞLU bu kitapla gönlüme taht kurdu. Kitap bitti ve ben şu anda sanki bir boşlukta savruluyorum. Okuduğunuz kitapta; Gerilim mi seviyorsunuz? Sonuna kadar var. Aksiyon mu istiyorsunuz ? Sonuna kadar var. Polisiye ??? O da var. Savaş kitabı mı seviyorsunuz? En acısından var. Psikolojik kitaplar mı seviyorsunuz? En alasından var. Aile bağları? En sağlamından var. Peki aşk ??? En gözü karası , en güzeli, en tutkulusu var. Ece Aydınoğlu sevgiyle sarılmış bir yalnız, Cirrus Qasem kimsesiz bir yalnızdı. İkisinin de acıları çocukluktan itibaren başlamıştı. Biri hastane odalarında çocukluğunu, gençliğini kaybetmişken, diğeri savaşın çirkin, iğrenç, mide bulandırıcı yüzünden bedenen ve ruhen ağır yaralar almış , ailesini kaybetmişti. Bu iki hasarlı yürek çok ağır sınavlardan geçtiler. Bir olabilmek için çok mücadeleler verdiler. Kadın deliliğinin ve aşkının sayesinde cesur, adam yaşadığı travmaların yüzünden korkaktı. Ama seviyordu. Önemli olan bu değil miydi? Ve bu sevgi, bu aşk herşeyin en güzelini hak ediyordu. Eee daha size nasıl anlatayım bu kitabı? Birazcık önerilerime güveniyorsanız, mutlaka okuyun #kitapbuyusu01 (İlkay Çağlıyan)
Kimsesiz PDF indirme linki var mı?
Müjde Aklanoğlu - Kimsesiz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kimsesiz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Müjde Aklanoğlu Kimdir?
1986 İstanbul doğumlu olan yazar İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesi, Moda Tasarımı bölümü mezunudur. Bir çok çalışması dereceye girip ödüller almıştır. Yazarın daha önce “Bana Sevmeyi Anlat” isimli kitabı yayımlanmıştır. Evli ve iki çocuk annesi olup, İstanbul’da hayatını sürdürmektedir.
Müjde Aklanoğlu Kitapları - Eserleri
- Bana Sevmeyi Anlat
- İki Yemin Bir Aşk
- Yemin Bozdum Yolunda
- Kör Talih
- Bir Şans Daha
- Bana Bir Masal Anlatsana
- Rüyalar Gerçek Olsa
- Adı Bende Saklı
- Rüyalar Gerçek Oldu
- Baksana Talihe
- Yemin Bozdum Yolunda
- Edep Çiçeği
- Kaderimde Saklı
- Bana Esmeyi Anlat
- Ecem
- Ördü Kader Ağlarını
- Yağmur Bulut'u Unutursa
- Araftayım
- Gamzelim
- Kör Talih 2
- Kimsesiz
- Gamzelim Ya'saklımsın
- Yurtsuz
- Kalpsiz
- Ayten
- Baksana Talihe
- Zümrüt Kafes
- Geleceğim Sensin
- Baksana Talihe 2
Müjde Aklanoğlu Alıntıları - Sözleri
- Hırçın olduk birbirimize.. isyan ettik kaderimize.. unuttuk vefalı olmayı, şefkatli olmayı, saygılı olmayı denemedik birbirimize. Esirgedik sevgimizden merhameti. Yürekten sevmeyi, içten gülümsemeyi çok gördük, uzaklaştırdık hayatımızdan birbirimizi. (Kaderimde Saklı)
- "Sen, iki gözün hikâyesini bilir misin Kaderim?" ... "Beraber ağlar, beraber uyur, beraber görür, beraber gülerler ama asla beraber olup, birbirlerini göremezler." (Bana Bir Masal Anlatsana)
- Mutluluğun adı bu muydu? Ya da mutluluk böyle bir şey miydi? Gözlerinde ömrünü tutsak etmek miydi? Tarifi yoktu, ya da lisanı... Mutluluk anlatılmıyor, yaşanıyordu. (Adı Bende Saklı)
- İnsanoğlu anlaşılması zor varlıklardı, nefret ediyorum dediklerini sever, seviyorum dediklerini yerden yere vururdu. (Bana Sevmeyi Anlat)
- ...hastalıklar zaaf değil, kula verilmiş imtahanlardı. (Ecem)
- Sessizlik en çok sen yanımdayken acıtıyor beni. Sözlerin, başka sırların kapılarını aralayan sır dolu anahtar gibi. Konuş... Durma! Vur! Bir kuru sözle... Mermisiz öldür beni! (Baksana Talihe)
- "Senin yanında iyi oluyorum.. Eksik yanım tamamlanıyor.." (Rüyalar Gerçek Oldu)
- Nereye gidersen git... Kaçtıklarını götürürsün beraberinde... (Rüyalar Gerçek Olsa)
- Kimseye zorla sevdiremezdi ki kendini. Aşk dilencisi değildi sadaka istemiyordu... (Kör Talih 2)
- Vicdan azabı taşımayan yürek, Ya deliye aittir, ya ölüye... (Baksana Talihe)
- Ne kadar zordu "Allah'a emanet," dediğin kişiyi Allah'a emanet verip, alacağın günü beklemek.. (Yağmur Bulut'u Unutursa)
- O kitabın ilk sayfasının son cümlesinin ilk dizesinde şöyle yazıyordu..' Özlemek 7 harf 3 hece ama her gece.. ' (Gamzelim Ya'saklımsın)
- “Bana bak da konuş, o zaman seni daha iyi anlarım." (İki Yemin Bir Aşk)
- "Eğer gözyaşlarının sesi olsaydı, ne söylerlerdi şu an için?" (Kimsesiz)
- "Tükendiği zaman bile sevmeye devam eden yüreğe diyorlar sevdalık..." (Ördü Kader Ağlarını)
- Yarın, hiç beklemediğim yerden, hiç beklemediğim bir mutluluk beni bulsun. Hayat, bu da senin bana hediyen olsun!!! (Yemin Bozdum Yolunda)
- "Vazgeçtiğim için değil, bize dair geride umut bırakmadığın için gidiyorum..." (Araftayım)
- Yüreği acır mıydı insanın? (Yemin Bozdum Yolunda)
- Ne kadar müsrif kaderim var... Mutluluğumu, şarjımdan daha çabuk bitiriyor. (Yemin Bozdum Yolunda)
- Unutmuşum, yüreği çöl olanın gözlerinde çiçek açmayacağını. (Kalpsiz)