Keşfedilmemiş Benlik - Carl Gustav Jung Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Keşfedilmemiş Benlik kimin eseri? Keşfedilmemiş Benlik kitabının yazarı kimdir? Keşfedilmemiş Benlik konusu ve anafikri nedir? Keşfedilmemiş Benlik kitabı ne anlatıyor? Keşfedilmemiş Benlik PDF indirme linki var mı? Keşfedilmemiş Benlik kitabının yazarı Carl Gustav Jung kimdir? İşte Keşfedilmemiş Benlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Carl Gustav Jung

Çevirmen: Canan Ener

Yayın Evi: Barış İlhan Yayınevi / Psikoloji Dizisi

İSBN: 9789757029342

Sayfa Sayısı: 112

Keşfedilmemiş Benlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Keşfedilmemiş Benlik sorgulayan bir kitap. 

Onu okurken, kendinizi dünyanın en büyük psikiyatristlerinden birinin yanında oturuyor ve insanın en önemli sorunlarından birisi üzerine söyleşisini dinliyor gibi oluyorsunuz.

(Tanıtım Bülteninden)

Keşfedilmemiş Benlik Alıntıları - Sözleri

  • Tanrıya bağlanmayan bir birey dünyanın fiziksel ve ahlaki kışkırtıcılığına kendi kaynakları ile direnemez.
  • Düşünmek çok zordur, bu yüzden çoğu insan yargılamayı seçer.
  • Yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu görüşlere sahip olduğu zaman kendini yalnız hisseder.
  • Biz hala kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri diğer insanlara atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir.
  • Kalabalık ne kadar büyük olursa, bireyin önemi o kadar azalır.
  • …ben asla bir sohbeti iki saatten uzun sürdüremedim, çünkü yerliler yorulduklarını belirttiler. Çok zor olduğunu söylediler, oysa ben gelişigüzel biçimde çok basit sorular soruyordum. Ama aynı yerliler avlanırken veya bir yolculuk esnasında harika bir odaklanma kapasitesi ve dayanıklılık gösteriyorlardı. Örneğin benim mektuplarımı taşıyan yerli hiç durmadan yetmiş beş mil koşabiliyordu. Altı aylık hamile bir kadının sırtında bebeği, ağzında uzun piposu, 95 derece sıcaklıkta, bir ateşin çevresinde sabaha kadar hiç yorulmadan dans ettiğini gördüm.
  • Başkasında mücadele ettiğimiz şey, genellikle bizim kendi kötü yönümüzdür.
  • Kendini tanımak bireysel gerçekleri bilmek olduğuna göre, teoriler bize bu konuda fazla yardımcı olamazlar. Bir teorinin evrensel geçerlilik iddiası ne kadar güçlü ise, tek tek bireysel gerçeklerin hakkını verme kapasitesi o kadar zayıf olur.
  • Ve biz hâlâ kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri “diğer insana” atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir. Bu durumda asıl gerçekleşen şey aşağılık bir “ruhun” bir insandan diğer insana göç etmesidir. Dünya hâlâ tiksinilen insanlar (bétes noires) ve günah keçileriyle doludur, aynı eskiden cadılarla ve kurtadamlarla dolu olduğu gibi.
  • Diğer yandan, gölge yönümüzü tanımak, kusursuz olmadığımızı kabul etmemiz için bize gereken alçak gönüllüğü sağlar. Ve insani bir ilişkinin kurulabilmesi için tam da bu bilinçli kabullenmeye ve saygıya ihtiyacımız vardır. İnsanî bir ilişki ayırımlara ve kusursuzluğa dayanmaz, zira bunlar sadece farklılıkları vurgularlar veya tam karşıtın ortaya çıkmasına neden olurlar. İnsanî bir ilişki, daha ziyade mükemmel olmamaya, zayıf, çaresiz ve desteğe muhtaç olmaya dayanır - bağımlılığın bizzat temelini ve itici gücünü oluşturan budur.
  • Yan yana toplanan milyonlarca sıfır, maalesef bir etmez.
  • Eğer Stalin'in yaptığı gibi, üç milyon köylüyü açlığa mahkum edip, bir o kadar işçiyi de ücretlerini vermeden emrinize amade ederseniz, istediğiniz her türlü sosyal ve ekonomik reformu gerçekleştirebilirsiniz. Böylesi bir Devlet'in korkacağı hiçbir sosyal veya ekonomik kriz yoktur. Gücüne dokunulmadığı sürece yani ortalıkta iyi beslenmiş ve sıkı disiplinli bir polis ordusu bulunduğu sürece- varlığını çok uzun bir süre sürdürebilir ve gücünü sürekli arttırabilir.
  • Ruhumuz verebileceğimiz kadar çok ilgiye layıktır.
  • İman kesin bir kolektif inancın ifadesidir, oysa din sözcüğü belli bazı fizikötesi ve dünyaötesi faktörlerle kurulan öznel ilişkiyi ifade eder. İman ana hedefi bu dünya olan bir inanç bildirimidir, dolayısıyla dünyevi bir ilişkidir. Oysa dinin anlamı ve amacı (Hıristiyanlık, Musevilik ve İslamda olduğu gibi) bireyin Tanrı ile ilişkisinde “veya (Budizmde olduğu gibi) bireyi kurtuluşa ve özgürleşmeye götüren yolda saklıdır. Tüm ahlak sistemleri bu temel gerçekten türemişlerdir, o olmaksızın bireyin Tanrı’ya karşı sorumluluğu töresel veya göreneksel bir erdem olmaktan öteye gidemez.
  • …bilinç gelişimi ne düzeyde olursa olsun, her uygar insan ruhunun derinliklerinde arkaik bir insan olmaya devam eder. İnsan vücudu bizi nasıl memelilere bağlıyorsa ve sürüngenler çağına kadar uzanan evrimsel sürecin hatıralarını taşıyorsa, insan ruhu da, başlangıcına kadar izlerini takip ettiğimizde, sayısız arkaik özellikler gösteren bir gelişimin ürünüdür.

Keşfedilmemiş Benlik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap, geçmişten günümüze insanlar hakkında yazılan bir derleme. İlk bölüm Arkaik İnsan, ikinci bölüm Keşfedilmemiş Benlik olarak ayrılmış. İkinci bölümde yedi farklı konu incelenmiş. Bunlar; Modern Toplumda Bireyin Acıklı Durumu, Kitle Zihniyetinin Dengeleyicisi Olarak Din, Din Konusunda Batı Dünyasının Tutumu, Bireyin Kendisini Anlaması, Yaşama Felsefesi ve Psikolojik Yaklaşım, Kendini Tanımak ve Kendini Tanımanın Anlamı Üstüne. Eser, görünenin arkasını sorgulatıp, üzerine düşünmeye teşvik ediyor. Özellikle din ve devlet ile ilgili bölümlerle ilgili tespitleri etkileyiciydi. Okuduğum ilk Jung kitabı, sanırım Jung'a başlamak için de ideal. Genel olarak durumlar hakkındaki tutumu ve bakış açısıyla ilgili bayağı fikir sahibi olunuyor. Carl Gustav Jung'a göre; yeryüzündeki her türlü hareket ve gelişme insanın eseridir. Hal böyleyken bireyin bu kudretinin farkında olmaması ve kaderini başkaların iki dudağı arasında bırakması inanılmaz bir şey.  Psikoloji kitabı olunca terimle boğulmuş, dili anlaşılmaz olabilir diye düşünmeme rağmen çok yalın dille yazılmış. Birkaç terim elbette var, neyseki azlar, psişe, arketip, a priori gibi, onlar hakkında fikir sahibi olunduğunda daha rahat içine girilebilir kitabın. Dünyadaki hiçbir şeyle kıyaslanmayacak ölçüde eşsiz olan insanın benliğini keşfi için edinebileceği, çok rahat okuyabileceği ve okurken gerçekten kendisiyle ilgili iç dünyasında keşfe çıkacağı bir eser. (Ekin)

"Bir şey biz ona güzelliği atfettiğimiz için mi güzeldir? Büyük düşünürlerin dünyaları aydınlatanın parlak güneş mi, yoksa güneşle ilişki nedeniyle insan gözü mü olduğu sorusuyla güreştiklerini biliyoruz." Jung'u okumaya nereden başlamalıyım diyenlere biçilmiş kaftan olan bu kitap, Carl G. Jung'un 1933'te yayınlanmış olan 'Arkaik İnsan' isimli makalesiyle başlıyor. Bu makalede çağının en büyük psikiyatristlerinden biri olan Jung'u, ilkel insanın dünyaya bakış açısını incelerken görüyoruz, hatta bizi de bu yolculuğa eşlik eder gibi hissettiriyor, bir boa yılanı görüp kaçan bir yerlinin arkasına takılıyoruz onunla birlikte. Jung, birçok şeyin sebebi konusunda çok farklı görüşlerde olan ilkel insanla biz uygar insanlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyuyor. Örneğin bizim için yaşlı bir insanın yaşlılıktan ölmesi gayet normalken onlara göre insanı öldüren büyü ya da kötü bir ruhtur. Çünkü birisi 75 yaşında ölüyorsa öteki neden ölmüyor gibi bir mantık yürütmeleri var. Başka bir örnekte ise Jung yerlilere birkaç soru sorduktan sonra onların bu sorgulama sürecinden inanılmaz yorulduklarını, onlara bunun çok zor geldiğini gözlemliyor. Oysa aynı yerli hiç durmadan yetmiş beş mil (120km) koşabiliyordu! Buradan da şu sonuca varıyor; "Eğer biz de bizi ilgilendirmeyen konulara dikkatimizi yoğunlaştırmaya uğraşırsak, ne kadar kısa sürede odaklanma gücümüzün azaldığını görebiliriz. Onlar gibi, biz de duygusal dip akıntılarımıza bağımlıyız." Bu ve bunun gibi bir sürü tespitin yer aldığı 'İlkel insan' makalesini meraklılarına kesinlikle öneririm. Diğer bir bölümse ise Modern toplumdaki bireyin acınası durumundan bahsediyor. (Daha modernizm deyince akla gelen Baumann'ın portakalda vitamin olduğu zamanlar :) ) Din'in kitle insanının durumunda bir sığınak olduğundan bahsediyor ve kısaca kitle insanının elinden Tanrısını aldığınızda ona yeni Tanrılar vermek zorundasınızdır diyor. Bu çıkarımı yapmasındaki sebebin ise, dini inancın zihinsel dengeyi muhafaza ettiğini düşünmesinden dolayı olduğunu sanıyorum. Gerçekten de dini inanç, kitle insanının öte dünyayı düşleyerek bu dünyada yaşayamadığı hayatın, ötedünyaya atfedilerek modern dünyanın girdabında artık bir fabrikadaki bir robotun metal parçası değerinde olmasına rağmen hâlâ akıl sağlığını koruyabilmesine olanak sağlayan en büyük etkendir. Ama Jung'un aksine dini dogma ve doktrinlerin, insanlığın çocukluk döneminde kalması gerektiğini, bu kavramları aşmadığımız sürece de yerimizde sayacağımızı söyleyen Freud'un bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. Bu cümleden Jung'un dindar biri olduğu çıkarılmamalı. Kendisi bir protestan olarak doğduama gençliğinde dinden iyice uzaklaşmıştı. Daha sonraları dışarıdaki Tanrıyı bir kenara atıp kendi psişe kuramının göbeğine 'kendi içindeki Tanrıyı' koymuştur. Yaşlılığında(1959) yapılmış bir röportajda inancı sorulduğunda, "Cevap vermesi güç. Tanrının varolduğunu biliyorum, inanmaya ihtiyacım yok." demiştir. Bunu Vahdet-i Vücut inancına benzetmekle birlikte aslında Tanrıya inanmadığını kendisine itiraf edemediğinden dolayı içsel deneyimde bunu aradığı kanaatindeyim. Din bahsini daha fazla uzatmayalım, sözde incelemeyi kısa tutacaktık. :) Diğer başlıklarda ise genel olarak kötülüğün kökenine dair sorgulamalar eşliğinde giderken, aslında komşumuzda nefret ettiğimizin kendi bastırmak istediğimiz taraflarımız olduğunu ortaya koyuyor. Kendini tanımak bölümünde, insani ilişkilerin karşılıklı güvene ve kendi kusurlarını kabul etmeye dayandığını söylüyor. Sait Faik "Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey." deyip bu konuya noktayı koyuyor. Çünkü, "Sevginin bittiği yerde, güç savaşları, şiddet ve terör başlar." Buraya kadar okuyanlara teşekkür eder, iyi okumalar dilerim. Not:Yaptığım bütün isimsiz alıntılar bu kitaptandır. (Samet Ö.)

Keşfedilmemiş Benlik PDF indirme linki var mı?

Carl Gustav Jung - Keşfedilmemiş Benlik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Keşfedilmemiş Benlik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Carl Gustav Jung Kimdir?

Carl Gustav Jung. (d. 26 Temmuz 1875 Kesswil, Thurgau, İsviçre. ö. 6 Haziran 1961 Küsnacht ZH, Zürih, İsviçre). İsviçreli psikiyatr, analitik psikolojinin kurucusu. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi.

Basel Üniversitesi'nde tıp profesörü olan büyükbabasının adını taşıyan Carl Gustav Jung İsviçreli bir papazın oğludur. 1895 yılında Basel'de tıp eğitimi almaya başladı ve 1900 yılında Eugen Bleuler'in asistanı olarak Burghölzli'de psikiyatrist olarak hizmet verdi. Doktorasını 1902 yılında tamamladı. Konu okült (gizli, görünmeyen) fenomenler (etkiler) ve onların Psikoloji ve Patolojiyle bağlantıları idi. Paris'te 6 ay Pierre Janet ile bilgilerini derinleştirdi. 1903 yılında Emma Rauschenbach ile evlendi. 36 yaşında Uluslararası Psikanaliz Birliği'nin ilk başkanı oldu. Psikolojik analizlerinde astrolojiden de yararlanan Carl Gustav Jung,Sigmund Freud'le beraber üzerinde çalıştığı toplumsal bilinçaltı kavramı ile de tanınır.

Carl Gustav Jung Kitapları - Eserleri

  • Dört Arketip
  • Keşfedilmemiş Benlik
  • İnsan Ruhuna Yöneliş
  • Psikoloji ve Din
  • Anılar, Düşler, Düşünceler
  • Rüyalar
  • Maskülen
  • Feminen
  • Kişiliğin Gelişimi
  • Kırmızı Kitap
  • Ulysses ve Picasso Üzerine Denemeler
  • Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme
  • İnsan ve Sembolleri
  • Psikoterapi Pratiği
  • Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit
  • Eşzamanlılık
  • Analitik Psikoloji Sözlüğü
  • Analitik Psikoloji
  • Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım
  • Freud ve Psikanaliz
  • Ruh
  • Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri
  • Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri
  • Seçme Yazılar
  • Nietzsche'nin Zerdüşt'ü Üzerine Seminerler
  • Psikolojide Tipler
  • Bilinç ve Bilinçaltının İşlevi
  • Dinlerin Psikolojiye Etkileri
  • Dönüşüm Sembolleri
  • Aion
  • Psikiyatri Araştırmaları
  • Les Racines de la Conscience
  • Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır
  • The Structure and Dynamics of the Psyche
  • The Archetypes and the Collective Unconscious
  • Civilization in Transition
  • Psikoloji ve Felsefe
  • Two Essays on Analytical Psychology
  • Rüyalar
  • Kundalini Yoga Psikolojisi
  • Rüya Analizleri
  • Kəşf Olunmamış Mənlik

Carl Gustav Jung Alıntıları - Sözleri

  • ...ruhani bir amaç, ruh sağlığının kesin gerekliliğidir. (Kişiliğin Gelişimi)
  • "Kendi ruhunu bir teleskopla baktı. Düzensiz gibi görülenleri gördü ve güzel yıldız kümeleri gibi gösterdi ve bilincine dünyaların içinde gizli dünyalar kattı." (Anılar, Düşler, Düşünceler)
  • Bugün bunların olmasındaki amacın karanlığa, olabildiğince aydınlık getirebilmek olduğunu biliyorum. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
  • Bastırılmış acı verici düşünce kendisini ancak "sembolik " olarak ifade edebilir. (Rüyalar)
  • Duygusallık, aşağılık duygusunun varlığının şaşmaz belirtisidir. Bu,sadece iki kişi arasında değil, aynı zamanda kendi içimizdeki çatışmanın ve anlaşmazlığın psikolojik temelini oluşturur. (Analitik Psikoloji)
  • Tutkularının cehenneminden geçmemiş biri, onların hiçbir zaman üstesinden gelemez. (Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım)
  • “Nietzsche’nin Zerdüşt’ünün bir de psikolojik açıdan dikkatle okunmasını öneririm. Nietzsche, tanrısı ölen ve tanrısal paradoksu ölümlü insanın dar kılıfına hapsettiği için yıkılan “Üst-İnsan”ın psikolojisini eşine az rastlanır bir tutarlılıkla ve gerçekten dindar bir insanın tutkusuyla tasvir etmiştir.” (Dört Arketip)
  • Biz hala kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri diğer insanlara atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir. (Keşfedilmemiş Benlik)
  • insan yığınları hep sürü psikolojisine, bu yüzden de körükörüne “kaçışmaya” ve avam psikolojisine, bu yüzden de hissiz bir vahşilik ile isterik ağlamaklılığa meylederler. (Psikoterapi Pratiği)
  • Ne var ki ben, büyük ölçüde insanca beceriksizliklere bağlı olan bir şey için dini suçlamak gibi bir hataya düşmek istemiyorum. (Seçme Yazılar)
  • Bütün kaosun içinde bir kozmos, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır. (Les Racines de la Conscience)
  • Kadının güçlü bir erkeğin gücünden çok zayıflığını, zekası yerine akıllı adamın aptallığını sevmesi kadim bir olgu değil midir? (Feminen)
  • - " (...) Bir Japon atasözü şöyle der: “Hırsızlık yalanla başlar.“ (Psikiyatri Araştırmaları)
  • "Biraz yanlış davranmak bize daha bir rahatlık sağlar.. Bunun da nedeni, mükemmellik denen şeyden yoksunluğumuzdur.. Hintliler bir tapınak yaptırdı mı, bir köşesini bitirmeden bırakır.." (Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri)
  • Öğrendim ki yalnızca içimizde olanı ifade etme, ona tanıklık etme hakkına sahibiz; başkalarından bizim bakış açımızı benimsemelerini beklemeye hakkımız yok, onları dönüştürmeye çalışmaya ise hiç hakkımız yok. (Kundalini Yoga Psikolojisi)
  • "Jung, Müslümanların yaşadığı Mısır, Cezayir, Tunus, Büyük Sahra'ya geziler yapmıştır. Bu gezilerinden birinde Somalili bir sufî, Jung'un Kur'an'ı kendisinden daha iyi bildiğini söylemiştir." (Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri)
  • İnsan muazzam işler başardı, ama bunun karşılığında dünyanın uçurumunu derinleştirdi; insan nerede duracak, durabilecek? (Dört Arketip)
  • Yaşamını bir yalanın üzerine kuramazsın. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
  • …bilinç gelişimi ne düzeyde olursa olsun, her uygar insan ruhunun derinliklerinde arkaik bir insan olmaya devam eder. İnsan vücudu bizi nasıl memelilere bağlıyorsa ve sürüngenler çağına kadar uzanan evrimsel sürecin hatıralarını taşıyorsa, insan ruhu da, başlangıcına kadar izlerini takip ettiğimizde, sayısız arkaik özellikler gösteren bir gelişimin ürünüdür. (Keşfedilmemiş Benlik)
  • ....özellikle ilkel insanlar çocuklarına çok bağlıdır.. (Freud ve Psikanaliz)