diorex
sampiyon

Kendini Yaratan İnsan - Gordon Childe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendini Yaratan İnsan kimin eseri? Kendini Yaratan İnsan kitabının yazarı kimdir? Kendini Yaratan İnsan konusu ve anafikri nedir? Kendini Yaratan İnsan kitabı ne anlatıyor? Kendini Yaratan İnsan PDF indirme linki var mı? Kendini Yaratan İnsan kitabının yazarı Gordon Childe kimdir? İşte Kendini Yaratan İnsan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 23.09.2022 13:00
Kendini Yaratan İnsan - Gordon Childe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gordon Childe

Çevirmen: Filiz Ofluoğlu

Orijinal Adı: Man Makes Himself

Yayın Evi: Varlık Yayınları

İSBN: 9789754340167

Sayfa Sayısı: 168

Kendini Yaratan İnsan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

V. Gordon Childe'ın çok ilginç kitabı Kendini Yaratan İnsan en eski çağlardan beri insan soyunun pek yavaş bir ilerleme ile uygarlığa doğru tırmanışını, dünyamızın çeşitli bölgelerinde her türlü güçlüklere ve yırtıcı hayvanlara karşı ne çetin bir savaş verdiğini, bin bir güçlükle yaşamını sürdürebilen bir yaratıkken zamanla nasıl geliştiğini, aklını işleterek on binlerce yıl içinde bir düşünen ve yaratan insan haline geldiğini anlatıyor. Çetin bir yaşam savaşımının öyküsünü bu kitapta büyük bir ilgiyle okuyacak, çok şey öğreneceksiniz.

Kendini Yaratan İnsan Alıntıları - Sözleri

  • « Mısırlılar göz kapaklarını boyamak için malaşit taşı kullanırlardı; çok geçmeden bunun çevresine daha nice boyalar ve ürünler eklendi, tıpkı bizde tütün içme alışkanlığının doğurduğu nice ürünler gibi... Bu taş süslü deri torbalarda taşınır, hayvan biçiminde yontulmuş paletler üzerinde çentilirdi. Yeşil renk, güneşin parlaklığından gözleri korur, taşın içindeki bakır karbonat da, sıcakta sineklerin taşıdığı göz mikroplarına karşı dezenfektan görevini yapardı. Ama Mısırlılara göre bu etkiler gizseldi. Malaşit taşına, gizsel gücü, ya da içindeki mana için önem verirlerdi. Bu nedenle boyanın hazırlanması töreseldi, keseler süslerle bezeliydi, paletler de hayvan biçiminde oyulurdu. »
  • Arkeologlara göre, insanın dünyada türeyişini yaptığı aletler be­lirler. İnsan, besin ve barınak edinmek için, fizyolojik donatımındaki eksikleri aletlerle tamamlar. Beyni ve sinir sisteminin sağladığı el ve göz bağlantısının ince dengesiyle aletleri yapar. İlk aletler anlaşılan tahta, kemik ya da taş parçalarıydı, bu parçalar kırılıp yontularak ele uygun biçime getirilir, az çok sivriltilirdi. Tahtadan yapılanlar çoktan yok olmuşlardır. İlk taş aletler de doğal olarak (don ya da sıcaklar veya ırmak yataklarında yuvarlanarak) parçalananlardan ayırt edile­memiştir. Oysa, ilk Buz Çağının da öncesinden, beceriyle, yontucu, sıyırıcı, kesici aletler olarak biçimlendirilmiş olan sert taş parçalarını arekologlar ayırt edebilmişlerdir. Bu tür aletlerin insan tarafından biçimlendirilmiş olması bugüne dek tartışılırsa da, bilginlerin çoğunluğunca kabul edilir.
  • Neolitik dünya, oraya buraya serpilmiş, ayrık gruplar değil, bir toplumlar dizisi olarak düşünülmelidir. Bunların her biri, düzenli ve sık olmasa da, yinelenen ilişkilerle birbirlerine bağlantılıydı.
  • Besin toplayan topluluklar, bulabildikleri besin maddeleriyle sınırlıydılar-av hayvanları, balık, yenilebilir kökler ve böğürtlen gibi bitkilerin nüfusu sınırlamış olduğu bir gerçektir. Bu kaynağı, büyücüler ne derse desin, insan çabası arttıramazdı. Gerçekten de toplama ve avlanma uğraşıları geliştirildikçe, bir noktadan sonra gerek av hayvanları, ge­rek besin bitkilerinin kaynağı kuruyacaktı. Avcı nüfusun, erişebildiği kaynaklara sayı bakımından uyduğu görülmektedir. Besin kaynağını arttırmak için daha çok tohum ekmek, daha geniş alanları ekime açmak gerekir. Beslenecek ağız arttıkça, ekecek el de çoğalır.
  • "Doğrusunu söylemek gerekirse, ben neyin "yükseliş", neyin "çöküş" olduğunu bir türlü çıkaramadım."
  • ...Tapınak büyük bankadır; tanrı da ülkenin baş kapitalisti...
  • “insan düşünceden nefret ettiği için hemen elinin altındaki açıklamaları kabullenir ve dört elle sarılır.”
  • Tarih öncesi devrimleri daha tarafsızca değerlendirebiliriz çünkü sonuçlan bizi kişi olarak daha az etkilemiştir.
  • Gelenek, belirli sınırlar içinde insanı, davranışlarını yönelterek, biçimlendirir, ama aynı güçte bir başka gerçek de, gelenekleri insanların yaptığıdır. Demek ki, daha da derin bir seziyle, inancımızı yineleyebiliriz: İnsanı, insan yapan, insandır.
  • "Eski Taş Çağı"nda, (paleolitik çağda) insanlar geçimlerini salt avlanma yoluyla ve böğürtlen, bitki kökleri, çerçöp ve kabuklu deniz hayvanları toplayarak sağlarlardı. Bu insanların sayısı da, ancak do­ğanın onlara sağladığı besinle sınırlıydı ve oldukça azdı. "Yeni Taş Çağında" (neolitik çağda) insan, bitki ve hayvan yetiştirerek, kendi besin kaynağına başat duruma geçmiştir. Olumlu bir çevre ve koşul içinde. İnsan artık bir toplum olarak tüketimi için gerektiğinden çok besin üretebiliyor ve artan nüfusu beslemek için üretimini artırabili­yordu. Eski Taş Çağında gömülen cenaze sayısı ile Yeni Taş Çağında Avrupa ve Yakın Doğu’daki gömüler kıyaslanınca, neolitik devrim sonucu nüfusun çok büyük çapta arttığını görüyoruz. Biyolojik açıdan bu yeni ekonomi büyük bir başarı olmuştur; türümüzün çoğalmasını sağlamıştır.

Kendini Yaratan İnsan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

* İnsanlık avcı-toplayıcı yaşam biçiminden hayvan ve bazı besin maddelerini evcilleştirmesi sonucu, çanak-çömlek yapımına başlaması neolitik devrin kapısını aralamıştır. Kendi besin maddelerini üretmesi artı ürünü, tarımı ve çanak çömlek yapımı ise insanın zihinsel dünyasında soyutlama yeteneği kazandırarak önemli akli melekelerin gelişmesine katkıda bulunmuştur. ** İnsanın iki önemli sıçrayıştaki birinci sıçrayış kendine yeten tarım ve hayvancılığı yani neolitik devrim, ikinci sıçrayış ise artı ürün elde ederek kentsel devrimi sağlamıştır. Artı ürün sonucunda nüfus artmış, ticaret gelişmeye başlamış, diğer kavimlerle ilişkiler artmış, sınıflar ortaya çıkmıştır. *** İlkel kavimlerde en önemli grubu teşkil eden büyücüler artı ürün sonucu daha iyi noktaya gelmiştir. Bilimsel süreçler sonucu meydana gelen değişimler gücü elinde bulunduran büyücüler tarafından zenginlik aracı, sömürü haline gelmiştir. **** Avcı-toplayıcı dönemde insan doğa karşısında aciz iken neolitik dönem, gelişmeler sonucunda doğa karşı galip gelme üstünlüğüne kavuşmuştur. ***** Devrimlerin üçüncü önemli ayağı ise bilgiye ulama süreci içindeki Yazının icadıdır. Yazının icadı ile birlikte ekonomi, matematik, geometri gibi ve devamında diğer bütün bilimlerin ortaya çıkmasındaki öncü role sahip olmuştur. Hintlilerin 0 rakamını bulması, Mısırlıların Nil ve tarım alanlarındaki hesaplamadan, muhasebe , ekonomik etkinliklerin tümü yazının icadıyla mümkün olmuştur. ****** Su ile toprağın ayrımı Dünyanın yaratılışındaki önemli iki unsurdur. Tarlaların bataklık olmaktan kurtulması, kanalların kazılması, hayvan ve insanların korunması için yüksek yerlere setler yapılması, aradaki önemli ayrımın neticesidir. Bunun sonucunda ise bereketli, ekilebilir alanlar ve hayvanlar için otlanacakları alanlar meydana getirmiştir. ******* Mısırlılarda çiftliklerde çalışmak üzere gece ve gündüzün iki eşit parçaya bölünmesi ihtiyacı mevsim saatini, Babillilerde ise gece ve gündüzü on iki eşit parçaya bölerek ay hesabı meydana getirmişlerdir. ******** Tıp bilimi ise durum farklılık taşır. Her türlü hastalık hem Mısır, hemde Mezopotamya kavimlerinde şeytanın işi, büyüsel güçlerin işi olarak görülürdü. Bu nedenle iyileşme süreci daha çok ayin havasında geçerdi. İlaç olarak hayvan ve insan dışkısı öneriliyordu. Çünkü inanca göre ilaç ne kadar tatsız ise o kadar etkili oluyordu. ********* İnsan değişim ve dönüşümüne ilişkin enfes bir kitap... Mutlaka okuyun... (HOMO FABER...)

Dersim için okumam gereken bir kitaptı. Tarih üzerine yazılmış, varsayımların ve çıkarımların bol olduğu bir kitap. Değinilen tarih ilk insanlardan başlayarak anlatılan ve yine tarih öncesinde bırakılan bir dönemi içeriyor. İnsanlığın nasıl geliştiği, gelişim sırasında neler yaşandığını anlatıyor. Yer yer fazla detaylar okuyucuyu sıkabilir ama genel anlamla tarih kitabı sevenler için fena bir kitap değil. Okuması zevkli. Bilgi açısından bakarsak eğer çok çok iyi bir kitap diyebilirim. (Сэрэн Кэчэчи 41)

İNSANLIĞIN GELİŞİM DEVRİMLERİ İlkel toplumdan barbar topluma, barbar toplumdan uygar topluma insanlığın farklı zaman ve mekanlarda gelişim süreçlerini inceleyen harika bir çalışma. Kitap Devrim olgusunu temele alarak üç büyük devrimden bahsediyor. -NEOLİTİK ( TARIM) DEVRİMİ -KENTLEŞME ( SANAYİLEŞME) DEVRİMİ -BİLGİYE ULAŞMA SÜRECİ DEVRİMİ Tarımın başlaması ile avcı-toplayıcı yaşam biçimini bırakıp yabani bitki ve hayvanları evcilleştiren insanlar, Neolitik devrimini başlatarak besin üretiminde büyük köklü değişimlere yol açmıştır. Neolitik Devrimde elde edilen ürünler ile "artı ürün"ü doğurarak ticaret ile yerleşim yerlerini, toplumsal ve ekonomik yaşamlarını da kökten değiştirecek adımlar atmışlardır. Artı üründeki ekonomik değişme güç odaklarını doğurmuş, yerel ve merkezi güçleri mücadeleye çağırmış, nüfusta büyük artışlara neden olmuş ve sınıfları doğurmuştur. Yerleşim biçimindeki köklü değişim ile küçük yerleşmelerden kentsel yapılaşmalara başlanmış ve ikinci devrimi olan Kentsel Devrim ortaya çıkmıştır. Tabi insanların en önemli devrimi olan Bilgiye Ulaşmadaki Devrimi sağlayan "Yazı" kısa zamanda diğer tüm devrimlerin başlatıcısı olacaktır. Bununla birlikte matematik, geometri gibi bilimlerin doğuşunu sağlayan yazı, kentsel devrimdeki ve tarım devrimindeki anlaşabilirliğin kapısıdır. Gerçekleştirilen her devrim ile insanlığın gelişim sürelerindeki zaman aralığı kısalmaya başlamış, daha kısa zamanda daha çok bilgi elde edilmiştir. İnsanlığın gelişimini yazıldığı yıllar itibariyle müthiş bir incelikle anlatan harika bir eser. (Sîdar Ronahî)

Kendini Yaratan İnsan PDF indirme linki var mı?

Gordon Childe - Kendini Yaratan İnsan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kendini Yaratan İnsan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gordon Childe Kimdir?

Arkeolojiye Marksist bakış açısını getirmiştir. Arkeolojik bulguları tarihsel bütünlük ve gelişim içinde kavrayıp yorumlamaya çalışmış olup, bu anlayışla yazdığı yapıtları, arkeolojik ve tarihsel bulguların sosyalizm açısından değerlendirilmesinde ufuk açan yapıtlar olarak klasikler arasında girmiştir.Gordon Childe 1892 Avustralya'nın Sidney şehrinde doğdu. Sidney ve Oxford üniversitelerini bitirmiştir. 1925 yılında arkeoloji teorisi üzerine yazdığı "The Dawn of Europeon Civilization" adlı kitapı onun.hızlı bir şekilde tanınmasını sağladı İlk kitabında Avrupa veya batı uygarlığının doğuşunda Yakın doğunun rolü ve etkilen üzerinde düşüncelerini yansıtmıştır. G.Childe çok iyi bir dilbilimci olarak, 1927 yılında İskoçya'dakiEdinburgh Üniversitesi'nde Arkeoloji profesörü olarak atandı. Bu süreçte Britanya neolitiği üzerine kazı çalışmaları yürütür. Çok iyi bir teorisyen olduğundan arkeolojik kazılarca bulunmuş verileri değerlendirmesi ile hep ön plana çıkmıştır. Nitekim 1928 yılında yazdığı "The Most Ancient East" adlı kitabı oldukça ilgi görmüştür. Ayrıca Yunanistan, Balkanlar, Irak, Hindistan ve ABD'de kazı birçok çalışmalarına katıldı. Özellikle Sovyetler Birliğine yaptığı ziyaretlerin kendi arkeolojik kişiliğini geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Özellikle marxist düşünceden etkilendiği ve teorilerini bu etkide geliştirdiği kabul edilir, 1946-1956 yılları arasında Londra Üniversitesinde Tarih Öncesi Arkeolojisi profesörlüğü ve Arkeoloji Enstitüsü yöneticiliği yaptı. G.Childe'ın en çok okunan iki kitabı "Tarihte Neler oldu" {What Happened in History) ve "Kendini Yaratan İnsan" {Men Makes Himself) 'dır. Edinburgh'dan sonra 1956 yılından da emekli olduğu Londra Üniversitesindeki Arkeoloji bölümüne dekan olarak atanmıştır. 1957 yılında Avustralya'ya döndü ve Blue Mountain de intihar etmiştir.

Gordon Childe'ın arkeoloji dünyasına kattığı ve en önemli iki teorisi "Neolitik Devrim/Neolithic Revolution" ve "Şehircilik Devrimi/Urban Revolution" dir Bu iki teori üzerine arkeolojik çalışmalar yapmış ve bunların kayıtlarını tutan ilk kişilerden birisidir ve bu çalışmaları hala günümüzde de geçerliliğini devam ettirmektedir. Özellikle Avrupa Dünyasının Neolitikleşme süreci ile ilgili ortaya attığı teoriler sürekli olarak arkeoloji dünyasında tartışılmaktadır. Vaha Teorisi {Oasis hyothesis) olarak bilinen ve insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik düzene geçiş sürecini açıklayan teorisi ile neolitik devrimin ortaya çıkışanı açıklayıcı bir model ortaya sermiştir. Ayrıca bu kapsamda "Ex oriente lux" (Doğudan Yükselen Işık), olarak bilinen söylemiyle batı veya Avrupa uygarlığının köklerinin yakın doğudan batıya doğru göç ettiği savını ileri sürmüştür. Yine. şehircilik ve devlet oluşumu ile ilgili teoriler ortaya atmıştır. Neolitik Devrim ve Şehircilik devrim kavramları dışında arkeoloji ve Hint-Avrupa dilleri üzerine çalışmalar yapmış ve bu Hint-Avrupa dillerinde daha sonra Hint-Avrupalıların kökenleri konusunda teoriler geliştirmiştir. Bunun sonucu Aryan tezini ortaya koymuştur.

Sonuç olarak, Gordon Childe'in özellikle Avrupa ve Yakın Doğu prehistoryasına yön veren en önemli kişiler arasında sayıldığı söylenebilir. Özeiiikle Neolitik Devrim ve Şehircilik devrim teorileri prehistorik arkeolojiye yön vermiştir.

Gordon Childe Kitapları - Eserleri

  • Kendini Yaratan İnsan
  • Tarihte Neler Oldu?
  • Geçmişi Bir Araya Getirmek
  • Toplumsal Evrim
  • Aryanlar
  • Doğu'nun Prehistoryası

Gordon Childe Alıntıları - Sözleri

  • Avrupa prehistoryasını doğru dürüst kavramak için, o halde, eski şarkın prehistorik ve protohistorik arkeolojisini tetkikle işe başlamak gerekiyor. Avrupa prehistoryası, başlangıçlarında, hemen hemen, şark dehasının fetihlerinin taklidi, veya daha iyisi, kabulüdür; bu fetihlerin tarihi bile şark prehistoryasında bulunurlar. Arkeolojik veya antropolojik araştırmalar sahasında, eski şarktan başka hiçbir yerde o kadar şaşırtıcı keşifler yapılmamıştır. (Doğu'nun Prehistoryası)
  • Şehir devrimi, aynı şekilde, standartlaştırmaya, genelleştirmeye ve nicelleştirmeye varan bir başka uylaşımı kışkırttı, hiç değilse güçlendirdi. Yeni ekonomi, mal ve hizmet değişimini, malların birçok çeşitlerinin ölçülüp 'değer' biçilmesi için ortak bir ölçüt istediğine yol açacak kadar arttırmıştı. (Tarihte Neler Oldu?)
  • “insan düşünceden nefret ettiği için hemen elinin altındaki açıklamaları kabullenir ve dört elle sarılır.” (Kendini Yaratan İnsan)
  • Tarih öncesi devrimleri daha tarafsızca değerlendirebiliriz çünkü sonuçlan bizi kişi olarak daha az etkilemiştir. (Kendini Yaratan İnsan)
  • 25.000 yıldan daha eski tarihlerde insanlar, bedenlerini boyamaya ve boyunlarına deniz kabuklarından oldukça büyük emek harcanarak yapılmış kolyeler asmaya başladılar. Bugün dünyanın her tarafında, modanın emirlerine uyarak dişlerini söktüren, ayaklarını bağlayan, korselerle bedenlerinin biçimini bozan ya da bedenlerini başka biçimlerde sakatlayan halklar görürüz. Gene bu tür davranışlar yalnızca insan türüne özgü görünüyorlar. Bu davranışlar bir ideolojinin ürünüdürler ve bir ideolojiyi dile getirirler. (Tarihte Neler Oldu?)
  • ...Tapınak büyük bankadır; tanrı da ülkenin baş kapitalisti... (Kendini Yaratan İnsan)
  • Neolitik dünya, oraya buraya serpilmiş, ayrık gruplar değil, bir toplumlar dizisi olarak düşünülmelidir. Bunların her biri, düzenli ve sık olmasa da, yinelenen ilişkilerle birbirlerine bağlantılıydı. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Arkeologlara göre, insanın dünyada türeyişini yaptığı aletler be­lirler. İnsan, besin ve barınak edinmek için, fizyolojik donatımındaki eksikleri aletlerle tamamlar. Beyni ve sinir sisteminin sağladığı el ve göz bağlantısının ince dengesiyle aletleri yapar. İlk aletler anlaşılan tahta, kemik ya da taş parçalarıydı, bu parçalar kırılıp yontularak ele uygun biçime getirilir, az çok sivriltilirdi. Tahtadan yapılanlar çoktan yok olmuşlardır. İlk taş aletler de doğal olarak (don ya da sıcaklar veya ırmak yataklarında yuvarlanarak) parçalananlardan ayırt edile­memiştir. Oysa, ilk Buz Çağının da öncesinden, beceriyle, yontucu, sıyırıcı, kesici aletler olarak biçimlendirilmiş olan sert taş parçalarını arekologlar ayırt edebilmişlerdir. Bu tür aletlerin insan tarafından biçimlendirilmiş olması bugüne dek tartışılırsa da, bilginlerin çoğunluğunca kabul edilir. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Besin toplayan topluluklar, bulabildikleri besin maddeleriyle sınırlıydılar-av hayvanları, balık, yenilebilir kökler ve böğürtlen gibi bitkilerin nüfusu sınırlamış olduğu bir gerçektir. Bu kaynağı, büyücüler ne derse desin, insan çabası arttıramazdı. Gerçekten de toplama ve avlanma uğraşıları geliştirildikçe, bir noktadan sonra gerek av hayvanları, ge­rek besin bitkilerinin kaynağı kuruyacaktı. Avcı nüfusun, erişebildiği kaynaklara sayı bakımından uyduğu görülmektedir. Besin kaynağını arttırmak için daha çok tohum ekmek, daha geniş alanları ekime açmak gerekir. Beslenecek ağız arttıkça, ekecek el de çoğalır. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Gelenek, belirli sınırlar içinde insanı, davranışlarını yönelterek, biçimlendirir, ama aynı güçte bir başka gerçek de, gelenekleri insanların yaptığıdır. Demek ki, daha da derin bir seziyle, inancımızı yineleyebiliriz: İnsanı, insan yapan, insandır. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Eski şarkın bazı kavimleri, Avrupanın bazı bölgelerinin neolitik sakinlerinin ya yakın akrabaları, yahut da Avrupayı evvelce iskân etmiş olan paleolitik avcılar ırkının nesilleri idiler. Barbar atalarımızın bu şarklı yeğenleri, bu barbar ataların ruhî hayatları üzerine bize bir şey ifşa etmiyecekler midir? Şarkın edebi metinlerle şerhedilmiş olan pratikleri, sessiz kalmış bir Avrupanın muasır âdetlerini aydınlatamazlar mı? (Doğu'nun Prehistoryası)
  • Bin yıl var yok, İskoçya ve kuzey Avrupanın geri kalan kısmı, bilgisizliğin ve barbarlığın karanlıklarına dalmış bulunuyordu. Bin yıl önce, karanlık içindeki kıtamız üzerinde, Akdeniz'in kıyılarında, yalnız bir kaç nokta tarihin ışığıyle aydınlanmışlardır. Bundan önce gelen bin yılda, bu ışıklar birer birer sönüyorlar ve yalnız kahramanlık masallarının fantomlu akisleri Turova’nın ve Tirynth’in kademeli duvarlarını aydınlatıyorlar. (Doğu'nun Prehistoryası)
  • Öteki hayvanlarda olduğu gibi elbet insanın araç gereçlerinin de tümüyle organsal olan bir temeli vardır. Bu iki sözcükle özetlenebilir: eller ve beyin. Bedenlerimize taşımak yükünden kurtulduktan sonra ön ayaklarımız, şaşılacak kadar çeşitli incelikte ve kesin hareketleri yapabilecek zarif araçlar olma yönünde geliştiler. Elleri denetlemek ve gözlerle ve öteki duyu organları tarafından dış dünyadan alınan izlenimlerle Eller arasında bağlantı kurmak için, özellikle karmaşık bir sinir sistemine ve görülmemiş derecede büyük ve karmaşık bir beyine sahip olduk. (Tarihte Neler Oldu?)
  • Doğal ekonomi düzeninden yakın zamanlarda ayrılmış olan en eski Yahudi, Yunan ve İtalyan topluluklarında, borçlularla alacaklılar arasındaki mücadeleler, Engels’in dediği gibi bizzat devletin ortaya çıkmasına yol açmamışsa bile, ilk siyasal çatışmaların başlıca nedeni olmuştur. (Tarihte Neler Oldu?)
  • Akıl yürütme “maddi sınama ve yanılma sürecine başvurmaksızın sorunları çözme yeteneği” olarak tanımlanmıştır. Bir şeyi ellerinizle yapmaya çalışmak ve belki de parmaklarınızı yakmak yerine, onu fikirleri - o iş ile ilgili hareketlerin imgelerini ya da simgelerini - kullanarak kafanızda yaparsınız. İnsandan başka diğer hayvanlar da bu anlamda akıl yürütüyormuş gibi davranırlar. (Tarihte Neler Oldu?)
  • İnsanlar bilhassa bu dünyaya ne gıdayı güvence altına almak, tehlikeden kaçınmak,vücut ısısını korumak üzere bedensel organlarla ne de bu eksikliklerine çare bulacak herhangi bir içgüdüyle doğarlar. (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • Fransa'nın merkezinde ki bir rengeyiği avcısının mağarasında bulunan bir Akdeniz kabuğu insan tarafından değiştirilmedigi için bir eser değildir. Ama en yakın doğal habitatından birkaç yüz mil uzakta bulunması insan eyleminin bir sonucudur ve bu haliyle arkeolojik bir veridir... (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • Arkeoloji tek tek mucit ve yenilikçilerin kimliklerini tespit etme girişiminden vazgeçmiştir ama meşru bir şekilde icadı onaylayan, benimseyen ve hayata geçiren toplumu tanımayı umar (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • "Doğrusunu söylemek gerekirse, ben neyin "yükseliş", neyin "çöküş" olduğunu bir türlü çıkaramadım." (Kendini Yaratan İnsan)
  • Arkeolojik kaydın belgelediği zenginleştiren düşününce, bireylerin özel düşünceleri değil bir toplumun tüm üyelerinin paylaştığı düşüncelerdir. Toplum tarafından reddedilmiş ve gerçekleştirilemez düşünceler arkeolojik kayıttan silinmiştir. Bunların atıl fanteziler ve faydasız düşler olduğu kanıtlanmıştır (Geçmişi Bir Araya Getirmek)

Yorum Yaz