diorex
sampiyon

Kayı 9: Sonun Başlangıcı - Ahmet Şimşirgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kayı 9: Sonun Başlangıcı kimin eseri? Kayı 9: Sonun Başlangıcı kitabının yazarı kimdir? Kayı 9: Sonun Başlangıcı konusu ve anafikri nedir? Kayı 9: Sonun Başlangıcı kitabı ne anlatıyor? Kayı 9: Sonun Başlangıcı PDF indirme linki var mı? Kayı 9: Sonun Başlangıcı kitabının yazarı Ahmet Şimşirgil kimdir? İşte Kayı 9: Sonun Başlangıcı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.06.2022 06:00
Kayı 9: Sonun Başlangıcı - Ahmet Şimşirgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Şimşirgil

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786050826043

Sayfa Sayısı: 320

Kayı 9: Sonun Başlangıcı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Cenab-ı Hakk’a şükürler olsun ki, bu kulunu büyük ecdadının erişemediği feth-i mübine mazhar kıldı. Sizleri de bu büyük hizmette bulundurdu. Allah hepinizden razı olsun. Sa’yiniz meşkûr olsun. Bundan böyle birlik ve beraberlikle memleket işlerini düzeltelim, halkın durumunu düzenleyelim.”

Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması üzerine Sultan II. Mahmud’un yaptığı konuşmadan…

Sultan II. Mahmud, içkiden mi vefat etti? Ona kim, neden “Gâvur Padişah” dedi?

Rum Patrikhanesi’ndeki “intikam kapısı”nın hâlâ açık olmasının sırrı neydi?

Tepedelenli Ali Paşa neden idam ettirildi?

Kavalalı Mehmed Ali Paşa meselesinin iç yüzü neydi?

Tanzimat Fermanı’nın mimarı Mustafa Reşid Paşa’nın İngilizlerle ilişkileri ne boyuttaydı?

Sultan Abdülmecid Navarin Baskını’nı nasıl karşıladı?

Mekke ve Medine’ye en büyük hizmetleri yapan padişah kimdi?

İlk Avrupa seyahati hangi padişah zamanında gerçekleşti ve bu seyahat sırasında neler yaşandı?

Abdülaziz Han’ın ölümü intihar mıydı, katl mi?

Sultan V. Murad’ın tahta geçirilmesi bir Mason darbesi miydi?

Çerkes Hasan, Hüseyin Avni Paşa’yı neden öldürdü?

Kayı boyunun hikâyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in eşsiz üslubuyla devam ediyor. Şimşirgil, KAYI IX: Sonun Başlangıcı kitabıyla okuru Osmanlı İmparatorluğu’nun bıçak sırtında geçirdiği yıllara doğru yolculuğa çıkarıyor. Sultan II. Mahmud’un merkezî otoriteyi yeniden tesis etme çabalarını, Sultan Abdülmecid’in ıslahatlarla imparatorluğu ihya etme gayretlerini, Sultan Abdülaziz’le yeniden şahlanan millî duruşu ve Sultan V. Murad dönemindeki gerçekleri okuyucuya ulaştırıyor.

Kayı 9: Sonun Başlangıcı Alıntıları - Sözleri

  • Yarı resmi bir toplantıda Fransa imparatoru üçüncü Napolyon Fuat Paşa’ya yaklaşarak, “Süveyş kanalı açılmalı. Girit, Osmanların alınıp yunanistan’a verilmeli Kudüs’teki mukaddesi yerlerden Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlar da olmadı. Zaten bu sorunlar sizin için büyük dert omuzlarınızdan bunları atıp hafifleyiniz.”Diyerek isteklerini sıralamıştır. Buna karşılık gülümseyen Fuat Paşa, hiç istifini bozmadan, “biz hala çok güçlüyüz haşmetbeab. Tehditlere boyun eğmeyiz.” Cevabını verince imparator bir kaka yaptıktan sonra, “yapmayın, devletimizin ne kadar zayıf olduğunu bütün dünya biliyor.” Dedi. Bu tehdit karşısında, Fuat Paşa’nın verdiği cevap tarihe geçer, “haşmetbeab ben denize başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç senedir, siz dışardan, bizim içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, 300 senedir siz dışardan, biz içerden, Osmanlı’yı yıkamadık!”
  • Müslümanlar, birliğin gücünü kavrayabilirselerdi neleri kaybetmez ve nelere kavuşmazlardı ki!
  • Yüzüne her güleni zan eyleme dost Nifak ehli ile yârân olunmaz
  • II. Mahmud Han büyük ve kanlı bir ihtilalin sonunda tahta çıkarılmıştı. Yılların çalışmalarının bir anda yerle yeksan olduğuna şahit olmuştu. İsyanlar, muharebeler ve devletinin taksim edilmesi teşebbüsleri ile karşı karşıya kaldı. Fakat o, ümit ve cesaretini asla yitirmeyecektir. Her türlü ağır şartlara karşı, ecdadına yakışır azim ve idare ile mücadelesini devam ettirecekti. Zamanı kollayacak ve vakti geldiğinde atılması gereken adımlarda zerre tereddüt göstermeden fikirlerini ve ideallerini gerçekleştirmek için cesaretle yola çıkacaktır. Nitekim planlanan gelişmelerin karşısındaki en büyük engel olan Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırmak suretiyle, arzu ettiği islahatları yapabilmek için adımlarını sıklaştıracaktır. Tam yeni orduyu kurarken Rusya'nın fırsat vermemek adına derhal harp ilan etmesi ve donanmanın mahvedilişi bu yüce himmet sahibi padişahı yolundan çeviremeyecektir. Türkiye’yi yeni nizama eriştirecek bütün müesseselerin temelini atmak için seferber olacaktır. Tıbbiye ve Harbiye mekteplerini açacak, Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye adıyla yeni ve modern bir ordu geliştirmeye çalışacak, ülkeye yabancı subaylar getirerek bilgilerinden istifade edilmesini sağlayacak, Avrupa kabine usulünü getirerek idarî ıslahatları hızlandıracaktır. Askerî, idarî ve adlî yüksek şuralar teşkil ettirerek memurların vazife ve salahiyetlerini modern bir nizama bağlamaya çalışacaktır. Sultan Mahmud bir yandan devlete nizam verirken bir yandan da iç ve dış buhranlarla dağılma sürecine giren imparatorluğu ayakta tutmaya çalışıyordu. Bunlar içerisinde en kötüsü, yine dâhili bir dost bildiğinden gelecekti. Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın çıkardığı isyandan en fazla bu ülkenin düşmanları istifade ettiler. Konuyu milletlerarası bir mesele haline getirdiler. Bu buhran içinde imzalanan Baltalimanı Antlaşması ticarî direncimizi kıracaktı. Nice buhranlar karşısında iradesi, sabrı ve cesareti kırılmayan Sultan,Mısır ordularının Kütahya'ya yaklaştığı sırada büyük elem ve üzüntü içerisinde can verecekti. Bu tarihten sonra, evvelce büyük hizmetleri görülmüş Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa İngilizlerin kıskacı altına nasıl girdiğini esefle görecekti. Mısır'dan sonra Suriye'nin de başı olacağım derken, İslam âleminin en büyük devletini İngilizlerin kıskacına attığını fark edecek miydi? II. Mahmud Han'ın yerine on yedi yaşında tahta çıkan Abdülmecid Han'a, tecrübesizliği ve içinde bulunduğu şartlar, devlet için en büyük hatayı işletecekti. Belki Padişah'ın tek düşünemediği şey, bir Osmanlı paşasının devletini yabancılara peşkeş çekmek, menfaatleri uğruna devletine ihanet etmek ve yabancıların devletine müdahale etmesini istemek gibi akla hayale gelmeyecek işleri yapabileceği idi. Tanzimat denilen ve gerek döneminde gerekse Cumhuriyet devri resmî tarihçilerince göklere çıkarılan bir kısım kararlar Osmanlı tarihi için korkunç bir dönüm noktası olacaktı. Tanzimat, bir anlamda bu koca İslam devletinde bir yok olma devrinin başlamasına yol açmıştı. 1834 senesinde Paris'te ve sonra Londra'da Osmanlı sefiri olarak bulunan Mustafa Reşid Paşa, aldatılmış, mason yapılmıştı. Kendisiyle irtibatlı gruplar, Osmanlı Devleti'nin zor zamanlarında kullanacakları islahatları hazırlamışlardı. II. Mahmud Han onun bu ihanetini haber alarak idam edilmesini emretmiş ise de vefatı üzerine kurtulmayı bilmişti. Akabinde, genç padişaha Tanzimat'ı ilan ettirerek ülkesini daimî olarak yabancı müdahalelerine açık hale getirmişti. İngilizler bu uşak vaziyetindeki sinsi adamı devamlı surette desteklediler. 1846 yılında sadrazam olunca, Hariciye Nazırı iken Canning ile el ele verip hazırlamış olduğu, Tanzimat Fermanı'na istinat ederek, büyük vilayetlerde mason locaları açtı. Casusluk ve hıyanet ocakları çalışmaya başlamıştı. Gençler , din cahili olarak yetiştirildi. Londra'dan alınan planlarla idarî, ziraî, askerî değişiklikler yaptılar. Bunlarla gözleri boyadılar.Sultan Abdülmecid Han devlet işlerinde tecrübe kazandıkça Reşid Paşa’nın ihanetlerine vakıf olmuş ise de şartlar oldukça değişmiş olduğundan elinden fazla bir şey gelmez olmuştu. Reşid Paşa'yı birkaç kere sadrazamlıktan uzaklaştırdı ise de kendisine (koca), (büyük) gibi isimler takan bu kurnaz adam, rakiplerini devirip, tekrar iş başına gelmeyi becerdi. Öte yandan, yerine gelenler de bir anlamda onun yetiştirmeleri ve mason idiler. Böylece devlette kaht-i rical devri açılmıştı. Osmanlılara “Hasta Adam” denilmesinin asıl sebebi bu olsa gerektir. Devleti dış güçlerin boyunduruğu altına sokan girişimlerden biri de hiç kuşkusuz Tanzimatçı nazırların yaptığı hatalar yüzünden Osmanlı maliyesinin çok zor durumda kalmasıydı. 1850 senesinde Reşid Paşa, Avrupa devletlerinden borç alınması cihetine giderek, Londra Bankası ile anlaşmış ve 260 milyon kuruşluk bir borçlanma mukavelesi imzalamıştı. Gerçi Sultan Abdülmecid bunu reddetmişti ama 1853'te başlayan Kırım Harbi, malî vaziyeti önü alınamayacak biçimde kötüleştirdi. Bu borçlara karşı devletin önemli gelir kaynakları ipotek edilecekti. Ve sonrasında Abdülaziz Han'ın çırpınışları... Bir kez daha millîliği sağlayabilme çabaları! Neticede devlet adamlarının ele geçirilmiş olması Tanzimat'ın ikinci padişahına acı bir darbe daha yaşatacak ve II. Osman Han'dan sonra tekrar bir padişah darbeciler tarafından katledilecektir. II. Osman Han'ı katledenler asırlarca lanetlendi. Ya Abdülaziz Han'ı öldürtenler? Midhat Paşa fotoğrafları yıllarca okulları süsledi... Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
  • II.Mahmud Han,ağır verem hastası iken Çamlıca’da kızkardeşinin köşkünde fenalaştığında, “Beni bir camiye kaldırın da orada vefat edeyim” demişti.
  • Abdülaziz Han’ın Avrupa seyahati dönüşü sonrası tarihe geçen sözü “Atalarımız at sırtında ve fütühat gayesiyle giderlerdi. Bizler ise şimdi trenle, vapurla ancak siyaset için gidebiliyoruz!..”
  • Engelhardt, Rusların Osmanlı reformları konusundaki görüşlerini de şöyle nakletmektedir: “Türkler Türk kaldıkça,yani Hristiyanlarla aralarında kesin bir sınır çizen Kur’an-ı Kerim’in doktrininden vazgeçmedikçe reformlar, yenilikler uygulanamaz.”
  • Osmanlı-Rus savaşında Hristiyan ordularıyla işbirliği yapılmasını mahzurlu görenler de az değildi.Bu dedikodular üzerine fetva alınmak zarureti doğdu. “Avrupalı askerleri kendi ordumuzda kullanmak caiz midir? “ sorusuna “El Cevab; Madem ki avcılar av tutmak için köpekleri kullanıyorlar biz de onları kullanabiliriz, “ diye teşbihli bir cevaz verilmişti.
  • Genç Osmanlılar, Genç Türkler ve İttihatçılar diye adlandırılan bu gruplar Osmanlı'nın kurtuluşunu meşrutî (anayasal) bir monarşiye geçilerek kurulacak bir meclis aracılığıyla, Padişah'ın yetkilerinin sınırlandırılmasında görmüşlerdi. Bu gruplar Padişah'ın yetkilerini sınırlandırmakla uğraşırken kendi ülkelerini yabancı operasyonlara açık hale getirdiklerini ve ülkelerini yabancılara teslim ettiklerini maalesef görememişlerdi.

Kayı 9: Sonun Başlangıcı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Serimizin dokuzuncu kitabında 2. Mahmud han, Abdülmecid han, Abdülaziz han ve 5. Murat devirler” anlatılmaktadır. Bu devirler Osmanlı devletinde ilklerin devri olmuştur Rusya ile daha çok savaşlar Afrika’da ilk toprak kaybı Balkanlar’da bağımsızlık kazanan ülkeler ve ilk kez dış borçlanma bu dönemde görülmüştür. Osmanlı Devleti’nin şanlı zaferlerin de en çok emeği olan fakat son zamanlarda Özellikle padişaha karşı ayaklanmalarda ön plana çıkan yeniçeri ocağı kapatılarak yerine başka bir ordu kurulmuştur. İlk kez abdülaziz Han sefer hariç vatan topraklarını terk ederek geziye çıkmış Avrupa’da Fransa ve İngiltere’yi ziyaret etmiştir. Yine ilk mason devlet adamları bu dönemde görülmüştür. Bir başka üzerinde durulması gereken konu ise Mısır valisi Kavalalı Mehmet Paşa’nın Kütahya ya kadar fethedir. Yaşanacak en acı olay abdülaziz Han’ın intihar mı yoksa cinayet mi olduğu bilinmeyen ölümüdür daha sonra abdülhamit Han’ın araştırmalarında cinayet olduğu aşikar olmuştur. Bu dönem bir de namlı bir yiğit görüyoruz Abdülaziz Han’ın katlinde başını çeken toplantı devlet adamlarının olduğu toplantı salonu tek başına basan Çerkes Hasan Genç Osmanları da bu dönemde göreceğiz. (Halil CERAN)

Ahmet Şimşirgil / Kayı- IX. Osmanlı Tarihi. Sonun Başlangıcı. 1959'da Boyabat'ta doğan, Ahmet Şimşirgil, ilk orta ve lise tahsilini burada tamamladı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden 1982'de mezun oldu. 1985 yılında Yüksek Lisansını tamamladı. 1997'de Doçent, 2003'te de Profesör oldu. Halen Marmara Üniversitesi' nde görevine devam etmektedir. Kayı boyu'nun kurmuş olduğu, dünyanın en uzun ömürlü devleti Osmanlı Devleti'nin tarihini, akıcı üslubuyla, heyecanla anlatan Ahmet Şimşirgil, serinin bu kitabında, devlette sonun başlangıcını anlatıyor. Eser önsöz dışında, 4 bölüm, bibliyografya, dipnotlar ve ındeksden meydana gelmektedir. Dört bölümde: Sultan II. Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz ve V. Murad zamanlarına ışık tutuluyor. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur. (Mustafa Parlatan)

Dikkat spoiler içerir. 2. Mahmut'un tahta geçişinden 2. Abdülhamit'in tahta çıkmasına kadar olan süreci anlatan Kayı serisinin dokuzuncu kitabı. Rusya, İngiltere, Fransa ve sonrasında Prusya gibi ülkelerin artık Osmanlı Devletine hasta adam muamelesi yapması, sürekli iç işlerine karışması, azınlıkları önce isyana teşvik edip sonra da onlar adına imtiyazlar istemesi ile geçen süreci detayları ile anlatıyor. Bu süre içerisinde Kavalalı Mehmet Paşa hadisesi, adım adım Mısır'ı hidivlik olması, Sırp ve Yunan isyanları, Tepedelenli Ali Paşa'nın ihaneti, Girit isyanı, Memleketeyn denilen Eflak ve Boğdan'ın özerklik talepleri gibi olaylar anlatılıyor. Sultan Abdulaziz'in Avrupa seyahati, Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa gibi isimler tarafından şehit edilmesi, Mithat Paşa'nın Tuna valiliği sırasındaki faaliyetleri, Mustafa Reşit, Ali ve Fuat paşaların hayat hikayeleri, alınan dış borçlar, diplomatik ilişkiler ve daha fazlası anlatılıyor. Osmanlı'nın son karanlık dönemlerini detayları ile anlatan bu kitap mutlaka okunması gerekenlerden. (Serdar Poirot)

Kayı 9: Sonun Başlangıcı PDF indirme linki var mı?

Ahmet Şimşirgil - Kayı 9: Sonun Başlangıcı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kayı 9: Sonun Başlangıcı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Şimşirgil Kimdir?

1959'da Boyabat'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978'de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1982'de mezun oldu. 1983'te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı'nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985'te Yüksek Lisansı'nı tamamladı. 1989'da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'ne naklen geçiş yaptı.

 

1990'da "Osmanlı Taşra Teşkilatı'nda Tokat (1455-1574)" isimli çalışmasıyla Tarih Doktoru ünvanını aldı. 1997'de "Uyvar'ın Osmanlılar Tarafından Fethi ve İdaresi" isimli takdim teziyle Doçent oldu. Seyyid Muradi'nin kaleme aldığı Barbaros Hayreddin Paşa'nın gazalarını "Kaptan Paşa'nın Seyir Defteri" ismiyle sadeleştirerek, ayrıca Osmanlı tarihi ile ilgili "Kayı I", "Kayı II", "Kayı III", Kayı IV,  “Taşa Yazılan Tarih Topkapı Sarayı” ve “Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle” ile “Slovakya’da Osmanlılar” adlı eserlerini yayınladı. 2003'te Profesör kadrosuna atanan Şimşirgil'in Osmanlı şehir tarihi, siyasi hayatı ve teşkilatı ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda ilmi makalesi bulunmaktadır.

 

Halen Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Öğretim Üyesi görevine devam etmektedir.

Evli ve üç çocuk babasıdır.

Ahmet Şimşirgil Kitapları - Eserleri

  • Kayı 1: Ertuğrul'un Ocağı
  • Kayı 2: Cihan Devleti
  • Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde
  • Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni
  • Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları
  • Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş
  • Otağ 1 / Büyük Doğuş
  • Kayı 10: II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı Gerçekleri
  • Kayı 7: Kutsal İttifaka Karşı
  • Otağ 2 / Emir Timur
  • Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet
  • Valide Sultanlar ve Harem
  • Kayı 9: Sonun Başlangıcı
  • Kayı 11
  • En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları
  • Otağ - 3 Sultan Alparslan
  • Devr-i Gül Sohbetleri
  • Mızraklı Hakikat
  • Osmanlı Gerçekleri 2
  • Eşrefoğlu Rumi
  • Barbaros Hayreddin Paşa
  • Sultan 2. Kılıçarslan ve Aksaray
  • İstanbul: Fetih ve Fatih
  • Edep Yâ Hû
  • Denizler Fatihi Piyale Paşa
  • Yavuz Sultan Selim
  • Slovakya'da Osmanlılar 1663 - 1685
  • Topkapı Sarayı
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fethin Kahramanları
  • Bir Müstakil Dünya: Topkapı Sarayı
  • Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi Kayı 1
  • İstanbul Fetih ve Fatih
  • Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii
  • Asırlara Hitabeden Alim Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi
  • Osmanlı Gerçekleri 3

Ahmet Şimşirgil Alıntıları - Sözleri

  • "Ey Muhibbî bağlamak dünyaya dil layık degül Çünki senden olısardur akıbet âlem cüda" Bu dünyanın gönül bağlanacak yanı yoktur; zira nasılsa insan bir gün onu bırakacaktır.. [Kanunî Sultan Süleyman Han] (Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni)
  • Hayali mihmandır daima bu çeşm-i pür-nemde Onunçündür kesilmez eşk-i hasret hiç bir demde Firakıyla nola hep böyle ebyat olsa hamemde “Görenler seyl-i eşki diyeler sahra-yı sinemde Bahar eyyamıdır güya ki ırmaklar bulanmıştır” (Bu sürekli ağlayan gözde sevgilinin hayali misafirdir. Bu yüzden de hiç bir zaman hasret gözyaşları durmaz. Onun ayrılığı yüzünden kalemim hep böyle beyitler yazsa buna şaşılmamalı. “Göğüs düzlüğünde gözyaşı selini görenler sanırlar ki güya bahar zamanıdır ve nehirler bol yağış yüzünden bulanmıştır.”) (III.SELİM HAN) (Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet)
  • "Osmanlı padişahları içinde Halvetiliğe ilk intisap eden II.Bayezid Han'dır. Onun intisabı Çelebi Halife namıyla meşhur Cemal-i Halveti vasıtasıyla olmuştur." (Osmanlı Gerçekleri 3)
  • Okuma bilmeyip yazan Odur dünyayı bozan (Osmanlı Gerçekleri)
  • "İttihatçılar, Sultan II. Abdülhamid Han'dan o kadar nefret ediyorlardı ki, Sultanın cenaze namazını kendilerinin Şeyhülislam yaptıkları Mason Musa Kâzım Efendiye kıldırttılar.." Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (Kayı 10: II. Abdülhamid Han)
  • "Edirne'yi vermemek üzere iktidara gelenler bırakın Edirne'yi kurtarmayı devletin bütün bekasını Avrupalı büyük devletlerin inisiyatifine bırakmaktan rahatsız olmamışlardı. " (Kayı 11)
  • "Evet, ben bir askerim ama her şeyden önce Türk'üm ve Müslümanım! Burası benim mukaddes mâbedimdir. en büyük âmir olan vicdânımdan aldığım emirle buraya sizi sokmayacağım! Eğer cebren girmeye çalışırsanız buradaki askerlerim ve ben hepimiz ölünceye kadar çarpışacağız ve bu ihtimâli de düşünerek camiin sütunlarına yerleştirdiğim tahrip kalıplarıyla koca mâbed, taburumuzun üzerine çökecek ve yine buraya giremeyeceksiniz!” (Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii)
  • Emir Timur’un bir diğer önemli lakabı da dünyaya Hükmeden manasına gelen sahipkırandır. Gökyüzündeki gezegen satürün ve Jüpiter’in birbirlerine en yaklaştığı zamanda dünyaya gelen erkek çocuklar bu ünvanı almaya aday olurlardı. Bu iki gezegenin birbirlerine yaklaşması sekiz yüzyılda bir tekrarlanmaktadır. Bu gün doğan çocuklar bahtlı olurlar. Bu şekilde dünyaya üç kişi gelmiştir. İskender-i Zülkarneyn -ki ona Oğuz Han da denilmektedir-, Peygamber efendimiz ve Emir Timur. (Otağ 2 / Emir Timur)
  • Ana başa tâc imiş Her derde ilaç imiş Bir evlat pîr olsa da Anaya muhtaç imiş (Valide Sultanlar ve Harem)
  • İnsan ilimle yaşar. Cahil ise ölü gibidir. (Osmanlı Gerçekleri)
  • Osmanlı devleti Fazıl Ahmet Paşa ile Avrupa’da en haşmetli son 15 yılını geçirmiş ve bir kez daha dünyanın tek kutuplu devlet olduğunu göstermişti. O 15 seneye Yaklaşan sadrazamlığının neredeyse dokuz yılını cephelerde geçirmişti. Fatih, yavuz ve kanuni sultan Süleyman zamanlarında olduğu gibi seferlerinde kısa sürede netice alıyordu. Devletin demir yumruğu Avusturya. Venedik ve Lehistan‘a bir kez daha iniyor dünya bu muazzam gücü gücün karşısında eriyordu. Osmanlı tuğlarını 15 sene Avrupa’da Haşmet ve kudretle gezdirmişti. (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
  • Ya Rabbi! Dinine yardım edenlere yardım eyle. Müslümanlar arasında fitne çıkaranları kahreyle. (Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde)
  • "gayret bizden, tevfik Allah'tan" (Otağ 1 / Büyük Doğuş)
  • 1949'dan itibaren açılmaya başlanan İlâhiyat Fakülteleri'nde tamamen pozitivist bir din yerine koyan bir zihniyet ortaya çıkmaya başlamıştır ve bilim dinin yerini almıştır. Neticede ilahiyatlarımızda önce müctehid alimler, mezhep imamları ve tasavvuf erbabı hafife alındı hatta aşağılandı. Sonra hadisler tartışılmaya ve ayıklanmaya başlandı. İşlerine gelmeyen yaşantılarına uymayan her hadis "mevzu" uydurma denerek atıldı. (Mızraklı Hakikat)
  • Osmanlı-Rus savaşında Hristiyan ordularıyla işbirliği yapılmasını mahzurlu görenler de az değildi.Bu dedikodular üzerine fetva alınmak zarureti doğdu. “Avrupalı askerleri kendi ordumuzda kullanmak caiz midir? “ sorusuna “El Cevab; Madem ki avcılar av tutmak için köpekleri kullanıyorlar biz de onları kullanabiliriz, “ diye teşbihli bir cevaz verilmişti. (Kayı 9: Sonun Başlangıcı)
  • "Allah, peygamber korkusu bilmez alçaklar! Unutmayın ki, intikam gecikir ama asla yaşlanmaz!" (4.MURAD HAN) (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
  • Çünkü denildi ona “Ve’ş-Şems” dahi “Ve’d-Duhâ” Rûyuna alnına mihr ü mâhı benzetsem nola Kur’ân-ı Kerîmdeki sûrelerden biri Şems suresidir. Onun ilk ayetinde geçen “Veşşemsi veduhâ” ifadesi Türkçe anlam olarak “Güneş’e ve onun parıltısı” anlamına gelir. Kanuni sonraki beytinde Resulullah Efendimizi “Güneş’e” benzeterek anlatır. Güneş, nasıl dünyayı aydınlatmışsa Hazreti Peygamber de insanlığı aydınlatan bir güneş hükmündedir. Ay da aynı şekilde aydınlatıcı bir gezegendir. (En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları)
  • Sakarya Meydan Savaşı, Türkler için bir ölüm - kalım mücadelesi oldu. Nitekim Sakarya 'da Türk milleti kadınlı erkekli, vatanlarına saldıran düşman kuvvetlerine kahramanca karşı koyma kudretini gösterdi. Türk ve Yunan kuvvetleri, Sakarya kıyılarında 100 kilometrelik bir sahada 22 gün ve gece süren bir meydan savaşı yaptılar. Meydana gelen kanlı muharebelerde bazen Yunan kuvvetleri, bazen Türk kuvvetleri başarılı oldu. Nihayet Türk hatlarını yaramayan yunan birliklerinde moral çöküntüsü oluştu. Türk ordusu 10 Eylül'de genel taarruza geçti. Beylikköprü, Duatepe ve Kartaltepe muhrebelerinde ağır kayıplar veren yunan ordusu Sakarya'nın batısına çekildi. (Kayı 11)
  • Tarih nostalji demek değildir.Dünü anlatırken bugüne neler miras kaldı,neleri yitirdik görmek gerekir. (Devr-i Gül Sohbetleri)
  • " Öyle bir nesil, öyle bir zaman ki, her şeyin fiyatını biliyor, fakat değerini bilmiyor." (Barbaros Hayreddin Paşa)

Yorum Yaz