dedas
Turkcella

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya - John Green Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kimin eseri? Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitabının yazarı kimdir? Kaplumbağa Kabuğunda Dünya konusu ve anafikri nedir? Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitabı ne anlatıyor? Kaplumbağa Kabuğunda Dünya PDF indirme linki var mı? Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitabının yazarı John Green kimdir? İşte Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.05.2022 15:00
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya - John Green Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: John Green

Çevirmen: Çiçek Eriş

Orijinal Adı: Turtles All the Way Down

Yayın Evi: Pegasus Yayınları

İSBN: 9786052993729

Sayfa Sayısı: 312

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nadir olan, sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktır.

On altı yaşındaki Aza, kaçak milyarder Russell Pickett’ın peşine düşmeye hiç de niyetli değildi aslında. Düşüncelerini ve dünyasını ele geçiren korkularıyla uğraşmak yeterince zordu zaten. Ancak bulana yüz bin dolar ödül vereceklerdi ve En İyi ve Korkusuz Arkadaşı Daisy paraya göz koymuştu bir kere. Böylece birlikte evlerinin yakın, dünyalarının uzak olduğu Pickett’ın oğlu Davis’in yanına gittiler.

Aza çabalıyordu. İyi bir evlat, iyi bir arkadaş, iyi bir öğrenci, hatta iyi bir dedektif olmaya çabalarken bir yandan da daraldıkça daralan düşünce sarmalının içinde sıkışıyordu…

Yeni kitabı uzun zamandır dört gözle beklenen John Green sevgi, direnç ve ömür boyu sürecek arkadaşlıkları konu aldığı bu romanında Aza’nın hikâyesini sarsıcı ve gözü kara bir açıklıkla paylaşıyor.

“Şeytanlarınızla yaşamayı öğrenmek ve mükemmel olmayan benliğinizi sevmek üzerine bu roman çok yerinde ve çok önemli.”

PUBLISHERS WEEKLY

“Kaplumbağa Kabuğunda Dünya mutlu son tanımını, aşkın bir trajedi mi yoksa başarısızlık mı olduğunu yeniden tartışmaya açarken hepimize evrensel bir ders veriyor: Yapabileceğiniz tek şey elinizdekiyle bir şeyler yapmaya çalışmak.”

USA TODAY

“Yeni bir modern klasik.”

GUARDIAN

“Yürek burkan ama aydınlatıcı bir roman.”

THE NEW YORK TIMES

“Yaratıcı… dokunaklı… unutulmaz.”

HEAT

“Doludizgin bir duygu seli…”

THE GLOBE AND MAIL

John Green’in şimdiye kadarki en özgün ve en cüretkâr romanı.”

BUSTLE

“Dünyanın kontrolden çıktığını hissettiğinizde onunla baş etmeyi öğrenmekle ilgili hassas bir hikâye.”

PEOPLE

“Bu romanda şefkat, bilgelik ve bolca büyük fikir var.”

THE WALL STREET JOURNAL

“Zihinsel rahatsızlıklar, gençlik sıkıntıları ve büyüme ama kendini olgun hissedememe üzerine inanılmaz güçlü bir roman.”

SHELF AWARENESS

“Kaplumbağa Kabuğunda Dünya hepimizin ihtiyaç duyduğu bir şey söylüyor: Kendinizi iyi hissetmeyebilirsiniz ve bu sorun değil… Yazar son derece dürüst, yer yer acı veren ama baştan sona incelikli bir roman kurgulamış. Aramıza hoş geldin, John Green. Seni özlemiştik.”

MASHABLE

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya Alıntıları - Sözleri

  • "I" is the hardest word to define.
  • “Size herkes bakabilirdi. Asıl nadir olan; sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı.”
  • Artık herhangi birisinin beni neden sevdiğini umursamıyorum. Ölesiye yalnızım sadece.
  • "Üzgünüm." "Bunu çok sık söylüyorsun." "Çok sık öyle hissediyorum."
  • Aynı göğe birlikte bakarsınız ve bir süre sonra, Gitmem lazım, der, siz Hoşça kal, deyip veda edersiniz, o da Hoşça kal der, öte yandan kimse veda etmez, sizi tekrar görmek istemedikleri sürece.
  • "Düşünceler sadece düşünce, sen düşüncelerinden ibaret değilsin. Düşüncelerin sana ait değilken bile sen kendine aitsin."
  • Ve asıl olay, birisini kaybettiğinde eninde sonunda herkesi kaybedeceğini fark ediyorsun.
  • Size herkes bakabilirdi. Asıl nadir olan, sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı.
  • "Önümüzde hala nice güzel ve kötü an var."
  • "Geçecek," dedim, yalandı.
  • Belki de insan olamayacağı şeylerden ibarettir.
  • Artık herhangi birisinin beni neden sevdiğini umursamıyorum. Ölesiye yalnızım sadece.
  • ...NASIL ÖLDÜĞÜN DEĞİL KİM OLARAK ÖLDÜĞÜN ÖNEMLİ...
  • “Asıl nadir olan, sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı.”

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Gerçekten anksiyete ile ilgili bambaşka bir pencereden bambaşka bir hayattan bakmamı sağlayan bu kitapla karşılaşmam benim için en güzel rastlantı olabilir. Hepimizin sarmalları var bazılarımızın sarmalları çok darken bazılarımızın çok fazla geniş. Kitabı çok sevdim sürükleyici akıcı. (merve)

John Green. Yine harikalar yaratmış. Size yazardan bahsedip incelemeyi uzatmak istemiyorum çünkü yazarı çoğunluk biliyordur diye düşünüyorum ve incelemenin neredeyse tamamının sadece kitap olmasını istiyorum. Yazarın ilk okuduğum kitabı Aynı Yıldızın Altında olmuştu. Mükemmel bir kurgu mükemmel bir hikayeydi şimdi oralara hiç girmeyelim. Kitabı rafta gördüğümde ilgimi çeken ilk şey renkleri ve kapak tasarımı oldu, sonrasında yazarın adını okudum John Green! Dedim neler oluyor, kitabın adını okumadan direk üstüne atladım gibi bir şey oldu o an direk arkasını çevirdim ve yazanları okumaya başladım. "Nadir olan sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktır." Okuduktan sonra yaklaşık beş dakika kadar durdum, neyi düşündüğümü falan da bilmiyorum çok anlamlı geldi ve sadece durdum. Tabii kitabı almaya karar verdim fakat kalabalık ortamlardan ve bazı işlerimden dolayı kendime bir sessizlik yaratamamıştım, ilk bölümü okudum fakat tam olarak hikayenin içine giremediğim için kızdım kendime. Bir sabah herkes uyurken kalktım, masama oturdum ve birinci bölümden tekrar başladım. Fark ettiğim şey şu oldu ki; girişi bile mükemmeldi. Kitapta şu anlatılıyor bu anlatılıyor demek istemiyorum zaten kitabın profiline girdiğinizde konusu hakkında bilgi edinebiliyorsunuz. Ben bana kattıklarını ve hissettirdiklerini paylaşmak istiyorum sizinle, okumadan önce belki faydası dokunur. Ana karakterler Aza, en yakın arkadaşı Daisy, kaçak milyarder Russell Pickett ve aslında Aza'nın eskiden tanıdığı Russell Pickett'ın oğlu Davis Pickett. Aza'nın annesi, Davis'in küçük kardeşi Noah, okuldan arkadaşları ve Daisy'nin erkek arkadaşı olan Michael ise diğer karakterler. Aza'nın rahatsızlığı hiç hoş değildi. Kitap boyunca sinirden derin derin iç çektiğim anlar çok oldu çünkü resmen kendine eziyet ediyordu Aza. Gerçek hayatta onu tanıyıp onunla bu konuyu tartışmayı çok isterdim. Sarmalın sürekli daralan tarafını görmesi sinirime gidiyordu. Olaylara biraz farklı bakabilse o sarmalın aslında genişlediğini de görebilirdi. Elinde olmayan bir şey olması okudukça ve Aza'ya alıştıkça sinirden çok üzüntü hissetmeme sebep olmaya başladı. Ama her halükarda Aza; düşünceleriyle, karakteriyle çok güzel bir arkadaştı. Daisy ise daha rahattı. Aza gibi birinin Daisy gibi bir arkadaşı olmasından daha değerli bir şey yoktur sanırım. Onu dengeliyordu. Zaman zaman onunla uğraşmak Daisy'yi yorsa da gerçek bir arkadaştı Aza onun için ve eninde sonunda barışıyorlardı. Daisy günlük hayatta çok sık karşılaştığımız durumların hep tam tersini savunuyor ve bunu her seferinde o kadar mantıklı açıklıyor ki 'Aslında harbiden de öyle.' falan diyorsun bir yerden sonra. Daisy bazı kalıpları yıktıran bir karakterdi benim için, çok da güzel bir karakter. Farklı bakış açıları her zaman en iyisidir. Aslında kitabın asıl olayı Davis'in babası fakat ben babasından çok Davis'e değineceğim şu an çünkü babası hakkında yazmaya başlarsam fazlaca spoiler verebilirim diye düşünüyorum. Davis babasının ortadan kayboluşundan sonra güçlü kalsa da içten içe kendisi de kaybolmuş olan bir karakter. Ortaokula giden bir kardeşi olduğundan dolayı onun hayatında annesi ve babası yokken çok önemli bir yere sahip, hatta Noah'ın tutunabileceği tek dalı abisi Davis. Bu yüzden güçlü, ayakta ama içten içe yıkık. Ve bunu dolaylı olarak bile olsa gösterdiği nadir insanlardan biri Aza. Kitap boyunca birbirlerine değer verdiklerini gördüm. Değer vermek, anlayışla karşılamak, zor zamanlarında birbirlerinin yanlarında olmaları aşktan daha güçlü bir durum. Bu kadar zor bir hayatın içinde Aza'nın tüm sıkıntılarını, engel olamadığı düşüncelerini, kaçışlarını bile bile onun yanında olmak istemesi çok değerli bir şeydi. Bir milyarderin oğlu olarak, Aza'nın annesinin Davis'i şımarık biri sanması ve Aza'yı üzeceğini düşünmesi fakat Davis'in aslında hepsinden daha kırılgan, daha naif biri olması üzücüydü. Yardıma ihtiyacı vardı ve ona iyi gelen tek şey Aza'ydı kitapta. Bilemiyorum. Çok güzellerdi. Michael'in Tutsak101 adlı çalışmasının yaratıcılığına bayıldım daha kitabın başlarında. Fikrin Daisy'den çıkması beni hiç şaşırtmadı ve o çalışmayı somut olarak görmesem bile ne kadar özgün olduğunu kafamda görebiliyordum. Karakterler çok iyiydi, çok güzeldi. Kurgusu güzeldi, akıcılığı güzeldi. Her şeyiyle kitap çok güzeldi. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Çoğunlukla karakterlerden bahsettim evet ama bunlar kurgudan çok kitabı kitap yapan unsurlar gerçekten. Sonu da güzeldi. Aza ve Davis'in vedaları bile güzeldi. Kitabın adının sebebi de 264. sayfada yazıyor arkadaşlar. İnsanı düşündüren, anlamlı bir muhabbet geçiyor o sayfada. Orayı okuduktan sonra anlıyorsunuz Kaplumbağa Kabuğunda Dünya'nın ne demek olduğunu ve artık diyorsunuz ki 'Ondan aşağısı hep kaplumbağa.' (: Okursanız pişman olmayacağınız bir kitap. Ve, Teşekkürler John Green. (şevval)

Kendinden mi nefret ediyorsun? Kendin olmaktan mı nefret ediyorsun?: Selam, ben geldim ve yepyeni bir kitap incelemesiyle karşınızdayım! Sabah sabah bu neyin incelemesiymiş diyeceksiniz ama daha fazla dayanamadım. Şimdi neymiş bu kaplumbağaların hikayesi birlikte öğrenelim. “Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?” Kitap boyunca Aza, namı diğer ana karakterimize ait olduğunu düşündüğüm cümle olur kendisi. Sanki Aza kollarını kendine sarmış, karanlığa “düşüncelerinden ibaret olmadığını” bu cümleyle fısıldıyormuş gibi hissettim. Şimdi diyeceksiniz ki daha da aç konuyu, anlamaya geldim burada. Hikayemiz Davis’in babası ve Pickett Mühendisliğin sahibi olan milyarderin gizemli bir şekilde ortaya çıkmasıyla ve bununla birlikte kaderin Aza ve Daisy’yi, Aza’nın eski ve belki de kalbinde bir yerlerde hâlâ unutamadığı Davis’in önüne çıkarmasıyla başlıyor. (Pek da kader denemez aslında çünkü amaçları yüz milyar doları ele geçirmekti.) Ve bu büyük gizem, kitabın sonlarına doğru aydınlanıyor. Gerek karakterleri, gerek olay akışı olsun John Green’in kalemi bir ayrı. Ama sanki bu kitabında hayal dünyası yaratmak yerine gerçekleri yüzümüze vurmuş gibi hissettim. Sanki hikâyenin altında yaşanmışlıklar gizliymiş gibi. Altı yılda yazılan bu eser nasıl olur da yazarın hayatından izler taşımaz değil mi? Ve yazarın kendisi de aslında bize; “Mutlu sonlardaki mesele şu, dedim. Ya aslında mutlu değiller ya da gerçekten son değiller.” cümleleriyle açıklıyor. “Ve ne zaman Gerçek Ben denilen şeyi arasam, bulamıyorum.” Tüm durum bu aslında kitapta. Hem kendi içerisinde kaybolmuş Aza’yı hem de bir yerlerde saklanmış gerçek benliğinizi bulmaya çalışıyorsunuz. Bu arayışta düşüyor, yaralanıyor, canınız yanıyor ama tekrar ayağı kalkıyorsunuz. Tıpkı Aza gibi. Aza’nın hayatı sarmallardan, yani bitmek tükenmek bilmeyen düşünce çukurlarından oluşuyor. Sürekli her şeyi düşünmekten ve kendi düşüncelerini susturabilmekten aciz. Canının nasıl yandığını okurken yüreğinizde hissediyorsunuz ve belli bir noktadan sonra, “Hey Aza…” diyorsunuz. “Ben de kendimi bulmak istiyorum.” Karakterler arasındaki dostluk da insanın içini yumuşatan biçimde. İlk başlarda Daisy’yi sevip, ortalara doğru ondan kesinlikle nefret edip, sonda ise yine onu sevmem ve dostluklarının beni gülümsetmesi de bir başka acayip şey. Ve Davis… Aralarında ya bu aşktan daha öte diyebileceğim ya da bize anlatılan her şey yalan, sanırım gerçek aşk bu diyebileceğim bir sevgi bağı var. Birbirlerinin ruhlarını görebiliyor ve hissedebiliyorlar ki bu aşkta en büyük kazanç. Aralarındaki diyaloglar, sessiz kaldıklarında bile birbirlerinin seslerini duyabilmeleri büyüleyici. Kitabı baştan sona çizdim ve aldığım notlarla fazlasıyla dolup taşıyor ama post itleri kullanırken fazlasıyla sorun yaşadım. (Kaç lira olduklarından haberiniz var mı? Artık sevdiğimiz bölümleri bile işaretleyemiyoruz resmen. Biraz kırıcı açıkçası) :( Kitabın adının anlamını sonlara doğru öğrenebiliyorsunuz ve sonra “ha” oluyorsunuz. Demek buymuş kaplumbağaların hikayesi. Lütfen kitaba bir şans verin ve ne anlatıyorum ki. Siz onu bulmasanız bile kitap sizi bir yerde, hayatınızın belli bir bölümünde yakalar zaten ve kaybettiğiniz ama sonucunda kazandığınız onlarca şeyi satırlarında bulursunuz. Ve unutmayın! “Zihniniz size umut olmadığını söylüyorsa bile, umut var.” (Nehir Gürbüz)

Kaplumbağa Kabuğunda Dünya PDF indirme linki var mı?

John Green - Kaplumbağa Kabuğunda Dünya kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kaplumbağa Kabuğunda Dünya PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı John Green Kimdir?

John Green New York Times bestseller'ı olmuş dört kitabın yazarıdır. Michael L. Printz Ödülü, Michael L. Printz Onur Ödülü ile Edgar Ödülü kazanmış, iki kez L.A Times Kitap Ödülü finalisti olmuştur. Ayrıca kardeşi Hank'le birlikte tüm dünyada üç yüz milyondan fazla izlenmiş bir video serisi olan Vlogbrothers'ın yaratıcısıdır. John eşi ve iki çocuğuyla birlikte Indianapolis'te yaşamaktadır.

John Green Kitapları - Eserleri

  • Aynı Yıldızın Altında
  • Alaska'nın Peşinde
  • Kağıttan Kentler
  • İlk Aşk
  • Tek İsim, Tek Kader
  • Kar Taneleri
  • Kaplumbağa Kabuğunda Dünya
  • The Anthropocene Reviewed
  • Aynı Yıldızın Altında

John Green Alıntıları - Sözleri

  • "I" is the hardest word to define. (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)
  • Artık herhangi birisinin beni neden sevdiğini umursamıyorum. Ölesiye yalnızım sadece. (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)
  • "Ona hayat kütüphanesi diyorum." (Alaska'nın Peşinde)
  • Biz hamımız çat vermişik.Doğulandan hər birimiz su keçirməz gəmi olaraq yola çıxırıq.Sonra belə şeylər baş verir- bu adamlar bizi ya atır, ya sevə bilmirlər, ya onlar bizi başa düşmür, ya da biz onları başa düşmürük və beləliklə, biz bir-birimizi itiririk, aldadırıq, pis vəziyyətdə qoyuruq, bir-birimizin xətrinə dəyirik.Və bizim gəmimiz çat verir.Birinci çat görünən kimi yaxınlaşan son qaçınılmaz olur. Amma çat görünən anla gəminin batması anı arasında müəyyən vaxt var. Biz yalnız bu vaxt ərzində biri-birimizi görə bilirik, çünki özümüzdən o yana yalnız bu açılan çatlardan baxa bilirik.Biz biri-birimizin gözlərinə nə vaxt düz baxdıq? O vaxt ki, sən mənim çatlarımı gördün, mən də sənin çatlarını. Ondan qabaq biz yalnız biri-birimizin uydurma obrazlarını görürdük-bu ona oxşayır ki, jalüzləri bağlanmış pəncərənizə baxıram, amma içərini görmürəm. Çatlar yarananda isə içəriyə işıq düşür. Amma içəridən də bayıra işıq düşür. (Kağıttan Kentler)
  • Ve çoğu insan özgürlükte günah buluyor. (Aynı Yıldızın Altında)
  • Acının olayı bu, acı hissedilmek ister. (Aynı Yıldızın Altında)
  • Nereye itilirsem oraya gitmekten yorulmuştum. (Tek İsim, Tek Kader)
  • "Düşünceler sadece düşünce, sen düşüncelerinden ibaret değilsin. Düşüncelerin sana ait değilken bile sen kendine aitsin." (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)
  • Bu şehire, bu insanlara, bu yollara, seni bana imkansız kılan herşeye çokça küskünüm haberin olsun. (Aynı Yıldızın Altında)
  • "It's gonna hurt because it matters." (Tek İsim, Tek Kader)
  • Ve asıl olay, birisini kaybettiğinde eninde sonunda herkesi kaybedeceğini fark ediyorsun. (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)
  • “İş o yerə gəlib çatdı ki, gördüm, biləyimin dərsi elə ağ, elə kövrəkdir ki, mən buna cəsarət etmədim.Mənə elə gəldi ki, öldürmək istədiyim şey bu dərinin, ya da nəbz kimi döyünən bu nazik, göyümtül damarların altında deyil, hardasa başqa yerdədir, daha dərindədir və ona çatmaq daha çətindir” (Kağıttan Kentler)
  • Kalp seçemez, sadece sever. (İlk Aşk)
  • "Bu labirentten nasıl çıkacağım!" (Alaska'nın Peşinde)
  • "Neden iyi insanlar hayatta berbat şeyler yaşar?" (Alaska'nın Peşinde)
  • Anlaşılan dünya bir dilek fabrikası değilmiş (Aynı Yıldızın Altında)
  • Eksik parçaların eksildikten sonra bir daha asla içindeki yere tekrar yerleşemiyor bence. (İlk Aşk)
  • Getmək həmişə ağırdır, çətindir, amma gedəndə, yerindən tərpənənə kimidir bu hiss.Sonra görürsən ki, bundan asan iş yoxmuş. (Kağıttan Kentler)
  • Size herkes bakabilirdi. Asıl nadir olan, sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı. (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)
  • “Size herkes bakabilirdi. Asıl nadir olan; sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı.” (Kaplumbağa Kabuğunda Dünya)

Yorum Yaz