Kanla Abdest Alanlar - Ergün Poyraz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kanla Abdest Alanlar kimin eseri? Kanla Abdest Alanlar kitabının yazarı kimdir? Kanla Abdest Alanlar konusu ve anafikri nedir? Kanla Abdest Alanlar kitabı ne anlatıyor? Kanla Abdest Alanlar PDF indirme linki var mı? Kanla Abdest Alanlar kitabının yazarı Ergün Poyraz kimdir? İşte Kanla Abdest Alanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ergün Poyraz
Yayın Evi: Togan Yayınları
İSBN: 9789944337038
Sayfa Sayısı: 545
Kanla Abdest Alanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Said-i Nursi'den Fetullah Gülen, Demirel ve Ecevit'e Nurculuğun Tüm Bilinmeyenleri
- Pür demokrasi aşkıyla (!) bezirganlar ile havarilerin "Hoşgörü" abidesi olarak lanse edilen Fetullah Gülen'in ve onun, izinden gittiği üstadı Said-i Nursi'nin ve nurculuğun gerçek yüzünü bulacaksınız. Hoşgörü abidesinin Hizbullah'a olan övgülerini, kanla abdest almayı yüceltmesini. Şeriat ve Hilafet sistemine olan özlem ve sevgisini, ideallerini, ışık okullarını, demokrasi, devrimler ve Cumhuriyete karşı olan hasmane görüşlerini,
- Fetullah Gülen'in ardından gittiği Said-i Nursi'nin gerçek kimliği ile Said-i Kürdi olarak anıldığı, yegane amacının Şeriatçı ve Kürtçü bir devlet kurmak olduğunu ve bu uğurdaki çabalarını ibretle okuyacaksınız.
- Said-i Nursi'ye ve Fetullah Gülen'e övgüler düzmede birbirleri ile yarışan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Hüsamettin Cindoruk ve diğerlerinin bu hareketleri karşısında elinizi şakağınıza dayayarak uzun uzun düşüneceksiniz.
Kanla Abdest Alanlar Alıntıları - Sözleri
- 1959 yılında vaizlik sınavına giren fetullah gülen diyanet işleri reisliğinin müşavere ve dini eserler inceleme heyetinin 196. Sayılı belgesine göre; Ayeti kerimeden zorlanarak ancak altı alabiliyor, Kelamda ise beşi zor buluyordu. Oysa küçük dünya kitabında dört yaşında Kur'an ı hatmettiğini ve namaza başladığını çok büyük bir övünçle anlatıyordu.
- Gülen kitaplarında diyanetten emekli olduğuna dair yazdıklarının aksine, 16.3.1990 tarihli hizmet belgesinde yer alan bilgilere göre 20.3.1981 yılında istifa etmek zorunda kalmış, daha sonra tekrar diyanete girmek içşn yaptığı başvuru kabul edilmemişti.
- Kurtuluş savaşımızda yunana kurşun atmak için vakit bulamayan şeyh sait ve ardındakiler, ingilizlerden çil çil altınları alınca Türk aakerini sırtından vurarak ayaklanıyor, yüzlerce asker ve sivil insanın hayatıyla da oynuyorlar, musulun ingilizlerin eline geçmesine de sebep oluyorlardı.
- Fetullah birçok yardımını gördüğünü küçük dünyası kitabında açıkladığı salih özcan kimdir? Salih özcan; eski msp nin milletvekillerindendir. Rabıta nın Türkiye temsilcisidir. Rabıta ile dünyaya şeriat düzenini yaymak için kurulmuş merkezi suudi arabistanda bulunan bir örgüttür ve arkasında amerikan petrol şirketi aramco vardır.
- Dünya üzerindeki belli başlı tüm tarikatlar gibi nurculukta, ingiliz müstemlekeler nazırlığının, ingiliz istihbarat örgütlerinin ve onların adeta taşeron örgütü gibi faaliyetlerde bulunan teşkilatların mahsülüydü. Bu tarikatlardan önde gelenlerinin yani kürt sait ve türevlerinin, Allah tan geldiğini iddia ettikleri kerametleri de bu istihbarat teşkilatlarının senaryolarıydı. Kürt sait ve onun gölgelerinin lerametlerine baktığımızda İncil ve Tevrat çıkışlı olduğunu buralardaki hikayelerden devşirtildiğini görüyorduk.
- Kanla abdest alanlar kitabımın temelini oluşturan fetullahın gerçek yüzü adlı kitabımı dava eden fetullah gülen, faizi ile birlikte beş milyar lira istiyor ve açtığı davayı kitabın her satırının belgeli olması dolayısıyla kaybediyordu.
- Kürt saidin seleflerim dediği kemal bey, mason üstadlardan celil layiktezin Türkiye de masonluk tarihi adlı kitabının 1. Cildinde; ittihat ve terakki ile mason localarının giriş törenlerinin birbirine benzediği i. T. Mensuplarının çoğunun mason olduğunu anlatan açıklamalarında "kemal beyin binbaşı ve mason olduğunu görüyorduk." saidi kürdi, kurtuluş savaşı sırasında insanlarımızı sırtından vuran kürt teali cemiyetinin 3 numaralı kurucusudur. Yine kürt neşri maarif cemiyeti kurucuları arasındadır. Sultan abdülhamit, onu bu zararlı faaliyetlerinden dolayı önce tımarhaneye sonra da hapse göndermiştir.
- FETULLAH’IN İNKÂR ETTIĞI RAPOR Fetullah Gülen, hakkında istihbarat birimlerince hazırlanan ve Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi makamlara da iletilen bilgi notunda belirtilen, Psikiyatri kliniğinden aldığı raporunu sürekli olarak reddediyor ve “böyle bir rapor varsa ortaya çıkarın” diye iddialı bir şekilde konuşuyordu. Gülen’e kendine olan yakınlığı ile bilinen “Aksiyon” dergisinin 6-12 Haziran 1998 sayılı nüshasında yine kendi ağzından, “Allah aşkına ve lütfen bu raporu ibraz etsinler...!” şeklindeki açıklamalarıyla Psikiyatri kliniğinden aldığı raporu inkar ediyordu. İnkâr furyası bununla da kalmıyor, Lynne Emily Webb isimli biri tarafından kaleme alınan ve Zaman gazetesi tarafından da okuyucularına dağıtılan “İftiranın değişmeyen mantığı” adlı kitabın 129. sayfasında, İ. Adil tarafından yazılan “Fetullah Gülen gerçeği” adlı kitabın 260. sayfasında yine aynı sözler ve yine aynı imla hatalarıyla bu rapor inkar ediliyordu. Oysa, “dürüst, namuslu güvenilir din adamı” vs.vs. olarak tanıtılan Fetullah Gülen bu raporu almış, rapor eski tarihli olduğu için “imha edilmiştir” şeklindeki düşüncesiyle de gerçeklere takla attırmaya çalışmıştı. Şimdi Gülen’in “Allah aşkına ve lütfen bu raporu ibraz etsinler” şeklindeki isteğini de kırmadan raporu ibraz edelim: Eyüp Hükümet Tabipliği, 27.2.1981 tarihinde Gülende gördüğü psikolojik bozukluklar üzerine kendini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Kliniğine sevk etmiş. Burada Uzman Doktor Müfit Uğur ekibi ile birlikte Gülen’in şikayetleri doğrultusunda kendisine “Reaktif Ankisiyete hali” teşhisini koymuş, 20 gün istirahat vererek ilaçlarını düzenli olarak kullanmasını ve tedavisini aksatmamasını istemiştir. Gülen’in hastalığının Türkçesi; “sürekli olarak tekrarlayan “korku”dur. Gülen, bu nedenle olacak adının Mit raporunda geçtiğini haber alır almaz sağlık nedenlerini bahane ederek Amerika’ya uçmuş, döndükten bir süre sonra bu defa hakkında açılan soruşturmanın ardından yine sağlık sorunlarını bahane ederek sanki ülkemizde doktor kalmamış gibi, Amerika’ya bir kere daha hicret etmiştir.
- Son söz olarak fazla bir şey söylemeden Ulusal Kurtuluş savaşımızın kahramanı Atatürk’ün bir sözüyle satırlarımızı bitirelim: “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz, milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din; Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa takımının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.”
- FETULLAH’IN ÖDÜLLERI “Sayın Cumhurbaşkanım bu gece zatıâlinizin başkanlığında yurdun değişik yörelerinden gelen aile fertleri bir araya geldi. Bugün ülkemizde en çok muhtaç olduğumuz şey, herkesi kendi kurumunda kabul etmek ve ulusal uzlaşmayı yaygınlaştırmaktır.” Fetullah’ın onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Baş kanı Haldun Tokat gecenin açılış konuşmasını bu sözleriyle yaptı ve çılgınca alkışlandı. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı 1994 yılında kuruldu. Onursal başkanı Fetullah Gülen, 25 Aralık 1998 tarihinde İstanbul Hilton Oteli’nde “Ulusal Uzlaşma Teşvik Ödülleri”ni verdi. Ödül törenine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’de katıldı. Fetullah Gülen ile yan yana oturan Demirel’e de şükran plaketi verildi. Demir el plaketini Fetullah Hoca’nın elinden aldı. Gece boyunca sürekli “Biz bir aileyiz” teması vurgulandı. Herkes ödülünü aldıktan sonra sıra Demirel’e geldi. Sunucu şöyle anons etmeye başladı: “Aile babasız olur mu” Demirel sahneye Fetullah Gülen ile beraber geldi. Ve mikrofondan geri çekilerek, konuşma şurasını Fetullah Gülen’e verdi. Gülen, “Günümüzün en büyük devlet adamı, Sayın cumhurbaşkanımıza, gönüllerimizin derinliklerinden kopup gelen en samimi duygularımızı sunmayı isterdim. Ben sözü söz sultanına bırakıyorum” dedi. İslam köylü Süleyman Demirel ise özetle şöyle konuştu: “Sayın Gülen’e fevkalade veciz sözlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bu geceyi tertip edenleri tebrik ediyorum. Bir buçuk saat içinde anlamlı anlar yaşadık. İbretli ders dolu bir geceydi. Bu tören gerçekten çok öğretici olmuştur...” Ödüle layık görülenler ise şunlardı. Süleyman Demirel, Rıza Zelyut, Nevval Sevindi. Gülay Göktürk, Şahin Özer, Hülya Koçyiğit, Sami Yıldırım, Nilüfer Göle, Yaşar Nuri Öztürk, Halil İnancık, Şerif Mardin, İhsan Doğramacı, Üzeyir Garih, Nihat Gökyiğit, Sakıp Sabancı, Aydın Doğan, Bayram Meral, Hikmet Çetin, Bülent Ecevit, Mustafa Kalemli, Nazlı Ilıcak... Fazilet Partisi İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak gecede şöyle konuştu: “Ben Sayın Demirel’in bu toplantıya teşrifini bir çirkinliği, bir hatayı düzeltme gayreti olarak görüyorum. Bazı mahfillerde Fetullah Hoca’nın başını çektiği hizmet hakkında incitici sözler söylenmektedir. Demirel’in burada bulunması, burada, Ankara’da ileri geri konuşanlara bir cevap mahiyetindedir. Muhterem hocamızı bir iki seneden beri tanıyorum. Kendisi çok hassas bir insandır. Ankara’da konuşulanlar onu o kadar rencide etti, o kadar üzüldü ki, hepimizin gözbebeği olan o okulları Milli Eğitim’e veririm dedi. Kendisi verse bile, bizler buna razı olmayız. Muhterem hocam size Demirel’in bana Zincirbozan’dan yazdığı bir cümle ile hitap etmek istiyorum. ‘Ay en zayıf halinde bile, hatta ay tutulması olsa bile işte orada diye parmakla gösteriyorum’ Davanız nice gönülleri tutuşturmaya devam ediyor. Bir ay tutulması hiç kalıcı olabilir m i, hepinize hürmetlerimi sunuyorum” Aynı gecede ailenin, dergilere yarı üryan pozlar vererek ününe ün katan üyesi Nevval Sevindi ise hayallerini sevindirik bir şekilde haykırarak dile getiriyordu: “Sayın Fetullah Gülen’in Büyük düşleri vardır. Benim de büyük düşlerim var.”
Kanla Abdest Alanlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Fena değil diyebileceğim bir araştırma eseri. Fethullah Güzel cemaati hakkında bilgiler veren kitabın ilk bölümü oldukça yorucu çünkü yazar neredeyse kendisi hiç bir şey yazmadan sadece Gülen'in yazdığı kitaplardaki bazı metinlere yer vermiş. İkinci bölümde ise Said Nursi'nin hayatı ve Gülen'in siyasilerle olan ilişkileri ve geçirdiği soruşturmalar anlatılıyor. İlk bölümüne dayanabilirseniz güzel bir kitap diyebilirim. (Serdar Poirot)
Henüz lise yıllarımda okuduğum Fethullahçı terör örgütünün yapılanmasını en güzel şekilde anlatan kitaplardan biridir.Yine yazar Ergün Poyraz dönemin Fetöcü hakimlerinin eliyle cezaevine Ergenekon'dan gönderilmiştir. (Sercan Yıldız)
Kanla Abdest Alanlar: Cemaatin gerçek yüzünü gösteren çok iyi bir kitaptı. Keşke herkes bu kitabı 15 temmuz öncesi okusaydı. ergün poyrazın bu üçüncü kitabını okuyuşum. her kitabında gerçekleri ispatlayan yazarımız halen hapishanede. üzülüyorum. tabi halk arasında bir söz var doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye. onunda bu hapis hayatı ondan olsa gerek. doğruları söylemekten yılmayan bir yazar işte gerçek bir yazar tutumu. kitabı herkes okumalı türkiyede dönen oyunlardan biraz daha bilgi sahibi olmalıyız diye düşünüyorum. kitap/kitap--40222 yazar/i5090 (Serenity)
Kanla Abdest Alanlar PDF indirme linki var mı?
Ergün Poyraz - Kanla Abdest Alanlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kanla Abdest Alanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ergün Poyraz Kimdir?
Ergün Poyraz, (d. 31 Ocak 1963, İstanbul), siyasi partiler ve tarikatların yapılanmaları ve aralarındaki bağlantıları inceleyen araştırmacı yazar.
Yaşamı
1983 yılında Yıldız Üniversitesi İnşaat Bölümü'ne başladı. İkinci sınıfta okuldan ayrılarak evlendi, 1988 yılında eşinden ayrıldı. Bir süre Aydın'da hayvancılık yapmış, 1993-1994 yıllarında ise Bilecik'te bir inşaat şirketinde idari sorumlu olarak çalışmıştır. 32 yaşında askere gitmiş askerlikten sonra Aydın´a ailesinin yanına dönerek yazarlığa başlamıştır.
Refah'ın Gerçek Yüzü isimli kitabı 1998 yılında 28 Şubat sürecinde Vural Savaş tarafından açılan Refah Partisi'nin kapatılma davasında delil olarak kullanıldı. Fethullah Gülen ile ilgili yazdığı kitaplar Fethullah Gülen hakkında açılan ve Gülen'in beraat ettiği davada delil olarak kullanıldı ve bu davada tanıklık yaptı.
Adalet ve Kalkınma Partisi, ideolojisi, parti kurucuları ve ileri gelenleri hakkında yazdığı Takunyalı Führer, Hilafet Ordusundan Arap Kürt Partisine, Patlak Ampul, Musa'nın Gül'ü, Musa'nın Çocukları, Musa'nın Mücahiti, Musa'nın AKP'si, AKPapa'nın Temel İçgüdüsü gibi muhalif kitapları ile tanındı. Bu kitaplar nedeniyle bazı çevrelerce antisemit olmakla suçlanmaktadır.
Misyonerler Arasında Altı Ay: Dünden Bugüne Hıristiyanlık ve Yahudiliğin Analizi isimli kitabında dinlere basın yoluyla hakaret ettiği iddiasıyla Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme Poyraz'ın beraatine karar verdi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yaptığı inceleme sonucunda beraat kararının bozulmasına hükmetti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi kitapta yer alan İsa Peygamber,Hıristiyanlık ve Musevilik ile ilgili aşağıdaki ifadeleri beraat kararını bozma gerekçesi olarak belirtti:
"Hıristiyanlar tecavüz ettikleri annenin bebeğini öldürüp, kıyma yapıp aynı anneye yediriyorlardı... Yalancı İsa... Hıristiyanların kutsal kitaplarının hangi sayfasını açarsanız açın karşınıza İsa'nın yalanı, yalanları çıkıyor... Vallahi Dallas bile Mukaddes Kitap'tan çok daha masumdu... Hıristiyanların ve Yahudilerin kutsal kitaplarının hangi sayfasını açarsanız açın bir başka anlamsızlık, bir başka melanet fışkırıyor... O kutsal kitap fahişeliği ve zinayı teşvik ediyor... Kutsal kitap denilen rezillik abidesi... Hıristiyanlığın sapık öğretileri ile yetişen papazlar... Hıristiyanlara göre İsa Allah'ın oğludur diyen katiller, hırsızlar, sapıklar, dolandırıcı ve her türlü melaneti taşıyanların ise gideceği yer tam yol cennet!.. Hiç böyle sapık, böyle iğrenç, bir inanç olur mu?.. İsa'nın tam biri blis olduğuna karar vereceklerdi...
Ergenekon
Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan bombalar için yapılan soruşturma çerçevesinde 27 Temmuz 2007'de saat 07.30'da Ankara'da gözaltına alınan Ergün Poyraz tutuklandı.Gözaltına alındığında evinde arama yapıldı ve soruşturma konusu ile ilgili olabileceği düşünülen her türlü belgeye, bilgisayarına, CD'lere polis tarafından el konuldu. Aynı gün, Poyraz'ın avukatı (Necip Hablemitoğlu'nun da eski avukatı olan) Hüseyin Buzoğlu'nun bürosu da arandı ve belgelerine el konuldu.[Ankara'da gözaltına alınan Poyraz İstanbul'a getirildi. Beşiktaş Adliyesi'nde savcıZekeriya Öz tarafından sorgulanarak tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.TCK'nın 327. maddesine göre, "Devletin savaş imkânlarının tehlikeye sokulması" suçundan tutuklanan Poyraz, evinde bulunan Kara Kuvvetleri İstihbarat Arşivi ve Sevgi Erenerol Misyonerlik 2006 isimli klasörleri içeren CD'yi nereden temin ettiği hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sorgulandı. Poyraz "Bana bahsettiğiniz Kara Kuvvetleri İstihbarat Arşivi ve Sevgi Erenerol Misyonerlik 2006 isimli klasörü içeren CD'yi hatırlamıyorum. Nereden geldiğini de bilmiyorum." cevabını verdi. Buna ilaveten o güne (Temmuz 2007'ye) kadar 15 kitap yazdığını anlatan Poyraz, çok okunan bir yazar olduğu için farklı yerlerden kendisine bilgi ve belge geldiğini söyledi; evindeki CD'ler arasında milletvekilleri, valiler, emniyet mensupları ve üniversite görevlilerine ait veriler olmadığını öne sürdü.Ergün Poyraz "Kara Kuvvetleri istihbari yapılanmasına ait gizli ibareli veriyi hatırlamıyorum. Bilgileri de kopyalayıp başkasına vermedim." dedi. Poyraz, aynı soruşturmada terör örgütü üyesi olmaktan tutuklanan Astsubay Oktay Yıldırım tarafından bir yıl önce arandığını ve Güneydoğu'daki hatıralarını kitaplaştırmak istediğini söylediğini savundu. Savunmasında Poyraz, Oktay Yıldırım'a kitabı nasıl yazacağını anlattığını ve Yıldırım'ın bu bilgileri kendisinden habersiz bir şekilde bir internet sitesinde yayımladığını, bir daha da hiç görüşmediklerini öne sürdü. Ergün Poyraz hakimin bir sorusu üzerine, eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile de hiç görüşmediğini öne sürdü.
5 Ağustos 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 29 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ergün Poyraz Kitapları - Eserleri
- Musa'nın Çocukları
- Takunyalı Führer
- Musa'nın Gülü
- Kanla Abdest Alanlar
- Aksaray'da İnecek Var
- Amerika'daki İmam
- Diplomasız
- Musa'nın Mücahiti
- İplikçi
- Kalpazan
- İndeki Vaiz
- Faili Meçhul mü?
- İsa Ve Havarileri
- İhanet ve Darbe
- Musa'nın AKP'si
- Patlak Ampul
- Masonlar
- Abdülhamit'ten Tayyip'e
- Tarikat Siyaset Ticaret Cinayet
- Büyük Yalan Büyük Düşman AB
- Tilkiyle Vals
- Fethullah'ın Gerçek Yüzü
- Misyonerler Arasında Altı Ay
- Adnan Oktar'ın Gerçek Yüzü
- Hilafet Ordusundan Arap Kürt Partisi'ne
- AKPapa'nın Temel İçgüdüsü
- AKP'nin AB ile Dansı
- Refah'ın Gerçek Yüzü 1
- Çoban Sülü
- Musa'nın Mücahidi
Ergün Poyraz Alıntıları - Sözleri
- Kanla abdest alanlar kitabımın temelini oluşturan fetullahın gerçek yüzü adlı kitabımı dava eden fetullah gülen, faizi ile birlikte beş milyar lira istiyor ve açtığı davayı kitabın her satırının belgeli olması dolayısıyla kaybediyordu. (Kanla Abdest Alanlar)
- Dünya üzerindeki belli başlı tüm tarikatlar gibi nurculukta, ingiliz müstemlekeler nazırlığının, ingiliz istihbarat örgütlerinin ve onların adeta taşeron örgütü gibi faaliyetlerde bulunan teşkilatların mahsülüydü. Bu tarikatlardan önde gelenlerinin yani kürt sait ve türevlerinin, Allah tan geldiğini iddia ettikleri kerametleri de bu istihbarat teşkilatlarının senaryolarıydı. Kürt sait ve onun gölgelerinin lerametlerine baktığımızda İncil ve Tevrat çıkışlı olduğunu buralardaki hikayelerden devşirtildiğini görüyorduk. (Kanla Abdest Alanlar)
- "Son derece ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ve kalleş biriydi. Maaşlı bir eleman iken aldığı rüşvetleri yastık altında biriktirdi. Foyası ortaya çıkmaya yüz tutunca, siyasetin dokunulmazlık zırhına bürünmek istedi. Önce Belediye Başkanı oldu. Yağcılık yapa yapa, rüşveti her yere bulaştıra bulaştıra yükseldi. Yağma, talan, soygun ve vurgun etiketi oldu. Yalanlarıyla insanları kandırdı, kamplara ayırdı. Namuslu insanları birer birer harcadı. Atatürkçü insanlara komplolar kurdu. Öylesine yüzsüz, öylesine utanmaz, öylesine alçaktı ki, yolsuzluklarını ortaya çıkaranları hain kendisini ise vatansever ilan etti... Kimden bahsedildiğini anlamışsınızdır. Tabii ki; Zübük'ten. Aziz Nesin'in ünlü eserindeki Zübük'ten!.. (Takunyalı Führer)
- - AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi. (Musa'nın AKP'si)
- Gülen, amaçlarına ulaşmak için "Devletin belli bir kıvama gelmesi gerektiğini söylüyordu. "Devletin kıvama gelmesi" bu üzerinde önemle durulması gereken çok önemli bir cümledir. Aynı zamanda birçok gelişmenin ve yakın tarihimizin bir tespiti... Zira 12 Eylül ve Turgut Özal dönemiyle hareketlenen, Çiller ve Ecevit sürecinde iyice palazlanan, Gül ve Erdoğan hükümetleri ile tavan yapan Ilımlı İslam maskeli Nurculuğun kollanıp, yüceltilmesiyle yeşil devrim yavaş yavaş dal budak salmaya başlıyordu. (Amerika'daki İmam)
- "İncili Çavuş'un meşhur fıkrası vardır: Padişah 'öyle bir şey yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun!' demiş... Padişah merdivenden çıkarken İncili Çavuş yaklaşmış, arkasına el atmış, padişah hızla dönünce, özür dilemiş: 'Affedersiniz padişahım, özür dilerim, sizi valide sultân sandım!' Bunlarınki de o hesap!" (Musa'nın AKP'si)
- "Önce muhafazakârlaştı sonra liberalleşti, sadece kendi yakınlarına karşı olsa da arada bir yerde demokratlaştı. Sonra Putin'e özendi. Ardından Hitlerleşti. İktidarı döneminde yağma, talan, soygun ve vurgunları ortaya çıkaranları, hainlerin maskelerini düşürenleri, bu ülke için canını ortaya koyan kahramanları terörist, PKK'lı teröristleri ise kahraman ilan etti. Etmekle de kalmadı onları bir de çadır mahkemelerinde affetti. Bu af işi öyle bir safhaya geldi ki, militanlar rahatsız olmasın diye çadır mahkemelerinden Atatürk resimleri ve Türk bayrakları kaldırıldı." (Takunyalı Führer)
- Hüsnü Mübarek Ankara'ya geldi, sarmaş dolaş oldular, Mübarek döndükten sonra bir daha gün yüzü görmedi. (Aksaray'da İnecek Var)
- Yaşamın amacı ölümdür. (Musa'nın Çocukları)
- Abdüllatif Şener, başta Yahudi Ofer’e özelleştirme adı altında sağlanan imkanların altına imza atmadığı için önce özelleştirmenin başından alınıyor, sonra bakanlıktan alınıyor ve ardından partiden uzaklaştırılıyor. (Kalpazan)
- Mehmet Metiner benim beynimin yarısı, (Kalpazan)
- Gökçek Ankara DGM tarafından 90'lı yılların sonunda gözaltına alındığında DGM savcısını ilk arayıp ona güvenlerini bildiren ve serbest bırakılmasını isteyen İsrail Büyükelçiliği olmuş, İsrail Büyükelçiliğini Demirel izlemişti. (Musa'nın Gülü)
- Kurtuluş savaşımızda yunana kurşun atmak için vakit bulamayan şeyh sait ve ardındakiler, ingilizlerden çil çil altınları alınca Türk aakerini sırtından vurarak ayaklanıyor, yüzlerce asker ve sivil insanın hayatıyla da oynuyorlar, musulun ingilizlerin eline geçmesine de sebep oluyorlardı. (Kanla Abdest Alanlar)
- Fetullah Gülen, neden evlenmediği konusunda İslam kurallarını elinin tersiyle bir kenara itiyor, kendi tavrına İslam da yeri olmayan bir garip ruhaniyet katmaya çalışıyordu: "...Dinin emirlerine kılı kırk yararcasına riayet etmek mahfuz. İşte size, O'nun tilmizlerinden biri ve asrın dertlisi!.. Kendisine niçin evlenmediği sorulunca, cevap verir: 'Ümmet-i Muhammed'in bunca dert ve ızdırabını düşünmekten, evlenmeyi düşünmeye hiç vaktim ve fırsatım olmadı.' (Amerika'daki İmam)
- Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nde Komiser Yardımcısı olan bir başka tanık 361 da adı geçen öğretim görevlilerinin; Atatürk İlke ve inkılaplarının ülkeyi geri götürdüğünü vurguladıklarını, yine Ahmet Eyicil adlı bir öğretim üyesinin harf inkılabının iyi olmadığını, bizi geçmişimizden koparttığını iddia ederek eski alfabenin daha iyi olduğunu söylediğini aktarıyordu. Bu soruşturma sırasında Polis Koleji ve Akademisinden mezun olan onlarca emniyet görevlisi, şeriat sistemini öven, Atatürk ilke ve devimlerinin ülkemizi geri götürdüğünü iddia eden, öğrenciler arasında gruplaşmalara yol açan, laik, demokratik Cumhuriyet'in düşmanı görevlileri; müfettişlere verdikleri ifadelerle anlatmaları, deşifre etmeleri sonucunda müfettişlerin "Fetullah Hoca'nın Talebeleri" adlı örgüt hakkında Ankara DGM Başsavcılığına gönderdiği fezlekeye rağmen Savcı Talat Şalk, Fetullah Gülen ve diğer sanıklar hakkında "Takipsizlik" kararı veriyordu. Benim Polis Akademisi'nde geçen bu olayları kaleme almamın ardından, Prof. Ali Şafak beni mahkemeye veriyor, 1 milyar lira tazminat istiyordu. Ancak mahkeme, Ali Şafak'ın talebini, kaleme alınan yazının belgelere dayanmasını gerekçe göstererek reddediyordu. AKP'liler ise onu bütün polis okullarının başına getirerek ödüllendiriyordu. (Amerika'daki İmam)
- 1959 yılında vaizlik sınavına giren fetullah gülen diyanet işleri reisliğinin müşavere ve dini eserler inceleme heyetinin 196. Sayılı belgesine göre; Ayeti kerimeden zorlanarak ancak altı alabiliyor, Kelamda ise beşi zor buluyordu. Oysa küçük dünya kitabında dört yaşında Kur'an ı hatmettiğini ve namaza başladığını çok büyük bir övünçle anlatıyordu. (Kanla Abdest Alanlar)
- (Adnan Oktar'ın Gerçek Yüzü)
- AKP’nin kurucu isimlerinden Ertuğrul Yalçınbayır, yolsuzlukların ayyuka çıkması sonucu partiden ayrılıyordu, Yalçınbayır; AKP’nin iktidara gelmesinden sonra “Yiyicilik yalakalık yobazlık arttı” diyordu. (Kalpazan)
- HBB’de program yapan bir başka isim ise Nazlı Ilıcak’tı. Ilıcak o günlerde, bugün sövdüğü ve Ergenekoncu olmakla suçladığı Susurlukçuları TV’lere çıkarıyor, onların “Kahraman” olduğunu savunuyordu. Sadece bu kadar mı?” Yazının devamını kitaptan okuyabilirsiniz. Emire isimli şahıs Ali Kalkancının (Namı diğer Cinci hoca) resmi nikâhlı eşi Emire Deniz Ersoy’dur. HBB Televizyonu ise açılımı Has Bilgi Birikim olup Kadir Has ve ailesine ait şirketler tarafından, Star TV, Teleon, Show TV ve Kanal 6’nın ardından Türkiye’nin beşinci özel televizyonu olarak kurulmuştur. Kanalın adı Türkçe sözcüklerin baş harflerinden oluşmasına rağmen, kanal kendini “eyç, bi, bi” olarak tanıtmıştır. (İplikçi)
- Düzen Türkiye'de İslam'ı caminin içine hapsetti. Biz islamı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz. (Musa'nın Gülü)