akademi
dedas

Julius Caesar - William Shakespeare Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Julius Caesar kimin eseri? Julius Caesar kitabının yazarı kimdir? Julius Caesar konusu ve anafikri nedir? Julius Caesar kitabı ne anlatıyor? Julius Caesar kitabının yazarı William Shakespeare kimdir? İşte Julius Caesar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.02.2022 10:00
Julius Caesar - William Shakespeare Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: William Shakespeare

Çevirmen: Sabahattin Eyüboğlu

Orijinal Adı: The Tragedy of Julius Caesar

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944880220

Sayfa Sayısı: 168

Julius Caesar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Julius Caesar

William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren bu efsanevi yazar ilk kez 1599 sonlarında sahnelenen ve Roma İmparatorluğu’na odaklanan ilk oyunu olan Julius Caesar’da ise, bir kez daha kişi ve toplumunun ortak yazgısına ışık düşürmüştür.

Sabahattin Eyüboğlu (1909-1973); Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biriydi. Tek başına ya da “imece” birlikteliğiyle yaptığı çeviriler, Hayyam’dan Montaigne’e, Platon’dan Shakespeare’e hep, dünya kültürünün doruk adlarındandı.

Julius Caesar Alıntıları - Sözleri

  • Çok güvenen kolay tuzağa düşer.
  • Çok güvenen kolay tuzağa düşer...
  • ‘utan ey çağ!!! soylu insan yetiştiremez oldun
  • “Çok güvenen kolay tuzağa düşer.”
  • Sizi gidi katı yürekli herifler sizi, Sizi gidi kaya parçaları, taş yığınları, Cansız kütüklerden daha duygusuz yaratıklar!
  • Sevgi tükenip bezginliğe yüz tuttu mu, Zoraki nezaket gösterileri başlar. Açık yürekli,candan bağlı bir insan gösteriş yapmaz.
  • Yürek acısı ne çabuk geçiyor, insandan insana...
  • Dünyada beni şaşırtmış şeylerin en garibi şudur; İnsanlar, ister istemez öleceklerini, Son günün ne zaman gelecekse geleceğini bilirler, Yine de korkarlar ölümden.
  • Halk: “Anlamak istiyoruz; hesap verilsin bize!”
  • “Gün gelir, insan kaderini avcuna alabilir: Birer uşak gibi yaşıyorsak, sevgili Brutus, Kabahat yıldızlarımızda değil, kendimizde.”
  • "Bugün ilk nefes aldığım gün, Döndü dolaştı ona geldi yine zaman; Nerde başladıysam orada bitecek bu iş. Ömrüm tamamladı zaman çemberini."
  • Birkaç zamandır birbiriyle çatışan Duygular, düşünceler içindeyim; Kendi kendimle uğraşıyorum yalnız.
  • Utan, ey çağ! Soylu insan yetiştirmez oldun!
  • Çok güvenen kolay tuzağa düşer
  • benim zanaatımda kimseye kötülük etmeden herkese pençe vurabilir insan

Julius Caesar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ah Caesar ah, sonun böyle mi olacaktı: Shakespearein ustalık döneminin ilk eserlerinden olan Julius Caesar adının aksine aslında Brutusün tragedyasıdır. Kitabımız tarihte en çok konuşulan suikastin arka planında olan olayları, Romalı “optimates” grubunun bu suikasti planlayışı ve Brutus'un gelgitlerini anlatıyor.gonderi/133603170 Kitap Brütüs anlatır ama ben size Sezar'ı anlatmak istiyorum. Ahh Ceazar ahhh.... Adı bir salataya verilerek buyuk saygısızlık yapıldığını düşündüğüm Romalı general, kumandan, imparator. şaka şaka Bu sorunun cevabını incelememin sonunda olacak (: Julius Caesar, m.ö 101 yılında Roma’da soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. 20 yaşındayken İmparatoryaşındayken İmparator Sulla'nın can düşmanı Maris’in yeğeni olduğu için, Roma’dan kaçmak zorunda kaldı. Anadolu’ya kaçmak isterken korsanların eline düştü. Korsanlar onu Antalya’ya götürmüşler ve kurtuluş parası olarak 20 talent istemişlerdi. Genç delikanlı kendisine biçilen bu fiyat karşısında küplere binmiş ve : "hayvanlar!., ben 20 talentlik bir tutsak mıyım? yakaladığınıza iyi bakın, size 50 talent getirteceğim!.." diye bağırmıştı. Roma’daki ailesine bir mektup göndermiş, para gelinceye kadar da korsanlarla al takke ver külah bir hayat yaşamıştı. Onlarla içki içiyor, şiirler okuyup oyunlar oynuyordu. Ara sıra da korsanlara : "hayvan herifler!.. elinizden bir kurtulursam, göreceksiniz hepinizi astıracağım!.." diyordu. Korsanlar, bu deli dolu gencin sözlerini ciddiyi almazlar, gülmekle yetinirlerdi. Parası gelince özgürlüğüne kavuştu ve Ege bölgesindeki Milet kentine gitti. Buradan sağladığı birkaç gemiyle, kendisini tutsak eden korsanların üzerine giderek, onları Antalya açıklarında yakaladı. Hepsini zincire vurup Bergama’ya götürdü, Vali’nin vereceği emri beklemeden hepsini astırdı. Roma’ya dönüp siyasi hayata atıldığında 33 yaşlarındaydı. Yakın arkadaşlarından biri, Julius Caesar’a siyasi tutkuları olduğunu söylediğinde ondan şu karşılığı aldı : "ne diyorsun sen! Makedonyalı büyük İskender’in hayatını okumadın mı? o benim yaşımdayken bütün dünyayı ele geçirmişti. Ben daha ne yaptım?" 41 yaşına geldiğinde, Roma’nın seçkin kişilerinden biri olmuştu. Çağının ünlü generallerinden Crassus ve Pompeus ile üçlü bir anlaşma yaparak kendisini "konsül / devlet başkanı" seçtirtti. Dostlarına ve düşüp kalktığı kadınlara olan 1300 talent borcunu ödemek için Galya Valiliği’ni de üzerine aldı. Bu yetki kendisinde olmasına rağmen senato ses çıkaramadı. Çünkü Julius Caesar’ın Galya valisi olarak Roma’dan uzaklaşması ihtimali hem Senato’nun hem de Pompeus ‘un işine geliyordu. Bu nedenle Galya dışında bazı eyaletleri de ona bağladılar. Julius Caesar’ın amacı, Galya ‘da kendine bağlı bir ordu kurmak ve Roma’nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. Konsüllük süresi bir yıl sonra bitince Julius Caesar Galya ‘ya gitti. Sekiz yüzden fazla kenti olan bu zengin ülke onun borçlarını ödedikten başka, gerekli adamları satın alacak ölçüde zenginleşmesine de yetti. Savaşlarda ele geçirilen 1 milyon tutsağın köle olarak satışından eline gecen para, Julius Caesar’ın en güçlü silahı olmuştu. Romalılar yüz yirmi yıl içinde Galya'nın ancak güney bölgelerini ele geçirebilmişlerdi, Sezar sekiz yılda bütün Galya'yı Roma imparatorluğu sınırları içine kattı. Bu sıralarda Crassus, Doğu’da Fırat ırmağı kıyılarında Partlara yenilerek ölmüş ve Pompeus Roma’nın tek egemeni durumuna gelmişti. Pompeus mutlu ye kaygısız bir yaşantı içindeydi. Oysa çevresindekiler. Julius Caesar’ı iyi tanıdıklarından, Pompeus a sık sık şu soruyu soruyorlardı : "Sezar, Roma üzerine yürürse, onu durdurup geri püskürtecek askerleriniz var mı?" Pompeus gururla gülümsüyor: "Kaygılanmayın, İtalya’nın neresinde olursa olsun, ayağımla yere vurduğumda oradan ordular fışkırtırım,," diyordu. Oysa elinde hazır ve kendine bağlı bir ordusu yoktu. Sezar ise, kendisine ölesiye bağlı bir ordu kurmuştu. Roma generallerinden hiç birine benzemiyordu. Askerleriyle birlikte oturup şarap içer, onlarla zar atıp kumar oynar, en kaba ve cıvık şakalar, arkadaşlıklar yapardı. Fakat savaşlarda değişir, gerçek bir komutan kesilirdi. m.ö. 50 yılında, kasım ayının ilk gününde toplantı durumundaki Senato’ya bir haber ulaştı : "Sezar, sekiz lejyondan kurulu ordusuyla, Alplerden Güney’e doğru iniyor." Pompeus, beklemediği bu haber karşısında çok şaşırmıştı. Daha önceki sözünü unutmayan bir dostu: "haydi ayağını yere vur da ordular fışkırsın, zamanı geldi..:" diyerek Pompeus ‘la alay etmişti. Pompeus ve Senato’daki taraftarları. Julius Caesar’a şu haberi saldılar: "Sezar askerlerini hemen terhis etmeli ve geriye yalnızca bir lejyon bırakmalı, ayrıca Galya valiliğinden de istifa; ederek, Roma’ya sıradan bir yurttaş olarak girmeliydi." Sezar, bu şartları kabul etmedi ve savaştan başka çıkar yol olmadığını anladı. Roma üzerine yürüyüşe geçtiğinde Pompeus hazinesini bile almaya vakit bulamadan, taraftarlarıyla birlikte Adriyatik denizindeki donanmasına binerek Epir'e kaçtı. Julius Caesar’ın donanması yoktu, mevsim de kıştı. Varını yoğunu askerlerine dağıtmış, meteliksiz kalmıştı. Hızlı bir yürüyüşle karadan dolaşıp Yunanistan’ın Epir bölgesine girdi. Pompeus ve taraftarlarının 47 bin kişilik yaya, 7 bin kişilik de atlı ordusu vardı. Sezar’ın ordusu daha küçüktü. Emrinde 22 bin yaya ve bin atlı askeri vardı. Savaş, yalnızca Julius Caesar ve Pompeus arasında geçmiyordu. Kısa süre içinde bütün roma imparatorluğuna yayılmış, bir iç savaş halini almıştı. Bir tarihçi, bu dönemi şöyle anlatmaktadır : "bütün senato bu savaşın içindeydi. Ordular da öyle. Hepsi roma kanı taşıyan askerlerden kurulu 11 lejyonla öteki 18 lejyon amansızca çarpışıyorlardı. Galyalılar ve germenler Julius Caesar’ı tutuyorlardı. Trakya, Sicilya, Yunanistan, Makedonya ve doğu Pompeus ‘la birlikti. Savaş İtalya’da başladı, oradan Galya ‘ya ve İspanya'ya sıçradı; Batı’dan dönerek bütün şiddetini Epir ve Tesalya üzerine topladı; Mısır’a kadar uzandı. Küçük Asya’ya el attı ve alev ancak Afrika’da söndürülebildi..." Yunanistan’da Farsalos bölgesinde iki ordu arasında korkunç bir meydan savaşı olmuş ve Sezar, Pompeus ‘un ordusunu darmadağın etmişti. Pompeus, mısır kralı Ptolemeus'un yanına kaçmaktan başka çare bulamamıştı. Roma artık Julius Caesar’ın "pençeleri" arasındaydı. Dört bin kişilik seçme bir orduyla, Pompeus ‘un arkasından Mısır’a gitti. Ptotemeus, başına gelecekleri anladığından, Pompeus ‘un kafasını keserek Julius Caesar’a gönderdi. Sezar burada, Ptolemeus’un kız kardeşi Cleopatra’yla uzun bir aşk hayatı yaşadıktan sonra onu mısır kraliçesi yaptı. Sonra m.ö. 47 yılında Anadolu’ya girerek Pontus kralı Pnarankes'i yendi. Savaş beş gün sürmüş, Sezar durumu roma senatosuna şu üç kelimeyle bildirmişti: "veni, vidi, vici." (geldim, gördüm, yendim.) Aynı yıl Roma’ya dönerek imparator oldu. Önce 1 yıl için diktatör ilân edildi. Senato daha sonra bu yetkiyi 10 yıla çıkardı. Aradan çok geçmeden de Julius Caesar, ömür boyunca diktatör seçildi. Koyu Cumhuriyetçiler ve soylular, roma imparatorluğunun diktatörlüğe kaymasından tedirgin olmuşlardı. Sonunda, Sezar’ı öldürüp cumhuriyeti kurtarmak için gizli bir örgüt kurdular. Bu örgüte, Sezar’ın yetiştirmesi, bir söylentiye göre de, düşüp kalktığı kadınlardan Servilia'dan doğan öz oğlu Brütüs de girmişti. Örgüt, suikast için m.ö. 44 yılının 15 Martını seçmişti. Bir kâhin ona daha önceden, "15 Marttan sakın" demişti. Bir gece önce de karısı kötü bir rüya görmüş ve Julius Caesar’ın sokağa çıkmamasını istemişti. O sabah yolda, kâhine rastlamış ve : "işte 15 mart geldi..." demişti. Kâhin de Julius Caesar’a şu karşılığı vermişti : "15 mart geldi, ama daha bitmedi..." Julius Caesar, Senato’ya gelince suikastçılar çevresini sardılar. Hançerleri harmanilerin altında gizliydi. İçlerinden biri, siyasi hükümlü olan kardeşinin bağışlanmasını diledi. Sezar onu dinlerken, suikastçılar hançerlerini çekip saldırdılar. Titilus adlı bir soylu, Julius Caesar’ın harmanisini omuzlarından tutarak aşağı doğru yırttı. Sezar, ilk önce kendini savunacak oldu, fakat vücuduna saplanmak için havaya kalkan hançerlerden birini Brütüs ‘ün tuttuğunu görünce: "sen de mi oğlum Brütüs!" diye bağırdı ve harmanisini başına örterek, kendini hançer vuruşlarına bıraktı. Tam 23 yerinden hançerlenen Julius Caesar, cansız yere serildi. (bu hançer darbesi her kaynakta farlılık göstermekte). Suikastçılar, Sezar’ın ölümünden halkın sevinç duyacağını sanmışlardı. Kanlı hançerlerini roma halkına göstererek : "zalimin vücudu ortadan kalktı!" diye bağırıyorlardı. Fakat roma halkının tepkisi, umdukları gibi olmadı. Halk, "katillere ölüm!." bağrışlarıyla ayaklanınca kaçmak zorunda kaldılar. O sırada, Senato’nun Julius Caesar’ı öldürenleri bağışladığı öğrenilince halk senato'ya saldırdı. yapıyı ateşe verdiler. Halkın ayaklanması üzerine Sezar’ın katilleri Roma’dan kaçtılar ama peşleri bırakılmadı. Bunlardan, Sezar’ın çok sevdiği Brütüs, Makedonya’da yakalanacağını görünce intihar etti. Dante kitap/ilahi-komedya--2775 da Brütüs ve Casius ( kayınbiraderi) ihanetten dolayı cehennemin en alt katına yerleştirir. Sezar Astronomi bilgini Sosigenese takvim hazırlatmıştır. Bu takvimde kendisinin doğmuş olduğu aya (temmuz, july) kendi ismini vermiştir. (o dönemde isimden sonra gelen ikinci isim kişilerin nereli olduklarını gösterirmiş yani gaius Julius Caesar daki Julius, julia lı Sezar anlamı yükler). Daha sonra roma imparatorluğunun ilk imparatoru Sezar’ın yeğeni, manevi oğlu ve yasal varisi olan Caesar Divi Filius Agustus, temmuz ayından sonra gelen aya Sezar dan sonra kendisi geldiği için kendi adının (Agustus, ağustos) konulmasını emretmiştir. Sezar’ın ismini taşıyan ayın 31 gün kendi ismini taşıyan ayın ise 30 gün olmasını kıskanan Agustus son aydan bir gün alın benim ayıma ekleyin diye buyurmuş, o zamanlar yılın son ayı olan şubat ayından 1 gün alınıp ağustos ayına eklenmiştir. İşte zaman zaman lüzumsuz bir merak duyduğumuz neden temmuz ve ağustos arka arkaya 31 gün, neden şubat ayı 28 gün sorularının cevabı bu olaylar zinciridir. Gemileri yakmak deyimini de tarihe kazandırmıştır. Gemiyle işgale gittikleri bir yerde ordusu rakibin gücü karşısında korku duymaya baslayonca Sezar askerlerini yuksek bir tepeye çıkartır ve aşağıda kalan bir kaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini verir. Geldikleri gemiler önünde çıtır çıtır yanan ordu şok geçirmiştir. Sezar 'gördügünüz gibi gemileri yaktık artık dönüş yok ya bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz' şeklinde bir konuşma yapar. Savaş Sezar'ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır. Tarihçiler, ölürken hiçbir şey söylemediği veya 'sen de mi oğlum?' dediğini düşünmekteler, Sezar’a ithafhen dile getirilen ve tüm dünyaca bilinen 'sen de mi Brütüs?' cümlesi ilk defa yazar/william-shakespeare ( William Shakespeare) tarafından kullanılmıştır. Ayrıca: "o salatanın ismi Julius Caesar'dan gelmiyor. Caesar Cardini diye bir adamın adından geliyor." https://www.kitchenproject.com/history/CaesarSalad/ Naçizane her Mart'ın 15'inde bir mum yakmayı unutmayın. (Asya)

“Veni Vidi Vici” + Factus* : Julius Caesar: “Roma’nın güneşi battı.” Shakespere ve Eseri Hakkında: William Shakespeare… Onu her incelemede uzun uzun anlatmaya gerek yok. İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden biri olmasının yanı sıra, dünya edebiyatı da ona çok şey borçlu. Antik Yunan’dan devraldığı tragedya sanatı bayrağını gururla ve büyük bir başarıyla taşıyan Shakespeare’in her bir eseri, şiirleri ve soneleri, dünyamızı aydınlatmaya ve bize yeni ufuklar açmaya devam ediyor. Onlarca eser kaleme alan bu büyük yazar, hemen her konuda kalemini oynatmıştır. En çok ilgilendiği ve eser verdiği alanlardan biri ise şüphesiz tarihi kişi ve olaylardır. Trajedileştirdiği bu olayların arasında Roma imparatorlarından Julius Caesar da vardır. Roma tarihinin en kanlı, tartışmalı ve şok edici olaylarından biri olan Caesar’ın suikaste kurban gitmesi, tarih, sinema ve edebiyata ilgili olan kişilerin yabancı olmadığı bir bilgidir. yazar/william-shakespeare, Roma sokaklarına, Caesar’ın son günlerine götürüyor bizleri ve bu suikaste varana dek yaşanan olayları tek tek açık ediyor. İlk kez 1599’da sahnelenen Julius Caesar oyunu, Shakespeare’in Roma’yla alakalı ilk oyunudur aynı zamanda. Sonrasında kitap/antonius-ve-kleopatra--8511 ve kitap/coriolanusun-tragedyasi--15617 gibi Roma topraklarında geçen başka eserler de kaleme almıştır. “Paralel Hayatlar” isimli dev eseriyle Yunan ve Romalı büyük simaları birbirleriyle karşılaştıran yazar/plutarkhos-1, Caesar hakkında da birçok bilgi kaleme almıştır. kitap/iskender-sezar--40585 isimli eserinde hayatının birçok safhasına detaylıca değinmiştir Plutarkhos. William Shakespeare de kitap/julius-caesar--13623 isimli bu tragedyasını kaleme alırken bu eserden bir hayli etkilenmiştir. Gaius Julius Caesar Kimdir? “Çok yazık değil mi? İskender benim yaşımdayken bütün dünyaya hâkimdi. Oysa ben henüz hiçbir şey başaramadım” - Julius Caesar Yukarıdaki sözler M.Ö. 100 doğumlu Caesar’e ait olsa da, aslında o, Roma Cumhuriyeti’nin imparatorluğa dönüşmesinde kritik roller oynayan büyük bir kişiliktir. Hem siyasi hem de askeri bir lider olan Caesar, aynı zamanda bir hatip ve yazardır. Entelektüel kimliğiyle bilinmesinin yanı sıra, “veni vidi vici” (geldim, gördüm, yendim) sözleriyle de tarih sahnesine çıkan bu büyük sima aynı zamanda aşk hayatı ve ölümüyle de efsaneleşmiştir. Lucius Cornelius Sulla’dan devraldığı imparatorluk koltuğu, ölümüyle birlikte evlatlık olduğu söylenen Augustus Caesar’a geçmiştir. Suikaste kurban gitmesi Roma’da büyük karışıklıklara ve iç çatışmalara neden olsa da, devlet cumhuriyetten monarşiye kayarak daha da büyük bir imparatorluğa dönüşmüş ve Augustus ilk imparator olarak kayıtlara geçmiştir. Roma’nın cumhuriyetçi kimlikten uzaklaşması Caesar’a atfedilip kimi çevrelerce suçlansa da, o görkemli geçmişiyle Roma’ya çağ atlatan ve ikonikleşen devlet adamlarından biridir. Ayrıca Caesar’ın Mısır prensesi Kleopatra ile olan ilişkisi de günümüz dünyası için hâlâ en ilgi çekici konulardan biri olmaya devam ediyor şüphesiz ve bu durum, birçok kitaba, filme konu olmuştur. “Korkarım yüzümüze gülenlerin yüreklerinde Sürüyle kötülük yatıyor bize karşı.” (Octavius) Julius Caesar tragedyasında Shakespeare’in amacı bu “büyük” devlet adamının hayatının tamamını anlatmak değil, yalnızca trajik ölümüne odaklanmak. Ölümünün ardından yaşanan diğer olaylara da kısaca değinen Shakespeare, hem Roma hem de dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan suikastı kendi üslubuyla yorumluyor. Hatta öyle ki, karakterlerine gerçekte söylenmemiş olan sözler söyleterek olayı romantikleştiriyor. Evet, “Sen de mi Brutus” cümlesinden bahsediyorum kesinlikle. Bu cümle, gerçekte Caesar tarafından söylenmemiştir. William Shakespeare’in olayı daha da dramatikleştirmek adına Caesar’ın ağzından çok sevdiği ve güvendiği Brutus’a söyletilmiş ve Shakespeare amacına ulaşmıştır. Çünkü günümüzde bu cümlenin gerçekliğine inanan insan sayısı hiç de azımsanmayacak kadar çoktur. “Her dost görünen dost olmuyor, Caesar! Bunu düşünmekse burkuyor Brutus’un yüreğini.” Roma ve Dünya Tarihinin Dönüm Noktası: Caesar Suikastı Shakespeare, büyük bir devleti yönetiyor olmasına rağmen Caesar’ı iyi niyetli ve sempatik bir kişi olarak resmediyor. Tüm tanrısal özelliklerine rağmen, insanidir de aynı zamanda Caesar. Çevresindeki insanlara mizahla ve sevgiyle yaklaşan Caesar, “klasik, sıkıcı devlet adamı” rolünden oldukça uzak bir şekilde tasvir ediliyor. Senato’daki yöneticilerin aynı zamanda Caesar’ın dostu olduğunun altı çiziliyor. Son derece sıcak, neşeli bir Roma atmosferinde başlayan hikâye, giderek kasvetli bir hale geliyor Roma kendisini büyük bir çıkmazın içinde buluyor. Caesar, eşi Calpurnia ve kahinin yakında tehlikeli bir şeyler olacağına dair sözlerine kulaklarını tıkıyor ve o gün senatoya gitmeye karar veriyor. Aslında gitmemeye karar vermişken son anda karar değiştiren Caesar böylece kendi gücüne ve dostlarına güvendiğini açık açık ilan ediyor. Korkaklık yaparak evden çıkmamasının gururlu kişiliğine ters düşeceğini düşünen Caesar, böylece adım adım ölümüne yürüyor. Ölürken söylediği son sözler ise “Sen de mi Brutus? Öyleyse yıkıl Caesar!” oluyor. En azından oyunda bu şekilde, yukarıda da söylediğim gibi, gerçekte ne söylediği tarih kayıtlarına geçmiş değil. Cassius, Casca, Trebonius, Ligarius, Decius Brutus, Metellus Cimber ve Cinna, Julius Caesar’ı öldürme planının içinde olan kişilerdir. Bu kişilere katılan en son kişi ise bir nevi Caesar’ın sağ kolu olarak bilinen Marcus Brutus’tur. Roma’nın tam olarak stoacı diyemesek de, stoa felsefesini benimsemiş olan filozoflarından ve aynı zamanda devlet adamı yazar/Marcus-tullius-cicero da oyunda senatör rolünde karşımıza çıkan önemli simalardan biri. Caesar’ın yanından ayrılmayan, en güvendiği ve sevdiği adamlarından biri olan Brutus’un bu suikaste katılma nedenlerini tam olarak vermiyor Shakespeare ve oyun boyunca kafası karışık bir Brutus portresi çiziyor. Bir Suikastın Anatomisi: Caesar’ın Ölümü Şart mıydı? "Bağıralım, "barış, kurtuluş, özgürlük" diye." Yukarıdaki sözler, Brutus’e ait. Brutus, kendisini suikast için ikna edenlere katılır, Caesar öldürülür ve ardından Brutus bu sözleri sarf eder. Akıllara hemen Caesar döneminde barış ve özgürlük kavramlarının ne anlam ifade ettiği geliyor. Roma devleti savaşlar arasındaymış da yıkılacakmış, Roma halkı da özgürlüğünü kaybetmiş gibi bir portre çizilmek isteniyor fakat elbette bunlar gerçeği yansıtmıyor. Çeşitli tarih kitaplarından Gaius Julius Caesar dönemi farklı bakış açılarından okunabiliyor olsa da, hiçbirisi bu kadar net ifadeler içemez. Peki o zaman tam olarak neydi Caesar’ın ölümünün sebebi? Brutus bu sözleriyle ne ifade etmektedir? “Suikast timi” olarak adlandırabileceğimiz yukarıda adı geçen kişiler, Caesar’ın ölmesi durumunda Roma’nın daha iyi günlere ulaşacağına kendilerini inandırmışlardır ve tek motivasyonları da budur. Geleceğe dair keskin tahminlerde bulunup, şayet Caesar yaşarsa olabilecekleri kafalarında kurgulayıp bu senaryolara inanmışlardır ve koca devletin yöneticisinin ölmesinin sebebi de yaptıkları değil, yapmak üzere olduklarıdır. Suikast timine göre “yapmak üzere” fakat aslında bunlar bilinemez ve geleceğe dair bu şekilde kesin çıkarımlar yapılamaz elbette. Buradan da Caesar’ın yok yere suikaste kurban gittiği sonucunu çıkarmak mümkündür. “Roma’nın Güneşi”nin erken batmış olabileceği de söylenebilir pekâlâ. Julius Caesar’ın ölümüne dek yaptığı her şey tartışmaya açık olsa da, kimse henüz yapmadığı şeylerden suçlu bulunup da ölüme mahkum edilemez. Dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olduğu söylenen bu olayın varsayımlar üzerine gerçekleşmesi üzerinde uzun uzun düşünülecek konulardan birdir. Fakat bu kısmı burada bırakıp farklı birkaç konuya daha değinerek incelememizi sonlandıralım. Bir Karakter Olarak Roma Halkı ve Suikastın Sinemadaki Yansımaları: Bu esnada Roma halkına da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Shakespeare, Roma halkını da adeta bir karakter olarak kitabının içine eklemiştir. Caesar’ın ölümünden sonra halka hitap edilen konuşmaların ilkini Brutus gerçekleştirmiş ve Caesar’ın ölmesi gerektiğini açıklamıştır. Halk büyük bir coşkuyla ona destek verse de, birazdan sahneye çıkacak olan Antonius, şu sözlerle konuşmaya başlamış ve olayın seyrini değiştirmiştir: “Dostlar, Romalılar, yurttaşlar, dinleyin: Ben Caesar’ı gömmeye geldim, övmeye değil. İnsanın ettiği kötülükler yaşar ardından, İyilikleriyse toprağa gider kemikleriyle.” Dilerseniz bu sahneyi, 1953 yapımı “Julius Caesar” filminde görebilirsiniz: (https://youtu.be/101sKhH-lMQ). Caesar’ın ölümünü de içinde barındıran ve Roma tarihinin bir bölümüne ışık tutan 2005-2007 yılları arasında HBO kanalında yayımlanan “Rome” isimli diziyi de konunun ilgililerine ayrıca tavsiye ederim. Halk saniyeler içinde Brutus ve diğer suikastçilere karşı cephe almış ve “büyük imparator”larının ardından gözyaşı dökmüşledir. İç savaşa giden adımlar da bu şekilde atılmış olur ve halk galeyana gelerek suçlu suçsuz bakmadan öldürmeye başlar. Öyle ki, suikast timinin içinde yer alan Cinna olduğu sanılarak şair olan bir başka Cinna isimli kişi acımasızca öldürülür. Sırada ise cephelere yayılacak büyük savaşlar vardır. Brutus, yaptığı hamle sonrasındaki pişmanlığını ölümüne dek yaşıyor aslında. Cassius gibi Brutus’ün sonu da intihar oluyor zira öldürülerek gururlarını sarsmak yerine, yaşamlarına kendi elleriyle son veriyorlar. Bu durum Roma’nın yüzyıllara yayılan geleneklerinden birer örnek olarak karşımıza çıkıyor. “Roma erdemleri” arasında gösterilen “şeref” kavramına sırtını yaslayarak böyle bir sona kendilerini uygun görürler. Son Söz 5 perdelik bir oyun “Julius Caesar”. İlk 2 perdede “suikast timi”nin oluşumunu işleyen Shakespeare, 3. perdenin hemen başında beklenen olayı yazıyor ve kalan perdelerde ise Roma’nın içinde bulunduğu çıkmazı birçok farklı kişinin gözünden başarılı bir şekilde resmediyor. William Shakespeare yine bütün meziyetlerini konuşturarak unutulmaz bir klasiğe imza atıyor. Bu büyük olayı bir de Shakespeare’in gözünden görmeye ne dersiniz? Keyifli okumalar dilerim. “Ah kör olası Aldanış, kara düşüncenin oğlu, Sen hep olmayan şeyleri Sokmaya çalışırsın insanların kafasına.” (Messala) *”Geldim, gördüm, yendim” + Öldüm (Latince) (Bahri Doğukan Şahin)

Kim önüne durabilir güçlü tanrıların bize hazırladığı sonun?: Öncelikle ilk kitap incelemem olduğu için anlatım bozukluklarım ve yanlış tarih bilgim olursa hepinizden özür dilerim. Bu kitaba Antik Roma'ya ilgim'den dolayı Antonius And Cleopatra ile birlikte başladım. Açıkçası bu kadar dolu dolu bir anlatımlı hiç bir kitap okumamıştım. Shakespeare'in Julius Sezar kitabında Sezar yerine brutus ve yoldaşlarının Sezar a duydukları kin ve kıskançlık duygusunun sonuçlarını anlatıyor. Bu sonuçlar tabiki de basite indirgenmemeli. Sezarin suikasti'nden sonra savaş generali Antonius halkı üstü kapalı bir şekilde ayaklandırıp brutus ve yoldaşlarını Roma'dan kovuyor. Sezar'ın ismini alan üvey oğlu Octavius Sezar ile Antonius birleşip brutus ve yoldaşları ile savaşa giriyorlar... Kitapta brutus ile sezarin dostluğu anlatılırken sonuçlarının insanlık için daha iyi olucağını kendine istemsiz bir şekilde inandırmaya çalışıyor ve Yüce Brutus soylu biridir ki bu plandaki yoldaşları gibi kendi çıkarları uğruna savaşmıyor ! yazar/william-shakespeare kitap/julius-caesar--13623 kitap/antonius-ve-kleopatra--8511 distopikokur (Taha Gülyiyen)

Kitabın Yazarı William Shakespeare Kimdir?

William Shakespeare (26 Nisan 1564 (vaftiz) – 23 Nisan 1616), İngiliz şair, oyun yazarı ve oyuncu. Çoklukla İngilizce dilinin en büyük yazarı ve dünyanın en iyi dram oyun yazarı olarak anılır. İngiltere'nin ulusal şairi ve "Avon'un Ozanı" olarak da bilinir. Günümüze ulaşan eserleri, bazı ortaklaşa yazılanlarla birlikte 38 oyun, 154 sone, iki uzun öykü şiir ve birkaç diğer kaynağı belirsiz şiirlerden oluşur. Oyunları bütün büyük dillere çevrildi ve diğer bütün oyun yazarlarından daha çok sergilendi.

Shakespeare, Stratford-upon-Avon'da doğdu ve büyüdü. 18 yaşında, Anne Hathaway ile evlendi ve üç çocuğu oldu: Susanna, ikizler Hamnet ve Judith. 1585 ile 1592 arası, Londra'da bir aktör, yazar ve Lord Chamberlain's Men (sonraki adı King's Men) adında bir tiyatro şirketinin sahibi olarak başarılı bir kariyere başladı. Ölmeden 3 yıl önce 1613'te, 49 yaşındayken Stratford'da emekli olarak görüldü. Shakespeare'in kişisel yaşamına dair bazı kayıtlar günümüze ulaşmıştır. Fiziksel görünüşü, cinsel yönelimi, dini inançları, ve başkaları tarafından yazılıp ona atfedilen eserler olup olmadığı hakkında önemli tahminler yürütülmüştür.

Shakespeare, bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608'e kadar trajedilere yöneldi, İngilizce'nin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello, ve Macbeth'i bu dönemde yazdı. Son aşamasında, dram olarak da bilinen trajikomedilerini yazdı, ve diğer oyun yazarlarıyla iş birliği yaptı.

Oyunlarının birçoğu hayatı boyunca değişik kalitede ve doğrulukta basında yayımlandı. 1623'te, Shakespeare'in iki arkadaşı ve aktör dostu John Heminges ve Henry Condell, şimdi Shakespeare'in olduğu bilinen iki eser dışındaki tüm dramatik eserlerini içeren bir derleme baskıyı, Birinci Folyo'yu yayımladı. Önsözü Ben Jonson'ın bir şiiriydi, şiirde ileri görüşle Shakespeare için "bir döneme değil, tüm zamanlara ait" şeklinde bahsedilmiştir.

Shakespeare yaşadığı zamanda saygın bir şair ve oyun yazarıydı, ama ünü 19. yüzyıla kadar günümüzdeki yüksekliğine erişmedi. Özellikle romantikler, Shakespeare'in dehasını çok beğenmiş ve Victoria döneminde yaşayanlar Shakespeare'e George Bernard Shaw'ın "bardolatry" (Shakespeare hayranlığı) olarak tabir ettiği bir hürmetle tapmışlardır. 20. yüzyılda, eserleri bilim ve tiyatrodaki yeni akımlar tarafından defalarca benimsendi ve yeniden keşfedildi. Oyunları bugün popülerliğini büyük ölçüde sürdürmektedir ve sürekli olarak incelenmekte, sergilenmekte ve tüm dünyada farklı kültürel ve politik bağlamlarda yeniden yorumlanmaktadır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/William_Shakespeare

William Shakespeare Kitapları - Eserleri

  • On İkinci Gece
  • Kış Masalı
  • Hamlet
  • Venedik Taciri
  • Bir Yaz Gecesi Rüyası
  • Othello

  • Romeo ve Juliet
  • Yanlışlıklar Komedyası
  • Kral Lear
  • Soneler
  • Kral V. Henry
  • Antonius ve Kleopatra
  • Fırtına

  • Cymbeline
  • III. Richard
  • Veronalı İki Soylu Delikanlı
  • Julius Caesar
  • Coriolanus'un Tragedyası
  • Troilus ve Cressida
  • Kral IV. Henry - 1

  • Yeter ki Sonu İyi Bitsin
  • Aşkın Emeği Boşuna
  • Kral IV. Henry - 2
  • Atinalı Timon
  • Sen Aydınlatırsın Geceyi
  • Titus Andronicus
  • Hırçın Kız

  • II. Richard
  • Kral VI. Henry - 1
  • Macbeth
  • Windsor'un Şen Kadınları
  • Kral VI. Henry - 2
  • Aşk ve Anlatı Şiirleri
  • İki Soylu Akraba

  • Kısasa Kısas
  • Kral John'un Yaşamı ve Ölümü
  • Nasıl Hoşunuza Giderse
  • Kuru Gürültü
  • Cardenio
  • Romeo ve Juliet (Çizgi Roman)
  • Macbeth (Çizgi Roman)

  • Çifte İhanet ya da Dertli Aşıklar
  • Beklemek Cehennemdir
  • Pericles
  • Kral VIII. Henry
  • Toplu Öyküler 1
  • Kral VI. Henry - 3
  • Hamlet

  • Hikayeler
  • Beğendiğiniz Gibi
  • Three Great Plays of Shakespeare
  • Venus and Adonis
  • The Rape of Lucrece
  • Othello ve Titus Andronicus
  • Julius Caesar

  • Macbeth
  • Kral Lear
  • Shakespeare Hikayelendirilmiş Bütün Eserleri
  • Othello
  • Bir Yaz Gecesi Rüyası
  • Seçilmiş Әsәrlәri -1
  • Seçilmiş Әsәrlәri -2

  • Venedik Taciri
  • VIII. Henry
  • The Complete Works
  • Die Fremden
  • Beğendiğiniz Bedenlere Hayalinizdeki Ruhları Koyup Adına Aşk Diyorsunuz!
  • Romeo ve Juliet & Kral Lear
  • Vazgeçtim Bu Dünyadan (Seçilmiş Şiirler)

  • Kuru Gürültü
  • Fırtına
  • III. Richard
  • On İkinci Gece
  • Complete Sonnets and Poems
  • Selected Works of Shakespeare I
  • Hamlet ve Atinalı Timon

  • Flowers From Shakespeare's Garden
  • Love in Shakespeare: Five Stories
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Shakespeare-Toplu Oyunları - 1
  • Is This a Dagger Which I See Before Me?
  • Fırtına
  • Helbestên Bijare

  • Othello

William Shakespeare Alıntıları - Sözleri

  • Ey , xahiş edirəm , iti xəncərini qınına qoy, iti ağlını qınından çıxar. Romeo və Cülyetta (Seçilmiş Әsәrlәri -1)
  • "I saw Othello's visage in his mind" (Othello)
  • Daha aşkın baharında nasıl olur da aşk filizleriniz nefretten kurur? (Yanlışlıklar Komedyası)
  • Duygularımız zindanlarımızda zincire vurulmuş Mahkumlar gibi kontrol altındadır. (Kral V. Henry)
  • Tüyleri daha güzel diye alakarga tarlakuşundan daha mı değerli? (Hırçın Kız)
  • "yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini, hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye." (Soneler)

  • Bedeni zenginleştiren yalnızca kafadır.. (Hırçın Kız)
  • Bilirsiniz ki, mutluluk sevgi bağının ta kendisidir. (Kış Masalı)
  • Aşk da öyledir lordum, sevmeye başlamadan önce kör olmak gerekir. (Kral V. Henry)
  • Dünya ne kadar genişse, o kadar uzakta olacağım. (Yeter ki Sonu İyi Bitsin)
  • Düşüncelerimden öteye gidemezsin nasıl olsa Ve ben hep onlarlayım, onlarsa hep seninle. (Vazgeçtim Bu Dünyadan (Seçilmiş Şiirler))
  • “ Keşke düşüncelerim de kapansa, gözlerim kapanınca..” (Fırtına)
  • “Senden kaçıyorum, çünkü incitmek istemiyorum seni.” (Nasıl Hoşunuza Giderse)

  • “Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını. Yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı.” (Beğendiğiniz Bedenlere Hayalinizdeki Ruhları Koyup Adına Aşk Diyorsunuz!)
  • Doğru olanın kaygısızdır yüreği. (II. Richard)
  • ... çok seven ama aklıyla sevmeyen biri olduğumu söyleyin. (Othello)
  • Kötülük nedir bilmezdik, bilen olduğun da aklımıza getirmezdik. (Kış Masalı)
  • "Bir aşığın yemini bir meyhane sahibinin sözü kadardır. İkisi de her şeye tamam der." (Beğendiğiniz Gibi)
  • Beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni. İyi kötü demeden suçlamadan keyfini. (Beklemek Cehennemdir)
  • "Kıskanç ruhlar bir sebebe ihtiyaç duymaz." (Othello)

Yorum Yaz